21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2MAY1S2000SAU O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R [email protected] Türk Devriminin Simgesi NurerUĞURLU T ürkDevrimiyadabirbaş- ka deyışle Atatürk Devri- mi(Bu söylemin bilimsel olarak TürkDevrimi den- mesinden yanayım), Ame- rika Birleşik Devletleri (1776), Fransız (1789), Sovyet Devn- mi (1917) gıbi dünyanın en büyük dev- rimleri arasına girmiştir. Çünkû bu dev- rim, Batılı siyasal bilimcilerin de çok yerinde vuıguladıklan gıbı özgündür (orijinaldir), yanı yalıuz bize özgüdür ve 20. yüzyılın en önemli ulusal halk hareketlerinden biridır. Atatürk, Türk Devrimi'nin ne oldu- ğunu bir konusmasında şöyle açıkla- nuşbn "Türk inkılâbı nedir? Bu 'inkj- lâp' sözcûğü ilk anda akla getirdiği ib- dÛU anlammdan başka, ondan daha ge- niş bir değişme anlamı da taşır. Uhısun variığını sürdürmek için, lö- şfler arasmda dûşündüğü ortak bağın- ü, yüzyıilardan beri geleo biçim ve ka- rakterini değjştirmiş. Yani ulus, dinsel ve mezbepsei bağ yerine, Türk ulusu bağı ile bireylerini toplamışür. Ulus, uluslararası genel savaş alanında, ya- şam ve gûç nedeni olarak, bilim ve ara- an ancak çağdaş uygarlıkta bulunabi- leceğini değişmez gerçek olarak, flke kabul eöniştir. Ozet olarak baylar, ulus, saydığunde- ğişmeterin ve devrimlerin doğal ve zo- runlu gereğiolarak, yönetiminvebûtün yasalann, ancak dünya gereksiııimle- rinden esmknerekyapriacağmı vegerek- sinmekrindeğJşipgelişmesiyle,değİ5İp getişıneyi temel alan yaptsal bir anlayı- şı yaşam koşulu kabul eöniştir'' Bir başka konuşmasında da Atatürk, Inküap'ı şöyle değerlendirmiştir. "tnküâp, ulusu ve tophımsal çevreyi hazuiayarak yapıhr. İnküâp gnişmete- rinde göz önünde tutulacak nokta, in- san topiuluklannın isteklerini, düşün- ceterini değeriendirdikten sonra, onla- ra yenüikleri kabul ettirmektin" (Ata- tüık'ün bu konuşmalan günümüz İurk- çesine aktanlmıştır, özgün metinler içın bkz. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Ankara 1959)TürkDevrimi'nden, Ata- türkçülük ya da daha geçerh bır söy- lemle Atatürk llkekri ortaya çıkmışör. Denılebılır kı, bu devrimde önce ilke- ler ortaya konulmuş, sonra devrim ya- pılmış değildir; önce devrim yapılmış, bu devrimden ükeler çıkanlmıştır. Bu, Türk Devrimi'nin en ilgi çekici özel- liğidır. Oysa başka devrimlerde bunun tersi olmuş, önce ilkeler ortaya konul- muş, sonra devrim gerçekleştirilmiş- tir. Atatürk Ükeferi, daha sonra simge- sel olarak araok'la gösterilmiş ve şöy- le sıralanmıştır: Cumhuriyetçflik, Mfl- Hyetçüik, Halkçdık, Devfcâçüîk, Laik- lik, Devrimdfik. Bu ılkelere Batılı bi- üm adamlantarafindan "KemaKzm" adı verilmıştir. Burada şu noktanın altını önemle çizmekgerekir, Kemaözın,Ba- tı kaynaklı bir terimdir. Batılı bılim adamlan TürkDevrimine niçin Ke- malizm teriminı uygun görmüşlerdır? Bu sorunun en gerçekçi karşıüğı ya da açıklaması şöyledir: Batılı bilim adam- lan Türk Devrimi'nı bilimsel olarak değerlendırmeye ginştikleri zaman gör- müşler kı, bu devrim ne sosyanzme, ne faşjzme,ne Nazizroebenziyor; demok- rasi denılen yönetım biçimini de çağ- nştırmıyor, buna ayn bir ad vermek zorunluluğunu duymuşlar (bu hareke- tin önderi MustafaKemaladuu da anım- satacak bir terim aramışlar) ve Kema- tizm demişlerdir. Bu terimi biz Ata- türkçülükya da Atatürk Ükekriolarak dilimize aktarmışız ve şöyle tanımla- maya çalışmışız: Gerçeklere dayanan, evrensel ağn-lıklı, geleceğe yönelik, bir- biri ile uyumlu amaçlar, uygulamalar ve ilkeler bütünü; bu iceriğiyle yenili- ğe açık, devinimsel özelliği ve bütün- lüğü olan, birbirini tamamlayan bir dü- şünce dızgesi ya da bağımsız ulusal devleti, ulusal egemenliği, kışi özgür- lügünü, her cağda çağdaş olmayı amaç- layan, usa ve bilime dayanan öğreti. Atatürkflkelerigerçekte, Batı'da bü- yük devrimlerie ortaya konulmuş dü- şünceler bütünüdür. ABD devriminde cumhurryetçüik; Fransız devriminde miIKyetçiKk, halkçıhk, laiklik; Sovyet devriminde devfctçflik ilkeleri ortaya atümıştir. Bu ihtilâllerde olmayan tek üke devrimdKk'tır. Ne var kı, bu ilke, devrim yapan uluslann hiçbiri tarafin- dan kendi devletleri ıçın temel alınma- mışur. Bunlan önce eyîem, sonra da dev- rimcilik ilkesiyle tamamlayarak kendi- ne özgü bir özelliğe kavuşturma dü- şûncesı Atatürk'le ve TürkDevrimi'yle gerçekleşmıştir. Denilebilir ki, Batılı siyasal bılımciler TürkDevrimi'nin öz- gün olma özellığmı bu aşamadabubnuş- lardır. Türk Devrimi'nde cumhuriyetçflik, mflüyetcüik, laiklik ilkeleri yan yana geldiğinde Osmanlı saltanatına, halife- liğe ve ümmetçilik anlayışma karşı bir tepkı anlamı taşırlar. Bunlar, aynca Ba- tı'mn klasik demokrasi anlayışında da görülürler. Cumhuriyetçflik, devletci- lik, laiklik bir başka açıdan sosyal dev- ktanlayışını da belırlerler. (Ord. Prof. Dr. Enver Ziya Kand, Atatürk ve Dev- rim, Ankara 1980) Türk Devrimi'nde yeralanhafl<ç*k,laikik,devTİmcflik il- keleri, devrimi durgun, eylemsiz ol- maktan uzak tutuyor; özellikle Ata- türk'ün bilimi yaşamın tek yol göste- ricisi olarak kabul etmesi, Atatürkçü- lüğe çok etkin, çok güçlü bir devinim- sellik kazandınyor. AtatürkçülüğeyadaKemalizme, Ba- tılı bılim adamlannın özgün bir siya- sal öğreti anlamı vermeleri bu "am il- ke"nin Türk Devrimi'nde süreklı ey- lem olarak gelıştırilmiş olmasına bağ- lanabılir. Bir ara bu "alü nkew nin Tür- kiye Cumhuriyeti Anayasası'nda da (1924) yer almış bulunması bu özelli- ğinden kaynaklanmıştır. Tarihsel bir gerçek olarak diyebiliriz ki, "am ok", yalnız Atatürk ve arkadaşlannın kur- duğu Cumhuriyet HalkPartia'nın de- ğil, TürkDevrimi'nin de en belirgin, en etkin sımgesıdır. Bu simgenin önemi, bızı Atatürk'ün başlattığı reformlann yürütülmesine ve sürdürülmesine bağ- layan tek bilimsel yol olarak bilınme- lidir. Atatürk 1 Mayıs'ı ulusal bayram yapmıştı. 12 Eylül bu bayramı ortadan kaldırdı. Dünyaca bi- linen bir gerçek bu: 1 Mayıs; işçinin, köylünün bayramKJır, yani emekçinin, emeğiyle geçinen- lerin... £vet, 1 Mayıs işçi bayramı değildi, Bahar Bayramı'ydı. Ama bir dinlence günüydü. Biz- lere düşen, yani yönetim başındakilere düşen, 1 Mayıs'ı emekçinin bayramı yapmaktı. Olma- dı. 1 Mayıs 2000!.. Dün bu bayramı içtenliklean- dık, kutladık. Doğrusu hıç de Bahar Bayra- mı'na benzer bir gün degıldı.. Yağmurlu, pus- lu, karanlık bir Istanbul. Hastalıklar, öksürükler, uykusuzluklar... Yannlanmıza mutiu bir bakış! O da yok! Şu Cumhurbaşkanı seçiminde, or- taya çıkan adaylar arasında oy verebıteceğiniz bir tek kişi var mı? "Beni seçin " diye ortaya çı- kanlaria geçmişteki dokuz cumhurbaşkanını karşılaştınn, eliniz oy vermeye grtmez! Üstelık beş parti lıderi Meclıs içinden 'adam' bulamadı, dışardan bir hukuk adamını seçtiler. Bunun bir anlamı yok mu? Meclıs ıçınden aday!.. Ara ki, bulasın! lyi etti Ecevrt son dakikada bir işte, tüm beklentilerinizi tam anlamıyla karşılayacak yepyeni mükemmel bir no-frost buzdolabı: Yeni 5094 XL! Geniş kapı içi rafları... Koca bir lahanayı bile alabilen büyük sebzelikler... Ayarlanabilir sağlıklı cam raflar... Yeni Arçelik 5094 XU 500 It'lik iç hacmiyle Türkiye'de kendi kategorisinde üretilen en geniş buzdolabı. Üstelik sahip olduğu enerji tasarruf sistemiyle çok ekonomik. Siz de kilolarca alışveriş yapmaktan hoşlantyorsanız Arçelik 5094 XL ile mutlaka tanısmalısınız. Di|n TtHltt Hatlarınn 0 216 423 41 63 0 216 423 26 44 sihirbaz ustalığıyla Sayın Sezer*i gün ıştğına çıkar- dı. Baktılar ki başka ça- re yok, sağcısı -solcusu zaten yok- yıne sağcısı bir araya gelip Anayasa Mahkemesi Başkanı'na "Lütfen sen aday ol" de- diler... Iki gün sonra sa- yın Sezer Çankaya'ya çıkacak. En iyisi buydu, öyle de oldu... Sevgili Orhan Eıinç'inyeni kjtabının adı "Şu Biıim Enayi Defteri"n\ (Ümit Yayıncılık) kanş- tınrken 'Neden bu güzel adı ben bulmadım' di- ye düşündüm. Kırk yıldır gazetelerdeyazan bir kişiyim, ilk yazılanmı bugün yeniden yayınlasam kimse şaşırmaz! Boşa gitmiş sözcükler, umut- lar, özlemleri.. Nedeni, hep yerimizde saydığı- mız için.. Na<fir Bey'in birsözünü anımsıyorum: "Bu adam hiç yaşamamış diyecekler..." On- binterce yaa, kitaplar dolusu sestenış, uyan, uçup gitmiş boşluğa. Yirmi milyondan yetmiş milyo- na gelmişız, sorunlar, çözümsüzlükler hep ay- nı. Dranas'ın bir dizesi vardır "Aynıaynıaynı!.." EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Yaz.EnaylDettert'niYaz! Her şey değişti. öyle diyorlar. Türki- ye artık en ileri ülke- lerin düzeyine gel- di. öyle diyorlar! Çarşjyaçık,Batı'nın büyük kentlehnde ne varsa, bizde da- ha iyisi var. Otuzkat- lı yapılar, işyerieri, dünya düzeyinde zenginlik- tere sahip işadamlan, uçaklar, arabalar. On - on beş yılda trilyonlan kasalanna atmış gencecik '/ş'adamlan!.. Halkın yüzde on beşi açlık sınınnda yaşıyor- muş! Yaşamak dersek buna!.. Ama bir başka yüzde on - on beş ise Miami'lerde, Kaliforni- ya'larda, Nis'lerde köşkler, villalar alıyor. Hem Türkiye'dekinden daha ucuza!.. öyle diyorlar, çekip gidiyorlar, nasıl kazandıklan belirsiz pa- raJan koyunlannda taşıyarak... "Şu Bizim Enayi Defteri"... Gündelik yazıla- n toptadığım kitaptanma ben de güzel adlar bul- muştum: "Yannlar Hesap Sorar"; "Tarih En Büyük Yargıç" gibi, oysa ben de Orhan Erinç gibi "Enayi Defteri" demeliydim! Kimsenin he- sap sorduğu yok, soracağı da yok. Tarih de- nen aksaçlının da kimseyi yargıladığı, yargıla- yacağı yok... Erinç kitabının önsözünde der ki: "Kimi zaman ciddi, ama aynı zamanda komik olaytar da yaşadık. Bu nedenle ya- zılarda kendiliğinden bir ironi de ortaya çtk- t." Iriyan MHP milletvekilinin, MHP'li Bakan So- muncuoğlu'na ve koruma polislerine nasıl bü- yük bir öfkeyle saldırdığını korkuyla izledik. Evet, korkuyla!.. "Bız değişmedik.. niye deği- şelim" diyen MHP kafası, iyı oldu da gerçek ni- teliğinı gösterdi! Töre" diye bir şey tutturmuş- lar, kendilerinde her şeyi yapacak cüreti bulu- yortari Ne yazık ki kabadayı memleketinde "Senin- legurur duyuyona" diye alkışlanmış!.. Elleri ilk fırsatta ceplerindeki tabancaya gıden millet- vekillerini bilmem MHP Genel Başkanı kınaya- cakmı? Biz yine enayi defterinin yapraklannı dotdur- mayı sürdüretiml 500 litrelik iç hacim. lıtn ifj "•>."'" Tükıshcı Donıjmo Servm 0 800 261 85 85 Yeni 5094 XL buzdolâbı, çok geniş, bir o kadar da ekonomîk! PENCERE 1 Mayıs Düfünceterf.. Kimi gerçekJer artık leblebi çekirdek gibi eğlen- celik oldu; alın size dünya doruklanndan etekle- rine yansıyan birkaç gösterge: Gezegenimizde en zengin ilk üç kişinin serve- ti en yoksul 48 ülkenin ulusal gelirini aşıyor. Her- kese temel eğitim venmek için yılda 6 milyar do- lara, temel besin sağlamak için 13 milyar dolara gerek var, oysa Avrupa'da parfümlere 12 milyar dolar, AB ve ABD'de kedi köpek mamasına 17 milyar dolar harcanıyor. Amerika'da dünya nüfu- sunun yüzde 57 yaşıyor; ama, bu toplum dünya hammadde kaynaklannın yaklaşık yüzde 40'ını tüketiyor. Peki 'Dünyada hakça bir düzen kurulmalı' de- yince insana neden kîzıyoriar?.. • Eski zamanlarda insanlıkta hakça bir düzen ge- çerli miydi?.. Yok canım.. Kanuni Suttan Süteyman, ünlü Hürrem Sul- tan'a sınlsıklam tutkundu; sevdasını 'Muhibbi' mahlasıyla yazdığı şiirde şöyle dile getiriyor "Hayatım, hasıl-ı ömrüm, şarab-ı kevserim, ad- nîm Bahanm, behçetim, ruzum, nigânm, vird-ihan- danım Srtanbul'um, Karaman'ım, diyar-ı müketiRum'um Bedehşantm-ü kıpçağım-ü Bağdat'ım, Hora- san'ım" Olacak şey mi?.. Koskoca Süleyman, Hürrem Sultan'ı mülkü ile özdeşleştırerek sevmeye kalkı- şıyor; ama, herkes Suttan Süleyman mı?.. Açlığa talim eden dar gelirli yurttaş, sevgilisine şiir yaz- sa, kafasını gözünü yararak diyecek ki: Hayatım, bir tanem, canım, vakt-i kerahatte mezem, rakım Maaşım, kirada oturduğum evim, bakkala bor- cum; ete firakım Acımasız kasabım, veresiye aşkım, sultanım. • Yeryüzünün üç Suttan Süleyman'ının serveti en yoksul 48 ülkenin ulusal gelirini aşıyor, Afrika'da yüz binlerce çocuk açlıktan ölüyor, besınsizlikten sakat kalıyor, milyonlarca insanın hayatı sönüyor. Bu düzeni eleştirmeyecek miyiz?.. Değışim evrensel yasadır; ama, insanın istenci de değışimi belirler; dün '1 Mayıst; 114 yıl önce, Chicago'da, Amerikan İşçi Federasyonu "8 saat- lik işgünü " üzerine eylem çağnsı yaparken insan- lık bilinci gündeme giriyordu; 1 Mayıs'ın bayram- laşması, bu çağnnın sonucudur; sermaye ile emek arasındakinicekanttça- tışmadan sonra 8 saat- Kk işgünü gerçekleşti. Ama dünya durduk yerde durur mu?.. Yedisaatlik işgünü 114 yıl sonra hayata geçiril- medi mi?.. llerde bu da 'yetmeyecek; gezegen- ^»1 bilinç, küreselleşme- *V?in gerçek anlamını ve- recek; insanlık hakça dü- zen yolunda dur durak bilmeyecek. Gerçi değişım, gelgit- leriyle biıiikte yavaş gö- rünüyon ama, teknoloji- deki devrim, emekçinin de yaşamını güzelleşti- recek reçeteyi yaptsında saklıyor, içeriğinde taşı- yor... Hegel'in felsefesinde emek "insan ruhunun öz benliğini maddeye ka- bul ettirme işlemi'övr. Bu şiirsel yaklaşıma Marx ekliyor "Emek her tühü toplum biçiminden ba- ğımsız olarakinsanın vaz- geçilmez variık koşulu- dur." Artık alın terinin beyin terine karıştığı bir çağ- dayız. • "En kötü miman en us- ta andan ayıran şey, mi- mann kuracağı yapıyı ka- fasında tasarlamasıdır, anda böyle bir şey ypk- tur." Annın emeği bilinçsiz.. Insanınki bilinçli.. 1 Mayıs'ın anlamı bu. H a y a t a ANKARA ASLtYE 24. HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1999/128 KararNo: 2000/155 Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkeme- si'nin 5.4.2000 tarih ve 1999/128 E., 2000/155 K.sayıhila- mıile: 1.000.000.000.- li- ranın ödeme tarihi 30.12.1998 gününden 1.1.2000 tarihine ka- dar yasal yüzde 50, 1.1.2000 tarihinden sonra ise yasal yüzde 60 faiziyle bırlikte (davalı sigorta şirketi- nin poliçedeki limiti ile sınırlı olmak koşu- lu ile) davalılardan da- yanışmalı surette alı- narak davacıya veril- mesine karar venhniş- tir. Davah Mehmet Er- gjşi'ye karar tebligi yerine geçerli olmak üzere ilanen duyuru- lur. Basm: 21773
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle