23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 NİS/N 2000 CUMARTESt CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bakan Oktay, talimatlarla yönetilen cezaevlerinin acil reforma tabi tutulması gerektiğini söyledi 'Mafya cezaeAİerine lıâkim'ECEVtTKmÇ Eski Adalet Bakanı Seyfî Oktay; mafyarın, cezaevlerine, demokratik ve kökJj projeleri olmayan, yozlaşmış politikalar sonucu egemen olduğunu belirtti. Çağdaş Hukukçular Demeğı Başkanı Murat Çelik ise başsavcı ve savcılann mafya liderleri Alaattin Ça- ha ve Nuri Ergin'ı korumaya çalış- tıkiannı öne sürerek mafya liderleri- nin cezaevinde kendilerine sağlanan imtiya2İar karşılığında Türkiye'ye getirildığini söyledi. Tüm Yargı- Sen Genel Başkanı Te- kin Yüdız da Kartal Cezaevi'nde ça- lışan ınfaz koruma memurlannın ve sendika yönetıcilennın mafya liderle- n tarafından sürekli tehtit edildiğinı vurgulayarak dışanda yaşanan çatış- malann yakında cezaevinde de başla- yacağmı söyledi. Kartal Cezaevi'nde bulunan maf- ya hderlerinın kamuoyuna yansıyan hesaplaşmalannı değerlendiren eski Bakan Seyfi Oktay, Türkiye'de yasa- • Kartal Cezaevi'nde bulunan mafya liderlerinin kamuoyuna yansıyan hesaplaşmalanm değerlendiren eski Bakan Seyfi Oktay, Türkiye'de yasaya dayalı cezaevi kurallan bulunmadığını vurgulayarak, "Cezaevleri talimatlarla yönetiliyor. Bu talimatlar da sürekli birbirine aykın oluyor. Böyle bir ortam içinde cezaevine mafyanın hâkim olması doğaldır" dedi. ya dayalı cezaevi kurallan bulunma- dığını vurgulayarak. "CezaevleritaB- matlarla yönetiliyor. Bu talimatlar da sürekli birbirine aykuı oluyor. Böyle bir ortam içinde cezaevine mafyanın hâkim olması doğaldır" dedi. Cezaevlerının kapsamlı bir refor- ma tabi tutulması gerektiğini kayde- den Oktay, cezaevlerinde devletin hâ- kim olamadığını, bu nedenle kuralla- rın uygulanma şansının bulunmadı- ğını savundu. Oktay, cezaevlerindeki yönetim biçiminin bugünkü ihtıyaç- lan karşılamadığını belirterek, "Ce- zaevlerini künin yöoettiği belli değiL Müdür bir taraftan, savcı bir taraf- tan, jandarma bir taraftan yönetme- ye çahşıyor. Cezaevlerinde hizmet alanlarına göre personel yetiştirilme- si gerekir. tnfaz ile ilgili ayn, koruma ile ilgili ayn birimler oluşturulmah" dedi. Cezaevi personeli ile tutuklu ve hükümlüler arasındaki iletişimin azaltılması gerektiğini vurgulayan Oktay, infaz koruma memurlannın mafya liderlerine karşı hiçbir güven- celerinin bulunmadığını söyledi. Ok- tay, hükûmetin, kararlı bir politika iz- lemesi sonucu mafyanın cezaevlerin- deki egemenliğine son verilebilece- ğıni kaydederek şunlan söyledi: "Mafya cezaevinde olduğu kadar dışansıy la da bağlanOsı olan büyük bir organizasyondur. Mafyanın hâki- miyetine son verebilmek için siyaset anlayışı değiştirilmelidir. Mafya; ceza- evlerine, demokratik ve köklü proje- leri ohnayan, günlük, yozlaşmış siya- set kadroianmn siyasi anlayışlan so- nucu hâkim oluyor. Herkes sürekli şi- kâyetçi oluyor.. fakat hiç kimse köklü çözümler üretmiyor. Hücre sistemi ile koğuş sistemi birbirine karşıymış gibi gösteriliyor. Cezaevlerinde Avrupa'da olduğu gibi 'oda' sistemine geçümeB- dir." Çağdaş Hukukçular Demeği Baş- kanı Murat Çelik, Kartal Cezaevi'nde tutuklu bulunan Alaattin Çakıcı ve Nuri Ergin arasındaki çatışmanın "rant kavgaa"ndan kaynaklandığını vurgulayarak, mafya liderlerinin ce- zaevinde birbırleriyle çatışırken dış dünyayı da sürekli tehdit ettiklerinı anlattı. Çelik, mafya liderlerinin yapılan pazarlıklar sonucu Türkiye'ye getiril- diğini belirterek bu kişilere imtiyaz- ların yapılan pazarlıklar sonucu venl- diğıni iddia etti. Cezaevlerinde çifte standart bulunduğunu ileri süren Çe- lik, "Siyasi tutuklulann sıradan insa- ni talepleri dfle getirilmelerine izin ve- rümemekte. Ailelerine baskı yapıl- makta. Bunun yanında bazı tutuklu- lara özel imtiyazlar veriliyor" dedi. Çelik, mafya liderlerinin mektuplan- nı medyaya dağıtan avukatlann mes- lek kurallanna uygun davranmadığı- nı belirtti. Güvenlik açısından mafya liderlerinin bir cezaevinde toplanma- lannın doğru bulduklannı belirten Çelik, şöyle devam etti: "Fakat imtiyaz sağlamak ve yaşam standartiannıyüksettmek için bir ara- ya toplanmalan kabul edilemez. Baş- savcı ve savcüar sürekli Çalocı ile Er- gin'i koruyucu açıklamalar yapıyor- lar. Açıklamalannda 'Çakıcı iyi bir insan' diyorlar.'' Tüm Yargı- Sen Genel Başkanı Te- kin Yıldız da dışanda yaşanan çatış- malann yakında cezaevinde de başla- yacağını söyleyerek, "Müdürlerin, savcüann korktuğu maf> a>a karşı in- faz koruma memurlannın yapabile- cekleri hiçbir şeyyokhır" dedi. Yıldız, Adalet Bakanlığı'nın gereken önlem- leri almasını istedı. Erginler ifade verdi 'Baskının hesabı verilmeli' tstanbul Haber Servisi- Nuri Ergin, Çakıcı'ya yazdığı son mektupta "Sa- nal Putin"diye hitap ederken kardeşı Vedat Ergin, Çakıcı'nın geçen pazar günü Karagümrük'teki kahvehane ta- ranma olayında suçu başkasınm üze- rine atmaya çalıştığını öne sürdü. Po- lis, Karagümrük'teki baskınla ilgili olarak 3'ü olayda tetık çektiği belir- lenen 12 kışiyi gözaltına aldı. Tefeci Nesim Malki cinayetı sanığı işadamı Erol Evcil'in, hakkındaki rüşvet iddi- alanyla ilgili olarak Kartal Cumhuri-. yet Başsavcılığı'nca ifadesi alındı.'i.'f"/ Kartal Cezaevi'nde Alaatin Çakıcı ile Nuri Ergin arasındaki söz düello- su sürüyor. Bırbu-lenne orijinal, argo sözler söyleyen iki kişiden Ergm, Ça- kıcı'ya son yazdığı mektupta geçen hafta sonu Rusya seçimlerinden za- ferle çıkan Madamir Putin'den esin- lenerek "SanalPutin" dıye hitap etti. Fatih Karagümrük Spor Kulubü'nde geçen pazar gecesi 16 kişinin yaralan- masına neden olduklannı söyleyerek teslim olan Ahmet Çevik ve Okan Erural'ın sorgulan sürüyor. Kadıköy'deki bir avukatın bürosun- dan polısi arayarak Karagümrük saldınsını üstlenen ve teslim olmak istediklerini söyleyen Ahmet Çevik ile Okan EruraL,' ın Istanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şube- si'ndeki ifadesi doğrultusunda saldı- nya kanştıklan şüphesıyle 10 kişi da- ha gözaltına alındı. Gözaltına alınan 12 kişiden Ahmet Çevik, Okan Eru- ral ile Müjdat Çimenci'nın, yapılan sorgulamalan sonucu olayda "tetikçi- Bk" yaptıklan belirlendi. Bu kişilerle birlikte ele geçinlen 4 ruhsatsız ta- bancamn da, yapılan balistik incele- me sonucu olayda kullanıldıklan be- lirlendi. Olayda tetikçilik yaptıklan belirlenen Cihan Çakıcı ve Recep Boz'un yakalanmalanna çalışıldığını kaydeden yetkıliler, saldın talimatını verdikleri ortaya çıkan Banş ve Savaş Çakıcı kardeşlerin de arandığını ifa- de ettiler. Yetkilüer, saldırganlann asıl amacının, Ergin kardeşlerin ağabeyi Nejat Ergın'i öldürmek olduğunun anlaşüdığını da vurguladılar. 'Çakıcı yargılanmah' Karagümrük'te meydana gelen olayla ilgili ıfadelerine başvurulan Nuri ve Vedat Ergin kardeşler, bu olayla ilgili olarak Çakıcf run yargı- lanmasını Karagümrük halkı olarak istediklerini söyledi. Kartal Ceza- evi'nde ifadesi alınan Vedat Ergin, Çakıcı'nın hasmı olan Adil Cesur'un öldürülmesini önledikleri için kendi- leriyle ters düştüğünü söyledi. Ergin, televizyonlarda yayımlanan mektubu kendisinin cezaevi 2. müdürü tbra- him Karakurt'a verdiğini belirtti. Da- ha sonra aynı yerde ifadesine başvu- ralan Nuri Ergin, kendisine yönelik yapılan hakaretlerden şikâyetçi olma- dığını belirterek kardeşinin ifadesine kaüldığını söyledi. Nuri Ergin'in avukatı Hikmet Çar- boğa ise gazetemize yaptığı açüda- mada, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün Çakıcı ve Ergin kardeşler arasındaki mektup trafığinin suçlusu- nu avukatlar olarak göstermesinin yanlış olduğunu belirterek cezaevin- dekı mektuplann dışanya infaz koru- ma memurlan aracılığıyla çıktığını öne sürdü. Çarboğa, mektuplann dı- şanya çıkartılmasında ve basına veril- mesınde iki tarafın ailelerinin de rol oynadığını belirtti. B.eyoğlu Postanesi önünde dün toplanan ve aralannda ÎHD Istanbul Şube Başkanı Avukat Eren Keskin'in de bulunduğu İHD üyeleri, Bakan Türk'e yazdıklan mektubu açüdadılar. Keskin, uygulanmak istenen "F" tipi cezaevlerinin, "sonucu kimi kez kanlı biten uygulamalar içerisinde en sinsi, en uzun ve en kansız yok etme uygulaması" olduğunu söyledi. 'F-Tipihücresistemiçözüm değU'tstanbul HaberServisi - İnsan Hak- lan Derneğı (İHD) Istanbul Şubesi üyeleri, Adalet Bakanı HikmetSami Türk'e bir mektup göndererek hüc- re tipi cezaevıni protesto etti. Tutuk- lu Aileleri ile Dayanışma Derneği (TUAD) Genel Başkanı Avukat Mehmet Erbü, cezaevlerinde yaşa- nan sorunlann F- Tipi hücre siste- miyle çözülemeyeceğini belirterek, "Sorun, Türkrye'nin genel demokra- tikleşmesûıe önenıli bir katkı suna- cak olan aynmsız bir genel aftan ve insan haklarına saygüı uygulamalar- dan geçiyor" dedi. Beyoğlu Postanesi önünde dün toplanan ve aralannda İHD Istanbul Şube Başkanı Avukat Eren Keskin'in de bulunduğu İHD üyeleri, Bakan Türk'e yazdıklan mektubu açıkladı- lar. Keskin, uygulanmak istenen "F" tipi cezaevlerinin, "sonucu kimi kez kanhbitenuygulamalar içerisindeen sinsi, en uzun ve en kansız yok etme uygulaması" olduğunu söyledi. Eren, hücrenin, sadece mahkûmun tüm sosyal iletişimini kesen bir uy- gulama olmadığını, aynı zamanda in- sanın duyum ve algılama yetisini or- tadan kaldıran, ruhsal işkenceyi sü- reklileştiren bir uygulama olduğunu vurguladı. Keskin, "Biz insan haklan savu- nuculan, cezaevlerindeki baskı vezo- ra dayanan tüm uygulamalara ve hücre tipi ceza anlayışına. içerideld- lere dajatüan hücre uygulamalanna hep karşı çıknk ve bu karşı duruşu- muzu sürdüreceğiz" dedi. Öte yandan cezaevlerinde yaşanan sorunlar, hücre tipi cezaevlerinde ge- çiş aşamasında yaşanacak sorunlar hakkında bilgi vermek amacıyla dün TUAD Genel Merkezı'nde toplantı düzenlendi. TUAD Genel Başkanı Mehmet Erbil, cezaevi sorununun Türkiye içın "kanayan bir yara" ol- maya devam ettiğini belirterek, F- Tipi hücre sisteminin çözüm olmadı- ğınm, en son Kartal Cezaevi'nde ya- şanan olaylarla ortaya çıktığını ifade etti. Erbil, cezaevlerinde yaşanan so- runlann ınsani, sosyal ve demokra- tik haklann gaspedilerek, baskıcı- tecrit uygulamalannı arttırarak çö- zümlenemeyeceğini kaydetti. "Yet- küîlerin 'Neye mal olursa olsun F ti- pine geçilecektir' açıklamalan, ceza- evlerinde yeni katnamlann yaşana- cağı kaygm yaratmışOr" dıye konu- şan Erbil, insan haklanna ve hukuka aykın uygulamalara karşı hem iç hu- kukta hem de uluslararası hukukta açacaklan davalarla haklannı araya- caklannı belirtti. Erbil, 3 bakanın ımzasını taşıyan 17 Ocak Protokolü ile avukatlara da- yatılan "onur lana" aramalarla sa- vunma hakkının kısıtlandığım ifade etti. Cezaevlerinde, birçok mahkûmun acil tedaviyi bekleyen ölümcül has- talıklarla karşı karşıya olduğunu vur- gulayan Mehmet Erbil, giderek yay- gınlaşan hepatit B ve diğer hastalık- lann tedavisi için Türkiye Barolar Birliği'ni, sağlık emekçilerini ve Dünya Sağlık Örgütü'nü acil müda- haleye çağu-dı. Yargı emekçüeri açlık sınırında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tüm Yargı-Sen Genel Başkanı Tekm Yıkhz yargının sorunlanna dikkat çek- mek amacıyla bu ay içinde Bayrampa- şa Cezaevi'nde iş bırakma eylemi ya- pacaklannı açıkladı. Adalet Bakanhğı önünde basm açık- laması yapma istemlerine izin verilme- yen Tüm Yargı-Sen mensuplan Güven- park'a giderek eylemlerini gerçekleştir- düer. Tüm Yargı-Sen Genel Orgütlenme Sekreteri Erol Çavuş yargı emekçileri- nin açlık sınınnda yaşadıklannı belir- terek şunlan söyledi: "Büdiğjniz gfln yüksek yargı organlannın mensuplan özlük haklannm bakanlar kuruhı kara- n ik düzenlenmesi ve daha da önemK- si,ahnışokluklan maaşm azBğmdando- layı tophı istifa ve toplu iş bırakma eyle- mi vapacaklannı kamuoyuna duyur- nmşiaıtfa. Şimdi soruyoruz- kunkrin en çokis>-anhakkıvar?Ortalama 120-150 mihon maaşla açlık sınınnda yaşayan, kamu iojmanlanndan mahrum edilip, ev kh-asmı ve günlük temel ihtiyaçlan- nıkarşılamaktabilezoıiukçeken;üstü- ne üslnık işe iki dakika geç gefip iki da- kika erken gittiğiiçin haklannda soruş- turma açıian 100bini aşkın kamu emek- çisi mi? Yoksa 750 müyon maaş alanlar mı?" "Yargıda isyan devam ediyor", "Emekciye değil çctelere barikaf, "Emekçi>iz,hakfayız, kazanacağtz" slo- ganlan arasında konusmasını sürdüren Çavuş, yargı emekçilerinin siyasilerin insafına bırakıldıklannı ileri sürerek, yıllardır yargı isyanının, Adalet Bakan- hğı ve şimdı isyan eden yüksek yargı organlan tarafından dikkate alınmadı- ğını söyledi. 31 Mart olayı Gerici isyanın 9Lyılıtstanbul Haber Servisi - Şeriat yönetimi özlemcile- rinin gerçekleştirdiği ve ta- rihe "31 Mart İsyanT olarak geçen gerici ayaklanma, 92 yıl önce 13 Nisan 1909'da başladı. Osmanlı halk ayaklanma- lannın son ömeği olan 31 Mart Isyanı'nın başında, Derviş Vahdeti'nın önderlik ettiği şeriatçılar vardı. Is- yancılar, Meşrutiyet hükü- metinin ilerici programına karşı çıkarak, ilerici ve öz- gürlükçülerle karşı karşıya geldiler. Ayasofya Meyda- nı'nda başlayan isyana ön- cülük eden şeriatçılar ve destek veren askerlerin oluş- turduğu topluluk "Şeriat is- teriz", "Meyhanekr kapa- nlsın", "Kadınlar sokağa çıkmasın'" dıye bağınnca is- yan dalgası şehre yayıldı. Ayaklanma, Makedonya'da- ki Ittihat ve Terakki yanhsı gönüllü, sivil ve askeri güç- lerin oluşturduğu ve Musta- fa Kemal'in de görev aldığı Harekât Ordusu'nca bastı- nldı. Ayaklanmayı başlatan- lar cezalandınlırken Abdül- hamit tahttan indinldi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ İstikrar Adına Siyasetin çok farklı tanımları vardır. Bu konular- da kalem oynatan farklı yazar ve düşünürler, ken- di anlayışlanna uygun tanımlar yaparlar. Ve bu farklı tanımlar; çoğu kez, birbirini tamamlayan ta- nımlar olur. Bu farklı tanımlardan birine göre siyaset, "Ülke çapında, sonınlan çözme sanatı "dır. Aslında, be- nim çok sevdiğim bir başka tanım vardır kı; buna göre siyaset, "Bir ülkede kaynak paylaşımı içın yapılan örgütlü mücadele "dir. Kaynaklann paylaş- tınlması, çoğu kez "sorun" olduğuna göre, bu iki tanım birbirini tamamlayan tanımlardır. Eski Yu- nan'dan beri; sıyasetı tanımlayan yazarlann çoğu, siyasetin bir "sanat" olduğunu söyler ki, sıyaset- çinin biraz "artist" olması gerektığı konusunda hiçbir kuşku yoktur. Ama siyaset sanatı kimi za- man bir komediye dönüşürmüş, kimi zaman dram özellikleri taşırmış, o başka... • • • Eğer siyaset, sorunlan çözme sanatı ise siyaset- çi de, "sorunlan çözen ya da çözmek durumun- da olan insan" demektir. Fakat bakıyorum; bizım siyasetçiler, sorunlan çözmekten çok, sorun çıkar- tıyoriar. Daha sonra da, çıkardıklan sorunlan çö- zemiyoriar ve "düğümleniyortar." Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demi- rel'in görev süresini uzatmak içın bir anayasa de- ğişikliğine gidilmek istenmesi, düpedüz, bir "so- run yaratma" faaliyeti oldu. Ve hiç kimsenin iste- memesine karşın, Türkiye'nin sıyasal gündemi haftalardır işgal edildi ve bu olumsuzluk bıraz da- ha sürecek gibi. (Allah'tan ekonomi, ipini siyaset-1 ten kopardı da, bu olumsuzluk ekonomik göster- gelere yansımadı). ; Daha önce bu sütunda yazdığım yazılarda vei yaptığım konuşmalarda, cumhurbaşkanının iki dö- nem seçilmesinin sakıncalanna işaret etmiştimi "Herkesin cumhurbaşkanı" olması gereken kışı- nin, yeniden seçilebilmek için siyasal odünler ve- rebileceğini ve bu tutumun, cumhurbaşkanının ta-' rafsızlığını gölgeleyebileceğini düşünüyorum. Fa- kat bu, benim düşüncem ve benim kanaatim. Baş-' kalan, elbette çok farklı düşüncelere ve kanılard sahip olabilirter. Ve biz de buna saygı duyanz. Ancak farklı düşünce sahiplennin, bu düşünce- lerini yaşama geçırmek isterken dikkate almalan gereken kimi noktalar var. Her şeyden önce bak- maları gereken şey; bu düşuncelerını yaşama ge- çirmek isterken, bu eylemlerinın ne gibi maliyet- leri olacağı ve kamuoyunun bu konudaki eğilim- lerinin doğru saptanmasıdır. Süleyman Demirel'in görev süresini uzatmak isteyenler bunlan dikkate almadı. ••• Bu konuda yapılan en ciddi yanlışlık; Türk hal- kının devlete ve devletı yönetenlere karşı duydu- ğu saygının yanlış anlaşılması oldu. Gerçekten, halkımız devlete çok saygılı. Ve devleti temsil et- tiğine inandığı kişilere de aynı saygıyı göstenyor. Fakat bu saygıyı abartmamak ve doğru değ^rjen- dirmek gerekiyordu. Hele, engin siyaset''derıe'yP mi olan Sayın Demirel'in, "tehdit edici" kirnf söz 1 lerinin ters tepkıler doğuracağını düşünememesi- ni anlamakta çok zortanıyorum. "Sokaktaki insan", hiç tartışmasız bir biçimde "değişım" istiyor. Içinden çıkamadığı sorunlann çözümünün arayışı içinde. Fiyatlar aldı başını gi- diyor. Tanm kesimi ve ücretli kesım "günü kurtar- manın" savaşımı içinde. Yeni bırtakım "yüzlenn" ve "düşüncelehn", sorunlanna çözüm getireceği- ne inanmak istiyor. Ve "hal böyle ıken", cumhur- başkanlığının görev süresini uzatmak için bazı zor- lamalara gidilmesini hoş karşılamayacağı açıktı. Ve (her ne kadar liderler tarafından belirlenmış olursa olsun), milletvekillerinin bu olumsuzluktân etkilenmemesi de mümkün değildi. • • • Anayasalarda yapılmak istenen değişikliklerin, araya kısa bir süre konularak iki turlu oylamalarla gerçekleştınlmek ıstenmesının belli bir mantığı var- dır. Yapılacak olan bir değışıklığın, toplumda uyan- dıracağı olumlu ya da olumsuz tepkilerin gözlen- mesi ve ikinci turda buna göre oy kullanılması bek- lentisi ön plana çıkartılmıştır. Yapılan bir değışikli- ğin tepkilerinin değerlendirilmesı kadar, "yapıla- mayan" bir değişikliğin tepkilerinin değeriendiril- mesinin önemi olacağına göre, reddedilen bir de- ğişiklik önerisinin tekrar oylanması doğaldır. Fakat bizde bunun yapılıp yapılmayacağı belli olmadığı gibi, böyle bir oylamanın önemli bazı tartışmalara yol açacağı açıktır. Cumhurbaşkanlığı görevini 5 artı 5 biçiminde değiştimne önerisi, TBMM'de 253 oy toplayabil- miştir. Bırakın nitelikli çoğunluğu, mutlak çoğun- luğun bile gerisinde kalınmıştır. Bu durumda ister istemez bazı "pazarlıklar" ya da en azından "pa- zarlık kuşkulan" gündeme gelecektir. Yapılması beklenecek olan pazariık, Fazilet Par- tisi ve Sayın Necmeftin Erbakan'ın sıyasal gele- ceği konusunda odaklanmaktadır. Ve böyle bir pazarlık sonrasında eğer anayasa değişıkliğı öne- risi gereken desteği bulursa ortaya çok ciddi baş- ka sorunlar çıkacaktır. Hatta bu pazariıklara. TCK 312. maddesi de girecektir. Değer mi bütün bunlara? istikrar adına, istıkra- n böylesine açmazlara sokmak hangi aklın ürünü- dür? Kimi siyasetçilerimiz, "Süleyman Demirel döne- mi istikrar dönemi olmuştur" gibisinden sözler sarf ettiler. Tek amaç, (olumsuzluklan gözardı ede- rek) istikran sağlamaksa, "askeri hükümetler" da- ha da istikrariı görünüyortar. Bunu da savunsalar ya... TBMM, değerli dostum Emre Kocaoğlu'nun oylama gecesi dile getırdığı gıbı. "Mustafa Ke- mal'/n Meclisi" olduğunu göstermiştir. Her ne olur- sa olsun, "O'nun ruhu" Meclis'i doğru yönlere çe- kiyor. Özdemiryurda döndü Istanbul Haber Servisi - Istanbul Emniyet Müdü- rü Hasan Özdemir, Çin'e yaptığı resmı zıyaretı ta- mamlayarak Türkiye'ye döndü. THY'nin tarifeli uçağıyla dün sabah Istanbul'a gelen Özdemir, çıkışta gazetecilerin, "tstanbul Em- niyet Müdürlüğü görevinden ahnıp ahnmadığı" yo- lundaki sorulannı yanıtsız bıraktı. Özdemir, Çın"e yaptığı ziyaretle ilgili, kaldıklan süre içerisinde iki ülkenin polis teşkilatlan arasındaki ilışkilenn geliş- tirilmesi için görüşmelerde bulunduklannı kaydet- ti. Hasan Özdemir, Çinli yetkililerle yapılan görüş- melerin, bir süre önce Içışleri Bakanı Sadettin Tan- tan'm yaptığı gezinin devamı niteliğinde olduğunu kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle