16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ŞUBAT 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP'den MHP'ye suçlama • ANKARA(Cumhuriyet Börosu)-CHPGenel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, devlet kurum ve birimlerinde partizanca kadrolaşan MHP'nin sivil toplum örgûtleri, meslek kuruluşlan, sendika ve kooperatifbirliklerini 'tehdit ve şantaj' yoluyla rahatsız etmeye başladığinı söyledi. Bazı demokratik kuruluşlann genel kurullanna MHP taraündan müdahale edildiğini ve ele .geçirme girişimlerinin hızlandmldığını belirten Selvi, hükümetin diğer ortaklannı bu yanlışı düzeltmeye çağırdı. Gendkupmay'ın tepkisi kaçnulmazdı' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yümaz, Genelkurtnay Başkanlığı'nın FP'ye yöneük sert açüdamasını değerlendirken "Genelkurmayın tepkisi kaçınılmazdı. Çünkû suçlama vardı. Refleks bir davranışü" dedi. ANAP Genel Başkanı Yılmaz, dün bu konuya ilişkin sorulan yanıtlarken 28 Şubat'tan en zararlı çıkan partinin RP ve bugûnkü FP olduğuna dikkat çekti. Susupluk konulu kitaba dava • lstanbulHaberServisi- Işadamı Kemal Derinkök, Susurluk kazasının ardından nyayımlanan "Çetele" adL •kitapta, kışılık haklanna . saldın olduğu gerekçesiyle yayınevi ve kitap yazarlan hakkında manevi tazminat davası açtı. îstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde başlayan davada, davalılar Doğan Yurdakul ve Cengiz Erdinç'in avukatlan, Derinkök hakkında, "çok gizli" ve "gizli" ibareli 11 adet inceleme ve soruşturma raporunu mahkemeye sundu. Kemal Aydm gözaltmda • GÖLCÜK(AA)- Gölcük'te, depremzedelerin dün yaptığı eylemin planlayıcısı oldugu öne sürülen Kızılay Bölge Koordinatörü Kemal Aydın gözaltına alındı. llçe Kaymakamı Adem Karahasanoğiu, yerel televizyonlann haber programında, kendisiyle röportaj yapılan minik bir depremzedenin "Bizi çağıran Kızılay görevlileri, 'yemeğiniz kesilecek, hakkınızı arayın' dedi. Biz de geldik"' dediğini anlatarak Aydın'ın da bu yayın sonrası başlatılan soruştunna kapsamında gözaltına alındığını bildirdi. Yılmaz Tekhı'e davaaçıldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Cumhuriyet Başsavcıbğı, emeklı MİT mensubu Yılmaz Tekin tarafından kaleme alınan ve yayımlandıktan sonra teşküatm başvurusu üzerine toplatılan "Bir Gizli Servis Mensubunun Anüan/Meslekte Ilk Yıllar/Çuvaldız 1" adlı kitap nedeniyle yazar ve yayın hakkmda ağır hapis istemiyle dava açtı. Ecevittn kabulü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Bülent Ecevit, KKTC Bülent Ecevit Anadolu Lisesi'nden gelen öğrenci ve öğretmenleri kabul etti. Ecevit, Cenevre'de süren Kıbns görüşmelerinde Rum Yönetimi lideri Glafkos Klerides'in, KKTC'nin tanınmasına karşı çıkan açüdamasını nasıl değerlendırdiğini sorması üzerine. "Klendes'in çok açık seçik bır gerçeği kabul etmediği, içine stndiremedıği anlaşdıyor" dedi. Koalisyon ortaklan, DYP- FP önerisini Anayasa Komisyonu'nda reddettirmeyi planlıyor 5 arü 5'te düğmeye basıldıANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-Hükümet ortağı partiler, cum- hurbaşkanının 2 dönem 5'er.yılh- ğına seçiimesine dönük anayasa değişikliği konusunda tam destek alabilmek için FP ve DYP'nin, cumhurbaşkantnın halk tarafından seçümesini içeren Anayasa deği- şikliği önerisini TBMM Başkan- lığı'na sunmalanm bekleme kara- n aldüar. FP ve DYP'nin ise ortak öneri ıçin gerekli imzayı toplayıp bir kaç gün içinde TBMM Baş- kanüğı'na sunmalan bekleniyor. FP Genel Başkanı Recai Kutan. halkoylaması konusunda kamu- oyunda bir beklenti yarattıklannı belirterek bu nedenle, DYP ile ha- zırladıklan ortak öneriyı 1 -2 gün içinde TBMM Başkanlığı'na su- nacaklanm bildirdi. tktidar ortak- lannın ise FP-DYP önerisini Ana- yasa Komisyonu'nda reddettirip "5+5" förmülünü imzaya açarak süreci hızlandırmayı planladığı öğreniJdi. Başbakan Bülent Ecevit'ın ön- ceki gün muhalefet partisi liderle- riyle yaptığı toplantının ardından, gerek "cumhıırbaskanının halk tarafindan seçUmesüıe*' ilişkin DYP-FP önerisinin incelenmesi, gerekse TBMM tarafindan seçii- mesine dönük Anayasa değişikli- ği önerisinin biçimlendirilmesi için bütün partilerin kanlımıyla bir komisyon oluşturulması kararlaş- tınldı. Özellikle DYP, Ecevit'in değişiklik önerisinin. "cumhur- başkanı 5 yühğına, iki dönem seçi- lebflu*" ifadesiyle sınırlı tutulma- snıdan rahatsız. DYP Genel Baş- kanı Tansu Çüler, Ecevit'in öneri- sinde, Cumhurbaşkanı Süleyman DemireTle ilgili özel bir düzenle- me öngörülmedığine işaret ederek "Bu öneri yeterince açık değü. Bu öneri 7+5'i kapsar mı? Buna bak- mak gerekiyor. Hukukçulanmız bunu incelevecek. Aynca bir özel komisvonda da bütün bu öneriler değerlendirilecek'' dedi. ÇUler, ge- rek halkoylaması, gerekse 5+5 formülünün kendi önerileri oldu- ğunu ve her ikisinin de arkasında durduklanm belirterek "Sandık konuhır,öncehaDcoyiamasıiçinoy- toma yapuır, bu tecefli etmrvorsa, Mectis tarafindan seçihnesi öneri- a oyianır" görüşünü dile getirdi. Başbakan Ecevit'e "cumhur- başkanm halk tarafindan seçüroe- a önerisinin önceOTİanmasTko- şulunu getiren Çiller'in bu tavnnın amnda ise seçmene karşı bu duru- mu politik malzeme olarak kullan- ma isteğinin yattığına işaret edil- di. Çiller, önceki günkü açıklama- lannda da "Oncebunu miatacağız ki, reddedüirse, halka, 'bakın sızı bu kadar kişi adam yerine koyu- yorlar' diyeceğiz'' sözleriyle bu ni- yetini de açıkça ortaya koydu. Çiller, önceki günkü görüşme- de Ecevit'e ikinci koşul olarak da, seçmen kütüklerinin "bflgBayar ortamuıa taşuımasma" ilişkin ya- sal düzenlemenın. Anayasa deği- şikliğinden önce geçirilmesini ge- tirdi. Görüşmede Çiller'in Ecevit'e, "Bize tahkün yasaian öncesinde bu sözü verdiniz ama gerçekleştir- mediniz. Hiç ohnazsa bu Anayasa değişiktiğmden önce bunu gerçek- leştireüm'' görüşünü ilettığı bildi- rildi. Ecevit'in de buna onay ver- diği ve DSP Gnıp Başkanvekili Emrehan Habcı ile DYP Gnıp Başkanvekili lurhan Güven'e bu konuda çahşma yapmalan için gö- rev verdiği belirtildi. ANAP Genel Başkanı Mesut Yıhnaz, Cumhurbaşkam Süley- man Demird'in görev süresinin uzatılmasına ilişkin olarak partisi içindeki eleştirilerin anımsatılma- sı üzerine, "Eleşurfler grupta ol- madı, amaroerkezkarar toptanb- smda beni şaşntacak sayıda arka- daşun, benimle mutabakat içeri- sinde obnadıklannı söyledüer. Bü- tün partilerde farkh düşünen arka- daşianmız var. Sonunda sağduyu gaMpgeteceknr"dedi. MHP'li TBMM Idare Amiri Ahmet Çakar da, cumhurbaşkan- hğma MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeti'nın aday olması gerek- tiğini söyledi. CHP, 20 Şubat'ta yapılması planlanan 'Altı OkKurultayı 'na katılmama kararı aldı Erdem: 4 Altı ok'un özü tarüşılmazADANA (Cumhuriyet Güney Üleri Bürosu) - Adana Ulusal Güçler Meclisi'nce düzenlenen ve CHP Parti Meclisi Üyesi Hasan Fehmi Gü- neş'in de konuşmacı ola- rak katılacağı "Alü Ok KunutayTna CHP katıl- mama karan aldı. CHP Genel Sekreteri larhan Erdem katılmama gerekçesinı açıklarken "Ahı ok'un özü tarüşıl- maz. Tarbşüacaksa biz tarüşuız" dedi. Hasan Fehmi Güneş ise alö ok il- kelerinin yaygmlaştınl- masına hizmet edecek bir davetten geri duramaya- caklanm belirterek bu ko- nuda tekelcı davranama- yacaklarım söyledi. Sol Güçbirliği Kurullan top- lantısı sonunda alınan ka- rar gerefince 19 Mayıs 2000 tarihinde Ankara'da topianmasına kararverilen "UhnalGüçbir- Mği KnnAa>i"nın gerçekleştirilmesi ama- cıylaAdana'da UGM tarafından 20 Şubat'ta yapılması planlanan "AltıOkKıırukayrna CHP katılmama karan aldı. CHP'nin bu karan, PM üyesi Hasan Feh- mi Güneş, ÎP Genel Başkan Yardımcısı Ha- san Yaiçm, Prof. Dr. SinaAkşin, Suphi Gür- so^irak, Prof. Dr. NejatKavmaz ile Prof. Dr. M. Can Akyolcu'nun konuşacağı kuruitay öncesinde tartışmalara yol açö. CHP 11 Başkanı Av. EtfaemHakkı Öztürk Özdi kadın : Dinciyobadar vepara düşkünüdür ADD Gend Başkanı w esld Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, "Dinci geçinen yobazlar kadm ve para dfişkûnfidâr. Dördöocü kadım aldıldarmda ne dinkri kahr ne imanlan*' dedl Yekta Güngör Özden, tÜ Fen Faküitesi Konferans Salonu'nda 'Tûrkiyc'de Hukuk' konuln bir konferans \erdL Oğrenci ve öğredm üyekrinin tzkdiği konferansta, toplumun Atatürk'ü anmaya, tembeffik yapması nedenn le yü/ü olmadığmı' beürten Özden, Atatürk'ün hukuka saygt» nedenivie Türkiye'nin saygın bir devlet olmasuıa karşm, gericilerin günümüzde yaşatağı çiridnnİderm hukuka ve çagdaşhga gö^e düşûrdüğûnû söytedL Evlerin alnnı mezara çevireâere açikça tepld göstermeyen siyasfleri ekştiren Özden'e, IÜ adma öğreaciler tarafindan bir şûkran plaketi verfldL kurultaya katılmama karariannı şöyle açık- ladı: "Altı oko tarnşmak raönhasıran CHP'nm hakkı ve tüzüksel akeJeridir. CHP dışmdahiçbirkunını,knruluş>«organlann altı oku tarbşma}-a hakkı yoktur." CHP Genel Sekreteri Erdem, Adana il ör- gütunün karannı onayladıklanm ve benim- sediklerini belirterek "Biz altı oku kendhniz aranuzda tarbşınz. Doğrusunu isterseniz, altıokuntaruşdmasmıda pekistemem. Çün- kü, altı ok CHP'nin simgesi, özü bir yerde. Hemen hemen her kundtayda buntar taro- şrimış şeylerdir. Karan da veröınisiir. Önü- mözdeki kurultavda da tarDşdabnir. Parti içindedetarhşüabflir. Bubakundan bagnaz depm"dedı. Kurultaya konuşmacı olarak katılacak Hasan Fehmi Güneş ise Erdem'in söyledik- lerini "Kendidüşûnceferi" diye nitelendirdi. UGM Yürütme Kurulu Başkanı Mustafa Berk ise UGM çahşmalannda CHP'nin ba- şından beri yer aldığını, kuruitay hazırlıkla- nna da il sekreteri Sefer Bostan'ın görevli olarak katıJdığına işaret ederek "Biz alo oku tarüşmıyoruz. Altı ok temeiinde ulusal güç- fcri birleşririp ikodara taşnnakisthvruz. Ay- nca alü oku knnsenin tekettnde görmüyo- roz"dedi. Berk, Türkiye'de ekoniminin düzeltilme- si, adil gelir dagılımının sağlanması, Susur- luk'lann önlenmesi, terör örgütlerinin çö- kertilmesi ve yeniden tam bağunsız Türki- ye'ninyaratüması için altı okun iktidara gel- mesi gerektiği görüşünü savundu. Adana'da iki yü önce örgütlenen UGM, 27 örgütün katıltmıyla gerçekleştirildi. FP'de aynşmaya doğru... Her geçen gün güçlenen muhalif cephe olağanüstü kongre istedi Yenilikçi kanattan Kutan^a rest• Kutan'ınTSK'yihedef alangrup konuşmasına Genelkunnay'ın verdiği sert yanıtla birlikte başlayan parti içi tartışma büyüyor. Kutan'ın istifasıru isteyen Kayseri Milletvekili Gül, gelinen noktada FP'nin yara aldığını ve bu durumdan kurtulmak için acilen bazı adımlar atıbnası gerektiğini savundu. seri Milletvekili AbdullahGâlol- mak üzere parti içinde 'yenilikçi kanat' olarak değerlendinlen mu- halifler, Kutan'm istifasını iste- mekle yetinmeyerek olağanüstü kongre istemini de dile getirdiler. Kutan'ın 'devlet vesryasetdeneyi- mini' vurgulayan muhalifler, "Bu kadar yanhş yapmanr? mnmlmn SEBAHAT KARAKOYUN ANKARA- FP'de muhalif cep- he genişlerken yenilikçi kanat ola- ğanüstü kongre isteminde bulun- du. FP grubunun dün basına ka- palı yapılan toplannsında Genel Başkan RecaiKutan eleştiri bom- bardunanına tutuldu. Başta Kay- değtt. Sizi dışandan müdahakler- le \-anhsa sürükkvenler var" di- yerek 'Erbakan'uıyönlendirid ol- duğu imasmda' bulundular. Kutan'ın Türk Süahlı Kuvvet- leri'ni (TSK) hedef alan gnıp ko- nuşmasına Genelkurmay'ın ver- diği sert yamtla birlikte başlayan parti içi tartışma büyüyor. FP gru- bunun önceki gün basına kapalı olarak yapılan toplantısında baş- ta Gül ohrıak üzere yenilikçi ka- natta yer alan milletvekilleri Ku- tan'a sert eleştiriler yönelttiler. Toplantıda en sert eleştiriler, yenilikçi kanadın önde gelen isimlerinden Gül'den geldi. Gül, Kutan'm gnıp konuşmasının ar- dından Genelkurmay'dan verilen yamtın çok sert olduğuna dikkat çekerek "Partiye yöneük suçla- malara yanrt vermek bir yana, aceleyle bir açıklama yapdarak 'bunlarbizim düşüncelerimiz de- ğil' diye savınınıaya geçfldi Düz bir çizgimiz obnah, Söytedikleri- mizîn arkasında dunnahyız" de- di. Gül, gelinen noktada FP'nin yara aldığını ve bu durumdan kur- tulmak için acilen bazı adımlar atüması gerektiğini savundu. Gül, 14 Mayıs'ta yapılacak olan olağa- nüstü kongreyi beklemeden he- men bir olağanüstü kongre iste- mini dile getirirken, son gelişme- lerin Kutan'm istifasını da kaçı- nılmaz kıldığuu belirttı Benzer eleştirilerde bulunan diğer muhalif milletvekilleri de Kutan'ın devlet ve siyasetteki de- neyimlerine karşm sık sık hata yapüğına dikkat çekerek, bunun Erbakan'ın müdahalecı tavnndan kaynaklandığı imasmda bulundu- lar. FP'de gelenekçilenn önde ge- len isimlerinden Süleyman Arif Emre, Gül'ün olağanüstü kongre istemine karşı çıkü. Milletvekillerinin önemli bir bölümü, kapatma davasıyla ilgili endişelerini dile getirirken, Ge- nelkurmay'ın çıkışının davayı olumsuz etküeyeceğini savundu- lar. IRMIKIAYDEN ENGİN [email protected].. Ufffff... (Biliyoaım, biliyorum yazıya böyle başlanmaz. Ama ne ya- payım, içimden geldi: Ûfffff!..) Okuryazar sayıldığımızdan, yani yazmanın yanı sıra okumak gibi de bir uğraşımız olduğun- dan, her sabah zorunlu bir "ga- zeteler tunı" atanz. -— _ - Dün de attık. Sonra da üffffi Hizbullah vahşeti artık man- şeüerden inmiş, yakında tek sü- tuna inecek gibi. Yani artık çukur kazıp ceset bulmaya bile alışılı- yor bu ülkede. Gel de üfff çek- me. Iş, kara-mizahın en zifiri ka- rasına kadar vardı. Nitekim Sa- bah gazetesindeki meslektaşla- nmız -itiraf edelim ki kıskandığ)- mız- bir mizahla durumu özetle- yh/ermişler. Birinci sayfada bir küçük kutu: Açılan çukursayısı: 15. Çıkan ceset sayısı: 54. Ce- setlerin illere göre dağılımı: Is- tanbul 19, Konya 12, Diyarbakır 9, Tarsus 7, Ankara 3, Batman 2, Adana 1, Antalya 1. Yani lafın bittiği, "üfffTün baş- ladığı noktadayız. ••• Hem "yazar", ama hem de Ufif'lü, Püfff'lü Bir Köşe Yazısı... "yazar" sayılıyorsun ya, üffffFle- sen de, püffFlesen de gazete tu- runa devam. Işimiz gücümüz kalmamış, şimdi de Yılmaz Güney' i didik- lemekteyiz. Didikleme önce ay- nntıda başladı. "Yılmaz Güney bir lumpendi" dendi. Marksiz- min bir teriminin bu ölçüde eği- lip bükülmesine anlam vermek zordu. Kansını döverdi, silahla oynamayı severdi, fılmlerinde şiddeti yüceltirdi, popülizm ya- pardı, zaten Yumurtalık Yargı- cı'nı da öldürmüştü, katildi filan dendi. Kaçınılmaz yanıtlar gekJi. Sa- natın çeşitti dallannda anıtsal ürünler vermiş Jean Genet'ler, Thomas Mann'lar, Marki de Sade'lar, Oscar VVHde'lar anım- satıldı. Yılmaz Güney sineması- nı bu ölçütlerte değerlendirme- nin saçmalığı vurgulanmak is- tendi... Ama tartışma burada kalma- yacak gibi. Şimdi Yılmaz Gü- ney'in sinemasında (ve yer yer kişiliğinde) simgelenen değerler tartışılacak besbelli. Hatta tar- tışma Yılmaz Güney'den çıka- cak, 6O'lı ve 70'li yıllara damga- sını vuran, Yılmaz Güney'in bir halkasını (sıradan bir halkasını) oluşturdugu değerler didiklene- cek. Didikleyenlerden büyük ço- ğunluğu gençlikterinde bu "de- ğeriert savunmuş, bu değerier- le kimliğini tanımlamış kalem er- babından oluşmakta. Adeta "vah vah ben zamanında ne bi- çim değehere ve Cılkülere sahip olmuşum" utancını yaşayanla- nn bir günah çıkartma, geçmi- şinden, "inkârederek" kurtulma ayinini.izlemekteyiz ve izleyece- ğiz. Üffrfkiüfffi ••• Yani, gazete turuna devam. Haydi buyrun. Hasan Pulur ağabeyimle Hakkı Devrim us- tamız, "önünde ceket iliklene- cek köşe yazan kaldı mı, kalma- dı m/"yı tartışıyorlar. Ben zaten şu "köşe yazan" denen devekuşuna takmışım. Bir de önünde ceket iliklenecek- ler ile iliklenmese de olurlannı ayınmak... Püfff ki püfff!.. Üfff ki üffR.. Ceket düğmeterini biryana bh rakın, şu "köşe yazan" ne de- mek kuzum? Ortaokul edebiyat kitaplann- da bile öğretilir(di); gazetede sü- rekli yazanlara "muhanir" denir ve yazdıkları da türlerine göre aynlırdı: Makale, fıkra, sohbet, tefsir... Muhanir ile muhabirin birbiri- ne kanştığı; makalenin sohbet fıkranın tefsir niyetine sunuldu- ğu bir medya kargaşasında, her- kesi aynı sepete doldurup "kö- şeyazan" diye tuhaf bir de terim icat ettiniz mi, tartışma da ister istemez ceket düğmeleri ile sı- nırlanır. Benim ölçütüm daha yalın: (Bence) Sohbet yazan Hakkı Devrim'in de, (bence) fıkrayaza- n Hasan Pulur'un da önünde ce- ket düğmeterimi elbette iliklerim. Ama yazdığı "köşey\ "köşe dönmenin" sıçrama tahtası ote- rak kullanan, insanlığın binlerce yıldır biriktirdiği değerleri bir ka- lemde silmeyi huy ve hüner bel- leyenler, üstelik bunu saygı du- yulacak biraydın sorumluluğuy- la bile yapma özenini gösteıme- yip beceriksiz bir "soVgü" ede- biyatı ile karşımıza çıkanlar önünde ceket bile giymem ki düğmelerini ilikleyeyim. Başta dedik ya okuryazardan sayılıyoruz. Okur'luğa ara verip yazar'lığa geçsek iyi olacak. Bu furyada, gazetenin eteklerinde bir yer ayınp bizi de "köşe yaza- n" yaptıklanna göre, ister iste- mez bugün de biryaa yazıp tes- lim etmek gerek. Ceketimin iliklerini çözüp ma- sanın basına oturmanm zamanı- dır... Not: Tırmık'i buraya kadar okuyup da "Eee, ne demiş ol- dun sen şimdi, yani ne demeye yazdın bunlan" diyenlere yanı- tmdır Bir şey demek istemedim. Bugünkü köşemi dokJurmam la- zımdı, doldurdum. llle de ceket ilikleyin demiyorum, ama itiraf edin ki nice "köşe yaz/s/"ndan daha kötü de olmadı... POLİTİKA GÜ1NLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA Kürt - İslam SentezL. Geçmişi sorgulamadan faili meçhul cinayetler, terörü besleyen iç ve dış odaklar aydınlanabilir mi? Her olayda bir 'örtüleme' yöntemi gözleniyor, son Hizbullah vahşetinin ortaya çıkardığı ortaçağ zihniyetinin arkasındaki odaklar da bu nedenle gözden kaçınlıyor... Bunca yaşadığımız acılar bizi ne zaman umudun aydınlığına ulaştıracak? Bizler için hüzün bir yaşam biçimi oldu... Abdi Ipekçi'nin kızı Nükhet Ipekçi ne diyordu: "Biz katillerin kimler olduğunu biliyoruz..." Toplum da biliyor... Ipekçi öldürüldüğünde Bülent Ecevit başba- kan, Süleyman Demirel ana muhalefet lideriydi... Bir süre sonra Demirel başbakan oldu... Aradan 21 yıl geçti... Oral Çelik dışarda, Mehmet AJi Ağca Italya'da cezaevinde, Abdullah Çatlı öldü... Ipekçi neden, niçin öldürüldü? 12Eytül 1980sonras)sürecebaktığımızda, Ipek- çi cinayetini düzenleyenlerin 'devlet içindeki si- lahlı güç'le kişisel çıkarlan için işbiıiiği içinde ol- duklanna tanık olduk!.. Ipekçi cinayetinden 21 yıl sonra Hizbullah vah- şetiyle karşılaşan toplum, yavaş yavaş toprak al- tından çıkanlan çürümüş cesetlere, kemiklere alı- şıyor, hergece ekran basına kilitlenen ınsanlar 'me- zar evleri'ni bir dizi film gibi izliyor... Peki, bugünlere nasıl geldik, bu vahşeti daha ön- ce hiç görmemiş miydik? Elbet gördük!.. 1980'li yıllarda Islamı birieştirici bir öğe olarak kullananlar, havadan hadisler atanlar, Güneydo- ğu'daki PKK terörünü 'bir avuç eşkrya' diye nite- lendirenler, Türk-lslam Sentezi'ne Kürt-lslam Sentezi'ni yapıştınp yaşadığımız coğrafyada ge- niş bir kitle tabanı sağlayacaklannı sandılar... Bugün Fazilet Partisi'nin kendi içindeki açmazı, bir başka deyişle Hizbullah'ı aklar birtutum alma- sı, olayı derin devlete bağlayıp işin içinden sıynl- ması bu nedenledir... • • • Hizbullah vahşetini daha açık görebilmek için son 20 yılı iyi değerlendirmek gerekir... Birincisi 1980-1990, ikincisi 1990-2000... Rabrta'dan Türk imamlara maaş ödenmesi... 12 Eylül 1980 döneminin başbakanı Bütend Ulu- su'nun açıklamalannı, Milli Güvenlik Konseyi'nin karariannı Cumhuriyet arşivinden, Uğur Mum- cu'nun 'Rabıta' kitabından bir kez daha okudum... Rabıta bir şeriatçı örgüt değil miydi? öyleyse Bakanlar Kurulu karanyla yurtdışındaki din görev- lilerine Rabıta'nın maaş ödemesine ilişkin onay ne- den çıktı? 12 Eylül'de Diyanet Işleri Başkanı Tayyar Altı- kulaç, Devlet Bakanı Mehmet Ozgüneş e başvu- rup şöyle dedi: °Rabıta (Oünya İslam Bihiği)yurtdışındaki imam- lara maaş ödemek istiyor." özgüneş, Altıkulaç'ın Milli Güvenlik Konseyi Ge- nel Sekreteri Orgeneral Haydar Sartok'la görüşme- sini önerdi... Sonunda iş "Rabıta imamlara maaş ödesin" di- ye bağlandı, Bakanlar Kurulu karan çıktı... Tarih: 28.4.1981... Artık yurtdışındaki imamlara Rabıta maaş ödü- yordu... O imamlar Rabrta'dan maaş alıp, dinci örgütten- menin Avrupa'da temelini attılar... Işte bugün içinde bulunduğumuz durumun bir kolu da Rabıta'yla bağlantılıdır... Elbet bu durumdan Necmettin Erbakan ve ar- kadaşlan, tarikatlar kâriı çıktı; olayın bir boyutu 1980 yılının ortalannda Güneydoğu'ya sarkti; ön- ce Islami Hareket, ardından Hizbullah 'tetikçi' ola- rak kullanıldı... • • • < *••-. • -.-- Başa dönecek olursak, Hizbullah adlı dinci terör örgütünün Güneydoğu'da nasıi palazlandığını sor- gulamak, mezar-evler gerçeğinin attındaki olgu- lan saptamak hem bizlerin, hem de devlet ve siya- sal erkin görevi olmalıdır... Bir terör örgütü ister sağcı, ister solcu; ister din- ci, ister dinsiz dsun, belli kaynaklardan destek gö- rüp beslenmezse evlerin bahçelerini, zemin katla- nnı mezara dönüştürebilir mi? Bugün tanık oluyoruz ki hem FP lideri Recai Ku- tan hem de dinci çevreler son yirmi yıllık süreci de- ğeriendirmeden, "Bugünlere nasıl geldik" sorusu- na yanıt vermeden Hizbullah'ı örtmeye çalışıyor- lar... Uğur Mumcu, Ahmet Taner Ktşlalı cinayetleri- ne alkış tutan, "BirKemalist daha öldürüldü" diye başlık atan şeriatçı medya, önce kendi özeleştiri- sini yapmalıdır... Ama din pazariamacılan kendi çıkariannı korur- lar... Tıpkı Cüppeli Ahmet Hoca gibi!.. [email protected] Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 GOZLERIN POYRAZ Cumhuriyet k i t a p I a r ı Gazeteci-Yazar Hikmet Çetınkaya'nın içindeki fırtınalı ' evTende geliştirdiği, duygu denizınde darnıttığı yazılan. Bir solukta okunacak, kımı zaman bir nisan yağmuru altında. bazan poyraz yelinin soğuk savurganlığında ya da karanlık bir gecenın yalnızlığında yeniden okunacak, yer yer okunacak bir kitap bu kitap 'Cumhuriyet Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 ^ kitap kuliibû (34334)Cağak)ğlu-lstanbul Te): (212)514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle