19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
• IİSAN 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA JvLJJ-Jİ UJtl. kultur(5cumhuriyet.com.tr 15 TiyatroAyna, Osmanlı tarihinin özel kadınlanndan NakşıdilSultan 'ınyaşamını oyunlaştırdı Sarayda sıra dışıbirkadınYEŞİMAKYÜZ Tiyatro Ayna 'Nakşıdil Sultan' ad- lı yeni oyununu Beşiktaş Beledıyesi Akatlar Kültür Merkezı'nde sahnele- meye başladı. Dilek Türker'in, Nakşı- dil Sultan'ın kişıliği ve yaşamından et- kilenerek düşündüğü projeyi Nezihe Araz metin haline getırdi. Dramatur- jisini yine Dilek Türker'in gerçekleş- tirdiği oyun, resmi kaynaklarda II. Mah- mut'un annesi, bazı bılgilerde ise I. Abdülhamid'ın oğlu II. Mahmut'a eğit- menlik yapmak üzere saraya getirdiğı soylu bir Fransız ailesinın kızı olan Nakşıdil Sultan'ın hikâyesıni anlatı- yor. Koreografik bir ifade tarzının kul- laruldığı, Mahmut Gökgöz'ûn sahne- ye koyduğu oyunda: Dilek Türker, Hül- ya Iniş, Gonca Konuklarve Sûreyya Gü- zel rol alıyorlar. Okay Temiz'in müzik- lerini; Osman Şengezer'in dekor ve kostümlerini gerçekleştirdiği oyunun koreografısi Gülüm Pekcan'a ait. -Nakşıdil Sultan'ı oyunlaşnrma fık- ri nasıl doğdu? DİLEK TÜRKER- Nakşıdil Sul- tan'nın dûnyayla ilgili kaygılanmıza ilişkin iletmek istediğimiz mesajı ve- rebilecek yapıya sahip olduğunu dü- şûndüm. Tiyatro Ayna bugüne kadar hep Türk yazarlannın oyunlannı sah- neledi. Ancak, yazılmış tekstleri ter- cih etmedim. Hep kendi düşüncelerim- den yola çıkarak, uygun malzemele- ri çalıştığım yazarlarla birlikte oyun- laştırarak kendi kurduğum rej i konsep- ti içerisinde gerçekleştirdim. Nakşıdil Sultan'ın özel bir kişiliği var. Osmanlı sarayındaki diğer kadın- lann göstermediği bir tavır sergiliyor. Köleliği kabul etmiyor, açlık grevi ya- pıyor, başkaldınyor. Daha sonra III.Se- • 'Hangi şartlar altında olursa olsun, içindeki güzeli, iyiyi ve doğruyu arama enerjisinin hayata geçirilmesi adına mücadele vermiş kadınlara sempatim var. Ayrıca geçmişi reddetmenin anlamsız olduğunu düşünüyorum.' lim'le bir aşk yaşıyor. Aynı zamanda, III. Selim'in yenilikçi hareketler için- deki mücadelesine çok büyük katkısı oluyor. Batı'yla olan ilişkilerde de olumlu etkileri bulunduğu söylenir. Hangi şartlar altında olursa olsun, için- deki güzeli, iyiyi ve doğruyu arama enerjisinin hayata geçirilmesi adına mücadele vermiş kadınlara sempatim var. Aynca, geçmişi reddetmenin an- lamsız olduğunu düşünüyorum. Uzun yıllar yurtdışında kalınca, kendımıze dönmeyi uygun gördüm. Kendi coğ- rafyamdaki bu kültür mozaiğinin önemli olduğunu fark ettim. -NakşıdQ Sultan'ı sahneye koyarken hangi unsuıian ön plana çıkarttıruz? MAHMUT GÖKGÖZ- Nakşıdil Sultan'ın Osmanlı'ya ve hatta Cum- hunyet'e kadar gelen süreç içinde bir dönüşüm noktası var. Temel dönüşüm noktası ıse, II. Mahmut'un eğıtıcısi olmasıdır. Ayru zamanda, Batılı düşün- ceyi aşıladığı içın, III. Selim'den son- ra bir daha Osmanlı tahtında 'kelle al- mak' gerçekleşmemiş. Çünkü yeni- çeri kapatılmış, yerine Nizam-ı Cedit kurulmuş ve ıslahat hareketleri başla- mış. Osmanlı'nın gerçek anlamda Ba- tı'ya döndüğü bir dönemdir bu. Ayn- ca, 'Tann'yla kul arasına girilmeme- si' meselesı de etkılerini, yani siyasal- laşmış tslam ile Anadolu Müslüman- lığının aynlması konusu da oyunun içinde bir hat olarak kendini göste- riyor. Yeniçerinin gerici tavnna kar- şı, toplumun düzenli bir orduya ge- çiş sürecinin başlangıcı ve Nizam-ı Cedit taraftan olanlarla, yeniçerile- ri tutanlann 'kayıkçı dönüşü' yap- malan görülüyor. Dolayısıyla, de- mokrasinin olmadığı, ümmet bilin- cinin geliştiği yerlerdeki, birbirini dinlemek değil de taraf olmak duy- gusunun varlığını gösterdik. - Nakşıdil Sultan'ın döneme ait kos- tümünün yanında diğer oyunculann kostümleri modern...Kostüm ve dekor tasanmına nasıl bir yorum getirdiniz? -GÖKGÖZr Oyunu sahneye ko- yarken, belgeci bir davranış biçimi- miz olmadı. Nakşıdil Sultan ile III. Selim'in büyük aşkı, Osmanlı'nın batıya yüzünü dönmesi, rasyonalite- nin hayata geçmeye çabalaması gibi köşetaşlan bizi ilgilendirdi daha çok. Bu oyun Türkiye'de ilk defa klasik ol- mayan, Batılı tarzda bir Osmanlı oyu- nu olarak gerçekleşti. Dilek Türker'in rolü açısından bakıldığmda, Nakşı- dil Sultan'ın aşkını ve yaşadıklanm hikâye ediyor. Aslında tek kişilik bir oyun da olabılirdi. Ama ana nokta- daki orijinalliği bozmak istemedik. Eğer klasik bir Osmanlı dönemi oyu- nu tasarlasaydık, oyuna II.Mah- mut'un, IH.Selim ve diğer kişilerin de kostümünden biraz katmak gere- kecekti. Bu da çok kafa kanştıracak- tı. Dolayısıyla, dramaturjinin genel konsepti içinde, iki kostümüyle Nak- şıdil Sultan'ı oyunun merkezine, ar- kasına da modern kostümleriyle di- ğer oyunculan ve modem olarak ta- sarladığımız dekoru koyduk. Baptiste'nin resimleri bugünden itibaren Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde Yazuıııı resmi, göröntiînün olanaksızhğıLEVENT ÇALIKOGLU " ^ *•• - ; ; Baptiste'in resimlerine baktıkça, ınsan göriin- tü ile yazı arasındaki bağlamsal bırtakım işaret- ler anyor. Bir de Fransızca bılmiyorsanız ihtiyaç duyduğunuz şey, ufak bir ıpucu değil, Rosetta ta- şı gibi üç dilli bir sözlük. Basit yollu düşünüldüğünde bir resım düzlemin- de yazı, ancak sanatçının imzası olarak yer alabi- lir. Bize öğretilen varhk nedenleri ilişkinin bun- dan öteye gıtmemesı gerektığıni ısrarla vurgular. Buna göre görüntünün mekânında yazıya, yazı- nın zamanında da görüntüye yer yoktur. Oysa gü- nümüzde birer iletişim ve konuşma biçimi olarak her ikisinin de yetkelen, kendi sınırlan içerisine sıkışıp kaldı. Anlatmak istedikleri ister bir doğa görünümü ısterse de bir sokak kavgası olsun, kul- landıklan dil bir süre sonra daralıyor, büyük bir olanaksızlık duvanna toslayabilıyor. O halde, Baptiste' in yazı ileresmiyan yana ser- gilediği işleri karşısında rahatlıkla şu sorulan so- rabiliriz: Sanatçı, uçan balık, ahtapot. harita gö- rünümleri, buharlı gemi çizimlen, deniz fenerle- ri ve ölçeklı ada ımgelen serpiştirdiği resimlerin- de, görüntüden kurtulmak ıçin mi yazıyı resim me- kânına taşımaya kalkışıyor, yoksa imge ile an- lamsal ıçeriği arasındaki olası bağıntının yetersız- liğini hatırlatmak için mi soru işaretli cümleler ku- ruyor? Yoksa, görüntünün olanaksızhğını ifşa et- menin tek yolu soru sormaktan mı geçiyor? 'aptiste sanki gördüğü imajı yitirmemek için alabildiğince uysallaşmış bir desenle büyük bir uzamın ortasına portre resimlermiş gibi çiziveriyor dağlan, tepeleri, ırmaklan, canlılan... Tablolan, hem görmek hem de okumak isteyenler için görsel bir not, seyir defterinin içerisine konulacak kaydedilmiş tarihsel bir doküman olarak büyük boy çizimli bir atlas oluşturuyor. Cevap için her iki temsil sisteminin de işleyi- şine göz atmak gerekir. Çünkü göriintü aldatabi- lir; yazı tamamı ile kurmaca bir dünyaya sürük- leyebilir. Bu durumda izleyen neye inanacak ve neyi takip edecek. Gördüğüne mi, yoksa okudu- ğuna mı? Görüntü ile tekabülıyeti ve yayacağı anlam, bu işleyişin ardından gelir. Bu da esasen, bize manzarayı duyumsatan şey olacaktır. Benzer durum resim sanatı için de geçerli. Herhangi bir resim, bir şeyin yansıması olmadan önce kendi iş- leyişi ve kurallan olan bir eylemin ürünüdür. Me- kânın belirlenimi, kullanımı, obje ve gölgesi, yer- leştirimm keyfiliği ya da düzensizliği, mesajm gönderildiğı adrese ulaşabilmesi için bir gereklı- lik ve güvencedir. Nesnelen yansılaması bakı- mından da resmin, yazı karşısında bir sıfır önde olduğunu hepimız bılıyoruz. En beylik tanımıy- la; görüntüye inanır, yazıya ancak aldanınz. Bu- nu tespit edebilmek içın Proust'un metni ile Mo- net'nin "Getincik Tarlasrnı yan yana koymak yeterli. Yine de Ptaton, başlangıçta, sözcüklerdekı ses- lerin ve onu biçimleyen yazının o nesneyi yansı- tıyor olabileceği sonucuna varmıştı. Ona göre bu bir tesadüf değil karşı konulmaz bır uzlaşımdı. Ama bu doğrudan akrabalık bır süre sonra orta- dan kalktı ve birnesnenin canlı imgesi ile olan iliş- kisi uzlaşımsal bir ime dönüşerek son buldu. Bu- 2. înterfilm Festivali 6 Nisan'da Almanya'nın Nürnberg kentinde başlıyor Açüışfilmi ÖTpetek'in 'Harem Suare'si KüMr Servisi-Nürnberg 2. In- terfilm Festivali 6 Nisan'da başlı- yor. Bu yıl Türkiye, Yunanistan, îtarya, Fransa ve tngiltere'den si- nema sanatçılan ve filmlerinin ka- tılacağı festivalinaçıhş fılmi, Fer- zan Özpetek'in Harem Suareadlı fılmi olacak. Festivalin Türkiye ile ilgili prog- ramı, bu yıl yedinci kez Türidye SioenıaGünİeriadı altında düzen- leniyor ve güncel birçok filmi ve sanatçıyı konuk ediyor. *Gülün Bittiği Yer' fîlminin yönetmeni ts- mail Güneş. 'Masumiyet' ve 'Üçûncü Sayfa' adlı filmleriyle Uluslararası festivallerde ödül al- mış yönetmen Zeki Demirkuboz. festivalde izleyicilerle söyleşilere katılacak. Aynca bu yıl düzenlenen Şerif Gören'e Saygı bölümü çerçeve- sinde Şerif Gören konuk olarak katüacak ve Yılmaz Güney için çektiği 'Y<rf' fılmi ve Almanya'da çektiği 'Patates- Soğan', 'Kınnı- zı-Yeşfl' adlı belgeselleri gösteri- lecek. 'Yol'un başrol oyunculann- dan Halil Ergün ise festivale Yıl- maz Güney üzerine düzenlenen özel bir panel için katıhyor. Türkiye bölümünün diğer ak- tüel fılmler arasında, Nuri Bılge FestivalkâpsamındakiTü>kiveSİDeraaGunkri'ninTindsidÜ2£nleııi^ C^tan'ın, Berlin Film Festivali Yanşma Bölümûne kaülan 'Ma- yıs Sıkmüsı', başrollerinde Ceoı Ydmaz ve Mazfaar Alanson'un yer aldığı'HerŞeyÇokGüzel Olacak', uluslararası festivallerde toplam 21 ödül alan. Yeşim Lstaoğhınun 'Güneş'e Yofculuk', yeni sinema- cılarakımmın temsücilerinden So^ dar Akar'ın 'Gemide've Türk-Yu- nan aşkmı konu alan, başrollerin- de Mehmet AK Alabora ile Kate- rina Moutsasos'un oynadığı 'Ka- yıkçı' bulunuyor. Festivalin diğer bölümlerinde Itaryan ve Yunan sinemasının fılm- leri gösterilecek. Buna göre Ital- ya'dan HannibalsKmder 1 ve Vbn Der Vertoreneıı', Yunanistan dan ise 'Aıa Rande Der Stadt'. "Der Lange Weg' ve 'Pater Famiüas' adlı fılmler yer alacak. Odyss^- Avrupa'nın Kühürierarası Sine- ması adlı bölümde ise Fransa'da ('Bye Bye've 'Ans Dem Spfel'), Almanya'da ('Auslandstournee') ve Ingiltere'de ('Babymother', 'Mein FanatisberSohn') yetişmiş goçmen uyruklu yönetmenlerin fîlmleri tanıtılacak. Bu bölümde Almanya'daki Türkiye kökenli genç sinemacılardan Fatih Akm ve Ayşe Polat, Ingiltere ve Fransa'dan katılacak konuklarla birlikte, goç- men kökenli genç sinemacılann ve filmlerinin konu olacağı bir söy- leşide hazır bulunacaklar. Festi- valde aynca Ayşe Fotat'ın 1999 yapımı 'Kısmet' adlı fılmi de gös- terilecek. Festivalin yine Odissebölümün- deGöçve Sanat veSanatçüarÜze- rindeki Etkileri konulu söyleşıye Ferzan Özpetek, Şerif Gören, Ni- kos Perakis, Karim Dridi ve Mo- usse Maskrikatılacak. Geleneksel Uluslararası Kısa ve Betgesd Fîlm Yanşmasına ise top- lam dokuz ülkeden katılan 130 film arasmdan seçilen 40 film ya- nşacak. 36/16 mm, video ve bel- gesel dallarmda yanşacak fılm- ler, uluslararası bir seçici kurul ta- rafmdan değerlendirilecek. Ayn- ca geçen yıl ölen Mahmut İali Öngören adına Înterfilm Festiva- li bu yıl festival fıhnlerinden birine ÖngÖren Demokrasi ve İnsan Hak- ton Ödülünü verecek. na karşıhk bir iletişim ısteğı olarak resım, önce- likle gösterdiği şey ile özdeşleşir. Pkassoaksini id- dia etse de resımdekı balık, resrmle konuşmak is- teyen kişi için hep bir balık olacaktır. Yazının ken- di olma hali ile resim sanatının kendi olma halı ara- sındaki fark da işte bu noktada ortaya çıkar. Asla gerçekleşmeyeceğini bildiğimiz halde gördükle- rimizin olma olasılıklanna olan ınancımız, bu anı betimleyen yazıya olan ınancımızdan daha yük- sektir. Bu sayede Medusa'nın başı bir kılıç darbe- si ile yere serilir, Turner'in son hızla akan treni üze- rimize çıkacakmış gibi görünür... Fakat hem gösterdiğinm hem de kendisinın söz- cülüğünü üstlenen resim sanatı, aslında tüm bu ya- nılsama gücü içensinde büyük bir olanaksızlık giz- ler. Baptiste'in resımlerindeki görüntü-yazı bera- berliğı ve sorulan sorular, bu olanaksızlığın ne- rede başlayıp nereye kadar uzandığını kestirebil- memiz içın iyi birer ömek. Bu sorulann birkaçı şöyle sıralanabılir: Mavi bır gecede parlayan beş kollu yıldızlar için: "Yokolanı görebflir miyiz?'' Sevimli bir mürekkepbalığı için: "Mürekkepan- lır mı?" Denızcilere yol gösteren iki deniz fene- ri için: "Geçen zaman nereye uçuyor?" Üzerimi- ze doğru gelıyormuş gibi görünen bir gemi için: "Her zaman bir önü var mı?" Haritalardakı gibi kuşbakışı çızilmiş bir ada için: "Bir ada yokola- bilirmi?" Sorulann her biri, hem görüneni kavramsal ola- rak eksıltiyor hem de sadece yazının doldurabi- leceği birboşluk üretiyor. O halde Baptiste'in, ne görüntünün ne de yazının gerçekleştiremeyeceği bir eksıklikten. kesin bır olanaksızlıktan dem vur- mak içın bu iki göstergeyi yan yana kullandığı var- sayımına ulaşmak mümkün. Hatta bir adım daha öteye giderek Baptiste'in sorulacak soruya yatak- lık eden, fakat ona cevap veremeyen bir olanak- sızlığı hatırlatmak için bu göstergeleri karşılaştır- dığını da düşünebilinz, Şöyle de toparlanabilır: Her resim, izleyicisini bir yere nakletmek, taşımak is- ter. Baptiste'in götünnek istediği yerne resmin me- kânı ne de yazının zamanıdır. ikisinin sığmadığı bu an olsa olsa her şeyin alaşağı edildiği bir öz- gürlük anı olabilir. Öte yandan elınde Rosetta taşı bulunmayan ki- şi pekâlâ bu resimlerdeki görsel kodlann ağırlık- lı olarak denizle, pusulası kınk gemilerle, harita- lann ölçeklendirdiği ada ve coğrafyalarla ilgili olduğu sonucuna varabilir. Doğru olabilir: Domi- nique Rabate. Baptiste'in soru ile imgenin, desen ile çerçevenin karşılaşma anı olarak gördüğü ça- hşmalannm, bugünün deneyimi ile mitoslannbu- luştuğu ortak nokta olarak okunması gerektiğini söylüyor. Buna göre Yunan adalan, Türkiye kıyılan, At- las dağlan, Sicilya volkanı, Baptiste ile karşılaş- mak ve yeniden imlenmek üzere kendilerini sa- natçıya sunuyorlar. Bu yerler hem bir tarih hem de gidip yerleşilecek mekân olarak varlar. Raba- te'nin söylediklerini kabul edersek karşımıza va- nlabilecek önemli bir durak daha çıkıyor. O da şu: Doymak bilmez bir iştahla, bilmediği topraklan arşınlayan ve kilometreler kateden bir seyyahın gör- sel notlanna benziyor karşımızda duran imgeler. Baptiste sanki gördüğü imajı yitirmemek için ala- bildiğince uysallaşmış bir desenle büyük bir uza- mın ortasına portre resimlermiş gibi çiziveriyor dağlan, tepeleri, ırmaklan, canlılan... Acelesi, bir yere yetişme telaşesi yok bu seyyahın, gördü- ğünün önünde uzun süre bekiniyor, ilk ve son de- fa göreceğini bilmenin önsezisıyle karşılaştığının sadece nesnel gerçekliğini değil kavramsal sure- tını de aksettiriyorelinin altındaki yüzeylere. He- men altına da -anımsamak için- bir desenin, res- min bilemeyeceği notlar düşüyor. Yanşmada birinciliği tenor An Edirne kazandı. Siemens y tengenç operaakara ödül Kültür Servisi - Si- emens 2000 SanatÖdiil- leri, İMKB Konferans Salonu'nda yapılan bir törenle sahiplerini buldu. Siemens'ın sanat dün- yasına yeni yetenekler kazandırmak ve genç sa- natçılan teşvik etmek amacıyla düzenlediği ve bu yıl yedincisi yapılan yanşmada, ödüller ope- ra dalında dağıtıldı. Yanşma sonucunda te- nor Ari Edirne birinci, soprano Perihan Diana Nayır ikınci, soprano Zi- belhan Dağdelen üçün- cü oldu. Tüm ses kate- gorilerinden 18-28 yaş arası amatör opera sa- natçılanna açık olan ya- nşmada birinciliği ka- zanan 1978 doğumlu Ari Edirne, yaz okulu prog- ramı kapsamında Ame- rika'dakı Indiana Üni- versitesi'nde iki aylık eğitim ile ödüllendirilir- ken, Nayır'a 2000 do- lar, Dağdelen'e 1000 do- lar para ödülü verildi Yanşmaya katılan aday- lar, jüri başkanlığını İDOB Müdürü ve Ge- nel Sanat Yönetmeni Yekta Kara'nın yaptığı, Devlet Sanatçısı Mete Uğur, Dortmund Ope- rası Genel Müzık Yö- netmeni Anton Marik ve Siemens Kurum Tem- silcisi Özen tncecik'ten oluşan bir seçici kurul tarafından değerlendi- rildi. 'Kurumsallaşsın' Yekta Kara törende yaptığı konuşmada, "Genç opera sanatçılan- nı morive eden, onlann gelecekteki deneyimleri- ne yönelik çok önemli bir katkı sağlavan bu ulusal şan konkurunun kurum- sallaşmasuu diliyorum" dedı. Ödüller sahıplenne sunulduktan sonra yanş- manın galıplen davetli- lere üçer aryadan oluşan bır fınal konseri sundular. Makedonya Cumhuniyeti Türk Tıyatrosu Türkiye'de • Kültür Servisi - Makedonya'nın Üsküp şehrinde bulunan ve 50 yıldır Türk oyunları ile Türk tiyatrosunu Türkiye sınırlan dışında da başanyla temsil eden Makedonya Cumnuriyeti Türk Tiyatrosu, Istanbul Devlet Tiyatrosu tarafından Türkiye'ye davet edildi. Birçok uluslararası ödül kazanmış, 35 kişiden oluşan tiyatro grubu; Turan Oflazoğlu'nun yazdığı, Vladimir Milçin'in sahneye koyduğu, 'Deli Ibrahim' oyununu, 4-9 Nisan tarihleri arasında Istanbul Devlet Tiyatrosu Taksim Sahnesi'nde sahneleyecek. Konuk tiyatro topluluğuna. 50. sanat yılı ve Türk tiyatrosuna katkılanndan dolayı; oyunun, 7 Nisan tarihinde gerçekleştirilecek olan gala göstensinde, Kültür Bakanı Istemihan Talay, Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Rahmi Dilligil ve Tiyatro Oyun Yazarlan Demeği tarafından birer teşekkür plaketi verilecek. Beaües'ın otobiyografisi yayımlanacak • LONDRA(AA)- Ünlü Ingilız grubu Beatles'ın hayattaki üç f üyesı, efsanevi topluluğun otobiyografisini yayınlamak içın yeniden bir araya gelecek. Sunday Telegraph gazetesı. Sır Paul McCartney, George Harnson ve Ringo Star'ın 'Beatles Antolojısi' adlı kitapla ilgili altı yıl çalıştıklannı yazdı. Haberde, 360 sayfadan oluşan kitabm Ingiltere ve ABD'de bu sonbaharda yayımlanacağı, 50 pounda satılacağı ve yaklaşık 1.6 milyon dolar gelir getireceği belirtildi. Gazete haberinde, birçok dıle çevrilmesı planlanan kitaptan elde edılecek gelınn, grubun üç üyesı ve 1980 yılında New York'ta öldürülen diğer 'Beatle' John Lennon'ın dul eşi Yoko Ono arasında paylaşılacağı kaydedildi. Kitapta daha yayımlanmamış fotoğraflann yer alacağını bildiren gazete, kitapta grubun bu üç üyesinin, 1996 yılında ABD. Almanya ve Japonya'da konser karşılığında verilecek 110 milyon pound (175 milyon dolar) ücretı reddetmelerimn de anlatıldığını yazdı. BUGÜN • CRR'de 10. Akbank Caz Festhali kapsamında saat 18.30'da Anouar Brahem Trio Feat ve BarbarosErköse'nin. 21 30da ise James Blood Ulmer's Blues Experience Ravv'un konserleri izlenebilir. (232 98 30} • GÖÇERLER'de, saat 20.00'de Sevi-SevTİ- Şirin'den 'Gezi Anılan' adlı saydam gösterisi gerçekleşecek. (0216 414 44 74) • Pt ARTWORKS'te 12.30 ve 18.00 saatlerinde The Fantastic VVorld of M.C. Escher adlı film gösterilecek. (236 68 53) • BtLGt ÜNtVERSİTESİ-nde saat 20.30'da Tonie Marshall'ın 'Venus Beaute Salon' (Venüs Güzellik Salonu) adlı filmi yer alacak. (216 2315)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle