Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenr Orhan Erinç
# GenelYayın Koordinatoru Hikmet
Çetinkaya 0 Yazıışlen Müdüni: İbra-
him Yüdız • Sorumlu Müdür: Fik-
ret tlkiz 0 Haber Merkezı Müdüni:
HakanKara
tstıhbarat- Ceogiz Yddırun # Ekonomı Özlem
Viizak • Kultür Handan Şcnköken • Spor
Abdülkadir Vücelm»n • Makaleler Sami
Karaören 0 Duzeltme Abdullah YIZKI •
Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge
Edibe Buğra • Yuıt Haberlen. Mehmet Faraç
Yayın Kurulır tlhan Selçuk
(Başkan). Orhan Erinç,
Hikmet Çetinkaya, Şükran
Soaer, tbrahim V ildız, Orhan
Bursalı, Mustafa Balba>,
HakanKara.
Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No'
125,Kat 4,Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat), Faks.
4195027» îzmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya Blv
1352 S 2/3Tel 4411220, Faks 44191170AdanaTemsılcisı.
Çetin Yiğenoğlu, lnönü Cd 119 S No 1 Kat 1, Tel 363
12 11,Faks.363 12 15
Müessese Müdürû Üstün
Akmen 0 ICoordınatör
Ahmet Koralsan 0
Muhasebe. Bilent Yener
• tdare Hüseyin Gürer
0 Satış. Fazilet Kuza
MED^A C: • Yonctım Kurulu
Başkanı - Genel Müdür Cülbtn
Erdaran # Koordınatör Keba
Işıtman • Genel Mudurt ard>mu»ı
SevdaÇotnuı Tel 514 07 13 -
5139580-513X460-61,Faks S|.!s4o3
Ynmta>u ve Buın: "l enı Gûn Haber Ajansı, Basın \e Yayıncıiık A.Ş
-. Turtocagı Cad 39/41 Cagaloglu 34334 Istanbul PK 246 - Sırkecı 34435 Istanbul
Tel (0212)51205 05 (20hal)
Faks (»212)513 85 95 www.cumhunyet.com.tr 20 MAYIS 2000 Imsak:3.44 Güneş: 5.35 Ögle: 13.08 Ikindi: 17.02 Akşam: 20.27 Yatsı: 22.10
Atiantisuzayda
• Haber Merkezi-
Atlantis uzay mekiği
Cape Caneveral
Üssü'nden yola çıktı.
Amerikalı yetkililer
7 rnürettebatı bulunan
Atlantis uzay mekiğinin
lOgünuzayda
kalacağını açıkladılar.
Mekik, bu süre içinde
uzayda incelemelerde
bulunacak ve bilgi
toplayacak.
Hyonkık1
8efHer'
• tSTANBUL(AA)-
Levent Kırca-Oya Başar
Tiyatrosu, 1 trilyon lira
harcamayla
oyunlaştırdığı ûnlü
Fransız yazar Victor
Hugo'nun "Sefiller"
adlı romanını, 1
Haziran'dan itibaren
müzikal olarak
sahneleyecek. Oyunun
büyük bir bütçeyle ve
dünyada yapılan en ağır
prodüksiyonlardan biri
olacağını belirten Kırca,
bütün salonun dekor
olacağını, seyircinin
dekonın içinde
oturacağını, aralannda
Devlet Opera ve Balesi
sanatçılannın da
bulunduğu 250 kişilik
dev kadronun salonun
her köşesinde
oynayacağını söyledi.
Bilet ücretleri 10 ve 20
milyon lira olan
müzikal, perşembe,
cuma ve cumartesi
günleri saat 21,30'da,
pazar günleri de saat
15.30'da sahnelenecek.
hçdeyfp
geçmeyin
• ANKARA (AA)-
Ağız yolu ile alınan
ilacın etkili olabilmesi
için önce midede
çözülerek bozulmadan
kana kanşması
gerektiği, bunun için de
ilacın, en az yanm
bardak suyla oturarak
veya ayakta ama dik bir
pozisyonda alınması
gerektiği belirtildi.
Sağlık Bakanhğı tlaç
Eczacıhk Genel
Müdürlüğü'nce
hazırlanan broşüre göre,
bir iki dakika bu
pozisyonda kalmanın,
ilacın yemek borusuna
yapışarak zarar
vermesini veya etkinin
gecikmesini önleyeceği
belirtiliyor. Tablet,
kapsül gibi ilaçlann
yemek borusuna
yapışması halinde bir
lokma ekmek ve bol su
alınması, yutulması zor
olan büyük tabletlerin
bazılannın ise
ufalanarak veya meyve
sulanna kanştınlarak
alınması gerekiyor.
7. Ütopyalar Toplantısı Karaburun'da 9-11 Haziran tarihleri arasında yapılıyor. Aristo ve Leonardo'lar mı, uzmanlar mı?
• • .. ., .
Utopyalamıızı 1ıazııiaymSERDAR KIZIK
İZJVÜR-Ütopyalannızdan ne haber? Ha-
ni yıllar öncesinden saklayıp getırdiğiniz,
daha çok olumsuzluklarda ve sıkışmışlık-
ta, kimi zaman gökyüzünden tüy yumu-
şaklığında önünüze düşen, kimi zaman da
sert bir poyrazla ansızın esip gizemli coğ-
rafyalara, düşsel yolculuklara çıkaran ya da
henüz fılizlenen yeni ütopyalarmızdan....
Kimileri çoktan yitirdi ama siz, global dü-
zenin esir alamadığı beyinleriniz ve yürek-
lerinizle, yani ütopyalannızla ayaklannı-
zın üstündesiniz. Demek ki güzel bir gele-
ceğe umudumuz sürüyor. Başkalaştırama-
dılar, kendinize ve hayata yabancılaştırama-
dılar demek. Onlann en büyük korkusu
düşlermiz, sürüyor hâlâ. O halde 7. Ütop-
yalar Toplantısı'na dikkat.
7. buluşma bu kez Karaburun'da. Ana
konu, Bay Aristo, Bay Leonardo ve Bay Uz-
man'dan yola çıkıp "Dünden Bugüne, Bu-
• Gelecekte neler olacak? 21. yüzyıl 3. binyıl, Leonardo'ların mı, uzmanlann mı çağı olmalı? Yoksa, bu ikisi,
birlikte var olup birbirlerini dengelemeliler mi? tşte 7. Ütopyalar Toplantısı'nın ana konusu bu. Sizin de
belirlenen ana konu çerçevesinde ütopyalannız varsa düzenleme kurulu bekliyor. Zaman az kaldı...
gÛDdenYanna,TophımsaltşbölümüveUz- tavanıru resımledi. hem de San Pietro Ba-
manhk". _ zilikası'nın kubbesüıi tasarlardı.
Bu başlık niçin düşünüldü? 7. Ütopyalar Leonardo da Vincı de benzer alanlarda
Toplantısı Düzenleme Kurulu bir metin ha-
zırlamış. Şu tabloyu ortaya koyuyorlar.
Cahil uzmanlar
Aristo, fızikten metafıziğe, şıirden man-
tığa, felsefeden politikaya, bitkilerin özel-
lıklerinden gök cısimlennin hareketlerine,
bu dünyaya ve öteki dünyaya ilişkin he-
men hemen her konuyla ılgilendi. Örneğin,
Peri Psykhe adlı yapıtında ruhu, Peri Poeti-
kes'de şiiri, Tekhne Rhetorike'de konuşma
sanatmı, Historia Animalium'da canlılann
özelliklerini ele alıp inceledi.
Michelangek), hem canlıymış gibi duran
Musaheykelini yaptı, hem Sistina Şapeli'nin
çalıştı. Gülümsemesının gızı hâlâ daha tam
olarak çözülemeyen Mona Lisa tablosu-
nun ressamıydı ama, anatomiye de ılgı duy-
muştu. Insanlann, kuşlar gibi uçup uçama-
yacaklannı da araştırmıştı.
Gerçekten de bu insanlar, yaşadıklan
çağda var olan bilgilerin pek çoğuna sahip-
tiler; onlann neredeyse tümünü biliyorlar-
dı. Bunda, o insanlann birer deha olmala-
nnın payı elbette vardı. Ama öte yandan o
çağlarda, insanlığın elindeki bilgiler de sı-
nırlıydı.
Sonra, felsefe, sanat, bilim, teknolojı, her
şey geliştı; ikiye, üçe, beşe, yüze, bine kat-
landı. Üstelik, gelişimin, katlanmanın hı-
zı, gittikçe arttı. Öyle ki arhkhiç kimse, her
şeyi bilemez oldu. Işte o zaman, bu neden-
lerle " uzmanlar'' ortaya çıktı. Sonra, uz-
manlar daha da uzmanlaştılar. Alt uzman-
lık dallan oluştu. Birtakım insanlar, belli bir
konunun belli bir bölümünü ve yalnızca
onu, çok, ama çok iyi bilir oldular.
Peki, gelecekte neler olacak? 21. yüzyıl
3. binyıl, Leonardo'lann mı, uzmanlann
mı çağı olmalı? Yoksa, bu ikisi, birlikte var
olup birbirlerini dengelemeliler mi?
Neden, nasıl? Sizin bu konudaki ütopya-
nız ne? Bu yılki 7. Ütopyalar Toplantısı'nın
sorulan, sorunlan işte bunlar. Toplantının
Izmır düzenleme kurulunda yer alan Prof.
Dr. Gürhan Tümer, Levent Gedizlioğlu,
Durrin Suer ve Y. Savaş Emek başvurula-
n bekliyorlar. Sunum başlıklan da ilginç.
Örneğin Prof Dr Hasan Tekefi, "Uhısla-
rarası sahnedeinsanlann birbirierine yaşanı
biçimj sunmalannda, filozoflann ütopik
paradigmalan mı. yoksa bütünü algılaya-
mayan uzmanlann biçimsel >aklaşımlan
ım geçerli olacak?" başlığında konuyu ın-
celeyecek. Mete Hacaloğhı, "Uzmanlaşma
ve işbölümünde komünler ve ekolojik köy-
ler gerçeği ile Hocamkoy deneyimi"ni ak-
taracak. Levent Gedizlioğlu, "Mimarükve
uzmanhk", Prof. Dr. GedtzAkdeniz, "Ga-
lileo'dan yarınlara fizikçiliğin dayaıulmaz
popülertiğrnı. Firdevs Gümüşoğlu "Top-
lumsaldıısiyetveişbölümü''nü, HakanCoş-
kunoğlu,"Aydınlanma çağında bilim ada-
mTru, Sina Akyol da "Kahrolsun uzman-
hk" konulannı anlatacak. Aynca Prof. Dr.
Gürhan Tümer, Mehmet H. Doğan, H. Si-
nan Alasya ve Prof. Dr. Sezai Göksu, Ay-
han Kızıkiağ ve Erdem Türközü de çeşitlı
konulardaki sunumlanyla Karaburun buluş-
masında yer alacaklar.
Denizkaplumbağası Festivali
'Carettacarettalan
birliktekarşıhyoruz9
BÜLENTECEVİT
ANTALYA - Caretta
caretta adlı denızkaplum-
bağalannın üreme alanı
olan Çıralı'da 1. Deniz-
kaplumbağası Festivali
dün başladı. Doğal Haya-
tı Koruma Demeği'nin
(DHKD) düzenlediği fes-
tivalin ilk gününde orga-
nik tanm ve eko-turizm
forumu, deniz ve kum-
sal temızleme etkinliğı,
doğa keşifyürüyüşü, Ya-
nartaş ziyareti yapıldı.
Yöre halkının kendi
yaptıklan yiyecek, içe-
cek, el sanatlan ürünle-
rini kurulan pazaryerin-
de sergilediklen festıva-
le, özellikle gençler bü-
yük ilgi gösterdi. "Ca-
retta carettalan birlikte
karştbyoruz" sloganıyla
düzenlenen festival ne-
deruyle Antalya'dan oldu-
ğu kadar, tstanbul, Anka-
ra ve tzmir gibi bölge-
lerden de yüzlerce kişi
bölgeye geldi. Çıralı'da-
ki pansiyonlar da festi-
val nedeniyle özel fıyat
uyguladı.
DHKD Genel Müdü-
rü Prof. Dr. ErdenÖney,
nesli tükenmekte olan de-
nizkaplumbağalan (ca-
retta carettalann) üreme
alanı olan Çıralı'ya dik-
kat çekmeyi ve yöre hal-
kına da ekonomik canlı-
lık kazandırmayı hedef-
lediklerini açıkladı.
DHKD'den Deniz Şü-
13er Tapan ve derneğın
Çıralı sorumlusu Emine
Kuzutürk, 3 günlük fes-
tival etkinliğı süresince
denizkaplumbağalannın
korunmasına yönelık ça-
lışmalan da sürdürecek-
lerini ve festivale katı-
lanlann da yardımlany-
la yumurta alanlannın
koruma altına alınacağı-
nı belirttiler. Tapan, "Çı-
ratafestivali ileeko-turiz-
min de önemi ele atanmış
olacak. Bu konudada bir
başlangıçyapâk Turizro-
cilerin de dikkatini çek-
mekamaamtz. Buetkin-
likten sonrada birçoktu-
rizmdnin eko-turiznı tur-
lannabaşbyacağmı vebu
alanda da Türkiye'nin
önemli bir bölgeoİduğu-
nundünyavagösterilece-
ğini umuyoruz" dedi.
Festivalin bugünkü bö-
lümiinde de tekne turla-
n Ford Uçurtma Şenlıği,
doğa yürüyüşü ve ünlü
rock grubu Bulutsuzluk
Özlemi'nin konseri ya-
pılacak. Son gün olan pa-
zar gününde de Olimpos
antik kenti gezilecek.
Cannes'da ünlüler geçidi
Yann sona erecek olan 53. Cannes Film Festivali
dünyaca ünlü modeller ve sinema sanatçılanna
sahne oldu. 15 ülkeden 23 fümin Altın Palmiye için
yanştığı festivalde kimler yoktu kL_ Vlctoria
Secret'in gdiri AlDS'le Savaşım Derneği'ne
bağışlanacak defüesme katümak üzere gelen 20
süper model arasuıdaki Leatitia Casta, Hekü Klum
ve Eva Herzigova gibi isinılcr rüm dikkatkri
üzerine çekti. Festivalde yanşan Danimarkah
yönetmen Lars Vbn Triers'in "Dancer in the Dark"
fihniııde rol alan Amerikab oyımcu Thara Birch ve
Herzigova, Altuı Paimiye beyecamnı yaşarken ûnlü
oyuncu EKzabeth Taylor da festivale renk katan
isimler arasında ver aldı.
Prof. Dr. Cülden Köksal
'Çocuğun iştahını
anneler kaçmyor'
ANKARA (ANKA) -
Hacettepe Üniversitesı
Beslenme ve Diyetik Bö-
lümü öğretim üyesi Prof.
Dr. Gülden KöksaL öğün
öncesi çocuğa yiyecek ve-
rilmemesinı önenrken, an-
nelerin öğün atlayan ço-
cuğun üzerine düşmeme-
si gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Gülden Kök-
sal, annelerin çocuklan-
nı beslemeyi bilmediği-
ni kaydetti. Kendilerine
her gün yaklaşık 100 an-
nenin çocuğunun iştah-
sızlığından şikâyet ettiği-
ni bildiren Köksal, aile-
de besin seçen insanlann
bulunmasının çocuğun
iştahını olumsuz etkiledi-
ğini vurguladı. Çocuğa
yemek öncesi verilen yi-
yeceklerin çocuğun öğün
atlamasma neden oldu-
ğunu söyleyen Köksal,
çocuklara öğünlerde yi-
yecek sunulması gerek-
tiğini kaydetti.
Az ılgının ya da fazla il-
ginin çocuğun iştahsızlı-
ğına neden olabıleccğıni
bildiren Köksal, "Çocuk
az ilgi görürse yemek ye-
meyerekilgitopİamavaça-
hşır. Ya da aşın derecede
yemek yer, bu da ilgi çek-
mekiçindir"dedı.
Bazı çocuklarda 1-2
gün iştahsızldc görülcbı-
leceğini, bunun normal
olduğunu söyleyen Kök-
sal, "Anneler hemen pa-
nikleyip 'çocuğum ıştah-
sız' dememeii" dedi. Ye-
meğin ödül ya da ceza ola-
rak sunulmaması gerekti-
ğini vurgulayan Köksal,
"Anne çok ısrarcı olnıa-
mah. Besinle ödül ya da
cezabndHina yapıünanıa-
h" diye konuştu. Köksal,
çocuğa ısrar etmek yen-
ne neden yemek yenildi-
ğinin anlatılması gerekti-
ğini söyledi. Köksal, de-
mir eksikliğinin dc iştah-
sızlığa neden olduğunu
ıfade etti.
Antikada ithal dönemi başladıCEMULUTAŞ
Geçmişin, yaşanmışhklann, ince zevkin izlerini ta-
şıyan antika eşyalar her dönemde olduğu gibi zevk-
ten çok işlevi öne çıkaran modern ve fabrikasyon eş-
yalardan daha değerli olan konumunu sürdürüyor. Bir
sanat tarihi kavramı olarak 100 yılı aşkın bir geçmişi
olan eşyalan tammlayan antika, bir sektör.
Diğer sektörlerde olduğu gibi bu alanda da bir de-
ğişim yaşanıyor. Antika merala, antika eşya müşteri-
si ve antika mal kaynaklannın özellikle son 5 yüdır
değişimi, toplumsal dönüşümlerin yansımalannı için-
de taşıyor. Antika eşya alım satımı yapan, bunu ken-
disine meslek edinenler, bu dönüşümün en yakın ta-
nıklan. Antika eşyası olanlar, uzun bir süredir mezat
şirketlerine gitmeyi tercih ediyorlar. Çünkû buralarda
daha çok kazandıklanna inanıyorlar. Antikacı esnafı
da mal akışını sürdürmek için mezatlara katılmak zo-
runda. Ama mezatlar, mallann fiyatını çok yükseltti-
ği için küçük esnafm bu piyasaya dayanması zor gö-
rünüyor. Antikacılar, artık eşyalann sahibinden satın
alınması döneminin bittiğinı söylüyor. Aynca yurtiçi
antika eşya satışlannda da mallar son sahibini buldu.
Şimdi yurtdışından antika ithalatı dönemi başladı.
Çukûrcuma'daki Faikpaşa Sokak'ta bulunan antika-
cı Yaman Mezat Evi'nin müdiresi Hatice Valçın'la gö-
riişürken bu gelişmenın tanığı olduk. Görüşme sıra-
sında Fransa'dan itnal edilen ve gümrükten geçirilen
antika eşyalar kamyonla geldi ve depoya aktanldı.
Yalçın, bu alandaki gelişmeleri şöyle aktanyor:
"Antikalan artk mezatlardan alıvoruz. Pek eşya gel-
miyor bize arûk. Eskiden çok geürdi Gayrimüslimle-
rin çok değerli eşyalan olurdu. Ama bu 6-7 yddır bit-
ti. Açjlan mezatşirketleri de mallann esnafa akışmı dur-
durdu. Bu yeni bir sürec. Şimdi dışandan antika getir-
mek daha ucuz."
O C (
_ J
e-posta : tan @ prizma. net. tr
MESELA DEDIK ERDAL ATABEK
Şu insanlann işine akıl su- er-
mez. Akıllan fıkirleri gül yolakla-
maya çalışu". Sevinirler, koşup gül-
leri yolarlar; üzülürler, gene gülle-
re saldınrlar. Nereden alısmışlar-
sa alışmışlar, güllere saldırmadan
duramıyorlar. Bu ay da öyle oldu,
bahar geldi diye güller biraz açma-
ya başladı ya, gene koşup tomar to-
mar gül yoldular, kabak güllerin ba-
' şma patladı. Bakın neler oldu?
.Anneler Cünü kutlandı va~
lalan yağmalanmıştı, aradan iki ay
geçti geçmedi, bu kez de "Anne-
lerGûnü"nde kabak gene güllerin
başına patladı. Neyse ki araya "Ba-
balar Gönâ" girecek de güller bi-
raz soluk alacak. Çünkü nedense
babalar söz konusu olunca güller
akla gelmıyor. Yalnız gül değil, ka-
ranfıl, sümbül gibi çiçekler de ak-
Gülün çilesi biter mi?
aleketinfe vla
la gelmiyor. Babalara ya kravat ya
da bir tüp tıraş kremi yeterli olu-
yor. Aslına bakarsanız "Babalar
Gûnü" biraz da zoraki, babalann
hatın kalmasın diye icat edılmiş
bir eklenti. Çiçek akla gelseydi
herhalde ya devedikeni ya da ka-
tırtırnağı düşünülürdü. Güller de
aeyse bu ayıda böyleadattyoruz"
ri fcafa kafaya verip yoHanna güL
sermeye niyet ettiler. Baba da kı-
nk yüreğini gülyağı ile ovmalann-
dan pek hoşlandı. Böylece gülle-
rin kaderi bir kez daha çızilmiş ol-
du. Haydi gül bahçelerine koşul-
du, koklamaya kıyamayacağmız
güllerden demet demet kopanldı,
gül yapraklan kopanltp kovalara
diyorlardı ki hıç akıllanna gelme- dolduruldu. yollara döküldü. Böy-
lccc "şarkıda olduğu gibT Ba
mız'ın yollanna güller döşenmiş ol-
du. Nerdenâdet ounuşsaolmuş,in-
sanoğlu güllere bu zulmü yapma-
dan duramaz olmuş. Bir de hani in-
san sevdığine zulüm yapar derler
ya, işte o yüzden güllerin başı dert-
ten kurtulamıyor. Bınsmi sevin-
dirmek istiyorsa yallah gülleri ko-
panp ona venneye koşuyorlar. Za-
noğlunun elinden gülü hiçbir şey
kurtaramaz, dikene mikene boş ve-
rirler. "Gül dahnda seviür'' diyen
bir gül sözü de var ama dinleyen
^Qnr?^BabaJÜHeri azat etseydi da-
ha iyi olurdu ya onun da aklına
gelmedi zahir. Ne yapsın ki onun
da acısı büyüktü. Neyse, güllere
geçmiş olsun.
ha yeterince kıvamma gelmemiş,
ama zaran yok. Bir gün güllerin de
yüzünün güleceğinin işaretleri or-
taya çıktı. Belki de insanlann gül-
lere yaptığı haksızhklan telafı için
bir de "gûl sevme günü" konulur
da o gün herkes gül bahçelerine
gidip gülleri dahnda sevmeyi öğ-
renir. Insandan umut kesilmez.
Bu arada Abdullah
Gül'e ne oldu?...
e otacak, AbdulahGûlde güi-
leıiıı kaderi yuzüuden baş-
ne güllere saldırdılar. Gül sa-
gül paketleyenler, gül yetiş-
tirenler reklam üstüne reklam bas-
tınp "amanannenizesevginizigül-
le gösterin ki annenizin de yüzü
gübûn" diye beyin yıkadıklan için
oğullar kızlar kendilenni gül der-
lemeye yerdiler. Şubat aymın 14'ün-
de de "ÂşıldarGûnü" diye gül tar-
yen oır şey uıuu,^uııer uıyunmn-
babası görevini tamamlayıp evine
döndü. tşte güllere asıl olanlar bu
olay yüzünden oldu.
Baba evine dönünce...
ül Diyannın Babası' evine
dönmeye karar verince -
hoş karan o vermedi ya- sevenle-
vallı gülün bir şey diyecek hali yok,
kendını dalındaki dikenlerle koru-
maya kalkıyor ama nafile. İnsan-
lar bir de atasözü uydurmuşlar,
"Gûlü seven dikenine katianır" de-
mişler, buyrun bakalım. Bu insa-
y
kanhk seçiminı kaybetti. Hoş, se-
çimi kaybetse de aldığı oy kimile-
rinin beklediğinden daha çoktu ya.
Bu ilkbahann güllere pek iyi gel-
mediği belli olunca Abdullah
Bey'm de soyadınm azizliğine uğ-
rayabıleceğı düşünülmeliydi ama
yapacak bir şey de yoktu. Demek
ki o taraflarda da 'gûl' sevgisi da-