21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12MAYIS2000CUMA HABERLER 10. Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Kongresi'nde uzmanlar önemli sorıınlan masaya yatınyor 'Yahıız kalmaktan korkııyönmı^ ERDALA1ABEK ANTALYA/SARIGERME- 10. Ulusal Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Kongresi Türkiye'nın bu alandakı uzmanlannı, asis- tanlaruıı, psikolog, sosyal hizmet uzma- ru, hemşire gibı elemanlannı bir araya ge- tirdi. Üniversıtelerin öğretim üyeleri, ya- bancı konuşmacılar bu kongrede de çocuk ve ergen ruh sağlığının önemli sonmlan- nı masaya yatınyorlar. En çok incelememn yapddığı Marma- ra depremi ve sonrası, kongrenın en önem- li konusu. Deprem sırasında ve sonrasın- da yapılan çalışmalar geleceğe de ışık tu- tacak önemde. Bır başka sorun, çocuk ve ergen ruh sağlığı alanının yeni bir dal olması, uzman hekim sayısının Avrupa ölçütlerine göre çok az olması. Önemli bir başka sorun ise çocuklann ve ergenlerin ruh sağlığı sorunlannın hâ- lâ toplum içinde gereken önemde yer ala- maması. Yaşanan sorunlar oldukçayaygın olduğu, her gün ortaya çıkan örneklerinin . yaşandıgıbırortamdabüekonununuzman- İannın seslerine yeterince kulak verilme- mesi. Kongre bütün bu sorunlara bilimin çözümlerini anyor. Kongre Başkanı Prof. Dr. CahideAydın, kongrenın, Ege Üniver- sitesı Çocuk Psıkıyatnsı Anabılim Dah, Ço- . cuk ve Gençük Ruh Sağhğı Dernegi ile Ege Ünıversıtesı Güçlendırme Vakfı tarafindan , düzenlenmesinin önemli olduğunu vur- guluyor. Avrupa ülkelerinm çocuk ve ergen ruh _ sağlığı uzmanı sayılan ile ülkemiz sayıla- i nkarşılastınldığızaman ortayabiruçurum çıkıyor. 20 yaş altındaki nüfiıs sayısı ile uz- . man hekim sayısı karşılaştınldığı zaman ortaya çıkan tablo şöyle: , Ülkelere göre Uzman başına düşen 20 yaş altındaki sayı şöyle: Isviçre: 5300, Finlandiya: 6600, Isveç: 7700, Italya: 9400, Almanya: 22000, Porteldz: 24300, Türldye: 575000 Türkiye'de bir uzmana düşen 575.000 ı kişi oranı, aslmda hızmetten yararlanma ; koşullannınnedenliyetersız olduğunu da ortaya koymaktadır. Doç. Dr. FatihlnaTırı vurguladığı bu durumun hizmet yetersiz- liğini açıklamakta taşıdığı önem yeterin- ce açık. Prof. Dr. Atalay Yörükoğhı, bu alan- da üç uzmanla ışe başladıklannı, bugün ıse 50 uzmana ulaşıldığını belırterek 'Çocuk ve Ergen Ruh Sağhğı' alanının 20 yüzyıl- da keşfedi ldığını anlanı. Genç birbılım ala- " nı, ama hızla ilerliyor. Ruh sağlıklı eriş- kinler yetıştırmenin yolu da çocuk ve er- genlerin ruh sağlıklı olmasından geçiyor. 'Türkiye'de Çocuk PoHtikalan'nın tar- hşıldığı panelde hukukçu Üknur Serdar, aslında hukuksal olarak çocuklann yaşa- ma hakkınm, eğitim görme hakkının, sağ- lıklı büyüme hakkının, sömürülmeye kar- şı koruma hakkımn bulunduğunu, ancak hıçbır hukuk kuralının çocuklan, büyük- lerin elindenkurtaramadığını belirtti. Prof. Dr Atalay Yörükoğlu da "çocuk haklan- nın arnk bir ülkenin değil, bütün dünya- mn güvencesi amna ahnriıgmı" belirtti. 'Çoeukiar da, ailekri de çaresizJ Prof. Dr. Gürhan Fişek, çaüşan çocuk- larla ilgili olarak Fişek Vakn'nda sürdü- rülen çahşmalan açıkladı. Çalışan çocuk- lann da, aılelerinin de 'çaresizfik ve seçe- neksiztik' ıçınde bulunduklannı anlattı. Bu çocuklann gelir düzeylennin düşük, çalış- ma koşullannın ağır, sosyal güvenceden yoksun, meslek eğituninin yetersiz oldu- ğunu belırten Dr. Fişek, bu alanda çok da- ha etkin çalışmalann gerektiğini behrtti. Özellikle sosyal devletuı rolünûn azalnl- ması, hatta kaldınlmasının, sosyal politi- ka kılmdığı günümüzde, bu sorunlar çok daha açık olarak ortaya çıkmaktadır. Uzm. Dr. Tezan Bfldik de çahşan çocuk- larla yapılan çalışmalarda, çıraklann ken- di sorunlannı çeşitlı baskılar altında ya- şamak olarak açıİdadıklannı belirtti. Çocuklan çalışma yerlerinde en çok üzen olaylann: Küçük düşürülmek, lakap takılması, el şakalan, özel işlerde çalıştı- nlmak olduğunu, en çok ıstedikleri şey- lenn de arkadaşlanyla birlikte olmak, ta- til yapmak, işlerinde daha ilerlemek ola- rak ifade edıldığıni anlattı. • Çok yönlü çocuk istisman \ Çocuklann duygusal istismartürlen ola- rak: Alay edılme, aşağılanma, ortamda sı- . cak duygu iletişiminin olmaması, çocuk gelişmesinin engellenmesi görülmekte- Çocuklann fîziksel istisman olarak: Dayak atılması, hırpalanması, itilip kakıl- ması \ Ekonomik istismar: Aşın sürelerde ^çaTıştınlma, düşük ücretverme, ücretlerin [ zamanındavenlmemesı.tatilyapılmama- sı, resmı taril günlerinde bile çalıştınlma- sı, iş güvencelerinin olmaması, sosyal gü- venceden yoksun olmalan. Cinsel istismar: Daha az olmak üzere söz ve elle tacız, cmsel taciz taleplerinin ve zorlamalannın ohnası. ~^—7 Prof. Dr. Sevfl Atauz ise 'sokak çocuk- buY ile yapılan çalışmalann ortaya koy- \ duğu gerçeklere değûîdi. Pek çokçocüğİnT evde yaşanan kötü davramşlarla, okulda- ^ ^ korunmamalannın sonucunda sokağa sı- ğındığuu ve bu çocuklar için artık sokak- ta yaşamanın bir kurtuluş olarak görüldü- ğünü anlattı. Bu çocuklann en büyük so- rununun 'birisine güven duyabflmek' ol- duğunu açıklayan Prof. Dr. Atauz, temel gereksınmelerinın ügigörmek-gövenduy- En çok incelemenin yapddığı Marmara depremi ve sonrası, kongrenin en önemli konusu. Deprem sırasında ve sonrasında yapılan çabşmalar geleceğe de ışık tutacak önemde. Deprem sırasında okul öncesi dönemde olan çocuklar, 7 yaşalb, tepki olarak korku ile ağlama ve donakalma reaksiyonu gösterirken okul çağı çocuklannda korku ile kaçma reaksiyonu görüldü. mak-sevflmek' olarak saptandığını belirt- ti. Soruna "ancak çocuklann kanlımryla çözüm bulunacağuu, çocuklann katümn- nın obnadığı projelerin başansız kalacağı- nı" belirtti. Dr. Erdal Atabek'e göre, çocuk ve er- gen ruh sağlığı konusu, aileler için gere- ken önemı taşımıyor. Ailelerin çocuklan- nın öncelıkle giyimlerine ve oyuncaklan- na önem verdığinı, sonra bedensel sağlı- ğın önem taşıdığını, bundan sonrakı önem sırasının çocuğun eğitimı olarak belirlen- diğını, çocuğun ruh sağlığının, ancak bun- lardan sonra dıkkat çektığini belirtti. Bu . durumun ailelerin öğretisınden kaynak- landığim, ailelerin çocuk ruh sağhğı ko- nusunda bilgı eksikliğinin ve buna bağlı olarak korkulannm bulunduğunu belirten Dr. Atabek, bu korku nedeniyle ailelerin konudan uzak duraıak istediklenni belirt- ti. 'Anne! Yalnız kalmaktan korkuyorum...' Bu seslenış, deprem bölgesinde depre- mi yaşayan çocuklann yüzde 98 'inde gö- rüldü. 102 çocuk ve ergen ile yapılan ça- lışmada en çok ortaya çıkan belirtüer ola- rak şunlar saptandı: 0 Yalnız kalma korkusu yüzde 98 # Sevdıklerine birşey olmakorkusu yüz- de 93 0 Tekrar deprem olacak korkusu yüz- de 88. Dr. Osman Abah, Doç. Dr. Ümran Tü- zün, Prof. Dr. Ülkü Göktürk, Dr. Kağan Gflrkan, Uzm. Dr. Behhe Alyanak, Uzm. DT. Işık Görker tarafından yapılan çalış- mada, çok önemli bulgular elde edildi. Depremden sonra görülen ruhsal bo- zukluklar içinde: Akut stres reaksiyonu yüzde 76 olarak en yüksek oram aldı. Deprem sırasında okul öncesi dönem- de olan çocuklar, 7 yaşaln, tepki olarak kor- ku ile ağlama ve donakalma reaksiyonu gösterirken okul çağı çocuklannda korku ile kaçma reaksiyonu görüldü. Daha sonraki tepkiler ise: 0 Aşın uyanhnışlık, aşın tedirginlik yüz- de 95 0 Uyku bozukluğu yüzde 95 # Gece kâbuslan yüzde 87 0 Iştah azalması yüzde 66 olarak gö- rüldü. 0 Daha sonraki ruhsal durumlar: # Içe çekilme yüzde 57 # Hiperaktivite yüzde 26 0 Çabuk sinirlenme, anaya babaya kar- şı gelme yüzde 56 olarak görüldü. t ÇokkorktumJ > Uzm. Dr. Işık Görker'ın 50 çocuk üze- rinde yapnğı çalışmada elde edılen bulgu- lar da şöyle: Dile getirilen duygular olarak: 0 Çok korktum. 0 Babam dışarda kalmamız gerektiği- ni söyledî. 0 Babam yan daıredeki teyzeyi kurtar- mak içuı çok uğraştı. 0 Oğretmenimız öldü. 0 Yanımızdaki bınadan yardım iste- yenlerin sesleri geliyordu. Çocuklann yaşadıklan olaylara karşı gösterdiklen tepkiler de şöyle: 0 Anksiyete/KaygısattsgzaMut, gı duyma hali. 0 G k TURKUVAZ 2ooq y 0 Gece uyku bozukluğu. 0 Anneden aynlma kaygısı. 0 Gece altını ıslatma. 0 Konuya özgü korkular. 0 Olayı yenıden yaşama. 0 Artmış uyanlmışlık. ^t ^^_ 23 kız ve 27 erkek çocuğu üzerinde ya- puan bu çalışma da yaşanan depremin ruh sağlığı üzerindeki çalışmalardan birisı. ANASPONSOH ® TO«t H«Wk TOUAftl Cumhuriyet laettın Aksoy k Onay Akbas eril Anılanmert rdal Alantar labib Aydoğdu Igi Adalan toray Aris ^lehmet Aksoy riustafa Altıntas /lustafa Ata )zdemir Altan tahmi Aksungur Fomur Atagok Kli Teoman Germaner (Atos) 3edri Baykam 3ubi Erdinc Bakla : erruh Basağa <e2ban Arca Batıbeki îaim Bugay îadan Bezeyis Tulay Tura Bortecene Zahit Buyukisleyen brahim Ciftcioğlu Zehra Cobanlı Bufhan Doğancay Fanju Demirci Devrim Erbtl Adem Genc Sungor Guner /lehmet Gün ieset Gunal fleric Hual î.ilknn Naci İslimyeK irgin İniin Sirol Kutadgu îkrem Kahraman lusatnettin Kocan )mer Kalesi üyatin Nurıcv ?ekai Ormancı Vbdurrahman Ozioprak îunyamin Ozgultekin <emal Onsoy : atma Tulin Sungor Taner Vletin Talayman Mp Tamet Ulukılıç Dmer U'uc ÇAGDAŞ TURK Pl SAINT GERMAIN KIÜSESİ MVIIENS - FRANSA 25 NİSAN -14 MAYIS 2000 S AN AT GALERISI 1« 0216 346 02 76 -=-. 0216349 2610 Faks. 0216 414 02 06 EflMfl yuıtduııya#yurtdunya com Intemel www yurtdunya cofn RtRBAKIMA SERVEE TANtLİ Ankara'ya Doğpu BirAnkarayolculuğununöncesindeyazıyorumbu satırtan Siz yazımı okuduğunuzda ben de oraya var- mış olacağım TÜYAP'ın 4. Ankara Kitap Fuan'nın çağnlısıyım. Yıllardır Istanbul'da, birkaç yıldır da Ankara'da ve Izmir'de düzenlenen bu Fuar, o kent- terin başta gelen kültür etkinliklennden bin olup çik- mış halde. Bınierce okuru kitaplar ve yazarlarla bu- luşturmak; paneller düzenlemek, sergıler açıp dın- letiler sunrnak. Kolaydeğil! . . . . TÜYAP Kitap Fuariarı bu güç ışın ustesınden ge- liyor. Ama yaptığı kültürel hizmetin onurunu da ta- şıyor. Bir kez daha söylemiş olayım: Bu fuariar, Tür- kiye'nin öteki kentlerine doğru da adımlar attıği gün, kafalann ışıması daha yaygınlaşacak; aydınlanma da o oranda artacak. Ülkemizdeki itertemenın i»k men- zillerinden biri değil mi bu? Atatürk'ün Söy/e/ını, Falih Rıfkı Atay'ın Çan- kaya'smu Bülent Tanör'ün Kurtuluş-Kuruluş'unu bir yana bırakırsanız, Çağdaş Ankara'nın doğuşu- nu en güzel anlatanlar, ülkemızın romancılan oldu: Yakup Kadri Karaosmanoğlu nun Ankara's\ ile Panorama'sı öyledir; Mahmut Şevket Esendal'ın Ayaşlı ve Kiracılan öyledir. llk ikisi, Cumhuriyet'ın ilk yıllannı anlatır, toplum için -kendine göre- bir çıkış yolu göstenr ve ıdealist kadrolarda sonraki çözülü- şü dile getirirken; sonuncusu, Cumhuriyet'in ilk yıl- lannın Ankara'sındaki küçük insanlann yaşamlan- nın enfes bir öyküsüdür. Hatırlatmayın lürfen, unutur muyum Kemal Ta- hir'in Yorgun Savaşç/'sını? Anadolu'da yeni bir devletin kurulmasının hangi koşullarda olduğunu; genel bir yılgınlığm direnme gücüne çevrilmesıni, çetelerden düzenli orduya ge- çılmesini nasıl da ustalıkla anlatır büyük yazarl Sözü nereye mı getirmek istıyorum? Şuraya: Anadolu, hiçbir zaman yorgunluğun, yıl- gınlığm, bezginliğin yurdu olmadı. Ahmed Artfin ün- lü Anadolu şiirinde dedıği gıbı, "Kardeşliğin, çalış- manın, beraberiığin" bu güzel ülkesi, dayanıp di- retmenindesımgesıoldu: "Kitap ile" dayanmanın, "iş ile" dayanmanın, "tımak ile diş ile" dayanma- nın, "umutile, sevda ile, düş İle" dayanmanın... Miltî Mücadele, o direnişin son ömeğidir. Ankara, ondan aldığı esin ve güçle, Cumhuriyet'i kurdu ve onu devrimlerie payandaladı; '1923 Dev- hmi" ile kurulan yapı, genciliğin, kalleşlik ve ihane- tin onca darbesini yese de, bugün de ayakta. Onun- la yaşıt hiçbir rejim de yok bugün; hepsi yıkılıp ta- rihe kanştı. Bir hikmeti olsa gerek değil mi bunun? • Bir süre var ki, Ankara, uygar dünyadaki yerini da- ha da sağlamlaştırmak; demokrasisını güçlendırmek ve insan haklanyla donatmak ıçın kıpırdanışlar için- de. llk gerçekleştırmek ıstediği de, devleti devtet yap- mak; onu saydırarak, yurttaşlann güvenıni kazan- mak! Nasıl destek olmaz oluruz bu uğraşta ona? Yeni Cumhurbaşkanının, bir politikacı değil de pek saygın bir hukuk adamı olmastnı, sıradan bir rastlantLora'rak görebılir misiniz? Bır şeyler başlamıştır; bütün bir ağırbaşlılıkla sür- melidir. türkıye, bır kirlenme sürec;"nin içinden çı- kıp bugünlere geldı; kirinden ve pasından anndınh malı ve mutlaka çözmesi gereken öteki temel so- runlara el atmalıdır Sınıflar arasındaki uçurumu dol- durmak üzere "sosyalsoıyn"a; aklın ve bilimin ay- dınlığını okullara ve üniversiteye taşıyacak eğitim so- aınuna; bu arada Kürt sorununa... Ve yeni bir anayasa ile donanmaya... Ankara, bu sorunlann üstesinden gelecektir. Uberalizm çığırtkanlarının "daha az devlef çığ- lıklanna kulaklannı tıkayarak; "gece bekçisi" ya da "sınıhan korvyan" bir devlet anlayışı yerine, planlı bir ekonomi sürecinde rol alacak bir devlet görü- şüne de yer vererek; bütün küreselleşme şarkılan- na karşın, birey ve halk yaranna -XX. yüzyıl boyun- ca- kazanılmış hak ve özgüriük mevzilerine sahip çıkarak; kimi aymaz kalemlerin "piyasa demokra- sisi" aldatmacasına kapılmadan, demokrasisini bi- rey ve halk yaranna daha da "derinleştirerek"; de- mokrasiyi, tutunabıldiğı yerlerde düşmanlarıncaal- tedilmesini önlemek için, kendi değerlerini de say- dırarak... Niçin söylememeli? Biryerdeonu "militan"laştırarak... 17 STK bir araya geldi Kacbıı hakları için iıııza kampanyası tstanbul Haber Servia - Uluslararası Af Örgütü Basın Sözcüsü Ozlem Dal- kıran, Bırleşmiş Millet- ler'in (BM) Kadın Hakla- n Sözleşmesi'ne ek ola- rak Arahk 1999 tanhinde benimsediği ve cinsiyete dayalı aynmcıhğa uğra- yan kişi ve gruplann bırey- sel başvuruda bulunması- m sağlayan Seçmeli Ek Protokol'ü, Türkıye'nin de imzalamasını istedik- lenni belirtti. DİSK, Emekçi Kadın- lar Bırlıği, Helsinkı Yurt- taşlar Derneği, Insan Hak- lan Dernegi, Kadının İn- san Haklan Eylem-Araş- tırma Merkezi, Marmara Grubu însan Haklan Plat- formu, Uluslararası Af Ör- gütü, Mazlum-Der'in de aralannda bulunduğu 17 sivil toplum örgütü, başlat- tıklan imza kampanyası Baklandabflgi verrnek için ortaklaşa basın toplantısı düzenledı. Basm toplantısında, 17 sivil toplum örgütü adına açıklama yapan Özlem Dalkıran, topladüdan ım- zalan; Içışlen Bakanhğı, kadından ve insan hakla- nndan sorumlu devlet ba- kanhklanna göndererek Seçmeh Ek Protokol'ün, TBMM tarafından onay- lanmasını sağlamak içuı çahşacaklannı belirtti. 'Çekmce kaldınlsın' Dalkıran, BM'nin 1979'da hazırladığı Kadın Haklan Sözleşmesi'ni, Türkiye'nin 1985 yıluıda imzalamasına karşm Türk Medenı Kanunu'nun evli- lik ve aüe üişkileri konu- sundaki hükümler nede- niyle 15, 16 ve 29. mad- delere çekince koyduğu- nu ifade etti. Özlem Dal- kıran, Türkiye'nin Seçme- li Ek Protokorü de onay- layarak bir adım daha at- masmı sağlamak istedik- lerini ifade etti. Dalkıran, söz konusu protokolün, taraf devlet- lerin yargılama yetkisi al- tında bulunan bireylere ve gruplara sözJeleşmedeki haklann ihlaî edildig^ du- rumlarda Kadın Haklan Sözleşmesı Komitesi'ne başvuru yapmayolunuaç- hğını söyledi. însan Haklan Derneği Istanbul Şubesi Başkanı Eren Keskin de Türki- ye'nin uluslararası anlaş- malara ımza atmasını iste- diklenni kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle