Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 MAYIS 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA
JvLJLil U r i . kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Erol Eti'nin 'Camaltı ve Sırüstü Resimler' sergisi 16 Mayıs'a dek Artisan Sanat Galerisi'nde
Toprağa ve kültüresaygıBARIŞ BEHRAMOĞLU
Değışik tekniklerde duvar re-
simleri yapan ve açık alanlarda
çalışma olanaklannın daha ge-
niş olduğunu söyleyen sanatçı ve
öğretim görevlisi Erol Eti, 'vaz-
geçemediğinr söylediği camaltı
tekni|inı kullanarak yapöğı resim-
lerinden yeni sergi açtı.
"Bir şey üretmek için insanın
kiiltürel biriküni yoğun bir top-
hımıın üyesi olması gerektiğine
inanıyorum. BirUdmin nasıl kıü-
lamkbğı önemüdir. Bu tartısma-
mn iki odağı var. Biri geleneği ay-
nen tekrariamak ve diğeri de be-
nim kabul ettiğim gelenekten bir
bal ansı gibi faydalanmak.." dı-
yerek çalışmalannı anlatan
Eti'nin, 'Camaln ve Sırüstû Re-
simler' sergisi 16 Mayıs'a dek
Artisan Sanat Galerisi'nde izle-
nelebüir.
- Birhalksanan olan camaln re-
simler yapmava nasıl başladınız?
EROL ETI - Yağlı boya tek-
niğiyle resim yaparken gerek do-
ku gerekse ışıkta bir derinlik ara-
yışına girdim. Bunun üzerine al-
tın varak kullandım. Ancak bu
da yetmedi. Bu arada Anadolu
gezilerinde camaltı eserlere rast-
ladım. Çoğu kınldığından bugü-
ne resimlerden çok az örnek kal-
mıştı. Yapılanlara derinlik katan
zengin bir teknik kullaruldığını fark ettim ve bu-
nun ûzerine gitme karan verdim.
- Esld ustalarla sizin kullandığınız teknikler
arasında ne gibi farklıhklar bulunuyor?
ETİ-Eskı cam ustalan tamamen cam arkasın-
da şeffaf boyalar, yaldızlı kâğıtlar kullanarak
çahşıyor ve bunlan resmin tadına göre kullanı-
yorlar. Bugün, herkes yağlı boya resim yapıyor
• "Bir şey üretmek için insanın kiiltürel birikimi yoğun bir
toplumun üyesi olması gerektiğine inanıyorum. Birikimin nasıl
kullanıldığı önemlidir. Bu tartışmanın iki odağı var. Biri geleneği
aynen tekrariamak ve diğeri de benim kabul ettiğim gelenekten
bir bal ansı gibi faydalanmak."
ama ayn ayn teknikleri seçiyorlar. Ben de camal-
tı çalışmalanmda farklı bir dil oluşturdum. Hem
ayna hem de sınn üstünde boyamave kazımayön-
temini uyguluyorum.
- Resimleriniz de tuğra, mezar taşı ve bunun
gibi motifler kuüanıyorsunuz. Bundan söz ede-
biür misiniz?
ETt - Tam bir Anadolu sentezi içerisinde ya-
şıyoruz. Üç büyük kültürün tam göbeğındeyiz.
Her sokaktan geçtiğiniz de bu kültürel değerle-
re ait işaretler gözünüze çarpıyor. Bu birikime
bir teşekkûr etmem gerekiyordu. Ama Osman-
lfdan mı Selçuklu'dan mı, Bizans'tan mı yoksa
Roma'dan mı kullanmam gerektığine karar ve-
remedim ve çalışmalanma hepsinden biraz ser-
piştirdim.
- Çoğunhıkla toprak renkleri-
ni kuilanmışsınız. Bunun beihii
bir nedeni var mı?
ETİ - En sabırh, en büyük us-
ta doğa. tşini çok akılhca yapı-
yor. Tüm dış etkenlere karşın çi-
çegi açıyor, rüzgâra karşı yönü-
nü alıyor. Insanı motive etmek için
nasıl bir ortam kurmak gerekiyor-
sa, doğadaki bütün canlılan da iş-
lemek için kendi mekânlannda
ele almak gerekiyor. O ustanın,
yani doğanın disiplini ve sabn
teşekkûr edilecek öğelerdir. Top-
rak hiçbir şeyi inkâr etmez, nan-
kör değildir, tam tersine verim-
lidir. Bu sergi bir bakıma, doğa
ve kültürel değerlerimıze bir say-
gı sergisidir.
- Bireğjnmti obrak, gdenek us-
talanndan bugüne kadar bize
ulaşan değerleri ve özeüikle kul-
landıgınız bu resim tekniklerini
öğrencilerinize aktanyor musu-
nuz?
ETt - Elbette. Ancak bunu bu-
yurgan olmadan gerçekleştirme-
liyiz. Kendi işini, yolunu bulan
insanlar yetiştirmek gerekiyor.
Öğretmek ve yaratmak, ikisi bir
arada çok zor. Birisinde veriyor-
sunuz ve öyle olunca üretiminiz
kısıtlanıyor.
- Gençlerin geieneğe bakışmı
nasıl değerfendiriyorsunuz?
ETt- Bazı kesimlerde geiene-
ğe son derece katı bakılıyor. Belkide aykın ol-
mak moda olduğu için. Bizim gençleri şaşırtma-
mamız lazun. Geleneği yadsımamak gerekiyor.
Öyle yaparsak ustalanru, o çok renklilıği tayin
edemiyorlar. Bir mesaj vermek istiyorsanız or-
taya yeni bir şeyler koymak zorundasınız. Bu-
günü ve yannı kullanarak yapılan ıslerde gele-
nek ustası bana göre daima olacak.
Ayfer Tunç'un 'Aziz Bey Hadisesi' adlı kitabı yayımlandı
'Gözlerim sürekli
ğeçmişe dönûl?
BtRHANKESKİN
Geceleri kendi kahramanlannı yazıp
gündüzleri ise tekrar bu yeni dünyaya
bakmak durumunda olduğunu söyleyen
yazar Ayfer Tunç'la son kitabı "Aziz Bey
Hadisesi" üzenne görüştük.
- Herkes büun-kurguva ve fütürist yak-
laşunlara soyunuyor, siz neden klasikkal-
ma yolunu seçiyorsunuz? Bu bir inat mı,
inatsa neyin inadı?
AYFER TUNÇ: Bılim-kurgu sevmem,
fütürist yaklaşımlar da bana göre değil.
Bunun inatla bir ilgisi yok, başka türlü-
sü elimden gelmiyor. Bilmiyorum ne-
den; geleceği düşlemekten, gelecekte üı-
san olmanın yeni bir dil gerektireceği
muhakkak olan trajedisi üzerine düşün-
mekten hiç zevk almadım. Geçmışe dö-
nük, gözleri sürekli geçmişte olan biri-
aşadığımız
bugünkü dünya; şiiri
zehirleyen, masumiyeti
gülünçleştiren, zalimliği
legalleştiren, mega olanın
itibar gördüğü bir dünya!'
yim. Hayatımızı yapan "şeyler" geçmiş-
ten geliyor. Ya sürüyor, ya dönüşerek sü-
rüyor, ya da yok oluyor, ama bir iz bıra-
kıyor. Bu izlen sürmek beni heyecanlan-
dınyor. Heyecanlanmak için yazıyorum.
Oysa geleceğe bakmak "tûmevanma"
bir zihinsel yapı gerektiriyor sanki. Ben
de yazma dürtüsü uyandıran şeylerin tü-
mû geçmişte duruyor.
- Oyküterinizin karakterieri de bura-
dan bakıldığında eskbniş, eprimiş fotoğ-
rafiann, sanki en az yirmi-otuz yıl önce-
sinin insanlanymış gibi duruyoriar. Geç-
mişe yönelik bir tavnnızvar dryebiür mi-
yiz? Geçmiş sizin için nerede duruyor?
TUNÇ: Yaşadığımız bugünkü dünya;
şiiri zehirleyen, masumiyeti gülünçleşti-
ren, zalimliği legalleştiren, mega ve hi-
per olanın itibar gördüğü bir dünya! Yer-
kabuğunun üstünde, insan elinin ürettik-
leri birbirine benziyor artık. Farklı ve
mütevazı olan hor görülüyor. Yalnız şe-
hirler, kavramlar, yükselen veya alçalan
değerler, binalar, yemekler değil birbiri-
ne benzeyen.. duygular da benziyor, ben-
zetiliyor. Kitleyi bir makine gibi kulla-
nan piyasalar, duygulan tanımlıyor, sınıf-
landınyor, isterse yaratıyor, isterse yok
ediyor. Oysa yerkabuğunun altmda mil-
yarlarca yıldır değişmeyen dengesiyle
dünya, üstünde olup bitene aldırmadan
yaşıyor. Bu türdeş, benzeş, sığ ve kitle-
sel olana "küreseT diyorlar. Bu malze-
meden şizofrenik bir hikâye çıkabilir, o
da benim gücümü aşar. Ben basit bir ya-
zanm sadece.. tuhaf, kınk hikâyeleri se-
ven. Bu tuhaf hikâyelerinin izlerini geç-
miş yıllarda sürmeye çalıştığım; yeni
dünyanın ciddiye bile almadığı, kaderiy-
le sıra dışına itilmiş ama sıradan insan-
lan yazmayı seven, mütevazı bir yazar.
- Ayfer Tunç öykülerinin pek çoğunda
şebrin göbeğinin biraz dışına taşan, iddi-
asız, sıradan insanlann mekânlan ve at-
mosfeıieri var; siz bunlan oldukça ba-
şarüı kuruyorsunuz. Bir öykücü, mekâ-
nı ve atmosferi yaraörken nereye bakar?
Siz nereye balâyorsunuz ? Psikoloji Ue
aramz nasıl?
TUNÇ: Ben içime bakıyorum. Aidi-
yet duygusu ile yabancılık hali arasında-
ki katmanlarbeni şiddetle ilgilendiriyor.
Bir kere şehrin insanıyım, şehir demek
insan demek. Ama çok ve benzeşmez in-
sanlar demek. Kendine ait bir kişiliği
olan ve bu kişiliğin çizgilerini alçakgö-
nüllü bir duruşla yansıtan mekânlar ile,
ait olduğu dünyanın dışına itilmiş, ken-
di aidiyetlerine yabancılaşmış, suskun
insanlann birleşiminden oluşan bir at-
mosfer benimki. Mekânlann suskunlu-
ğu, iddiasızlığı, gözden düşmüşlüğü hat-
ta yeni zamanlarla birlikte küçümsenir
oluşlan bende, bir yaşıyor olma duygu-
su yaratıyor. Sokaklar, şehirler, meyha-
neler, parklar, trenler ve özellikle apart-
manlarsanki canhlar, yeni hayann itip kak-
ması yüzünden üzülüyorlar, kahırlanı-
yorlar. Mekânının kişiliği olmayan bir
öykü yanm kalmış bir öyküdürbenim için.
Mekânın kişisi, öyküyü yaşıyor kılmaya
yetmez. "Hikâyeemıeyi'' seviyorum, ha-
yattan kesit almayı değil
- Aziz Bey Hadjsesi'nde öykülerintü-
mü de kederle örülmüş hayatian anlaO-
yor. Ha> aün en temel iki duygusundan bi-
ri bu, ama diğeri, yani neseyeyer yok mu?
TUNÇ: "Dertierizevkedindim, bende
neş'e ne arar?" Yazdıklanm kederli şey-
ler olabilir, ama ben aslında neşeli biri-
yim. Şöyle de denebilir belki, neşeyi ya-
şamayı, kederi yazmayı tercih ediyorum.
Benim hayatımda da herkesin hayahnda
olduğu gibi kederli anlar/anılar var, ama
tuhaftır, hemen hiçbirini hatırlamıyorum.
Zihnimbanaait kederleri şaşüacak bir hız-
la siliyor.
2000'denMuhsin Ertuğrul'abaJaş
ÖZDEMtRNUTKU ceki kendine karşı çıkarak sonraki kendini bulan
Muhsin Ertuğrul, günümüze dek örnek bir yol gös-
Bir toplumun öncüsü, uyancısı ve kültür savaşçı- terici oiarak aramızda yaşamaktadır. Onun bu eski-
sı olan her sanatçı, önce kişiliğiyle varolur. Bu öyle m e
yen ve duraksız gelişim gösteren sanatçı özelliği,
bir kişiliktir ki, kendinden önce, yaptığı işi, ürettiği
sanatı düşünen, küçük hesaplarla uğraşmayan, ken-
di çıkarlannı değil, toplumun gelişmesine katkıda
bulunmayı düşünen, haksızhk karşısmda eğilmeyen,
bedeli ne olursa olsun düşündüğünü söyleyen ve söy-
lediğini eyleme sokan niteliklerle donanmıştır. Sanat-
çı yaptığı işten ödün vermediği ölçüde büyür ve top-
hıma yararlı olur. _ ^ ^ _ ^ ^ ^
Yirmi biryıl önce yitirdiğimiz us-
tamız MuhsinErtuğrulişte böyle bir
kişiliği olan bir sanatçıydı. Gerçekbir
tiyatro adamıydı. Ctopik değil ide-
alistri, oportünist değil özveriliydi.
Kendi için değil tiyatro için kav-
gacıydı. Öfkeli değil, ciddiydi. Ter-
sine, çekingen ve alçakgönüllü kişi-
liği onu bırçok kişınin yanlış anla-
masınaneden olmuştur. Onu içine ka-
panık, soğuk bulanlar olduğu kadar,
saldırgan ve öfkeli sananlar da çık-
mışür. Oysa onun öfkesi yalmzca ti-
yatro sanatını bilmeyenlere, tiyatro-
ya duyarsız kalanlara ve ona karşı
haksız yere hakarette bulunanlara
karşı alevlenmiştir. O en sert yazıla-
nnı, tiyatroya karşı kişisel düşmanlıklara dayanan
haksız ve seviyesiz eleştirilere karşı yazmıştır.
Uzun sanat yaşamı içinde O, ne her dönem başka
türlü esen yellere boyun eğmiş, ne de onu ezmek is-
teyenlere kendini ezdirmiştir. Sanat yaşamı süresin-
ce bilgisini, görgüsünü, inancını büyük engellere kar-
şınyürütmüş ve bugünün tiyatrosunun oluşumuna yol
açrmşfar. Hiçbir zaman ve hiçbir ycrde günlük poh-
tikanm baskısı önünde eğilmemiş, gerektiğinde bu-
lunduğu makamı duraksamadan, şapkasuu ahp terk
etmiştir. Böylece yitirdiği sadece koltuklar ohnuş,
ama buna karşılık örnek sanatçı kışiliğini ölümüne
dek dimdik ayakta tutmuştur. Yaptığı işe olan inancı
ve çahşması, onunla birlikte başka bir yerde yeniden
yeşermıştir. Onun için de, yetmiş yıllık sanat yaşamı
içinde, kendini ve sanatını sürekli yenileyen, hep ön-
JL ürk tiyatro
tarihinde, Muhsin
Ertuğrul'un yazgısı da
diğer sanatçılar gibi
dramatiktir. 20O0'li
yıllann başında ustayı
anarken şunun
bilincindeyiz: Her şeye
karşın çabası ve emeği
ülkenin tiyatrosu adına
olmuştur.
sanatçı nitelığıni kartvizit oiarak para cüzdanında ta-
şıyan kimselerden çok ayndır.
Bugünkü tiyatromuzun varohış nedeni, bu büyük
tiyatro adamıdır. Çünkü bugünün oyunculan olan
bizler onun bu uzun, zor sanat yıllannın birer uzan-
tısıyız. Ve çok iyi bilinmelidir ki, daha önce böyle bir
ustadan yoksun olsaydık bizler de olamazdık, bizden
^ ^ ^ ^ _ _ _ sonrakiler de.
Onun sanat anlayışının karşısına
çıkacak bir antitezde bile yine onun
kendi kişiliği ve yaptıklan vardır.
Sanatçının kendi dÖneminin güç ko-
şullan içinde büyüttüğü ve bizlere
emanet ettiği tiyatro bugün artık çe-
şitli noktalarda yeterli değilse, çağ-
daş Türk tiyatrosunun gelişmesi açı-
sından onu yadsımakla değil, onu
yansılamakla başanya ulaşabiliriz.
Gelecek kuşaklara devTedeceğimiz
çağdaş Türk tiyatrosunu yaşatmak
istiyorsak onun ağırhğmda ve değe-
rinde tiyatro adamlanna gereksini-
mimiz olduğunu hatırdan çıkarma-
yahm.
MuhsinErtuğrul doğru sözlülüğü,
eğihneyişi, rüzgâr horozu gibi dönmeyişi ile tiyatro
tarihimiz içinde her zaman anılacak ömek bir kişi-
liktir. Ama bu toplum ona ne verdi diye araştıracak
olursakdüş kmklığuıa uğranz. Onu tanıyanlarve se-
venler dışında, toplumbu büyük sanatçıya çok az şey
venniştir. Yetkililer ona ne manevi huzur vermiş ne
de maddi rahatlık sağlamıştır.
Türktiyatro tarihi içinde tüm •varetöklerine karşm,
Muhsin Ertuğrul'un yazgısı da tiyatronun diğer öz-
verili sanatçılan gibi dramatiktir. 20O0'ii yıllann ba-
şında bu büyük tiyatrocuyu anarken şunun bilincin-
deyiz: Her şeye karşın zamanaşımına yenik düşme-
yen bu üstün insannı her çabası ve emeği bu ülkenin
tiyatrosu adına olmuştur.
Muhsin Ertuğrul Bildirisi 2000
Leyla Gantsa retrospektif
sergisi Antik Sanat Galenisi'nde
• Kültür Servisi - Türk resim sanatında özgün
bir yeri olan Leyla Gamsız'ın retrospektif sergisi
Antık Sanat Galerisi'nde 5 Mayıs'a dek
izlenebilecek. Resim tanhimızdeki Onlar
Grubu'nun kurucu üyelerinden, yıllarca
Akademi'de Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun ve
Paris'te Fernand Leger ile Andre Lhote'un
öğretilerinden beslenen Gamsız,
kendi yeteneğinı ve sanat anlayışını özümseyerek
özgün bir resim dili oluşturdu.
Son büyük sergisinde 196O'lı yıllardan bu yana
altmış dört parça eseriyle izleyici karşısına çıkan
sanatçı, lirik soyutlamalan, yöresel zenginlikli
manzaralan ve nülenyle tanınıyor.
(224 7417)
4. Nüzhet Erman Şiir
Ödüflem sahiplerini buldu
• Kültür Servisi - 1996'da aramızdan aynlan
şair-valı Nüzhet Erman anısına ailesi tarafından
düzenlenen şiir yanşmasında 'Süreyya' şiiriyle
Elbistan Anadolu Lisesi öğretmenlerinden
Celalettin Kurt ve 'Ağn Dağına Sesleniş' şiiriyle
MEB müfettişi Dr. Rıfat Araz birincilik ödülü
kazandılar. Prof. Sadık Tural, Prof. Talat Halman,
Prof. Bilge Ersilacun, Dr. Hidayet Özcan, Yavuz
Bülent Bakiler ve Filiz Erman Örekli'den oluşan
seçici kurul, 'Sensiz Bu Şehir'le Arzu Bayer'i,
'Masal'la Mazlum Cihangır'i, 'Bırakmadı Aşk
Beni' şiiriyle de Yunus Kara'yı teşvik ödülüne
değer gördüler.
Bİtfde mayıs fflmieri
• Kühür Servisi - îstanbul Bılgı Üniversitesi'nde
(BlLGl), sezona veda niteliğindeki mayıs
programında usta yönetmen Robert Bresson'un
fılmleri de yer alıyor: Ayın 3'ünde saat 19.30'da
ve 6'sında 19. OO'da 'Para', 5'inde
saat 19.00'da ve 7'sinde 17.00'de 'Yankesici'.
8 Mayıs saat 19.00'da 1928 doğumlu Ingiliz
yönetmen Nicolas Roeg'in
'Dünyaya Düşen Adam', 9 Mayıs 19.00'da
'Walkabout', 16 Mayıs 19.00'da 'Bad Timing',
23 Mayıs saat 19.00'da 'Don't Look Now'
adlı filmleri; 24 Mayıs Çarşamba ve
27 Mayıs Cumartesi 19.00'da Derek Jarman'ın
yönettiği 'Caravaggio'; 13 Mayıs Cumartesi
17.00'de Mehmet Mestçi'nin yönettiği
'Iskenderiye Tütünü' ve Umut Aral-Inanç
Ayar'ın yönettiği 'Otuzdört' adlı kısa filmler;
18.00'de Reha Erdem'in yönettiği 'Kaç Para
Kaç' izlenebilir.
Roxy'de Jazzanova gecesi
• Kühür Servisi -J&B sponsorluğunda Roxy'de
eğlenceli bir gece yaşatmak için ülkemize gelen
ünlü Dj'ler, 'Jazzanova' 3 Mayıs Çarşamba saat
23.00'te müzikseverlerle buluşacak. Dj Steffen
Berkhahn'ın da yer aldığı Jazzanova, Brazil,
Latin ve vurmalı çalgı/perküsyon temalannı soul
ve fölk müzıkle birleştirerek bu kombinasyonlan
drum&bass, house ve trip-hop gibi modern ses
yapılanyla kaynaştırarak geniş bir dinleyici
kitlesi oluşturdu.
Çevre senaryo ve yapım ödülleri
• Kültür Servisi - Kültürlerarası Medya ve Sanat
Çalışmalannı Destekleme Derneği'nin 1998'den
bu yana Fiat ve Vehbi Koç Vakfı'nın
destekleriyle düzenledıği çevre konulu senaryo
yapım ödüllerinin 2000 yılı konusu 'deprem'
oiarak belirlendi. Derneİc, çevre ile ilgili tüketim
değil sosyal amaçlı reklam formatında üretilen
görsel ürünlerle verilen zarann azaltıbnasına
yönelik çalışmalara imza atıyor.
(0216 33828 28)
YAPI KREDI YAYINLARI
ANKARA
KÜLTÜR ETKİNLİKLERİ
2000
İMZA GÜNÜ
14:00-16:00
Inıge Kitabevi
Ferit Edgü
Bilim Sanat Kitabevi
Kaya Ozsezgın
PANEL
14:00-17:00
' " kitap-hk
"Geçen yüzyıl edebiyatta ne oldu?"
1
Katılmrlar
llhan Berk. AIi Cengızkan,
Ahmet Oktay, Ayfer Tunç,
Güven Turan
Editör: Pelin Ozer Savh
Ankara İlniversitesi, Dil ve Tarıh-Coğrafja
Fakültesî, Mmaffer Cdker Salonu
2 Mii\ı> Siih