Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 MAYIS 2000 PAZARTESİ
HABERLER
Kn/mkoğlu
Bnüksel'e gitti
• ANKARA(AA)-
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hüseyin
Kıvnkoğlu, NATO
toplantılarına katılmak
üzere Brüksel'e gitti.
Genelkurmay Başkanlığı
Gcnel Sekreterliğfnden
yapılan yazılı açıklamaya
göre Orgeneral
Kıvnkoğlu, Belçika'da
yapılacak NATO'nun
planlı toplantılanndan
138. Askeri Komite
Toplantısı ile Avrupa-
Atlantik Ortakhk
Konseyi, NATO-Ukrayna
ve NATO-Rusya
Federasyonu Asken
Komite toplantılanna
katılacak. Toplantılarda,
1999 yılında yapılan
Washington zirvesi
gereğince icra edilen
NATO'nun adaptasyon
faaliyetleri. Balkanlar'da
yürütülmekte olan NATO
harekâtı ve Avrupa
güvenliğini ilgilendiren
diğer konularda görüş
alış verişinde
bulunulacak.
KartaMa
cinayet
• İSTANBUL(AA)-
KartaPda bir telsiz
istasyonunun özel
güvenlik görevlisi,
tartıştığı gençlerden
bırini öldürdü, diğerini
de yaraladı. Alınan
bilgiye göre Aydos
Tepesi'nde bulunan
ormanlık alanda sabah
koşusuna çıkan Bayram
Önsöz ile yeğeni Emin
Önsöz. Aselsan Telsiz
tstasyonu'nun olduğu
bölgeye geldiklerinde,
istasyonun özel güvenlik
görevlisi Fikri Çam
tarafından durdunıldu.
Özel güvenlikçinin
istasyonun yakınında
koşmamalan için uyanda
bulunması ûzerine Çam
ile gençler arasında
tartışma çıktı.
Tartışmanın büyümesi
sonucu Fikri Çam,
tabancasını çekerek ateş
ettı. Başından vurulan
Bayram Önsöz olay
yerinde can verdi.
Ege Denizi
sempozyumu
• BODRUM(AA)-
Türkıye Denız
Araştırmalan Vakfı
(TÜDAV) tarafından
Bodrum'da düzenlenen
"Ege Denizi 2000"
sempozyumunun son
oturumunda konuşan
eski Dışişleri Bakanı
Prof. Dr. Mümtaz Soysal,
kıta sahanlığı sorununda
Yunanistan'ın ikili bir
deklarasyonla
karasulannı 6 mil olarak
açıklaması gerektiğini
söyledi. Soysal,
sorunlan her iki ülkenin
de kabul etmesi, çözüm
yolları ve yöntemlerinde
paket olarak anlaşması
gerektiğıni vurguladı.
ILO Çalışma
Konferansı
• AISKARA(AA)-
Uluslararası Çalışma
Örgütü'nün (ILO)
- 88'inci çahşma
konferansı, 30 Mayıs-15
Haziran tarihleri arasında
Isviçre'nin Cenewe
kentinde yapılacak.
Konferansa 176 ülkeden
3 binin üzerinde işçi ve
işveren temsilcisi
-katılaeak. Çalışfi» ve
Avukat Değer, tetikçilerin arkasında İran'dan başka güçlerin de olduğunu savundu
Ylıımeıı ailesi umuthı• Uğur Mumcu'nun ablası Beyhan Gürson ile
kardeşi Ceyhan Mumcu, Tantan'ın suikastla ilgili
olduğu belirtilen 9 sanığın yakalandığına ilişkm
açıklamasına inandıklannı söylediler.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Uğur Mumcu'nun avu-
katı Emin Değer, Mumcu su-
ikastının aydmlatılmasımn se-
vindirici bir gelişme olduğunu
belirterek "Suikastta, yalnızca
tran'ın değil, Türkiye'ye yöne-
Mk çıkarlan bulunan iilkelerin
de pannağı olduğu inancında-
yun. İran aracılı tetikçilerin ar-
kasında Gladio ve CLVıun da
yer almış olabileceği kanısında-
yun" dedi.
Gazetemiz yazan Uğur
Mumcu suikastının, yıllardır
bir "gizli servis planı" olduğu
üzerinde durulduğunu, hatta
buna ilişkin bilgilerin TBMM
tutanaklanna da geçtiğini
anımsatan Değer şunlan söy-
ledi:
"Mumcu suikastma kaolan
tetikçiler bir tesadüfle mi ele
geçti? Yoksa işin içinde terörist
Abdullah Öcalan'uı yakalan-
masında olduğu gibi bir pazar-
uk mı söz konusu? Bu noktalar
henüz açığa kavuşmamıştır. Ük
uiaşan bilgilere balchrsa İranta
ajanlar suikastta yer alnuşiar-
dır. Suikastta tran gibi kökten-
dincüiği dünyayayaymayı amaç
edinmiş bir ülkenin parmağı
olabileceği gibi, İran'da eğitilen
teröristler Türkiye üzerinde çı-
karlan bulunan başka ülkeler
tarafindan kullanılmış da olabt-
lirler."
Içişlen Bakanı Sadettin Tan-
tan'ın Uğur Mumcu cinayetiy-
le ilgili olduğu belirtilen 9 sa-
nığın yakalandığına ilişkin
açıklaması Mumcu ailesi tara-
fından olumlu karşılandı.
ANKA'nın haberine göre,
Uğur Mumcu'nun ablası Bey-
han Gürson, bu kez cinayetin
aydınlatılmasmdan umutlu ol-
duğunu belirterek "Sayın Sa-
dettin Tantan, bu operasyonun
adına 'Umut Operasyonu' de-
dL Ben de umutediyorum ki bu
kez doğru kişiler yakalandı.
Ancak sadece tetikçilerin ya-
kalanması yeteıii olmayacak.
Biz Mumcu ailesi olarak ancak
cinayetin arkasındaki güç bu-
lunduğu zaman rahata kavuş-
muş olacağız** diye konuştu.
Uğur Mumcu'nun kardeşi
Avukat Ceyhan Mumcu ise
Içişleri Bakanı Sadettin Tan-
tan'ın yazılı açıklamasını de-
ğerlendirirken "Tantan doğru-
lan söylüyor" dedi. Mumcu,
21-22 Temmuz 1999 tarihinde
Içişleri Bakanı Sadettin Tan-
tan'm kendisi ve Uğur Mum-
cu'nun eşi Güldal Mumcu'yu
davet ederek katillerin bulun-
masına ilişkin yeni bir operas-
yon başlattığını söylediğini bil-
dirdi.
Ceyhan Mumcu şu açıkla-
mayı yaptı:
"Saym Tantan%
la bir saat ka-
dar görüştük. Bize bu operas-
yon hakkmdaki düşüncelerin-
den bahsetti Bizlerin de güven
duygusuyla kendilerine yar-
dıma olmamızı istedL Daha
sonra Ankara Emniyet Müdü-
rü Uğur Bademlı beni buldu ve
biz eiimizdeki imkânlan kendi-
sine ilettik."
Celismeler umut verdi
Gözler Kışlalı
suikastında
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)- Uğur Mum-
cu suikastı soruşturma-
sında ortaya çıkan geliş-
meler, gazetemiz yazan
Prof. Dr. Ahmet Taner
Kışlalı suikastınuı aydın-
latılması konusunda da
umut ışığı yarattı.
Jandarma Kriminoloji
Laboraruvan'nda yapı-
lan incelemelere göre
Kışlalı, bira kutusunun
altı delinerek içine yer-
leştirilen "Composit B"
denilen hem C-4'ün
hammaddesi olan
"RDX" hem de "TNT"
kanşımı bombayla öldü-
rüldü. Patlayıcı 18 Ekim
1999'da Istanbul'da Di-
yanet Işleri Vakfı Kitabe-
vi'nin kapısının önüne
bırakılan bombayla me-
kanik düzenek açısından
hemen hemen aynı özel-
likleri gösteriyordu. Ki-
tabevine bırakılan patla-
yıcmın da saat ateşleme-
li, elektrikli fünyeli, par-
ça etkili, el yapımı, saat-
li boru bomba olduğu be-
lirlenmişti.
Kışlalı suikastında
kullanılan bombayla ay-
nı düzeneği taşıyordu,
ancak farklı miktarlarda
patlayıcı malzeme içeri-
yordu. Composit B,
RDX ile TNT'nin aynı
kap içinde bir araya geti-
rilmesinden oluşuyor.
ÖzellikJe Almanya ve tn-
giltere'de üretimi yapılan
bomba NATO standardı-
na sahip. Patlayıcı, Orta-
doğu ülkelerinde terör
örgütleri tarafından kul-
lanılıyor.
Suikastın ardından
Türkiye'den çıkış yap-
mak isteyen 3 Iranlı şüp-
he üzerine gözaltına alın-
dı. Iranlılar 12 saat sor-
gulandıktan sonra ser-
best bırakıldı. Iranlılann
gözaltına alınmalan An-
kara ile Tahran arasında
yoğun diplomatik giri-
şimlere neden oldu.
Hizbullah'a yönelik
operasyonlann Ankara
ayağında Etimesgut'ta
hücre evinde yapılan ara-
mada Kışlalı suikastında
kullanılan düzeneğin ay-
nısı ele geçirildi. Ancak
sonuç alınamadı.
Komşuları:
Evde bir
anormallik
görmedik
Gazetemiz yazan Uğur
Mumcu'nun suikastma
kanşnldan gerekçesiyle
önceki gece Başakşehir
Sitesi'ndeki evinden
gözamna ahnan
Mehmet Ah Tekin,
Yusuf Karakuşve
AbdülımcitÇeiHc'h* "
v
komşulan, bugüne dek
evde bir anormallik
görmediklerini
söylediler. Mehmet AH
Tekin'in komşulan,
Tekin'in dört çocuğu
bulunduğunu ve
"normal bir aile
görüntüsü" çizdiklerini
beürtti.
. . •• r • .« ' % r ' - • • ' • • ' • • • ? -•
Uğur Mumcu: Iraıı taşeron kuüaıuyorANKARA(Cumhuriyet Bürosu)-Ga-
zetemiz yazan UğurMumcu öldürülme-
sinden kısa sûre önce yazdığı yazılarda,
Iran'ın Türkiye'deki uzantılannı birçok
boyutuyla irdeliyordu. Ortadoğu'da giz-
li servislerin cirit attığını ve tran'ın şeri-
atçı terör örgütlerini "taşeron" olarak
kullandığını vurgulayan Uğur Mumcu,
adeta kendine kurulan tuzağı tanımlarca-
sına, "Kim, küni, neden öldürüyor? Bu
sorulann yanrtlannı anında bulmanın
olanağı da yoktur. CMaylaryıHarsonra ay-
dmlanır. O da bir kısmr demişti. Uğur
Mumcu'nun, öldürûlmesinden yaklaşık
5 ay önce yayımlanan 3 yazısından özet
almtılar şöyle:
İran ve PKK- (2 Eyhll 1992):
... PKK, Suriye ve Irak dışında Kuzey
İran'da bannıyor. PKK, Iran'ın verdiği
bu desteği karşıhksız bırakmamak için
İran devriminden sık sık övgüyle söz edi-
yor. Abdullah Öcalan "Din Sorununa
Devrimci Yaklaşun" adlı, Almanya'da
basıbp Güneydoğu'da gizlice dağıtılan
kitabında bakın neler diyor? "Bu bağ-
lamda dinin anrjemperyalist, antisömür-
geci bir temekle ve nalkın tarihi gelenek-
lerine uygun bir mücadele aracı olarak
kullanılrrıasınaönayakolmakgerekir. Bir
tran deneyiminde olduğu gibi. antiem-
pervalist radikal çıkış ömeklerinden ya-
rarlanarak bunlann olumlu yönlerini
kendi koşuUannuzda değeıiendirerek ve
daha olumlu bir karşıhk vererek sonuç
alabüiriz_"
Olaylan izler ve bunlan da bilirseniz,
PKK ile Islamcı Tahran rejimi arasında-
ki dayanışmaya hiç şaşırmazsınız. Bu te-
rör siyaseti içinde tslam Kürtleştirilme-
ye çahşıyor, Kürtçülük de Islamlaştınl-
maya! Olay bir yönü ile bu...
Hizbulkontra! (26 Eyhll 1992):
..."Hizbullah", 1973 yılında Iran'm
Kum kentinde Muhammed Gaffari tara-
fından kuruldu. Gaffari, Şah rejimi tara-
fından rutuklandı ve cezaevinde öldürül-
dü. Örgüt, Humeyni'nin iktidara gelme-
sinden sonra Muhammed Gaffari'nin
oğlu Hadi Gaffari tarafından yaşatıldı.
Hizbullah, İran'da lslam Cumhuriyeti
kurulduktan sonra kısa sürede 75 silahlı
militana sahip bir örgüt haline geldi...
tktidara geldıkten sonra komşu lslam
ülkelerine "devrim ihraç" etmek isteyen
Tahran rejimi, bir yandan büyük çaplı
bir propaganda çalışmasına girişirken bir
yandan da tran lslam Cumhuriyeti'nin
emrindeki Hizbullah eliyle Ortadoğu ül-
keleri ile Avrupa ve Türİciye'de Şah yan-
lılanna karşı eylemler düzenlemeye baş-
lanmıştı. İran rejimi, ilk aşamada Irak'a
ve daha sonra Türkiye'ye devrim ihraç
etmek istiyordu. Asıl amacı da Irak ve
tran'daki Kürtleri denetimi altında tut-
maktı.
Hizbullah, Türkiye'deki Kürtleri etki-
lemeye çalışıyordu... 1988 yılından son-
ra Tahran rejiminin PKK'ye Kuzey
tran'da kamp yerleri vermesi üzerine
PKK lideri Öcalan, tran tslam Dev-
rimi'ni öven demeçler vermeye başladı.
"Kürt rDzbullahı" özellikle son bir yıl-
dır PKK'ye karşı saldınlar düzenliyor.
Bu saldınlar devlet içindekı örgütler, ör-
neğin "KontrgerUla" olarak bilinen eski
adı "Özel Harp Daireg" tarafından des-
teklenıyor mu? Bunu, bugün için bil-
meye ve yazılı belgeye dayanarak kanıt-
lamaya olanak yoktur.
Bazı devlet görevlileri ile bu tür örgüt-
ler arasında hiyerarşik düzen içinde ve
emir komuta ile değil, 12 Eylül öncesin-
de kanıtlandığı gibi bireysel ilişkiler de
kurulabilir.
SjFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Güvenlik -
Bakanı Yaşar Okuyan ile
Türk-tş Genel Başkanı
Bayram Meral 8
Haziran'da, TtSK
Genel Sekreteri Bülent
Pirler ise 9 Haziran'da
genel kurula hitap
edecek.
"Pazartesi", feminist kadın-
lann çıkardığı aylık derginin
adı. Pazartesi", 5 yıldır çıkı-
yor. Son sayısının kapağında-
ki haberlerden birisi ise "Daya-
ğa Karşı Dayanışma Yürüyü-
şü'ne ilişkin. Bu yürüyüşün
üzerinden tam 13 yıl geçmiş.
1987 dün gibi. Kadınlar sokak-
lara çıkıp kendileri için yürü-
meye başladıklannda birçoğu-
muz şaşırmıştık. Sağcılar te-
^aşlanmış, sotcular ise bu Iştn
"emeğin kurtuluşuyla çözüle-
ceğini" söyleyerek dudak bük-
müşlerdi.
"Pazartesi" dergisini oku-
rum. Hep bir şeyler öğrenme-
ye çalışırım. öğrenirim de.
1980 sonrası yükselen Türki-
-ye'deki feminist hareket, baş-
-lanfiçta aydm kad*nlar arasHv
önemli izler bı-
Pazartesi Günleri Kadm
sorununa yeni bir boyut katar-
ken, ülkenin temel meselele-
rinde de hep özgürlüklerin ya-
nında saf tuttular. Azınlıklann
haklarının savunulmasında,
Kürt sorununun demokrasi ve
kimlik sorunu olarak gündeme
gelmesinde, çocuklarını ara-
yan kayıp anneleriyle dayanış-
ma sırasında, siyasi Islamın
tehdidine karşı özgürlüğün ve
laikliğin savunulmasında femi-
nist kadınlar sayılan çok olma-
sa bile önemli bir işlev yerine
getirdiler.
Feminist hareketin 1980'ler-
de ortaya çıkmasıyla, hayatın
hemeo her alarunda kadınlar
-daha etkili olmaya başladılar.
raktı. Önemli bir birikime ne-
den oldu. Biz erkeklerin de bu
hareketten çok etkilendiğini iti-
raf etmeliyim.
Kadınlar, mücadele eden
kadınlar, feminist kadınlar, bu
süreç içinde bir yandan kadın
lann siyasi hareketler içinde et-
kili hale gelmesi için örgütlen-
mesi de bu sürecin parçasıy-
dı. Sonuç olarak "Dayağa Kar-
şı Dayanışma Yürüyüşü "nden
bu yana köprülerin altından
çoksularaktı. Kadınlar, geçmi-
şe göre çok mesafe aldılar. An-
cak yine de Türkiye'de sorun-
lar dağ gibi duruyor.
•••
"Pazartesi" dergisinin son
sayısında bir kadın mektubu il-
gimi çekti. Mektubun bir bölü-
münü sizinle paylaşmak iste-
dim. Mektubun başlığı "Araba
aldığım gün kadın oldum."
Şöyle sürüyor topal olduğunu
söyleyen Nazmiye Güclü'nün
mektubu: "Kırmızı ışıkta dur-
dum. Yanımdaki arabanın şo-
förü bir şey söylüyor gibi gel-
di. Camı tamamen açıp dik-
katlibirşekilde baktım, ne söy-
lediğini anlamak için.. 'Çok
güzelsin yavrum' dodi. O^ö—
ne kadar^ sadece sakatUmj
araba alınca birden kadın ol-
muştum. Güldüm, teşekkür
ettim. Adam şaşırdı.
Yeşilyanınca gaza basıp git-
ti. Ben de gaza bastım. Heye-
candan her yanım titnyordu.
Otuz beş yaşındaydım ve ha-
yatımda ilk kez bir erkek bana
laf atıyordu. Sonradan düşü-
nünce bunun aslında taciz ol-
duğunu, başka bir kadının kı-
zacağı bir şeyden hoşlandığı-
mı fark ettim. O gün pek çok
erkek laf attı. Kırmızıda durdu-
ğumda ya da trafik sıkışıp ya-
vaşladığımda. Hepsi de hoşu-
ma gitmişti, ama diğerlerine
teşekkür edemedim... Taciz-
den hoşlanıyor olmamı kimse-
lere anlatamıyordum. Utanç
verici bir şeydi ama hoşlanı-
yordum işte. Geçenlerde bir
arkadaşıma bunlan itirafeder-
ken fark ettim, kendimi kötü
hissettiğimdeçttep Zeyt'mbur-
nu sokoklannde arabayla 4e—
se alay etmiyordu..." Bir sakat
kadının mektubuydu bu. Fark-
lı bir yönünü çıkanyordu kadın
duyariığının.
Dergi, 1987 yılında yapılan
"Dayağa Karşı Yürüyüşü"nü o
dönemde önayak olan kadın-
lann dilinden aictanyordu. Şirin
Tekeli o günü şöyle anlatıyor-
du: "Feminist hareket yalnız
ideolojik olarak değil, yapısal
olarak da rüştünü ispatlamak-
taydı. 17MâyıssabahıYoğurt-
çu Parkı'na gidefoen içimdeki
korku ve endişeyi atamamış-
tım... Başarmıştık. Feminizm
bu eylemle biriikte birharekete
dönüştü."
"Pazartesi"yi evirip çevihp
okuyorum. Kadınlann özgür-
leşmesir&keğin özgürteşmesi-
anlamnagoliyor. Kadınıayak-
da laf atıyordu erkekler. Çün-
kü ben okula giderken o so-
kaklarda alay etmişlerdi be-
nimle. O sokaklarda düşmüş,
o sokaklarda ağlamış, o so-
kaklarda yaralanmıştım. Şimdi
o sokaklardan geçerken kim-
4a- durabilen bir
geleceğe umutla bakabilir.
Türkiye gibi erkek egemen bir
toplumun değişip, demok-
ratikleşmesi ancak kadınlarla
mümkün. Kadınlar olmadan
asla. Ne demokrasi, ne uygar-
lık, ne eşitlik...
2000'Lİ YILLARDA
ERDAL
Elbette Başaracağım...
Üniversite sınavına girecek gençler için kısa bir sü-
re kaldı. 18 Haziran'da yapılacak sınav, bu sınava ha-
zırlanan gençler için maraton yarışının sonuna ben-
zeyen bir heyecan yaratmaktadır. Bu sınavın sonu-
cunda kazanacaklar olacak, kaybedenler olacaktır.
Sınavı kazananlar arasında da istediği yer olmadığı
için sevinçleri yanm kalanlar olacaktır.
Ama hiç unutulmasın ki 'Herkes kendi kaderini
kendisi çizmektedir. Başanasla birrastlantı değildir,
Başan çoğu yeri dikenli, engelli, sıkıcı, can acıtıcı
uzun biryolun sonundadır'. Böyle olmayan, aile des-
teğinde, birilerinin koltuğunda kazanılan başanlar ise
sadece bir görüntüdür, başarı değildir. Bu 'payanda-
lı kolayelde edişler' başannın insanda uyandırdığı öz-
güven duygusunu, yapabilme gücünü veremeyece-
ği için de kişıye kolay bir hayatın dışında hiçbir şey
katmaz. Böyle dışardan gelen başanlar da gene dı-
şardan gelen desteğin çöktüğü durumlarda uçar gi-
der.
Insanın kendi başansı nasıl elde edilir? Önemli olan
budur, insana yapabilme gücü veren budur, insanı ha-
yatta güçlendiren kazanım budur.
1. ADIM: ELBETTE BAŞARACAĞIM DEMEK...
Başannın ilk adımı, 'Elbette başaracağım' dryebil-
mektir. 'Ben başaracağım' diyebilmektir. 'Engellere
rağmen başaracağım' diyebilmektir. 'Kendimden
başka mazeretim olmayacak' diyebilmektir. Bunu di-
yebilmek kararlı bir irade ister, bu kararlılığı uzun bir
zaman sürdürebilmek ister, bağımsız bir irade ister,
hedefini belirleyen bir kararlılık ister. Bütün bunlan is-
tediği için de herkes bu adımı başanyla atamaz. İçin-
de itici güç bulunmayan hiç kimse hedeflerine ulaş-
makta başanlı olamaz. Büyük başanlar büyük çaba-
lar ister. Bu çabalan gösteremeyenler hedeflerini kü-
çüttmek zorunda kalırlar.
ELBETTE BAŞARACAĞIM...
BEN BAŞARACAĞIM...
ENGELLERE RAĞMEN BAŞARACAĞIM...
KENDİMDEN BAŞKA MAZERETİM OLMAYA-
CAK...
Bu sözleri, anlamlannı sindirerek ilke edinenler ba-
şannın ilk adımını atmış demektir.
2. ADIM: GEREKEN GÜCÜ DE, TEKNİĞI DE KA-
ZANACAĞIM...
Her başannın arkasında uzun ve sabırlı bir çalışma
çabası vardır. Söz konusu olan sınavlar seçme sına-
vı olduğuna göre hem bilgi gücünü hem de sınav tek-
niğini kazanmaya dayanır. Bu kazanım bugüne ka-
dar gelen çabalarla elde edilmiştir. Sınav öncesine ka-
dar yapılan çalışmalar adayı bugünlere getirmiştir.
Bu çalışmalar ne bütünüyle tam olabilir ne de bütü-
nüyle eksiktir. Fazlasıyla eksiğiyle bugüne gelindiği-
ne göre şimdi yapılacak olan, son bir ayda yapılma-
sı zorunlu çalışmalardır. Artık adayın kendisini hırpa-
laması gereksizdir. Şimdi kazanılan her şeyi en yük-
sek verimle başanya yönlendirebilmek önemlidir. Bu
da umutsuzluğa düşerek yapılamaz. Tam tersine, el-
de var olan bütün gücü akıllıca kullanarak hedefe u-
laşmak gereklidir.
GEREKEN GÜCÜ DE, TEKNİĞI DE KAZANACA-
ĞIM...
Elbette bu kararlılık zamanın doğru kullanımını zo-
runlu kılmakt^dır. 6 u aşamada zamanın doğru kul-
lanımı sorulara verilecek yanıtların zamanlamasını
doğru yapabilmekten geçer. Bir dakikanın önemi he-
saba katıiarak zaman ayarlı çalışmalar yapılması ada-
yın gücünü arttırır.
3. ADIM: GÜCÜMÜ GEREKEN YERDE VE ZA-
MANDA KULLANMALIYIM...
Kontrol edilemeyen güç, en büyük yanlışların ne-
deni olur. Bunun için de 'gücün kontrol edilebiliriiği'
en önemli kazancımızdır. Bilgi ve teknik gücümüzün
'gereken yerde ve gereken zamanda kullanılması'
performans dediğimiz niteliktir. Gücümüzü kontrol
etmemizi zorlaştıran en önemli engel 'stres 'tir. Bir
olayın içinde iken duyduğumuz kaygıdan kaynakla-
nan stres (zorlanma) gücümüzü 'gereken yerde ve
gereken zamanda' kullanmamızı güçleştirir. Bu du-
ruma karşı önceden psikolojik hazırlık yapmalıyız;
heyecan duymamızın normal olduğunu, gereksizye-
re paniğe kapılmanın ise bizi engelleyeceğini kendi-
mize söylemeliyiz.
Her şeyden önce, 'duyacağımız sorumluluk ken-
dimize karşı olmalı'. Aşın ve yanlış sorumluluk en bü-
yük kaygımızın nedeni olabilir.
Her sonucu da göze alabilecek cesaretimiz olma-
lıdır. Başan cesur insanları sever
4. ADIM: HER SONUCU GÖZE ALMALIMIYIM?...
Evet, sınavda her sonucu göze almalıyız. Elbette
başan için hazırlandık, yıllarca, aylarca hazırlandık. A-
ma sonuç istediğimiz gibi olmazsa ne yapacağız?
Buna verilecek tek bir yanıtımız olmalıdır: Eğer iste-
diğim sonucu alamazsam, bu başansızlıktan ders
alarak yeniden hazırlanacak ve kazanacağım.
YILMAYACAK VE ELBETTE BAŞARACAĞIM
5. ADIM: HEDEFİMİ BEN SEÇİYORUM VE SO-
RUMLULUĞUALIYORUM...
Hedefimizi seçmek en önemli işimizdir. Bunun için
konuşacağız, görüşeceğiz, dinleyeceğiz, araştıraca-
ğız ama sonuçta 'kararı biz vereceğiz ve verdiğimiz
karann sorumluluğunu alacağız'. Başannın yolu her
zaman budur. Ailemizle de görüşeceğiz, öğretmen-
lerimize de soracağız, arkadaşlarımızla da konuşa-
cağız ama son karan KENDİMIZ VERECEĞİZ.
Çünkü bu hayat bizim hayatımızdır, sorumluluğu
da bizim olacaktır.
Şimdi arök kazanma zamanıdır.
Hepimizin hayattaki yollan açık olsun.
E-mail: erdal.atabek a mynet.com.tr
Fax: 0212 513 90 98
İran Buyukelciliği
'Suçlamolartemehiz
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - İran, ga-
«etemiz yazan Uğur
Mumcu'nun bombalı
suikast sonucu öldürül-
mesi olayı ile bağlantıla-
n olmadığını iddia etti.
tstanbul'da yakalanan
Uğur Mumcu cinayeti
faillerinin ifadelerinde
—bombayı Iranlı ajanhra
sallıklaıını itiraf etme^
lerinin basma yansıma^
sı üzerine iran Büyükel-
çiliği yazılı bir açıkfr-
ma yaptı.
Büyükelçilğinaçıkla-
masında, "İran lslam
Cumhriyeti gecmişte de
defalarca vurguladığı
gibi, Türkiye devleti
aleyhine faaliyet göste-
ren tslamive>-a başka si-
yasi amaçh hiçbir Idşi,
grup veya onlara bağh
kişilerie, açık veya girti
Uişkisi olmamıştır ve bu
komıda >apılan herhan-
gi bir iddiayı reddet-
mektedir" denildi. Bü-
yükelçilik yetkitileri; ct-
~ nâyetle ıigilı olarak d a ^
Tıa oncela yfllarda da
suçlamalarla karşılaş-
tıklanna dikkaf çeKerek
"Bu çabalar boş ve ku-
ru zanlar üzerine kuru-
lu olduğundan netkede
sonuçsuzkahnışnr
T
' gö-
rüşünü bildirdiler.