09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1O MART2000CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Kayıp ilanı Ostte fotoğrafı fculunmayan, 1999 yılı Kasım ayında Ankara caddelerine cföktüğümüz asfaltımız, 2000 yılı O c a k ve Şubat aylannda yağan kann altından kaçarak lcaybolmuştur. Görenlerin, yerini fc»ilenlerin insaniyet x ^ namına en yakın büyükşehir Elektronik posta: [email protected] Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 •Abdullah Gül, Fazilefe başkan adayı olmuş... "Fazilet Dikenli aül bahcesi!" arakoluna hkaber veımesi rica oJunur. Oğlum asfalt, sen\ affettik, evine dön. Evine dönersen t>ir daha hileli malzeme kullanmayacağım. Annen ağır hasta; n'olur bizi üzme. Baban I. Melih. amsun'daki Ondokuz Mayıs Üniversite- si'nin Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Da- lı Başkanı Prof. Dr. Sait Bilgiç'in, mahke- me yoluyla gönderdiği tekzibi dün yayım- ladık. Biz saymadık ama kendisi saymış, hakkında dört yazı yazmışız ve daha ilk yazımıza tekzip gön- dermiş ama bizyayımlamamışız. Mahkemeden gel- miş birtekzibini yayımlamadığımızı kanıtlamak du- rumdadır, aksi halde mahkemeye yalan beyanda bulunduğu kanıtlanmış olacaktır! Bilgiç, laf salatasına çevirdiği dünkü tekzip met- ninde bir konuyu nedense görmezden geliyor; kıl ke- çisi uzmanı bir veteriner hekimken, anatomi dalın- da tıp doçentliğine ve ardından tıp profesörlüğüne sıçrayışını geçiştiriyor. Tekzip edeceksen kıl keçisi uzmanlığından insan anatomisine geçişindeki usul- süzlüğü tekzip et de görelim! Bu konuyu, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Osman Çakır örttü, YÖK Başkanı Kemal Gürüz aç- Keçi kılı mak istemedi, Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancı- oğlu üstüne gitti fakat geri döndü. Meslek onuru, kamuoyunda saygınlık, itibar gibi konular önemli ise işte fırsat buyrun tekzip edin: Kıl keçisi uzmanı Sait Bilgiç usulsüz birşekildetıp profesörü yapıldı! Sayın Bostancıoğlu'nun, Bilgiç konusunda Ça- kır'dan aldığı yanlış bilgilerie kendisini yanıltan Gü- rüz'e şu soruları sormasını beklerdik: 1- Sağlık Bilimleri Enstitüleri ayn birfakülte konu- munda mıdır ve kendilerine bağlı anabilim/bilim dal- lan var mıdır? Yoksa öğrenciler doktora eğitimlerini tıp, veteriner, eczacılık gibi kendi fakültelerinde mi ya- pariar ve enstitü sadece koordinasyonu mu sağlar? 2- Sağlık Bilimleri Enstitüleri Tıp Programı Anabi- lim Dalı doktora eğitimi ile Veteriner Programı Ana- tomi Anabilim Dalı doktora egitimi müfredatı aynı mı- dır, her iki programdaki öğrenciler aynı egitimi mi gö- rüıier? 3- Ikinci sorunun yanıtı 'hayır' ise, Veteriner Prog- ramı Anatomi Anabilim Dalı'nda doktora yapmış bir kişi Tıp Programı Anatomi Anabilim DaJı'nda dok- tora yapmış sayılabilir mi? 4- Doçentlik Sınav Yönetmeliği'nin 1. maddesi- nin (d) bendinde, "Tıp Anabilim Dallannın birinde do- çentlik sınavına başvuran adaylann anabilim dalına bağlı gösterilmesi için bu bilim dalından doktora yapmış olmasının veya tıpta uzmanlık yetkisi almış bulunmasının" gerektiği bildirildiğine göre eğer 3. so- runun yanıtı 'hayır' ise Veteriner Programı Anatomi Anabilim Dalı'nda doktora yapmış bir kişi, doçent- lik başvurusunu Tıp Anatomi Dalı'na bağlı Anatomi Bilim Dalı'na yapabilir mi? Ayıkla keçinin kılını! aman Ankara'dan Turan Pazarlı bir bilene sorulmasını istiyon "Cumbabamız bir kez daha seçilirse, S j maaşına 'Eleman Temininde Güçlük Zammı1 eklenecekmi?" Rekor Şehir Hatlan Işletmesi, Kadıköy- Eminönü vapur seferini dün sabah 45 dakikaya çıkartarak Şirket-i Hayriye'nin hız rekorunu kırdı! SESSİZSEDASIZ(!) NVRİKVRTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Değerinin altında satıldığını iddia edip pişmiş poAŞ'a su katıyorlar! OIUP böyle vakalar ve aramalar Türkiye'de cinayete teşebbüsten 4.5 yıl hapse mahkûm olunca yurtdı- şına kaçan ve Isviçre'de evlendiği Ka- nadalı eşini boğarak öldürdük- [ ten sonra bu kezTürkiye'ye ge- ri dönen ülkücü militan Şeref Yüce'nin Istanbul'daki adresi, cinayet davasını yakından izleyen baş- ta Dışişleri Bakanı olmak üzere Kana- dalılar tarafından belirienmişti... Kanada'dan haber geldi: Türk polisi "malum adres"e gider- ken Yüce, Kartal'da yaşadığı lüks apartman dairesini terk ederek Istan- bul'da kayıplara kanşmış. Fakat Türk Interpolü'nün verdiği bil- giye göre Türk polisi, Yüce'yi arama- ya devam ediyormuş. Bozulan bir oruç yerine 61 gün oruç Bilim ve Kültür Yayınlan tarafından basılmış, Aydın Tannverdi tarafından yazılmış, Milli Eğitim Bakanlığı tara- fından 1996 yılından 2002 yılı yılına dek geçeıii ders kitabı olarak kabul edil- miş, ilköğretim 6. sınıflar için Din fasında orucun bozulması hali: "Ramazan orucu bilerek ve isteye- rek bozulursa, ceza olarak 'kefaref orucu tutmak gerekir. Kefaret orucu demek, bozulan bir günlük Rama- zan orucu yerine hiç ara vermeden KültürüveAhlakBilgisi'nin79. say- J[ 61 gün oruç tutmak demektir." Ilygartk YUunda Kadm Temsi Hakkı Yüksetamelclr' ..„.. CELAL TOPRAKOĞLU Geri kalmış ülkelerde, "kadm hep erkeğin hayal şatosu" ola- rak kaldı. Onun için; Türkiye sosyal yapısında yaşanan çar- pık ilişki ve çelişkilerin çözü- münde önceliği kadın konusu- na vermemezlik edemeyiz. Do- ğanın en üretken canlı türü in- şanın bir parçast olan kadın sofunlannı görmemezlikten ge- lemeyiz. Tarih boyunca gerilik ve gericilik; geniş halk yığın- lan için hep o "kadm" ekseni- ne oturtulu "ırz ve namus" de- magojisini salarak yerleşmiştir. Islamı bir gericilik mekanizma- sı gibi gösterip kullanmayı be- ceren Derviş Vahdeti, Şeyh Said'i Nursi gibi tüm softa ve derviş biçimliler; herkesi hele cahil halkı aldatmakta hep ka- dın sembolü (belden aşağı na- mus hikâyelerini) kullanmıştır. İki yüzyıl boyunca din bezirgân- lan, "Hüniyeti kafas ardındaki kadını sokağa çıkanp, rastgel- diğine teslim etmek" biçiminde tanımlanmış, "Hürriyeti, bûtün kadınlann erkekleıie alabildiği- ne dûşüp kalkma serbestliği" olmakla suçlamıştır. "Kadınlar, yüzleri açık gezi- yorlar",, onun için "dineldengi- diyor" feryadı az söylenmemiş- tir. Üstün cins erkek egemenli- ğinın dayattığı, "kadın cinsel iç- gûdü" demektir anlayışı, yo- bazlıkla birieşince "kadın", en gaddarca eziyet, angarya çeşit- lerine boyun eğdi. Kendisini aç bırakan erkeğe karşı, "alınyazı- sı, kader, böyîeyrniş" demek du- rumuna getirildi. Sosyal, kültü- rel, siyasal yaşamda görünen kadın düşmanlığı eğiliminin üs- tündeki kara örtüyü kaldırmak, yüzü açık kadın düşmanlığını tersine çevirmek görevi artık kadınlara düşüyor. Jön Türkler geleneğinin ta- kipçisi, "IttihatveTerakki', "Mü- dafaai Hukuk" ve "Cumhuriyet Halk Partisi" tarihin her döne- minde kadını öne çıkaran ileri- ci hareketlere hep öncülük et- ti. Kadınlar; ekonomik, sosyal, küttürel ve siyasi alana sivil top- lum kuruluşfannın, Cumhuriye- tin şemsiyesi altında çıktı. Geleneksel kültürlerin, alt sı- nıf insan kimliği verdiği kadın- lar, Cumhuriyet devrimleriyle birlikte toplumun tüm yaşam alanlarında ve karar organ- lannda temsil edilmeye baş- ladılar. Türk kadını bugün top- lumdaki saygın yerini Jön Türk gjdeneğine, Atatürke ve Cum- huriyet devrimlerine borçlu- d ıx Atatürk devrim ve inkılap- lannın bir ürünü olan "Türk ka- dm" ekonomik, sosyal, kültü- ne1 ve siyasal yaşamdaki yerini daha üst düzeye taşımak duru- rnjndadır. Partiler, Mezhep ve Tarikat Kuyruğunda Tbplumun önünde dağ gibi yıgılmış sorunlara çözüm üre- tsecek projeleri yapmaktan, top- lıunla iletişim kurmaktan çok Uzakta olan siyasi partiler; din, isrran maskesi aJtındatarikatla- rakoşuyoriar. 3ir dönem eğitimsiz fakir hal- id<endisinesiyasi malzemeya- |Kn sözde halkçılar; bu gün Sao-polo yılanından daha da zehirli olan tarıkatlarla oy avcı- lığı uğruna "sıcak ilişkiler" içi- ne giriyorlar. Tarihin karanlık dehlizlerinde kalmasını arzuladığımız, gerici yobazın (din perdesi altında) kadın düşmanlığı, her an ka- pımızı yeniden çalabilir.Tarihi- mizde, "Başmdan tırnağına ka- darörtünmüş kadm" imajı ge- ricilik tezi olarak, her dönemde karşımıza çıktı. Şimdi de çıkıyor. "Kadm da erkek kadarinsan- dır" dediğiniz an, kadına karşı en azgın saldınlann kaynağı der- viş ve hocalardı. Şimdi bunla- ra dini sıyasallaştıran "din tacir- leri" de katıldı. Türkiye, üzerin- dekı kara örtüyü henüz kaldır- mış değil. Beş kıta üzerine ya- yılmış (halifelığin temsilcisi) Ös- manlı Imparatorluğu topraklan üzerinde toplam 4 bin cami var- dı. Devlet hazinesinden aylığa bağlanmış din görevlisi hiç yok- tu. Bugün Türkiye'de 65 bin ca- mi, 85 bin din görevlisi (hoca) var. Bunların eğitim düzeyi çok düşük. Zekâ yaşlan ise 9-12 ci- varında. Ulusal bütçeden din hizmetlerine yalnızca Diyanet Işleri Başkanlığı için aynlan pay 176trilyon. Beş bakanlığın büt- çesine eşit bir pay. Türkiye'de fslam, "devlet dini" haline geti- rilmiş. Tehlike, Osmanlı'dan da- ha da büyük boyutlarda kay- nak sahibi yapılmış. Kadının insan eşitliği önünde yerini alması, sosyal ve psiko- lojik baskıdan kurtulması için akıl yollannı geliştırmesi gere- kiyor. Tıkanan sistemi de, siya- sallaşan dini de kurtaracak ta- ze kan'a her dönemden daha çok ihtiyaç duyuluyor. O, taze kan kadın olabilir. Türktoplumunun kadına ver- diği değer ve bakış açısından hâlâ "Arap Kültürü"r\ün etkin olduğunu görüyoruz. Bu kara örtüyü kınmanın, atmanın yolu kadının kendisini daha büyük boyutlarda eğitmesinden ge- çer. Eğitim düzeyi yüksek, ken- disini çalışma hayatının zor ko- şullanna hazııiamış, bilinçli bir kadın motrfi toplumsal imajın da yükselmesini sağlayacaktır. Kadınfar, kendi kimliğini öne çıkaracak büyük çaplı projeler üretmek; tıkanan ekonomik, sosya], küttürel ve siyasal yaşa- mın önünü açmak durumunda- dırlar. Uygarlığa giden yolda karşımıza çıkan engellerin aşıl- ması, ancak "Cumhuriyet dev- rim/eri"nin kadına sağladığı ile- rici, modern yaşam tarzını, ha- yat alanlannı geîiştinp genışlet- mesiyle mümkün olabilir. Kadınlar, yalnızca ekonomik ve kültürel alanlarda değil, ken- dilerini doğrudan doğruya ilgi- lendiren siyasal ve sosyal hayat- ta da temsil haklannı yükselt- mek, toplumun karar mekaniz- malarında söz, karar ve dene- tim hakkı sahibi olmak duru- mundadırlar. Unutmayalım ki; dişi maya yalnızca erkeğin değil, doğa- nın da yansıdır. Kim ki, kadının gelişimi önü- ne engeller çıkanyor; "O, yalnız- ca insanı değil, doğayı da kısıriaştınyor, üretken olmasını engelliyor" demektir. KlM KÎME DUM DUMA BEHIÇAK behicakÇd turk.net * • *- ... / , 11 r t KJ rtii k j O ) - ^ ' •;•-•^ v . -î m-'l ~ T^- - . ÇtZGİLtK KÂMİL MASARACI XI A S . BULUT BEBEK NURAYÇiFTçt Ayynen 12de. ederı'm TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN lOMart ÖNCE DEMOKR4T PART/ 'DE TASFIYEL N/neacer/ 6E&ÇEKi£şr/eiu*ffri. fıei ytt. UGUU4N bP, 1944 SEÇİMLeeıAjE &e /C47V 62 APAY/HI, AA/LLSrvSfe/i./ OL4/SA*: MEC LİSB SOXA*4y P£ PAG.7İUİN /ÇI'N- . BUA/U S7-/fi4ls4/Ç GELMİŞTİ (TOPLAM H ÜYE). BU MlLLETVExyLl£- R./NOEM 8i£ KISMI "MÜSTAKIL 0E- UOK&iriAK GBUSU'NU, PİĞBBLER/ p£ 'AHİLLET PAgrrs-i'Ni KUHMUŞTU. Retımknle., tacf/yeye. uğrogantanlm Sadlk , A/dofan ve. Osnan A/uri Koni İLAN T.C. ESKİŞEHİR ASLİYE 4. HUKUK M\HKEMESİ'NDEN Esas No: 1998/479 Davacı Mihriye Somer tarafindan davalı Emin Altan Somer aleyhine açılan boşanma davası nedeniyle, Araştırmalara rağmen adresi saptanamayan davalı Emin Altan Somer'in yargılamanın bırakıldığı 9.3.2000 günü saat 09.00'da mah- kememiz duruşma salonunda hazır bulunması ya da kendisini bir vekille temsil ettinnesi, aksi takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunup karar verileceği dava dilekçesi ve meşruhatlı duruşma günü davetiyesi tebliği yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. Basm- 5042 ANKARA... ANKA... MUŞERREF HEKİMOGLU Kaçımlmaz Görev Kimi kişiler, kurumlar "koruyucu melek" rolün- de ülkemizde. Bir filmi, bir kitabı ya da bir oyunu sakıncalı buluyor, yasaklıyor. Son örnek Dario Fo'nun oyunu. Geçen hafta da söz ettim bu kö- şede, "Hepimizin Oyküsü Aynı" adlı oyun büyük beğeniyle izleniyor başkentimizde. Pendik'te de yasaklanıyor. Oral Çalışlar'ın yazısını okurken çok şaşırdım. Oyundaki belli sözcüklere takılıyor Pendik Kaymakamı Sayın Haluk Tunçsu. Örne- ğin "popo" sözcüğüne. Çok yüzeysel bir yakla- şım doğrusu. llkelliği, az gelişmişliği çağnştınyor ancak. "Popo" sözüne takılanlar, ünlü Italyanya- zan Dario Fo'nun uyansını alamıyor besbelli. Yok- sa sözcükler değil öyküler yerleşirdi belleklerine! 8 Mart öncesi yaşandı bu olay. Bence Dario Fo'nun oyunuyla eş düzeyde bir uyarı kadınlara. Koruyucu melekleri, kimliklerini oluşturan etken- leri iyi tanımak gerekiyor. ••• 8 Mart'ı Macide Tanır ile kutladım ben. Gaze- temizin ilk sayfasında küçük bir fotoğrafıyla ko- caman bir resim çiziyor. Gülen ödülünü geri çe- viriyor, Edip Akbayram ile birlikte. Macide Tanır yüreklice açıklıyor geri çevirme nedenini. Ulu ön- der Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu laik, demokratik cumhuriyetin temellerini oyan bir an- layışın ürünü bir kuruluş veriyor bu ödülü. Maci- de Tanır elbet almaz. O, cumhuriyetimizin ilkele- riyle var olan bir kişi, Atatürk devrimleriyle gelişi- yor yaşam çizgisi, tiyatromuzu parlatan yıldızlar- dan biri. Halkımızın sevgisi, saygısıyla ödülleni- yor yaşam boyu. Her dalda güzel kadınlanmız var, karanlığı on- larla aşanm her zaman. Macide Tanır da onlar- "• dan biri. Yıllarca önce dilimize çevirdiğim "Ağaç-' larAyakta ölür" oyunundaki rolüyle sanatının do- ruğuna vardı; her zaman ayakta, köklü, güçlü birv; ağaç oldu sahnelerde. Başka kadınlar da aynı doğrultuda, dallannı güzel pariatır, tepelere tırma-" narak halkımızı onurlandınr. Siyasal yaşamdaki boş-.; luk yadsınamaz, ama bir de Behice Boran var demokrasi tarihimizde. Uzun bir yürüyüşle tır-"> mandı doruklara. Demokratik hak ve özgürlükle-"; rini acı faturalar ödeyerek kullandı, ama direndP sonuna kadar. Belleğimde ne güzel olaylar var. Boşluğu dolmuyor, pariamentodaki kadın boş-. luğu da giderek büyüyor, belki de erkeklerin ba- kışı nedeniyle kolay aşılamıyor, kadınlara yol açı- lamıyor, açılsaydı kürsüde başka konular yer alır,{ halkımızın beklentisi doğrultusundayasalarçıka-! nlırdı. Olumsuz tablo kadın boşluğundan kay- naklanıyor hiç kuşkusuz. 450 milletvekilinin 18i kadın yalnız. Onlardan biri de DSP'li Sema Piş- kinsut. "Karakolda Ayna Var" türküsüne falaka,- filistinaskısı dizelerini de ekleyerek çarpıcı gerçek- ler sergiledi kimi yöneticilere. DSP Genel Başka- nı da "Bugün söz kadınlann" diyor, DSP'nin ka- dın üyelerini kırmızı karanfillerie selamlıyor, ama kadınlara görev vermiyor Bakanlar Kurulu'nda. Nü- fusumuzun yarısı kadın, her dalda çok değerii kadınlar var, ama politikadan dışlanıyor neredey-; se! Kadını kapalı yaşama zortayan davranışlarla demokrasimiz de ileriye değil geriye gidiyor an- cak. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller bir örnek de- ğil mi? Eski bir partiye yeni bir izlem vermek is- teyen Sayın Demirel'in seçimiyle politikada gö- rev aldı; bakan, parti başkanı, başbakan olarak doruklara tırmandı, ama izlem değişti mi acaba? Demokrasi yolunda ileri mi gitti, geriye mi ülke- miz? Düş kuranlar da kırıklığa uğramadı mı çok geçmeden. Dahası, demokratik yaşam da tıkan- mıyor mu? Akıl almaz ödünler, ortak çıkarlar doğ- rultusunda pazariıklar, yasalarla kişiler de, ku- rumlar da aşınmıyor mu? Onarımı da kolay gö- rünmüyor yaşadığımız koşullarda. • • • Soru çok, yanıt yok. Sorunlar giderek düğüm- leniyor, ama çözümü başkalarından değil bizden hiç kuşkusuz. Konuk gibi oturamayız ülkemizde. Sorunları sahipleneceğiz herşeyden önce, sahipliği kanıt- layacağız. Çanlar bizim için çalıyor, köylü-kentli, kadın-erkek, yan yana, can cana aşacağız yokuş- lan. Çünkü her şey açıklığa kavuşuyor giderek, bunu görmezlikten gelemeyiz. Kiracılar gibi ya- şayamayız ülkemizde. Doğamızı, insanımızı, bu- günümüzü, yannımızı sahiplenmek zorundayız. Nükleer santrallara, öldüren altın arayanlara, ge- leceğimizi karartan yasalara daha güçlü karşı çı- kacağız o zaman. Kiracıları, koruyucu melekleri iyi tanıyarak sahipliğin gereğini yapacağız. 8 Mart bir simge, bir uyarı ancak. Duyarlığımızı kanıtlamak da kaçımlmaz bir görev. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Erzıncan ilin- de bir çağlayan. 2/Soyundange- linen kimse... Portakal ve li- monla yakın ak- raba olan bir meyve ağacı. 3/ 5 Birçeşitkekik... Molibden ele- mentının simge- si. 4/Birvadiya da ırmak üzeri- ne kurulan yük- sek ve uzun köp- 1 2 3 4 5 6 7 8 rü. 5/ Asya'da bir ülke... Denizcilik dilinde "te- miz, düzgün, derli toplu" anlamında kullanılan sözcük. 6/ Eski dilde ko- 3 yun ve keçi... Üzerine yazı yazılan tabaklan- mış ceylan derisi. 7/Ka- racığerin salgıladığı an 6 sıvı... Tann bağışlama- 7 sından yoksun kaİma. 8/ g Söz, lakırdı.. Bankacı- lıkta faizin başlangıç ta- 9 rihi. 9/ lstanbul'un bir semti... "Irlanda Cumhuriyet Or- dusu." YUKARIDA1V AŞAĞIYA: 1/ Afyon yakınlannda bir kaphca ve içme. 2/ Verme, ödeme... Radyo dalgalannın yankısını aîarak cisimlerin yerini ve uzaklığını saptayan aygıt. 3/ Atın, biniciyi sars~ mayan koşma biçimi... Bir nota. 4/ Bir tümün bir parça- sıyla ilgili olan; cüzi. 5/ Cinsiyet... Bir renk. 6/ Tropikal bölgelerde yaşayan çok iri bir kertenkele cinsi... Olum- suzlukbelirtenbirönek. 7/Köpek... "Cevat—": Ressa- mımız. 8/ Bir elektrik motorunda, karbondan yapılmış fırçalarla bobinler arasında bağlanüyı kuran metal par- ça. 9/Kötü ve pıskokan... Radyumelementininsimgesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle