Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
• IİSAN 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA
JvLJJ-Jİ UJtl. kultur(5cumhuriyet.com.tr 15
TiyatroAyna, Osmanlı tarihinin özel kadınlanndan NakşıdilSultan 'ınyaşamını oyunlaştırdı
Sarayda sıra dışıbirkadınYEŞİMAKYÜZ
Tiyatro Ayna 'Nakşıdil Sultan' ad-
lı yeni oyununu Beşiktaş Beledıyesi
Akatlar Kültür Merkezı'nde sahnele-
meye başladı. Dilek Türker'in, Nakşı-
dil Sultan'ın kişıliği ve yaşamından et-
kilenerek düşündüğü projeyi Nezihe
Araz metin haline getırdi. Dramatur-
jisini yine Dilek Türker'in gerçekleş-
tirdiği oyun, resmi kaynaklarda II. Mah-
mut'un annesi, bazı bılgilerde ise I.
Abdülhamid'ın oğlu II. Mahmut'a eğit-
menlik yapmak üzere saraya getirdiğı
soylu bir Fransız ailesinın kızı olan
Nakşıdil Sultan'ın hikâyesıni anlatı-
yor. Koreografik bir ifade tarzının kul-
laruldığı, Mahmut Gökgöz'ûn sahne-
ye koyduğu oyunda: Dilek Türker, Hül-
ya Iniş, Gonca Konuklarve Sûreyya Gü-
zel rol alıyorlar. Okay Temiz'in müzik-
lerini; Osman Şengezer'in dekor ve
kostümlerini gerçekleştirdiği oyunun
koreografısi Gülüm Pekcan'a ait.
-Nakşıdil Sultan'ı oyunlaşnrma fık-
ri nasıl doğdu?
DİLEK TÜRKER- Nakşıdil Sul-
tan'nın dûnyayla ilgili kaygılanmıza
ilişkin iletmek istediğimiz mesajı ve-
rebilecek yapıya sahip olduğunu dü-
şûndüm. Tiyatro Ayna bugüne kadar
hep Türk yazarlannın oyunlannı sah-
neledi. Ancak, yazılmış tekstleri ter-
cih etmedim. Hep kendi düşüncelerim-
den yola çıkarak, uygun malzemele-
ri çalıştığım yazarlarla birlikte oyun-
laştırarak kendi kurduğum rej i konsep-
ti içerisinde gerçekleştirdim.
Nakşıdil Sultan'ın özel bir kişiliği
var. Osmanlı sarayındaki diğer kadın-
lann göstermediği bir tavır sergiliyor.
Köleliği kabul etmiyor, açlık grevi ya-
pıyor, başkaldınyor. Daha sonra III.Se-
• 'Hangi şartlar altında olursa
olsun, içindeki güzeli, iyiyi ve
doğruyu arama enerjisinin hayata
geçirilmesi adına mücadele vermiş
kadınlara sempatim var. Ayrıca
geçmişi reddetmenin anlamsız
olduğunu düşünüyorum.'
lim'le bir aşk yaşıyor. Aynı zamanda,
III. Selim'in yenilikçi hareketler için-
deki mücadelesine çok büyük katkısı
oluyor. Batı'yla olan ilişkilerde de
olumlu etkileri bulunduğu söylenir.
Hangi şartlar altında olursa olsun, için-
deki güzeli, iyiyi ve doğruyu arama
enerjisinin hayata geçirilmesi adına
mücadele vermiş kadınlara sempatim
var. Aynca, geçmişi reddetmenin an-
lamsız olduğunu düşünüyorum. Uzun
yıllar yurtdışında kalınca, kendımıze
dönmeyi uygun gördüm. Kendi coğ-
rafyamdaki bu kültür mozaiğinin
önemli olduğunu fark ettim.
-NakşıdQ Sultan'ı sahneye koyarken
hangi unsuıian ön plana çıkarttıruz?
MAHMUT GÖKGÖZ- Nakşıdil
Sultan'ın Osmanlı'ya ve hatta Cum-
hunyet'e kadar gelen süreç içinde bir
dönüşüm noktası var. Temel dönüşüm
noktası ıse, II. Mahmut'un eğıtıcısi
olmasıdır. Ayru zamanda, Batılı düşün-
ceyi aşıladığı içın, III. Selim'den son-
ra bir daha Osmanlı tahtında 'kelle al-
mak' gerçekleşmemiş. Çünkü yeni-
çeri kapatılmış, yerine Nizam-ı Cedit
kurulmuş ve ıslahat hareketleri başla-
mış. Osmanlı'nın gerçek anlamda Ba-
tı'ya döndüğü bir dönemdir bu. Ayn-
ca, 'Tann'yla kul arasına girilmeme-
si' meselesı de etkılerini, yani siyasal-
laşmış tslam ile Anadolu Müslüman-
lığının aynlması konusu da oyunun
içinde bir hat olarak kendini göste-
riyor. Yeniçerinin gerici tavnna kar-
şı, toplumun düzenli bir orduya ge-
çiş sürecinin başlangıcı ve Nizam-ı
Cedit taraftan olanlarla, yeniçerile-
ri tutanlann 'kayıkçı dönüşü' yap-
malan görülüyor. Dolayısıyla, de-
mokrasinin olmadığı, ümmet bilin-
cinin geliştiği yerlerdeki, birbirini
dinlemek değil de taraf olmak duy-
gusunun varlığını gösterdik.
- Nakşıdil Sultan'ın döneme ait kos-
tümünün yanında diğer oyunculann
kostümleri modern...Kostüm ve dekor
tasanmına nasıl bir yorum getirdiniz?
-GÖKGÖZr Oyunu sahneye ko-
yarken, belgeci bir davranış biçimi-
miz olmadı. Nakşıdil Sultan ile III.
Selim'in büyük aşkı, Osmanlı'nın
batıya yüzünü dönmesi, rasyonalite-
nin hayata geçmeye çabalaması gibi
köşetaşlan bizi ilgilendirdi daha çok.
Bu oyun Türkiye'de ilk defa klasik ol-
mayan, Batılı tarzda bir Osmanlı oyu-
nu olarak gerçekleşti. Dilek Türker'in
rolü açısından bakıldığmda, Nakşı-
dil Sultan'ın aşkını ve yaşadıklanm
hikâye ediyor. Aslında tek kişilik bir
oyun da olabılirdi. Ama ana nokta-
daki orijinalliği bozmak istemedik.
Eğer klasik bir Osmanlı dönemi oyu-
nu tasarlasaydık, oyuna II.Mah-
mut'un, IH.Selim ve diğer kişilerin
de kostümünden biraz katmak gere-
kecekti. Bu da çok kafa kanştıracak-
tı. Dolayısıyla, dramaturjinin genel
konsepti içinde, iki kostümüyle Nak-
şıdil Sultan'ı oyunun merkezine, ar-
kasına da modern kostümleriyle di-
ğer oyunculan ve modem olarak ta-
sarladığımız dekoru koyduk.
Baptiste'nin resimleri bugünden itibaren Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde
Yazuıııı resmi, göröntiînün olanaksızhğıLEVENT ÇALIKOGLU
" ^ *•• - ; ;
Baptiste'in resimlerine baktıkça, ınsan göriin-
tü ile yazı arasındaki bağlamsal bırtakım işaret-
ler anyor. Bir de Fransızca bılmiyorsanız ihtiyaç
duyduğunuz şey, ufak bir ıpucu değil, Rosetta ta-
şı gibi üç dilli bir sözlük.
Basit yollu düşünüldüğünde bir resım düzlemin-
de yazı, ancak sanatçının imzası olarak yer alabi-
lir. Bize öğretilen varhk nedenleri ilişkinin bun-
dan öteye gıtmemesı gerektığıni ısrarla vurgular.
Buna göre görüntünün mekânında yazıya, yazı-
nın zamanında da görüntüye yer yoktur. Oysa gü-
nümüzde birer iletişim ve konuşma biçimi olarak
her ikisinin de yetkelen, kendi sınırlan içerisine
sıkışıp kaldı. Anlatmak istedikleri ister bir doğa
görünümü ısterse de bir sokak kavgası olsun, kul-
landıklan dil bir süre sonra daralıyor, büyük bir
olanaksızlık duvanna toslayabilıyor.
O halde, Baptiste' in yazı ileresmiyan yana ser-
gilediği işleri karşısında rahatlıkla şu sorulan so-
rabiliriz: Sanatçı, uçan balık, ahtapot. harita gö-
rünümleri, buharlı gemi çizimlen, deniz fenerle-
ri ve ölçeklı ada ımgelen serpiştirdiği resimlerin-
de, görüntüden kurtulmak ıçin mi yazıyı resim me-
kânına taşımaya kalkışıyor, yoksa imge ile an-
lamsal ıçeriği arasındaki olası bağıntının yetersız-
liğini hatırlatmak için mi soru işaretli cümleler ku-
ruyor? Yoksa, görüntünün olanaksızhğını ifşa et-
menin tek yolu soru sormaktan mı geçiyor?
'aptiste sanki gördüğü imajı yitirmemek
için alabildiğince uysallaşmış bir desenle
büyük bir uzamın ortasına portre
resimlermiş gibi çiziveriyor dağlan, tepeleri,
ırmaklan, canlılan... Tablolan, hem görmek
hem de okumak isteyenler için görsel bir
not, seyir defterinin içerisine konulacak
kaydedilmiş tarihsel bir doküman olarak
büyük boy çizimli bir atlas oluşturuyor.
Cevap için her iki temsil sisteminin de işleyi-
şine göz atmak gerekir. Çünkü göriintü aldatabi-
lir; yazı tamamı ile kurmaca bir dünyaya sürük-
leyebilir. Bu durumda izleyen neye inanacak ve
neyi takip edecek. Gördüğüne mi, yoksa okudu-
ğuna mı? Görüntü ile tekabülıyeti ve yayacağı
anlam, bu işleyişin ardından gelir. Bu da esasen,
bize manzarayı duyumsatan şey olacaktır. Benzer
durum resim sanatı için de geçerli. Herhangi bir
resim, bir şeyin yansıması olmadan önce kendi iş-
leyişi ve kurallan olan bir eylemin ürünüdür. Me-
kânın belirlenimi, kullanımı, obje ve gölgesi, yer-
leştirimm keyfiliği ya da düzensizliği, mesajm
gönderildiğı adrese ulaşabilmesi için bir gereklı-
lik ve güvencedir. Nesnelen yansılaması bakı-
mından da resmin, yazı karşısında bir sıfır önde
olduğunu hepimız bılıyoruz. En beylik tanımıy-
la; görüntüye inanır, yazıya ancak aldanınz. Bu-
nu tespit edebilmek içın Proust'un metni ile Mo-
net'nin "Getincik Tarlasrnı yan yana koymak
yeterli.
Yine de Ptaton, başlangıçta, sözcüklerdekı ses-
lerin ve onu biçimleyen yazının o nesneyi yansı-
tıyor olabileceği sonucuna varmıştı. Ona göre bu
bir tesadüf değil karşı konulmaz bır uzlaşımdı.
Ama bu doğrudan akrabalık bır süre sonra orta-
dan kalktı ve birnesnenin canlı imgesi ile olan iliş-
kisi uzlaşımsal bir ime dönüşerek son buldu. Bu-
2. înterfilm Festivali 6 Nisan'da Almanya'nın Nürnberg kentinde başlıyor
Açüışfilmi ÖTpetek'in 'Harem Suare'si
KüMr Servisi-Nürnberg 2. In-
terfilm Festivali 6 Nisan'da başlı-
yor. Bu yıl Türkiye, Yunanistan,
îtarya, Fransa ve tngiltere'den si-
nema sanatçılan ve filmlerinin ka-
tılacağı festivalinaçıhş fılmi, Fer-
zan Özpetek'in Harem Suareadlı
fılmi olacak.
Festivalin Türkiye ile ilgili prog-
ramı, bu yıl yedinci kez Türidye
SioenıaGünİeriadı altında düzen-
leniyor ve güncel birçok filmi ve
sanatçıyı konuk ediyor. *Gülün
Bittiği Yer' fîlminin yönetmeni ts-
mail Güneş. 'Masumiyet' ve
'Üçûncü Sayfa' adlı filmleriyle
Uluslararası festivallerde ödül al-
mış yönetmen Zeki Demirkuboz.
festivalde izleyicilerle söyleşilere
katılacak.
Aynca bu yıl düzenlenen Şerif
Gören'e Saygı bölümü çerçeve-
sinde Şerif Gören konuk olarak
katüacak ve Yılmaz Güney için
çektiği 'Y<rf' fılmi ve Almanya'da
çektiği 'Patates- Soğan', 'Kınnı-
zı-Yeşfl' adlı belgeselleri gösteri-
lecek. 'Yol'un başrol oyunculann-
dan Halil Ergün ise festivale Yıl-
maz Güney üzerine düzenlenen
özel bir panel için katıhyor.
Türkiye bölümünün diğer ak-
tüel fılmler arasında, Nuri Bılge
FestivalkâpsamındakiTü>kiveSİDeraaGunkri'ninTindsidÜ2£nleııi^
C^tan'ın, Berlin Film Festivali
Yanşma Bölümûne kaülan 'Ma-
yıs Sıkmüsı', başrollerinde Ceoı
Ydmaz ve Mazfaar Alanson'un yer
aldığı'HerŞeyÇokGüzel Olacak',
uluslararası festivallerde toplam
21 ödül alan. Yeşim Lstaoğhınun
'Güneş'e Yofculuk', yeni sinema-
cılarakımmın temsücilerinden So^
dar Akar'ın 'Gemide've Türk-Yu-
nan aşkmı konu alan, başrollerin-
de Mehmet AK Alabora ile Kate-
rina Moutsasos'un oynadığı 'Ka-
yıkçı' bulunuyor.
Festivalin diğer bölümlerinde
Itaryan ve Yunan sinemasının fılm-
leri gösterilecek. Buna göre Ital-
ya'dan HannibalsKmder
1
ve Vbn
Der Vertoreneıı', Yunanistan dan
ise 'Aıa Rande Der Stadt'. "Der
Lange Weg' ve 'Pater Famiüas'
adlı fılmler yer alacak. Odyss^-
Avrupa'nın Kühürierarası Sine-
ması adlı bölümde ise Fransa'da
('Bye Bye've 'Ans Dem Spfel'),
Almanya'da ('Auslandstournee')
ve Ingiltere'de ('Babymother',
'Mein FanatisberSohn') yetişmiş
goçmen uyruklu yönetmenlerin
fîlmleri tanıtılacak. Bu bölümde
Almanya'daki Türkiye kökenli
genç sinemacılardan Fatih Akm ve
Ayşe Polat, Ingiltere ve Fransa'dan
katılacak konuklarla birlikte, goç-
men kökenli genç sinemacılann ve
filmlerinin konu olacağı bir söy-
leşide hazır bulunacaklar. Festi-
valde aynca Ayşe Fotat'ın 1999
yapımı 'Kısmet' adlı fılmi de gös-
terilecek.
Festivalin yine Odissebölümün-
deGöçve Sanat veSanatçüarÜze-
rindeki Etkileri konulu söyleşıye
Ferzan Özpetek, Şerif Gören, Ni-
kos Perakis, Karim Dridi ve Mo-
usse Maskrikatılacak.
Geleneksel Uluslararası Kısa ve
Betgesd Fîlm Yanşmasına ise top-
lam dokuz ülkeden katılan 130
film arasmdan seçilen 40 film ya-
nşacak. 36/16 mm, video ve bel-
gesel dallarmda yanşacak fılm-
ler, uluslararası bir seçici kurul ta-
rafmdan değerlendirilecek. Ayn-
ca geçen yıl ölen Mahmut İali
Öngören adına Înterfilm Festiva-
li bu yıl festival fıhnlerinden birine
ÖngÖren Demokrasi ve İnsan Hak-
ton Ödülünü verecek.
na karşıhk bir iletişim ısteğı olarak resım, önce-
likle gösterdiği şey ile özdeşleşir. Pkassoaksini id-
dia etse de resımdekı balık, resrmle konuşmak is-
teyen kişi için hep bir balık olacaktır. Yazının ken-
di olma hali ile resim sanatının kendi olma halı ara-
sındaki fark da işte bu noktada ortaya çıkar. Asla
gerçekleşmeyeceğini bildiğimiz halde gördükle-
rimizin olma olasılıklanna olan ınancımız, bu anı
betimleyen yazıya olan ınancımızdan daha yük-
sektir. Bu sayede Medusa'nın başı bir kılıç darbe-
si ile yere serilir, Turner'in son hızla akan treni üze-
rimize çıkacakmış gibi görünür...
Fakat hem gösterdiğinm hem de kendisinın söz-
cülüğünü üstlenen resim sanatı, aslında tüm bu ya-
nılsama gücü içensinde büyük bir olanaksızlık giz-
ler. Baptiste'in resımlerindeki görüntü-yazı bera-
berliğı ve sorulan sorular, bu olanaksızlığın ne-
rede başlayıp nereye kadar uzandığını kestirebil-
memiz içın iyi birer ömek. Bu sorulann birkaçı
şöyle sıralanabılir: Mavi bır gecede parlayan beş
kollu yıldızlar için: "Yokolanı görebflir miyiz?''
Sevimli bir mürekkepbalığı için: "Mürekkepan-
lır mı?" Denızcilere yol gösteren iki deniz fene-
ri için: "Geçen zaman nereye uçuyor?" Üzerimi-
ze doğru gelıyormuş gibi görünen bir gemi için:
"Her zaman bir önü var mı?" Haritalardakı gibi
kuşbakışı çızilmiş bir ada için: "Bir ada yokola-
bilirmi?"
Sorulann her biri, hem görüneni kavramsal ola-
rak eksıltiyor hem de sadece yazının doldurabi-
leceği birboşluk üretiyor. O halde Baptiste'in, ne
görüntünün ne de yazının gerçekleştiremeyeceği
bir eksıklikten. kesin bır olanaksızlıktan dem vur-
mak içın bu iki göstergeyi yan yana kullandığı var-
sayımına ulaşmak mümkün. Hatta bir adım daha
öteye giderek Baptiste'in sorulacak soruya yatak-
lık eden, fakat ona cevap veremeyen bir olanak-
sızlığı hatırlatmak için bu göstergeleri karşılaştır-
dığını da düşünebilinz, Şöyle de toparlanabilır: Her
resim, izleyicisini bir yere nakletmek, taşımak is-
ter. Baptiste'in götünnek istediği yerne resmin me-
kânı ne de yazının zamanıdır. ikisinin sığmadığı
bu an olsa olsa her şeyin alaşağı edildiği bir öz-
gürlük anı olabilir.
Öte yandan elınde Rosetta taşı bulunmayan ki-
şi pekâlâ bu resimlerdeki görsel kodlann ağırlık-
lı olarak denizle, pusulası kınk gemilerle, harita-
lann ölçeklendirdiği ada ve coğrafyalarla ilgili
olduğu sonucuna varabilir. Doğru olabilir: Domi-
nique Rabate. Baptiste'in soru ile imgenin, desen
ile çerçevenin karşılaşma anı olarak gördüğü ça-
hşmalannm, bugünün deneyimi ile mitoslannbu-
luştuğu ortak nokta olarak okunması gerektiğini
söylüyor.
Buna göre Yunan adalan, Türkiye kıyılan, At-
las dağlan, Sicilya volkanı, Baptiste ile karşılaş-
mak ve yeniden imlenmek üzere kendilerini sa-
natçıya sunuyorlar. Bu yerler hem bir tarih hem
de gidip yerleşilecek mekân olarak varlar. Raba-
te'nin söylediklerini kabul edersek karşımıza va-
nlabilecek önemli bir durak daha çıkıyor. O da şu:
Doymak bilmez bir iştahla, bilmediği topraklan
arşınlayan ve kilometreler kateden bir seyyahın gör-
sel notlanna benziyor karşımızda duran imgeler.
Baptiste sanki gördüğü imajı yitirmemek için ala-
bildiğince uysallaşmış bir desenle büyük bir uza-
mın ortasına portre resimlermiş gibi çiziveriyor
dağlan, tepeleri, ırmaklan, canlılan... Acelesi,
bir yere yetişme telaşesi yok bu seyyahın, gördü-
ğünün önünde uzun süre bekiniyor, ilk ve son de-
fa göreceğini bilmenin önsezisıyle karşılaştığının
sadece nesnel gerçekliğini değil kavramsal sure-
tını de aksettiriyorelinin altındaki yüzeylere. He-
men altına da -anımsamak için- bir desenin, res-
min bilemeyeceği notlar düşüyor.
Yanşmada birinciliği tenor An Edirne kazandı.
Siemens
y
tengenç
operaakara ödül
Kültür Servisi - Si-
emens 2000 SanatÖdiil-
leri, İMKB Konferans
Salonu'nda yapılan bir
törenle sahiplerini buldu.
Siemens'ın sanat dün-
yasına yeni yetenekler
kazandırmak ve genç sa-
natçılan teşvik etmek
amacıyla düzenlediği ve
bu yıl yedincisi yapılan
yanşmada, ödüller ope-
ra dalında dağıtıldı.
Yanşma sonucunda te-
nor Ari Edirne birinci,
soprano Perihan Diana
Nayır ikınci, soprano Zi-
belhan Dağdelen üçün-
cü oldu. Tüm ses kate-
gorilerinden 18-28 yaş
arası amatör opera sa-
natçılanna açık olan ya-
nşmada birinciliği ka-
zanan 1978 doğumlu Ari
Edirne, yaz okulu prog-
ramı kapsamında Ame-
rika'dakı Indiana Üni-
versitesi'nde iki aylık
eğitim ile ödüllendirilir-
ken, Nayır'a 2000 do-
lar, Dağdelen'e 1000 do-
lar para ödülü verildi
Yanşmaya katılan aday-
lar, jüri başkanlığını
İDOB Müdürü ve Ge-
nel Sanat Yönetmeni
Yekta Kara'nın yaptığı,
Devlet Sanatçısı Mete
Uğur, Dortmund Ope-
rası Genel Müzık Yö-
netmeni Anton Marik
ve Siemens Kurum Tem-
silcisi Özen tncecik'ten
oluşan bir seçici kurul
tarafından değerlendi-
rildi.
'Kurumsallaşsın'
Yekta Kara törende
yaptığı konuşmada,
"Genç opera sanatçılan-
nı morive eden, onlann
gelecekteki deneyimleri-
ne yönelik çok önemli bir
katkı sağlavan bu ulusal
şan konkurunun kurum-
sallaşmasuu diliyorum"
dedı. Ödüller sahıplenne
sunulduktan sonra yanş-
manın galıplen davetli-
lere üçer aryadan oluşan
bır fınal konseri sundular.
Makedonya Cumhuniyeti
Türk Tıyatrosu Türkiye'de
• Kültür Servisi - Makedonya'nın Üsküp
şehrinde bulunan ve 50 yıldır Türk oyunları ile
Türk tiyatrosunu Türkiye sınırlan dışında da
başanyla temsil eden Makedonya Cumnuriyeti
Türk Tiyatrosu, Istanbul Devlet Tiyatrosu
tarafından Türkiye'ye davet edildi. Birçok
uluslararası ödül kazanmış, 35 kişiden oluşan
tiyatro grubu; Turan Oflazoğlu'nun yazdığı,
Vladimir Milçin'in sahneye koyduğu, 'Deli
Ibrahim' oyununu, 4-9 Nisan tarihleri arasında
Istanbul Devlet Tiyatrosu Taksim Sahnesi'nde
sahneleyecek. Konuk tiyatro topluluğuna. 50.
sanat yılı ve Türk tiyatrosuna katkılanndan
dolayı; oyunun, 7 Nisan tarihinde
gerçekleştirilecek olan gala göstensinde, Kültür
Bakanı Istemihan Talay, Devlet Tiyatrolan Genel
Müdürü Rahmi Dilligil ve Tiyatro Oyun Yazarlan
Demeği tarafından birer teşekkür plaketi
verilecek.
Beaües'ın otobiyografisi
yayımlanacak
• LONDRA(AA)-
Ünlü Ingilız grubu
Beatles'ın hayattaki üç f
üyesı, efsanevi
topluluğun
otobiyografisini
yayınlamak içın
yeniden bir araya
gelecek. Sunday Telegraph gazetesı. Sır Paul
McCartney, George Harnson ve Ringo Star'ın
'Beatles Antolojısi' adlı kitapla ilgili altı yıl
çalıştıklannı yazdı. Haberde, 360 sayfadan oluşan
kitabm Ingiltere ve ABD'de bu sonbaharda
yayımlanacağı, 50 pounda satılacağı ve yaklaşık
1.6 milyon dolar gelir getireceği belirtildi. Gazete
haberinde, birçok dıle çevrilmesı planlanan
kitaptan elde edılecek gelınn, grubun üç üyesı ve
1980 yılında New York'ta öldürülen diğer 'Beatle'
John Lennon'ın dul eşi Yoko Ono arasında
paylaşılacağı kaydedildi. Kitapta daha
yayımlanmamış fotoğraflann yer alacağını
bildiren gazete, kitapta grubun bu üç üyesinin,
1996 yılında ABD. Almanya ve Japonya'da konser
karşılığında verilecek 110 milyon pound (175
milyon dolar) ücretı reddetmelerimn de
anlatıldığını yazdı.
BUGÜN
• CRR'de 10. Akbank Caz Festhali kapsamında
saat 18.30'da Anouar Brahem Trio Feat ve
BarbarosErköse'nin. 21 30da ise James Blood
Ulmer's Blues Experience Ravv'un konserleri
izlenebilir. (232 98 30}
• GÖÇERLER'de, saat 20.00'de Sevi-SevTİ-
Şirin'den 'Gezi Anılan' adlı saydam gösterisi
gerçekleşecek. (0216 414 44 74)
• Pt ARTWORKS'te 12.30 ve 18.00 saatlerinde
The Fantastic VVorld of M.C. Escher adlı film
gösterilecek. (236 68 53)
• BtLGt ÜNtVERSİTESİ-nde saat 20.30'da
Tonie Marshall'ın 'Venus Beaute Salon' (Venüs
Güzellik Salonu) adlı filmi yer alacak. (216 2315)