09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I4MART2000SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türk Tabipleri Birliği Başkanı Füsun Sayek, sağlık alanındaki sorunlan değerlendirdi 4 Heldmler sistem mağdura' Tüketmek ve Tuketmemek IîŞIKKANSU ANKARA-TürkTabiplen Bır- ligi (TTB) Başkanı Füsun Sayek, hekimlerin çarpık sağlık sistemi- nîn mağdurlan konumunda ol- duklannı söyledi. Sağlık sektö- rûnde "reform" olarak gûndeme getirilenin "özeBeştirme'' olduğu- nıa vurgulayan Sayek; vakıf üni- versitelerinin de eğitimdeki eşit- sızlikleri derınleştirdiğıni anlattı. Sayek, 14 Mart Tıp Bayra- mı'nda sağlık alanındaki sorunla- n Cumhuriyet'e değerlendirdi. Tûrkiye'nin sağlık önceliklerine dönük birtıp eğitimi yapılamadı- ğından yakınan Sayek, ülkenin gerçekJerinin akademik ortamlar- da çağdaş ilerlemelere yetişmeye çalışılmasını engellediğini ifade etti. TTB Başkanı, şöyle konuştu: "Tıp fakültekrine aynlan kamu kaynağı fevkalade az. Dolayısryla üp faküJtelerinin neredeyse tümü bir tür özeUeşdrmeolan döner ser- maye acfa altında kendi geürierini oluşturma çabasındaiar. Bir lasır- döngü içinde tıp eğitimi hizmctin arkasında kalıyor. Bu kurumlar hizmet üretip para kazanma tela- şına düşüyorlar. Bu koşullarda daha çok üp fa- kültesi açıuyor. Her açılan tıp fa- kûltesi esld fakûhelerin kaynak- Unnı da kuilanarak ild tarafa da zarar veriyor. Vakıf üniversitesi adı altındaki özel tıp fakültekri de, eğitimde var olan eşitsizlikleri büsbütün derinleştiriyorlar. Ge- çen günlerde Başkent İ'tıhersite- si'nin Hazine"ye olan 10.5 trilyon liralık borcunu ödemeyeceğine ilişkjn haberier yayımlandı. De- tnek ki, vakıf olarak kendi kay- naklannı yaratarak onunla hiz- met verme yerine devletin kay- naklannı kuhaıuyorlar." ÖzeMeştirme yayguılaşıyor Kamu hastanelennde temizlık gibi, yemek gibi ışlenn özelleşti- rildiğini anımsatan Füsun Sayek, hastanelerin döner sermaye gelir- lerinin çoğunluğunun haikın ce- binden yaptığı harcamalardan el- de edildığını anlattı. Sağlık sektö- ründe reform olarak gündeme ge- tirilenin "özelleştirme" olduğunu belirten Sayek, "Reform denen adında bagün uygulan- *- ~m m ISTANBUL TABİP ODASl 14Mart TıpBayramıyine sorunlarlageldi Istanbul Haber Servisi - tstanbul Tabip Odası tarafından yapılan biraraştırmada he- kimler, iş yaşamlanndaki olumsuz koşulla- n "diişiiköcretçalışmaortamınınkaBtesiz- liği ve mesleki doyumsuzluk'" olarak sırala- dılar. Özellikle ücret sorununun ciddi boyut- larda oldugunu belirten istanbul Tabip Oda- sı Basın Sözcüsü Dr. RıfatYüceJ, "Brçakke- miğe dayanmıştır lafı yetersiz kabyor. Btçak kemiği parçalamak üzere" diye konuştu. İstanbul Tabip Odası. 14 Mart Tıp Bay- ramı etkınhkJeri programını dün düzenledi- ği toplanüyia açıkladı. Bu yıl ana tema ola- rak "hofcmı hakl«n''nın belirlendiginı belir- ten Dr. Rıfat Yücel, baskı görmeden emek- lerinin karşıhğını alarak çahşmak istedikle- rini söyledi. Hafta kapsamında bu yıl 786 hekimın katıldiğı bir anket gerçekleştıren o- da, hekimlerin çahşma koşullannı belırle- meye çalıştı. Ankete katılanlann yüzde 65 i sadece kamuda görev yapüğını belirtirken yüzde 18'i aynı zamanda muayene hekimi olarak görev yapıyor. Yüzde 23 'ü ise on yıl- dan az bir sûredir hekimiik yapıyor. Hekim- ler görevleriyle ilgili olarak kendilerini en olumsuz etkileyen koşullan ise "yüzde 94 döşük iicretler, yüzde 69 çaüsma ortanumn katitesizliği, yüzde 66'sı mesleki doyumsuz- luk'' olarak sırahyor. Etkinlikler Hekimler kendi sorunlan ile ülke sorun- iannı ve görüşjerini "14 Mart Sağuk Haf- tasTnda toplumun gündemine taşıyor. 81 yıl önce Tıbbıyelilerin başlathğı geleneği sürdüren tstanbul Tabip Odası, 2000 yılmın Sağlık Haftası'nı 20-26 Mart tarihleri arasında yapılacak çeşitlı etkinliklerle kut- layacak. makta olandır ve halkın yakındı- ğı sistem de budur" dedı ve şu gö- rüşlen savundu: "Sağüğın kamu eliyle yiiriitülmesigereken bir hiz- met oMuğunu düşünüyoruz. Var olan yasalar uygulansa, sorunla- nn çoğu çözümlenmiş olacak. Ye- ter ki, bu yasalan uygulamak için fizild altyapı oluşturulsun, karar- hhk içindeolunsun. Bize göre. sağ- hkocağından başlayan basamak- h sisteme dayanmayan bir sağiık hizmeti çanşmaz. Sağlık ocaklan- nuı sayılan artnnlsa ve fizUd ola- naklan btraz genişletüse, hastala- nn yüzde 85'i buralarda tedavi edilebiür. Geriye kalan yüzde 15 de hastaneterdeçözüm arar. Ama bu model kimikrine hiç sıcak gel- miyor. Daha çok tetkikli. çok uz- manlaştnış,ama gayeteşitsiz,özei- leşmiş,ticarifinnalannelinedüs- miiş, Türkiye halkının sağbğına hiçbir katkıda bulunmayan bir sagtık sistemi büyüyor." Hekimler mağdur Böylesi çarpık bir sağlık siste- minde hem halkın hem de hekim- lerin mağdur olduklannı savunan Füsun Sayek, günde 100 hastaya bakan doktorlann giderek mesle- ğine yabancılaştığını ifade etti. Hekimlerin yeterince emekleri- nın karşjlığın) da alamadığını ak- taran TTB Başkanı, "Hekimkr sürekli sistcmin dışına itiliyor, ildnci, üçüncü, hatta dördüncü iş- iere muhtaç ediliyor. Dolayısıyla hekimler ile hastalar arasındaki yakınhk duygusu kaybohıyor" di- ye konuştu. Sayek, TTB'yi "hekim hakla- nnı savunmamak"la suçlayan Sağlık Bakanı Osman Durmuş'a 23 Hazıran 1999'dagötürdüklen ve aradan geçen 8.5 aylık süreye karşın hiçbir yanıt alamadıklan önerileri anımsattı: "Sayuı Sağlık Bakanı'na iletri- ğbniz listede yer alan öneriler için parlamentodan kararçıkarmaya, Maliye Bakanhğı'ndan onay aün- maya gerek yoktu. Çok basit adımlarla yürürlüğe sokulabile- cek önerilerdi bunlar. Örnefin, pratisyen hekimiere yöneük eği- tim protokolü, adli tıp kurslan protokolü önerdik. 1995 yıtanda bakanlıkça hazırlanan Hastane Çaüşanlan İş Sağbğı YöneHneK- ği'nin yürürlüğe konulmasını, Ta- babet Uzmanlık Tüzüğü'nün ye- nilenmesini önerdik. Hiçbirinde adım atümadL" • Sayek, 60 bin hekımin üye ol- duğu Türk Tabiplen Birliği'nin hazırladığı önerilere kayıtsız ka- lan Sağlık Bakanı'nın kamuoyu- na yanlış bilgi aktarmasının da çok tehlikeli bir gelişme oldugu- nu sözlenne ekledi. Her şeyin bir bedeli var. Bir toplum üretti- ğindenfazlasını tüketebilir. Fa- kat bugün tü- kettiklerinin be- delini, bir gün mutlaka öder. Ancak işin acı tarafı; bu borcu ödeyenler, genellikle ayağını yor- ganına göre uzatmayanlar değil, daha sonraki kuşaklar olur. "8u nereden aklına geldi" diye sora- cakstnız. Bu konunun aklıma gelmesinin nedenı; Küba'nın günümüzdeki durumu- nu düşünmem okju. Bunu çagnştıran da, bambaşka bir nedenle dinlediğim bir CD. Gerçekten, değişik Latin Amerika ül- keleri sanatçılannın, Che Guevara'ya değgin söyledikleri türküleri içeren bir CD akjım. Burada Che'yi yücelten ozan- lar günümüzde kimi "zibidiler" gibi "Che modası" geregi değil, acısını yüreklerin- de duyarak söylüyorlardı. Yürekten söylenen bu türküleri dinler- ken aklıma, Küba'yagiden kimi arkadaş- lanmın anlattıklan geldi. Gururlu ve "bur- nundan kıl aldırmayan" Kübalılann, önemli ölçüde yokluk içinde olduklannı anlatmışlardı. Hatta biri, "KübaeskiDo- ğu Bloku ülkelerine benzıyor" demişti. Bunu dile getiren arkadaşım, antıkomü- nist falan da değil. Devrimci ve demok- rat bir insandı. Eski Doğu Bloku ülkeleri... Bu tanım beni çok düşündürdü. Bu ülkelerin "sos- yalist falan..." olmadıklannı çok yazmış ve söyiemiş bir insan olmama ve o ülke- lerde çok tatsız izlenimler edinmeme kar- şın, çok önemli sorunlannı çözmüş ol- duklannı hep dile getirmıştım. Ama ah o tatsız ve suratsız bürokrasileri... Yıllarca önceydi. Mustafa Kemal'in Vahdettin'in şehzadeliği sırasında bir- likte yaptıklan Almanya seyahati konu- sunda bir araştırma yapmak için Ber- lin'deydim. Ingiltere'de olan Nevin de, kısa bir tatil yapmak üzere Bertin'e gel- mişti. Bir gün, birlikte Doğu'ya geçtik. Hem birkaç müze gezmek ve hem de bi- raz kitap almak istiyorduk. Yaşadıklanmızın aynrrtısına girmek is- temiyonjm. Fakat akşamüstü Batı Ber- lin'e dönmek için U-Bahn'a bindiğimiz zaman, ikimizde de rahatlama olmuştu. Ve inanın buna üzülmüştüm. Bir tarafta Batı'nın "meydan okuma" arenası olan Batı Bertin, bir yanda (uygulamalan ya- kışmasa bile) sosyalızmi dilinden düşür- meyen Doğu Almanya. Ve biz Batı'ya geçtiğimiz için seviniyorduk... Bu türden duygulan çok yaşadım. Do- ğu Bloku ülkelerinin sevimsiz ve suratsız görevlileri, en keyif verici olması bekle- nen şeyleri, işkenceye çevirirdi. Ömeğin Doğu Bertin'de Aleksandr von Humbolt Üniversitesi kitaplığındaki memurun ol- madık zorluk çıkartması karşısında, Ba- tı'daki "Geheimarchiv'öeki memurtann ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ nezaket ve çabalannı an- latmış ve biraz utandırmak istemiştim. A- ma suratsız herif, dik dik bakmış ve "O zaman gidip orada çalışın" yanıtını ver- mişti. Bu tutumun nedenini çok düşünmüş- tüm. Batı'daki arşiv memuru, gelen her araştırmacıya güler yüz gösteriyor ve yardımcı olmaya çabalıyordu. Zira göre- vini ne kadar iyi yapar ve ne kadar çok sayıda araştırmacıya yardım ederse; büt- çesi o denli geliştiriliyor, belki ücretine de etki yapıyordu. Oysaki Doğu'daki me- mur; her ne yaparsayapsın, onun açısın- dan değişen birşey olmuyordu. Kaldı ki; Batı'daki memurun "tatmin duygusu" Doğu'daki memurdan çok daha fazlay- dı. (Zaten Doğu Bloku'nu çökerten ana faktörlerden biri, bu tatminsizlik duygu- su olmadı mı?) Eski Doğu Bloku ülkelennin her biri, ayn bir kader yaşıyor. En iyı durumda olan, eski Demokratik Alfrıanya Cumhu- riyet'i. Zira Federal Almanya, nesi var ne- si yoksa paylaştı. Fakat diğerierinin du- rumu, eskisınden daha iyi değil. Belki görüntusel bazı "pırıltılar" sağ- landı. Fakat ışıldayan caddelerın arkası- na bakıldığı zaman, hiç de alışık olmadık- lan manzaralarta karşılaşıyorlar. Işsizlik dizboyu. Sağlık hizmetlerı ınanılmazde- recede bozuk. "Parası olmayan hasta- lanmasın" diyorlar. Ve eğitimde fırsat eşitliği, salt lafta kalmış durumda. Oysaki bu ülkeler, bu sorunlan çöz- müşlerdi. Sağlık, eğitım, ıstıhdam ve ba- nnma diye bir sorunlan yoktu. Tabii bu arada; ısınma, su, elektrık vb. gibi barın- ma ile ilgili harcamalan açısından da, her- hangi bir endişe beslemiyorlardı. Fakat bu ülkeler, ürettikleri kadannı tü- ketiyorlardı. Tabii, hırsız bürokratlann ça- lıp çırptıklanndan geriye ne kalırsa... Acaba bir ülke için hangisi daha iyi? Borçlanarak tüketime hız vermek ve bu- rada sağlanan hızlanmanın üretimi art- tırmasını mı beklemek, yoksa temel maddeler dışındaki tüketimı ıkinci plana iterek, ürettiği kadannı mı tüketmek? Bu soruyu yanıtlamak, benim için çok zor. Ülkelerin bağımsızlığını çok önem- seyen bir araştırmacı olarak, "Ayağınt yorganına göre uzat" ilkesine sahibim. Ama hızla küçülen bir dünyada, "sınınn öbüryanında" müthiş bir tüketım pom- palanır ve bunun pınltısı yansırken, in- sanlan "azlayetinmeye" ıkna etmekçok zor. Fakat her ne olursa olsun, Fidel Cast- ro'nun Küba'sı, yanıbaşındaki "dev"in tüm çabalanna rağmen ayakta. Fukara, fakat gururlu. Ve Che'nin türküleri, tüm LaJipArneri- ka'da dalga dalga yayılıyor. V Jj . V 9 , a e bir de ben anlatayım! 30 yıldır Almanya'da çalışıyorum. Gurbete ve zor şartlara alışmak kolay olmadı. Hep buralardaki fabrika ve teknolojiyi ülkemizde de gö'rme hayalini kurardım. Kombassan bu hayali gerçekleştirdi. Üstelik ahnteri tasarruflarımızla. Bizim çektiğimizi çocuklarımız çekmeyecek... ErdalYılmaz Gurbetçi, Kombassan ortağı Köln, Almanya Erdal Bey, ülkesi için hayalleri olan biri. Onun, Kombassan'a bakışı çok farklı. Çünkü Türkiye, 30.000 insana yerinde istihdam sağlayan 500'ü aşkın fabrika ve kuruluşu Onun özlemini duyduğu vizyona borçlu. Kombassan yastık altındaki tasarrufları ekonomimize kazandırarak, ülkemizi en ücra bölgelere kadar fabrika ve tesislerie donatıyor. Amerika'dan Uzakdoğu'ya, Avrupa'dan Afrika'ya kadar dünyanın dört bir yanında " yatırımlannı sürdürüyor. Bu başarının arkasında evrensel anlayışla bezenmiş Türkiye sevgisi var. Kombassan'ın gerçek kimliği bu sevgide! T Ü R K İ Y E İ Ç İ N Ç A L I Ş A M G Ü Ç KOMBASSANwww.kombassan.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle