23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 MAYIS 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 İyiıtıaya'nın isyanı Parti genel başkanlannın sultasındaki siyasete isyan bayrağı açarak cumhurbaşkanlığına adaylığını koyan Doğru Yol Partisi Amasya Milletvekili Ahmet lyimaya'nın {Yuva -1950, Musa, Habibe - Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi - Arapça, Az Fransızca - Serbest Avukat - Türk Hukuk Kurumu Bilim Kurulu Üyesi, TEMA Vakfı Kurucu Danışma Kurulu Üyesi - XX'nci dönem Amasya Milletvekili - Evli, 3 çocuk) Meclis'e nasıl geldiğini anımsattı bir dostumuz: "Amasya'da parti örgütü kendi içinde yaptığı yoklama ile ilk sıraya başka bir adayı seçmişti. Fakat Ahmet Bey, Ankara'daki yoğun temaslan sonunda DYP Genel Başkanı Tansu Çiller taraftndan listede birinci sıraya yerleştirildi. Amasya'da dört milletvekilliğinden birini DYP kazandı ve tabanın istediği aday genel başkan tarafından ikinci sıraya indirildiği için Ankara'ya giden Ahmet lyimaya oldu." Elektronık posta: someposta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Rant kavgası MHP'yi kanştırmış... "Pilavdan dönenin kasığını kınn!" ayılı günlerin çabuk geçtiği söylenir. Göz açıp kapayıncaya kadar 2 bin 540 gün geç- ti, 15 gün sonra sayılı günler bitecek ve Sü- leyman Demirel Çankaya Köşkü'nden in- miş olacak. Merak edilen soaı, 1962 yılında Adalet Partisi Genel Idare Kurulu üyeligi ile siyaset sahnesi- ne çıkan Demirel'in bundan sonra ne yapacağı? Si- yasete bıraktığı yerden devam mı edecek yoksa otur- duğu son koltuğun gereği siyaset dışında kalıp "dev- let adamı" misyonu mu üstlenecek? Geleceğe ilişkin tahmin yapmak zor... Ya geçmişin yorumu? Gazeteci Yurdakul Fincan- cıoğlu, Demirel'in siyaset sahnesindeki 38 yılını Bü- ke Yayınları'ndan çıkan kitabında toplamış: Demirel, Demokrasinin Duraklama Yıllan. Genç kuşakların "cumhurbaşkanı" koltuğundaotu- ran bir "baba" olarak tanıdığı ve fakat bir kuşağın ya- şamını karartan Demirel'in portresini büyük bir titiz- likle inceleyip çiziyor Yurdakul Fincancıoğlu: 'Demirel' "Adnan Menderes'in ve birölçüde TurgutÖzal'ın tersine, Demirel'in, sadece ona ve yaptıklarına baka- rak anlaşılması ve değerlendirilmesi pek kolay değil- dir. Karariarı ve davranışlan hiçbir zaman, belli ilkele- rin dışavurumu olmamıştır. Karar ve davranışlarına bakarak değerlendirirseniz karşınıza çok alacalı-bu- lacalı, bir gün şöyle bir gün böyle bir Süleyman De- mirel çıkacaktır." Adalet Partisi, Genel Başkanı Demirel henüz mil- letvekili değilken, 27 Mayıs sürecinde Ismet Inö- nü'nün koalisyon hükümetini bütçe görüşmelerinde güvensizlik oyu ile düşürünce dönemın Cumhurbaş- kanı Cemal Gürsel tarafından kontenjan senatörü seçilmesi ve başbakanlığa atanması gündeme geli- yor. Demirel, "milli irade"ye inandığı için öneriyi ka- bul etmiyor. Demirel, 12 Eylül döneminde partiler ye- niden kurulurken Başbakan Bülend Ulusu parti kur- maya niyetlendiğinde kendisıne iletilen "Kadroyu De- mirel dilediği gibi belirlesin" önerisini de "demokra- siye olan inancı" nedeniyle geri çeviriyor. Fincancıoğ- lu yazıyor: "Madalyonun bir yüzündeki ilkeli Demirel'dir; öte- ki yüzünde başka bir Demirel vardır: Askerlerte el al- tından uzlaşan ve anlaşan bir Demirel... 27 Mayıs mü- dahalesinin lideri Cemal Gürsel'in cumhurbaşkanlığı sağlık nedeniyle sona erdikten sonra, parlamentoda bir AP'liyi cumhurbaşkanı seçtirecek siyasal gücü pekâlâ varken, 28 Mart 1966'da Genelkurmay Baş- kanı Cevdet Sunay'ı seçtirerek askerlere göz kırpmak- ta da sakınca görmeyen aynı Demirel'dir; askerlerin cumhurbaşkanı seçilmeyi bir tür doğal hak gibi algı- lamaya başlamalarına düpedüz yardımcı olmuştur." Fincancıoğlu, Demirel'i çocukluğundan 5+5'e ka- dar madalyonun iki yüzü ile anlatıyor. SESSİZ SEDASIZ(!) NURÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Dikkat! Medya, piyasaya "fason gündem" sürüyor! Merve Kavakci ile Georgetovvn'da Cizvit papazlarının davetlisi olarak Georgetovvn Üniversitesi'nde sahne- ye çıkan Amerikan vatandaşı Fazilet- li Merve Kavakci Yildirim'in beraber sahne aldıklannı sayarken (Istanbul'da oturan Müslüman Alman Murad Hoff- man, CIAgörevlisi Graham Fuller, Ür- dün Islami Hareket Cephesi Genel Sekreteri Abdüllatif Arabiyat, Suriye- li Müslüman Kardeşler'in şeyhi Ali AJ- Bayanouni) Türkiye'yi temsilen Ame- rika'da bulunan önemli bir şahsiyeti unutmuşuz: Doç. Dr. Ahmed Davutoğlu. Amerika'da 27 Nisan'daki oturum- da Türkiye'yi temsil eden değerli şah- siyet Doç. Dr. Ahmed Davutoğlu, za- manın eşsizi anlamındaki Bediüzza- man namıyla maruf Saidi Kürdi'nin ya da Yargıtay karanyla Türkiye Cumhu- riyeti düşmanlığı tescil edilmiş Kürt Sa- it'in en yılmaz savunucularından biri- dir; Nurculann düzenlediği konferans- larda sunduğu tebliğlerte haklı bir üne sahiptir. _ _ Bu vesileyle Malezya'dan Pa- kistan'a, Fas'tan Suriye'ye dek birçok Islam ülkesinden konuk- L ları ağıriayan ve düzenlediği konfe- ranslarla Amerika Birleşik Devletleri ile Islam dünyası arasındaki ilişkiler ko- nusunda Beyaz Saray'a ışık tutan Ge- orgetovvn Üniversitesi'ne ve bu son toplantının ev sahipliğini üstlenen Bir- leşik Inceleme ve Araştırma Cemiye- ti UASR'nin adını bilmediğimiz gayret- li yöneticilerine ayrıca en derin şük- ranlarımızı sunarız! SOL,GELECEGI T\RTIŞIVOR AB'ye girmekten yana tavır Av. HACI ALİ ÖZHAN S.!- Türkiye sosyalistleri, Av- rupa Bırlrğı'ne girmeden yana tavır almalı hatta girişi kolaylaş- tırmalı ve açıktan desteklemeli- dir. Kuşkusuz Avrupa Birliği ül- kelerinin emperyalist emellerı, kapitalist sistemleri sosyalistlerin her zaman eleştiri hedefi olacak- tır însanlığın ulaştığı bu seviye- de. temel hak ve özgürlüJder dev- let ötesi. sistem ötesı vazgeçil- mez haklar niteliğinde ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır. Insan hakları kavramı devlet ve sistem ötesi, evrensel insanı bir konu- dur Sıstemini beğenmediğimiz devletlerin insan haklarına değer vermesi bizi doğal kı sevindirir. Tabıı kı desteklenmelidir. Ancak ne kadar samımi olduklarını tar- tışabilıriz. ü kadar. Doğru. siste- mini beğenmediğimiz kişiler söy- lediğinde de değerini yitirmez. Bazı sosyalistlerin Avrupa Birli- ğine kaışı çıkışlan, emperyalist duvgusallıktan kaynaklanmakta- dır' S.3- Siyasal İslamla mücadele gereklidir Ancak nasıl° Partile- rinin veya fikirlerini söylemele- rinin yasaklanması. başörtülen- nin çıkanlması ile olamaz. Bu. mücadele değildir. Böyle bir yön- tem sosyalistlere yakışmaz.. ak- sine sosyalıstler için gerekJi de de- ğildir. Hatta siyasa! tslamla mü- cadelede bu yöntemi savunmak, geçmişte sosyalistlere yapılan bu türden baskılara, zulme hakJılık kazandırır ve baskı yöntemini meşrulaştınr. Aynca da çifte stan- dart çirkinliğine götürür. Pratik de değildir. ahlaki de. Diyanetin kaldınlmasını. dev- let kurumu olmaktan çıkanlma- sını savunmayan, imam-hatip li- selerinden devletin bütünüyle eli- ni çekip cemaatlere bırakmayan, camilerden elini çekmeyen. zorun- lu din eğitiminin kaldınlmasını sa- vunmadan laiklik korunamaz, şe- riatla mücadele edilmiş oluna- maz. Siyasal Jslamla mücadele böyle olur. Bazı sosyalistlerin, sanki devlet kurumlannm şeriat- la çelışkisi varmış, onlarla müca- dele ediyormuş gibi yaptıldanm göremeden parti kapatılmasını, başörtüsü yasağını savunmalan kesinlikle tarihi bir hatadır. Sos- yalıstler aksine kamu kurumlan- nm bu yanlışını açıktan söyleyip Islami kesime insan hakJan der- si verebilir, gerçek özgürlük öğ- retebilirdi. Yanlış eylem, karşıt- larımıza da yapılsa yanlışa karşı çıkıp karşıtlanmızı destekleye- cek dürüstlüğü sosyalistler gös- terebılmehydiler. Bu bir iyi niyet değil ilkemizin gereğidir. S.7- Sosyalizm; günümüz ko- şullannda insana ve değerlerine en uygun birsistemdir. Gerçek öz- gürleşmeyi. insanın kendini ya- şamasııu sağlayabilecek, toplum- sal dayanışmayı, kardeşliği ku- racak en gerçekçi sistem sosya- lizmdir. Uygulamadaki sorunlar- dan hareketle sosyalist teori algı- lanamaz. Kapitalizmin demagojik beyin yıkama faaliyeti ne yazık ki ba- zı sosyalistleri de etkiledi. Yıkıl- dı denilen sosyalist ülkelerdeki, ekonomik, sosyal ve kültürel ge- lişmişlik görmezlikten gelinerek, yapılan çarpıtmalann karşılığmı vermekte sosyalistler yetersiz kal- dılar. Sosyalizm. özellikle sos- yalistlerden kaynaklanan uygu- lama sorunlan yaşadı ancak hiç- bir zaman yıkılmadı. Gelecek, sosyalizmin daha güçlü gelişiy- le taruşacak, insanileşecektir. Ka- pitalist sistemin değerlerini etki- leyip değiştiren sosyalizm, ken- di sistemıni kurarak insanhğa, in- sana bağlı değerlere dönüşümü sağlayacak en gerçek ve geçerli çözümdür. ANKARA GÖLBAŞI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEl1 ^ EsasNo: 1999 258 Davacı Mehmet Emın Uzunoğlu vekilı Av. Mesut Özdemir ta- rafından davalılar Mehmet Kurtel. Şaban Emil. Salıh Emil. Naz- miye Emil (Sapılnaaz) \e Sadiye Emil (tCırcalı) aleyhıne açılan Tapu İptali ve Tescil dayasının yapılan açık vargılaması sonunda verilen ara karan uyaruıca: Da\alı Mehmet Kurtel adına çıkanlan davetiye tebliğ edilme- miş ve yapılan araştırma sonunda adresi tespit edilemediğinden dtiruşma gününün kendisine ilanen tebliğine karar verilmiş ol- makla. duruşma günü olan 29.6.2000 günü saat 10.50'de bizzat veya \ ekille duruşmada hazır bulunması, aksı takdiıde yokluğun- da yargılama yapılacağı ve karar verileceğinin gazete ile ilan tari- hinden itibaren 15 gün sonra davalı Mehmet Kurtel'e tebliğ yapıl- mış sa\ılacağı ilanen tebliğ olunur Basın: 22717 HAYVANLAR ISMAÎL GÜLGEÇ ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI HARBt SEMİH POROY semihporoy(cı yahoo.com BULUT BEBEK NURAYÇİFTÇÎ Meclıs Saş^anvmv oy KEDt LEVO APTİJLtKA X> SAAT ?, OLMU5 "A Tt»yia.oe N MiBUAMİ İMA3 BOR&ASINC2A BUSUN ... ESKl SOS.yAi-.ST yENİ UBERAL ÎMADI İKİ PUAH . , t PUANUIK 1 <' BıfZ J TBENT QO2TEJ2£JZex. SoKSAVI 3- TARİHTE BUGÜN MÜMTAZAMKAN 2 Mayıs HfÇ YAŞAMAM/Ş B/K SUBAYf.. 1943"TE BUGÜN, 2T. &ÜWA SAVAŞI SÜge£i<£A/, tSPANYA'OA SÖ r . 7. MCSAfOA, &/RK4Ç Glİ*/ö*JCE l-SPAMrCH. gM-tKÇtLA^SI 7*1- tZAFINDAN DENİZDE BO6ULMUŞ OCA/5A4: BUlMfjAN PEN/'^ S'NSAÇ/- Sl WILUAM MAETIN'/N TÖGSNLE GÖMÜLOÜĞÜ BİLDİR.İLMEK.TEYDİ.. \ ÇOK GEÇ.MEOEN, LONOGA'OAN KA&ŞtUK GELM/ŞT7. SU8AYIN 8ELİN- [ 0£ta ÇAAir/tCrt 6ULUMAAJ BVRAK HEMEN 6ÖNOE&İLMELİYDİ• A7AŞE ÇANTAYf LJONPKA'YA YOLCAP/. ANCAK., /NCELENİNC£, ÇAN7AA//A/ YOLDA USTACA AÇIUP l'ÇİAJDEty'LE/e/N OtCUNOUSU ANLAŞ/L&/- BU fic '- ^*" SELER, MÜTTBFlKLSRÎfJ YUNANİsmN'A ÇlHARMA YAPACA- ^INI GÖSTE&YOfîDU </E Sf£ YAN'LTMACAYO/.^SfL ÇI&U2MA SİCİLYA'YA tHPlLACAKTy. ALMAAI CA- SUSLAHl, BİNBAŞI tVILLlAM MA&T7N '//V U/'Ç AÇA1AD Ç KUÇKULAMAN,DIŞ İŞLERİ BAKAtJI eet- GÖRÜS SONMEZ TARGAN Halk Aydın Olursa Uzun zamandır Fransa'da yaşayan bir dostumla karşılaştım geçenlerde. 12 Eylül'ün tozu dumanı için- de sıranın kendisine gelmesini beklemeden atmış ken- disinı Paris'e. Oradaki zorunlu sürgün yıllannın başın- da çok acılı günler yaşadığını, ama buna değdiğini be- lirtti. "Çünkü çok şeyleröğrendim" diyerek sürdürdü- ğü konuşmasının biryerinde, "Örneğin Fransız halkı.. nice savaşımlar sonucu elde ettiği demokratik hak ve özgürtüklerine kıskançlıkla sahip çıkmasını bilen birol- gunluğu var", diyor. "Bırakın bir Fransızın düşüncele- rinden dolayı gözaltına alınmasını, cezaevine konulma- sını.. okuduğu dergiya da gazeteyi kapatsanız aynı gün bütün okurian sokaklara dökülür" diye ekliyor. Bir anda dalıp gidiyorum gerilere... 12 Mart, 12 Ey- lül günlerinin karabasanı bir sinema şeridi gibi geliyor usuma. Sıcak yaz günlerinde bile evlerin bacalarından tüten dumanlar geliyor gözlerimin önüne. Bacalardan tüten dumanlar, evi aranırsa sorun yaratacağı bilinen yayınlann sobalarda yakılmastnın kara çığlıklandır ade- ta... Bir yetkiliden duymuştum sonralan. Darbeyi tasar- layan paşalar 12 Eylül öncesi tartışıyorlarmış, darbe- ye karşı halk direnir; partiler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri ayağa kalkarsa diye ikircikli birtutum için- delermiş. 12 Eylül sabahı bakmışlar kimsede ses se- da yok. Partilerini kapatmışlar kimsede tıs yok, sen- dikalan kapatmışlar ve yöneticilerini vatana ihanet su- çundan idamla yargılamışlar yine kimsede tıs yok. Ni- ce genç. aydın suçlu suçsuz demeden işkencelerden geçirilmişler. yine tıs yok. Darbeci paşalann kendile- ri bile şaşırmışlar bu duruma, hatta neden daha önce yapmayıp geç kaldık diye hayıflanmışlar. Yukarıda özetlemeye çahştığımız birbirine taban ta- bana zıt bu iki toplumsal yapıyı çözümlemeden önce bir anımı daha okurlarfa paylaşmak istiyorum. Os- man Nuri Özgüven'in belediye başkanı olduğu dö- nemlerde her yıl Dikili'de şenlikler düzenlenirdi. Son- ralan bu şenlikler Yunanistan'ın Midilli adasıyla birlik- te yapılmaya başlandı. Bu şenliklerin düzenleme ku- rulunda görev aldığım birinde, Yunanistan'dan konuk olarak gelmiş Komünist Parti yöneticileriyle birakşam yemeğinde bir araya gelmiştik. Sohbetimiz arasında Komünist Partisi yayınları editörü yaşlı bir bayanın so- rusunu, çevirmenliğimizi yapan Panayot Abacı bana yöneltti. Soru, oldukça ilginç; yanıtı da o denli güçtü. Türkiye'de bugün kaç komünist var diye soruyordu. Yanıt vermekte bir süre düşündüm, küçük düşme- mek için de abartılı bir sayı verdim. Dört bin-beş bin vardır dedım. Gözucuyla da Panayot Abacı ile konuş- malannı izliyordum. Bir ara Yunanlı editörün güldüğü- nü görünce içimden "Eyvah.. kadın verdiğim sayılann abartılı otduğunuyakaladı herhalde" diyerek utandım. Oysa kadının gülerek Panayot Abacı'ya söyledikleri, beklediğimin tam tersiydi: "Siz ne diyorsunuz yoldaş, sizin bugün Türkiye için verdiğiniz sayılann ikikatını biz Yunanıstan'da sadece iç savaşta yitirdik". Bir ülkede hâlâ en sıradan demokratik hak ve öz- gürlükler için savaşım veriliyorsa, bu en doğal istem- lerin bile toplumsallaşamadığının açık bir göstergesi- dir. Önemli olan bırilerinin toplum adına ne istediği değil, bir bütün olarak toplumun elde ettiği kazanım- lann ya da istemlerınin arkasında durup durmadığıdır. Eğer durmuyorsa, duramıyorsa bunun iki nedeni var. Birincisi elde ettiği kazanımlann bilincinde olmadığın- dandır. Ikincisi ise bu kazanımları elde ederken top- lumsal olarak ağır bir bede) ödemediğindendir. Bu nedenle bireysel ya da kümesel bilinç ve karar- lılığın yanı sıra temel olan toplumsal bilinç ve kararlı- lığın yaygınlaşıp kökleştiği bir toplumsal modeli yarat- mak amaç olmalıdır. Başka bir anlatımla bir bütün ola- rak toplumun kendisi aydın olmalıdır. Burada aydından amaçladığımız, sözcüğün dar an- lamıyla öğrenim görmüş, çok okumuş, kültürlü, bilgi- li, insan tipi değildir şüphesiz. Toplumsal ilerlemeyi ge- ri götüren, üretim güçlerinin gelişmesinin önünü tıka- yan her türlü girişime, örgütlenmeye ve siyasal yapı- lanmaya ve bunların yarattığı zorbalıklara kararlıkla karşı duran insan tipidir sözünü ettiğimiz... Her şey- den önce uygar ve çağcıl olmasının yanı sıra yüksek bir sınıf bilincine sahip olmasıdır. Tek sözcükle aydın olmak, ileri olmakla eşanlamlıdır. Çağının gerisinde yaşayan; tutucu, bağnaz, kafası örümcek ağı bağlamış bir insan okumuş, hatta bilim adamı kimliği kazanmış bile olsa buna aydın demeye olanak var mıdır? Kendi uzmanlık alanında son dere- ce başanlı olsa bile bu yapıda bir kişinin kendine ay- dın demeye hakkı yoktur. Ama ne ilginçtir ki son yıl- larda çevremizde ve özellikle medyamızda kendini aydın sanan ve oldukça muhatap bulan bir kesim oluştu. Hemen belirtelim ki eleştirimiz bu kesime değil, bu kesimi aydın sayıp karşısına alıp dinleyenedir. Kavram- lar karıştığı. temel değerler altüst olduğu için de hiç- bir konuda bir arpa boyu yol alamıyoruz. Cumhurbaşkanı seçiminde bile Fazitet Partisi'nin aya- ğına gitmekle çözüm arayan boylesi bir parlamento yapısıyla mı çağcıl, demokrat, laik, temel insan hak ve özgürlüklerine sahip bir Türkiye hedefine gideceğiz?.. Başa dönüyorum, gerçek ve kalıcı tek çözüm yolunu halkın aydın olmasında görüyorum... B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Çok küçük doğranmış et parçalannm so- ğan. biber. may- danoz, domates gibi malzemey- le birlıkte sac üzerinde pışiril- mesiyle hazırla- nan bir yemek. 6 2/Oyundaceza- 7 lı çocuk... Mey- velerı şekerle 8 kaynatarak ha- „ zırlanan tatlı. 3/ 1 2 3 4 5 Sarkaç... Olumsuzlukbe- lırten bir önek. 4/ Kjmı gemilerde ba? N>dosla- masındanomuıgayaka- 2 dar uzanan ek yapı öğe- 3 si. 5/ Anlama yeteneği... Kumar oynanan yere bı- rakılan para. 6/ "Eğle- necek — bulaman' Gön- lümdekı köşk olmasa" (Âşık Veysel)... Bir ıli- miz. 7/ Okullarda kâğıt. mukavva. tahta gibi şey- 9 Ierle yaptırılan çalışmalar... Bir zaman binmi. 8/ Küçük erkek kardeş... Ishal. 9/ Uğraş... Yassı ve büyük yemek ta- bağı. RIDAN AŞAĞIYA: -U Nohuta benzer meyv'eleri çiğ olarak yenen. baklagillı Jamilyasından bir bitki. 2/ Bir tür kalın ve kaba kumaş... Necati Cumah'nm, bir adı da "Tütün Zamanı" olan ro- manı. 3/ "Tüysüz şeftalı"_de denilen birmeyve. 4/ "Su- na —": Kemancımız... Ülkemiz sulannda yaşayan ve "bız" de denilen mersinbalığı türü. 5/ Asya ile Avrupa'yı ayıran dağ sırası... llgı ekı. 6/ Şıirlerı şeriata aykın bulun- duğu için Halep'te densi yüzülerek öldürülmüş üniü ta- savvuf şain... "Ismet—": Oyuncumuz. 7/Dolmayapmak için hazırlanan kanşım... Samanla kanşık tahıl. 8/ Kendi- ni beğenme. bencıllik. 9/ Izmir'in Menderes ilçesınde ün- lü bir antik kent.. Bir nota.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle