09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MART2000CUMA CUMHURİYET SAYFA 17. TÜRSAB Başaran Ulusoy'un, umre ve hac gezisi düzenleyen seyahat acentalannın desteği ile Türkiye Seyahat Acentalan Biriiği Başkanı seçilmesinden sonra biriiğin eski merkezinde faaliyet gösteren ve 300 metre ötesinde büyük bir cami bulunan Türkiye Seyahat Acentalan Vakfı'nda mescit açıldı. Dansı biriiğin başına! Billuptuz Gıda mühendisi Nilüfer Eraydın'ın Konya kanalizasyonunun Tuz Gölü'ne akması nedeniyle gündeme getirdiği "lağım tuzu" üretiminde adı geçen Billurtuz'un fabrikalar müdürü Rasim Salman'dan: "Billurtuz firmasının tüm üretim tesisleri Izmir'de bulunmaktadır, tesislerin tümü deniztuzu işlemek üzere dizayn edilmiştir ve ham tuz ihtiyacının A tümü Izmir Çamattı L i Tuzlası'ndan f*j şağlanmaktadır. ty Ürünlerimizin tümü ^ modern yöntemlerle rafine edilmektedir ve gerek insan gerekse kamu sağlığı yönünden tam anlamıyia güvenilir ve sağlıklı ürünlerdir." EtektronSt posta: [email protected] Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Ecevit'e göre anayasa değişikliği paketi siyasi rüşyet değilmiş... "Paketin ftvongunu aörelim!" akanlar Kurulu, Türkiye'nin ve çevresinin ba- şına bela olacak nükleer santralın Akkuyu'da kurulmasına onay verdi. Türkiye'de zaman zaman yaşatılan elektrik kısıntıları nükleer santral için gerekçe olamaz çünkü santral inşaatı en erken beş yılda bitecek, üretime sekiz yılda geçile- cek; nükleer santral elektrik üretiminin yüzde3'ünü karşılayacak... Mevcut üretiminin önemli bir bölümünü yetersiz dağrtım şebekesinde tüketen, su gücünü yeterince kullanmayan, enerji yatınmlannda planlamayı terke- den, alternatif arayışlara girmeyen Türkiye'nin ge- lişmiş ülkelerin terk ettiği nükleer santralı alıp kabul etmesinin en önemli nedeni Dünya Bankası'nın kre- di desteğiyle nükleerci çokuluslu şirketlere pazarya- ratmak veyerli işbirlikçilerini nemalandirmaktır, der- sek yanlış olur mu? önümüzdeki günlerde doğrulan çok daha iyi gö- receğiz! Ama bugünün de başka doğruları var... Nükleer gençekVatandaş sıfatıyla yola çıkan Sırn Doğu Erte, Meclis Başkanhğı'na verilmek üzere hazıriadığı nük- leer santral karşrtı dilekçe için insanlaria yüzyüze ko- nuşup ve sohbet ederek imza istemiş. 324 kişiden imza almış. İmza alamadığı da olmuş. Erte'nin izle- nimleri bazı ipuçlan veriyor... Işte Türkiye gerçeği: "Onlarca kişi nükleerin ne olduğunu bilmiyor. Bir kişi 'Atıklannı şahsen gördüm, hiç zaran yok' dedi- ği santralın aslında termik santral olduğunun bile far- kına varamıyor." "Bir kişi, 'Elektrikleri bir daha kesmesinler de ge- rekli olan her kötülüğü yapstnlar' diyebiliyor." "Bir kesim, nükleere karşı olduğunu söylemekle biriikte nükleer santralın elektrik kesintilerini gide- receğini savunuyor." "Bir kesim, nükleer enerjinin iyi olduğuna ve en temiz enerji olduğuna inanıyor. Bunlar, nükleer atık- lann çözümünün olmadığı gerçeğini ve doğada ya- ratacağı tehlikenin varlığını kabul bile etmiyor." "Bir grup, nükleer santralı başka ülkelerin nükle- er silahlanna karşı Türkiye'nin elinde büyük bir koz olarak görüyor; nükleer enerji, nükleer silah olarak algılanıyor." "Bir başka grup, Avrupa ve Amerika'nın temel enerji üretimini nükleer santrallardan karşıladığını sanıyon Türkiye'nin gelişmesinde nükleer santralın önemli biryeri olduğunu söylüyor." "Bir kişi, yüksek uzay teknolojisine giden yolun nük- leer santraldan geçtiğini savunuyor." "Büyük bir kesim 'Ben bu işten anlamam' diyor." "16-17 yaşlannda bir genç okuma-yazma bilme- diğinisöylüyor." "İmza atmaktan kaçınanlann bir kısmı başının der- de girmesinden çekiniyor." SESStZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Kamu kurumlannda mûhür yerine patates baskı kullanılsın! Konya'daki f reisr dayağı ve 'deli' şiiri Konya'daki Selçuk Üniversitesi Eği- tim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meh- met Sezgin'den açıklama geldi. Sezgin, fakültesindeki asistanlık sı- navında boş kâğıt veren bir "reis"in sınavı kazanamamasından sonra sı- nav sorumlusu doçentin öldüresiye dövülmesiyle ilgili olarak dava açıldı- ğını ve faili meçhul davanın devam ettiğini bildirdi; fakültede "reis" bulun- madığını belirtti. Dekan Sezgin, "Söy- le Ayasofya söyle:/ Seni puthane ya- pan hangi delidir" dizelerinin yer al- dığı şiirin fakülte panosuna asılması konusunda ise şöyle dedi: "Üç yıllık bir konudur. O konuda ge- rekli ıncelemenin yetkililerce vaktinde yapıldığı ve önemli bir sonuç çıkma- dığı anlaşılmıştır." Ayasofya'nın 1934 yılında Cumhur- başkanı Atatürk'ün isteği üzerine Ba- kanlar Kurulu karan ile müze yapıldı- ğını biliyoruz... Şiirdeki "deli" benzet- mesinden önemli bir sonuç çıkma- mış olması doğrusu bize çok ilginç gel- di. Bir yıl önce dekan olduğunu söy- leyen Sezgin'e şiirde "deli" sıfatı ile ki- min kastedilmiş olduğunu sorduk. Sezgin, bu konuda bilgisi oimadığını belirtti, şairine sormamızı önerdi. Bel- ki de şiirdeki "deli", Ayasofya'yı ikin- ci kez fethetmeye yemin eden Fa- tih'in torunlandır... Türkiye Cumhuriyeti'ndeki Osman- lı hayranı Türk-lslamcı Sentezciler ay- nı zamanda Deli Ibrahim'in de to- runu oluyorlari Delilik parayla değil ya! Gözü Karalar ve Gözii Kapalılar! MERİÇ VELİDEDEOĞLU Bugün 3 Mart 1924'ün 76. yılı. 29 Ekim 1923'ten aşağı yukarı dört ay sonra, Cumhu- riyetin niiemini ortaya koyacak üç ayrı yasa Ikinci Meclis'çe kabul edilmişti. Kısaca ve ka- bul ediliş sıralanna göre: 1) Şeriye ve Evkaf Vekâleti'nin Kaldınlması, 2) Öğretimin Bir- leştirilmesi, 3) Halifeliğin Kal- dirrtmasi başlıkJarıyla anılan yasalar, ileride çıkarılacak "Devrim Vasa/an"nın da te- melini oluşturuyordu. örne- ğin ilk yasanın birinci madde- si olmasaydı, Yurttaşlar Yasa- sı'nın gerçekleşmesi düşünü- lemezdi. Çünkü bu madde, ilan edilen Cumhuriyetin nite- liğini belirterek ortaya koyuyor- du. Bu maddenin içeriği özet- ie ve Hrfzı VeJdet Velidede- oğlu'nun günümüz Türkçesi- ne yaptığı çeviriyle şöyle: "Türkiye Cumhuriyeti'nde, halkın dünyaya ait işlerinin gö- rülüp çözüme bağlanması TBMM'nin koyacağı yasalar- la olur. Yüce Islam dininin inan- ca ve ibadete ilişkin kurallan- nın ve işlerinin yürütülmesi ve dinsel kurumlann yönetımı ise yeni kurulacak olan Diyanet Işleri Başkanhğı'na aittir." Ne demekti bu? Bu maddeyle Türk toplu- munun dünyasal yaşam ala- nı ile dinsel yaşam alanı bir- birinden ayrılıyor; dünyasal yaşam TBMM'nin koyacağı, zamanın gereksinmelerine uyan akılcı yasalarla sağlanı- yor, dinsel alanın özü olan inanç ve ibadetle ilgili tüm yap- tırım ve kurallannın yürütül- mesi ise yeni kurulacak kuru- ma bırakılıyordu. Böylece din, dünyasal düzenlemelerden uzaklaşarak kendi özüne dö- necek, Türk toplumu da -adı söylenmese de- laik bir ya- şam biçemine kavuşacaktı. 3 Mart 1924 günü TBMM'deki milletvekilleri bu ilk maddeyi anında kabul et- mişlerdi; çünkü akılları halife- liğin kaldırılmasını öneren üçuncü maddedeydi. Gerçek- ten o gün öğleden sonraki otu- rurnda ele alınan bu 3. mad- de, üç buçuk saat görüşüldü vesonunda kabul edildi. Halifeliğin kaldınlmasının bir scaın yaratmadan kabulün- de kuşkusuz Atatürk'ün, 18 Kasım 1922'de yapılan gizli bi'oturumda bu konuyla ilgi- li görüşlerinin de payı vardır. Atatürk bu toplantı da; halife- nh ulusal egemenliğe sahip olamayacağını, ulusun yazgı- snda ona ortak çıkamayaca- ğnı belirtir ve: TBMM'de bu- nu önerecek hiçbir milletveki- li bulunamaz, der ve böylece halifeliğin hiçbir işlevi kalma- dığını açıkça gözlerönüne ko- yar. Ne var ki, 1950'li yıllara ge- lindiğinde, Atatürk'ün bu gö- rüşünü hiçe sayan ve 3 Mart 1924 Kararları'nın kemirilme- sine yol açan ilk öneri, bilin- diği gibi, Adnan Mende- res'ten gelir. Demokrat Parti iktidannın Başbakanı Mende- res, çöküşe giden durumunu kurtarmak için milletvekilleri- ne: Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz, diyerek böyle gözü kara bir tutum takınmak- tan çekinmeyecektir. O gün- den bu yana halifelik açıkça, hele 3 Mart günlerinde dozu artarak tartışılır durur: 3 Mart Kararları'nın ikincisi olan Öğretimi Birleştirme Ya- sası'nın da Kenan Erven Pa- şa tarafından delik deşik edil- diği tarihe geçti. Sonuçları da Türkiye'nin 2000 yılında koca bir mezar olmasına dek dayan- dı... 3 Mart 1924'ün, toplumun dünyasal yaşamını dinsel alan- dan ayıran, böylece dinin vic- danlarda yer alması yolunu açan birinci yasa da yıllardan beri kemirilmektedir. Bu ya- sanın sağladığı temele daya- narak çıkanlan Yurttaşlar Ya- sası, ya da "devletin dini"n\n olamayacağını belireyen, Cumhuriyetimizin laik oldu- ğunu saptayan düzenlemeler, Selametçilerce, Refahçılarca, Fazıletçilerce hep saldın hede- fi olageldi. Dünyasal ve dinsel yaşam alanlarının aynlmaya- cağını ve bunların şeri yasa- laria düzenleneceğini açıkça savunan bu kesimlerin yanın- da, bu görüşü örtülü biçimde ürkütmeden, sindire sindire yayma yöntemini seçen tari- katlar da belirdi. Bilindiği gibi bunların başında Fethullah Gülen'in tarikatı gelmektedir. Gülen amacına, oluşturduğu okullarla uzun vadede ulaş- ma yolunu seçmiş ve bunu da açıklamıştı. Buna karşın DSP Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit'in, bu kurumları yere göğe sığdı- ramaz bir konuma yükseltip gerçeklere gözünü kapamayı, kulaklannı tıkamayı yeğleme- si, kamuoyunu son derece kaygılandırmaktadır. Sayın Ecevit'in bu tutumunu, kay- gılananlaria alay edercesine sürdürmesi ülkemiz için birta- lihsizliktir kuşkusuz... Ne var kı gözü karalığın da gözü kapalılığın da kendi öl- çüsünde getirdiği bir sonuç vardır; katlanmak gerekir... HAYVANLAR ISMAÎL GÜLGEÇ KİM KİME DLM DUMA BEHIÇAK behicakfâturk.net ÇtZGlLÎK KÂMtL MASARACI *~y •.'• •* .t.\, . j.t .ı.- TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 3 Mart NATAY CUMHURBASKAN//. BU6ÜM, esKi HATAY CUMHURBAÇKANI SÖKAA£M, 88 yaştHM ÖLJHJ. r.&âwA SAVAŞI SOHUNDA, OSMAUU PEVLETİ'NİN tSKEM- OERUM SANCAĞI FfZAUSIZ işeALİNE uSRAYtN- CA TAYFt/g. SÖAMGA/, DitZENİŞİ <5lS.GÜTL£YeU- LER.IU BAŞlNDAYOI. AYM MUCADeLEYİ, DAHA scw/eA UArAy so&aı^ııvaN ÇÖZÛMÜA/P€ oe GÖSTERMİŞrt. MİUM7L&S CSMİYETT /CARA&Y- LA ÖNC£ BAĞrMstz s//e pevc£r OCAN M4- TAY'IN CUMHÜ/SBAÇKAfJLlSlNA SeçiLMİÇ, TÜRtdYE'rE BA61AASMASINDAN SOMSA DA HAT/IY MİLLETVeKfU OLAMK TSMM'ME GİBMİÇTİ. SÖKMBN, -f368'De DE 7 Y/L. İÇİN CUMHU£8AÇKANU&(MO4 ICOtjrEUTAAJ SE- ~Y? A7ANMtÇTT TÜRKKALPVAKFI "Çocuk Kardiyolojisi" Türk Kalp Vakfı kalitesi ve titizliğiyle hizmetinizde 79 Mayıs Cd. No: 8 Şışlı/İSTANBUL Tel-(0212) 212 07 07 (pbx) Faks (0 212)212 68 35 ADANA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1999/374 Esas Davacı Ismet Kantos vek. Av. Selma Geçkiner tarafından Necati Renkbyüz, vasi Yüksel Renkliyüz ve Irfan Doğaner aleyhine açılan tapu ıptalı davasında: Davalı Irfan Doğaner'ın Mücahitler Cad. No: 79 Adana şeklındeki adresine duruşma günü teblıgat yapılamamış ve adresi emniyet tah- kikatı ile de bulunamamış olduğundan kendisine duruşma gününü bildınr tebligatın gazete Uanı ile yapılmasına karar venlmış olduğun- dan, Irfan Doğaner'uı duruşmanuı bırakıldığı 5.4.2000 günü saat 9.00'da bizzat mahkemeye gelmesi veya kendisini temsilen bir vekil gön- dermesi, duruşmaya gelmedığı veya bir vekil vasıtasıyla temsil ettirılmedıği takdırde duruşmaya gıyabında devam olunarak karar veri- leceğının bılinmesı teblıgat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 23.2.2000 Basın: 10379 ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOGLU Sahnede Kadınlar Duvarda Aynalar Kar erimedı, başkent hâlâ beyaz, ama her şey kirleniyor giderek. Gözlerimiz, kulaklarımız, eîle- rimiz, yollanmız, çevremiz, ekranlarımız. Neler iz- liyoruz her gün, her saat. Oyunlar, aldatmacalar... Ankara'da mıyız VVashington'da mı, karar ve- remiyor insan; savlar, yargılar, nasıl değişiyorbir- den? HADEP'Iİ üç başkan, son şaşırtmaca. Ön- ce tutuklanıyor, sonra bırakılıyor! Bu tür olaylar vatandaşlık onurunu da zedeli- yor doğrusu. Avrupa Birliği'nin ilkelerinden söz ederken Beyaz Saray sözcüleri de yargılamayı et- kiler biçimde konuşuyor! Inandırıcı olmak çok önemli devlet yönetimin- de. Sağlıklı kamuoyu inandırıcı politikalarla olu- şuyor ancak. Yoksa çelişkiler kuşkulara yolaçıyor, tutariı olmaktan söz edenler de hayli aşınıyor, yıp- ranıyor. Ancak umursamıyorlar! Kirienme, fosil- leşme boyutlanıyor giderek. Yıne de umudu yitirmiyorum ben. Fosilleşme- ye karşın taze kanla boyverenler, yeni dalgalar da var. Sığda yüzmüyor, açık denizlere yönelerek yaşama gücünü, coşkusunu kanıtlamak istıyor. • • • Devlet Tıyatrolan'ndaki eskimeyi, gerilemeyi yansrtan yazılarıma ilginç tepkiler geldi yakın çev- remden ve okurlarımızdan. Çoğu üzüntümü pay- laşıyor, örnekler veriyor. Tiyatro sevgisini soldu- ran düzeysiz, coşkusuz oyunlardan sızlanıyor. Küçük Tiyatro'da yaşanan bir olayı anlatıyor bir dostum. Perde açılmadan önce tiyatrodan bir görevli 'Dava' oyuncularından birinin buzda ka- yıp ayağını kırdığını söylüyor. Perdeyi başka bir. oyunla açacaklar, ama çok kişi biletini geri verip. aynlıyor tiyatrodan. Ötekı oyunu seyretmek iste-. miyor. Tiyatroseverliğe yaraşır bir davranış, ras- gele oyunlara ilgi yok! Taze kan bekleniyor. Açıklamam gerekir, o kan da var, ama kullanıl- mıyor! Dahası buzlukta saklanıyor. Kimi oyuncu- lar iki-üç yılda bir ışığa çıkıyor. ~ • • • - Geçen pazar, 'Hepimizin Öyküsü Aynı' oyunu- nu izledim Yeni Sahne'de. Ünlü Italyan yazar Da- rio Fo ve eşi Franca Rame'nin 'Kadın Oyuncu- /ar'ından bir grubun öyküsü. Sevgiyle, coşkuyla gerçekleşen bir oyun. Yazanna saygı içinde, bel- li bir düzeyde. "Bu çalışmanın temeli oyuncu" diyor Metin Balay. Meral Ülkü, Ipek Bilgin, Nurşin Demir de bu sözün gerçeğini kanıtlıyor sahnede. Kimi- ni iyi tanıyorum, uzun süre uzak kaldı sahneden,' yeteneğini yansıtamadı, ama özlemi solmadı. öy-^ küsünü de çok güzel anlatıyor. Değişik kadınla- ra karşın öyküler değişmiyor. Italya'da değil ü l j kemizde, sahnede değil evimizde, çevremizdg yaşar gibi izliyor, gülerken ağlıyor, yalnızlığı, ana- lığı, özgürlüğü, tutsaklığı ve de başkaldınyı birlik-" te yaşıyoruz. Feminist eylemlerin tırmandığı dö- nemde Batılı ülkelerde büyük yankılar yapan bir oyun bu. 2000 yılında da ülkemizde sahneleni- yor. Belli ölçüyü hiç aşmıyor oyuncular, bu neden- le oyun da belli düzeyde. ölçü kaçarsa bayağı- laşmak olasılığı da var, ama yazann uyarısını gü- zel duyuruyor oyuncular. Medea biraz yadırganı- yor, ama yeni içinde eski kalması nedeniyle bel- ki. Eleştirmenler nasıl yorumlar bilmem. Hepimi- zin öyküsü Aynı, güzel bir olay. Devlet Tiyatrola- n'nda taze kanın gücünü kanıtlıyor her şeyden ön- ce. Oyunun ötesindeki gerçeği de... Cinsellik önemli de bir olay kuşkusuz, ancak ka- dınlar özgürce yaşayamıyor. Peki erkekler?.. Onlar da ne öyküler anlatır kim bilir! • • • Bir de sergi gezdim bu hafta: Aynalar. Atika Ga- lerisi'nde. Herzamanki gibi el sanatlarının güzel- liğini yansıtıyor. Anadolu illerinden, kasaba ve köylerden derlenen aynalar. Çerçevelerinde el boyası renklı çiçekler, kiminde de dualar. Çok hoş değil mi? Aynada yalnız özünü değil çiçek- leri de izliyor, belki de dua ediyoriar. özlerine sap- lanmıyorlar. Bence siyasal partilere, başkan odalanna da as- malı bu aynaları. Özüne âşık politikacılar çiçekleri de görür bel- ki. BULMACA SEDAT YAŞAYA1S 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDA> SAĞA: 1/ Aşırı titre- me, kasılma. 2/ Manisa ilinde, ulusal park kapsamı ıçin- deki dağ... Ölüm cezası. 3/Sütun...Din- ce aziz tanınan kimi kadınlara verilen saygı sanı. 4/ Bir et- kinliğin geçıci 9 olarak durdu- rulduğu süre... Duman lekesi... Yunanıstan'ırı plaka işareti. 5/"Aptal, 2 budala"anlamındaar- 3 go sözcük. 6/ Din işle- 4 rini devlet işlerine ka- 5 nştırmayan. . Sardal- yeye benzer bu" bahk. 7/"—'lan silkeledik- çe / Deniz gelecek eli- ° nepulpul"(OrhanVe- 9 li)... Divan şiirinin ölçüsü. 8/ Uluslararası alanda ka- rayoluyla yapılan mal taşımacılığında kullanılan bü' yük kamyon... Osmanlı devletınde kadılara ve müder- rislere venlen ad. 9/ Doğu Anadolu'da kullanılan bir tür küçük zurna... "Oğuz—"ıKankatürsanatçurnz. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Osmanlılar döneminde yeniçerilerin giydiği, par- lak renkli bir tür çuha. 2/ Çiçeksiz bitkilerde üreme organı... Ayağın üstündeki tümsek yer. 3/ Zeytinya- ğıyla pişirilen bir yemek... Bır nota. 4/ Telefon sözü... Büyük kardeş, ağabey. 5/ Duvar içinde bırakılan oyuk bölüm... Eski dilde yüz, çehre. 6/ Bir soru eki... Dö- kümcülerin kullandığt ağaçtan yapılmış kahp. 7/ Ser- best meslek adamlannı içinde toplayan resrru bırlık.r Küçük bır alan üzenne odaklanmış yoğun ışık kay- nağı. 8/ Kilıse hızmetı gören ve çan çalan künse... Es<- kı dilde su. 9/ Uydurma söz, yalan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle