23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 MART 2000 SALJ HABERLER DUNYADA BUGUN AÜStRMEN Oyunun Kurah Futboldaki yasaklar, oyunculann performan- sını engellemek için değil, oyunun, haksız olma- yan biçimde ve daha iyi oynanmasını sağlamak için getirilmiştir. Hatta geçen zaman içinde oyunu biraz daha hızlandırmak ve hoş hale getirmek için yeni ya- saklar getirilmiştir. Doğaldır, her oyunun bir kuralı vardır. Kural, haksız rekabeti engeller, oyunun çığnndan çık- masını önler. Doğanın da amacı olmasa bile yaptınmı var- dır. Belirli davranışlann doğurduğu sonuçlardır bu yaptınmlar. Demokrasiler, herkesin her istediğini, diledi- ğinceyaptığı rejimlerdeğil, ülkenin halkın irade- sine göre, ama o iradeye de kişinin temel hak ve özgürlijklerine dokunma, onu çiğneme hak- kı vermeden yönetilmesi yöntemleridir. Kısacası, her yerde yasak ya da yaptınm var- dır. Batı demokrasilerinde de yasak, bu arada siyaset yasağı da vardır, buna uyulmadığı za- man parti kapatmak da. Haider olayında gördük, milli irade bile ırkçı- lığı, insanlan ırklara düşman etmeyi mazur gös- teremiyor. Türkiye ırkçılık tehlikesini yaşamadı, yaşamı- ypr çok şükür. Ama burada da irtica tehlikesi var. r ••• . Türkiye'de "Biz hiç yasaksız demokrasi isti- yoruz" diyenler, ya kaos istemektedirler ya da demokrasiyi alet ederek kuracaklan sulta için iş- leyecekleri suçlann yaptınmlannı ortadan kaldır- manın peşindedirler. ^Bu gerçeği vurguladıktan sonra, birtürlü de- rriokrasi rayına oturtulamamış rejimimizin, bir- çok saçma yasağı bulunduğunu, yasalannda demokratik olmayan ya da ceza hukuku ilkele- rine uymayan maddeler olduğunu da söyleme- miz gerek. Son günlerde, demokrasiyi kendi köktenci emellerine alet etmeyi siyasi yaşamının düstu- ru haline getirmiş olan Erbakan dolayısıyla gün- deme gelen TCK'nin 312. maddesi bunlardan biri. . Hemen belirtmek gerekir ki, 312. maddenin uygulamasından zarar görmüş çok kişi, bu ara- da kimi gazeteciler de olduğu halde, Erbakan söz konusu olana kadar ne yazık ki, bu konu- daki uyanlara kulak asılmadı. Erbakan'ın kendisi ve partisi de gerçekte öz- gürlükçü demokrasiyefalan aldırmadıklanndan, kendi iktidarlan döneminde bu maddenin çağ- daş bir biçime getirilmesi için kıllannı bile kıpır- datmadılar. t .JErbakan taifesi aslında, özgürlüklerden değil, kendi yaptıklarının yaptınmsız kalmasından ya- na olduklan için şimdi inanılmaz bir gürültü ko- panyorlar. ••• Türkiye'de rejimin selametini Erbakan'a ya da taifesine endeksleyecek olmadığırnıza göre, 312. maddenin 2. fıkrasının "halkı sınıf, ırk, dil, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik eden" kişinin fiilinin yakın ve açık tehlike oluşturması halinde cezalandı- nlmasını sağlayacak biçimde değiştirilerek da- ha çağdaş bir hale getirilmesinin doğru olduğu- nu söylememiz gerek. Yakın ve açık tehlike halinde bu türfiillerin ce- zalandınlması daha önce- de belirttiğimiz gibi, bütün çağdaş demokrasilerde vardır. Ama ne yazık ki, bizde, bir röportaj bile bu maddenin bu- günkü şekline dayanılarak suç öğesi olarak gö- rülebilmektedir. Demokrasilerde düşünceleri keyfi biçimdes»- nırlamak yanlıştır ve 312. maddeye getirilecek değişiklik bu yanlışı ortadan kaldırmaya yöne- lik olacaksa yerindedir ve kamuoyunun deste- ğini alır. Yok eğer yapılacak değişiklik demok- rasi oyununun kurallannı teker teker ortadan kaldırmanın adımlanndan biri olacaksa biliniz ki, yaratacağı sakınca ve bunalımlar yakında hepimizi çok güç durumda bırakabilir. Kemal Türkler davası Sanık mahkemeye kitap önerdi tstanbul Haber Senisi - DİSK genel başkanlann- dan Kemal Türkler i, 20 yıl önce evinin önünde öl- dürenlerden bıri olduğu iddiasıyla ölûm cezası is- temiyle yargılanan Ünal Osmanağaoğhı mahkeme heyeti ve avukatlara "Bay Pipo" adlı kıtabı okuma- lannı önerdi. , Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dünkü (Juruşmaya Bahçelievler katliamı davasından "7 kez idama" çarptınlan ve bu davadan da tutuklu olan sanık Ünal Osmana- ğaoğlu katıldı. Duruşma- ya, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nden Sıkıyö- netim 1 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde görülen MHP ana davasının kara- n gönderildi. Müdahıl avukatlardan Rasim Öz, daha sonra söz alarak An- kara'dan sadece davayla Ugili karann gönderildiği- ne dikkat çekerek o dosya içerisindeki bu davayla il- gili olan belgelerin isten- mesi gerektiğini söyledi. Sanık avukatlanndan Cemil Saatçioğlu ise daha önce bu davada azmettıri- ci olarak yargılanan DYP milletvekili olan Cetal Adan'tn hazırlık soruştur- masuıdaki ifadesi doğrul- tusunda müvekkilinin tu- tuklu bulunduğunu belir- terek tahliyesini istedi. Daha sonra söz alan tu- tuklu sanık Ünal Osmana- ğaoğlu ise yanında getir- diği gazeteci Soner Yalçın ve Doğan YurdakuTun yazdığı "Bay Pipo" adlı kitabı mahkemede tanıttı. MlT'in ve Özel Harekât Dairesi'nin tarihini anla- tan kitabın kendi davala- nyla da ilgisi bulunduğu- nu öne süren Osmanağa- oğlu, müdahil avukatlann ve mahkeme heyetinin ki- tabı okumasını istedi. Mahkeme. kısa bir ara- dan sonra tahliye istemini reddederek dosyadaki ek- sikliklerin giderilmesi amacıyla dunısmayı erte- ledi. Sanığın salon dışına çıkartılması sırasında Türkler'in eşi Sebahat Türkler'in ağladıgı dikkat çekerken Tûrkler'in kızı Nflgün Soydan, Osmana- ğaoğluna "İçeride daha çok kalacaksın" diye ba- ğırdı. 68 kuşağına karşı kampa alınan şeriatçı kadrolara askeri eğitim verildi, beyinler yıkandı Fethullah Gülen sahriedeHAŞMETATAHAN A ynı yerde, aynı organizatörler tarafindan değişik zamanlarda, hem ırkçı hem de şeriatçı kad- rolar kampa alındj. Onlara askeri eği- tim verildi, beyinler yıkandı... Kısa bir süre sonra ülkede anarşi çıkaracak, kan dökecek çatışmalar başlatmak üzere örgütlenmeler hazu"landı. (Şimdilerin hoşgörü şampiyonu kesilen, siyasi ik- tidar sahıplerince desteklenen, kendi- ne bağlı olan ve devletin etkili organ- lannda görev ve sorumluluk almalan- na umut ve bel bağladığı adamlanna, özel toplantılarda: "Arkadaslanmızın mevcudiyetUslamın geleceğı adına bu işin garantisidir... adliyede, mulkiyede veya başka bir hayatı müessesede bizün arkadaslanmızın mevcudheti,öyle fer- di me\ cudiyetler şeklinde ek atanıp de- ğerlendirihnemeiidir. Yani bunlar gete- cek adına bızım o ünitelerde garanti- mizdir. lstikbak yürümek için sistemin pûf noktalannı keşfedin» Kuvvet den- gesi olmadığı yerde, kuvvete başvurma- vacaksuuz- esnekliği gösterecek- geri- ye çekiliyormus gibi yapacak, fakat adunlannıa daha acıp ileriye gidecek- smiz— Müslümanlann belli bir nokta- ya ve kıvama geieceMeri ana kadar bu şekilde hizmete devam etmeleri şarrar. Erken vuruş diyeceğhn çüoşlar yapar- larsa, dünya Cezayir'deki gibi o basla- rmı ezer. Zayiata meydan verilmemeH'' Her yerde arama ve insan avı Bakanlar Kuruhı "Vatanve cumhuriyete kuvvetii ve eylemli birkalİaşma mevcut olduğu" gerekçesiyle 11 flde sıkıyönetim Uan etti. Bundan sonra her yerde baskınİarve insan avı başlaüldı. Çoğu devrimd aydm l • "îstikbale yürümek için sistemin püf noktalannı keşfedin... Kuvvet dengesi olmadığı yerde kuvvete başvurmayacaksınız.. esnekliği gösterecek.. geriye çekiliyormus gibi yapacak, fakat adımlannızı daha açıp ileriye gideceksiniz... Erken vuruş diyeceğim çıkışlar yaparlarsa, dünya Cezayir'deki gibi o başlannı ezer" diyen Gülen bu kamplarda görev yapıyordu. madığı için nefsi müdafaa kaygısıyla, kendilerini korumak için silah alrnak zorunda kaldılar... Provokasyonlar so- nuç vermiş, -gençlik savunma içgûdü- süyle de olsa- silahla tanışmak zorun- dabırakılmıştı... Bunlar dayetmedi, bu kez, daha büyük provokasyonlara baş- vurdu gericiler, "Din elden gidiyor" yaygaralan altında cihat çağnsı yaptı. Boğaz'a demirleyen 6. Filo erlerini denize döken devrimci gençleri ceza- landırmak ve devrimci mücadeleyi ge- riletmek için, CIA elemanlannın heb- kopterden yönlendirdiği operasyonla, yasal miting ve yürüyüş.ünü yapan dev- rimcilerin üzerine, cihat çağnsı ile top- lanan gerici gûruhu saldırtıldı. Türki- ye'nin bu en büyük ve güçlü yasal pro- testo gösterisi, 16 Şubat 1969'da, tari- he "Kanh Pazar" olarak geçen provo- kasyona uğraüldı. Polisin gözleri önün- de iki devrimci öldürüldü, yüzlercesi yaralandı... Devrimci gençlik, baskılardan, cina- yetlerden, bu provokasyonlardan yıl- mıyordu. Kabına sığmaz bir coşku içinde, ülkesini ve milletini seven ve bu uğurda her türlü fedakârlığı göze alan, çevrilen kitaplardan, özellikle de Küba devriminden, Latin Amerika'daki geril- la savaşlanndan esinleniyor, Amerikan emperyalizmini çaresizliğe düşüren Vi- etnam savaşından, Kamboçya'dan etki- leniyordu. Mazlum halkJann emperya- lizme karşı verdiği kurtuluş savaşlan bi- zi coşkulandınyor, Mustafa Kemal Ata- türk ve silah arkadaşlanmn, dünyada, emperyalizme karşı ilk kez kurtuluş sa- vaşı vererek ve bunu başararak kurdu- ğu cumhuriyetin bir ferdi olduğumuz için de aynca göğsümüz kabanyordu. 'Başaracafiımıza Inanıyordulc' Devrimci geçmişimizle gurur duyu- yor, Atatürk'ün bize emanet ettiği cum- huriyete ve devrimlere sahip çıkacağı- mıza, karşı- devrim sürecini sona erdi- receğimize, bağımsızlık - demokrasi - sosyalizm mücadelesini başaracağı- mıza inanıyor, kendimize güveniyor- duk. YambaşuTuzda başlayan Filistin halkının direnişine sevgiyle bakjyor, Fi- lisfin geriUalannın emperyalizme baş- kaldınsıru sempatiyle karşılıyorduk... barikatiarry la bu coşkun seü. Sandılar ki, söndürürüz salyalanmızla yanan ateşL Oysa söner miydi bu lazguı ateş. Durur muydu Miffi Kurtuluş Savaş»- nuz_ \edsA öldü diye Mehmet durmadı. Mehmet öldü diye Taylan durmadı, Se- vinç durmadı, Battal durmadı. Olüm- ieri yenilgiye yormaduar. Bir gün, bizi devururiar mı diye sormadılar. Yûrek- lerinde Türk balİanın sevgisi, yûrekJe- rinde Mustafa Kemal ateşi, en kutsal ölûmlere varddar. Ama yetsin artık bu alçakça katnam. Bitsin arnk bu zulüm. Sahipsiz biktik- feri devrimi köşebaşlannda yoketmeye kalkanlann karşısına. yeni MehmeÜer, yeni Vedattar, yeni Taylanlar dikilecek- tir. Bunu büsinJer, buna anlasuılar ezen- krin kukbdan. Iplerini rutan eOerinik»- racak güçler de vardır Türkiye'de. Meydan boş değfldir. Tüfeklerimizdeki mermi, mermilerimizdeki barut, yü- reklerimizdeki ateş yeter stze. MiBi Kurtuluş Savaşumzm en bfiyfik dayanağı yiğit halkımızsa eğer, onun yumnığu de>rimci gençliktir, onun yumruğu bizferiz. Geceyanlannda ah- işkenceden geçirfldL Devrimci gençler için yakalanma, hapis ve klam süreci başlamışû. (Tarihl4Nisan 1972, meşhur GürûnHan aranryor. Fotograf: TULAY DtVtTÇÎOĞLU) şeklinde uyanlarda bulunup yol göste- ren Fethuflah Gûknın o yülarda, bu kamplarda görevli olanlarla birükte gö- zaltına alınıp sorgu için mahkemelere götürüldüğunü anmadan geçemiyo- rum...) Kısa sûre içinde, üniversitelerde ça- tışmalar çıkartıldı. Üniversite gençliği çatışmalarla bezdirilmeye, can korku- suna düşürübneye ve devrimci önder kadrosundan kopartılarak pasifıze edil- meye çalışıldı. "Sag-sol çaüşmasın ya- ratılıp, devrimci gençliğin önderleri, kısır çekışme ve çatışmalar içine çeki- lerek, mücadelenin siyasi ikridara kar- şı yükseltümesi geriletilmek istendi. Universitede, devrimcilere karşı, -çoğu öğrenci olmayan- faşistler eliyle saldı- rılar yapıldı. Devrimci gençler dövüldü, yaralan- dı. Siyasi iktidann emriyle, polis saldı- ranlan değil, kendilerini savTinan dev- rimci gençleri gözaltına aldı. Yetmedi, öğrenci liderleri sokak ortasuıda, yurt- larda, okullarda öldürülmeye, peş pe- şe cinayetler işlenmeye başladı. Dev- rimci gençler, tarafsız bir yönetim ol- her türlü cefaya katlanan bu kararlılık- la "Ya istiklal >^ ölüm" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu cumhuri- yete sahip çıkıyordu. "Bu cumnuriye- tin, bu dev lerin gerçek sahibi biziz, kar- şı-devrim süreci ile de\ leti ek geçiren- lerden biz kurtaracağız'' diyorduk... Devrimci gençlik, o dönemde yaşa- dığı birkaç yıllık mücadele sürecinde, normal zamanda onlarca yılda elde edi- lebilecek bilgi ve deneyim birikimini elde etti... TiP'inpastf tutumu Türkiye Işçi Partisi'nin pasif tutu- mu, gençliği ve dönemin devrimci mü- cadelesini kucaklayıp yönlendireme- mesi, TtP'in yerini alacak devrimci bir partinin de o dönemde kurulamaması, gençliğin devrimci önderlerinin kendi- lerine aşın güvenmelerine, partili mü- cadeleyi küçümsemelerine ve giderek kendilerini parti yerine koymalanna yol açtı... Bu sırada devrimci gençlik, peş peşe Gençliğin askeri sivili olmaz, ülkemiz- de üniversite gençliğinin genel ortala- ması ne ise, aşağı yukan ordu gençliği ortalaması da ona yakındı. O dönemde, üniversite gençliğinin emperyalizme - gericiliğe - ırkçılığa karşı yükselen mü- cadelesi, yurtseverlik duygulan, dev- rimciliğin olabildiğince sıcak ateşi or- du gençliğini de sanyordu. Askeriyle - sivüiyle kültürlü, bilgili, pınl pınl gençler, ülkesi ve milleti için, dahası bütün bir insanlık için en güzel, en içten, en sıcak duygular besliyordu. 2 Kasım 1968 taribinde Deniz Harp Okulu Subay Taburu'nun bildirisi, or- du gençliğinin duygu ve düşüncelerini açıklıkla ortaya koyuyordu: "~Senden yana olanlan bir bir vur- maya başladıİar yiğit ballam. Önce Ve- dat'ı öklûrdükr alacakaranhkta. Ba- ğımsız Türkiye demişti Vedat Sonra Mehmet'i vurdular, sonra Taylan'L Türk halkı ezümekten kurtulsun de- mişti Taylan'la Mehmet Sonra bir ge- ce başka Mehmet, sonra bir gece yiğit BattaL Sandılar ki durdururuz, ihanet cakaranhklarda gençtiğe süalan kur- şun, gerçekte Mustafa Kemal'e sıkın- yor. Yiğit halkım, tabancayı rutan bir uşaksa eğer; tetiğj çeken seni sömüren, teüği çeken seni ezen, senin yoksuttu- ğundan yana olandır. Türk halkı yok- suOuktan kurtulsun diye öldüler onlar. Bağunsız Türkiye diyerek vurulduiar. Ne bir çıkar, ne paşahk, ne beyUk is- tedüer bu kavganm sonunda. Ve zaten bu kavgada ne bir paşa, ne bir bey, en güzel şey; tam devrimcibir nefer olabfl- mek, panamaya hazır bir mermi gibi barutla doiabihnek, ardına bakmadan yola koyuiabflmek-. ~korksun emperyaüstler,korksun iş- bhükçfler, korksunonlannzavalh uşak- lan. Ne rütbe ne nişan peşindeyû. Er- zurum Kongresj'nde üniformasmı hı- rakan Mustafa Kemal'in sönmez ate- şindeyiz. Gün 24 saat Türk halkının kurtuluş işindeyiz_ YüceTürkHalla, Senden yana olanlan vuraniara arok yeter, dur diyoruz ve devrimci şartamj- n bir kere bin kere daha birükte söylü- yoruz. Ne değişir, isterse kesflan dev- rimcilerin başlan birer birer. Oysa bir yasadu- bu, mümkünü yok: Devrimcfler öhır, devrimler sürer." Subaylannıızın adeta şiir güzellığin- deki bu bildirisi, beni her okuduğum- da olağanüstü duygulandınr, tüylerim diken diken olur. Oya gibi ışlenerek birbirlerine bağlı olan cümleleri yete- rince kısaltamadığımı biliyorum. An- cak bildiri, değerb' aydınJanmızın geç- tnişi anımsamasmda, özellikle de genç- liğimizrn devrimci geçrmşini öğrenme- sinde önemli bir belge niteliği taşımak- tadır. Ordu gençlığimizin olaylara ba- kışını ve tepkilerini dile getiren bildi- ri, aynı zamanda, Türkiye'mizin ger- çeklerini yansıtmaktaydı... Çok daha öncelen başlayan, ancak özellikle çok partili parlamenter düze- ne geçişle birükte, gittikçe artan bir hızla uygulanan karşı-devrim süreciy- le, cumhuriyetin kuruluş felsefesi terk edildi. Ülke yönetimine gelenler, ülke- mizin ve mılletımızın çıkarlannı koru- mak yerine, Batüı devletlerin ve onla- nn tekellennın çıkarlannı korumaya öncelik tanıdılar. Ekonomik, sosyal, kültürel, askeri vb. her alanda, emperyalist ülkelere ba- ğunlı hale getinldik Buna elbette ki gizli servisler de dahildi... CIA devlettn IçindeydT CIA'nın Içişleri Bakanlığı'nda ken- dilerine tahsis edilen bir odada çalıştı- ğı ve Içişleri Bakanlığı'na gelen ve gi- den açık-gizli tüm bilgi ve belgelerin CIA ajanlannın da bılgısınde olduğu, ancak 27 Mayıs Devrimi'nden sonra ortaya çıkmışü. Onursuz ve onursuz olduğu kadar da ülke çıkarlanna aykı- n düşen bu durum, yöneticilerin ne denli "gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde'' olduğunun açık göstergesidir... (Siyasi iktidarlann, devletin gizli is- tihbarat örgütlerini kullanarak kendi vatandaşlanna provokasyon yapması- yaptınlması göz ardı edilemez vahim durumdur. Gizli servis, ıstihbarat top- lar, bilgi alır, bu doğal karşılanabilîr. Ancak hiçbir devlet yönericısı, siyasi iktidar, kendi vatandaşma tuzak kiıra- maz, kışkırtıcı ajan kullanamaz, provo- kasyon yaptıramaz. Oysa geçmış dö- nemlerde bu yollara sık sık basvurul- duğu için; geçmiş provokasyonlann açığa çıkanlmasım ıstıyor, devlet yöne- tıcilennin onlarca yıl sonra da olsa, bu konularda gerekli araşnrmalan ve açık- lamalan yapmalannı bekliyor; devlet yöneticılerinın kendi halkmdan özür dilemesini istiyoruz.) 68 kuşağının önderierinin, 1968 yı- lında Samsun'dan Ankara'ya yaptıklan "Tam Bağnnstznk için Mustafa Kemal Yürüvüsü"nü amacından saptırmak için gizli servislerin MuzafferKökhıadh bir ajan-provokatör kullandığmı; 27 Mayıs Devrimi önderlerinden Cemal Mada- nogta'na ve devrimci bazı subaylara, a- jan-provokatör Mahir Kaynakeliyle tu- zak kurulduğunu; Kültür Sarayı' nın yakılması, Marma- ra yolcu gemisinin yakılması, Eminönü araba vapurunun batınlması gibi sabo- tajlar/provokasyonlar yapüarak, hiç ilgi- leri olmayan pek çok asker-sivü devrim- cinin tutuklanıp yargılandığını... 'Kişfcırtıcı ajanlar taıilanıldı* Yine, CIA'nm yönlendirmesi ve kış- kırtmalanyla, 12 Mart öncesinde, üst komuta kademesi arasında yapılan ko- nuşmalar sırasuıda, bizzat tahrik edici konuşmalara yol açıp, bunlan banda kaydederek kuvvet komutanlannm da- hi arasını açmakta kışkırtıcı ajanlar kullanıldığını daha unutmadık. Ülke yöneticileri, "gizli servis''i, CIA'ya; servis elemanlannı da CIA ajanlarma teslim etmiş, onlann eğiümi- ni, geçimini CIA'ya havale ederek, giz- li servisi ABD'nin acentesi haline dö- nüştünnekten kaçınmamışnr. SÛRECEK SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Kral Mausolos, Isa'dan önce 4. yüzyılda dağlann tepesindeki yurt- taşlannı toplayarak şimdi Gümüşlük diye anılan yerde ünlü Mindos şeh- rini kurmaya girişti. Mindos, tarihte Bodrum yanmadasının en ünlü yer- leşim yerlerinden birisiydi. Tarihçiler, Mindoslulardan sık sık söz ettiler. Mindos'un ne zaman Gümüşlük'e dönüştüğü konusundarivayetlerde- ğişik. BirgünbatımındaGümüşlük'te oturun, denizi ve karşı adalan izleyin. Gümüşlük'ün neden gümüşlük ol- duğunu, pınl pınl partayan denizi gö- rünce anlarsınız. Gümüşlük, Bodrum'un Kardak ka- yalıklanna en yakın yeri. Gümüşlük, 18 Nisan seçimlerinden önce bele- drye oldu. CHP adayı Mehmet Ül- küm, belediye başkanı seçildi. Bod- rum'da bir yörenin belediye olması demek bir anlamda imara açılması demek. imara açılmak ise dağlann tepelerin sitelerte dolması anlamına geliyor. ••• Mehmet Ülküm de belediye baş- Mindos'tan Gümüşlük'e kanı seçilince karşısına bu sorun di- kildi. Çünkü, kısa vadede, dağlann tepelerin imara açılması, yöre halkı- nın cebine para girmesini sağlıyor. Yörede nefes alacak yer kalmıyor- muş, yeşil yok oluyormuş kimseler pek aldımnıyor. önemli olan kısa va- dede biraz para sahibi olabilmek. Gümüşlük, Bodrum yanmadasının tarihi ve doğası en güzel yerlerinden. Mandalina bahçeleri, tarihi Tavşan Adası, batık Mindos şehri kalıntılan, kıyıya dizilmiş doğaya uyum sağla- mış lokantalanyla insanı cezbediyor. Seçimlerden sonra Mehmet Ül- küm ve arkadaşlan, Gümüşlük'ün geleceğini tartıştılar. Bodrum'un her yanını saran yapılaşmaya boyun eğecekler miydi? Yoksa kendilerine uygun yeni bir ekonomiyle, yöreleri- nin doğal ve tarihi güzelliklerini koru- yan bir turizm anlayışını mı hayata geçireceklerdi? Gümüşlük, Bodrum'a tatile gelen yerli ve yabancı turistlerin günübirlik uğrak yerlerinden. Aynca ev pansi- yonculuğu da son dönemde çok ge- lişti. Gümüşlüklüler, işte bu iki özel- liği temel alarak turizmi geliştirmeyi hedefliyorlar. Belediye Başkanı Ülküm, ev pan- siyonculuğunu geliştiren ve yörede yaz kış yaşayan halkın yeni yerleşim yeri ihtiyacını da içeren bir imar pla- nı hazırîadıklannı söylüyor. Yeni tu- rizm anlayışlannı ise şöyle özetliyor: "Dûnya turizm sektörügiderekartan bir rekabetortamında gelişiyor. Kla- sik turist anlaytşının yerine kişilerin değişen beğenive bekientilerine gö- re yenialanlarayöneliyoriar. Ana ter- cihleryapılırken tarih ve kültürmiras- lan belirieyici oluyor. O nedenle üze- rinde yaşadığımız bu güzelim top- raklann değerini öncetikle kendimiz iyi anlamalıyız." "Doğup yaşadığımız bu toprakla- nn değerini anlayarak, batık şehir Mindos'ta yûzyıllarca önce yaşamış olanlann, insanlığın uygariık serüve- nindeki rolünü anlamaya çalışarak, bugün bu çağda, Mindoslulann bi- ze bıraktıklan gibi, gelecek nesillere ne bırakacağımızın uğraşı içindeyiz. Peksimet boğazının yeldeğinvenle- rinden mandalina bahçelerine, ma- vi bayraklı yalımızdan Karakaya kö- yünün gurur verici estetik güzelliği- ne kadarvar olan değerierimize say- gılı, çağın gereklerini, doğayla uyum içinde birieştirmiş bir Gümüşlükiçin çalışıyomz" Bu amaçla Gümüşlük'ün tarihi yer- lerini, yapılannı, yollannı ortaya çıka- racak bir haritaçalışması başlatılmış. Ingiltere'de bir kurumla, Mindos ka- zısı için bir ön yazışma gerçekleşti- rilmiş. Başkan Ulküm, yerli ve yaban- cı arkeologlan, bu kazıya sponsor olabitecek firmalan Gümüşlük'e ça- ğınyor. Gümüşlüklüler, Kardak kayalıklan- na çok yakın bir yerde olduklan için, bu krizi çok canlı yaşamışlar. Bir da- ha böyle bir kriz yaşamamak için çeyredeki Yunan adalannın yerel yö- neticileriyle sıkı bir işbirliği içine gir- mişler. Geçen ekim ayında Gümüşlük Be- lediye Binası'nın açılışına karşı kfyı- dan Kos Belediye Başkanı ve Valisi 29 kişilik bir heyetle gelmiş. Rodos Bölge Valisi de açılışa gelenler ara- sındaymış. Gümüşlük, bir önemli deneme ya- pıyor. Turizmi, site ve kooperatif ev- lerine bağımlı kılmak yerine, tarihi ve doğayı koruyarak geliştirmeyi plan- lıyor. Başkan Ülküm, Gümüşlük'e son yıllarda yerieşen bir grup 68'li ODTÜ'lü ve Siyasallı ile de işbirliği yaparak ve onlann da desteğini ala- rak ciddi bir ise girişmiş. Bodrum'da bu yeni anlayıştn etkili olması, aslın- da yanmadanın bundan sonraki ka- derini de etkileyecek. Yolunuz Bodrum'a düşerse mutla- ka Gümüşlük'e uğrayın. Oradan gü- neşin batışını izleyin...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle