Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 MART 2000 SALJ
HABERLER
DUNYADA BUGUN
AÜStRMEN
Oyunun Kurah
Futboldaki yasaklar, oyunculann performan-
sını engellemek için değil, oyunun, haksız olma-
yan biçimde ve daha iyi oynanmasını sağlamak
için getirilmiştir.
Hatta geçen zaman içinde oyunu biraz daha
hızlandırmak ve hoş hale getirmek için yeni ya-
saklar getirilmiştir.
Doğaldır, her oyunun bir kuralı vardır. Kural,
haksız rekabeti engeller, oyunun çığnndan çık-
masını önler.
Doğanın da amacı olmasa bile yaptınmı var-
dır. Belirli davranışlann doğurduğu sonuçlardır
bu yaptınmlar.
Demokrasiler, herkesin her istediğini, diledi-
ğinceyaptığı rejimlerdeğil, ülkenin halkın irade-
sine göre, ama o iradeye de kişinin temel hak
ve özgürlijklerine dokunma, onu çiğneme hak-
kı vermeden yönetilmesi yöntemleridir.
Kısacası, her yerde yasak ya da yaptınm var-
dır. Batı demokrasilerinde de yasak, bu arada
siyaset yasağı da vardır, buna uyulmadığı za-
man parti kapatmak da.
Haider olayında gördük, milli irade bile ırkçı-
lığı, insanlan ırklara düşman etmeyi mazur gös-
teremiyor.
Türkiye ırkçılık tehlikesini yaşamadı, yaşamı-
ypr çok şükür. Ama burada da irtica tehlikesi var.
r
•••
. Türkiye'de "Biz hiç yasaksız demokrasi isti-
yoruz" diyenler, ya kaos istemektedirler ya da
demokrasiyi alet ederek kuracaklan sulta için iş-
leyecekleri suçlann yaptınmlannı ortadan kaldır-
manın peşindedirler.
^Bu gerçeği vurguladıktan sonra, birtürlü de-
rriokrasi rayına oturtulamamış rejimimizin, bir-
çok saçma yasağı bulunduğunu, yasalannda
demokratik olmayan ya da ceza hukuku ilkele-
rine uymayan maddeler olduğunu da söyleme-
miz gerek.
Son günlerde, demokrasiyi kendi köktenci
emellerine alet etmeyi siyasi yaşamının düstu-
ru haline getirmiş olan Erbakan dolayısıyla gün-
deme gelen TCK'nin 312. maddesi bunlardan
biri.
. Hemen belirtmek gerekir ki, 312. maddenin
uygulamasından zarar görmüş çok kişi, bu ara-
da kimi gazeteciler de olduğu halde, Erbakan
söz konusu olana kadar ne yazık ki, bu konu-
daki uyanlara kulak asılmadı.
Erbakan'ın kendisi ve partisi de gerçekte öz-
gürlükçü demokrasiyefalan aldırmadıklanndan,
kendi iktidarlan döneminde bu maddenin çağ-
daş bir biçime getirilmesi için kıllannı bile kıpır-
datmadılar.
t
.JErbakan taifesi aslında, özgürlüklerden değil,
kendi yaptıklarının yaptınmsız kalmasından ya-
na olduklan için şimdi inanılmaz bir gürültü ko-
panyorlar.
•••
Türkiye'de rejimin selametini Erbakan'a ya da
taifesine endeksleyecek olmadığırnıza göre,
312. maddenin 2. fıkrasının "halkı sınıf, ırk, dil,
din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin
ve düşmanlığa tahrik eden" kişinin fiilinin yakın
ve açık tehlike oluşturması halinde cezalandı-
nlmasını sağlayacak biçimde değiştirilerek da-
ha çağdaş bir hale getirilmesinin doğru olduğu-
nu söylememiz gerek.
Yakın ve açık tehlike halinde bu türfiillerin ce-
zalandınlması daha önce- de belirttiğimiz gibi,
bütün çağdaş demokrasilerde vardır. Ama ne
yazık ki, bizde, bir röportaj bile bu maddenin bu-
günkü şekline dayanılarak suç öğesi olarak gö-
rülebilmektedir.
Demokrasilerde düşünceleri keyfi biçimdes»-
nırlamak yanlıştır ve 312. maddeye getirilecek
değişiklik bu yanlışı ortadan kaldırmaya yöne-
lik olacaksa yerindedir ve kamuoyunun deste-
ğini alır. Yok eğer yapılacak değişiklik demok-
rasi oyununun kurallannı teker teker ortadan
kaldırmanın adımlanndan biri olacaksa biliniz
ki, yaratacağı sakınca ve bunalımlar yakında
hepimizi çok güç durumda bırakabilir.
Kemal Türkler davası
Sanık mahkemeye
kitap önerdi
tstanbul Haber Senisi -
DİSK genel başkanlann-
dan Kemal Türkler i, 20
yıl önce evinin önünde öl-
dürenlerden bıri olduğu
iddiasıyla ölûm cezası is-
temiyle yargılanan Ünal
Osmanağaoğhı mahkeme
heyeti ve avukatlara "Bay
Pipo" adlı kıtabı okuma-
lannı önerdi.
, Bakırköy 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'ndeki dünkü
(Juruşmaya Bahçelievler
katliamı davasından "7
kez idama" çarptınlan ve
bu davadan da tutuklu
olan sanık Ünal Osmana-
ğaoğlu katıldı. Duruşma-
ya, Ankara 5. Ağır Ceza
Mahkemesi'nden Sıkıyö-
netim 1 Numaralı Askeri
Mahkemesi'nde görülen
MHP ana davasının kara-
n gönderildi. Müdahıl
avukatlardan Rasim Öz,
daha sonra söz alarak An-
kara'dan sadece davayla
Ugili karann gönderildiği-
ne dikkat çekerek o dosya
içerisindeki bu davayla il-
gili olan belgelerin isten-
mesi gerektiğini söyledi.
Sanık avukatlanndan
Cemil Saatçioğlu ise daha
önce bu davada azmettıri-
ci olarak yargılanan DYP
milletvekili olan Cetal
Adan'tn hazırlık soruştur-
masuıdaki ifadesi doğrul-
tusunda müvekkilinin tu-
tuklu bulunduğunu belir-
terek tahliyesini istedi.
Daha sonra söz alan tu-
tuklu sanık Ünal Osmana-
ğaoğlu ise yanında getir-
diği gazeteci Soner Yalçın
ve Doğan YurdakuTun
yazdığı "Bay Pipo" adlı
kitabı mahkemede tanıttı.
MlT'in ve Özel Harekât
Dairesi'nin tarihini anla-
tan kitabın kendi davala-
nyla da ilgisi bulunduğu-
nu öne süren Osmanağa-
oğlu, müdahil avukatlann
ve mahkeme heyetinin ki-
tabı okumasını istedi.
Mahkeme. kısa bir ara-
dan sonra tahliye istemini
reddederek dosyadaki ek-
sikliklerin giderilmesi
amacıyla dunısmayı erte-
ledi. Sanığın salon dışına
çıkartılması sırasında
Türkler'in eşi Sebahat
Türkler'in ağladıgı dikkat
çekerken Tûrkler'in kızı
Nflgün Soydan, Osmana-
ğaoğluna "İçeride daha
çok kalacaksın" diye ba-
ğırdı.
68 kuşağına karşı kampa alınan şeriatçı kadrolara askeri eğitim verildi, beyinler yıkandı
Fethullah Gülen sahriedeHAŞMETATAHAN
A
ynı yerde, aynı organizatörler
tarafindan değişik zamanlarda,
hem ırkçı hem de şeriatçı kad-
rolar kampa alındj. Onlara askeri eği-
tim verildi, beyinler yıkandı... Kısa bir
süre sonra ülkede anarşi çıkaracak, kan
dökecek çatışmalar başlatmak üzere
örgütlenmeler hazu"landı. (Şimdilerin
hoşgörü şampiyonu kesilen, siyasi ik-
tidar sahıplerince desteklenen, kendi-
ne bağlı olan ve devletin etkili organ-
lannda görev ve sorumluluk almalan-
na umut ve bel bağladığı adamlanna,
özel toplantılarda: "Arkadaslanmızın
mevcudiyetUslamın geleceğı adına bu
işin garantisidir... adliyede, mulkiyede
veya başka bir hayatı müessesede bizün
arkadaslanmızın mevcudheti,öyle fer-
di me\ cudiyetler şeklinde ek atanıp de-
ğerlendirihnemeiidir. Yani bunlar gete-
cek adına bızım o ünitelerde garanti-
mizdir. lstikbak yürümek için sistemin
pûf noktalannı keşfedin» Kuvvet den-
gesi olmadığı yerde, kuvvete başvurma-
vacaksuuz- esnekliği gösterecek- geri-
ye çekiliyormus gibi yapacak, fakat
adunlannıa daha acıp ileriye gidecek-
smiz— Müslümanlann belli bir nokta-
ya ve kıvama geieceMeri ana kadar bu
şekilde hizmete devam etmeleri şarrar.
Erken vuruş diyeceğhn çüoşlar yapar-
larsa, dünya Cezayir'deki gibi o basla-
rmı ezer. Zayiata meydan verilmemeH''
Her yerde
arama ve
insan avı
Bakanlar Kuruhı
"Vatanve
cumhuriyete
kuvvetii ve eylemli
birkalİaşma
mevcut olduğu"
gerekçesiyle 11
flde sıkıyönetim
Uan etti. Bundan
sonra
her yerde
baskınİarve
insan avı
başlaüldı.
Çoğu devrimd
aydm
l
• "îstikbale yürümek için sistemin püf noktalannı keşfedin... Kuvvet
dengesi olmadığı yerde kuvvete başvurmayacaksınız.. esnekliği gösterecek..
geriye çekiliyormus gibi yapacak, fakat adımlannızı daha açıp ileriye
gideceksiniz... Erken vuruş diyeceğim çıkışlar yaparlarsa, dünya Cezayir'deki
gibi o başlannı ezer" diyen Gülen bu kamplarda görev yapıyordu.
madığı için nefsi müdafaa kaygısıyla,
kendilerini korumak için silah alrnak
zorunda kaldılar... Provokasyonlar so-
nuç vermiş, -gençlik savunma içgûdü-
süyle de olsa- silahla tanışmak zorun-
dabırakılmıştı... Bunlar dayetmedi, bu
kez, daha büyük provokasyonlara baş-
vurdu gericiler, "Din elden gidiyor"
yaygaralan altında cihat çağnsı yaptı.
Boğaz'a demirleyen 6. Filo erlerini
denize döken devrimci gençleri ceza-
landırmak ve devrimci mücadeleyi ge-
riletmek için, CIA elemanlannın heb-
kopterden yönlendirdiği operasyonla,
yasal miting ve yürüyüş.ünü yapan dev-
rimcilerin üzerine, cihat çağnsı ile top-
lanan gerici gûruhu saldırtıldı. Türki-
ye'nin bu en büyük ve güçlü yasal pro-
testo gösterisi, 16 Şubat 1969'da, tari-
he "Kanh Pazar" olarak geçen provo-
kasyona uğraüldı. Polisin gözleri önün-
de iki devrimci öldürüldü, yüzlercesi
yaralandı...
Devrimci gençlik, baskılardan, cina-
yetlerden, bu provokasyonlardan yıl-
mıyordu. Kabına sığmaz bir coşku
içinde, ülkesini ve milletini seven ve bu
uğurda her türlü fedakârlığı göze alan,
çevrilen kitaplardan, özellikle de Küba
devriminden, Latin Amerika'daki geril-
la savaşlanndan esinleniyor, Amerikan
emperyalizmini çaresizliğe düşüren Vi-
etnam savaşından, Kamboçya'dan etki-
leniyordu. Mazlum halkJann emperya-
lizme karşı verdiği kurtuluş savaşlan bi-
zi coşkulandınyor, Mustafa Kemal Ata-
türk ve silah arkadaşlanmn, dünyada,
emperyalizme karşı ilk kez kurtuluş sa-
vaşı vererek ve bunu başararak kurdu-
ğu cumhuriyetin bir ferdi olduğumuz
için de aynca göğsümüz kabanyordu.
'Başaracafiımıza
Inanıyordulc'
Devrimci geçmişimizle gurur duyu-
yor, Atatürk'ün bize emanet ettiği cum-
huriyete ve devrimlere sahip çıkacağı-
mıza, karşı- devrim sürecini sona erdi-
receğimize, bağımsızlık - demokrasi -
sosyalizm mücadelesini başaracağı-
mıza inanıyor, kendimize güveniyor-
duk. YambaşuTuzda başlayan Filistin
halkının direnişine sevgiyle bakjyor, Fi-
lisfin geriUalannın emperyalizme baş-
kaldınsıru sempatiyle karşılıyorduk...
barikatiarry la bu coşkun seü. Sandılar
ki, söndürürüz salyalanmızla yanan
ateşL Oysa söner miydi bu lazguı ateş.
Durur muydu Miffi Kurtuluş Savaş»-
nuz_
\edsA öldü diye Mehmet durmadı.
Mehmet öldü diye Taylan durmadı, Se-
vinç durmadı, Battal durmadı. Olüm-
ieri yenilgiye yormaduar. Bir gün, bizi
devururiar mı diye sormadılar. Yûrek-
lerinde Türk balİanın sevgisi, yûrekJe-
rinde Mustafa Kemal ateşi, en kutsal
ölûmlere varddar.
Ama yetsin artık bu alçakça katnam.
Bitsin arnk bu zulüm. Sahipsiz biktik-
feri devrimi köşebaşlannda yoketmeye
kalkanlann karşısına. yeni MehmeÜer,
yeni Vedattar, yeni Taylanlar dikilecek-
tir. Bunu büsinJer, buna anlasuılar ezen-
krin kukbdan. Iplerini rutan eOerinik»-
racak güçler de vardır Türkiye'de.
Meydan boş değfldir. Tüfeklerimizdeki
mermi, mermilerimizdeki barut, yü-
reklerimizdeki ateş yeter stze.
MiBi Kurtuluş Savaşumzm en bfiyfik
dayanağı yiğit halkımızsa eğer, onun
yumnığu de>rimci gençliktir, onun
yumruğu bizferiz. Geceyanlannda ah-
işkenceden
geçirfldL
Devrimci gençler
için yakalanma,
hapis ve klam
süreci başlamışû.
(Tarihl4Nisan
1972, meşhur
GürûnHan
aranryor.
Fotograf: TULAY
DtVtTÇÎOĞLU)
şeklinde uyanlarda bulunup yol göste-
ren Fethuflah Gûknın o yülarda, bu
kamplarda görevli olanlarla birükte gö-
zaltına alınıp sorgu için mahkemelere
götürüldüğunü anmadan geçemiyo-
rum...)
Kısa sûre içinde, üniversitelerde ça-
tışmalar çıkartıldı. Üniversite gençliği
çatışmalarla bezdirilmeye, can korku-
suna düşürübneye ve devrimci önder
kadrosundan kopartılarak pasifıze edil-
meye çalışıldı. "Sag-sol çaüşmasın
ya-
ratılıp, devrimci gençliğin önderleri,
kısır çekışme ve çatışmalar içine çeki-
lerek, mücadelenin siyasi ikridara kar-
şı yükseltümesi geriletilmek istendi.
Universitede, devrimcilere karşı, -çoğu
öğrenci olmayan- faşistler eliyle saldı-
rılar yapıldı.
Devrimci gençler dövüldü, yaralan-
dı. Siyasi iktidann emriyle, polis saldı-
ranlan değil, kendilerini savTinan dev-
rimci gençleri gözaltına aldı. Yetmedi,
öğrenci liderleri sokak ortasuıda, yurt-
larda, okullarda öldürülmeye, peş pe-
şe cinayetler işlenmeye başladı. Dev-
rimci gençler, tarafsız bir yönetim ol-
her türlü cefaya katlanan bu kararlılık-
la "Ya istiklal >^ ölüm" diyen Mustafa
Kemal Atatürk'ün kurduğu cumhuri-
yete sahip çıkıyordu. "Bu cumnuriye-
tin, bu dev lerin gerçek sahibi biziz, kar-
şı-devrim süreci ile de\ leti ek geçiren-
lerden biz kurtaracağız'' diyorduk...
Devrimci gençlik, o dönemde yaşa-
dığı birkaç yıllık mücadele sürecinde,
normal zamanda onlarca yılda elde edi-
lebilecek bilgi ve deneyim birikimini
elde etti...
TiP'inpastf tutumu
Türkiye Işçi Partisi'nin pasif tutu-
mu, gençliği ve dönemin devrimci mü-
cadelesini kucaklayıp yönlendireme-
mesi, TtP'in yerini alacak devrimci bir
partinin de o dönemde kurulamaması,
gençliğin devrimci önderlerinin kendi-
lerine aşın güvenmelerine, partili mü-
cadeleyi küçümsemelerine ve giderek
kendilerini parti yerine koymalanna
yol açtı...
Bu sırada devrimci gençlik, peş peşe
Gençliğin askeri sivili olmaz, ülkemiz-
de üniversite gençliğinin genel ortala-
ması ne ise, aşağı yukan ordu gençliği
ortalaması da ona yakındı. O dönemde,
üniversite gençliğinin emperyalizme -
gericiliğe - ırkçılığa karşı yükselen mü-
cadelesi, yurtseverlik duygulan, dev-
rimciliğin olabildiğince sıcak ateşi or-
du gençliğini de sanyordu.
Askeriyle - sivüiyle kültürlü, bilgili,
pınl pınl gençler, ülkesi ve milleti için,
dahası bütün bir insanlık için en güzel,
en içten, en sıcak duygular besliyordu.
2 Kasım 1968 taribinde Deniz Harp
Okulu Subay Taburu'nun bildirisi, or-
du gençliğinin duygu ve düşüncelerini
açıklıkla ortaya koyuyordu:
"~Senden yana olanlan bir bir vur-
maya başladıİar yiğit ballam. Önce Ve-
dat'ı öklûrdükr alacakaranhkta. Ba-
ğımsız Türkiye demişti Vedat Sonra
Mehmet'i vurdular, sonra Taylan'L
Türk halkı ezümekten kurtulsun de-
mişti Taylan'la Mehmet Sonra bir ge-
ce başka Mehmet, sonra bir gece yiğit
BattaL Sandılar ki durdururuz, ihanet
cakaranhklarda gençtiğe süalan kur-
şun, gerçekte Mustafa Kemal'e sıkın-
yor. Yiğit halkım, tabancayı rutan bir
uşaksa eğer; tetiğj çeken seni sömüren,
teüği çeken seni ezen, senin yoksuttu-
ğundan yana olandır. Türk halkı yok-
suOuktan kurtulsun diye öldüler onlar.
Bağunsız Türkiye diyerek vurulduiar.
Ne bir çıkar, ne paşahk, ne beyUk is-
tedüer bu kavganm sonunda. Ve zaten
bu kavgada ne bir paşa, ne bir bey, en
güzel şey; tam devrimcibir nefer olabfl-
mek, panamaya hazır bir mermi gibi
barutla doiabihnek, ardına bakmadan
yola koyuiabflmek-.
~korksun emperyaüstler,korksun iş-
bhükçfler, korksunonlannzavalh uşak-
lan. Ne rütbe ne nişan peşindeyû. Er-
zurum Kongresj'nde üniformasmı hı-
rakan Mustafa Kemal'in sönmez ate-
şindeyiz. Gün 24 saat Türk halkının
kurtuluş işindeyiz_
YüceTürkHalla,
Senden yana olanlan vuraniara arok
yeter, dur diyoruz ve devrimci şartamj-
n bir kere bin kere daha birükte söylü-
yoruz. Ne değişir, isterse kesflan dev-
rimcilerin başlan birer birer. Oysa bir
yasadu- bu, mümkünü yok:
Devrimcfler öhır, devrimler sürer."
Subaylannıızın adeta şiir güzellığin-
deki bu bildirisi, beni her okuduğum-
da olağanüstü duygulandınr, tüylerim
diken diken olur. Oya gibi ışlenerek
birbirlerine bağlı olan cümleleri yete-
rince kısaltamadığımı biliyorum. An-
cak bildiri, değerb' aydınJanmızın geç-
tnişi anımsamasmda, özellikle de genç-
liğimizrn devrimci geçrmşini öğrenme-
sinde önemli bir belge niteliği taşımak-
tadır. Ordu gençlığimizin olaylara ba-
kışını ve tepkilerini dile getiren bildi-
ri, aynı zamanda, Türkiye'mizin ger-
çeklerini yansıtmaktaydı...
Çok daha öncelen başlayan, ancak
özellikle çok partili parlamenter düze-
ne geçişle birükte, gittikçe artan bir
hızla uygulanan karşı-devrim süreciy-
le, cumhuriyetin kuruluş felsefesi terk
edildi. Ülke yönetimine gelenler, ülke-
mizin ve mılletımızın çıkarlannı koru-
mak yerine, Batüı devletlerin ve onla-
nn tekellennın çıkarlannı korumaya
öncelik tanıdılar.
Ekonomik, sosyal, kültürel, askeri
vb. her alanda, emperyalist ülkelere ba-
ğunlı hale getinldik Buna elbette ki
gizli servisler de dahildi...
CIA devlettn IçindeydT
CIA'nın Içişleri Bakanlığı'nda ken-
dilerine tahsis edilen bir odada çalıştı-
ğı ve Içişleri Bakanlığı'na gelen ve gi-
den açık-gizli tüm bilgi ve belgelerin
CIA ajanlannın da bılgısınde olduğu,
ancak 27 Mayıs Devrimi'nden sonra
ortaya çıkmışü. Onursuz ve onursuz
olduğu kadar da ülke çıkarlanna aykı-
n düşen bu durum, yöneticilerin ne
denli "gaflet, dalalet ve hatta hıyanet
içinde'' olduğunun açık göstergesidir...
(Siyasi iktidarlann, devletin gizli is-
tihbarat örgütlerini kullanarak kendi
vatandaşlanna provokasyon yapması-
yaptınlması göz ardı edilemez vahim
durumdur. Gizli servis, ıstihbarat top-
lar, bilgi alır, bu doğal karşılanabilîr.
Ancak hiçbir devlet yönericısı, siyasi
iktidar, kendi vatandaşma tuzak kiıra-
maz, kışkırtıcı ajan kullanamaz, provo-
kasyon yaptıramaz. Oysa geçmış dö-
nemlerde bu yollara sık sık basvurul-
duğu için; geçmiş provokasyonlann
açığa çıkanlmasım ıstıyor, devlet yöne-
tıcilennin onlarca yıl sonra da olsa, bu
konularda gerekli araşnrmalan ve açık-
lamalan yapmalannı bekliyor; devlet
yöneticılerinın kendi halkmdan özür
dilemesini istiyoruz.)
68 kuşağının önderierinin, 1968 yı-
lında Samsun'dan Ankara'ya yaptıklan
"Tam Bağnnstznk için Mustafa Kemal
Yürüvüsü"nü amacından saptırmak için
gizli servislerin MuzafferKökhıadh bir
ajan-provokatör kullandığmı; 27 Mayıs
Devrimi önderlerinden Cemal Mada-
nogta'na ve devrimci bazı subaylara, a-
jan-provokatör Mahir Kaynakeliyle tu-
zak kurulduğunu;
Kültür Sarayı' nın yakılması, Marma-
ra yolcu gemisinin yakılması, Eminönü
araba vapurunun batınlması gibi sabo-
tajlar/provokasyonlar yapüarak, hiç ilgi-
leri olmayan pek çok asker-sivü devrim-
cinin tutuklanıp yargılandığını...
'Kişfcırtıcı ajanlar taıilanıldı*
Yine, CIA'nm yönlendirmesi ve kış-
kırtmalanyla, 12 Mart öncesinde, üst
komuta kademesi arasında yapılan ko-
nuşmalar sırasuıda, bizzat tahrik edici
konuşmalara yol açıp, bunlan banda
kaydederek kuvvet komutanlannm da-
hi arasını açmakta kışkırtıcı ajanlar
kullanıldığını daha unutmadık.
Ülke yöneticileri, "gizli servis''i,
CIA'ya; servis elemanlannı da CIA
ajanlarma teslim etmiş, onlann eğiümi-
ni, geçimini CIA'ya havale ederek, giz-
li servisi ABD'nin acentesi haline dö-
nüştünnekten kaçınmamışnr.
SÛRECEK
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Kral Mausolos, Isa'dan önce 4.
yüzyılda dağlann tepesindeki yurt-
taşlannı toplayarak şimdi Gümüşlük
diye anılan yerde ünlü Mindos şeh-
rini kurmaya girişti. Mindos, tarihte
Bodrum yanmadasının en ünlü yer-
leşim yerlerinden birisiydi. Tarihçiler,
Mindoslulardan sık sık söz ettiler.
Mindos'un ne zaman Gümüşlük'e
dönüştüğü konusundarivayetlerde-
ğişik. BirgünbatımındaGümüşlük'te
oturun, denizi ve karşı adalan izleyin.
Gümüşlük'ün neden gümüşlük ol-
duğunu, pınl pınl partayan denizi gö-
rünce anlarsınız.
Gümüşlük, Bodrum'un Kardak ka-
yalıklanna en yakın yeri. Gümüşlük,
18 Nisan seçimlerinden önce bele-
drye oldu. CHP adayı Mehmet Ül-
küm, belediye başkanı seçildi. Bod-
rum'da bir yörenin belediye olması
demek bir anlamda imara açılması
demek. imara açılmak ise dağlann
tepelerin sitelerte dolması anlamına
geliyor.
•••
Mehmet Ülküm de belediye baş-
Mindos'tan Gümüşlük'e
kanı seçilince karşısına bu sorun di-
kildi. Çünkü, kısa vadede, dağlann
tepelerin imara açılması, yöre halkı-
nın cebine para girmesini sağlıyor.
Yörede nefes alacak yer kalmıyor-
muş, yeşil yok oluyormuş kimseler
pek aldımnıyor. önemli olan kısa va-
dede biraz para sahibi olabilmek.
Gümüşlük, Bodrum yanmadasının
tarihi ve doğası en güzel yerlerinden.
Mandalina bahçeleri, tarihi Tavşan
Adası, batık Mindos şehri kalıntılan,
kıyıya dizilmiş doğaya uyum sağla-
mış lokantalanyla insanı cezbediyor.
Seçimlerden sonra Mehmet Ül-
küm ve arkadaşlan, Gümüşlük'ün
geleceğini tartıştılar. Bodrum'un her
yanını saran yapılaşmaya boyun
eğecekler miydi? Yoksa kendilerine
uygun yeni bir ekonomiyle, yöreleri-
nin doğal ve tarihi güzelliklerini koru-
yan bir turizm anlayışını mı hayata
geçireceklerdi?
Gümüşlük, Bodrum'a tatile gelen
yerli ve yabancı turistlerin günübirlik
uğrak yerlerinden. Aynca ev pansi-
yonculuğu da son dönemde çok ge-
lişti. Gümüşlüklüler, işte bu iki özel-
liği temel alarak turizmi geliştirmeyi
hedefliyorlar.
Belediye Başkanı Ülküm, ev pan-
siyonculuğunu geliştiren ve yörede
yaz kış yaşayan halkın yeni yerleşim
yeri ihtiyacını da içeren bir imar pla-
nı hazırîadıklannı söylüyor. Yeni tu-
rizm anlayışlannı ise şöyle özetliyor:
"Dûnya turizm sektörügiderekartan
bir rekabetortamında gelişiyor. Kla-
sik turist anlaytşının yerine kişilerin
değişen beğenive bekientilerine gö-
re yenialanlarayöneliyoriar. Ana ter-
cihleryapılırken tarih ve kültürmiras-
lan belirieyici oluyor. O nedenle üze-
rinde yaşadığımız bu güzelim top-
raklann değerini öncetikle kendimiz
iyi anlamalıyız."
"Doğup yaşadığımız bu toprakla-
nn değerini anlayarak, batık şehir
Mindos'ta yûzyıllarca önce yaşamış
olanlann, insanlığın uygariık serüve-
nindeki rolünü anlamaya çalışarak,
bugün bu çağda, Mindoslulann bi-
ze bıraktıklan gibi, gelecek nesillere
ne bırakacağımızın uğraşı içindeyiz.
Peksimet boğazının yeldeğinvenle-
rinden mandalina bahçelerine, ma-
vi bayraklı yalımızdan Karakaya kö-
yünün gurur verici estetik güzelliği-
ne kadarvar olan değerierimize say-
gılı, çağın gereklerini, doğayla uyum
içinde birieştirmiş bir Gümüşlükiçin
çalışıyomz"
Bu amaçla Gümüşlük'ün tarihi yer-
lerini, yapılannı, yollannı ortaya çıka-
racak bir haritaçalışması başlatılmış.
Ingiltere'de bir kurumla, Mindos ka-
zısı için bir ön yazışma gerçekleşti-
rilmiş. Başkan Ulküm, yerli ve yaban-
cı arkeologlan, bu kazıya sponsor
olabitecek firmalan Gümüşlük'e ça-
ğınyor.
Gümüşlüklüler, Kardak kayalıklan-
na çok yakın bir yerde olduklan için,
bu krizi çok canlı yaşamışlar. Bir da-
ha böyle bir kriz yaşamamak için
çeyredeki Yunan adalannın yerel yö-
neticileriyle sıkı bir işbirliği içine gir-
mişler.
Geçen ekim ayında Gümüşlük Be-
lediye Binası'nın açılışına karşı kfyı-
dan Kos Belediye Başkanı ve Valisi
29 kişilik bir heyetle gelmiş. Rodos
Bölge Valisi de açılışa gelenler ara-
sındaymış.
Gümüşlük, bir önemli deneme ya-
pıyor. Turizmi, site ve kooperatif ev-
lerine bağımlı kılmak yerine, tarihi ve
doğayı koruyarak geliştirmeyi plan-
lıyor. Başkan Ülküm, Gümüşlük'e
son yıllarda yerieşen bir grup 68'li
ODTÜ'lü ve Siyasallı ile de işbirliği
yaparak ve onlann da desteğini ala-
rak ciddi bir ise girişmiş. Bodrum'da
bu yeni anlayıştn etkili olması, aslın-
da yanmadanın bundan sonraki ka-
derini de etkileyecek.
Yolunuz Bodrum'a düşerse mutla-
ka Gümüşlük'e uğrayın. Oradan gü-
neşin batışını izleyin...