Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 MAYIS 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
i l L J 1 \ kultur@cumhuriyet.conn.tr 15
5 3 . U L U S L A R A R A S I C A N N E S F İ L M F E S T İ V A L Î
Uzakdoguda
A'ECDİSAYAR
CANNES - 53. Cannes Film Festi-
•vali, üç kıtanın sinemalan arasında
yoğun bir mücadeleye sahne oluyor:
>Anıerika, Avrupa ve Asya. Bu yıl ne
.Afrika, ne de Okyanusya temsil edi-
liyor 23 filmin kaüldığı yanşma bö-
lümünde. Yanşma filmlerinin dördü
^merika'dan, biri Latin Amenka'dan,
onu Avrupa'dan, sekizi ise Asya'dan
geliyor. Israil ve Iran fılmlenni dışar-
da tutarsanız, geriye tam altı fılm ka-
lıyor, yani Uzakdogu sineması, Can-
nes'da Amerikan sinemasından daha
fâzla sayıda filmle temsil edilıyor.
Festivalin sonuna yaklaştığımız şu
günlerde, bunun yerinde bir seçim ol-
duğunu söyleyebilirim rahatlıkla.
Çin'den Jiang Wen, Tayvan'dan Ed-
vnrd Yang, Japonya'dan Nagisa Oshi-
a n ve Aovama SbJnji, Kore'den Im
Kıron-Taek'in izlediğimiz yapıtlan
Asya sinemalannın sinema dünyasın-
daki ağırlığının küçümsenmeyecek
boyutlarda olduğunu kanıtlıyordu.
Yanşma bölümünün yaıu sıra res-
mi programın yanşma dışı bölümün-
de (Aog Lee'nin "Kaplan ve Ejder-
ha"sı, OUr Joseuanfnın "Nkan"ı)
ve "Yöaetmenterin On Bcş Günü'nde
(Koreli Lee Chang-Dong'un "Nane-
1 BmıtMn*u, Japon Masahiro Koba-
yaÜtfnin "KanıFimi, Iranlı Bahman
Ghomadi'mn "Attonn Sarhoş CHdu-
£ıZamaa", Gûrcistan'dan NanDJord-
Jadze'nin "Yaz ya da 27 Kayıp Opü-
cük" fılmleri ile) Asya sinemalanna
geniş bir yer aynlmıştı.
TfirksJnemaa
Türk sineması ise yalnızca festiva-
lin resmi programı dışında yer alan
"CannesJumor" bölümünde Nuri Bfl-
geCeylan'ın "MayısStkıntısr adlı fil-
mi ile temsil ediliyor. Nuri Bilge Cey-
lan, Berlin'de yanşmaya katılmasay-
dı, bu yılın resmi programında (özel-
ükk, «BeHBir Bataş-ta) rahatlıklayer
alabilirdi kammca. Gene de seçicile-
rin sincmanuza yeterince ilgi göster-
mediğini düşünüyorum. "Mayıs Sı-
katba"nın yanı sıra Cannes programın-
da yer alabilecek en annHan iki filmi-
miz daha vardı bu yıl: Zeki Demîrku-
buz'un "Üçüncü Savfa"sı ve RehaEr-
dem'ın"KaçParaKaç"ı.
Sinemamız, uluslararası film paza-
nna bir stand, katalog, pazar gösteri-
leri ve bir kokteyl ile katılma gelene-
ğini sûrdûrdü bu yıl. Afrika ülkeleri-
nin bile temsil edildiği pazarda Tûrk
sinemasının yer almaması kuşkusuz
büyük bir eksiklik olurdu. Bu açıdan,
Cannes'a katılım konusunda ısrarlı
olan ve sonuçta her zamanki gibi son
anda Kültûr Bakanlığı'ndan gerekli
maddi desteği koparmayı başaran SE-
cÇin'den Jiang
Wen, Tayvan'dan
Edward Yang,
Japonya'dan :
^
Nagisa Oshima ve
Aoyama Shinji,
Kore'den Im
Kwon-Taek'in
yapıtlan Asya
sinemalannuı
dünyasındakı
ağırlığının
küçümsenmeyecek
boyutlarda
olduğunu
kanıtlıyordu.
Amos Gitai 'Kippur'u beigesei üslubuyla çekmiş (sdda). Ang Lee 'Kaplan ve Ejderha'da onur ve adaleti vurguluyor (sağda).
SAM ve FİYAP yetkililerini ve "Kah-
pe Btzans"ın tarutımı için masraftan
kaçınmayan özen Film'i kutlamak
gerek.
Sanınm, pazardakı etkınhklerimiz,
en çok_"Mayıs Sıkınrm"na yaradı.
Dünyanıri dortbîr kfcşesıridefi fe'sttvai
çağrüan aldı bu fılmimiz. Pazardan da-
ha da iyi verim almak mûmkün elbet-
te. Ne var ki bu "son an" sendromun-
dan yakamızı kurtaramıyoruz bir tûr-
lü. Gene başvunımuz çok geç yapıl-
dığı için -ben bir yıl anımsıyorum, is-
tisna olarak-, "Tûrkfflm" standı fılm
pazannın kataloğunda yer almıyordu,
bu yıl da. Ne diyelim, bir başka baha-
ra...
Kore'den bir aşk destanı
Yanşmada yer alan Asya filmlerin-
den Jiang VVen'ın "EşiktekiŞevtaııIar''
adlı filmıne daha önce deginmıştik. Di-
ğer Uzakdogu filmleri de Wen'in çiz-
gisinin gerisine düşmedi. Kore sine-
masının ustası, 1936 doğumlu Im
Kwon-Taek, "Chunhyang" adlı fıhni
ile fılmografısinin en önemli yapıtla-
nndan birini ortaya koymuştu. 80'li yıl-
larda "SütAnne" (Shibaji), "Yonsan
Güncesr gibi filrnlerle uluslararası
sinema dünyasmın ilgisini çeken
Kwon-Taek, gene kusursuz bir este-
' tik5"apıiçirldebh-sevd*6yküfiü«nla-
tıyor.
Fihnin öyküsü son derece yalın. 18.
yüzyılda bir kurtizanın (en yaknı ta-
nun: harem kadınlan) kızına âşık ohıp
onunla evlenen bir vali çocuğu, dev-
let sınavlanna girmek için başkente gi-
der. Tabii, kansına en kısa zamanda
buluşma sözü vererek. Ne var ki eği-
tim yıllan uzar, bu arada yeni vali
genç kadını kendisine ister. Genç ka-
dın, "tek yürekten" başkasuıa baka-
mayacağını söyler. Işkencelere dire-
nir, ama kocasına olan aşkına ihanet
etmez. Bu sadakat öyküsünü, Kwon-
Taek son derece yalın, ama etkileyici
bir biçem içinde sunuyor. Öyküyü bir
tiyatro sahnesinde şarkılarla anlatan bir
sanatçının performansı ile öykünün
kendisini paralel kurgu içinde vererek.
Böylelikle, Brecht'ten birboyut, bir ya-
bancılaşma öğesi katıyor filme. Ağ-
dalı bir melodram olarak anlatabüe-
ceği öyküyû, bir halk destanı olarak
anlatıyor.
Filmi izlerken "Ferhat ile Şirin"i
anımsadnn ister istemez. Bu destan an-
cak böyle anlatılabilirdi. Halk kültû-
rünûn öğelerinden, Kore sanatının eş-
siz renklerinden yararlanarak ve an-
latıcının -Batıh kulaklara oldukça ya-
dırgatıcı gelen- güçlü sesinin eşliğin-
de. Uzakdogu'daki şarkılı oyun gele-
neğinin sinemada bu denli başanh
kullanıldığına tanık olmadım diyebi-
lirim.
Im Kwon-Taek, Kore insanınnı onu-
runa düşkünlüğünü, aşkına sadakati-
ni bir halk destanı olarakanlaorken As-
ya sinemasından gelen en güzel yapnn-
lardan birini ortaya koyuyor.
Tayvan'da gelenek ve yaşam
Ang-Lee de, "Kapian ve Ejderha"
adlı filminde, onur ve adalet kavram-
laruıı vurguluyor, Uzakdogu dövüş
Kenan Işık 'Aşk Hastası' adlı oyunda üç düzlemi iç içe geçirme çabasında
'Ne içindeyint
ÖZLEMHEMİŞÖZTÜRK
Kulıse kadar genişletilen sahne, dünya-
nın büyüklüğü karşısında insanın kannca
kadar kûçük olduğunu gösteriyor. Yüreği-
mizin ve inancımızın "karanhk ormanın-
da" yapılacak bir yolculuk böylesi genis bir
mekânı koşulluyordu belkı. Sodom ve Go-
more'den ya da Dute'nin Cehennem'ın-
den firlamış, acı içinde bedenlerin devini-
mi... Aşk'ınçarmıhtan, "aşkmesnurmölü-
mûn esranndan bfiyûk" bulan Salome'yi
andıran Cadı'dan, Hüsn'ûn (güzellik) adı-
nı söyleyerek kurtuknası... Güzelliğe ulaş-
mak için kalp diyannda kimyayı bulmaya
giden Aşk'ın yaradılışın kaynagına ulaşma-
sı. Aşk Hastası'nın etkileyici temalan...
'Ne de bûsbûtûn dışında'
Şeyh Gaüp'ın Hüsn-ü A$k'ı ile llahiKo-
medyaarasındaki bag da ilgi çekicidir. Dan-
te'nin Cehennem'i dokuz kattan oluşan ka-
ranlık ve derin bir çukurdur. Dante yolcu-
hıgunu Vergüius'un rehberliğmde yapar. Di-
bi buzla kaph olan cehennemın ara katla-
nnda sonsuz ateşler yanmaktadır. Aşkın Kalb Di-
yan'na doğru yolculuğunda düştüğü derın kuyu,
bu kuyudan çıkması için Suhan'ın (Söz) rehber-
Tik yapması, der sıfat-ı şeb ve şiddeti şita (Gece ve
faşm çettnlığı) bölümünde kar ve ateşüı art arda
belirmesı ilk bakışta dikkati çeken paralelliklerdirT
Şeyh Galip'in yakın dostu Esrar Dede'nin Ital-
yancada yetkin olması, Şeyh Galip'in Öahi Komed-
ya'dan habersiz olmadığını da düşündürebilir. An-
cak Şeyh Galip "Earannı Mesnevi'den aldım" di-
yerek etkılendıği adresi belirtir.
Kenan Isık Ask Hastası'nda üç düzlemi iç içe
geçirme çabasındadır. Şeyh Galip ve Aşk'ı oyna-
yan oyuncunun (Mehmet) bulunduğu yer ve zaman-
da "BBdfa" bir yaşanüyı "Doguhı" bir özle sürdü-
Yönetmen Işık, Hüsn-û Aşk'ı ilk kez tiyatro sahnesine taşıyor.
ren çağdaş insanın varoluşu, sanatsal üretimi ve
"aşk"ıyla hesaplaşması, içuıe Şeyh Galip'in ya-
şamı, aydın kişiliği, ffl. Setim ve dönemin Osman-
h împaratorluğu'nun ilericiük-laikliR tartışması, Av-
rapa'nnı emperyalist tavn karşısında, smıfsız ol-
duğu varsayılan Osmanh'nın hoşgörülü yayıhna-
cılıgnıa yönelik düşünceler yerleştıriliyor. Şeyh
GaHpTn aydın, doğru bildiğini söyleyebilen *bi-
rey" olarak "tekamühi" ise Hüsn-ü Aşk'ı yazma
serüvenine ve yapıta bağlanıyor.
Kenan Işık'ın Şeyh Galip ve Hüsn-ü Aşk'ı tiyat-
ronun gündemine getirmesi, öz kültürümüzden
yararlanarak üzerinde tartışılabilecek bir platform
yaratması ileriye dönük umut verici bir gelışme.
Ancak eklektik bir yapıya sahip olan öykünün kal-
dırabilecegınden ağırbir içerik yüklenmiş
olması ve seyircinin "vanhş anlama"sına
olanak bırakmayacak biçimde donatıhna-
sı yapımın sorularla karşılanmasına ne-
den oluyor.
Mehmet-Şeyh Galip ve Aşk'ı oynayan
Murat Daftaban tüm oyunu yükleniyor.
Oyunun diğer kişileri karton fıgürler ola-
rak kalıyor. Bunun temel nedeni, yukan-
da değinilen birbirinden farklı düzlemle-
rin Hüsn-ü Aşk'taki metafızik söylemle ör-
tuşememesı. Yalnızca AyiaAlgsuı'uîSufı-
Suhan kişiliği Daltaban'a yarduna olu-
yor.. çünkü metin sırtını Hüsn-ü Aşk'a ver-
diğinde güçleniyor. Sufi-Suhan, Hüsn-ü
Aşk'ta, Aşk'ın yolculuğu sırasında bül-
bülden hekime çeşıtlı küıklara girebüen güç-
lü bir imge. Bu nedenle metne yardımı büyük. Ya-
pımm Hüsn-ü Aşk'taki güçlü şiiri değerlendiren,
şiiri plastiğe çeviren bölümleri geliştirilebilse da-
ha verimli bir sonuç getirebilir duygusu beUriyor.
Çerçevenin genişhği politik söylerm'n imgeler ara-
cılığıyla değil, III Selim - Şeyh Galip - Mevlevi
tarikannın ileri gelenlerinin söyledikleriyle akta-
nlmaya çalışıldığmda, yaratılan mistik atmosferin
gücü, Aşk'uı serüveni zayıflıyor.
Şeyh Galip, Hüsn-ü Aşk serüvenine eskileri tak-
lit etmek yerine yeni bir yol açmak amacıyla çı-
karak bir başyapıt armağan eder yazınımıza. Ke-
nan Işık da ilk kez Hüsn-ü Aşk'ı tiyatro sahnesi-
ne taşıyarak bir yeniliği başlatıyor, ancak her ye-
niHk çabası gibi tartışmalara açıhyor.
olumsanatının ustası iki genç kadının bir
noktada kesişen öykülerini anlaürken.
Kadmlardan biri, geldiği sınıfin değer-
lerine başkaldırarak tutkulanna tes-
lim olur, diğeri ise tüm yaşamnıı ada-
let mücadelesine adar. Tayvanh usta
yönetmen, ulusal kültür değerlerin-
' den yola çıkarak çarpıa bir seyirlik or-
taya koyuyor.
Bir başka Tayvanh usta Edward
Yang ise "Vı Yi" (Bir Bir, Bir de îki)
adlı üç saatlik fılminde çağdaş toplum-
dan bir kesit sunuyor. îki çocuklu, ti-
pik bir orta sınıf ailenin gündelik ya-
şarrnnı, snııflar ve kuşaklar arasında-
ki çatışmalan anlatıyor Filmin, bir
bilgısayar fırmasında çauşan kahrama-
nı, şirketini içine düştüğü krizden kur-
tarmak için bir Japon bilgisayar yazı-
lun uzmam ile birlikte çalışmaya baş-
lar. Meslek yaşamında olduğu kadar
özel yaşamında da sorunlar butirini
izler, kayınvalide hastalanu:, yirmi yıl-
dırgörmediği gençhk aşkı ansıznı kar-
şısına çıkıverir... Yang, gündelik ya-
şamın büyüsünü yansıtmaya çalışı-
yor. Anlatımı, öyküsü kadar yaluı ve
gösterişsiz Ustalığuıa diyecek yok da
bir Akdenizli için bir sabır sınavı ye-
rine geçebilir.
Osbima'nın 'Tabu'su
Japon sinemasının yaşayan en bü-
yük ustalanndan Nagisa Oshima, cin-
selliği konu alan fılmleri ile ülkesin-
de ve dünyada büyük tartışmalar va-
ratmış bir yönetmen. "Duyalannun-
pantortuğu" hâlâ ülkesinde gösteri-
lemiyor. Oshima, "Furyo" (lyı Noel-
ler Mr. Lavvrence) adlı fihninde işle-
diği eşcinsellik temasuıa dönüş yapı-
yor, "Tabu" adlı son fılmi ile (filmin
özgün adı ^Gotaatto^nun anlammm da-
ha farklı olduğu, askerlıktekı bir ya-
sağı anlattığı söyleniyor). Ama elbet-
te ikı asker arasındaki eşcmsel ılışkı-
yi anlatmamn çok ötesuıe geçiyor Os-
hima. Filmin ana temasmı aşk ve ölüm
ilışkisi olarak nitelendirmek daha doğ-
ru olur.
Usta sinemacıya yakışan bir estetık
bütünlük içeren *Tabu"nun önemli
rollerinden bınni Takeshi Khano üst-
lenmiş. Başroldeki iki gencin de çok
başanlı olduğu "Tabu", mızanseni,
görüntüleri, dekorian, müziği (tabii
ki Ryuichi Sakomoto) ile ustanın en
kusursuz filmlennden biri hiç kuşku-
suz. Ama ben bu klasik anlatıma,
Kwon-Taek'in yeni bir dil anlayışı
içeren -ve popüler kültüre yaslanan-
anlatımını yeğliyorum.
Gencecik, 1964 doğumlu bir Japon
yönetmen de yanşmaya seçilme ba-
şansmı göstermiş usta Oshima'nm
yanı sıra. Doğrusu, üç saat otuz yedi
dakikalık bu filmin sonuna kadar ka-
lamadım salonda (kalsaydım, bu sa-
ürlan yazamayacaktım çünkü), ama
izlediğim kadan ile bu seçimi hak
eden bir yetenek, Aoyama Shinji "Eu-
reka" adlı fibn, bir otobüste yaşanan
dehşet dolu dakikalarla başlıyor. Oto-
büsü kaçıran kımlığı behrsiz bir adam,
yolculann çoğunu öldürdükten sonra
polis tarafindan öldürülüyor. Sağ ola-
rak iki küçük çocuk ve otobüsün şo-
forü çıkıyor otobüsten. Bütün bunla-
n hiçbir abartıya, duygu sömürüsüne
ve efekte ihtiyaç duymaksızın, yaşa-
mın kendi sadeliği içinde, siyah-beyaz
fotoğraflarla anlatıyor genç yönetmen.
Belki de gündelik yaşam içinde ansı-
zın karşımıza çıkıveren şiddeti algıla-
mamız çok daha kolaylaşıyorbu yön-
temle. Yanşmanın sürprizlerinden bi-
ri hiç kuşkusuz.
Yanşmada, gerçeğe sıkı sıkıya sa-
nlan, dramatizasyondan özellikle ka-
çınan bir başka fılm de Israil'in usta
yönetmeni Amos Gitai'nin imzasmı ta-
şıyor. "Kippur", 6 Ekim 1973'te,
tt
YomKippur" adlı dinsel bayram gü-
nü patlayan savaştan görüntüler içe-
riyor. Golan Tepeleri'nde yaralı as-
kerleri kurtarmakla görevli bir sağlık
ekibinin çahşmalannı bir belgeselci ti-
tizliği ile yansıtıyor Gitai. Helikopte-
rin gürültüsünün bir an için eksik ol-
madığı fihnde, savaşm dehşetine ta-
nıklık ediyorsunuz. Kurmaca fıhnle-
rinin yam su-a belgeselleri ile de tanı-
dığunız Gitai, bu kez iki türü harman-
lamış, kurmacayı beigesei üslubu ile
çekmiş. "Sahte bir beJgesei" diye ni-
telendirmek de olası "Kippur"u. Ne
yanşmada ne de pazarda şansı olaca-—
ğını sanmam. Oysa, tran sineması ben-
zer bir yaklaşımla önemü fıhnler ger-
çekleştiriyor.
ilk yazımızda söz ettiğımız, Sarni-
raMaknudbaf ın *KaraTahta"sından
sonra, Yönetmenlerin On Beş Gü-
nü'nde izlediğimiz bir başka Iran fil-
mi Hft KiirtİCTin yaşam gavaşımını ly»|-
gesel tadında anlatıyor. BahmanGfc©-
badi'nin "Aflarm Sarfaoş Oldnğn,
man", kaçakçılık yaparak yaşamlan-
nı sürdürmeye çalışan çocuklann<
yasından etkileyici kesitler sunuyor. "
Cannes'da maratonun bitmesine bir-
kaç gün kala sonucu tahmin etmek gi-
derek güçleşiyor. Asya'dan, Ameri-
ka'dan ve Avrupa'dan ilginç filmler
birbirini izhyor. Başyapıt varmıydı der-
seniz, vardı. Ondan da yann söz ede-
lim: Lan von Irier'ın "Karanhktaki
D*B9çı"snıdan.
Deprem fotoğraflan Izmip'de
• Kültür Servisi - Türkıye Gazetecıler
Cemiyeti'nin deprem fotoğraflanndan oluşan
'Unutma' adlı fotoğraf sergisi 23 Mayıs'ta Izmir
Başak Sıgorta Sanat Galerisi'nde açılacak. 8
Haziran'a dek sürecek olan sergide gazetemiz
foto muhabirlerinden Alper Turgut, Kaan Sağnak,
Uğur Demir, Hatice Tuncer, Uğur Günyüz,
Bertan Ağanoğlu'nun siyah-beyaz; Ahmet
Dumanh, Ercan Arslan, Yalçın Çuıar (Milliyet);
Serkan Akkoç, Süleyman Arat, Kânı Atmaca
(Hürriyet), Erhan Sevenler, Oktay Çilesiz, Ali
Kılıç'm (AA) renklı fotoğraf çalışmalan da
yer alacak.
Sinema, video, müzlk
eserterinden alınan fon miktan
• ANKARA (AA) - Sinema, video ve müzik
eserlerinden alınan fon miktan arthnldı. Kanunun
10. maddesinde Bakanlar Kurulu'na fon
kesintilerini arttırma yetkisi veren düzenlemeye
göre, ahnacak yeni miktarlar belirlendi. Yerli ve
yabancı eserlerden alınacak kayıt ve tescil ücreti
10 bin liradan 30 milyon liraya, yerli için 2 bin,
yabancı için 10 bin lira olarak uygulanan fıhn
kopyalan bandrol başına 100 bin liraya '•
yükseltildi. Video kopyalannda yerli için 600,
yabancı için 1200 lira olarak uygulanan miktar,
yerli ve yabancı video kopyasında bandrol başına
10 bin liraya, daha önce plak başına 250, ses
kasetı başına 100 lira olarak uygulanan miktar ise
plak ve ses kaseti başına 3 bin liraya yükseltildi.
IMozart TÜPkiye'tte' ntaü
Beyoğhı Alkazar'da '
• Kültür Servisi - Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı
(fKSV) ginşimleriyle Mozart'ın ünlü operası
'Saraydan Kız Kaçırma'dan uyarlanan 'Mozart
Türkiye'de' fılmi, 25 Mayıs'a dek Beyoğlu
Alkazar Sineması'nda gösterime ginyor.
Yönetmenliğini Mick Csaky ile ünlü opera,
tiyatro ve fıhn yönetmeni Elijah Moshinsky'nin
üstlendiği 'Mozart Türkiye'de' filminin müzik
kayıtlan ise Sir Charles Mackerras yönetiminde
Iskoç Oda Orkestrası eşliğinde tamamlandı.
Fotoğraf dahnda üçüncûlük ödühl - Sevde Çoruh
İFSAK mayıs ayı lotoğraf
yanşması sonuçlan belli otdu
• Kültür Servisi - iFSAK'ın 1 Nisan tarihinde
gerçekleştirdiği fotoğraf yanşmasırun sonuçlan
belli oldu. Aclan Uraz'ın seçici olduğu 'Beyaz'
konulu yanşmada birincilikle derece alan
Tolunay'dan sonra, ikinciliği H. Şenay Yümaz,
üçüncülüğü ise Sevde Çoruh aldı. Haluk
Çobanoğlu'nun seçici olduğu ve 4 Nisan günü
gerçekleştırilen Ayın Saydam Yanşması
bölümünde ise binnciliğe yine 'Beyaz' konusuyla
Muhsin Divan, ikinciliğe Sebahattin Özveren,
üçüncülüğe de Haşim değer görüldü.
ifırçınKız'aekgösterim
• Kültür Servisi-12. Uluslararası Istanbul
Tiyatro Festivali çerçevesinde ülkemize konuk
olacak Kraliyet Shakespeare Tiyatrosu'nun oyun
biletlerinin tükenmesi nedeniyle ek matine
kondu. Kraliyet Shakespeare Tiyatrosu'nun 25-
26-27 Mayıs tarihlennde saat 20.30'da Muhsin
Ertuğrul Sahnesi'nde sahneleyeceği 'Hırçın Kız'
oyununun ek matinesı 27 Mayıs Cumartesi günü
saat 15.00'te yapılacak.
BUGUN
• CRRde saat 15 OO'te '5. LTuslararasıCRR
GençHk Festivali' kapsamında 'Genç Mugam
Tophıluğu'nun konseri dınlenebilir. (251 56 00)
• NÂZIM KÜLTÜREVİ'nde saat 19.00'da
'Madenci ve Zonguldak Grevi' başhklı dia
gösterisi gerçekleştirilecek. (245 04 81)
• BABYLON'da saat 22.30'da 'Pasaporte
Latino' konseri yer alacak. (292 73 68)
• BtUJtÜNTVERSrTESt'ndesaatn.OO'de, _|_
yönetmen Steve Bnscemi'nin •Trees Lonnge' ve^^
saat 19.00'da Frank Ozun 'Küçük Korkular
Dükkânı' adlı fihnleri izlenebilir. (216 23 15)
• YAPIKREDt'de saat 15.00-17.30oa Tahsin
Yücd'in imza günü gerçekleşecek. (252 47 00)
• TARIKZAFERTUNAYA KÜLTÜR ^ T
MERKEZİ'nde saat 15.00'te Feyza
Hepçüingirier'in yönettiği, Ema Karaca'nuı _
sunduğu ve Btıket Aşçı"nın düzenledıği 'Her
yle Nâzrnı Hikmct' başhklı konferans^
izlenebUir. (213 39 52) — -
• MUHStN ERTUĞRUL SAHNESİ nde saat
20.30'da, Kenan Işık'ın sahneye koyduğu 'Aşk
Hatası' görülebılir. (246 06 28)
• MUAMMERlOVRACATtYATROSU'nda
saat 20.30'da, Dostiar Tiyatrosu'nun 'Can' adlı
oyunu izlenebilir. (252 44 56)