21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
"7 MAY1S 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Emniyet, organize suç örgütlerinin karakteristik özelliklerini 30 maddelik bir listede topladı ÇeteleiTiı ortak özeDildeıiİSTANBUL (AA) - Emniyet Genel Müdürlüğû, Türkiye'de özellikle tu- rizm, inşaat, arazi, ıhaleler, oto kira- lama, at yanşları, dernekler, vakıflar, şirketler ve otel sektörlerinde boy gös- teren organize suç örgütlerinin ortak özelliklerini 30 maddelik bir listede topladı. Bu suç gruplannın, haksız kazanç- lannın bir kısmını yardım adı altında dağıtmak suretiyle kamuoyunda sem- patik görünmeye çalıştıklan, legal alana kaymak istedikleri ve böylelik- le gıremedikleri veya açamadıklan birçok kapıyı "işadamT sıfatıyla aç- maya çalıştıklan vurgulanan raporda, 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgüt- leriyle Mücadele Kanunu çıkmadan önce mevcut yasalarda bu konularda özel bir düzenleme olmaması nede- niyle caydıncı nitelıkte bir cezalandır- ma yapılamadığı kaydedildi. Yasa yürürlüğe girdikten sonra uzun yıllardır aranan, ancak bir türlü yakalanamayan birçok organize suç örgütü elebaşısının, gerek yurtıçınde ve gerekse yurtdışında yapılan başa- nlı operasyonlarla yakalanarak adale- te teslım edıldikleri bildirilen rapor- da, bu oluşumlarla sadece güvenlik birimlerinin yaptıklan mücadelenin yeterli olmadığı, özellikle cezaevine giren örgüt mensuplannın örgütle her türlü ılişkisinin kesilmesi ve amaç edmdiklen haksız kazanca yönelik mali boyutun ortaya çıkartılması ge- rektiğı vurgulandı. Raporda örf, âdet, Adalar'da çevre temizHği Adalar Kaymakamhğı, Adalar Belediyesi ve Deniztemiz Turmepa Derneği'nin ortak girişinüv le dün Adalar'da çevre temizfiği yapddı. Adalar'da vapılan çevre temiznği çahşnıasma Üçe Mifti Egitim Müdürlüğü'ne bağh okullar, Marmara Üniversitesi ve Yeditepe Üniversitesi'nden öğrencüer fle yurttaşlann da aralannda bulunduğu yaklaşık bin kişi katüdL Adalardaki kıyüaruun temizlendiği etkinliğe, denizden kaü ve srvı aük toplayan Deniztemiz-2 teknesi destek verdL Adalar Beiediye Başkaru Coşkun Ozden. daha kapsamh bir çevre temizttğini haziran ayı içinde gerçekfcştirecekkrinisöyledL ' E k o n o m i k g e l i s m e o r g a n i k y a p ı l a r ı n ı d e ğ i ş t i r i y o r Çeteleşmede îstanbul başta Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'nın 1999 yılı faaliyet raporunda, son yıllarda teknolojik ve ekonomik alanlardaki gelişmelerin, organize suç örgütlerini de bu yeniliklere ayak uydurmak suretiyle faaliyet alanlannı genişletmeye ve mevcut organik yapılannda da bu yönde değışıklikler yapmaya ittiği belirtildi. Ülkede turizm, inşaat, arazi, ihaleler, oto kiralama, at yanşlan, demekler, vakıflar, şirketler ve otel sektörlerinde boy gösteren organize suç örgütlerinin, çek-senet, haraç alma, karaborsa, arazi yolsuzluğu, otopark, kara para aklama, silah ve mühimmat kaçakçılığı, fidye karşılığı adam kaçırma. silahla yaralama, para karşılığı cinayet ve şantaj gibi suçlarda faaliyetlerini sürdürme çabası içinde olduklan kaydedilen raporda, bu suç gruplanrun îstanbul başta olmak üzere gelişmekte olan şebirlerde görüldüğü bildirildi. gelenek ve görenek gibi sosyal unsur- lann yoğun olarak yaşandığı Türki- ye'deki suç organizasyonlannın tespi- ti yapılan klasik özellikleri de şöyle sı- ralandı: • Suç organizasyonlannın yapısı, bir şirket, holding yapısına çok ben- zemektedir. • Durmadan çoğalan gruplar arası irtibat söz konusudur. • Suçu üstlenmek, örgütte kalma- nın en önemli unsurlanndandır. • Güvenlik kuvvetlenne yönelik herhangı bir eylemleri yoktur. Bu, psi- kolojik tesire müsait bir taktiktir. An- cak, gerektiğınde çekinmezler. • Sürekli arsa alımı, şirketlere or- tak olma, ıhalelcre katılma ve işada- mı hüviyetine bürünme gibi legal gö- rüntülü faaliyetlerde bulunurlar. • Devlet mekanizması içerisinde birçok unsuru kullanmak ve aracılık yapmak, yapılanmanın en büyük özelliğidir. • Kamuoyunda mevcut psikolojik ve sosyal yapının gereklerine uygun mesajlar, tavırlar sergilemektedir. • Sabıkalı olmak ve cezaevi gör- mek gibi vasıflar, hiyerarşik yapının gereğidir. _ • Yakın çevre, akraba ve dostlara sürekli aylık, hediye verilmesi lider- liğin tarzıdır. • Kanunlardaki boşluklardan orta- ya çıkan rant alanlannı, şiddet kulla- narak kendi zeminlerine çekerler. • Suç sicili temiz olan kişiler vası- tasıyla şirketler kurup, kara para ak- lama yöntemine başvururlar. • Aralannda anlaşmazlık bulunan kişileri anlaştırarak, bunlardan tnen- faat sağlamak suretiyle kendılerini adaleti tesis eden unsurlar olarak gös- terirler. • Vakıflar oluşturarak, yardım gö- rüntülü zorla para almaya çalışırlar. • llk yapılanma safhasında güven- lik teşkilatlanndan aynlan veya emekli olan kişılerin, gerek nüfuzunu, gerekse silahlı gücünü kullanarak, güçlerini arttırmaya çalışırlar. • Örgüte girenlerin ve örgüt hak- kında fazla bilgisi olan üyelenn, ör- gütü kendi istekleri ile terk etmeleri zorlaştınlmıştır. Yapı içerisinde bu tehdit unsurlannı da gündemde tu- tarlar. • Yasadışı yöntemlerle yapılan tica- reti yönlendirerek menfaat temin ederler. Lüksyaşantı • Lüks brr yaşantı sergileyerek ör- güt yapısını tanımayan ya da yeni gir- mek isteyenleri örgütün içine çekme- ye çalışırlar. • Her örgütün kendi içerisinde ya- zılı olmayan kurallan olup, örgüt üye- lerinin bu kurallara kesin uymalan sağlanmaya çahşıhr. • Örgüt üyelerinden, lidere karşı mutlak itaat beklenir. • Örgütün genişlemesinde hemşe- ricilik önemli yer tutar. • Örgüt liderleri çeşitli sebeplerden dolayı parasız ve gelirsiz kaldıklan zamanlarda en kısa yoldan paraya, o bölge içerisinde kadîn alım satımı ya- pan kişilerden haraç alarak ulaşırlar. • Polise suçluyu teslim etmek en çok tercih ettikleri yoldur. Bu aşama- da suçsuz olan mensuplar suçu kabul edip teslim olabilir. Asıl suçlu ise baş- ka bir görev yerine sevk edilir. • Organize suç liderleri yaptıklan illegal faaliyetleri kamufle edebilmek içın toplum ve devletin sağduyusuna hitap eden davranışlarda bulunurlar. Bununla hedef kitleye mesaj vermek isterler. • Aranan şahıslar, pasaportlannı genelde iyi bildikleri, kontrolleri altındaki şa- hıslann üzerine çıkanrlar. Bu şahıslar temizdir. Her- hangi bir şekilde olumsuz sicil kayıtlan yoktur. • Örgüt liderlen, kâr et- meyi ve mümkün olduğu kadar gızlı kalmayı amaç edinirler. Kendilerini emin ve hâkim hisseder- lerse açıkça faaliyet gös- terebilirler. • Malvarlıklan genelde başkalannın üstüne kayıt- hdır. • Eylem yaparken kul- landıklan arabalar, genel- lıkle kıralık ve plakalan sahtedir. • thaleler, örgütün sü- rekli takip ettikleri faali- yetlerdendir. Bu yöntem- le ticari hayatın her aşa- masında yer alırlar. • Yerel iş gruplannı kontrol altına alırlar. • Tetikçi veya eleman- lar, tutuklu veya mahkûm olduklan sürece aileleri- ne bakılır, ayhk ödenir. Bu, liderin en büyük gö- revidir. Lider, örgütünü bu şekilde motive eder. ULUSLARARASIAB ŞURASI 'Din, biümsel birşekUde Îstanbul Haber Servisi - Avrupa Birli- ği'nde (AB) sosyal yaşamda din faktörü- nün toplumsal bir olgu olarak değerlen- dirildiği belirtilerek, AB'ye girme süre- cindeki Türkiye'nin de bu olguya bilim- sel bir çerçevede bakması gerektiğine dikkat çekildi. Diyanet tşleri Başkanh- ğı'nca düzenlenen "Uluslararası ABŞû- rası-AB'ye Giriş Sürecinde Türkiye'de Dini Hayat" toplantısında çahşmalannı yürüten 4 farklı komisyonun raporlan açıklandı. Raporlarda, Diyanet îşleri Başkanlı- ğı'nın, Cumhuriyet Türkiyesi'nin bir ku- rumu olduğunun altı çizilerek din faktö- rünün bilimsel bir şekilde ele alınması istendi. 2. Komisyon metninde şöyle de- nildi: "İslam dünyasuun, haÛhazırda özellikle temel hak ve hürrrveüer alanın- da önemli sorunlannın bulunduğu açık- or. Dinin ana metinlerini anlama ve yo- rumlamada yeni yöntem ve bakış açılan- nın geliştirünıemişolniasınındabu olum- suz sonuçtapayıvartbr.Bu yönde aülacak adımlar toplumda dine saygınhğı artüra- cağı gibi ülkemLzin AB'ye kablım süreci- ni kolaylaşnracak ve müteakip oluşum- _ larda aktif biçimde yer ahnasma imkân hanrlayacaktır." Raporlarda, Diyanet Îşleri Başkanh- ğı'nın işleyişıni ve görevlerini belirieyen yasal rfıızenletneierin gûncelieştirilmesi, AyrupalnsanHaklan Mahkftmesi'nirt din ve inançlarla ilgili kararlan ve düzenleme- lerinin iyi takip^ edilmesi gerektiği ifade edildi. Kurum personelinin mesleki bilgi- ler kadar toplumun sosyal yapısı, psikolo- jisi ve beklentileri dikkate alınarak, bilgi- T lenduılmesı,yurtdışınayollanacakdingö- revlilerinin özel olarak yetiştirilmelerinin - gerekli olduğu kaydedildi. Rauf Denktaş'ın davetlisi olarak KKTC'de bulunan Demirerden dünyaya çağrı 6 Çözüm için KKTC'yi taınym' REŞATAKAR LEFKOŞA - Cumhurbaşkanı Sü- teyman Demirel, Kıbns sorununun çözümü için KKTC'nin tanınması çağnsı yaptı. Demirel, "Kuzey Kıb- ns'ta yaşayan 180 bin Mûshunan Türk'ü unutur da onlann devletini görmezükten geürseniz, Gûney Kıb- ns'taki devleti burarun da devleti sa- yarsanız, hiçbir mesele haUolmaz" dedi. Demirel, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın davetlisi olarak dün KKTC'ye gitti. Kıbnslı Türk- ler, Demirel' i, "Babamız hoşgekün" sloganıyla ve bayraklarla selamladı. Demirel ve Denktaş, Lefkoşa'da, Atatürk Meydanı'nda sağanak yağ- mur altında halka hitap ettiler. Denktaş, kısa konuşmasında, "Bu- gün beni dinlemeye gelmediniz. Türk dünyasmın babasL, Cumhur- başkanı Etemirel'i dinlemeye geJdi- niz. Ona Türk dünyasma ve Kıbns halkına yapnğı hizmetier için teşek- kür etmeye, şûkran duygularunızı duyurmaya gekfik Hoşgeldiniz, te- şekkür ederiz, şükranlanmızı kabul edin djyoruz" dedi. Demirel de yaptığı konuşmada, Kıbns meselesinin 1950'li yıllann sonunda dünyanın gündemine gel- diğini anımsattı. Kıbns meselesi dendiğı zaman Türkiye'de birbiriy- "le küs olanlann bile bir araya geldi- gmi vurgulayan Demirel, "Kim is- temiyor kahcı banşı? Akdeniz'in do- ğusunda bir ada, ismi Kıbns. Bunun devleti kim dürr>a> a karşı? Kıbns'uı ild tane devleti var, bir tane değü. A- ma dünyada görûnen bir tane. Gû- ney Kıbns'm devleti, buranın da devleti mi? Sizin devktiniz mi? Ha- yır. Kendfleri de öyle diyor. Kendfle- rine sorsanız, 'Hayır, biz onlann devleti değiliz' diyor. 15 senedir bu böyle" dedi. "Dünyaya sesleniyo- rum" diyen Demirel, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kuzey Kıbns'ta yaşayan 180 bin Müslüman Türk'ü unutur da onlann devletini görme- mezokten gefirseniz ve Güney Kıb- Cumhurbaşkanı'nin son açdışı İş Bankaa iştiraklerinden Şişecam Grubu'na bağh — MersinaekiTrakyaOun FBhrikJMi'nm 4 dfıy cam hattmın açıhşı Cumhurbaşkanı -. Söle>Tnan Demirel taranndan yapıkh. Siyasi yaşamı süresinde 5 Şişecan» Tesisi'nin açıhşıru yapan Demirel, bunun «Inıburbaşkanı olarak son açıhşı otduğunu söyledL Demirel, bu açıfaşlann ^temele harç koyma, kıirdele kesme hevesinden değfl^ halka kalkmma açrandan morri nstaki devleti buranın da devleti sa- yarsanız hiçbir mesele hallolamaz, hiçbir şey haDohnaz. Öyieyse ild ta- ne egemen devlet var bu adanın üze- rinde. Kuzey Kıbns Türk Cumhu- riyeti, egemen bir devlet Egemen bayrağıolan bir devlet Her şeyi, top- rağı, vatanı olan bir devlet Bana ge- lip soruyorlar, şu kadar senedir bu melesele çözülemedl acaba nasıl cö- zülür diye. Ben diyorum ki kolay, si- yasi çözüm anyorsamz şu kadar se- nedir niye çözülemediğine bakın. Eğer siz, Kuzey Kıbns Türk Cum- huriyeti ve Kuzey Kıbns'taki Türk- lerin \atam olan Kuzey Kıbns'ı in- kâr ederseniz, hiçbir zaman çözüle- mez. Çözüm istiyorsanız, bütün dün- yaya sesleniyonım, Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin egemenliği- ni, eşitiiğini kabul edin, tanrym, on- dan sonra bu ada üzerinde Ud dev- letyaşayacakmış, onlarotursun ken- dfleri konuşsun, nasıl yaşayacakla- nnı karara bağlasınlar. Ama evvela şu halkı bir tanrym, onlann devleti- ni tanryın, onlann devlet başkanmı tanıyın. Bunlan tanıjon. Çok şey mi istiyoruz, hayır. Oyleyse sevgfli kar- deşlerim, bir destan yarattnuz, bu destanı korumakta sizin arkamzda koskoca bir Türkiye var." Eroğlu'na zrvaret Demirel, Lefkoşa Dr. Burhan TJalbantoğlu Devlet Hastanesi Yb- vermek için" olduğunu ifade etti. Şişecam Genel Müdürü Adnan Çağlayan, yüda l£ mih/on ton cam üreten ve 115 ülkeye ihracat yapan gruplannın. kuDandddan her türlü teknolojinin tamamen yeıtl ve kendl ürûnleri oiduğunu beürtti. (MUTLU DEMİRKAN) ğun Bakım Servisi'nde tedavisi sü- ren KKTC Başbakanı Derviş Eroğ- hı'nu da zıyaret ederek geçmış ol- sun dileklerini iletti. Bu arada Demirel'e, Lefkoşa'da- ki Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) tarafından, uluslararası ilişkiler alanında "fahri doktora" unvanı verildı. Giilay film müzikleri de yapıyor Türküler yaşamın kendisidir'Îstanbul Haber Ser- visi - Halk müzığınin yeniden popüler olma- sı, yeni sanatçılan da beraberinde getirdi. Bu süreçte kimi müzısyen- ler u yozlaşrırmak,içten olnıamakla" suçlanır- ken, bazılan ise türkü- leri,u incitmekten kor- karcasına" özünü boz- madan yorumlayarak dikkat çekmesini bildi- ler. Bunlardan bin olan ve temmuz ayında çı- karmayı planladığı ilk rürkü albümü için ha- zırlanan Gülay, "Tür- küler, hayann ta kendi- sidir'' diyor. Hepımız onu "Îstan- bul Kanatlanmın AHuı- da" fılminde söylediğı şarkıyla tanıdık. "Ha- mam", "Ya- şama Hak- ta" fılmlen- ninmüzikle- rini de ses- lendiren Gü- lay'ın asıl mesleği diş teknisyenli- ği. Ancak, porselen to- zuna karşı alerjisi nede- niyle mesle- ğını bırak- mak zorun- da kalmış Hiçbır özel müzık eğıtı- mı almama- sına karşın, saz çalan ba- bası ile kü- çük yaşta söylemeye başladığı türkülerden esınlenerek müzik pıya- sasının ıçine girmiş ama anlaşma yaptığı mü- zik fırması, onun türkü söylemesine pek sıcak bakmamış. Gülay, ikı pop müzik albümü ha- zırlamasına rağmen çık- tığı konserlerde, televiz- yonlarda yine de türkü söylemiş. Bu durum fir- ma ile gerginlik yaşama- sına neden ohnuş. Firma- nın "türküsöyleme'' yö- nündeki baskısı üzerine Gülay, tercihini türküler- den yana kullanmış. "Zoraki'' olarak ya- pılan müziğin hisleri yok edeceğini vurgula- yan Gülay, "Her müzik rürünü seviyorum» a- ma türkülerin benim için ayn bir önemi var. Türkü söylerken hayat- la hislerim yoğunlaşı- yor" diyor. Birçok genç haik mü- ziği sanatçısı gibi o da türküleri, Batı'ya aç- mak istiyor. Kalıplann kuılması gerektiğini belirten Gülay. türküle- ÇYDD paneli • Gülay, iki pop müzik albümü hazırlamasına rağmen yaptığı konserlerde yine de türkü söylemiş. Temmuz ayında çıkarmayı planladığı ilk türkü albümü için hazırlanan Gülay, "Her müzik türünü seviyorum... ama türkülerin benim için ayn bir önemi var. Türkü söylerken hayatla hislerim yoğunlaşıyor" diyor, rin özüne dokunulma- sına karşı çıkıyor. Gü- lay şunlan söylüyor- "Türküler üzerinde oynaıunah ama otan- tiktikbozuhnamah. Ba- zen bir türkü üzerinde o kadar ovnaruvor ki, ar- nk o türküye 'türkü de- ğil' diyorsunuz. Belli bir formda olan türkü- leri başka bir yere taşır- saıuz, o zaman herkese ayıp etmiş olursunuz. Bir de şu var, insanlar vıllarca önce türküleri oluştururken bağlama- lan bile yokru. Düşünü- yorum.. acaba şu an biz, türküleri, onlar gibi mi söylüyoruz?** Bir televızyon kana- lında türkü programı da hazırlayan Gülay aynı zamanda Be- yoğlu'nda bir barda haftada ikı gece sah- ne alıyor. Gülay, amacının top- lumun en alt kesimıne u- laşmak oldu- ğunu vurgu- layarak. bu anlamda tür- kü barlarda sahne alma- nın kendısine cazıp geldiğı- ni kaydedı- yor. Beyog- lu'ndakı bar- lann çoğunun salaş bir gö- rüntüye sahip olduğunu vurgulayan sanatçı. bar- lara gidenle- nn birçoğu- nun"özde de- ğü gözde" ol- duğunu sa\u- nuyor. Yeni albümünü temmuz ayuı- da çıkarmayı planladığını kaydeden Gülay, reper- tuvarda yer alacak olan parçalan se- çebilme ola- nağının sağ- lanmasının sevıncini yaşıyor. Sanatçı. yeni albü- münün yalnız türküler- den oluşacağını \ r e re- pertuvarda "Gelin Kı- zmAğıdı". "YüdızDa- ^"RomenKıa-par- çalannın da yer alaca- ğını kaydediyor. Gülay sözlerini şöyle tamamhyor: "Arkadaşlanmm bir- çoğu Doğu kökenli ol- du. Benim Anadolu'ya karşı zaten bir sevgim var. Benimle ilgili tah- minlerde bulunuyorlar. 'Sıvas.. Erzincan.. Tun- celi..' diye. Kökenimin Balkanlar olduğunu duyunca da şaşınyorlar. Söviediğinı türküler, sa- nınm beni doğuv a daha da yakmlaştınyor." 'Enstitüden anti Kemalist çıkmadı' tstanbul Haber Servi- si - Köy Enstitüsü me- zunlannın merkez so- lun tüm yelpazesinde yer aldığına dikkat çeki- lerek, bu okullardan bir tek anti Kemalist'in çık- madığı vurgulandı. Köy Enstitülerinin, yalıuzca eğitmek değil, aydınlat- ma amacını da belirtildi. Çağdaş Yaşamı Des- tekleme Derneği (ÇY- DD) Kadıkoy Şube- si'nin düzenlediği "Bu- günkü Eğitim Sistemi- miz ve Köy Enstitüleri Deneyimi" panelinde konuşan gazetenuz An- kara Temcikisi Musta- & Balbay, "Önemli olan sadece eğitim vermek değil, amaçür. Köy Ens- titüleri, \alnızca eğit- mek değil, avdınlatma amacmı da taşıyordu" diye konuşru. 60 yıl önce Türkiye nüfusunun büyük kış;_ mıniü köylerde yaşadt_ ğuiL kaydeden bugün ise kentlerin yüz- de 70'inın gecekondu^ lardan oluştuğunu vur- gulayarak, Köy Enstıtü- lennm günumûze "gp- cekondu enstitüsü" ola-~ rak uyarlannıası gerek- tiğini savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle