17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12MAY1S2000CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ÖKsiiz'ün sözlepi kaygı yaratu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün, Bursa'da yaprıgı "Iş Bankası- Telekom Italia'nın döneklik yapacağını düşünmüyorum. Sinsi çevreler var. Bu parayı Türkiye'ye çok görenler var. Bu çevreler içeride de dışanda da var" sözleriyle isim \ernıekten kaçınarak verdiği mesajlar, 3 milyar dolara satılan GSM 1800 lisans ihalesiyle ılgili kaygı yarattı. Ankara Sanayici ve Işadamlan Derneği Yönetım Kurulu Başkanı Cengiz Bozbeyoğlu, "3 milyar dolarlık kaynağın Türkiye'ye girmesine hangi güçler engel oluyor? Açıklamak için suç işlemelerini beklemeyin. Aksi halde, di|er özelleştirmelere gölge düşer" açıklamasını yapö. 14garıHyana uzaklaşOrma • ANKARA (AA)- Adalet Bakanlığı, Kartal Özel Tip Cezaevi Infaz Koruma Başmemuru Eşref Inalkoç ile infaz koruma memurlan Imrani Çırak, Hakkı Aslan, Murat Aydemir, Hasan Hüseyin Alkaya, Merdan Zencir, Muhlis Dağıstanlı, Turgay Aktaş, Feridun Altunbulak, Muharrem Cömert, Cengiz Samyeli, Hüseyin Keskin, Necmettin Duran ve Güven Alptekin'i görevlerinden uzaklaştırdı. Adalet Bakanlığı, gardiyanlann "kurallarla bağdaşmayan hareketlerde bulunduklan, cezaevindeki bazı ünlüler ile temas kurduklan, pusula taşımak suretiyle birbirleriyle iletişim sağladıklan" gerekçesiyle görevden ahndığını açıklaJı. Akitgazetesine dava • AJsKARA(AA)- Ankara Cumhuriyet Başsa.cıhğı, yayımlanan bir yaada, Yargıtay 8. Daire üyesi Serpil Çetinlol'un kişilik haklanna hakaret edıldığı gerekçesiyle, Akit gazetesi Sorunlu Yazıişleri Müdürü Mehmet Özmen hakkııda dava açtı. Cumhıriyet Savcısı Metin Sezgiı tarafindan hazırhnan iddianamede, Akit {azetesi hakkında, 10 Aralııl999tarihli nüshsının 1. sayfasında yazaı belirtilmeden "RezJete Bak" başlıklı bir hser nedeniyle dava açıldiı bildirildi. Iddiaamede, sanıklar haklada 3 a> 15 gün ile 3 yıl A y arasmda hapis cezai istendi İKÖGenel Sefreterliği k THRAN(AA)- Tüıive, Islam Konferansı Örgıû (IKÖ) Genel Sekıterliği seçiminde î r a m destefini istedi Dıgîeri Bakanı Ismail Cenın özel temsilcisi olax: Tahran'a gelen Bîîyelçi Yaşar Yakış, örK^ti gün tran Dışişleri BaJoı Kemal Harrazi ile ya.jxı görüşmede, Iran'ı IK^Ğenel Sekreterligi'ııe IRNA tarafindan n IranDairy — ga_zsi dünkü Ş n d a , Türkiye'nin tfc^. tekreterliğini ICCM amaçlanna ulaşmak içziıaç olarak k\_suımayı amaçladığı 'Hıalelere çeteler kanşb Sadi Somuncuoğlu, bakanlıktan azledilmesinin temelinde Emlak Bankası'ndaki yolsuzluklarla mücadelesinin bulunduğunu ima etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Aksaray Milletvekili Sadi Somun- cuoğtu, devlet bakanlığından azledilme- sinin temelinde EmlakBankası'ndaki jok- suzluklaria mücadelesinin bulunduğunu i- ma ettı. Bazı çevrelenn büyük güç odak- lannı devreye soktuğunu ve ihalelere çe- telerin kanştığını anlatan Somuncuoğlu, "Ülkenin içinde buhınduğu nezaket dola- >ısıy1aberşe>iifadeed*memw dedı 5-6 ay önce karanbk işlerle uğraşanların gittiği bir yerde kendisinin görevden alınacağı yönünde konuşmalaryapıldığını anımsa- tan Somuncuoğlu, partililerden ihaleler konusunda bir istek gelip gelmediğinin sonılması üzerine, "Hiçbir parti mensu- Yasak sürecek bu, konumu ve ismi hakkında bilgi vere- meffl" dedi. Devlet Bakanlığı görevinden azledilen MHP Aksaray Milletvekili Somuncuoğ- lu, dün TBMM'de bir basın toplantısı dü- zenledi. Konuşmasının ilk bölümünde Meclis'te kendisine yönelik yapılan sal- dınya değinen Somuncuoğlu, parti tüzü- ğu, anayasa ve sıyasi yaşamı düzenleyen hukuk kurallannın yerine kendini koyan- lann demokrasi ile sorunlannın olduğu- nu söyledi. MHP'de son aylarda su yüzü- ne çıkan sürtüşmelerin bu sağlıksız yapı- nm bir sonucu olduğunu kaydeden So- muncuoğlu, "Partiyialündan kalkamaya- cağı bir töhmet altına sürüklnenlere ses- teniyorum. Hiç beklemeden ve kesin bir diDeişlenensuçlarreddedflmeüdir.Arka- stndan suçlular ve ortaklan partiden uzaklaştınlmalıdır. Bu işlemler, vakit geç- mesine ve vahim hatalara rağmen süratie yapılmarfığı takdirde Idrtflik partinin te- pesinde durmaya devam edecektir" dedi. Somuncuoğlu, konuşmasının ikinci bö- lümünde Emlak Bankası'nda sürdürülen yolsuzluklarla mücadeleye değindi. Bu bankanın son 10-12 yıl içinde Türki- ye'nin tanınmış büyük fırmalan tarafin- dan kuşaüldığını anlatan Somuncuoğlu, göreve geldikleri zaman bankadaki her türlü yolsuzluğun önünü kestiklerini söy- ledi. Bankayla ılışkı kuranlann güçlennin çok büyük olduğunu ve bu mücadele sı- rasında bu güçlerin kullanıldığını vurgu- layan Somuncuoğlu, hiçbir şekilde geri adım atmadıklanna dikkat çekti. "Azkdihnenizin Emlak BankasTyla U- gisi var mı" sorusuna Somuncuoğlu, "Onu ben net olarak söyleyemem,o kara- n verenlere sormanız lazun" yanıtını ver- di. Somuncuoğlu, "Oyöndebirtahmini- niz var mı" sorusu üzenne, "5-6 ay önce Ankara'nm bu karanlık ve kanşık işlerle uğraşanların müdavim olduğu mahniA» benim görevden ahnacağıma dair çok kuvvetii konuşmalar cereyan ediyor. Ben onlan duydum ama doğru bildiğimi yap- maya devam ettim" dıye konuştu. Oğrenciaffinda türban açmaznANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Milli Eğitim ve Kültür Komisyonu'nda kabul edilen öğrenci affi yasa tasansındaki türbanh öğrencilerle ilgilı düzenleme DSP ve MHP kanadında farklı yorumlandı. DSP'li üyeler, "Oğrencfler, yasa ve yasalara uygun Ogtti mevzuata uvmakzorundadır" hükmüyle türban yasağının süreceğini, MHP'liler ise türbanh öğrencilerin engellenmeyeceğini savundular. Yurtdışmda irticai faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle YÖK tarafindan geri çagnlan yüksek lisans öğrencilerinin FP ve DYP'lüerin verdiği önergeyle af kapsamına alınmasının genel kurulda yoğun tartışma yaratacağına dikkat çekildi. Tasandaki yenı değışıklıkle yardımcı doçentlere emekli oluncaya kadar bu kadroda görev yapma hakkı da öngörüldü. TBMM Milli Eğitim ve Kültür Komisyonu'nda önceki gün kabul edilen öğrenci affi yasa önerisiyle ilgili tartışmalar sürüyor. Türban yasağıyla ilgili olarak "Öğrencfler, yasa ve yasalara uygun ilgili mevzuata uymak zorundadır" hükmü, hükümetin DSP ve MHP kanadında birbirine zıt yorumlara neden oldu. Komisyonun DSP'li üyesi Haffl Çahk, bu düzenlemenin türban yasağımn delinmesine yol açmadığını belirtirken, "Konuyu incekdik, türban yasağı devam edecek* dedi. MHP'li üye Bozkurt Yaşar Oztürk ıse "Esas olan yasadır. YÖK Yasası'nın 17. maddesüıde 'üniversitelerde kıhk ve kıyafet serbesttir' deniyor. Her ünhersite yasanın bu hükmûne karşın farkh mevzuatiar uyguhıyor. Getirflen bu düzenlemeyle türbanh öğrencflerin üniversiteye girişi engeUenemeyecek" dedi. Kapsamı genişktfldi Korrusyon, ön lisans, lisans, yüksek lisans öğrencileri ile yardımcı doçentler için yeni haklar getiren yasa önerisinin kapsamını önergelerle daha da genişletti. FP ve DYP'li üyelerin verdiğı önergeyle, yurtdışmda irticai faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle YÖK tarafindan geri çağnlan ve ilişiği kesilen öğrenciler de af kapsamına alındı. Önendeki, "Yurtdışında başansızhğı nedeniyle YÖK tarafindan geri çağnlmayan, ancak yurtdışında kalması gereken süre dokhığu için geri gehnek zorunda kalan" hükmü, "YOK tarafindan her ne nedenle olursa olsun geri çağnlan'' biçımmde değıştınldı. YÖK Başkam Prof. Dr. Kemal Gürüz, devlet bursuyla yurtdışına yüksek lisans eğitimi için gönderilen öğrencılerden irticai faaliyetlerde bulunanlan, göreve geldikten kısa süre sonra geri çağırarak ilişiklerini kesrnıştı. Yüksek lisans ve doktora yabancı dil sınavında baraj 50'ye, doçentlik dil sınavında da 65'e düşürülürken, 2000 yılı olan yürürlük süresi 1997 ydına çekildi. Böylelikle, dil barajını aşamadığı için öğretim elemam kadrosıma dönen ya da üniversiteden aynlan yardımcı doçentler ile yüksek lisans öğrencilerine yeni hak tanındı. Yardımcı doçentlik için 12 yılla sınırla olan çahşma süresi ise kaldınldı. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART BEN ŞIZE PUROMU Ö25ET- i BE-V ONA /KAMÎ RECAi KUTANJ ABDULLAH GUL 0 Erdoğan, Gül'e destek sağlamak için harekete geçti FP'de tüzük kavgasıANK.4RA (Cum- huriyet Bürosu) - Kapatılan RP'nin si- yasi yasaklı lideri Necmettin Erba- kan'dan sonra siyasi yasaklı Tayyip Erdoğan da FP kongresinde dele- geleri etkilemek için harekete geç- ti. Erdoğan'm bugün ve yann An- kara'da Abdullah Gül'e destek sağ- lamak için delegelerle görüşmeler yapması bekleniyor. FP yönetimi- nin 14 Mayıs'ta yapılacak kongre- de yenilikçilerin listeyi delmelerini ve çarşaf listeyi önlemek için parti tüzüğünü son dakika operasyonuy- la değiştirmesi, parti içindeki geri- limi tırmandu-dı. FP genel başkan adayı Abdullah Gül, Erbakan'ın kongre delegelerini etkileme çaba- lan konusunda "Önûmde maymh bir tarla varken açık ve dürüst de- ğeriendirme yapamam" dedi. FP kongresı için Balgat'taki ko- nutunda sürdürdüğü kongre kulisi- nı önceki akşam milletvekili loj- manlarına taşıyan Erbakan, FP'li Fehim Adak'ın Oran'daki evınde delegelerle görüşerek Kutan'a des- tek vermelerini istedi. Siyasi ya- saklı Tayyip Erdoğan da bugün An- kara'ya gelerek kongre ıçin gelen delegelerle bire bir görüşerek "ema- netçisi'' Gül'e destek arayacak. FP Kurucular Kurulu'ndan iki maddenin değiştirimıesi gerekçe- siyle toplanan imzalarla tüzükte çarşaf listeyle kongreye gidilmesi- ni, listelerde çizik yapılmasmı ve grup başkanvekillerinin Başkanbk Divanı'nda oy kullanmalarmı önle- yici düzenlemeler yapan parti yö- netimi, böylelikle yenilikçileri tü- müyle devre dışı bırakmaya çalıştı. Tüzük değişikliğinin 5 Mayıs tari- hınde yapılması dikkat çekti. Yenilikçiler kendilerine yakm Kurucular Kurulu üyelerinden im- za toplayarak tüzük degişıkliklen- nin iptali için girişimde bulundu- lar, ancak yeterli imzaya henüz ula- şılamadığı belirtildi. Abdullah Gül, dün düzenlediği basın toplantısında tüzük değişikli- ğine tepki gösterdi. Gül'ün Hilton Oteli'nde düzenleyeceği kahvaltıü basm toplantası son anda "lüksotel- lerde toplanü tepki toplayubUn-" uyanlan üzerine iptal edildi. Gül, " Yapılan düzenleme fflede- legelere isim seçme hakkı tanınnu- yor. Kongre bir nevi onay mercü ha- Bne getiriliyor. Bunlar parriyi kuv- veüendirici değfl, zayıflaba düzen- lemelerdir'' dedi. Gazetecilerin so- rulannı da yanıtlayan Gül, Erba- kan'm kongre delegeleriyle görüş- tüğü anımsatılınca şunlan söyledi: "Bunun gizU tarafi yok. Erbakan hocamızdu-, başbakaiumızdn-. Ken- disi haksız bir şekflde siyasetin ıbşm- da bu-aküımştır. Dcfcgeter ziyarette buhınmuş otabüuier. Erbakan da partinin gâçhl biriktidar partisi ha- line gelmesinden muthı ohır." POIİTtKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA Karlı Sokak... Uğur Mumcu cinayetini üstlendikleri söylenen 'taşeron Hizbullah militanlan' dün öğle saatlerin- de Ankara'da Karlı Sokak'taydılar... Tatbikatı televizyon ekranlanndan milyonlarca kişi gibi ben de izledim... Yusuf Karakuş ve Abdülhamit Çelik... Kimdı bu kişıler? Polisin çok yakından bildiği, adlan cinayet, ha- raç toplama işine kanşmış, dinci terör örgütlerinin içinde yer almış militanlar... Uğur Mumcu cinayetinden 7 yıl sonra bu kişile- rin yakalanması bir rastlantı sonucu mudur? Elbette değll!.. Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda 1990- 2000 yılları arasında işlenmiş, ancak aydınlanma- mış cinayetleri görürüz... Muammer Aksoy, Bahriye Üçok'un Anka- ra'da; Çetin Emeç, Turan Dursun'un Istanbul'da; Musa Anter'in Diyarbakır'da katledilmeleri olay- lanna baktığımızda şu soru akla gelebilir: "Musa Anter'in ardından Uğur Mumcu'nun öl- dürülmesi sizde nasıl bir çağnşım yaratır?.." Bu soruyu, sadece biz değil, Türkiye'nin aydın- lan, yazarlan, siyasileri, sağcılan, solculan, dinci- leri, dinsizleri herkes sormalıdır... Uğur Mumcu cinayetinden 6 yıl sonra 21 Ekim 1999'da Ahmet Taner Kışlalı neden katledildi? Abdullah Öcalan, yakalanıp yargılanmış, ölüm cezasına mahkûm edilmiş... Uğur Mumcu öldürüldükten sonra ise Ankara'da emekli Binbaşı Cem Ersever; Istanbul'da Behcet Cantürk, Savaş Butdan, Hacı Kıray, Medet Ser- hat kaçırılıp aynı yöntemlerle katledilırlerken Gü- neydoğu'da faili meçhul cinayetler artmaya baş- lamış... Sonra ne oimuş? 2 Kasım 1996'da Susurluk'ta meydana gelen kazayla devlet içinde örgütlü, silahlı güç ortaya çıkmış; ama pek üzerine gidilmemiş, birkaç kişi dı- şında rutuklu kalmamış... ••• Dün eski bir istihbaratçı ilginç bir yorum yaptı: "Cem Ersever cinayeti aydınlatılmadan, Uğur Mumcu cinayetini çözmekbirazzorgeliyorbana!" Eski istihbaratçıya, "Neden" diye sorduğumda şu yanıtı atdım: "Cem Ersever, JlTEM'in kuruculan arasında yer alan önemli bir kişiydi. Binbaşılıktan emekli olana dek (17 Mart 1993) Güneydoğu'da önem- li görevler üstlendi. Adı bölgedeki faili meçhul ci- nayetlere kanştı. Itirafçılaha işbııiiği yaptı... Eğer Uğur Mumcu 24 Ocak 1993'te öldürülmeseydi, daha sonraki Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Cem Ersever cinayetlerinin aydınlatılması için büyük çaba harcardı. Tıpkı Abdi Ipekçi cinayetinde ol- duğu gibi..." Dedim ki: "Sizce, son operasyon Uğur Mumcu cinayeti- nin aydınlatılmasına yönelik mi?" Eski istihbaratçı, "Sanınm bunlar taşeron" de- yip ekledi: "Bu kişilerin devlet erki içindeki bağlantılanna bakılıyor mu, bakılmıyor mu o önemli. Hizbullah operasyonu neden 17 Ocak 2000'cte yapıldı da daha önce böyle kapsamlı bir operasyon yapılma- dı. Hizbullah 1993-1996 yıllan arasında Güneydo- ğu'da PKK'yle tek başına mı mücadele ettı? Ha- yır! Bu nokta çok önemli. Içerideki bağlantılar çö- zülmeli. Iran faktörü vardır ama tek başına değil- dir. Uğur Mumcu cinayeti, Iran-Hizbullah bağ- lantsının da içinde olduğu ve Susurluk'a dek uzanan karanlık ilişkiler zincirinin halkasıdır..." Konuşmamızın sonunda, eski istihbaratçı, Uğur Mumcu'nun otomobiline konulan bomba üzerin- de yorum yaptı: "Sizin dünkü yazınızda Güldal Mumcu'nun an- lattığı çok önemli bir nokta vardı. Uğur Bey'in oğ- lu 24 Ocak 1993 Pazar günü, saat 11.00 sırala- nnda otomobilin lastiklehni tekmeliyor. Uğur Mumcu bir şeylerden kuşkulanmış. Ama iki saat sonra Uğur Bey otomobile yaklaşınca bomba pat- lıyor. Otomobilin içinde olsa paramparça olur. Oysa, birkolu ve belden aşağısı kopuyor..." ••• Dün televizyonlardan Karlı Sokak'taki tatbika- tı izterken bir soru yönetttim kendime: "Uğur Mumcu'nun yanı sıra Ahmet Taner Kış- lalı cinayeti de çözülür mü?" Bu soruyu neden sordum kendime: Uğur Mumcu, Musa Anter cinayetinin ardın- dan, Ahmet Taner Kışlalı ise Abdullah Öcalan'ın Imralı'da yargılanıp ölüm cezasına mahkûm edil- mesinden sonra öldürülmüştü... Bu bir rastlantı mıdır? Dûzeltme: Dünkü yazımın sonunda, 'devletin güvenir- liği' yanlışlıkla 'devletin gûvenliği' olarak çıkmıştır. Düzel- tir, özür dilenm. H. Ç. hikmetcetinkaya(« cumhuriyeLcom.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 IRMIKIAYDEV ENGÎN aengin(a doruk.net.tr. BERLİN - Başlığı okuduğu- nuzda, hükümetler düzeyinde tartışmalardan, yalnızca büyük baş polıtikacılann ilgilendiği bir süreçten söz edileceğini dü- şündünüzseyanıldınız. Aydın- lardan orta boy işletmelere, borsa oyunculanndan medya ve iletişim sektörüne, üniversi- telerden ulaştırma sektörüne kadar yaşamın hemen her di- liminde düşünen, gelecek üs- tünetasanmlarüreten, sosya- lizmin 1989 yenilgisinin ardın- dan çıkış yolu arayanlara kadar çok geniş bir kitle "geleceğin Avrupasrnı ve Avrupa Birli- ği'nin (AB) büyümesini, geniş- lemesini tartışıyor. AB'yi salt bir ekonomik güç birliği, yarışı yitirmemek için bütünleşen bir şirketler toplu- luğu olarak düşünenler^ biraz Büyümeyi Tartışan AB ve Türkiye da alay edilerek AB'nin siya- sal, kültürel geleceği sergile- nerek uyanlıyorlar. Keza AB'yi salt "burjuva kozmopolitizmi" ile "proletar- ya entemasyonalizmi" maka- sına sıkışıp kalmış tartışmala- nn aşılacağı, uluslar üstü, ulus- lar ötesi, sınıflar üstü, sınrflar ötesi bir oluşum olarak kavra- yanlar da, AB'nin ekonomik te-. melinin altı çizilerek uyanlıyor. Schumann ve Adenauer gibi iki tutucu politikacının 2. Dünya Savaşı'nın yıkıntılan üs- tünde tohumunu attıklan "Tek Avrupa" düşü ve düşüncesi artık yakın bir gelecek. Batı'dakî bütünfeşmeyttiO^ yük ölçüde tamamlayan Avru- pa, yeni aday üyelerie Doğu Avrupa'yı da kucaklamaya ha- zırlanıyor. Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slo- venya, Romanya, Avusturya, Bulgaristan'ı da içine alıp coğ- rafya anlamında Atlanttk Ok- yanusu'ndan Ural Dağlan'na uzanan "muazzam birfederal devlet"e evriliyor. _^_ Yukandaki son paragrafı ki- mileri "biraz aceleci" bulabilir. Hatta kimileri "dereyi görme- den paçalan sıvamak" ya da "ateş olmayan yerde duman görmek" diye niteleyebilırler. Pek öyle değil. Tek Avrupa düşü tartışmala- nnın ulaştığı toplumsal geniş- lik çok şaşırtıcı. Toplumun he- men her kesiminden insanlann "sevinerek-ürkerek-itiraz ede- rek-hızlandırmaya çalışarak- karşı çıkarak-destekleyerek" ama hep aynı konuda odakla- narak tartışmalan artık elle tu- tuiür, gözîe görOIOr tıate gel- miş. Önceki gün bu satriann ya- zan, bir grup TV ve radyo ga- zetecisi ile uzun bir sohbete katıldı. Sohbet boyunca dal- dan dala atlandı, ama her "dal" ille de AB "ana da//"na bağlan- dı. AB eksenı üstünde odak- landt. Hani neredeyse, bir Türk lokantasında yemek ısmarla- yan adamın, "Oğlum bir bar- daksu ver. Ama patlıcansız ol- sun" dediği gibi, biz de nere- deyse "Yahu bir şey söyleyin, ama n 'olurAB 'siz olsun" diye- cektik... ••• AB'nin genişlemesi konuşu- lurken Türkiye ister istemez tartışmanın önemli bir halkası- na dönüşüveriyor. Türkiye'nin, merkezinde yer aldığı bir sürü sorun ve soru var. Buyurun bu soru ve sorun- lardan küçük bir seçki. Avrupa 'nın sınırian Suriye, I- rak, Iran'a ulaşırmı? Yoksa do- ğuda UralDağlan'nda, gûney- doğuda Bulgaristan, Yunanis- tan, Romanya ile mi biter? Malta ve Kıbns'ı içermeye yönelen AB, Türkiye söz konu- su olunca neden duraksıyor? Avrupa'nın bir Hıristiyan top- lumu olduğu gerçek. Hıristi- yanlık saJt bir din ortaklıgı oJ- manm yam sıra bir küttür te- meJİ. Müzigi, resmi, edebiyau ile Islamdan "farklı bir kültür". Keza hukukun kökenleri, aile kavramının içeriği ile de Islam- dan farklı. Irk, mılliyet aynmı gi- bi ilkellikleri aşan Avrupa ay- dınlarının, yüksek sesle "teiaf- fuz" etmekten çekinmelerine rağmen bu sorular, bütün Av- rupalılann kafasında var. Söy- lenmeyışi, olmadığı anlamına gelmiyor. Ama Avrupa er geç bu soruyta yüzleşecek, Türki- ye de öyle. Avrupalının büyük bir bölü- mü için Türkiye deyince akla hâlâ Antalya şeridi (Türk Rivi- erası), Istanbul ve birmiktarda Ege kıyılan geliyor. Bu bölge- lerle "geri kalan Türkiye" ara- sındakı derin kültürel (özellikle kültüreO ve ekonomik uçurum, "AB üyesi bir Türkiye''için cid- di bir engel. Türkiye bu uçuru- mu kapatabilir mi? Kapatamaz. Çûnkû sorun salt ekonomik değil, kültürel. Dinsel etkenler çok baskın ve yaşam kültürü çok farklı. O za- man bir bütün olarak Türki- ye 'ninAB üyeliği nasıl olacakl •k-k-k Neredeyse rasgele seçtiği- miz bu tartışma konulan Türki- ye'nin niye AB'nin büyümesi tartışmalannda önemli odak noktası oluşturduğunu yeterin- ce kanrtlıyor... Görüyorsunuz, çok çapraşık ve zortu bir tartışma sürüyor. Anlaşılan biz bu konuya yann da devam edeceğiz. t Cumhuriyet K kitap kulübü ÇAĞININTANIĞIÜÇTAZAR 2. BASI KUBİUY OUYI VE TARİKAT MHPLARI 4 BASI SANCILIYIIİAR RU$AT1UM$ SOKAKLU 4. BASI 1 POSTUNDA KURT ZAMBAK SANA DA BULA$TI KAN 2. BASI DİN BARONUNUN KAZLARI 2. BASI |İBATWBAH SiVDAinilANESİKLLİNÜl TUtKİYC'NİH ŞEnAN İK&ENİ ZLERİN POYtAZ Cumhunyet Kıtap Kulubu Çağ Pazariama A.Ş. Turkocağı Cad No 39/41 (34334)Cağaloğlu-!stanbul Tel:514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle