09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
inWMART2000CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hprasan'da trafik kazası: flfciORASAN(AA)- gjZUJum'un Horasan ilçesi ygkuJinda meydana gelen zjjicirleme trafik jjazasında ilk belirlemelere lOkişiöldû, 6kişi . Yaralanan 6 kışi j p n , Pasinler ve £j2urum'daki hastanelerde teJa-vı altına aluıdı. znrunlu tjsamıflar 47 katrilyon |AJNKARA(ANKA)- Çılışanlann Tasarrufiı •pşvık Hesabı'ndaki para, 4<atrilyon 747 trüyon Uaya ulastı. Hazine HÖsteşarbğı'nın yaptığı aiklamaya göre hesaba qbat 2000 sonu itıbanyla ^en 4 katrilyon 747 ttyon liranın, 1 katrilyon 28.4 trilyonunu anapara, xatrifyon 508.7 tlyoounu nema <uşturuyor. Rkû-Gaytan fBAKÛ(AA)- zerbaycan Başbakanı rthur Rasızade, Bakû- ;yhan bonı hatü ojesinin hayata ıcirilmesi sürecinde ürcistan ile yaşanan JaşmazlıkJan ortadan ddırmak amacıyla ıümüzdeki günlerde ürcistan'm başkenti ilis'e gidecek. ısizade'nin, iki ülke dışma gruplan arasında ıziim bulamayan transıt rife ücretleri konusunu rsonuca ulaştırmaya ! ılışacağı bildirildi. teydani iridye'de l|tSTANBUL(AA)- 1 navutluk Devlet . gjkanı Recep Meydani, 10. Antalya Güvenlık ve tnrliğı Konferansı"na Kümak üzere dûn akşam ürfciye'ye geldi. feydani, Atatürk . _ _,. jvalimanı Devlet - *:«?;'r? aıukevi'nde, Ehşişleri akanlığı lstanbul ll snsikisi Acer Germen Î öteki yetkililer ınfindan karşılandı. jnavutluk Devlet jşkanı Meydani, saat 100'de, Türk Hava oüan'na ait bir uçakla jtolya'ya gidecek. taşbakan cevfTiı kabdü İANKARA junhuriyet Bûrosu) - aşbakan Bülent Ecevit, akistan'ın Ankara ûyükelçisı Karamatullah lan-Ghori'yi kabu] ierek Hindistan'a ıpacağı zıyaret çsamında Pakıstan'a ıdememesinin nedeninin politikadakı yoğun ündem olduğunu bildirdi. cevit, cumhurbaşkanlığı jçimi ve diğer iç slişmelerin açıklığa ıvuşmasının ardından, en akın tarihte Pakistan'ı yaret edeceği sözünü sdi. farrupa Konseyf legazetecUk |STRASBOURG(AA)- vrupa Konseyi Bakanlar kmütesi, gazetecilerin Öynaklannı gizli tutma hkkını destekleyen bir tvsıye karar tasansını (oayladı. Avrupa Konseyi tffafindan yapılan yazüı ajıklamada, bu tavsiye lsarannın, Avrupa tnsan I-aklan Sözleşmesi'nin i&de özgürlüğüne ilişkin İD. maddesinin üye ülkeler tarafindan uygulanmasına rehber oiuşturabileceği belirtildi. Özel poMcJînfkter 1 ANKARA (AA)- Ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşlannın açılması, Çalışması ve denetimi yönetmelikle kontrol altına aluıdı. Resmı Oazete'de dün yayunlanan yönetmelik uyannca özel s^ğlık kuruluşlannın bekleme salonunda, tüm s^ğlık personelinin Uimlerinin yazılı olduğu bır tabela, hasta haklan t^belası ve şıkâyetlerin yapılabileceği yerlerin tfclefon nınnaralannın bulunduğu listenin bulunması gerekiyor. Prof.Necla Arat, şeriatçılann kendine güveni olmayan kadınlan kullandığını söyledi 'Kachn kimlik anyor'HATİCETUNCER lstanbul ÜniveTsitesi Kadın So- runlan Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve lstanbul Ka- dın Kuruluşlan Birliği Koordina- törii Prof. Dr. Neda Arat, şeriatçı akımlann, bilgisizlik ve yoksul- luk ortamlannda yeşerdiğine dik- kat çekti. Prof. Dr. Arat, 2OOO'lı yıllann genç kadınlannın örgüt- lenme konusunda çok daha başa- nlı olabileceklerini belirtti. Arat, şeriat ve kadın konusun- daki sorulanmızı şöyle yanıtladı: -Dmdvadaşeriatçıakunlarka- dunar üzerinde nasıl etküi oldu? - Yoksul kesimden gelen kadın- lar, kentte ekonomık zorluklar içindeler. Kimlik bunalımlan var, ama tankatlar ve akımlar kadına kendi içlerinde kendı sınırlarını aşmadıklan takdirde bir kimlik görev, hatta mücahide olmak gibi • Prof. Arat, yoksul kesimden gelen kadınlann kentte ekonomik zorluk içinde olduklannı belirterek "Kimlik bunalımlan var, ama tankatlar ve akımlar kadına kendi içlerinde kendi sınırlannı aşmadıklan takdirde bir kimlik görev, hatta mücahide olmak gibi yüce bir görev yüklüyor. Tabii bu kadınlar için kendine güvenirlik açısından önemli bir dayanak oluyor" diye konuştu. yüce bir görev yüklüyor. Tabii bu kadınlar için kendine güvenirlik açısından önemli bir dayanak olu- yor. Etraflartnı da etkileyebıliyor- lar. başka kadınlara da yine etki- ledikleri bu kadınlar aracılığıyla ulaşıyorlar. Örneğin, 9O'lı yıllar- da cuma namazı sonrası büyük meydanlanmızda tesettür lehıne yapılan göstenlerde her yaştan genç ve yaşlı kadınlann bir arada olduğunu ama bütün bu gruplan küçük erkek gruplannın yönlen- dirdiğini gözlemledik. Gösteriler- de polısın inanılmaz bir hoşgörü ıçensınde olduğunu gördük. Bu hoşgörü ortamı demokratik tepkı mekanizmalan içerisinde yararlı- dır bunu eleştirmiyonım, ama çif- te standart uygulanmamalıdır. Öte yandan başka öğrencı gruplannın başka vesılelerle yaptıîdan göste- nlerde kız öğrencilerin saçlann- dan sürüklendiklerini, coplandık- lannı hepımız ekranlardan büyük bir üzüntüyle izledik. Bu da gali- ba polisin içerisinde de 0 dönem- de sızmalann ve bazı kadrolaşma- lann olduğunun bir ışaretıydi. - Şeriatçı akunlarm kadma ba- kış «çts nedir? - Bunu tabii yalnızcateorik cer- çevede görmemek lazım. Afga- nistan çok yakrn bir örnek. Afga- nistan'ın başkenti Kâbil'in son za- manlardakı tanımlanması, "Yer- vüzünün en büyük kadınlar ha- ptshanesi". Taleban grubu ege- men ohır olmaz şeriat düzenini en katı kurallanyla uyguladı. Yaptık- lan ilk iş kız okullannın hepsini kapatmak oldu. Kadınlann görün- AKM'deki panelin ardındao, şef Tuncay Özcan yönetiminde İL Do let Kunscnatu\an Nefesli Çalgılar Orkestraa tarafindan verilen konserde, Onuncu Yü Marşı ve Gençlik Marşı, salondaki kadınlann da a>akta alkışlayarak kaülmasıyla söykndL Yazar Faik Bulut, Başbakan Bülent Ecevit'in tutumunu eleştirdi Istanboi Haber Servisi - Ga- zeteci-yazar FaikBulut Fethul- lah Gülen ın takma adla yazdı- ğı kitabında kadınlan aşağılayı- cı ifadeler kullandığına dikkat çekerek "Işte bizim başbakanı- mız bu kişke gösterdiği tavır- larla bir fikri gerOeme içinde- dir" dedi. lstanbul Üniversite- si Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter de siyasal tslamcı- lığın üniversitelerde çok ciddi bir biçimde yükseldiğine dik- kat çekerek "Benim yöneticisi olduğum üni- versitenin koridorUnnda bir zamarüar na- maz kıhnıyordu" dedi. tÜ Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygula- ma Merkezi ve Kadın Araştırmalan Derneği, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü, lstanbul Kadın Kuruluslan Birliği etkinlikleri çerçe- vesinde AKM'de düzenlenen "Kadma Yöne- tiklrtica" konulu panel ve ardından gerçek- leştırilen şenlikle kutladı. Panele katılan gazeteci-yazar Faik Bulut, Fethullah Gülen'in takma adla yazdığı kita- bında kadınlan aşağılayıcı ifadeler kullandı- ğına dikkat çekerek "İste bizim başbakanımız bu kişiye gösterdiği tavırlarla bir fikri gerile- me icindedir'" dedi. Bulut sözlerinı şöyle sür- dürdü. "Sayın Başbakanımız Fethullah Gü- len'i şahsi olarak istediği kadar sevebflir, an- cak bir başbakan olarak DGM'ce aranan \v Ü Kadın Sorunlan Araştınna ve Uygulama Merkezi ve Kadm Araştırmalan Derneği'nin dûzenle- diği panele Faik Bulut, Nur Serter, Ruşen Çakır ve Necla Arat kaûldL (Fotoğraflar: tPEK YEZDANÎ) lstanbul Kadın Kuruluslan Birliği Koordi- natörü Prof. Dr. Neda Arat da dünyanın her yerinde erkeklerin kadınlan ezdiğini, sömür- düğünü ve dışladığını anlattı. Prof. Dr. Arat beş kıtada toplam 450 milyon lcadının Islam ülkelen ya da tslam toplumlansda yaşadığı- na dikkat çekerek bu kadınlann çoğunun da Gazeteci Ruşen Çakır ise lslamcı ideoloji- "Tann'nın buyTuktan" varsayılan yasalann lerin kadını aşağıladığını ve ikinci sınıf vatan- boyunduruğu altmda olduğunu söyledi. daş olarak gördüğünü belirterek "Ama bu, IÜ Rektör Yarduncısı Prof. Dr. Nnr Serter, Türkiye'ye getemeven bir şahıs için onu ynrt- dışmda ziyareteden Gazetecive Yazariar V&- n Başkanı'na 'Hocaefendının sağlığı nasıl' diyerek hokuka aykın bir şey yapmışûr. Ken- disi bir gün bfleişkencegören Manisafaçocuk- lan ziyaret edq> 'Sağlığmız nasıl' dememiştir Tnrkiye'de diğer hareketferin de, sol hareket- lerin de kadınlara birinci sınıfmuameksiyap- nğı anlamma gelmez" dedi. Çakır, kadınlan ezen siyasal tslama karşı mücadelenin "Er- kek egemen zihniyete karşı mücaddevie aynı kotvarda" yürütülmesi gerektiğıni beluierek "Müslüman toplumlardaki kadın mücadde- sL ancak feminizmle banşoğı takdirde başa- nya ulaşabilir" dıye konuştu. Türkiye'de 1997 yılı itıbanyla 609 imam ha- tıp lisesı bulunduğunu belirterek bu liselerden mezun bir buçuk milyondan fazla öğrenci ha- tniattı. Serter, ımam hatip liseleri arasında ya- pılan bir ankette, mezunlardan yüzde 85 'inin Türkiye 'de bir şeriat devletı kurulması gerek- tığını, yüzde 80'inin kadınlar için tercih edi- len gıysı olarak çarşafi uygun gördüğünü vur- guladı. Kadınlar sendikal mücadelede yer alıyorlar ama yönetlme gelmede ürkekler 'Erkek gibi davranmak zorundakaldık' Gûlperi Çatak tstanbul Haber Servisi Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederas- yonu (KESK) Yönetim Ku- rulu üyesi Bü- ro Emekçile- ri Sendikası (BES) tstan- bul 2 No'lu Şube Başkanı Gulperi Ça- tak ve DtSK'e bağlı Genel-lş Ko- nut Işçıleri Şube Başkanı Nebfle Çetin Nebfle Irmak Çetin sendikal mücadelede kadı- nın durumunu değerlendirdiler. Çatak, kadınlann mücadelede ön- de yer almasına karşın yönetime gelme konusunda ürkeİc davran- dığını ve kaduılann sorunlannı örgütlenme ile aşacağını söyledi. Çatak, 1990'lıyıllannbaşında, kamu çalışanlannın grevli, toplu- sözleşmeli sendikal hak taleple- riyle birlikte mücadele içinde bul- muş kendini. Ancak kadın kimliğiyle müca- delenin ve hak talebini sendikal alanda da zor olduğunu beürte- rek "Önünüz kesürvw. Kendmıi- zi ifade edemiyorduk. Süreç içeri- sinde aşüm. Erkek gibi da>rana- rak kendimi anlatabfldhn. Ancak sonradan erkek gibi davranma- nın insanı kendi öz benüğinden ozaldaştınhğuu Eark ettfan. Arbk karlm khnügimlp şgnriikaaMc ya- ptyorum'' dedi. Kadını sendikal mücadeleye katmak gerektiğıni vurgulayan Çatak, kadın sorunlanna duyarsız kalındığını ıfade ederek sözlerinı şöyle sürdürdü: "Erkekarkadaş- lanmız shasi konulan uzun uzun tarbşırken kadın sorunlanna ay- nı dıryarhhkla yaklaşrmjorlar. Eş- lerinisendikalmücadelenindışın- da tutuyorlar. Örneğin kreş soru- nu. 11 bin mali>e çaltşanının 6 bt- ni kadın. tstanbul'da iki kreş var. Çahşan kadınlar bu sorunu çok >akıa yaşıyor. Bazen çocuklannı bırakacak birini bulamaymca so- kakta dahi bırakıyorlar. Kadın komisyonu otuşturma çabalan- mrz dahi bazı arkadaşlar tarafin- dan umursamazhkla karşılanı- >w." Kendi işkolunda kadınlann ür- kekliğinden söz eden Çatak şun- lan söyledi: "Kadmlarda şöyle bir yapı var: Kendini siyasaflaş- nrmnor, aül kabyor. Sadece gö- revveriMrse yerine getirhor. Örne- ğin KESK'e bağh sendikalarda genel merkez yönetimlerinde gö- rev alan kadınlann oranı yflzde 18. BES'in 61 üde temsiki Ve şu- besi var. Sadece 2 kadın şube baş- kanı var. Bu kadmlarm sendikal mücadeleye faynamamaaııııı göstergesi" Çatak, kendi yaşadığı ikili du- ruma da özelükle değindi. Çah- şan ve sendikal mücadelede ön planda yer alan bir kadın olması- na karşın ev yaşanüsının ötekı ka- dınlardan faridı olmadığını vur- guladı ve evde temizlik, mutfak işleri gibi toplumun kadınlara yüklediği görevleri de yapmak durumunda kaldığuıı anımsattı. DlSK'e bağh Genel-lş Sendi- kası'nm Konut tşçileri Şube Baş- kanı Nebile Irmak Çetin, kapıcı olarak adlandınlan konut işçileri- ni "çağm köksi" olarak nıtelıyor. Irmak'ın konut ışçıleriyle ilgili tespıti şöyle: -Konut-tş'in 1800 ûyesinden yüzde onanu kadmlar oJuşturmor. Kadmkonutişcismm eşi olarak işi paylaşryor, yüldeni- yor. Kadm, eşinin işini kâ>i>etme ka> gısnla onun açıklannı kapab- yor. Aynca kadm dairelere gün- delik temizliğe gkJerek ağır bir iş vapvorvezorkoşullardayaşıyoı? Konut işçisinin çalıştığı semt- lere göre eşlerle ilişkisinin farkh- laşbğını anlatan Irmak, köylü Uiş- kilerin sürdüğü semtlerdeki çah- şan konut işçisinin eşinin daha çok baskı gördüğünü ve sömürül- düğûnü gözlemlemiş. Irmak "Öz- gürohnayan bir erkeğin özgürka- dmdan söz edebttmesi mümkön değfldn"" dedi. Irmak da kadımn sendikal mücadelede var olabil- mek için kadın kimliğinden taviz vennek durumunda kaldığuıı an- lattı ve "Erkekler gibi yaşamak zorunda kaknk. Onlar gibi konu- şup onlar gibi davrandık dedi n mez hale gelmelerini ıstedıler. Bü- tün meslekler kadınlar için yasak- landı. Şeriann ve şeriatçılann boy atıp yaygınlaşabilecekleri ortam- lar, genellikle bilgisizlik ve yok- sulluk ortamlan oluyor. Onun için 0 ortamın hazırlığuıı da yapıyor- lar. Önceçocuklarve kadmlar Öncelıkle çocuklan ve kadınla- n ele geçirmek istiyorlar. Sudan, başlangıçta kadm haklan bakı- mından oldukça üeriye gitmiş sa- yılabilirdi. Ne yazık ki şeriatın egemenliği ile birlikte daha önce- ki bütün kazanımlardan orada vazgeçüdi. Cezayir ömeğini çok yakından izledik. Özellikle örtün- me konusunda, üniversitelerde ve sokaklarda büyük baskılar söz ko- nusu oldu. Başörtüsüz kadınlann silahlann hedefi olması gerekriğı söylemini duvarlara astılar. Her şey türban ya da tesettür dediği- miz örtünmenin simgeleştirihne- si ile başladı. Bizde de üniversite- lerde 80'li yıllann başlannda bel- ki birkaç taneyle başlayan bu olay 9O'lı yıllann sonuna geldığımızde kitlesel bir harekete dönüştü. - Örtünme üniversitderde hiJâ çok tarûşıbyor- - Vaazlarla, kasetlerle küçücük kız çocuklan, erkek çocuklan Ku- ran kurslannda resmı ya da gayri resmı aldıklan derslerde birtakım okul öncesi yuvalarda, ılahıler eş- lığınde bu önyargılarla bir yerde koşullandrnlıyorlar. 17-18 yaşına geldıklerınde ünıversite kapısına dayandıklannda artık 0 ahruş ol- duklan biçuni, formasyonlan de- ğıştırmelen o kadar kolay değıl. Destek mekanizmalan Üniversıtede ilk yıllarda suufta çok modern giysilerle başı açık olarak gelen kız öğrencilerin son sınıflarda bırdenbıre tanınmaz bir kıyafete büründüğünü görüyorsu- nuz. Bu gruptan bir erkekle yaşa- nan bir aşk ılişkısi kadının zaman zaman bütün özgürlüklerinden vazgeçecek bir durumagehnesıne neden olabiliyor. Bu konuda bir- takım destek mekanizmalan da çalıştınlıyor. Florya'da, Fatih'te, Istanbul'un çeşitli yerlerinde tari- kat evleri yurt olarak hizmet veri- yor, burs veriliyor. Onlar da bu ra- hatlıktan yararlanmak istiyor. ls- lamcı kesimin arasında ünıversite öğretimi gönnüş olan kadınlar da doktor, öğretmen ya da hukukçu olarak kitlelen daha iyi etkileye- bileceklerini ve böylece misyon- lanm yerine getirebileceklerini, yani mücahide olarak tebliğ go- rcvlerini çok daha etkili ve verim- li bir şekilde yapabileceklerini söylüyorlar. - Bu gruptarda kadm kendBİne nasıl bir yer buluyor? - Çok sıkı bir disiplin, boyun eğme ve yalnızca bir dınsel göre- vi yerine getirme söz konusu. Si- yasal süreçlere katılma gösterme- lık olarak yapüıyor. Fazılet Partı- si örneğinde de bunu gördük. Ka- dın örgütlenmelerinin dısiplınlı olarak görünmelerine rağmen biç- bir demokratik anlam taşımıyor, sadece araç olarak kullanıhyorlar. - Kadm, örgütienmede nasıl bir yerahnah? Demokratik bir ortamda kadın- lann hıçbir şekilde özgürlükleri- nin kısıtlanmadan özerk kimlik- leriyle yer ahnalannı istiyoruz. Gnnhuriyetin kadın imajı da bu i- di. Yani bir birey ve yurttaş olarak kadm. Yani özgür, sınırlamalara haksız birtakım engellemelere tepki koyabilen bir kaduı anlamın- da bir kadm imajı söz konusuydu. - Kadm örgûnerinin dağmıkk- ğmdan söz edebiHr nûyiz? Laik kesimden kaduı örgütlen- melerini, tslamcı kaduı örgütlen- meleriyle karşılaştırdığımızda bir dagınıklık var. Bu dağınıkhk, işin doğasından geliyor. 'Kolektif çahşma eksik' Özerklik ve özgürlük dediği- mızde her bağunsız örgüt kendi başına ve kendine özgü işleri yap- mayı istiyor. Henüz kolektifçalış- ma bilinci, çok fazla yerleşmiş de- ğil. Kadınlar hâlâ yeni "ben" ol- duklan için benlik duygusunu ye- ni yeni ele geçirmiş olduklan için "biz" olayuıda kolay kolay yer al- mak istemiyorlar. O yüzden çeşit- li yerlerde bölük pörçük çahşma- lar yapılıyor. Ancak çok büyük tepki çeken olaylarda mobilize olabiliyorlar. lstanbul'da biz bunu düşünerek 1995 yılında tstanbul Kadm Kuruluslan Birliği adı al- tmda yaklaşık 35-40 kuruluşu bir araya getiren bir şemsiye örgüt oluşturduk. Hiç olmazsa belli günlerde bir araya gelelım, belli günlerin etkinüklerini birlikte ger- çekleştirelim diye düşündük. Sa- nıyorum 2000'li yıllann genç ka- dınlan örgütlenme ışınde biraz da- ha başanlı olacaklar. DUZYAZI ORHAN BtRGİT Gîîl mü, Yoksa Diken mi? Mayıan, özellikle iç politikamız açısından hayli sı- cak geçeceğınin bir belirtisi, 14 Mayıs tarihinin 10. cumhurbaşkanını belirlemek için son tarih olması ise ikincisi de Fazilet Partisi'nin 15 Mayıs günü toplana- cak olan Büyük Kongresi'yle, daha bugünden ciddi bir ilgi odağı haline gelmesidir. FP'nin ilk kongresinin öyle bir ilgi odağı olması- nın nedeni, elbette var olan genel başkanın karşısı- na bir başka partilinin de aday olarak çıkacağını açık- lamasına bağlanmamalı. Recai Kutan'ın karşısına bir başka genel başkan adayının daha çıkmış olması, salt bir hizmet yanşı ola- rak görülebilir. Nitekim Bülent Annç ve AbdüUatif Şener gibi FP'nın iki ağır topu, genel başkanlık için adaylıklannı açıkladıklan zaman, FP'nin durumu ile ilgilenenlerin merak ettiği konu, seçimi statükocula- nn mı, yoksa yenilikçilerin mi kazanacağı noktasın- da düğümlenmişti. Oysa önceki gün bir dördüncü aday olarak Ab- dullah Gül de ringe adımını atarken eylemini fark et- tirecek kimi belirtiler sergiledi. önce kendisinden önceki öteki iki yaşdaşı aday olan Annç ve Şener, adaylıktan vazgeçtiklerini söy- lemekle yetinmeyerek Gül'ün basın açıklaması sıra- sında iki yanına oturdular. Hemen ardından R. Tay- yip Erdoğan gibi adı Fazilet lidertıği için konuşulan, ama politika yasağı bulunduğu için 0 türlü niyetlerin bugün eyieme dönüştürülmesı mümkün olmayan bir isim, Gül'e tam destek verdiğini söyledi. Gerçi, Abdullah Gül adaylığını açıklarken yaptığı basın toplantısında "Biz partimiz için yeni bir kimlik koymak durumundayız, yeni bir parti kurmuyoruz" şeklindeki cümlelerie, kendisini genel başkanlık ya- nşına sokan nedenleri olabildiğince sakin bir ortam içinde değerlendirmek istedi. Ama bu genel açıkla- madaki yuvarlak sözlerin dışında, özellikle Milliyet Ankara temsilcisi Fikret Bila ile yaptığı söyleşi de söyiedikleri 14 Mayıs hareketinin asıl nedenini orta- ya koymaya yerti. O açıklamasında Gül, genel başkanlık yanşına gir- me nedeni için şunlan söylüyor: ', "FP'yi ülkeyi yönetebilir bir noktaya getirmek ve ik- tidanndan kimsenin tedirgin olmayacağı bir yapıyâ kavuşturmak... FP'nin geçmişi ile çelişmeyecek ye- ni bir vizyon tesprti ve buna uygun üslup tanzimi. ^' REFAHYOL hükümetinde devlet bakanı olarak gö- rev yapan Abdullah Gül, bu görevi sırasında aslında Başbakan Erbakan'ın özel dış politika stratejisinin de uygulayıcısıydı. Bu yüzden de Erbakan'la birlikte git- tiği libya'da Kaddafi'nin çadınnda o günkü Türkiye Cumhuriyetı Hükümeti'nin başbakanının kişiliğinde karşılaşılan istiskalı, uğranılan ağır hakareti içine çek- mek zorunda kaldı. Genç politikacının bu gezı ile başlayan bir dizj olaydan ders alması gerekiyordu. Öyle görülüyor ki önceki gün genel başkanlık yanşmasına katılma ka- rannı verirken 0 dersleri özümseyerek yola çıkmak- ta olduğunu kamuoyuna deklare etmek istiyor. Gül, öteki bazı partili arkadaşlan gibi sandıktan en güçlü parti olarak çıkmayı çözümset bir amaç olarak görmediğini, "partiyi ülkeyiyönetebilirbir noktaya ge- tirmemn hemen yani sıra iMidanndan kimsenin te- dirgin olmayacağı bir yapıya kavuşturmak" olarak tarif ediyor. Bu tanımın içine isterseniz bizim kendi koşullan- mızaözgü güç odaklannı yerleştirin, dilerseniz bütün •AB ülkelerinin Avusturya seçimlerinden sonra bu ül- kedekı faşıst parti destekli koaTısyona yönelen dire-' nişlerini koyun. Her ikisınde de iki binli yıllann evren- sel milli irade tanımlamasının yan yana bulunduğu- nu görürsünüz. "Ben bir defa sandıktan çıkar ve her istediğimi ya- panm" tanımında ısrar eden Erbakan zihniyeti, Re- fah Partisi parlamentonun birinci partisi olduğu hal- de iktidannı ayakta tutamadı. Ya Haider? önce Avusturya yurttaşlan, hemen onlaıia birlikte Avrupa Biriiği'ne üye ülkelerin hükü- metleri, "sandıktan çıktı" diye ırkçı Özgürlükçü Par- ti'nin iktidanna göz yummadılar. 28 Şubat 2000 günü, Jörg Haider, ÖP'den istrfa etmek zorunda kaldı. Ama bu takıyyesinin bile AB'nin hiddetini gidermeye yetmediği, Avusturya'ya yönel- tilen ambargonun sürdürülmesiyle görülüyor. Abdullah Gül ve arkadaşlan partilerine yeni bir viz- yon tesprti ve buna uygun bir üslup tanzimini istedik- lerini söylerken hem ülke, hem de dünya gerçekle- rinden aldıklan yeni derslerle yola çıktıklannı ortaya koyuyorlar. Sadece bu kadarcık bir çıkışın bile FP'nin "doğal merkezi"r\de -ki bu deyim bir islamcı yazara aittir- ne türlü fırtınalar yarattığını görmeye yetiyor. Önceki gün, Gül'ün adayiığını doğal bir demokratik yanş olarak nrteleyen Recai Kutan, dün herhalde Erbakan'dan gelen direktif sonunda Annç ile Şener*in grup baş- kanvekilliklerinden istifa etmelerini istemek zorunda bırakılıyor. FP'nin Genel Sekreteri Turhan Alçelik de Gül'ün adaylığını değeriendirirken "parti ıçı demok- rasinin hiyerarşiyezarar verebilecek başı bozukluk o/- madığını herkesin bilmesı gerektiğin'r ilan ediyor. Cümle âlem biliyor ki, FP de hiyerarşinin en üst noktasında Erbakan Hoca oturuyor. Yani sırasıyla Nizam, Milli Nizam ve Refah partile- rinin sonunu hazıriayan kişi. Amaçlannı, FP'yi kimsenin tedirgin olmayacağı bir yapıya kavuşturmak olarak açıklayan Abdullah Gül ve arkadaşlannın, işte bu türden bir hiyerarşiye za- rar yermesinden korkuyor olmalı bugünkü FP yöne- timi. Fazilet tabanı, mayıs kongresinde son sözü söy- lemek için, ya Gül'e ya da dikene sahip çıkacak. Faks:0212 677 07 62 E-Mail:orhan.birgrt(« do.net.tr. Cazeteci Filiz Kocali 'Feminizm evlere girdi' tstanbulHaber Servisi - Kadm hareketi ve örgüt- lenmesi, dünyada ve Türkiye'de en çok tartışılan ko- nulardan birisi. Gazeteci FiBz Ko- cali, beş yıldır ya- ym yapan feminist "Pa- zartesi" dergisinde yazı- işleri müdürlüğü yaptı ve dergiden "Şubat2000" sa- yısından itibaren "Hoşça kahn" yazısıyla aynlan kadınlar arasında yer aldı. Koçali, kadm hareketiyle ilgili sorulanmızı yanıt- laıken "Feminizm kadının p7İltnişltğini fark etmekle başhyor" dedi. Koçali, fe- minist hareketin Türki- ye'de 1982'de Somut der- gisinden başlayan düşün- ce birikiminin 1987'de "dayağa karşı kampan- yayla" kitleselleştiğini ve sokak eylemleri- ne dönüştüğünü anlattı. Koçali, 1990'dan sonra kadınlann daha sistemli çahştığı- m ve kadınlann uzmanlık alanlan doğrultusunda Mor Çatı Vakfı Sığmağı, Kadın Eserleri Kütüphanesi gibi çalışmalar yaptıklann^ söyledi. *& Ancak bu çalışmalannı birlikte hareket etmeyî zorlaştırdığmı belirtetf Koçali, bunu da "çıkmaz" olarak değerlendirdi. Ko- çali. "Olumlu yani femi- nizm arük evleregirdL Ev- lerdeki hayatlan kısmen de değiştirdiğini düşünü- yorum. Örneğin basit gibi görünse de 15 yü önce bu- laşık tantanası yapuan ev- lerde arük erkekfcr bula- şık \ikryor" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle