Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 NİS/N 2000 CUMARTESt CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Bakan Oktay, talimatlarla yönetilen cezaevlerinin acil reforma tabi tutulması gerektiğini söyledi
'Mafya cezaeAİerine lıâkim'ECEVtTKmÇ
Eski Adalet Bakanı Seyfî Oktay;
mafyarın, cezaevlerine, demokratik
ve kökJj projeleri olmayan, yozlaşmış
politikalar sonucu egemen olduğunu
belirtti. Çağdaş Hukukçular Demeğı
Başkanı Murat Çelik ise başsavcı ve
savcılann mafya liderleri Alaattin Ça-
ha ve Nuri Ergin'ı korumaya çalış-
tıkiannı öne sürerek mafya liderleri-
nin cezaevinde kendilerine sağlanan
imtiya2İar karşılığında Türkiye'ye
getirildığini söyledi.
Tüm Yargı- Sen Genel Başkanı Te-
kin Yüdız da Kartal Cezaevi'nde ça-
lışan ınfaz koruma memurlannın ve
sendika yönetıcilennın mafya liderle-
n tarafından sürekli tehtit edildiğinı
vurgulayarak dışanda yaşanan çatış-
malann yakında cezaevinde de başla-
yacağmı söyledi.
Kartal Cezaevi'nde bulunan maf-
ya hderlerinın kamuoyuna yansıyan
hesaplaşmalannı değerlendiren eski
Bakan Seyfi Oktay, Türkiye'de yasa-
• Kartal Cezaevi'nde bulunan mafya liderlerinin kamuoyuna yansıyan hesaplaşmalanm
değerlendiren eski Bakan Seyfi Oktay, Türkiye'de yasaya dayalı cezaevi kurallan bulunmadığını
vurgulayarak, "Cezaevleri talimatlarla yönetiliyor. Bu talimatlar da sürekli birbirine aykın oluyor.
Böyle bir ortam içinde cezaevine mafyanın hâkim olması doğaldır" dedi.
ya dayalı cezaevi kurallan bulunma-
dığını vurgulayarak. "CezaevleritaB-
matlarla yönetiliyor. Bu talimatlar da
sürekli birbirine aykuı oluyor. Böyle
bir ortam içinde cezaevine mafyanın
hâkim olması doğaldır" dedi.
Cezaevlerının kapsamlı bir refor-
ma tabi tutulması gerektiğini kayde-
den Oktay, cezaevlerinde devletin hâ-
kim olamadığını, bu nedenle kuralla-
rın uygulanma şansının bulunmadı-
ğını savundu. Oktay, cezaevlerindeki
yönetim biçiminin bugünkü ihtıyaç-
lan karşılamadığını belirterek, "Ce-
zaevlerini künin yöoettiği belli değiL
Müdür bir taraftan, savcı bir taraf-
tan, jandarma bir taraftan yönetme-
ye çahşıyor. Cezaevlerinde hizmet
alanlarına göre personel yetiştirilme-
si gerekir. tnfaz ile ilgili ayn, koruma
ile ilgili ayn birimler oluşturulmah"
dedi. Cezaevi personeli ile tutuklu ve
hükümlüler arasındaki iletişimin
azaltılması gerektiğini vurgulayan
Oktay, infaz koruma memurlannın
mafya liderlerine karşı hiçbir güven-
celerinin bulunmadığını söyledi. Ok-
tay, hükûmetin, kararlı bir politika iz-
lemesi sonucu mafyanın cezaevlerin-
deki egemenliğine son verilebilece-
ğıni kaydederek şunlan söyledi:
"Mafya cezaevinde olduğu kadar
dışansıy la da bağlanOsı olan büyük
bir organizasyondur. Mafyanın hâki-
miyetine son verebilmek için siyaset
anlayışı değiştirilmelidir. Mafya; ceza-
evlerine, demokratik ve köklü proje-
leri ohnayan, günlük, yozlaşmış siya-
set kadroianmn siyasi anlayışlan so-
nucu hâkim oluyor. Herkes sürekli şi-
kâyetçi oluyor.. fakat hiç kimse köklü
çözümler üretmiyor. Hücre sistemi ile
koğuş sistemi birbirine karşıymış gibi
gösteriliyor. Cezaevlerinde Avrupa'da
olduğu gibi 'oda' sistemine geçümeB-
dir."
Çağdaş Hukukçular Demeği Baş-
kanı Murat Çelik, Kartal Cezaevi'nde
tutuklu bulunan Alaattin Çakıcı ve
Nuri Ergin arasındaki çatışmanın
"rant kavgaa"ndan kaynaklandığını
vurgulayarak, mafya liderlerinin ce-
zaevinde birbırleriyle çatışırken dış
dünyayı da sürekli tehdit ettiklerinı
anlattı.
Çelik, mafya liderlerinin yapılan
pazarlıklar sonucu Türkiye'ye getiril-
diğini belirterek bu kişilere imtiyaz-
ların yapılan pazarlıklar sonucu venl-
diğıni iddia etti. Cezaevlerinde çifte
standart bulunduğunu ileri süren Çe-
lik, "Siyasi tutuklulann sıradan insa-
ni talepleri dfle getirilmelerine izin ve-
rümemekte. Ailelerine baskı yapıl-
makta. Bunun yanında bazı tutuklu-
lara özel imtiyazlar veriliyor" dedi.
Çelik, mafya liderlerinin mektuplan-
nı medyaya dağıtan avukatlann mes-
lek kurallanna uygun davranmadığı-
nı belirtti. Güvenlik açısından mafya
liderlerinin bir cezaevinde toplanma-
lannın doğru bulduklannı belirten
Çelik, şöyle devam etti:
"Fakat imtiyaz sağlamak ve yaşam
standartiannıyüksettmek için bir ara-
ya toplanmalan kabul edilemez. Baş-
savcı ve savcüar sürekli Çalocı ile Er-
gin'i koruyucu açıklamalar yapıyor-
lar. Açıklamalannda 'Çakıcı iyi bir
insan' diyorlar.''
Tüm Yargı- Sen Genel Başkanı Te-
kin Yıldız da dışanda yaşanan çatış-
malann yakında cezaevinde de başla-
yacağını söyleyerek, "Müdürlerin,
savcüann korktuğu maf> a>a karşı in-
faz koruma memurlannın yapabile-
cekleri hiçbir şeyyokhır" dedi. Yıldız,
Adalet Bakanlığı'nın gereken önlem-
leri almasını istedı.
Erginler ifade verdi
'Baskının
hesabı
verilmeli'
tstanbul Haber Servisi- Nuri Ergin,
Çakıcı'ya yazdığı son mektupta "Sa-
nal Putin"diye hitap ederken kardeşı
Vedat Ergin, Çakıcı'nın geçen pazar
günü Karagümrük'teki kahvehane ta-
ranma olayında suçu başkasınm üze-
rine atmaya çalıştığını öne sürdü. Po-
lis, Karagümrük'teki baskınla ilgili
olarak 3'ü olayda tetık çektiği belir-
lenen 12 kışiyi gözaltına aldı. Tefeci
Nesim Malki cinayetı sanığı işadamı
Erol Evcil'in, hakkındaki rüşvet iddi-
alanyla ilgili olarak Kartal Cumhuri-.
yet Başsavcılığı'nca ifadesi alındı.'i.'f"/
Kartal Cezaevi'nde Alaatin Çakıcı
ile Nuri Ergin arasındaki söz düello-
su sürüyor. Bırbu-lenne orijinal, argo
sözler söyleyen iki kişiden Ergm, Ça-
kıcı'ya son yazdığı mektupta geçen
hafta sonu Rusya seçimlerinden za-
ferle çıkan Madamir Putin'den esin-
lenerek "SanalPutin" dıye hitap etti.
Fatih Karagümrük Spor Kulubü'nde
geçen pazar gecesi 16 kişinin yaralan-
masına neden olduklannı söyleyerek
teslim olan Ahmet Çevik ve Okan
Erural'ın sorgulan sürüyor.
Kadıköy'deki bir avukatın bürosun-
dan polısi arayarak Karagümrük
saldınsını üstlenen ve teslim olmak
istediklerini söyleyen Ahmet Çevik
ile Okan EruraL,' ın Istanbul Emniyet
Müdürlüğü Organize Suçlar Şube-
si'ndeki ifadesi doğrultusunda saldı-
nya kanştıklan şüphesıyle 10 kişi da-
ha gözaltına alındı. Gözaltına alınan
12 kişiden Ahmet Çevik, Okan Eru-
ral ile Müjdat Çimenci'nın, yapılan
sorgulamalan sonucu olayda "tetikçi-
Bk" yaptıklan belirlendi. Bu kişilerle
birlikte ele geçinlen 4 ruhsatsız ta-
bancamn da, yapılan balistik incele-
me sonucu olayda kullanıldıklan be-
lirlendi. Olayda tetikçilik yaptıklan
belirlenen Cihan Çakıcı ve Recep
Boz'un yakalanmalanna çalışıldığını
kaydeden yetkıliler, saldın talimatını
verdikleri ortaya çıkan Banş ve Savaş
Çakıcı kardeşlerin de arandığını ifa-
de ettiler. Yetkilüer, saldırganlann asıl
amacının, Ergin kardeşlerin ağabeyi
Nejat Ergın'i öldürmek olduğunun
anlaşüdığını da vurguladılar.
'Çakıcı yargılanmah'
Karagümrük'te meydana gelen
olayla ilgili ıfadelerine başvurulan
Nuri ve Vedat Ergin kardeşler, bu
olayla ilgili olarak Çakıcf run yargı-
lanmasını Karagümrük halkı olarak
istediklerini söyledi. Kartal Ceza-
evi'nde ifadesi alınan Vedat Ergin,
Çakıcı'nın hasmı olan Adil Cesur'un
öldürülmesini önledikleri için kendi-
leriyle ters düştüğünü söyledi. Ergin,
televizyonlarda yayımlanan mektubu
kendisinin cezaevi 2. müdürü tbra-
him Karakurt'a verdiğini belirtti. Da-
ha sonra aynı yerde ifadesine başvu-
ralan Nuri Ergin, kendisine yönelik
yapılan hakaretlerden şikâyetçi olma-
dığını belirterek kardeşinin ifadesine
kaüldığını söyledi.
Nuri Ergin'in avukatı Hikmet Çar-
boğa ise gazetemize yaptığı açüda-
mada, Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türk'ün Çakıcı ve Ergin kardeşler
arasındaki mektup trafığinin suçlusu-
nu avukatlar olarak göstermesinin
yanlış olduğunu belirterek cezaevin-
dekı mektuplann dışanya infaz koru-
ma memurlan aracılığıyla çıktığını
öne sürdü. Çarboğa, mektuplann dı-
şanya çıkartılmasında ve basına veril-
mesınde iki tarafın ailelerinin de rol
oynadığını belirtti.
B.eyoğlu
Postanesi önünde
dün toplanan ve
aralannda ÎHD
Istanbul Şube
Başkanı Avukat
Eren Keskin'in de
bulunduğu İHD
üyeleri, Bakan
Türk'e yazdıklan
mektubu
açüdadılar. Keskin,
uygulanmak
istenen "F" tipi
cezaevlerinin,
"sonucu kimi kez
kanlı biten
uygulamalar
içerisinde en sinsi,
en uzun ve en
kansız yok etme
uygulaması"
olduğunu söyledi.
'F-Tipihücresistemiçözüm değU'tstanbul HaberServisi - İnsan Hak-
lan Derneğı (İHD) Istanbul Şubesi
üyeleri, Adalet Bakanı HikmetSami
Türk'e bir mektup göndererek hüc-
re tipi cezaevıni protesto etti. Tutuk-
lu Aileleri ile Dayanışma Derneği
(TUAD) Genel Başkanı Avukat
Mehmet Erbü, cezaevlerinde yaşa-
nan sorunlann F- Tipi hücre siste-
miyle çözülemeyeceğini belirterek,
"Sorun, Türkrye'nin genel demokra-
tikleşmesûıe önenıli bir katkı suna-
cak olan aynmsız bir genel aftan ve
insan haklarına saygüı uygulamalar-
dan geçiyor" dedi.
Beyoğlu Postanesi önünde dün
toplanan ve aralannda İHD Istanbul
Şube Başkanı Avukat Eren Keskin'in
de bulunduğu İHD üyeleri, Bakan
Türk'e yazdıklan mektubu açıkladı-
lar. Keskin, uygulanmak istenen "F"
tipi cezaevlerinin, "sonucu kimi kez
kanhbitenuygulamalar içerisindeen
sinsi, en uzun ve en kansız yok etme
uygulaması" olduğunu söyledi.
Eren, hücrenin, sadece mahkûmun
tüm sosyal iletişimini kesen bir uy-
gulama olmadığını, aynı zamanda in-
sanın duyum ve algılama yetisini or-
tadan kaldıran, ruhsal işkenceyi sü-
reklileştiren bir uygulama olduğunu
vurguladı.
Keskin, "Biz insan haklan savu-
nuculan, cezaevlerindeki baskı vezo-
ra dayanan tüm uygulamalara ve
hücre tipi ceza anlayışına. içerideld-
lere dajatüan hücre uygulamalanna
hep karşı çıknk ve bu karşı duruşu-
muzu sürdüreceğiz" dedi.
Öte yandan cezaevlerinde yaşanan
sorunlar, hücre tipi cezaevlerinde ge-
çiş aşamasında yaşanacak sorunlar
hakkında bilgi vermek amacıyla dün
TUAD Genel Merkezı'nde toplantı
düzenlendi. TUAD Genel Başkanı
Mehmet Erbil, cezaevi sorununun
Türkiye içın "kanayan bir yara" ol-
maya devam ettiğini belirterek, F-
Tipi hücre sisteminin çözüm olmadı-
ğınm, en son Kartal Cezaevi'nde ya-
şanan olaylarla ortaya çıktığını ifade
etti.
Erbil, cezaevlerinde yaşanan so-
runlann ınsani, sosyal ve demokra-
tik haklann gaspedilerek, baskıcı-
tecrit uygulamalannı arttırarak çö-
zümlenemeyeceğini kaydetti. "Yet-
küîlerin 'Neye mal olursa olsun F ti-
pine geçilecektir' açıklamalan, ceza-
evlerinde yeni katnamlann yaşana-
cağı kaygm yaratmışOr" dıye konu-
şan Erbil, insan haklanna ve hukuka
aykın uygulamalara karşı hem iç hu-
kukta hem de uluslararası hukukta
açacaklan davalarla haklannı araya-
caklannı belirtti.
Erbil, 3 bakanın ımzasını taşıyan
17 Ocak Protokolü ile avukatlara da-
yatılan "onur lana" aramalarla sa-
vunma hakkının kısıtlandığım ifade
etti.
Cezaevlerinde, birçok mahkûmun
acil tedaviyi bekleyen ölümcül has-
talıklarla karşı karşıya olduğunu vur-
gulayan Mehmet Erbil, giderek yay-
gınlaşan hepatit B ve diğer hastalık-
lann tedavisi için Türkiye Barolar
Birliği'ni, sağlık emekçilerini ve
Dünya Sağlık Örgütü'nü acil müda-
haleye çağu-dı.
Yargı emekçüeri açlık sınırında
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Tüm Yargı-Sen Genel Başkanı Tekm
Yıkhz yargının sorunlanna dikkat çek-
mek amacıyla bu ay içinde Bayrampa-
şa Cezaevi'nde iş bırakma eylemi ya-
pacaklannı açıkladı.
Adalet Bakanhğı önünde basm açık-
laması yapma istemlerine izin verilme-
yen Tüm Yargı-Sen mensuplan Güven-
park'a giderek eylemlerini gerçekleştir-
düer.
Tüm Yargı-Sen Genel Orgütlenme
Sekreteri Erol Çavuş yargı emekçileri-
nin açlık sınınnda yaşadıklannı belir-
terek şunlan söyledi: "Büdiğjniz gfln
yüksek yargı organlannın mensuplan
özlük haklannm bakanlar kuruhı kara-
n ik düzenlenmesi ve daha da önemK-
si,ahnışokluklan maaşm azBğmdando-
layı tophı istifa ve toplu iş bırakma eyle-
mi vapacaklannı kamuoyuna duyur-
nmşiaıtfa. Şimdi soruyoruz- kunkrin en
çokis>-anhakkıvar?Ortalama 120-150
mihon maaşla açlık sınınnda yaşayan,
kamu iojmanlanndan mahrum edilip,
ev kh-asmı ve günlük temel ihtiyaçlan-
nıkarşılamaktabilezoıiukçeken;üstü-
ne üslnık işe iki dakika geç gefip iki da-
kika erken gittiğiiçin haklannda soruş-
turma açıian 100bini aşkın kamu emek-
çisi mi? Yoksa 750 müyon maaş alanlar
mı?"
"Yargıda isyan devam ediyor",
"Emekciye değil çctelere barikaf,
"Emekçi>iz,hakfayız, kazanacağtz" slo-
ganlan arasında konusmasını sürdüren
Çavuş, yargı emekçilerinin siyasilerin
insafına bırakıldıklannı ileri sürerek,
yıllardır yargı isyanının, Adalet Bakan-
hğı ve şimdı isyan eden yüksek yargı
organlan tarafından dikkate alınmadı-
ğını söyledi.
31 Mart olayı
Gerici
isyanın
9Lyılıtstanbul Haber Servisi -
Şeriat yönetimi özlemcile-
rinin gerçekleştirdiği ve ta-
rihe "31 Mart İsyanT olarak
geçen gerici ayaklanma, 92
yıl önce 13 Nisan 1909'da
başladı.
Osmanlı halk ayaklanma-
lannın son ömeği olan 31
Mart Isyanı'nın başında,
Derviş Vahdeti'nın önderlik
ettiği şeriatçılar vardı. Is-
yancılar, Meşrutiyet hükü-
metinin ilerici programına
karşı çıkarak, ilerici ve öz-
gürlükçülerle karşı karşıya
geldiler. Ayasofya Meyda-
nı'nda başlayan isyana ön-
cülük eden şeriatçılar ve
destek veren askerlerin oluş-
turduğu topluluk "Şeriat is-
teriz", "Meyhanekr kapa-
nlsın", "Kadınlar sokağa
çıkmasın'" dıye bağınnca is-
yan dalgası şehre yayıldı.
Ayaklanma, Makedonya'da-
ki Ittihat ve Terakki yanhsı
gönüllü, sivil ve askeri güç-
lerin oluşturduğu ve Musta-
fa Kemal'in de görev aldığı
Harekât Ordusu'nca bastı-
nldı. Ayaklanmayı başlatan-
lar cezalandınlırken Abdül-
hamit tahttan indinldi.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
İstikrar Adına
Siyasetin çok farklı tanımları vardır. Bu konular-
da kalem oynatan farklı yazar ve düşünürler, ken-
di anlayışlanna uygun tanımlar yaparlar. Ve bu
farklı tanımlar; çoğu kez, birbirini tamamlayan ta-
nımlar olur.
Bu farklı tanımlardan birine göre siyaset, "Ülke
çapında, sonınlan çözme sanatı "dır. Aslında, be-
nim çok sevdiğim bir başka tanım vardır kı; buna
göre siyaset, "Bir ülkede kaynak paylaşımı içın
yapılan örgütlü mücadele "dir. Kaynaklann paylaş-
tınlması, çoğu kez "sorun" olduğuna göre, bu iki
tanım birbirini tamamlayan tanımlardır. Eski Yu-
nan'dan beri; sıyasetı tanımlayan yazarlann çoğu,
siyasetin bir "sanat" olduğunu söyler ki, sıyaset-
çinin biraz "artist" olması gerektığı konusunda
hiçbir kuşku yoktur. Ama siyaset sanatı kimi za-
man bir komediye dönüşürmüş, kimi zaman dram
özellikleri taşırmış, o başka...
• • •
Eğer siyaset, sorunlan çözme sanatı ise siyaset-
çi de, "sorunlan çözen ya da çözmek durumun-
da olan insan" demektir. Fakat bakıyorum; bizım
siyasetçiler, sorunlan çözmekten çok, sorun çıkar-
tıyoriar. Daha sonra da, çıkardıklan sorunlan çö-
zemiyoriar ve "düğümleniyortar."
Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demi-
rel'in görev süresini uzatmak içın bir anayasa de-
ğişikliğine gidilmek istenmesi, düpedüz, bir "so-
run yaratma" faaliyeti oldu. Ve hiç kimsenin iste-
memesine karşın, Türkiye'nin sıyasal gündemi
haftalardır işgal edildi ve bu olumsuzluk bıraz da-
ha sürecek gibi. (Allah'tan ekonomi, ipini siyaset-1
ten kopardı da, bu olumsuzluk ekonomik göster-
gelere yansımadı). ;
Daha önce bu sütunda yazdığım yazılarda vei
yaptığım konuşmalarda, cumhurbaşkanının iki dö-
nem seçilmesinin sakıncalanna işaret etmiştimi
"Herkesin cumhurbaşkanı" olması gereken kışı-
nin, yeniden seçilebilmek için siyasal odünler ve-
rebileceğini ve bu tutumun, cumhurbaşkanının ta-'
rafsızlığını gölgeleyebileceğini düşünüyorum. Fa-
kat bu, benim düşüncem ve benim kanaatim. Baş-'
kalan, elbette çok farklı düşüncelere ve kanılard
sahip olabilirter. Ve biz de buna saygı duyanz.
Ancak farklı düşünce sahiplennin, bu düşünce-
lerini yaşama geçırmek isterken dikkate almalan
gereken kimi noktalar var. Her şeyden önce bak-
maları gereken şey; bu düşuncelerını yaşama ge-
çirmek isterken, bu eylemlerinın ne gibi maliyet-
leri olacağı ve kamuoyunun bu konudaki eğilim-
lerinin doğru saptanmasıdır. Süleyman Demirel'in
görev süresini uzatmak isteyenler bunlan dikkate
almadı.
•••
Bu konuda yapılan en ciddi yanlışlık; Türk hal-
kının devlete ve devletı yönetenlere karşı duydu-
ğu saygının yanlış anlaşılması oldu. Gerçekten,
halkımız devlete çok saygılı. Ve devleti temsil et-
tiğine inandığı kişilere de aynı saygıyı göstenyor.
Fakat bu saygıyı abartmamak ve doğru değ^rjen-
dirmek gerekiyordu. Hele, engin siyaset''derıe'yP
mi olan Sayın Demirel'in, "tehdit edici" kirnf söz
1
lerinin ters tepkıler doğuracağını düşünememesi-
ni anlamakta çok zortanıyorum.
"Sokaktaki insan", hiç tartışmasız bir biçimde
"değişım" istiyor. Içinden çıkamadığı sorunlann
çözümünün arayışı içinde. Fiyatlar aldı başını gi-
diyor. Tanm kesimi ve ücretli kesım "günü kurtar-
manın" savaşımı içinde. Yeni bırtakım "yüzlenn"
ve "düşüncelehn", sorunlanna çözüm getireceği-
ne inanmak istiyor. Ve "hal böyle ıken", cumhur-
başkanlığının görev süresini uzatmak için bazı zor-
lamalara gidilmesini hoş karşılamayacağı açıktı.
Ve (her ne kadar liderler tarafından belirlenmış
olursa olsun), milletvekillerinin bu olumsuzluktân
etkilenmemesi de mümkün değildi.
• • •
Anayasalarda yapılmak istenen değişikliklerin,
araya kısa bir süre konularak iki turlu oylamalarla
gerçekleştınlmek ıstenmesının belli bir mantığı var-
dır. Yapılacak olan bir değışıklığın, toplumda uyan-
dıracağı olumlu ya da olumsuz tepkilerin gözlen-
mesi ve ikinci turda buna göre oy kullanılması bek-
lentisi ön plana çıkartılmıştır. Yapılan bir değışikli-
ğin tepkilerinin değerlendirilmesı kadar, "yapıla-
mayan" bir değişikliğin tepkilerinin değeriendiril-
mesinin önemi olacağına göre, reddedilen bir de-
ğişiklik önerisinin tekrar oylanması doğaldır. Fakat
bizde bunun yapılıp yapılmayacağı belli olmadığı
gibi, böyle bir oylamanın önemli bazı tartışmalara
yol açacağı açıktır.
Cumhurbaşkanlığı görevini 5 artı 5 biçiminde
değiştimne önerisi, TBMM'de 253 oy toplayabil-
miştir. Bırakın nitelikli çoğunluğu, mutlak çoğun-
luğun bile gerisinde kalınmıştır. Bu durumda ister
istemez bazı "pazarlıklar" ya da en azından "pa-
zarlık kuşkulan" gündeme gelecektir.
Yapılması beklenecek olan pazariık, Fazilet Par-
tisi ve Sayın Necmeftin Erbakan'ın sıyasal gele-
ceği konusunda odaklanmaktadır. Ve böyle bir
pazarlık sonrasında eğer anayasa değişıkliğı öne-
risi gereken desteği bulursa ortaya çok ciddi baş-
ka sorunlar çıkacaktır. Hatta bu pazariıklara. TCK
312. maddesi de girecektir.
Değer mi bütün bunlara? istikrar adına, istıkra-
n böylesine açmazlara sokmak hangi aklın ürünü-
dür?
Kimi siyasetçilerimiz, "Süleyman Demirel döne-
mi istikrar dönemi olmuştur" gibisinden sözler
sarf ettiler. Tek amaç, (olumsuzluklan gözardı ede-
rek) istikran sağlamaksa, "askeri hükümetler" da-
ha da istikrariı görünüyortar. Bunu da savunsalar
ya...
TBMM, değerli dostum Emre Kocaoğlu'nun
oylama gecesi dile getırdığı gıbı. "Mustafa Ke-
mal'/n Meclisi" olduğunu göstermiştir. Her ne olur-
sa olsun, "O'nun ruhu" Meclis'i doğru yönlere çe-
kiyor.
Özdemiryurda döndü
Istanbul Haber Servisi - Istanbul Emniyet Müdü-
rü Hasan Özdemir, Çin'e yaptığı resmı zıyaretı ta-
mamlayarak Türkiye'ye döndü.
THY'nin tarifeli uçağıyla dün sabah Istanbul'a
gelen Özdemir, çıkışta gazetecilerin, "tstanbul Em-
niyet Müdürlüğü görevinden ahnıp ahnmadığı" yo-
lundaki sorulannı yanıtsız bıraktı. Özdemir, Çın"e
yaptığı ziyaretle ilgili, kaldıklan süre içerisinde iki
ülkenin polis teşkilatlan arasındaki ilışkilenn geliş-
tirilmesi için görüşmelerde bulunduklannı kaydet-
ti. Hasan Özdemir, Çinli yetkililerle yapılan görüş-
melerin, bir süre önce Içışleri Bakanı Sadettin Tan-
tan'm yaptığı gezinin devamı niteliğinde olduğunu
kaydetti.