Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10MART2000CUMA
HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
Ali SIRMEN
Ortadoğu'da Su Sorunu
Ürdün'jn genç kralı Abdullah'ın ülkemizi ziya-
reH sırasnda Manavgat dolayısıyla gündeme ge-
len su soojnu, önumüzdeki yıllarda Ortadoğu ül-
kelerinin, özeJlikle Ürdün, Israil, Rlistin ve Suriye ile
Irak'ın başlıca meşgalesi olarakTürkiye'nin de ba-
şını ağntacak konuların başta geleni olmaya aday.
Hemen belirtelim ki Ürdün, Manavgat suyunun
ya bedava ya da sembolik bir fiyatla verilmesini is-
terken, Ankara buna haklı olarak yaklaşmıyor.
Bu dunmda Amman'ın aradığı çare, Israil ilean-
laşma yaparak Hayfa'ya gelecek Manavgat suyu-
na değil de. kendisine daha yakın bölgeden gele-
cek ve daha ucuza mal olacak, bir miktar Israil su-
yuna talip olmak.
Asıl sorun Manavgat suyu değil, özellikle Fıratve
Dicle'nin suları. Bunların da gündeme gelmesinin
nedenı, Türkiye'nin GAP'ı yavaş da olsa yaşama
geçirmeye başlaması.
özellikle Suriye, Türkiye'nin kendisine yeterince
su bırakmayacağından korkuyor.
Oysa Ankara saniyede 500 m3 suyu bırakmayı
taahhüt etniştir. Hatta şu anda, daha faztasını da
bırakmaktadır.
Yedi yıl önce Süleyman Demirel ile yaptığımız
bir konuşmada, kendisi Fırat ve Dicle'nin sınır su-
lan değil, sınır aşan sular olduklannı belirtmiş, bu
durumda kaynak ülkenin suyu istediği gibi tasar-
ruf edebileceğini, amaTürkiye'nin buna karşın Su-
riye'ye saniyede 500 m3 su bıraktığını söylemişti.
• • •
c Demirel'in bu konuşması Şam'ın hop oturup
hop kalkmasına neden oldu.
Suriye de, öbür Ortadoğu ülkeleri de suyun eşit
dağıtımından yanalar. Üstelik işin ilginç yönü, Arap
ülkeleri suyu petrol ile kıyaslamak bile istemiyorlar.
önlar suyun petrol gibi olmadığını düşünüyor, her-
kese eşit dağıtılması gereken bir nimet olarak al-
gılanmasını istiyoriar.
Türkiye'nin sınır aşan sular ile ilgili görüşlerinin
-de uluslararası platformda fazla destek bulmadı-
ğını da belirtmek gerekir.
Ancak burada kimi önemli sorunlar var.
Her şeyden önce, Fırat ve Dicle'nin sulannın bü-
yük çoğunluğunu Türkiye sağlar ve bunlan sağla-
dığının altında bir oranda kullanmayı hedeflerken,
Suriye ile Irak tam aksi bir tutum sergiliyorlar. Di-
lerseniz olaya bir tablo ile bakalım:
Fırat Havzası'nın Su Potansiyeli ve Kıyıdaş Ül-
kelerin Tüketim Hedefleri.
(Yılda miryar metreküp olarak)
Türkiye Suriye IrakToptam
li 58
y
Su Potansiyeli: 31.58 4.00
(%88.7) (9611.3)
Tüketim hedefleri: 18.42 11.50
(%35) (%22)
00 35.58
(%100)
23.00 52.92
(%43)
Yukandaki tablo, Fırat ömeğinde, taleplerdeki
çarpıklığı göz önüne koyuyor. Dicle'de de durum
farklı değil.
Hemen belirtelim ki Irak da, Suriye'nin Türki-
ye'den aldığı Fırat suyundan kendisine yeterli mik-
tan göndermemesinden şikâyetçi.
Bir başka nokta da, Suriye'de su kayıplannın çok
fazla olması ve rasyonel sulama yapılmaması.
Yerimizin dariığı yüzünden, iki günde yalnızca
birkaç ana noktasını kısaca belirtmeye çalıştığım
su sorununun çok ciddi ve karmaşık olduğu, önü-
müzdeki yıllarda bölgede gündemin birinci mad-
desini oluşturacağı görülmektedir.
Türkiye'nin çok haklı olduğu nokta ise sorunun
çözümünün suyun rasyonel kullanımı olduğudur.
Hem Türkiye'nin hem de öbür bölge ülkelerinin
suyun rasyonel kullanımı konusunda ise öğrene-
cekleri çok şeyler vardır.
Yeri geldikçe su sorununa değinmeyi sürdürece-
ğiz.
Cünter Verheugen
'Siyasi kriterlerde
net taahhüt verin
y
HaberMerkezi-Avrupa
Birliği (AB) Komisyo-
nu'nun genişlemeden so-
rumlu üyesi Günter Ver-
heugen. Avrupa'run Türkı-
ye'ye ihtiyacı bulundugu-
nu, demokratik uluslar ai-
lesine Türkiye'yi almaya
hazır olduğunu belirterek
buna karşın Türkiye'nin
AB'nin siyasi kriterlerinı
şu anda tam olarak yerine
getirmediğini, bu süreç ta-
mamlanmadan müzakere-
leriıı başlayamayacağını
söyledi.
Dışışleri Bakanı İsmaü
Cem'in resmi konugu ola-
rak Türkiye "de bulunan
Verheugen, bazı ülkelerin
AB ıçinde bağunsızlık ve
egemenliklerini kaybede-
cekleri korkusunu yaşa-
dıklaruu, bazı insanlann
da sahip olduklan kültürel
değerleri terk edecekleri
endişesi içinde olduklannı
söyledi. Verheugen. "Av-
rupaiçin kültürel çeşitülik
çok önemlidir. Bu, hepimi-
zm her ne pahasma olursa
oisuı korumak istediği bir
minsör" dedi.
AB'ye aday ülkelerin
bu sirece tam olarak hazır
olmılan için Kopenhag
kritfrlerini benimsemeleri
geratiğini bildiren Verhe-
uget, bunun siyasi boyu-
tunıa demokrâsi, insan
hakiın, hukukun üstünlü-
ğû M azınlıklarm konın-
rr«ag ekonomik boyutu-
nun ia ışleyen bir pazar ol-
duğınu kaydetti. Verhe-
ugen. "Türkiye, Avrupa
için eşit bir ortaknr. Tarihi,
ekonomik ve kültürel ola-
rak Avrupa'nuı bir parça-
sıdır. Hiç şüphe yok bun-
da.Türkiye gerçekten is-
terse AB haardır. AB. de-
mokratik uluslar ailesine
Türkiye'yi almaya hazır-
dn-" görüşünü dile getırdi.
"Bizim Türkiye'ye ihti-
yacunız var. Türkiye, birii-
ğin siyasi ve gihenlik poii-
tikasında etkin rol oynaya-
cak bir partner. Demokra-
sisi tam olarak oturmuş bir
Türkiye. bölgede banş ve
istikrann sağlanmasında
etkin rol ovnayacakbr" di-
yen Verheugen, Türkiye
ile müzakerelere henüz
başlanmadığını belirtti.
Verheugen, Ankara'da
resmi tamaslanna Devlet
Bakanı Yüksel Yalova ile
bir araya gelerek başladı.
Verheugen, Yalova ile
görüşmesi öncesinde yap-
tığı açıklamada, Istan-
bul'da öğrenciler ve işa-
damlan ile görüşmelerin-
de AB'ye üyelik yolunda
gördüğü olağanüstü arzu-
dan çok etkilendiğini söy-
ledi. Verheugen, "AB geri
dönüşü olmayan bir yot-
dur. Yapmamız gereken
çok iş var. Türkiye'nin ka-
ühm âncesi stratejisini na-
sıl ohışturacağımızı. deği-
şikükJeri nasıl gerçeklesti-
receğimizi taraşacagız. Bn
yıl içerisinde ilerleme kay-
dedeceğimize inanryo-
rum" diyekonuştu.
KİGEM ve sendikaların kitap haline gelen nükleer santral politikalarıyla ilgili çalışmalan basına tanıtıldı
'Halkın çıkarları telıclit altında9
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hü-
kümetin, karanlıkta kalacağız tehdidiyle
uygulamaya çalıştığı enerjide özelleştir-
me ve nükleer santral politikalannın ger-
çek yüzü, emek cephesinin "Enerji Kar-
maşası ve Halkın ÇıkarlarT çalışmasıyla
ortaya konuldu "Şalter inecek, şirkeder
gjdecek", "EV1F defoL bu memleket bi-
zhn", "Kurt, kuş. an. satarmayız vatanT,
"KTTTer haBandır, satriamaz" sloganla-
nyla hükümetin enerjidekı plansız ve ser-
mayenin, ulusötesı şırketlerin çıkarlan
doğrultusundaki politikalan protesto edil-
di. Kamu îşletmeciliğini Geliştirme Mer-
kezi Vakfi (KÎGEM) Başkanı MOmtaz
Soysal'ın okuduğu ortak bildiride, özel-
leştirme ve devleti küçültmedeki temel
amacın "büyük sermmenin etki alanmıge-
n^letmek ve kâr düşüşünü engellemek"
olduğu vurgulandı. Enerjı polıtikalannda
halkın, çalısanlann görüşü alınmadan, bö-
lüşüm dengelerini bozan uygulamalara gi-
dildiği belirtildi
KİGEM, Türk Mühendis ve Mimar
Odalan Birliği (TMMOB), Türk-lş. Kamu
Emekçilen Sendikalan Konfederasyonu
(KESK), Elektrik Mühendisleri Odası,
Tes-tş Sendikası, Petrol-lş Sendıkası, Tür-
kiye Maden İş Sendikası, Enerji Yapı-Yol
Sen'in kitap haline getirilen raporunun ba-
sına dağıüldığı toplannya, baretleriyle dik-
kat çeken madenciler, işçıler ve sendika-
cılar katıldı.
KİGEM Başkanı Soysal, "Bu baât bir
basm toplannsı değil, çabşanlann da kaüJ-
djğıbirtopland" diyerek başladığı konuş-
masında, "Çahşanlar.buradaki bir avuçiş-
çi ve sendikacıdan ibaret değü. Eğer onlar
harekete geçirilmek istensev dL mih onlar-
ca insan tek \nmruk gibi harekete geçiri-
lebifirdi" dedi. Soysal, halkı, sanayiciyi
yakından ılgılendiren enerjıdeki karmaşa-
nın beceriksizlikten kavnaklanan masum
bir olay olmadığını söyledi. Bu davanın
yalnız bugünkü halkın değil, gelecekteki
halkın da düşünülmesini gerektiren büyük
bir dava olduğunu \nrgulayan Soysal, sen-
dıkalann. işçilerin; haklannı yine alacak-
lan gibi miyop yaklaşımla değil, ulusal ve
sınıfsal ödev olarak davaya sahip çıkma-
lan gerektiğini anlattı.
Kitapsızlığın, raporsuzluğun, birikim-
sizliğin egemen olduğu ortamdahüküme-
tin, devletin, Meclis'in yapmadığını ya-
parak çalısanlann tek başına bir kitapla
ortaya çıktıklannı kaydeden Soysal, "Bn
kitap edebiyat değödir. Bugun \araulmak
istenen ha\-aıun ne kadar ha\a olduğunu
ortava koyuyor. DPTnin hesaplarma gö-
re, karanhktakalacağj tebdidipeköyle ak-
şama olacak şey değü. Kararma korku-
sundan çok asıl büyük tehdit özel çıkarla-
ruı ne \azık ki >abancı çıkariann, Türk
halkmın çıkarlanna karşı oian tehdktidir.
Usulsüz özefleştiiTne uyguiamalarmdan
uluslararası tahkime kadar, hukukla ilgiM
cina>edere büyüteç alnnda bakümah."
Soysal'ın davanın yenı başladığını, yıl-
gınlığa gerek olmadığını, davanın kaza-
nılması gereken bir dava olduğunu söyle-
mesı üzenne salonda. "Direne direne ka-
zanacağE" sloganlan yükseldı.
Ersümer ve Okuyan'a tepki
Soysal, konuşmasının ardından siyasi-
lerden gelen telgraflan okudu. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın
telgrafı okunduğu sırada, salondan yuh
sesleri yükseldi, aleyhte sloganlar atıldı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cum-
hur Ersümer alkışlar ve "Tahldm vatana
ihanettir" sloganıyla protesto edildi. DSP
Milletvekili Ismail Aydmn'nnı çalışmayı
desteklediğine ılişkın telgrafi üzerine de,
salondan "Hiç görmedik" tepkisi geldi.
Türk-lş ve genel başkanı olduğu Tes-Iş
Sendikası adına konuşan Mustafa Kıım-
hı, partilerin iktidara gelince, muhalefet-
teyken karşı göründükleri özelleştirmenin
yanında tavır aldıklannı, uluslararası ser-
mayenin dayatmasına uyduklannı belirtti.
Kumlu, önce işletme hakkı devrini isteyen
Dünya Bankası'nın ihalelerin iptalini iste-
yen raporuyla hükümetin bilinmezük sü-
recine girdiğıni söyledi.
Türkiye Maden-İş Sendikası Genel
Başkanı Hasan Hüseyin Kayabaşı. termik
santrallarla birlikte milyarlarca dolarlık
kömür rezervlerinin bedava özel şirketle-
re devredildiğini anımsatarak "5-6 banka-
yı kurtarmak için 5-6 milyar dolar harca-
yan hükümet edenleri. ülkenin gerçeğini
görmeyen bu zavaihlara atgöztüğüyk bak-
mamana çagımoruın" dıye konuştu.
TMMOB Başkanı Yavuz Önen, uzlaş-
ma kavramı arkasında sessızleştume po-
litikası güdüldüğünü, uzlaşmanın ancak
ulusal çıkarlar doğnıltusunda hareket edil-
diğinde sağlanabüeceğini vurguladı.
Enerji Yapı-Yol Sen Genel Başkanı
Cengiz FaydaİL enerji sektöründe oynanan
oyunlan anlatırken Petrol-lş Sendikası Ge-
nel Başkanı Mustafa Oztaşkm da, petrol
sektöründeki özelleştirmelerle ilgili geliş-
meleri anlatarak tepkisini ortaya koydu.
Adalet Bakanı
Türk'ten
irticaiyayın
uyarısı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk, cum-
huriyet savcılanndan, bö-
lücü ve irticai her türlü ya-
yınlar ile bunlan destekle-
yenler hakkında yasal yap-
tınmlann uygulanmasında
gereken dikkat ve özenin
gösterilmesini istedi.
Adalet Bakanı Türk,
cumhuriyet savcılanna.
gönderdiği genelgede,
devletin ülkesi ve milletiy-
le bölünmez bütünlüğüne
ve anayasada öngörülen
devlet düzerune karşı işle-
nen ve suç teşkil eden ey-
lemler karşısında kanunla-
rın tıtızlüde uygulanması-
nın daha önce yayımlanan
genelgelerde de istendiği-
ni anımsattı. Türk, genel-
gede şunlan kaydetti:
"NHeüklerianayasamız-
da belirtüen, cumhuriyeti-
mizi yıkmaya, ulusal birü-
ğunizi ve ülke bütünlüğü-
nübozmay-ayöneiikbölücü
ve irticai her türlü yayınlar
ile bunlan yayunlayan ve
mali destek sağlayan kişi,
kuruluş veya örgütler hak-
kında yasal yaptınmlann
uygulanmasmda gereken
dikkat ve özenin gösteril-
mesini rica ederim."
tĞNELt FIRÇA ZAFERTEMOÇİN
Teslim olan PKK'li teröristten itiraflar: Kimse eline silah almak istemiyor
6
Dağ kadrosu dağdmak üzere
9
ANKARA (AA) - Güvenlik güç-
lenne teslim olan 'Saif kod adlı
PKK'li terörist, terör örgütünde
kimsenin, kendinde eline silah alıp
askerin karşısına çıkacak gücü bu-
lamadığını ve örgütün dağ kadrosu-
nun üzerindeki baskı azalınca kaç-
ma isteğinde olduğunu itiraf etti.
Bir süre önce güvenlik güçlerine
teslim olan 'Saif kod adlı M.T.
isimli terörist, güvenlik güçlerine
verdiği ifadesinde, "tran ve Suri-
ye'nin, PKK tarafindan idenen ye-
nisüredtepkhiekarşıladjğuııtraıı.
sürecin devam etmesi durumunda
topraklarmdaki PKK faalheüerini
yasaklayacağını bildirdL Ancak, şu
anda. örgüte silah ve diğer konular-
daki yarduna devam etmektedir"
dedi.
Terör örgütünün sözde 7. Kong-
resi'nde AbduHah Ocalan'uı başkan
seçilmesinin, bazı Avrupa devletle-
rinin desteğiyle olduğunu anlatan
M.T., şöyle devam etti:
"Cemil Bayık buna çok direndi,
• Bir süre önce güvenlik güçlerine teslim olan 'Sait" kod adlı
M.T. isimli terörist, güvenlik güçlerine verdiği ifadesinde,
örgütü yönetenlerin, Türkiye'nin PKK için genel af çıkarmasını
beklediklerini ifadesinde bildirdi. Itirafçı terörist, geri
çekilmeler yüzünden Türkiye'deki uyuşturucu ticaretinin ve
bağışlannın azalmasmın örgütün gelirlerinde önemli düşüşler
yarattığına dikkat çekti.
ama başaramadı. Bajik, PKK'nin şüşler meydana geldiğıne, bunun
yenisflrecinin başansız olması duru-
munda bemen bir kongre topla) ıp
yeni başkan seçecektir. Başkanlık
Konseyi üyelerinin, özellikle de Ba-
yık ile Osman Öcalan'ın lüks yaşa-
mı ve kadınlan kullanmalan, diğer-
leri arasında tepkiye neden olmak-
tadır. Her ikisı de Türkiye'ye kaçı-
nlınz endişesıyle 60-70 İcişiyi koru-
masında görevlendirmiştir."
Örgütü yönetenlenn, Türkiye'nin
PKK için genel af çıkarmasını bek-
lediklerini ifadesinde bildiren terö-
rist, "Söylenene göre. af çıkarsa bu
kişfler A\nıpa">a gidip orada yaşa-
yacakmış''dedi.
Örgütün geürlerinde önemli dü-
nedenlerinden birisinin de geri çe-
kilmeler yüzünden Türkiye'deki
uyuşturucu ticaretinin ve bağışlan-
nın azalması olduğuna işaret eden
terörist, ifadesinde aynca şunlan
açıkladı: "Avrupa kadrosu. Baş-
kanhk Konse>i'ni tanunamakta di-
reniyor. Onlara göre, Başkanlık
Konse\i Türkhe ve düma kamu-
o>Tinu tanunamakta. gündemi takip
edememektedir. Örgütün bir yıl
sonra hangi konumda olacağuu bi-
len yok. Devlet kurmayacaksak ni>e
buralarda durmoruz, nh esüahlanı-
yoruz taruşması yapıhyor. Cemil Ba-
yık'm teşvikine rağmen, örgüttc.
kimse eline silah alıp askerin karsı-
smaçjkacakgücü kendindebulama-
maktadır. Örgütün dağ kadrosu,
üzerindeki baskı azalınca kaçmak
Bteğindedir. Osman Ocalan'uı 'P-
KK Tûrkıve'de resmi partı olacak'
sözkri hoşa gknyor, ancak buna
inanmryotiar. Pek çok kişi, yeni sü-
recin başanstzukla sonuçlanması
durumunda, PKK'nin dağılacağına
inamyor. Örgütün, Ocalan'uı ve soz-
deBaşkanhkKonse>i'ninaçıldama-
lan nedenhie akb kanştr. Sözde ta-
burkomutanlanndanyukama doğ-
ru tek bir amaç gözeöivor, o da ör-
gütün geürinden olabildiğince fazla
yararianmak. Türldye'den örgüte
kaühm >T)k gibL Eskkkn 9-10 kişi-
den birisi kadm ohırdu. Bu oran çok
daha azaldı. Katıhmlar daha çok
tran'daki Kürtier ve Ermenis-
tan'daki Veadiler arasmdan ohnak-
tadır. Orgütten kaçmayı başaranlar
daha çok IKDP ve KYB'ye sığnu-
yorlar. Oradan da Türldye'ye ge-
çerek, örgütün kendilerini bul-
mamaana çahsrvorlar"
Celik'e bombalı saldırı davası
Savcı 7ölüm
cezcısı istedi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara DGM
Cumhuriyet Savcısı Dflaver
Kahveci Uşak Valisi Ay-
han Çevik'e Çankın Valisi
olduğu dönemde düzenle-
nen bombalı saldm olayıy-
la ilgili olarak açılan dava-
da, 7 sanık hakkında idam
cezası istedi. Kahveci, 5 sa-
nık hakkında 22 yıl 6'şar
aya, 8 samk hakkında ise 7
yıl 6'şar aya kadar hapis ıs-
terken, 9 sanık hakkında ise
beraat karan verilmesini
önerdi.
Ankara 1 No'luDGM'de
görülen davanın dünkü otu-
rumuna, tutuklu 5 sanık ve
avukatlan ile müdahıj Ha-
zine avukatı Sema Ozgül
katıldı.
Sanık Ozgür Deniz De-
mirdiş'in avukatı Aydın Er-
doğan. müvekkilinin CHP
Gençlik Kollan Başkanı ol-
duğunu ve itirafçj bir sanı-
ğm beyanlan doğrultusun-
da tutuklandığını söyledi.
Erdoğan, "Burada, bir iti-
rafçının menfaat sağlama-
ya yönetiksuç atması vardır.
Müvekkilimin tahüyesine
karar verüsin" dedi. Diğer
tutuklu sanıklann avukatla-
n da müvekkillerinin tahli-
yelerine karar verilmesini
istediler.
Cumhuriyet Savcısı Di-
laver Kahveci esas hakkın-
daki mütalaasında, sanıkJar
Kemal Ertürk, Lale Açık,
NihatKonak,Küçük Hasan
Çoban, Kemal Kaygısız,
MesutDeniz ve Muharrem
Horoz'un "Anavasal düzeni
silah zoruyla değişrirmeye
yönelik faaliyetlerde bulun-
duklan" gerekçesıyle,
TCK'nın 146/1. maddesı
uyannca "önım" cezasma
çarptınhnalannı istedi.
Kahveci, sanıklar Şener
Kökten, Savaş Kör, Hakan
Eren,Erkan Balçık ve Dev-
rim Karacan'ın da. "Ana-
yasal düzeni silah zoruyla
degiştirmeyi amaçlayan
TKP/ML-ttKKO adh si-
lahh çete örgütünün sair ef-
radı olduklan" iddiasıyla
TCK'nin 168/2 ve 3713 sa-
yılı Terörle Mücadele Yasa-
sı'nın 5. maddesi uyannca
22 yıl 6'şar aya kadar hapis
cezasına mahkûm edilme-
lerini istedi. Özgür Deniz
Demirdiş, Bülent Ertürk,
Arap Deniz, Büal Ekin, Ha-
lil Köseoğlu, Cemile Sön-
mez, Serdal Çitil ve Murat
Yılmaz'ın ise "TKP/MI^
TÎKKO adh örgütün men-
suplanna bilerek \ardımcı
oanaksuçundan" TCK'nin
169. ve 3713 sayılı Ya-
sa'nın 5. maddelerine göre,
4 yıl 6'şar aydan 7 yıl 6'şar
aya kadar hapis cezalanna
çarptmhnalanm istedi.
lcisleri Bakanı Tantan
'Bakanlık olarak
işkenceye karşıyız
9
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-İçışlen Bakanı Sa-
dettin Tantan, bakanlık ola-
rak işkenceye kökünden kar-
şı olduklannı söyledi. Terör
karşısında topyekûn müca-
dele sistemlerinın devreye
sokulması gerektiğini belir-
ten Tantan, "Terör olaylan-
mn ardında egemen güç ol-
ma mücadeksi vanhr" dedi.
Tantan, TBMM Genel
Kurulu'nda. MHP Kahra-
manmaraş Milletvekili
Mehmet Kaya'nnı terör
olaylan ve bügilendirme ko-
nusundakı gündemdışı ko-
nuşmasını yanıtladı.
Şeriatçı terör örgütü Hiz-
bullah'a yönelik operasyon-
lara değınen Tantan, "Hiz-
buDah terör örgütüyle mü-
cadele devam etmektedir.
YıOann getirdiği bir şey ktsa
sürede çözülemez. O örgü-
tün \aninda, aynı amaçla ku-
ndan,bölgeselveülkenin de-
ğişik yörelerine mılnuş ör-
gütler var. Bütün bunlann
anhnda egemen güç oima
mücadeiesi vardır*' dedi.
Toplumun belırlı konular-
da bilgilendirilmesı için
"tüm dinamik güçlerin se-
ferberük anlavişıyla doTeye
sokulması" gerektiğini anla-
tan Tantan, sivil toplum ör-
gütlerinin yalnız insan hak-
lan boyutuyla suıırh kalma-
ması gerektiğini belirtti.
Tantan, insan haklannın yal-
nız karakollarda işkence ola-
rak anJatılması durumunda
hataya düşüleceğini söyledi.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.con
ANAP'lı üç milletvekili, bir askeri
darbe ihtimaline karşı bundan üç yıl
önce biryata binip denize açılıyorlar.
Gece sabaha kadar açık denizde, aç
susuz bekleyip darbe olmayınca ye-
niden parlamentoyadönüyorlar. RE-
FAHYOL hükümetinin devrilmesiyle,
bu milletvekillerinden birisi yeni ku-
rulan hükümette yer alıyor.
Zaman gazetesinden Nuh Gönül-
taş, bu öyküyü bu milletvekillerinden
bizzat dinlediğini aktanyor. Haberin
gerçek olduğuna inanan Sabah ga-
zetesi de bu haberi manşetine taşı-
yor. Eminim, hemen herkes böyle bir
olayın Türkiye'de gerçekleşmiş ola-
bileceğine inanmıştır. Pariamenter-
lerin, bu ülkede bir askeri darbe kor-
kusuyla ülkesini terk etmeye hazır-
lanması onlara normal gelmiştir.
İşin acı yanı, söz konusu milletve-
killeri merkez partisinden. 28 Şubat
sürecine damgasmı vuran "şeriat
tehdidi"n\n muhatabı olmadıklan hal-
de yine de darbeden korkuyorlar.
Darbenin muhatabı olmadıklan orta-
da ki, 28 Şubat'ın yıktığı hükümetin
Milletvekilleri Darbe Korkusu îçindeyse...
yerine kurulan hükümette bu millet-
vekillerinin partisi koalisyon ortağı
olarak yer alıyor ve o partinin başka-
nı da başbakan atanıyor.
Şimdi gelelim fasulyenin nimette-
rine: Bu ülkenin büyük bir siyasi par-
tisinin milletvekilleri bile askerler dar-
be yapar korkusu içindeyse gerisini
siz düşünün.
• • •
Böyle bir olay nasıl yorumlanabilir?
Biryorumu söyleyeyim: Türkiye, şe-
riat tehdidi altında ve bunu ancak as-
kerler ve Başsavcı Vural Savaş'ın
deyimiyle bir de başsavcı ciddiye alı-
yor. Diğerieri ve özellikle siyasi parti-
ler bu tehlikeyi görmezden geliyoriar.
O zaman da asker, cumhuriyeti kol-
lama görevini yerine getirip hareke-
te geçiyor. Ödlek siyasetçiler de bir
iş yapamadıkları gibi, askerierden
korkup Türkiye'yi terk etmeye hazır-
lanıyoriar.
Doğru, böyle bir yanı var bu kaçış
öyküsünün. Ancak bir başka yanın-
dan daha söz edebiliriz: Türkrye'nin
o çok övünülen laik, demokratik par-
lamentersisteminin bir üfürüklük ca-
nı olduğunu düşünenler, bu ülkede
siyasetin tepe noktasındalar ve sis-
temin geleceğinden emin olmadıkla-
n gibi kendi geleceklerinden de emin
değiller. Bu ülkede bakanlık yapmış,
ülke yönetmiş merkez partilerinin
milletvekilleri tehdidi her an ensele-
rinde hissediyorlar ve böyle bir mü-
dahale anında başlannın belaya gire-
ceği korkusuna kapılıp yurtdışına
kaçmaya hazırtanıyorlar. O çok istik-
rariı(!), o çok ömek(!) Türkiye Cumhu-
riyeti görüntüsünün arkasında böyle
bir gerçek daha yatıyor.
Milletvekilleri korkak olabilirler, si-
yasi durumu doğru algılamamış ola-
bilirier. Buna rağmen haklı olduklan
bir yan yok mu? Son kırk yılda bu ül-
kede başarryla sonuçlanmış üç, ba-
şansızlıkla sonuçlanmış birkaç aske-
ri müdahale var. Üstelik bu müdaha-
leyi yapanlar, yaptıklanyla kaldılar, iti-
bariı yaşamlannı sürdürdüler. 12 Ey-
lülcü generaller hâlâ el üstündetutul-
muyorlar mı?
Merkez partisi milletvekillerinin
darbe korkusuyla yaşadığı bir ülke-
de, muhalif olmanın ne anlamagele-
ceğini hepimiz biliyoruz.
Bu kadar koruyucu ve korkutucu
kalkanla örülmüş siyasi hayatımız,
acaba bu yüzden mi bu kadar çok
çete üretiyor? Bölgenin en güçlü, Av-
rupa'nın en kalabalık ordusu bizde.
MıT'in dünyanın en etkili istihbarat
örgütlerinden birisi olduğu gazetele-
rin manşetlerinde.. Ama milletvekil-
leri korkudan kendilerini denize atı-
yoriaıi
Nedense, Kartal Cezaevi'ndeki
Alaattin Çakıcı kimseden korkmu-
yor. Cezaevi koridorlarında müdür
kovalryor. Haluk Kırcı duruşmalarda
kahkaha atıyor. Mafya liderleri Türki-
ye'ye gelmek için sıralannı bekliyor.
• • •
Darbe korkusu içindeki ANAP'lı üç
milletvekilinin gün ışığına çıkan kaçış
öyküleri, ülkemizdeki tantanalı siya-
si hayatın dile getirilmeyen ikiyüzlü-
lüğünü gözler önüne seriyor. Bu ül-
kenin en büyük gazetecisi Abdi
Ipekçi, herkesin gözü önünde kur-
şunlanıp öldürüldü. Katili cezaevin-
den kaçınldı. Bu ülkenin en yürekli
savcısı Doğan Öz kurşuna dizildi, ka-
tili mahkemenin ısranna rağmen Yar-
grtay tarafindan beraat ettirildi. Ülke-
nin en dürüst Emniyet Müdürü Ce-
vat Yurdakul güpegündüz faşist
kurşunlarıyla delik deşik edildi, katil-
leri ve onu teşvik edenler iktidar kol-
tuklannda. Herkesleri korkutan dar-
beler ve darbeciler, kimilerine hiç de
ürkütücü gelmiyor. Darbeler, çetele-
re nedense işlemiyor.
Üç ANAP'lı milletvekili bir tarihsel
dönemin korkak figüranlan mı, yok-
sa yaşanan acı gerçeğin ve ikiyüzlü-
lüğün basit birer oyuncusu mu?
Belki de bize bu yakışıyor!..