16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ŞUBAT 2000 PAZARTESİ HABERLERIN DEVAMI TURKİYE istanbul A 10 Sinop 6 Adana A 10 Edirne A 10 Samsun PB Kocaelı 9 Trabzon Çanakkale A 12 Giresun Izmir  12" Ankara Manisa A 10 Eskişehir Aydın A 13 Konya Denizli 9 Sıvas Zonguldak A 6 Antalya A 13 Kars < / " v * ^ Parçalı bulutlu Mersin Diyarbakır Sanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van A A A A A PB PB 12 2 6 5 2 -4 0 PB -7 Yurdun kuzeydoğu kesimleri çok bulutlu Doğu Karadenız kar- gslo la kanşık yağmur ve H . . . . kar yağışlı diğer yer- M e l s l n K I DIS MERKEZLER K 3 Berlin K -2 ler az bulutlu ve açık Stockholrn K 1 geçecek. Marmara Londra Y 8 Viyana ile yurdun iç kesim- Amsterdam Y 10 Belgrad lennde yer yer yoğun ğrüküi — Budapeşte PB 8 Madrid PB 14 ojmak üzere sıs gö- " . Y 12 Sofya 6 g rülecek. Hava sıcak- lığı batıda artacak, Bonn doğuda azalacak. Münih Y 12 Roma A 12 Y 12 Atina A 12 8 Zürih A 10 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire A A A A Y A K A 2 18 -6 12 6 8 3 22 A 18 <Z 6 ° . \ > Taşkent 0Aç,k Bulutlu k Çok bukrttu ı Yağmurtu Sulukar Verimli araziler lıeba oldu Yurt Haberieri Servisi- Marmara depreminin ar- dından Yalova'da prefab- rike konutlann Atatürk Tanm tşleünesi'ne ait 1. sınıf tanm arazisine inşa edildiği ve bu arazinin bir daha kullanılamaz hale geldiği belirtildi. Yalova ValiliğTnce hazırlanan "lhtiyaç Fazlası Prefabri- ke Konut Yönergesi" n- den yararianmak amacıy- la başvuranlann kendile- rine verilen konutiara yer- leşmemeleri veya sürekJi olarak kullanmamalan durumunda konutlann el- lerinden alınacağı bildi- nldi. Deprem bölgesinde 32 bin adet kalıcı konu- tun yapım ihalesi mart ' ayındagerçekleştirilecek. Yalova'da Tanm Işlet- meleri Genel Müdürlü- ğü'ne (TlGEM) ait birin- ci, ikinci, üçüncü ve dör- düncü smıfta 3 bin dekar arazi bulunduğunu, 3. ve 4. sınıf topraklar durur- ken 600 dekar 1. sınıf ta- nm arazisinin üzerine prefabrike konutlar ku- rulmasına anlam vereme- diklerini söyJeyen Tl- GEM yetkilileri, "Birind sınıf tanm alanı bulmak çok zor. Bu arazi, üzerine dökük'n binlerce ton yapı matzemesi yüzünden kııj- ianılamaz hale geldL Pre- fabrike konutlar oradan söküise bile arbk kullaıu- Jamaz"' diye konuştular. Açılan iştahlar Yetkililer, söz konusu araziyi, Atatürk'ün öz mah iken ömek çiftlik ya- pılması amacıyla milleti- ne bağışladığını anımsa- tarak tanm alanlannın, il sınırlan içinde olması ne- deniyle "arsa değeri" ka- zandığını belirttiler. Bun- dan dolayı uzun süredir "iştah kabartüğını" savu- nan bir yetkili şöyle ko- nuştu: u Bu araziler baa fırsatçılann iştahını ka- bartıyurdu. Atatürk'ün mirası olan bu topraklar her şeye rağmen bugünJe- re kadar geiebildL Ancak, deprem sonrası bir oMu- bittiye getirilerek burası parçalandı. En verimli topraklar, yani birinci sı- nıf tanm topraklan ma- alesef betonlaşmış du- nıtnda. En kiymetli arazi- lerin üstünde şimdi pre- fabrike konutlar var." Bu topraklann, gelecek nesillere bırakılabilecek değerli miraslardan biri olduğunu, bunun bilin- cinde olan hiçbir insanın bu manzara karşısında sessiz kalmaması gerek- tiğini dile getiren TIGEM yetkilisi. *Şimdi buarazi- leri öneren ve onaylayan- lara sonıyoruz; prefabri- ke konutiar için son çare işletme ararisi ise yamaç araziler dunırken neden birinci sınıf arazilere ko- nut yapımına izin verdi- niz. Orada görevli çiftlik müdürii yetkilileri neden uyarmadi. Bu araziler ve işletme artık bitmiştir" dedi. Bayındırlık ve tskân Bakanlığı Müsteşan AB Helvacı, Marmara ve Düzce depremlerinin ar- dından yapımı planlanan 32 bin adet kalıcı konutla ilgili çalışmaları hızla sürdürdükkrini bildirdi. Helvacı, kalıcı konut iha- lesinin mart ayında yapı- lacağını söyledi. Konutlann depreme dayanıklı inşa edileceğini vurgulayan Helvacı, "Dış kredilerlc finanse edilecek kalıcı konutlann temeli mayıs ayuıdan önce atüa- cak" dedi. Yapım için ge- rekli kredilerin Dünya Bankası, Avrupa lskân Fonu ile diğer uluslarara- sı kredi kuruluşlanndan sağlanacağını ifade eden Helvacı, krediler konu- sunda Hazine Mûstesar- lığı ile görüşmelerin sür- dürüldüğünü bildirdi. Yaklaşık 12 bin dolara mal olması planlanan ko- nutlar, 4'erkatlı olarak in- şa edilecek. 32 bin konut ile yaklaşık 5 bin işyerin- den oluşacak proje için gerekli 500 milyon dolar- lık finansman, dış kredi- lerle karşılanacak. Konut- lar 40 ila 50 firmaya iha- le edilerek, belirlenen sü- re içerisinde inşa edilme- leri sağlanacak. Deprem- zedelere dönük 10 bin adetlik bir başka konut projesi ise daha önce alı- nan karar gereği, Başba- kanlıga bağlı Toplu Ko- nut Idaresi Başkanhğı ta- rafindan, Dünya Bankası kredisi kullanılarak ger- çekleştirilecek. Yönetmeiik uygulanmıyor tnşaat Mühendisleri Odası Izmir Şubesi Baş- kanı Mehmet Karcı, inşa- atlann çoğunda Afet Yö- netmeliği'ne uygun hare- ket edilmediğini belirte- rek "Yeni Afet Yönetme- ligi'nin tam olarak uygu- landığını kimse iddia ede- mez" dedi. Türkiye'nin yüzde 96'sının deprem riski altında bulunduğu- nu vurgulayan Karcı, "In- şaatlarda mevcut yönet- meiik ve standartlaria de- netimitam olarak uygula- mamız gerekmektedir. Aksi halde Marmara Böt- gesi ve Düzce depremleri- nin sonuçlanyla karşılaş- mak her zaman müm- kündür" diye konuştu. Karcı, Marmara ve Düz- ce depremlerindeki yı- kımlann en önemli ne- denlerinden birinin proje ve yapı denetiminin ya- pılmaması oldugunu be- lirtti. m Her taştan Iran • Baştarafi 1. Sayfada ni Türkiye'ye ihraç etme- ye çalışan îran'ın örgüte verdiği destek bir kez da- ha ortaya çıkıyor. tstihbarat kaynaklann- dan alman bilgiye göre Hizbullah teröristleri, özellikle örgütûn güçlü olduğu kent ve ilçeler ile diğer bazi yerleşim birim- lerinde tüm semtlerin, mahallelerin. sokaldann hatta bina ve evlerin teker teker tesp.tini yapıp rapor halıne getirdi. Hizbullah bu yöntemle topladıgı ıstihbaratı de- ğerlendircrek hangi evde kimin yaşadığını. kimin ne iş yapogııu, kendisine sempati duyanlar ile kar- şı görüşteolanlan belirle- meçalışmasıyaptı. Böylecs serıat için "ci- hat" ilan edıleceği sırada örgüt kime silah verece- ğini, kira e\ınde kıskıv- rakyakal»\ıp öldüreceği- ni önceden belirlemiş olacaktı. Istihbarat kay- naklan. Hizbullah tara- ı findan kıilanılan bu yön- *" temin Iraı'da Şah rejimi- ne karşı ja=.latılan Islam devrimi öncesinde molla- lar tarafindan kullanıldı- ğını belirterek, bu yönte- min Iran'da rejimin yıkı- lıp şeriat devleti kurulma- sında oldukça etkili oldu- ğuna dikkat çektiler. Sokak kroküeri Bazı kentlerin semt ve sokak krokilerini çıkaran Hizbullah'ın aynca kimi askeri ve kamu binalan- nın şemalannı da ayrıntı- lı olarak çıkardığmı bil- diren istihbarat kaynakla- n, bu tip bir organizasyo- nun ancak Iran'da eğitilen profesyoneller tarafindan yûrütülebileceğini bildi- rerek "Hizbullah operas- yonunun her adunında karşımıza bu ülke çıkı- yor" görüşlerini aktardı- lar. Hizbullah militanlan- nın sorgulannda örgût ta- limatıyla sık sık Tebriz, Urumiye, Tahran gibi kentlere gönderildikleri- ni ve eğitim aldıklannı itiraf ertiklerini anımsa- tan kaynaklar, örgüt or- ganizasyonlannın İran kaynaklı olduğunun altı- nı çiziyorlar. 'KKTC'nin egementtğiherşeyden önemli9 • Baştarafi 1. Sayfada laylı görüşmelerin ilk gününde gö- rüştüğü bu iki diplomat, taraflann arasında gayri resmi bir mekik dip- lomasisi sürdürmeye devam edi- yorlar. Taraflarla genellikle yemek- lerde buluşmayı tercih eden temsil- cilerin de kesin bir öneriyle gelme- dikleri, daha çok 'prmimiry talks' çerçevesinde kaldıklan ve "Bu çok zor oiur, karşı tarafa kabul etüre- meyiz" gibi ikna yöntemleri kul- landıklan belirtiliyor. BM, görüşmelerin içeriğinin ke- sinlikle gizli turulmasını istiyor; or- taya çıkacak spekülasyonlann süre- ci olumsuz etkilemesmden endişe ediyor. Ancak bazı sorunlann da ya- nıtlanması gerekiyor: Cenevre'deki dolaylı görüşmeler nasıl gidiyor? Ya- kınlaşma görüşmelerinin ardından i- ki liderin anlaşma masasına oturma ihtimalleri var mı? Eskiden Kıbns için federasyon çözüm denirdi, şim- di Rum kesimi federasyona olurder- ken neden Türk tarafi konfederasyon istiyor? tki sistemin farkı ne? Iki li- der aynı otelde kalsa ne oiurdu? Dep- remle başlayan Yunanistan-Türkiye yakınlaşması, Kıbns sorununun çö- zümüne katkıda bulunur mu? KKTC lideri Denktaş'ın danışma- nı MümtazSoysaJ. Birleşmiş Millet- ler'in uyguladığı 'aynnnlar üzerine bilgi verme \asagı'na bağlı kalmak koşuluyla Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı. • • • -Görüşmelerin içeriğine ilişkin bil- gi verümemesi konusunda BM \asa- ğı var. Buna rağmen taraflar. neden birbirterine mesaj niteligi taşıyan açıklama geregini duyuyorlar? SOVSAL- Bu haftakı turda, bu ba- kımdan kuralı, görüşmelenn 2. günü Associated Press muhabirine verdi- ği bir demeçte ılk karşı taraf bozmuş oldu. Denktaş ılk gün konfederasyo- nu savunduğumuzu söyledi. Bunu söylemek karartmayı bozmak değil. Biz Ne\v York'ta ortaya koyduğumuz ve herkesin bildiğı konfederasyon te- zini burada da tekrarlıyoruz. Fakat bu tekrarlama iyi bir karşılık görû- yor, en azından ilgi buluyor, not alı- nıyor, sonılar soruluyor. -Kıbns'ta önerdiğiniz konfederas- yon modelinin federas\ondan farkı ne? SOYSAL - Federasyonda egemen devletler bir araya gelip bir üçüncü, 'kendilerinin üzerinde bir egemen- Hk' yarattıklan halde, konfederas- yonda iki 'egemen devtet' bir araya geliyor. Kurduklan devletin bazı ba- kımlardan egemenliği var, ama bazı bakımlardan da egemenlik doğrudan doğruya devletlere ait. Tabii konfe- derasyon demek bu anlama geleceği için, yani bizim egemenliğimizin fe- derasyondan daha da çok tanınması anlamına geleceği için karşı tarafta reaksiyon uyandınyor. Ortaya koyduğumuz konfederas- yon çözümü, bugünkü koşullarda an- cak gerçekleşebilecek olan çözüm- dür. Devletin egemenligini muhafa- za etmek, ama aynı zamanda da bir birlik kurmak ancak konfederatif bir çözümle mümkün olur. O bakımdan da biz sonuna kadar bunda ısrar et- mek niyetindeyiz. Başka türlü de bir çözüm olmaz diyoruz. Yani bizim bu ısranmız dolayısıyla değil, başka tür- lüsü düşünülemeyeceği için artık ol- maz diyoruz. Bir üniter devlet ya da güçlü biror- tak otoritesi olan devlet kunılamaz artık. - Klerides önceki gün yapnğı açık- lamada kesin bir dille, KKTC'nin ta- nınmasuıda ısrarlı olunursa görüş- melerden bir şey çıkmaz di\or_ SOYSAL - Biz de aynı şeyi söylü- yoruz. Buna yanaşmamakta ısrarlı olunursa görüşmelerden bir şey çık- maz diyoruz. Zaten sorunun bütün güçlüğü de orada. Her iki taraf da tezlerinden kolay kolay vazgeçmek istemiyor. - Yapılan görûşmelerde iki taraf, birbirine nt tezlerini bu kadar açık- tan ortaya ko> muşkea. BM nasıl bir yöntem uvguluyor ki iki taraf da or- tak bir zeminde buluşabilsinier? SOYSAL - Tahmınımiz, iyi gidi- yor gözüken konularda dinleyip so- rular soruyorlar. Yani ileri sürdüğü- nüz tezin güçlükleri, karanlık nokta- lan nelerse onlan soruyorlar ve not ediyorlar. Yani, "hayır bö\1e olmaz, öbür tez şudur" diye BM ile birmüzakere ol- muyor şu anda. Zaten 'dolayb görüş- meİer' denen budur. Dolaylı görûş- melerde taraflan dınlerler, ama ta- raflann görüşlerini birbirine naklet- mezler. Yani biz öbür tarafın ne de- mekte oldugunu bilmiyoruz. - Cenevre'deki görûşmelerde ba- şındanberibirçelişkivanNevt Y- ork'taki görûşmelerde masada 4 ana konu olduğu söylenmiştL Sayın Kle- rides de ajııı şeyi söylüyor. Ancak Denktaş, kendifcri için 7 temel konu oldugunu, ilk turda ve Cenevre'de de bu koDUİann görüşülmekte oldugu- nu söyledi. Nedir bu 7 konu? SOYSAL- Bizi tereddüte düşüren, Genel Sekreter de 4 konu var demiş geçen gün. Sonra düzeltti onu. Biz Ismail Cem ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreu, iki ülkenin yakınlaşması için yoğun çaba harcıyoriar. de, bizim için 4 konu değil 7 konu var dedik. Onlann dile getirdikleri ko- nulara ilaveten (güvenlik, güçlerin dağılımı, tazminatlar, toprak bütün- lüğü-Cumhuriyet'in notu) bizim için konfederasyon konusu var, mal- mülk meselesinin toptan halli mese- lesi, ki Rumlar onu farklı biçimde görüyorlar. Bizim için egemenlik ko- nusu var, buna onlar pek aldınş etmi- yorlar. Bizim için aynı zamanda am- bargonun kaldınlması var. Konfede- rasyon ve egemenlik ile ambargonun kaldınlması bizim için hayati konu- lar. Dolayısıyla bunlann da ilave edilmesi gerekir. Egemenlik konusu halledilmeden biz karşılıklı görüşmeye oturmak is- temiyoruz. Karşılıklı görüşmede biz- den ne isteyecekler? Diyelim ki top- rak istediler. Ben egemen olmadığım toprağı nasıl vereceğim? Benden ni- çin istiyor? Ben diyeceğim ki, "Ma- dem sen o toprağın egemenisin, ben- den niye istiyorsun? Ben egemen ol- mabyım ki toprakvereyim". Mantık- lı değil mi? - Adadaki toprak dağüunı konusu gûndeme gekli mi? SOV SAL - Hiç bunlar söz konusu olmadı şimdiye kadar. Ne New Y- ork'ta oldu ne de burada oldu. Bu ko- nuşulduğu zaman bizim cevabımızı biliyorlar. Egemenlik kabul edilme- den biz toprak konuşmayız. - Ama daha önce Denktaş yüzde 28.5'i kabul etmedL >üzde 29 istedi vs_ O zamandan ben ne değjşo? SO\'SAL - O zaman biz konfede- rasyon demedik, federasyondan söz ediyorduk. Şimdi egemenlik konusu büyük önem kazandı. - Bugüne kadar, çözüm konusun- dald bazı düşünce değişikliklerinin çözüm sürecini olumsuz etkilediğJ sö> lenebüir mi? SOYSAL - Düşünce değişikliğin- den çok... Bakın biz federasyon için 25 yıl uğraştık, hayır dediler. Bazı çözümlere hayır dediler. Bu yakla- şımlann sonucunda anladık ki onla- nn kastettikleri federasyon. aslında federasyon değil. Onlar federasyon bile istemiyor. Öyleyse ben ne diye hâlâ devletimi askıda tutayım. Be- nim devletim zaten bağımsızlık ilan etmiş, onu da tanımıyorsunuz. Ama ben bu kadar yaşamış olan devlerim, ancak konfederatif bir çö- zümle sizinle bir araya gelirim. Da- ha önce razı olsaydınız federasyona, öyle oiurdu. Herkes kendini haklı göstermek için birtakım sebepler buluyor. On- lar da diyecekler ki biz, federasyonu samimi olarak istiyorduk. Federas- yon ancak şöyle oiurdu, siz de onu kabul etmediniz diyecekler. Ne yapa- lım, demek kigörüşler bukadar fark- h. Görüşleri bu kadar farklı olan iki devleti bir araya getirmek istiyorlar- sa dış çevreler. CHnton'ı, Avrupa- sı'yla, o zaman bu kadar farklı olan yaİclaşımlan ancak konfederasyon biçiminde bir araya getirirsiniz. Birbirine yapışmıyor işte. Birbiri- ne yapışmıyorsa, yapışabildiği yer- den yapıştınrsınız. Yoksa birbirine yapışmayan şeyi ille, böyle zorla mengene altında birbirine yapışık, yoksa tutmuyor. -Klerides dün, Clinton, ABve BM, federas\onu destekliyor demiş. Bu konuda açıktan bir mesaj ahndı mı? SOYSAL-Şu anda açıktan bunlar konuşuluyordeğil. Ama şimdiye ka- dar bilinen, buraya gelinceye kadar da bilinen, resmi görüş de o. Güven- lik Konseyi kararlannda da federas- yondan söz ediliyor. Ingilizler de, Amerikalılarda bunu söylüyor. Ama zaten federasyon dendiği zaman da bize yapılan itham, "Siz aslında fede- rasyondan değiL konfederasyondan sözediyorsunuz" ıthamıydı. Önerdı- ğimiz federasyon biçimi, aslında kla- sik bir federasyon biçimi değil, çün- kü çok zayıfbir merkezi sistem öne- riyoruz. Onun için 'önerdiğiniz fede- rasyona girmez' diyorlardı. Öbürle- ri de federasyondan yana olduklan- nı söylüyorlardı, ama onlann önerdi- ği sistemde merkezi otorite o kadar kuvvetli ki, bu aslında federatif dev- lete kayıyordu. Yani iki taraf da de- ğişik biçimde suçlanıyorlardı. Biz şimdi, madem öyle suçlanıyo- ruz ve bizim istedığimızın gerçek ni- teligi federasyonsa biz de açıkça fe- derasyon diyoruz. Yani tezimizi da- ha açık biçimde ortaya koyuyoruz. Öbürleri buna bu kadar reaksiyon göstermekle aslında kendi tezlerinin nasıl oldugunu ifşa etmiş oluyorlar. Biz de karşı tarafla görüşelim, ara- mızda devletler arası bir anlaşma ya- palım. bazı yetkilerimizi devrederiz. Çifte vatandaşlık olur, yani insanlar hern konfederasyonun, hem kendi devletlerinin vatandaşı olurlar vs... - Türkiye'nin AB'ye ûyeiik adayb- ğımn açıklanması Kıbns'ta çözüm sürecini nasıl etkiliyor? SOYSAL - Bizim bu tezimiz Tür- kiye'nin AB'ye adaylığından önce ortaya konulmuştur. 31 Ağustos 1998'de Türkiye aday olsun olmasın, doğru olan tez budur. Türkiye girin- ce, bazı devletler hâlâ onu söylüyor- lar. Avrupa'da bir görüş aynlığı var. Çözüm olsun, öyle girsin deniyor Kıbns için. Bazılan çözüme ulaşıl- madan da alınz diyorlar. Sorunu çöz- mek için Batı'dan bazı kişiler "Bizbu işi hemen çözeriz" diyorlar. Ama gö- rünce anlıyorlar ki çok da basit bir konu değil. lyice çalışıp gelmeleri gerekiyor. Onlar konuyu öğrenene kadar görev süreleri doluyor. 30 se- nedir çözülemeyen konu, öyle bir i- ki ayda nasıl çözülsün? Bizim dedi- gimiz gibi çözülürse hemen çözülür. Biz buraya gelirken koşulsuz herko- nuyu konuşmak üzere geldik. - Annan. bir iki ay içerisinde ma- saya oturulabüeceğinden ve bir yıl içinde de anlaşma sağlanabileceğin- den umutlu oldugunu söyledi?- SOYSAL - Biz buraya gelirken, koşulsuz her konuyu konuşmak üze- re geldik. Yakınlaştırma görüşmele- rine, egemenliğimizin kabul edilme- si halinde katılacağımızı belirttik. Görüşmeler de öngörülen biçimde sürüyor. Öngörülen biçim burada, karşılıklı müzakere olması ya da BM'nin önümüze bir öneri koyması 4 kilo 250 gram eroin ele geçirildi Türk ve Yunan polisinden * ortak uyuşturucu operasyonu İstanbul Haber Servisi - Türk ve Yunan pohsince uluslararasi uyuşturucu kaçakçılanna yönelik gerçekleştirüen ilk ortak operasyonda, tstanbuFda piyasa değeri 40 milyar, Yunanîstan'daki değeri ise 120 milyar lira olan 4 kilo 250 gram eroin ele geçirildi. tstanbul Narkotık Şube Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, Yunanisfan narkotik polisi ile yapılan işbirlıgi sonucu düzenlenen operasyonda. 1 Avusturyah ile 6 Nijeryalı kuryenin yakalandığı belirtildi. Narkotik Şube Müdürîügü'ne Yunanistan polisinden gelen faks mesajtnda, Atina'da faaliyet gösteren Nijeryalı uyuşturucu şebekesinin, Avusturyalı bir kuryeyi îstanbul'a gjönderecegi ve bu kuryenin Atina'ya dönüşöade yamnda eroin getirecegi bildirildi. Bunun üzerine turye>'i havafimanından itibaren takibe alan narkotik polis, bu kuryenin irtibat kurduğu NijeryaJı tüm kişüeri de kontrol altmda tuttu. Operasyonun Türkiye"deki bötümünde gözalüna aunan Nijeryah kurye, Türk polisi eşliğinde Yunanistan'a götürüldü. Nijeryah kuryenin verdiği bilgiler doğnılrusuHda, uyuşturucu şebekesinin patronian olduğu beîirlenea 3 Nijeryalr da Yunanistan'da yakalandı. değildi. Öneri koysaydı koyabilirler- di, sürpriz oiurdu. Burada amaç. ko- nulan biraz derinleştirmek. Mesela onlar bir konuyu "Gelin bu konuyu yann biraz daha derinleştireum" di- yorlar, bazen biz yann şu konulan konuşmak istiyoruz diyoruz. - ABD Bmükelçisi Alfred Mosesve tngiltere'nin Kıbns Özel Temsikisi Da\id Hanney. ilk gün toplanülan- nın ardından Annan tarafindan ka- bul edikliier. Onlann bu süreçteki rol- leri ne? SOYSAL - Bu, BM'nin gerçeği. I- rak ambargosu için, Kosova'ya mü- dahale için BM karan var mı? Yok. ABD karar veriyor, BM bazen uygu- luyor, bazen uygulaması zor olduğu için, Ruslar veto ettiği için uygulaya- mıyor. Bunlar dünyahâkimiyetini el- lerinde rutan devletler. - Eğer öyleyse, son zamanda ABD ile Türkiye arasındaki yakmlaşma, çözümü etkileyebilir mi? SOYSAL - Rumlar bundan tedir- gin oluyorlar tabii. Artık bu yakınlaş- ma niçin var, karşılığında ne isteni- yor?.. Eğer Kıbns konusunda endişe ediliyorsa Türkiye için endişe edil- melidir. "Kıbns'ı verelim kurtula- tan" diye düşünenlerdenseniz endi- şe etmeyin, zaten onun için çalışılı- yor. Amerika pek o kadar, Kıbns Türkiye'den kopsun fılan değil de Rumlan da memnun edecek biçim- de çözülsün istiyor olabilir. Ingiltere kendi üsleri orada kalsın diye çalışı- yor olabilir. BM gücü olmasın, biz olalım diyenler olabilir. Herkes ken- di çıkannın peşinde. Kimse Kıbnsh insanlar şöyle yaşasın diye yapmı- yor. - Görüşmelerin sonunda anlaşma için masay a oturacak bir aşamaya ge- üneceğini düşünüyor musunuz? SO\ SAL - Şımdılık öyle bir şey gözükmüyor. Taraflann temel görüş- lerinde hiçbir farkhlaşma yok. Eğer ille de çözülsün diyorsanız, zayıf bir birleşme olur, çözüldü dersiniz, için- den çıkarsınız. Vanlacak olan çö- züm, en az çatışma tehlikesi olan bir çözüm olmahdır. Temas noktalan az olmalı ki çatışma olmasın. Zorla bir şey olur mu? Iki tarafi adaya hapse- dip müşterek devlet kurun derseniz üç günde kavga ederler. -Görüşmeleri. Türldye'den, Yuna- nistan'dan ve Kıbns'ın iki kesimin- den de gelen yaklaşık 25 gazeteri izü- yor ve sanki uzlaşmaa bir tutum gö- rülmek isteniywr_ SOYSAL-Gazeteler bir mitos ya- ratıyor, sonra bir şeyler bekleniyor. Cem'le Papandreu'nun sanlması so- runlan çözüyor. Denktaş ile Kleri- des'in aynı otelde kalmalan da, bir yakınlaşma sağlamak için düşünül- müşolabilir. Anlasılan bunu ABD'li- ler yaptılar. Biz çok önceden rezer- vasyon yaptırdık. Diyelim beraber çay içeceğiz, bir araya gelince Kıbns konusundan ko- nuşmadan olmaz. Daha önce denen- di, ama bunlardan bir şey çıkmıyor. Meseleyi ciddi koymak lazım. Ege- menliğımiz tanınmadan görüşmeyiz dedik biz baştan. Bütün olanlar plan- lı oluyor. Depremde Yunan kurtarma timlerinin kendiliğinden mi kalkıp geldiğini sanıyorsunuz? Hepsi bir stratejınınparçası: "Türklerin Avru- paaşkından varananaum." Çocukça yapılmak istenen şeyler var. Benim asıl söylemek istediğim, Türk bası- nı bunlara kendini çok kolay kaptın- yor. Amerika adına konuşanlar bile var. Basm biraz daha ciddi tahlil et- sin durumlan. Bu kadar büyük konu- lara duygusal yaklaşılmamalı. Kıb- ns, Ege sorunu şaka bir konu degil- dır Türkıye için. Ege sorunu, Türki- ye ileride denizci bir devlet olacak mı olmayacak mı sorunudur. Sız dostluk adına sürekli ödün üstüne ödün ve- rirseniz olmaz. - Görüşmelerin gidişaündan umutlu musunuz? SOYSAL - Görüşmeler eğlenceli. Öncesinde hazırlık, sonrasında de- ğerlendirme faslı. Birlikte yenen ye- mekler değerlendiriliyor vs. Ama do- laylı görüşmeler laf olsun diye yapı- lan bir şey. Ama laf olsun diye yapı- lırken böyle sürtüşmeler ortaya çıkı- yor. Burada böyle tehlikeler var, iş parlayabilir, bütün süreç bozulabilir. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada "Yumuşak tutarsak Hoca bozulur, sert tutarsak ordu bozulur..." - O zaman yumuşak sert tutalım... Önce gelinen noktayı özetleyelim. Hizbullah operasyonunda en çok telaşlanan parti FP oldu. Art arda açıklamalar yaptılar, olaylann bir an önce açıklığa kavuşmasını istediler. Güzel. Herkes bu- nu istiyor. Operasyon çerçevesinde gözaltılarbaş- ladı. Bunlann arasında bir-iki FP kökenli de bulu- nuyordu. Bunun üzerine FP'liler hedeflerini daha da netleştirdiler, "Madem olaybu kadar büyük, 28 Şubat'ta neden üzerine gitmediler" deyip orduya yöneldiler. Ordudan buna karşı sert açıklama ge- lince, hemen bu tür durumlarda verilecek hazjr de- meci sundular: "Ordu siyasete kanşmasın." Gelişmeler partinin içini de etkilemeye başlayın- ca, Genel Başkan Recai Kutan bu tür durumiar- daki ikinci paketi açıp servis yaptı: • •• • "Suni gündem yaratıyoriar." Bu da ters tepince hemen bunun yanındaki pa- ket açıldı: "Beniyanlış anladıtar. Olaylar medya çarpıtma- sı." iş iyice içinden çıkılmaz hale gelince bir sonraki paketin ucunu gösterdiler: "Meclis zemininde siyaset yapamayacağımızı düşünürsek, çekiliriz. Sine-i millete döneriz." Bu da tutmayınca, yeni bir arayışa girdiler. Geli- nen noktanın özeti şu: FP, nasıl mağdur duruma düşmüş kişi görünü- müne bürünebilirim, sorusunun yanrtını anyor. Bunun arkasında da şu politikanın yattığını söy- leyebiliriz: FP, devam etmekte olan Hizbullah operasyonu- nun ucunun kendisine dokunacağını biliyor. FP, parti olarak bu olaylann arkasındadır, demiyoaız. Aynı iklimde yetişiyoriar, diyoruz. FP saflannda si- yaset yapıp, Hizbullah'ın propagandasını yapan- ların sayısının az olmadığım biliyoruz. FP'liler, ope- rasyonun ucunun kendilerine daha fazla dokunma- ması için ortamı gerip çekme politikası uyguluyor- lar! Gidiş gösteriyor ki, önümüzdeki dönemde bu- nun değişik örnekleriyle karşılaşacağız. Hakkında tutuklama karan bulunan, bir zaman- lar göğsünü gere gere "Ben Hizbullahım" diyen Şevki Yılmaz, saçmalamaya devam ediyor. Bir yandan Hizbullah vahşetini yaratanlann arkasında Israil oldugunu söylüyor, bir yandan da "Ben Hiz- builahım dedim. Bunu, Allah'tan yanayım mana'- anda kuHandım" diyor! ' Kutan, Hizbullah için kullandığı "suni gündem" tanımlamasının yanlış anlaşıldığını defalarca yine- lemişti. FP'nin yan resmi yayın organı Milli Gaze- te'dedün partinin Çankayatoplantısı duyurulurken şu başlık seçilmişti: "Suni gündemler Fazilet'i yıpratamaz." Bütün bu olup bitene hile-i siyaset denmez de ne denir? Tokat olayı Dün Cumhuriyet'in manşetinde yer alan To- kat'taki olay, geldiğimiz noktayı özetlemeye yeti- yor. Polis bir tarikat dergâhına baskın düzenliyor, içerdeki 73 kişiden 38'i kamu çalışanı çıkıyor. Bir komiseryardımcısı da şeriatçı yayın organlannı sa- tarken yakalanıyor! Yeri geldikçe vurguluyoruz. Asıl olan, devletin temizlenmesidir. Türkiye, arada kaşını gözünü ya- rarak da olsa, demokratik işleyişini rayında götür- meye çalışıyor. Devlet organlannı işletmekten so- rumlu olanlar, demokratik rejime inanmış kişiler ol- sa... Irkçı, dinci hiçbir aynmı kabul etmeyen bir egitimden geçirilmiş ve bunu benimsemiş olsa... Irtica, devleti tehdit edecek boyutlara ulaşamaz. Irticayla mücadele edecek kurumun içinde irti- canın militanlan çıkıyor! Hizbullah operasyonu kim tarafindan yürütülür- se yürütülsün, sonuçta siyasi karariılığı gerektirir. Siyasi iktidan elinde bulunduranlar, FP'nin teh- ditlerine boyun eğmeden, ödün vermeden hare- ket edebilecek mi? Operasyonun başarısını bu soruya verilecek yanıt belirleyecek. GAP'm tanıtımı înternet'le yapılıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhuriyet tarihinin en büyük yatınmı Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Internet'te açılan siteyle dünyaya tanıtılıyor. GAP kapsammda yatınm ve ticaret olanaklannın sergilendiği "www. guneydoguanadolu.net"te Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne ilişkin aynntılı bilgiler ve linkler de yer alıyor. Yakm gelecekte site üzerinden elektronik ticarete (e-commerce) başlanması planlanıyor. Güneydoğu Anadolu üzerine oluşturulmakta olan en kapsamlı înternet sitesi, ekonomik ve sosyal yönden uzun yıllar ihmal edilmiş bölge için yarattığı tanıtım ve sanal ticaret olanaklan ile yeni bir açılım sağlıyor. www.guneydoguanadolu. net adlı site, 6 ait sayfadan oluşuyor. Bölgesel projeler sayfasında kamu ve özel sektöre ait kurum ve kuruluşlann kendilerini ve bölge ile ilgili projelerini anlatmalanna olanak tanınıyor. Arşiv sayfasında, înternet kullanıcılan, araştırmacılar ve işadamlan bölgeye ilişkin kitap, fotoğraf, akademik çahşmalar, tezler ve süreli yayınlara ulaşabilecek. Iller bölümünde Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin tüm illeri hakkında aynntılı bilgiler bulunuyor. Fihrist sayfasında bölgede gerekli tüm adresler, telefon ve faks numaralan ve e-mail adreslerini bulmak olanaklı. Sohbet ve forum sayfasında da siteyi ziyaret edenler sohbet etme olanağı bulacaklar. Güneydoğu Anadolu'ya ait tüm bilgileri içermek üzere oluşturulan sitede, bölge haberlerinin yayımlanacağı bir de elektronik gazete bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle