Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19MART2000PAZAR CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ /ekonomic?/ cumhuriyet.com.tr 13
Kamusal sosyal güvenlik sistemi zayıflatılırken bireysel emeklilik tasansına son biçimi veriliyor
Ozel emeklilik oyıuıuIŞEKKANSU
ANKARA-Kamusal sosyal güven-
lik sistemi zayıflatılırken özel emek-
liliği özendiren taslağa son biçimi ve-
riliyor.
Hazine Müsteşarlığı, Sermaye Piya-
sası Kurulu ile Çalışma ve Sosyal Gü-
venlik Bakanlığı'nın ortaklaşa hazırla-
dıklan "Bireysel Emeklilik Yasası" tas-
lağının amacı "kamu sosyal güvenlik
sistemine ek olarak katılımcılara emek-
lilik döneminde ek geür sağlamak" ola-
rak saptanmasına karşın, özel emeklilik
için "uygun koşuDar" öngörüyor. Örne-
ğin, Sosyal Sigortalar Kummu'nda (SSK)
• Sosyal Sigortalar Kurumu'nun kamunun sırtında kambur olduğu ileri sürülürken,
özel emeklilik yasa taslağı ile bireysel sigortadan yararlananlara vergi indirimi
sağlanarak, devlet bu gelir kaynağından yoksun bırakılıyor.
emeklilik için 7 bin gün prim ödemek
ve 60 yaş koşulu getirilmişken, özel
emeklilikte 3 bin 600 günlük (10 yıl) prim
ödemesi ve 56 yaş yeterli olacak.
Kuralsızlık egemen
SSK'nin verdiği hizmetlerin u
ka-
muyayükoiduğu" gerekçesinin sık sık
dile getirildiği bır dönemde, bireysel
emeklilik taslağına özel emeklilikten
yararlanacaklara yüzde 20 oranına va-
ran vergi indirimi sağlanması da dik-
kat çekiyor.
Taslak, özel emeklilikteki kurallann
büyük bölümünü "piyasanın görünmez
efine" teslim ediyor. Prim oranı, aytık bağ-
lama oranı gibi emeklilik için başat ko-
nular yasa ile belirlenmiyor, sigorta şir-
keti ile katılımcı arasında imzalanacak
sözleşmeye bırakıhyor. Taslağın ilgili
maddesi şöyle düzenleniyor:
"Emeklilik sözleşmesi, kafılımcının
sistemegirmesine ve sistemden aynlma-
sına, karkılann ödenmesine. bu katkıla-
nn bireysel emeklilik hesaplannda iz-
lenmesine, emeklilik yatıran fonlannda
yaünma yönlendirilmesine ve bireysel
emeklilik hesaplarından ödemelerin ya-
pılmasma ilişkin esaslar ile laraflaruı
haklaruu veyükümlülükleriıu içeren ka-
ühmcılar, kurucu ve varsa işveren ara-
sında düzenienen sözieşmedir.
Bu sözleşmede asgari olarak; katlım-
SSK'nin alacağı 835 ttifyon
Bireysel emektiükyasa tasansu kurallann büyük bölümünü ve dolayısıyla
emeklileri, 'pıyasanın görünme/ eline' teslim ediyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sosyal
Sigortalar Kurumu'nun (SSK) çeşitli
resmi ve özel kuruluşlardan gecikme
zammı dahil 835 trilyon 777 milyar 471
milyon 328 bin 99 lira tutannda prim
alacagı oklugu belirlendi. 1999 yılı ocak
aymdaki SSK alacaklan
448 triryon lira olmuştu.
SSK'nin toplam prim
alacaği 343 trilyon 864
milyar 548 milyon 974
bin 474 lira olurken 491
. trilyoa 912 milyar 922
milyon 353 bin 625 lira
gecikme zammı alacak
olması ise dikkat çekiyor.
Özel sektörde 5 bin
kuruluşun 258 trilyon
715 milyar 471 milyon lira prim, 377
trilyon 95 milyar 920 milyon lira
gecikme zammı olmak üzere toplam 636
trilyon lira borcu bulunurken resmi
sektör kurulus.lannm 85 trilyon 149
milyar lirası prim, 114 trilyon 817 milyar
lirası da gecikme zammı olmak üzere
toplam 199 trilyon 965 milyar lira
tutannda
• Prim borcunu ödemeyen
kişi ve kurumlar için
1994'ten bu yana toplam 1
milyon haciz işlemi
uygulandığı bildirilirken
yine kuruma borçlu
100 bin kişi ve kurumun
telefonunun da haciz
yoluyla görüşmeye
kapattmldiğı kaydedildi.
kuruma borcu bulunuyor.
200 dolayındaki KlT'in 70 tnlyon 835
milyar lira. 2 bin belediyenin 118 trilyon
303 milyar hra, diğer kamu
kuruluşiannın ise 10 trilyon 826 milyar
lira tutannda SSK'ye borcu var.
SSK yetkilileri,
kurumun prim alacağı
için 6183 sayılı
"Amrne Akcaklanmn
Tahsfli l sulü
HakkındakT yasa
uyannca her ay yüzde
6 oranında gecikme
faizi uyguladığmı,
borçlannı taksitle
ödemek isteyenlere
ise her ay yüzde 4
oranında tecil faizi uygulandığını
bildirdiler. Yetkilüer, prim borcunu
ödemeyen kişi ve kurumlar icin 1994
yıhndan bu yana toplam 1 milyon haciz
işlemi uygulandığını belirterek yine
kunıma borcunu ödemeyen yaklaşık 100
bin kişi ve kurumun telefonunun da
haciz yoluyla görüşmeye kapattınidığını
kavdettiler.
cılar ve varsa işverenleri tarafindan öde-
necek asgari katkı tutan veya oranı, kat-
küarın ödeneceği yer, ödeme dönemle-
ri, ödeme süresi, işletim masrafi kesinti-
leri, katküarm hangi tür emeklilik yaO-
nm fonunda değeriendirfleceği ve katlu-
lann ödenmemesi haline ilişkin hüküm-
lere yer verilmesi zorunludur. Emeklilik
sözleşmesinde bulunacak diğer bOgUere
ilişkin esas \e usuller Sermaye Piyasası
Kuruhı'nca beHrienir."
Diğer maddeler
Taslağa göre, özel emeklilik kuruluş-
lannın ödenmiş sermayesi 25 trilyon
Türk Lirası'ndan az olamayacak. His-
se senetlerinin tümü nama yazılı olacak
ve iki yıl içinde en az 100 bin katıhm-
cıya hizmet verecek biçimde gerekli
planlama, organizasyon ve teknik altya-
pıya ilişkin önlemleri almış olması ge-
rekecek.
Özel emeklilik şirketlerinin kuruluş,
tasfiye, birleşme ve devir işlemlerine
yönelik kararlan Hazine, Çalışma, Ma-
liye Bakanlığı müsteşarlan, Sermaye
Piyasası Kurulu ile Rekabet Kurulu baş-
kanlanndan oluşan Koordinasyon Ku-
rulu verecek.
Özel sigorta şirketi batarsa
Taslak, özel sigorta şirketlerinin bat-
ması halinde nasıl bir uygulamaya gi-
dileceğini de kesin bir hükme bağlamı-
yor. Şirketin tasfıyesine Koordinasyon
Kurulu'nun karar verebileceği öngörü-
lürken, emeklilik sigorta şirketinin fes-
hi ihbar etmesi, fon kurma koşullannı
kaybetmesi. mali bünyesinin zayıflama-
sı halinde "bir başka kurucu şirkete
devredilebüeceği" hükmüne yer verili-
yor. Ancak, batan özel emeklilik şirke-
tinin başka bir kurucu şirket tarafindan
devralınmaması halinde. şirkete prim
ödeyenlenn hahnın ne olacağına ilişkin
bır madde taslakta bulunmuyor.
Şirketın batması durumunda, emek-
li aylıklannın ve kişilerin birikimlerinin
nasıl ödeneceği konusunda da açık bir
düzenleme taslakta yer almıyor.
TarımsalKIT'lerin özelleştirilmesiyle halkın geleceği tehlikeye atıldı
Üretiei de tüketici de
Türkiye'de ne zaman sağcı
hükümetler işbaşına gelse - -
"dünyaya açılma "veya "serbest
pazar ekonomisi" gibi görüşler
tartışmaya açılmış ve arkasından
da "sömürü çarkları" işlemeye
başlamıştır.
1980 yılından sonra bu tartışmalara
bir de "özelleştirme" eklenmiştir...
Üstelik, özelleştirme yeni çağın
vazgeçilmez bir düzenlemesi
olarak sunulmuştur. Herkes
"mucizeler" beklemeye _ j ; _ ;
koşullandırılmıştır. *•.:'-:••
Aslında 12 Eylül'den sonra
yapılmaya çalışılanlar ne
özelleştirmedir ne serbest pazar
ekonomisidir ne de dünyaya
açılmadır... Hepsi, Türkiye'de
uygulandığı biçimi ile tam bir
soygun düzenidir.
Batılı ülkelerden bu konuda verilen
örnekler yanlıştır ve eksiktir.
Türkiye'de yapılan veya yapılacak
olan özelleştirmelerin, Batılı
ülkelerde yapılan özelleştirmelerle
adından başka benzer yanı yoktur.
Orneğin, Türkiye'de 1930'lu
yıllardan beri hayata geçirilen
devlet kuruluşiannın amacı, •
halkımızı özel sektörün
sömürüsüne karşı korumaktır.
Dünyadaki uygulamalar da böyle
olmuştur.
Batılı ülkelerde üreticilere ve
tüketicilere kendisini özel sektöre
karşı koruyacak birlik veya
kooperatifleri kurdurmadan bir tek
devlet kuruluşu bile
özelleştirilmemiştir. Devlet önce
üretiei ve tüketicilere
kooperatiflerini kurdurmuş,
arkasından da bizdeki gibi KtT
benzeri kuruluşlan bu
kooperatiflere devretmiştir. •' *• -
Böylece halkın geleceği hep
güvence attında tutulmuştur.
KİT gibi devlet kuruluşlarını
kooperatiflere devrederken, üretiei
ve tüketicilerin kendilerini
devletten daha iyi koruyacağı
düşünülmüştür. Nitekim Batılı
ülkelerde halkın veya üreticilerin
kurduğu ekonomik orgütler
devletin de desteği ile
holdinglerden daha güçlü hale
gelmiştir...
Şu anda tarımsal ürünlerin
pazarlanması sırasında en güçlü
kuruluşlar demokratik
kooperatiflerdir. Devletin veya özel
sektörün çiftçi kooperatiflerini
etkilemesi veya
sıkıntıya
sokması
mümkün
değildir. Bu
nedenle Batılı
ülkelerin
üreticileri de,
tüketicileri de
gelecek veya
soyulma
korkusuna kapılmadan rahat bir
yaşam sürüyorlar.
Türkiye'de yapılan özelleştirmeler
ise tam tersi bir sonuç veriyor.
Üreticiyi ve tüketiciyi koruyan
devlet kuruluşlan özelleştirme adı
altında özel sektöre satılıyor.
Çiftçi korumasız kaldı
Sonuçta korumasız kalan
üreticilerden son derece düşük
fiyatlarla alınan bir ürün, tüketiciye
belki de beş katına satılabiliyor.
Süt Endüstnsi Kurumu (SEK), Et ve
Balık Kurumu'nun (EBK) başına
gelenleri artık bilmeyen kalmadı.
Bu kurumların fabrikalan ve
kombinaları özel firmalann eline
geçti. Sütü ve eti üreticilerden ucuz
fiyata alıp, tüketiciye pahalıya
satıyorlar. Sanayiciler kasalannı
doldururken üreticiler ve tüketiciter
eziliyor.
SEK ve EBK devletin elindeyken
süt ve et üreticiden mümkün olan
en yüksek fîyatla alınıyor, tüketiciye
de mümkün olan en düşük fiyatla
satılıyordu. Çünkü KIT'lerin amacı
para kazanmak değil, fiyat dengesi
sağlamaktı.
12 Eylül'den sonra yapılmaya çalışılanlar ne
özelleştirmedir ne serbest pazar ekonomisidir
ne de dünyaya açılmadır... Hepsi, Türkiye'de
uygulandığı biçimi ile tam bir soygun düzenidir.
Batılı ülkelerden bu konuda verilen örnekler
yanlıştır ve eksiktir.
Şimdi, SEK ve EBK özel sektörün
eline geçti. Süt ve et piyasalarında
rekabet kalktı. Süt ve et üneticinin
elinden ucuz fiyatla alınıyor,
tüketiciye de yüksek fiyattan
satılıyor... Çünkü eğer önleyici bir
güç yoksa özel sektörün tek bir
amacı vardır. O da yüksek
kazançtır. Eğer özelleştirme
yapılırken SEK, EBK ve Yem
Sanayii üretiei kooperatiflerine
devredilmiş olsaydı, devletin
kurduğu düzen daha da
geliştirilmiş olarak devam
edecekti... Kazanan da, üreticiler
ve tüketicilerimiz olacaktı...
SEK haraç mezat satıldığı zaman,
üretiei, sütün 1 litresini 18 bin liraya
satabiliyordu. SEK özelleştirildikten
sonra piyasada rekabet bitti... Bir
ay kadar sonra üreticiden alınan
fıyatlar 12 bin liraya çekildi... Ayrıca
marketlerde satılan süt ürünlerının
fiyatlan da bir buçuk veya iki katına
yükseldi...
Böylece hem üreticiler hem de
tüketiciler kaybederken sanayiciler
büyük paralar kazandılar. Nitekim
SEK özelleştirildikten sonra
piyasalarda bol kazanç gören
Türkiye'nin büyük holdingleri de
süt sanayiine
girdiler.
1980 yılından bu
yana çiftçinin
yüzü pek
gülmedi. Buğday
üreticileri ya
verimden ya da
düşük fiyatlardan
zarar etti.
Geçen yıl
ekmeklik buğdayın maliyeti 85 bin
liraydı. Hükümet 72 bin lira fıyat
verdi. Toprak Mahsulleri Ofisi peşin
ödeme güvencesi veremediği için
çiftçi buğdayını tüccara 55 bin
liraya satmak zorunda kaldı.
Hele Çukurovalı çrftçiler tam bir
vurgun yediler. Hükümet, buğday
hasadı başladıktan çok sonra fiyat
ilan etti. Parasızlıktan kıvranan
çiftçilerimizin çoğunluğu paniğe
kapıldı ve 85 bin liraya mal ettiği
buğdayını tüccara 55 bin ile 60 bin
liradan sattı...
TMO'ya buğday yerenleri de taksitli
ödemeler yaktı. Üstelik taksitler
zamanında ödenmedi. Aylarca
geciktirildi. Bu yüzden binlerce
üretiei, bankalara ve tefecilere
borçlannı zamanında ödeyemedi.
Traktörierini, hayvanlarını satışa
çıkardı. Hiç kimsenin alacak gücü
olmadığı için çiftçiler, bu
satışlardan da umduğunu
bulamadı.
Pamukta da aynı facia yaşandı.
Hükümet Ege ve Antalya
pamuğuna 230 bin lira, Çukurova
pamuğuna da 205 bin lira alım
fiyatı verdi. Ancak Tariş ve
Çukobirlik ürün bedellerini
ödemekte sıkıntıya düşünce,
çiftçiler pamuklannı Ege'de 200
bin liranın altında, Çukurovalılar
da 130 bin lira ile 150 bin lira
arasında satabildiler...
Üç gün önce, hükümet 1999
yılının Eylül ve Ekim aylannda
hasadı yapılan pamuğa 20 bin lira
daha ek ödeme yapılacağını
açıkladı. Bu haber de üreticilere
müjde olarak ulaştınldı.
Demek ki hükümetin bu tür
işlerden pek haberi yok.
Üreticiler, "Fark bize mi, tüccara
mı" diye gülüp geçiyor. Zira
pamuk üreticinin elinden daha
eylül veya ekim aylannda
çıkmıştı... Pamuk şimdi,
çırçırcılann ve tüccann
depolarında.. Fark onlara
yarayacak...
Fındık üreticisi perlşan
Büyük çoğunluğu Doğu
Karadeniz bölgesinde yaşayan 8
milyon insanımızın geçim kaynağı
olan fındıkta da durum farksız.
Hükümet izlediği yanlış
politikalarla üreticileri iflasa
sürüklerken ihracatçıyı zengin etti.
Fındığa 1 milyon 50 bin lira alım
fiyatı açıklandı. Ama peşin ödeme
garantisi verilemedi. Bu durumda
acil paraya ihtiyacı olan üreticiler
ihracatçının kucağına düştü.
Kilosunu 900 bin liraya mal
ettikleri fındıklannı 600 ile 650 bin
liradan sattı...
Bu yanhşlıklar tüm Doğu
Karadeniz bölgesinin ekonomik
durumunu da etkiledi... On
binlerce esnaf alışveriş
yapamadıklan için kan ağlıyor.
işsizlik de had safhada...
Tütün, ayçiçeği, mısır, çay
üreticileri de aynı durumda...
Hiçbiri, 12 ay emek verdikleri ve
masraf ettikleri ürünlerinin
maliyetini bile karşılayamadılar...
Hükümet, yüksek enflasyonu
sadece çiftçinin ve dar gelirlinin
sırtından düşürmeye kalkınca
memur, işçi, emekli, ekonomik
krize sürüklendi... Tarım kesimi de
çöktü...
BİTTİ
YORUM
ÖZTÎN AKGÜÇ
Sarı Kart
Her oyunun kuralı vardır. Kurallara uymayanlar
da cezalandınlır. Kurallar spor alanında da geçer-
lidir. Eltopu ve sutopunda iki dakika geçici süre oyun
dışında bırakılma, basketbolda da beş faulle oyun-
dan çıkanlma, futbolda san ve kırmızı kart cezala-
rı gibi. Futbolda, yalnız oyun kurallanna uymayan-
lar değil, hakemi aldatmaya yönelik hareketler de
san kart cezasını gerektiriyor. Siyasetin de belirii
bazı kurallan olmalıdır. Bu kurallara uymayanlar
gerektiğinde cezalandınlmalı; davranışlan gerekti-
riyorsa siyasetçi de geçici ya da süresiz olarak
oyun dışında kalmalıdır. Sporda bile, fauller, oyun
kurallanna uymama, spor yapıyoruz gerekçesi ile
cezasız kalmıyorsa, siyasette de etik kurallardan
aynlma, düşünce açıklama özgüıiüğü yaftası altın-
da cezasız kalmamalı.
Bizim önde gelen politikacılanmız, ne yazık ki ku-
ral tanımıyorlar. Faulleri dışında, kamuoyunu al-
datmaya yönelik davranışları, sözleri, en azından
futboldaki san kart cezasını gerektiriyor. Bu konu-
da kural tanımayanların başında kuşkusuz dine
dayalı politika yapanlar geliyor. Din sömürüsü, kan-
ctoma, akjatma, kışkırtma, din tjcareti, sapurma, ayart-
ma gibi etik kurallara aykın her tüıiü davranışı ken-
dilerine hak görüyoriar. Oyun kurallanna aykın dav-
ranışları cezalandınldığında, hemen demokrasi,
düşünce açıklama özgürlüğünün ardına sığınma-
ya çalışıyoıîar.
Sayın Erbakan'ın cezaya çarptınldığı, yükümlü-
lüğüne karar verildiği Bingöl konuşmasının içeri-
ğini, basınayansıdığı kadarı ile irdeleyin. Bu konuş-
manın düşünce özgüıiüğü açısından savunulma-
sı çok zordur. Konuşmada kışkırtma, din sömürü-
sü, halk avcılığı, oy devşirme öğeleri ağır basryor.
Sayın Erbakan ne yazık ki politikaya girdiğinden be-
ri faullü oynamayı, siyasal bir beceri olarak görmek-
tedir.
Sağcı partiler, din sömürüsü yapanlar hatta libe-
ral geçinenler, niçin halkın geniş kesiminin eğitil-
mesini istemezler? Bilirter ki halk eğitildikçe, bilgi
düzeyi yükseldikçe, irdeleme ve düşünme yetisi ge-
liştikçe, kendilerinin siyasal yaşam alanları ve et-
kileri azalacaktır. Yayılmacı (emperyalist) güçlerde,
azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin aydın-
lanmasını istemezler. Körpe beyinler köreldikçe
bazı dogmalan yutturmak, küreselleşme, sözde
rekabetçi pazar düzeni savunuldukça kişilen yön-
lendirme kolaylaşır.
Türkiye'de, halkevierinin, Köy Enstitülerinin ka-
patılması, imam-hatip okullannın açılması, paralı eği-
tim, eğitimin niteliksizleşmesi, 12 Eylül tutumu, ge-
nel bir stratejinin uygulamalandır. Kişilerin aydın-
lanmasını, gelişmesini önleme stratejisinin eğitim
alanına uzantılandır. Yayılmacı güçler, ne yazık ki,
son elli yılda yerli işbiriikçilerin de katkısı ile, halkı-
mızın gelişme sürecini durdurma stratejisini eğitim
alanında uygulama olanağını bulmuşlar; dayatma,
aşılama (telkin) dışında bu amaçlar için parasal
destek de vermişlerdir. İyi tarikatlann okullarının ar-
dındaki güç ve parasal destek bu açıdan iyi ince-
lenmelidir.
Siyaset alanında da hakem, kurallara uymaya zor-
lamada yetkili güç halk olmalıdır. Halk davranışla-
n ile, oylan ile faullü oynayan politikacılara san kart
da kırmızı kart da göstermeli veya geçici süre on-
lan oyun dışında bırakabilmelidir. Demokrasi an-
cak böyle yeşerir ve yerleşir. Demokrasi benzeri bir
düzenden, şibih, sözde demokrasiden gerçek bir
demokrasiye geçiş ancak halkın aydınlanması ile
olanaklıdır.
Kurallara uymayan, faullü oynayan, aldatmaya
yönelik davranışlar içinde bulunan politikacılara
halkımız san hatta kırmızı kart cezası verebilecek
düzeye geldiğinde, sanıyorum sorunlanmızın çö-
zümü için ileri bir adım atabileceğiz. Halkımız ay-
dınlatılmadığı sürece, bazı organlann, kunjmların
bu kartlan kullanmalan çözüm için yeterli olmamak-
tadır ve olamayacaktır.
AVUSTURYA CEPHE DEĞtŞTÎRDÎ
Gökyüzünde
rekabet kızıştıİSIANBUL(AA)-Avus-
turya Havayollan'nın,
Swiss Port Grubu"ndan ay-
nlarak Lufthansa Alman
Havayollan'nın da bağlı
olduğu Star Alliance Gru-
bu'na geçeceği bildirildi.
Swiss Air, Sabena, Del-
ta Havayollan gibi hava-
yolu şirketlerinin üyesi ol-
duğu Swiss Port Gru-
bu'ndan aynlan Avusturya
Havayollan, dünyanın
önemli havayollanndan ba-
zılannı bir araya getiren
Star Alliance Grubu bün-
yesine katılacak.
Lufthansa Alman Hava-
yollan Türkiye Genel Mü-
dürü Offer Kisch, Star Al-
liance'ın AirCanada, Luft-
hansa Alman Havayollan,
tskandinav Havayollan
(SAS), Thai Airvvays Inter-
national, United Airlines,
VARIG Brazilian Airlines,
Air New Zealand, Ansett
Australlia ve Japon All
Nippon Havayollan'ndan
oluştuğunu belirtti. Luft-
hansa Türkiye Müdürü Of-
fer Kisch, bu yıl içinde Sin-
gapore Airlines, British
Midland ve Mexicana Air-
lines'ı da gruplanna dahil
edeceklerini açıkladı.
SAĞLIKLI VERİLERE ULAŞMAK
Tarımda
teknolojisi
lZMİR(AA)-lzmirTi-
caret Borsasj (İTB) Baş-
kanı Hasan Ozmen, tanm
sektörünün en önemli so-
runlanndan olan "sağhksız
veri altyapısı"nın önüne
geçmek için uzay tekno-
lojisinden yararlanacakla-
nnısöyledi.
Özmen, tanmda uzay
teknolojisinden yararlana-
rak uzaktan aigılama yön-
temiyle yapılacak etkili
alan analizlerinin tanm re-
formunun altyapısı için zo-
runlu olduğunu belirtti. Öz-
men, İTB'nin pamuk, çe-
kirdeksiz kuru üzüm, ku-
ru incir, zeytin ve zeytin-
yağında rekolte tespit ça-
lışmalan yaptığını belirte-
rek bu çalışmalarda daha
sağlıklı verilere ulaşmak
için uzay teknolojisini gün-
deme aldıklannı bildirdi.
Özmen, uzay fotoğrafla-
nyla ekili alanlann ve ve-
rimintespitedilecegini, ürün
rekoltesinden başka su, ta-
nmsal ilaç ve gübre tüketi-
mi, işçilik gereksinimi gibi
önemli konularda planla-
maya yönelik temel bilgiler
edineceklerini açıkladı.