23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2MAYIS2000SALI CUMHURİYET MİıJ\.\_fiıUITJJ. / ekonomi(acumhuriyet.com.tr Gökalp'in Türkiye'nin tanm politikası yok' sözleri destek tartışmalannı yeniden alevlendirdi Thrımda aeı itiraf• Türkiye'de tanmsal desteklemeler, Gayri Safı Milli Hasıla (GSMH) düşük olduğu için oransal olarak yüksek görünüyor. Desteklerin üretici ve hektar başına düşen miktar açısından ele alınması gerektiği vurgulanıyor. FATMAKOŞAR Hükümetlerin hayvansal ürün açığı- nı "kaçak ürüne göz vumarak" kapat- maya çalıştığı ve tüketilen her kilogram yağın yansının ithal edildıği Türkiye'de Tanm Bakanı bile "potitikaszüktaır ya- kınııken tanmsal desteklemelerin üre- tici ve hektar başına düşen miktar açı- sından ele alınması gerektiği vurgula- nıyor. Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) tanmla ilgili istekle- rini "kabul edilemez" bulduğunu daha önce dile getirerek dikkatleri üzerine çe- ken Tanm ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp, şimdi de Türkiye'nin tanm politikasının bugüne kadar gün- D a y a t ı l a n l a r v e k a r ş ı ö n e r i l e r 'Türkiye kendi politikasını üretmeli' Dünya Bankası, tanm destekleri ve fınansmanının devlete olan yükünü azaltmak gerekçesiyle doğrudan gelir desteğine (DGD) geçişi dayatıyor. Bu sistem, ihtiyacı olduğu saptanan çiftçiye parasal yardım yapılmasını öngörüyor. Tanm desteklerinin sona ermesi anlamına gelen DGD'den vazgeçilerek sübvansiyonlann Türkiye'nin koşullanna uygun bir planlama politikası doğrultusunda arttınlarak sürmesı gerektiği belirtiliyor. • IMF ve Dünya Bankası, gübre başta olmak üzere girdi sübvansiyonlanna da 2002 yılına kadar son verilmesini öneriyor. Buna göre tanm kredi faiz oranlan sabit tutulacak ve faizlerin düşürülmesiyle de sübvansiyonlar kendiliğinden ortadan kalkacak. Buna karşılık, uzmanlar, Ziraat Bankası'nın tanm kredi faiz oranlannın diğer ticari kredilerin faiz oranlanndan mutlaka daha düşük tutulması gerektiğini dile getiriyorlar. Uzmanlar, Ziraat Bankası'nın tanm kredi faiz oranlannı aşağı çektiğini ancak diğer krediler de düşük olduğu için sonucun değişmeyeceğini kaydediyorlar. • IMF ve Dünya Bankası tahılda ahm fiyatının, dünya fıyatı artı CIF dikkate alınarak 2000'de yüzde 35, 2001 'de yüzde 5 gümriik vergisi uygulamasıyla hesaplanmasını istiyor. Ancak, Türkiye'deki maliyetlerin çok yüksek olduğuna dikkat çekilerek gelişmiş ülkelerde olduğu gibi maliyet üzerine belli bir kâr payı hesabıyla alım fiyatınm belirlenmesi gerektiğine işaret ediliyor. lük olaylarla yönlendirildiğini ıtiraf et- ti. Buna karşılık "Hükümet bunu ka- bul ediyorsa, çözmek de onlann göre- vi" diyen TMMOB Ziraat Mühendis- leri Odası Başkanı Prof. Dr. Gûrol Er- gin, Gökalp'in her konuşmasında Dün- ya Bankası ve IMF'nin dayatmacıhk yaptığını ve isteklerinin kabul edile- meyeceğini söylediğini anımsatarak "Ancak pratikte onlar ne söv lerse o ya- püıyor. Bakanın bu koşuliarda bunlan söyİemesinin gereği yok. Kabul etmi- yorsa gereğini yapması gerekryor" de- dı. Türkiye'de sübvansiyonlann, üreti- ci ile hektar başına ele alındığında dü- şük olması ve yanlış politıkalar uygu- lanması nedeniyle tanmsal üretim gi- derek azalırken desteklemelerin arttı- nlmasına yönelik çözüm üretilmiyor. Türkiye'de tanmsal desteklemeler, Gay- ri Safı Milli Hasıla (GSMH) düşük ol- duğu için oransal olarak yüksek görü- nüyor, ancak üretici ve hektar başına ele alındığında AB ülkelerinden çok daha düşük kalıyor. Nüfusun ortalama sadece yüzde 5'inin tanm alanında istihdam edildiği AB ülkelerinde yüzde 80'lere varan sübvan- siyonlar tanm ürünlerinin yüzde 95' ini kapsıyor. Buna karşılık nüfusun yakla- şık yüzde 45'inin geçimini tanmdan sağladığı Türkiye'de ise tanmsal des- teklemeler yetersiz, üstelik ihtiyacı olan kesime ulaşmıyor. 'Destek zengine yanyor' Prof. Dr. Gürol Ergin, neoliberal ke- simlerin, desteklerin GSMH'ye oranı- nı ele alarak kamuoyunu yanıltmaya çalıştıklanru ifade ederek "Oysa bu gerçeği yansıtmıyor. Çok üreten yani daha zengin çiftçi destekten daha çok ahyor. Şu ankisistem, aynca, birim alan- dan veriın elde eden üreticiye yanyor, Doğu ve Güne\doğu"daki üreticiye ise yaramıyor" diye konuştu. Dünyada çalışan nüfusun yüzde 90'ı yeterli düzeyde bir sosyal güvenlik sisteminden yoksun Yaşlthk eşitûryoksuilukEkonomi Servisi - Dünyada çalı- şan nüfusun yüzde 90'ı emeklilik için yeterli birgelir sağlayacak sosyal gü- venlik olanaklanndan yoksun ola- rak yaşıyor. Gelişmekte olan ülke- lerde sosyal güvenlik fonlannın bü- yük bir kısmının kötü yönetimi yü- zünden insanlan yaşlılıkla- nnda yoksulluk bekliyor. Uluslararası Çalışma Ör- gütü'nün (ILO) yaptığı bir çahşmada, gelişmekte olan ülkelerdeki sosyal güvenlik fonlannuı pek çoğunun kö- tü yönetildiği ve üyelerine yeterli olanaklan sağlaya- madığı vurgulandı. ILO, azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından en önemli sorunun bütün çahşanla- nn sosyal güvenlik şemsiyesi altı- na alınması ve emeklilik maaşlan- nm ve diğer sosyal yardımlann ye- terli düzeye eriştirilmesi olduğuna dikkat çekti. ILO, aralannda Türkiye, Çin ve En- donezya'mn da bulunduğu orta ge- lirli bazı gelişmekte olan ülkelerde nasıl daha fazla çalışanın sosyal gü- venlik şemsiyesi altına alınabilece- ği ve fonlardan nasıl daha fazla ya- rarlanabileceği gibi sorunlara çö- züm arıyor. Afrika'da işgücünün yüzde 90'ının kayıt dışı sektörlerde LJ luslararası Çalışma Örgütü'nünyaptığı bir çahşmada, gelişmekte olan ülkelerdeki sosyal güvenlikfonlannın pek çoğunun kötü yönetildiği ve üyelerine yeterli olanaklan sağlayamadığı vurgulandı. çalıştığına dikkat çeken ILO yetki- lileri, Latin Amerika'da da gelişen, istihdam yaratan işlerin yüzde 80'inin kayıt altına alınmayan sektörlerde ol- duğunu belirtti. Çahşmada geliş- mekte olan ülkelerdeki sosyal güven- lik sistemlerinın temel sorunlanna ilişkin şu ana başlıklar yer aldı: / Eski So\yet ülkelerindekı emek- lilik sistemi, SSCB'nin bölünmesi- nin ardmdan işlemez duruma geldı. / Afrika'daki emeklilik sistemi çok kötü yönetiliyor. y Güneydoğu Asya'daki emekli- lik fonlan 1990'lann sonunda yaşa- nan krizin ardından önemli ölçüde zayıfladı, kötüleşti. / Arap ülkelerinde emek- lilik fonlan henüz çok genç ve sosyal güvenlik sistemi- ne dahil edilmelerine izin verilmeyen yabancı işçile- rin çokluğu büyük bir so- run oluşturuyor. Bu ülkelerde sosyal gü- venlik sisteminin zayıfolma- sınm nedenleri şöyle özetlendi:.. , /Gelişmekte olan ülkelerde ca- lışanlann çoğu kayıt dışı ya da kır- sal kesimde çahşıyor ve her türlü sosyal güvenlik olanağından yoksun. / Var olan pek çok sosyal güven- lik sistemi idari masraflan çok faz- la olduğu için fayda sağlamıyor. / Fonlann çoğu zayıf ve yolsuz- luğa açık bir mali sisteme sahip. PIATFORIM irtiMt:(312]310 09 71 İ 1 l € I $ t T T . C . K L L T U R B A K A N L I G I D E V L E T OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ANKARA jŞartnamenin olmaması hukuka uygun bulunmuyor] GSM'de son dönemeçANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet)-GSM 1800 lisans şebekesinin ikincisinin satışı için 4 katıhmcı grup bugün son kez yanşacak. Genpa, Koç, Sabancı ve Fiba gruplannın dördünün de ihaleye katılması bekleniyor. Ancak Koç grubuyla Sabancı grubunun bu ihale için çok iddialı olmadıklan. Telekom'un satışına hazırlandıklan belirtiliyor. Ilk ıhale için hazırlanan şartnamenin ikinci ihale için geçerli olmadığı, ikinci ihale için de ayn bir şartnamenin ohnası gerektiği kaydedildi. ikinci ihalenin şartnamesiz olmasının hukuki olarak "usul" açısından tartışmalı bir durum yarattığı kaydedildi. Ulaştırma Bakanlığı'nın web sayfasında yayımlanan şartname yalnızca ilk ihaleyi kapsıyor. Zaten bu şartnamede, "ihalenin konusu" başlığı altında, "1 adetGSM 1800 sayısal hücrcsel mobil tetefon sistemi tesis ve işletmesi için lisans verümesidir" deniliyor. Hukukçular, ikinci ihale için j de ayn bir şartname düzenlenmesi J > gerektiğini belirtirken, ilk ihalede L J 648 milyon dolarlık muhammen bedel uzerinden yüzde 3 'lük geçici teminat yatınlırken, ikinci ihalede 2 milyar 525 milyon dolarlık taban bedel uzerinden geçici teminat yatınlması zorunluluğuna dikkat çekiyorlar. Mobil Dairesi kuruldu Türk Telekom bünyesinde geçen çarşamba günü kurulan Mobil Dairesi'nde GSM sistemlerine ilişkin çalışmalann yürütüleceği bildirildi. Dairenin aynı zamanda Türk Telekom'un alacağı GSM 1800 ihalesi için de hazırhklan üstlenecegi kaydedildi. Bu arada cep telefonu şirketleri, projeksiyonlannı 30 milyon aboneye göre yapıyor. Türk Telekom'un 3 yıl içinde 10 milyon abone sayısına ulaşabileceği belirtiliyor. lüayıs - Deulet Opera ue Balesl-flnkara 'Uyuyan Güzel' saat 20.00 16 niayıs - Platform 'yeni koreografiler' (hlasik/modern bale) saat 20.00 17 IRayıs - istanbul, JHersin, Izmir, flntalya Oeulet Opera ue Baleleri (gala] saat 18.00 18 fflâyıs - Platform 'yeni koreografiler' "'' [modern dans) saat 20.00 19 niayıs - Platform 'yeni koreografiler' (modern dans) saat 20.00 : fllayıs - *fHodern Dans Topluluğu & • RUBflTO [*premier] saat 20.00 \ RonoK Sötıatçılar: flfcler Basımraı {abBança) Jif(tafleU[aTmanya] ' franh ttandete [trallanf!?' hcole Eacriuio (isviçrtj - 3 HOUflmR RROUVETI ISRH1L Btty8Rupu6ı BflvBneıpu&ı İSUIÇRE BflytlKaçaıeı Teknoloji yanşı başhyor Ekonomi Servisi-Türkiye, gelecek bin yıhn başmda kullanılacak kablosuz sis- tem türlerini belirlemekte önemli bir rol oynayacak olan rnj Dünya Radyokomü- nikasyon Konferansı'na (WRC 2000) ev sahipliği yapıyor. Türk Telekom Üst Kurulu Başkanı Fatih \ur- daL ABD ve Avrupa ülke- leri arasındakifrekansban- dı konusundaki anlaşmaz- kklara dikkat çekerek, "Od- di pazar kavgası var. Kon- feransta dûnya teknotojite- riyanşacak" diye konuştu. Türk Telekom'un evsa- hipliğini yapacağı, 8 Mayıs- 2 Hazıran tanhlcn ardsındakikonlerans 150 ülkeden 2 bin kişinin katılımıyla gerçekleştirilecek. Katılımcı ülkelerin televizyon ve radyo yayınından mobil telefona, güvenlik sistemleri ve bilim- sel hizmetlere kadar her tür radyoko- münikasyon hizmetlerinin yayılmasını ve büyümesini sağlayan servisleriçin fre- lYLilyarlarca dolarlık dünya telekomünikasyon pazanna ilişkin kararlar İstanbul da ahnacak. kans spektrumunun paylaşımı konusun- da kararlar almacak. Türkiye'nin, ilk kez oy kullanma hakkına sahip olduğu bu konferans için yılda 350 milyar lira ödeme yaptığı belirtiliyor. Konferansın sonunda sistemlerin ya- yılması ve geüştirilmesi için spektrum kullanımına iliş- kin milyarlarca dolarlık bir yaünm pazannı etkileyecek kararlarahnacak. Radyoko- münikasyon Genel Kuru- lu'nun açıhşı dün Ulaştır- ma Bakanı Enis Öksüz ta- rafindan yapıldı. Konferans Başkanı Fatih Yurdal, uy- dulardan doğrudan radyo- televizyonya- yıru konulannın da tartışılacağını belir- terek, Türk Telekom'un da 2-3 yıl için- de BSS uydusu atmayı planladığım söy- ledi. Yurdal. "Birçokkonuda pazar kav- gası ve görüş avTihklan \ar. Aynı frekan- sm 2 sisteme tahsisi durumunda da kan- şıkhklar ortaya çtkryor" diye konuştu. tŞÇENİNEVRENİND] ŞÜKRAN SONER Gerisinde Kalmak Tersane işçileri dünkü 1 Mayıs etkinliklerinde labalık, en coşkulu, daha doğrusu en öfkeli yi gruplararasında dikkat çekiyorlardı. Onlan bar lemlerinden sonra hiçbir yerde bu kadar etki de, öfkeli görmemiştim. Bir kısmı sakallı, kare rüyüşleri, sloganlan ile madencileri anımsatıyc Gazeteye döndüğümde, onlardan gelmiş fat tinleri ile karşılaştım. Birincisi Özelleştirme Yüks rulu'nun 18 Nisan tarihli kararı. Ecevit, Bahçe lova, Önal'ın imzalannı taşıyan Haliç ve CamİJ sanelerinin kapatılmasını öngören kararda, işt lacak işçilerin tazminatlannın şirket tarafından mesi hükmü de yer alıyor. Haliç tersanesi, Deı limleri Enstitüsü'ne; Camialtı Tersanesi de Ista özel Idare Müdürlüğü'neteslim ediliyor. Türkçesi özelleştirme adı altında tarihi ters tarihe gömülüyor. Özel deneyimli, gerçekten t isteyen işçilerine de yol gözüküyor. Belki de en ı lisi Türkiye'nin sanayileşmesinde önemli yeı büyüktersaneler, Pendik'in de Gölcük deprerr rası askeri tersaneye dönüştürülmesi ile tümü> oluyor. Üç tarafı denizle çevrili Türkiye, gemi in nayiinde çok daha gerilerde bir noktaya çekili Camialtı ve Haliç Tersanesi işçileri bir bildiri de Kasımpaşa halkına sesleniyoriar. Birkaç önem leyi sizinle paylaşmakta yarar var: "Taşkızak Tersanesi'nin kapatılmasından : hükümetin aldığı Camialtı ve Haliç tersaneleriı patılması karan, biz çalışanlan etkilediği kada zamanda komşumuz olan siz Kasımpaşa halkı nafını da hem maddi hem manevi yönden etl cektir. Yüzyıllann geleneği, yaşam biçimiyokı Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda dayatmaya çalı. SevrAntlaşması ile tersaneleıimizi dağıtamayc peryalistgüçJer, Cumhuriyetsonrasıözellikle 191 buyana izlenen politikalar.. IMF, Dünya Banki kelci holdingler ve işbiriikçi hükümetler eliyle müzde tersanelehmizi kapattırmayı başardılaı Işçiler "ecdatyad/gân "dedikleri tersanelerin tılmasına karşı, tersane işçileri olarak yapacakl kuki, siyasi ve fiili her türlü mücadelelerinde H paşalılan yanlannda olmaya, kendilerine dest( meye çağınyoriar. Kapatma kararlarından sonra tersane işç direnişleri nasıl bir gelışme getirir? Kotarılmış rardan geri dönüşü sağlamak çok kolay bir iş Ama çok iyi bildiğım bir gerçek var. Soz k kapatmalarla Türk-lş'in bir sendikasının daha tiriliyor: Dok Gemi-lş Sendikası yıllardırçoğu kayıt d ral dışı, taşeronluk üzerine oturtuimuş özel s ait Tuzla tersanelerinde sayısız örgütlenme gin de yenik düştü. Çok fazla tersane işçisi sendı mada işten atıldı. Şimdi arka arkaya Pendik, zak, Camialtı, Haliç elden gidiyor. Türk-lş, Dc mi-lş bu saatten sonra işçi hakkı adına yola <; için biraz geç kalmadılar mı? Laf aramızda.. kapalı kapılararkasındakileri| lemem, ama bize ulaşmış, her iki örgütün bu ya yönelik ciddi girişimlerinden, karşı duruşla en azından benim haberim yok. Bugüne kad saneler üzerinde oynanan oyunlara karşı çı meslek duyarlılığı ile gemi mühendisleri, odal de canlannın yanacağını önceden gören bilin sane işçileri oldu. Dünkü 1 Mayıs 2000'in gündemi, tersane i nin başına gelenle çok fazla çakışıyor. Kamu nelerinin yok edilmesi, Türkiye özelinde aslın lamlı güçlü tersaneciliğin işinin bitirilmesi, strai alanın yabancı gemi rthaline bağımlı kılınması,; taTürk denizciliğinin daha da geriletilmesi.. yeı ya sömürü düzeni, IMF, Dünya Bankası reçet tıpatıp uyuyor. Gelin görün ki, ideolojisini yitiımiş, örgütlü den, moral değerlerinden çok şey kaybetm tabanından kopmuş sendika liderleri, Seattl< yılki 1 Mayıs'ın evrensel gündeminden uzakta I yı yeğliyoriar. Sermayenin küresel saldınsın; emekçilerin güçbiriiği onlara çok fazla sol, id gözüküyor. Kafalannı kuma gömdükleri, uzun zamar sendikacılık yapabildiklerinden, geleneksel sf kara kaymalanndan mı bilinmez, emeğin dün gündemi onlan ürkütüyor. Yıllardırzorunlu olan degözüküp, zaten hep 1 Mayıs'lardan "işçis uluslararası biriik, mücadele dayanışması" güro den kaçmaya bakıyorlardı. Bu yılki gündemd ha da fazla ürkmüş olmalılar ki, "bizyokuz" d den yok olmanın yollannı arayıp buldular. 1 Mayıs kutlamalarında, adlan varken fıiler görev, sorumluluk almadılar. Meydanlardan kî ama bir şeyler yapmış olmak üzere de Türk- kanlar kurulu karan ile bir hafta kadar önce tat neticilerle Ankara'ya yürüyüş ve kapalı salon I tısı düzenlediler. Nasıl bir çelişkidir ki, sorunlardan bunalan bu yılki 1 Mayıs'ta, sendikalannın fiilen göre\ lan yıllardan daha kalabalıktılar. Dünkü 1 Mayıs gündemi, kalabalığı, renkli l< emek cephesinin küreselleşmeyi sorgulaya lemleri ile çok anlamh idi. Ancak kamuoyundi lanan birbaşkayüzü ile konuşmayı, kürsüye, karşısına çıkmayı göze alamayan, belki de yı maktan korkan, ülke ve dünya emek günd çok gerisinde kalan sendika liderleri ile acı biı yu sergiliyordu. sukransoner(g yahoo.com Boya-badana zam şampiyonı • Ekonomi Servisi - Nisan ayının zam şamp bir önceki aya göre yüzde 100 artan boya-b işçiliği ücreti oldu. tstanbul Ticaret Odası ( Nisan ayında fiyatlan en fazla artan madde açıkladı. Nisan ayında badana-boya işçiliği ücreti 200 milyon liraya yükseldı. Nisan ay artışı sıralamasında ikinciliği, yüzde 73.4'lı oramyla çocuk ayakkabısı alırken yüzde 69 artış ile bluz üçüncü oldu. Fiyat artışında ü; su^lardaki diğer maddeler ve artış oranlan şöyle: "Etek yüzde 67.9, tayyör yüzde 65.2 elbisesi yüzde 56.8. gömlek yüzde 48.9" Sabancı HoMing'den açıklam • Ekonomi Servisi - Sabancı Holding, 25 r 2000 tarihli Cumhuriyet'te yayımlanan "Sî Sapeksa AŞ'ye suç duyurusu" başlıklı hab ilişkin bir açıklama yaptı. Sabancı Holding yapılan açıklamada, habere konu olan sahtf iddiasınm gerçeği yansıtmadığı ve bununla açılan davayı mahkemenin reddettiği vurgu Açıklamada, Abidin Ünal'ın, "1998 yılınd Diyansa Fl adı ile çiftçiye satılan sınk don tohumunun Uluslararası Tohum Sertifikasj (İSTA) belgelerine göre sahte olduğu" yön suç duyurusu, davanın Tokat Asliye Hukuli Mahkemesi'nce reddedihnesiyle sonuçlanc
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle