Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
• ŞUBAT 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt
' AKAD'ın düzenlediği toplantıda 'yanlışlann 20. yüzyılda bırakılması' sözü verildi
Alanyay
da 'pişmanhktan' Mmçknmeye».' ~ * Kentin byısmda durup, nhtımdan
"Tophaue" yamaçlanna ve "Kale"ye
doğru bakıyorsunuz...
JCarşınızdaki yanmada, sadece "tari-
. hna" değıl, aynı tanhı geleceğe de taşı-
f
yan "e&anevi bir uygarüğuı" bütün gi-
1
zemi ve görkemıyle sarmaladığı bir
- "amtsal tepe" olarak Akdeniz'i göğüs-
lüyor...
r Tıpkı, "Avnıpa Mimari Vlirasun Ko-
f ruma SözJesmesi"ndekı ünlü "StT" ta-
s nımında vurgulandığı gıbi: "tasaneme-
ğiyie doğal çevrenin bütünkştiğT bir
' alan.
- Aynı tepeden, bu kez dönüp "kente"
doğru bakıyorsunuz..
Karşınızdaki "betonanne apartman-
: lar yığmı", sadece bir zamanlann yem-
"• yeşıl "narenciyeovasınr değıl, aynı ova-
yı ınsan sıcaklığıyla ve yaşama kültürüy-
r
İe bezeyen zanf ve kışılıklı eski evleri
de altına alıp yok ederek, arkadaki "dağ-
ı tara" yaslanıyor.
- Tıpkı, sayısız yazırruzda dıle geürdı-
- ğımiz, 20. yüzyılın ıkinci yansında tüm
Türkrye'yı tutsak alan imar yagması-
nın, yüzyılın sonundakı genel göruntü-
( sü gıbi: "Rant amacryla doğal ve kent-
; sd çevrenin taşlaşünkhğT bir alan...
ıkisi de cşsiz\»
Binncı manzaranın, hem peyzaj de-
ğeri, hem de askeri, dinsel ve anıtsal bı-
- nalanndan sivil mımarisıne dek yapı ör-
• neklenyle dünyada eşi, benzen yok gi-
bi...
Nasıl olsun kı Anadolu'ya hoşgörü-
yü, incelığı ve "geçmiş kûlturfere de say-
gıyı" taşıyan "SeJcukhT uygarlığı baş-
ka hangı ülkede yaşandı kı Alanya'da-
kinin bir benzeri de orada olabilsin?..
Antalya Kültür Müdürii Musa Seytr-
cLtarihe hep sıyasal gözlüklenyle bakıp,
kültürler arasuıda bıle aynmcılık yapan
çevrelenn öteden ben hep "Ugjsiz" kal-
dıklan ve adeta sadece Osmanh'ya sa-
hip çıkarak, büyük bır vefasızlık ıçinde
"görmezden gekfikkri" Selçuklu sana-
tı için düzenlediği seminerlerden bırin-
de şu örneklen vermıştı:
"Ünlü Selçuklu Sultanı Uluğ Keyku-
bad, Alanya iç kalesinde görkemli sara-
yını yapnnrken, hemen 50 m. yakmın-
dakiBizans kihsesini de yıkmayıp koru-
_muştu— Aspeodostiyatrosanudaonanp,
Ahtaki fotoğraf 1970lerden. Üsttekiisel980Terdeıı~Kocabfr hıraylarüketildL
SeJçuklulardu."
, Işte bu tanhte eşine az rastlanır kül-
arihini ve doğasını
son 20 yıldaki
duyarsız kentleşmeye
teslim eden Alanya'da,
2000'li yılların temel
gündemi "koruma
öncelikli imar"
şeklinde belirlenecek,
yitirilen kültürel
kimliğe yeniden
kavuşulacak bir gelecek
için de bundan
böyle izlenecek
politikalann hedefleri
ilan edildi...
türel duyarlılığın yarattığı, 140 burcu
bulunan Alanya kâlesi ve eteklenndekı
KızdKule'yle. Tersane'yle ve cami, tür-
be, bedestenle bezelı miman peyzaj da
elbette kı "benzerstz" olacaktı...
Ne var kı "ikinci manzaranın" da, ya-
nı Alanya Kalesı'nden kente bakarken
gözlennızın önune senlen o azap ven-
cı "yeni görünrüniuTde dünyada eşı,
benzen olduğunu söylemek zor...
En ufak bır boş alan bırakmamacası-
ıoa, mcyve bahçelerininl
h«ne»tümag»ç'-''
lannın da kesilmesi pahasına yan yana
dıkılmış sayısız "kisilik yoksunu apart-
manlar" ovaya ve gıderek dağlann ya-
maçlanna dogru öylesıne yayılmışlar
ki, her nasılsa aralannda sıkışıp kalmış
az sayıdakı eskı Alanya evını de tam bır
kuşatma altına alarak kentsel sılüetten
bıle sılınmelerine neden olmuşlar...
Yeşılın yerine betonun, incelığin ye-
nne kabalığın, güzelhğin yenne çirkın-
Iiğm, dağ ve deniz manzarası yerine kır-
li, paslı duvarlann, ağaç yenne bıdon-
lann, kiremıt çatı yerine kolılerin yığıl-
•(1
dıfı damlsnn ve sağlıkyerine hastahğnr
yeğlendiği böylesine duygusuz bır şehir-
cılik anlayışı, acaba başka nerede ola-
bılır kı benzerıne de rastlanabılsin!..
Alanya 'dakı "tarihi kaleveçevresi'' ile
"yeni kent dokusu~arasındakı ışte bu
carpıcı çehşkıyı "uygarnğm lehine" bır
çözüme doğru yöneltmek, ve hıç değil-
se artık şu 21. yüzyılda cevre ve kültür
mırasının elde kalabılen füm değerlen-
nı koruyabılecek "kimlikli bir gehşme"
ıçın ızlenmesı gereken polıtıkalan belır-
lemek üzere, 22Ocak2000günu düzen-
lenen panel ve forum, her yönüyle bü-
yük bır "derneşme" ve gıderek karşılık-
lı "sözleşme" toplantısı gibıydi...
Henüz bırkaç ay kadar önce, bir grup
duyarlı Alanyalı'nın ve Alanya dostla-
nnın kurduklan "Akdeniz Kültürleri
Araşünna Denıeği1
' (AKAD), ılk etkın-
hğınj -2000TerdeKültürel Sorumhıhık''
başlığıyla düzenliyor ve yerinde bir ka-
rarla temel tartışma konusunu da bu so-
rumluluğu yaşama geçırmenin en önem-
lı uygulama alanı olan "•imarve kentfcş-
me" sürecınde yoğunlaşnnyordu...
Katıbmcılardan Prof. Dr. Metin Sö-
zeo'ın toplantıdakı "ügivi" gördükten
sonra. "Bugün,buetkinlikle,Alanya'nın
sankiikincikurtuhışgünüilanediliyor"
diyerek tarihsel önemıni vurguladığı
toplantıyı, Beledıye Başkanı ve AKAD
Yönetim Kurulu Başkanı Av. Hasan Sl-
pahioğlu da şu sözlerle başlatıyordu:
"Amacunız tarihi ve kültürel değerieri-
mizi daha iyi korumanın yanı sıra. aynı
zamanda bu değerierimizin ,\lan\a'nın
geJeceğme deyön vermesini sağUmak-
Kültürel kunnğm öne çıküğı bir yeniden
imar sflreci başlatmakJ"
Pekı, bugüne dek ve özellikle son 20
yılda aynı kültürel kımlıği göz ardı eden,
kentı ve ovayı adeta taşlaştıran, çirkın ve
özensız rant yapılaşmasınm kale çevre-
sındekı StT alanmın bile ıçme sızıp ta-
nhsel dokuyu parçalatan, "yok edfci"
imar sürecının "sorumhılan'' kimlerdi?
Bu büyük duyarsızlığm yarattığı çar-
pık, kişiliksiz ve "azman" boyutlara
ulaşmış yapılaşmamn mevcut "sinir bo-
zucu görüntüsünü" de düzeltmek için
acaba şımdiden sonra "nefcryapdabinr-
Bu sorulardan da "birindsi", aslında
neredeyse "berkessorumhı" olduğu için
ıster ıstemez bır "gerilnn'' yaratsa bıle,
"tophımsal bir pişmanhğın" varlığım da
kanıtlayarak toplanüya Prof. Metin Sö-
zen'in vurguladığı "misyonn" yüklü-
yordu.
"tkinci soru" ise umudun ve buna
bağlı yem bır coşkunun kapısını aralı-
yor,Alanya'nınrümyanlışlannı20 yüz-
yılda bırakarak, geleceğe 'Harihrvle sar-
maşdolaş" yürümesımn "22 Ocak Ka-
rartan" fonımun sonuç bildırgesındeki
"aUoşlarla" ılan ediliyordu...
Sözün kısası o gün Antalya Ticaret ve
Sanayı Odası salonunda, "pişmanhğm
bflince dönüşmesinin" 2000'lerdekı ılk
büyük adırru anldı AKAD'ın toplanöda-
vetıyesındekı çağn metnı de zaten şöy-
le noktalanıyordu: "Dünyada, en uznn
yolcululdar bile küçûk bir adımla başb-
yor_"
'Geleceğin uygar kenti, tarihiyle barışık kent olacaktır'
6
22 Ocak Kararları
9
aDoslarla...
Selçuklu Tersanesi ve kale yamaçlannın 1970'lerdeki görüntüsü.
AJanya Tıcaret ve Sanayı Odası Salonu'nda
yaklaşık 8 saat 300 kışıhk bir kaülımla gerçek-
leşen a
2000Terde Kültürel Sonımluluk" baş-
lıklı panel ve forumun bıhmmde, butun gun ya-
pılan tartışma ve değerlendırmelerde "fikir
bnüğme" ulaşılmış ılke v e hedefler bır "soouç
biMirgesine" bağlanarak hem ızleyıcılerin hem
de konuşmacılann ortak ımzalanyla ve oybir-
lığıyle ilan edildi.
Forumu yöneten ve toplanb düzenleyıcisi
AKAD'ın da kurucu üyesı olduğu, arkadaşı-
mız Deniz Som'un alkışlar arasuıda okuduğu
büdırgeden bazı bölümler özetle şöyle:
"1) Dünya Uygarlıklar Tarihi 'nin beşığı
olan TüHaye 'de, 2000 'lerin öncelikli günde-
mi kültürel birikımlenni koruyan ve sahip çt-
kan bir ülke olma kimhğıni kazanmaktır. Alan-
yalılann AKAD girişımi, bu çabanın ileri bir
adımı olarak desteklenmektedir
2)AvrupaBiriiği 'nde ve dünyada onurlu ve
kişilikli bir ulus olarakyer alabilmenın önko-
şulu da her turlü imar ve kentleşmepolitıka-
sında tarihin ve doğanın korunmasına önce-
lik vermekîır.
3) Yukandab temel ilkeler ışığında, bundan
böyle Alanya 'da:
- AKAD, Mimarlar Odası, ÇEKÜL ve diğer
duyarlı sıvil kurumlann temsiliyetiyle oluştu-
rulacak bir yerel çevre, kültür ve denetleme
kurulu, kentin kimlikligelışmesineyönelık ka-
rar ve politıkalarda belediyenin ortağı olma-
lıdır.
- Kent ve çevresindeki elde kalan tüm kül-
türel değerler belirlenecekbır envantere bağ-
lanmah ve mevcut imarplanlanndah bu mi-
rası gözetmeyen kararlar yeniden düzenlen-
melidir.
- Çevre ve komşu beledıyeler arasmda ko-
ruma öncelikli dıyalog ve ışbırliğı süreci baş-
latılmah, imarplanlan da bu hedefedönük bir
uyum içinde hazırlanmalıdır...
- Aynı belediyelerde, bundan böyle yoğun-
luk arttırıcı, tarihi dokuyu ve doğal çevreyi
olumsuzyönde etkileyecekyeni imar kararla-
n alınmayacağı, meclis kararlarıyla ilan edü-
melidir
- Kent merkezi otomobilden anndınlmalı,
yayalaştırma düzenlemelerıyaygınlaştınlma-
lıdır.
- Mevcut çarpık ve çirkın kent dokusunu, ta-
rihe ve yerel kimliğe saygılı yem imar sürecı-
ne uyumlu kılacak kentsel tasarım, yenileme
ve peyzaj projelen baslatılmahdır
- Kültürel ve doğal çevreyi tahrip eden tu-
rızm yapılaşmasına son verilerek özellikle
mevcut ve eski yapı stoku ile bunlarla uyum-
lu ölçeklerdeh yöresel mimariyi gözeten pan-
siyon turizmciliğine dönülmelidir.
- 4) Bu hedeflen içerecek bir bölgeplanla-
masının, yıne koruma öncelikli olarakAntal-
ya-Alanya kuşağını kapsayacakşeküde hazır-
lanması, artık ertelenemez bır görevdir.
- 5) Forum katılımcılar, "Geleceğin kenti
tarihiyk barışık kentolmalıdır"çağnsma tüm
yerel ve ulusal kesimleri destek olmaya davet
etmektedırler... (22/Ocak/2000 - Alanya. lm-
zalar HasanSipahioğlu, Prof. Dr Aydın Kıtnt,
DenizSom, BülentBaykal, Musa Seyirci, Ok-
tay Ekinci, OsmanAydın, Prof. Dr Metin Sö-
zen, İsmaüKaraman, ÇEKÜL üyeleri, Mimar-
lar Odası üyderi veAKADyöneticüeri ve tüm
katıhmcdar.~)
Galeri Nev, 19. MadridARCO Sanat Fuarı 'na katılıyor
'Adına ev denen nezarethane'
KültürServisi-GaleriNev, buyıl 19'un-
cusu düzenlenen Madrid AR.CO Sanat
Fuan'na Bülent Şangar'ın yapıtlanyla ka-
tılıyor.
Fuarda 29 ülkeden 259 galeri yer ala-
cak. Galeri Nev'in yer alacağı bölümün
adı 'Project Rooms.' Carlos Basualdo,
Francesco Bonami, Hou Hanru, Roza
Martinezve OctsvioZaya'dan oluşan 5 kı-
şılikjürinın seçtiği bu bölümde 35 sanat-
çı yer ahyor. 10-15 Şubat tarihleri arasın-
da Madrid Juan Carlos I Sergi Merke-
zi'nde yer alcak fuara bu yıl Italya davet-
li ülke olarak katılıyor Her yıl bir ülke-
nin öne çıkanldığı ARCO Sanat Fuan'nda
AchiDe Bonho Otiva'nın küratörlüğünde
Italyan galerileri ülkelennın sanatçılannı
sunacak.
Bülent Şangar, fuarda 3 ayn fotoğrafik
enstalasyonunu sergileyecek. Bülent Şan-
gar'ın çalışmalannı iki kategoriye ayırmak
mümkün. Şangar, Istanbul'u büyük bır
şehrr olarak ele alıyor ve görüntülerini bu
bağlamda yeniden biçimlendıriyor. Ikin-
ci olarak ise sanatçı daha küçük bir ala-
aa, ev içıne girerek buradaki yaşamdan ke-
sitler sunuyor izleyiciye.
Bu çalışmada sanatçının kendisinin ve
lilesınin görüntülen birbuinı takip eden
tahneler haJinde ele alımyor. Sanatçmın
• 29 ülkeden 259 galerinin kaüldığı Madrid ARCO Sanat
Fuan'na Galeri Nev Bülent Şangar'ın 3 ayn fotoğrafik
enstalasyonuyla katılıyor. Fuar çerçevesinde
gerçekleştirilecek olan 'Paylaşılanlar ve Yanlış Anlamalar'
başlıklı paneli ise Türkiye'den Vasıf Kortun yönetecek.
İsimsiz(PeDcere) adlı 90 fotoğrafdan olu-
şan çaiışması 5. Uluslararası Istanbul Bi-
enali'nde de sergilenmişti. Burada pence-
re önü, ev ile sokak, ıçerisı ile kamusal alan
arasındakı yerdir. Pencere önü, aynı zaman-
da, tül perdenin çizdiği, anlaşılamayan
bir smın ifade eder. Görüş tek yönlü, içe-
riden dışanya doğrudur. Tül perde gele-
neksel kültürdeki kafes pencerenin yeri-
ni almış, ev tesettüre girmiştir.
VisrfKortun, Bülent Şangar'ın çalışma-
larmı; ıçensı ile dışansı, kırsal kesim ile
kentli, geleneksel ile sivil kültürlerin içi-
çe girip sıkıştığı, kmkna noktası hiç gel-
meyecek gibi görünen görkemli bir çözü-
lüşe, yaralı bir topluma tutulmuş çarpık
bir ayna olarak değerlendiriyor: "Bülent
Şangar çauşmasında ailesini kuilamyor
(aynı zamanda kurgusal) ancak onlar ne
bir denek ne de sosyolojik bir örnek. Sa-
natçı sizi kapmuı eşiğine kadar, evinin bir
odasun, neredeyse anahtar deliği hizasm-
da bakmaya çağınüğmda, gözlediğinizin
o denli mahrem olmadtğmı farkediyorsu-
nuz. Yatakta yaşh bir kadm yabyor. Ka-
dm,odadaki eşyalar kadar durağan. Top-
lumun belleğinden aktl hastalannı, sakat-
lannı ve yaşlılannı gizteyen bir kültürün
özelligi bu. Burası adına ev denen neza-
rethane."
Almanya, îsviçre, Hollanda, Bulgans-
tan, Romanya, Yunanistan gibı Avrupa'nın
çeşitli ülkelerinin yanı sıra Sao Paolo ve
Istanbul bienallerinde de yapıtlan sergi-
lenen Şangar, ilk kez uluslararası bir fu-
ara katılıyor. 1989 ve 1990 Uluslararası
Stockholm Sanat Fuan'na katılan Galeri
Nev, 10 yıl aradan sonra yeniden ulusla-
rarası arenada yer alacak.
Fuar süresince düzenlenecek 22 pane-
lm birini ise Türkiye'den Vasıf Kortun yö-
netiyor. "Pay laşılanlar veYanhş Anlama-
lar'' konulu panelın Kortun dışuıdakı ka-
tılımcıları ise Jesus Fuenmayar. Maria
Hlavajova, Douglas Fogle ve Mika Han-
nula. Şangar'ın tstanbul BienaU'nde de sergflenen çahşması 90ft)toğraftanohışuyor.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Sanat Ejitiminde
'Sanat Üzerine
Düşünme'nin Yen (IV)
Üç haftadan bu yana, sanat eğitiminde "kuram-
sal" dersler ile "uygulama" arasındaki bağlantı-
lar üzerinde durmaya çalıştık. Şimdi sıra, bu bağ-
lantılan -sanat alanından bir kavramı kullanacak
olursak eğer- belli bir kompozisyonda birleştir-
meye geldi.
Ilk olarak en genel bağlamla işe başlayalım ve
şu saptamayı yapalım: Programlarında sanat
üzerine düşünmeye her aşamada yer vermeyen
bir sanat eğitimi, kesinlikle başarısız kalmaya
yargılıdır. Çünkü böyle bir eğitim sürecinden ge-
çen öğrencilenn çoğu, eğitimlerini sanat ile za-
naat arasındaki aynmın bilincine yeterince vara-
madan tamamlayacaklar, bunun doğal sonucu
olarak da kimi zaman -büyük bir olasılıkla da ço-
ğu zaman!- yalnızca sanatlannın tekniğini çok iyi
bilmeyi, sanat yapmakla eşanlamlı sayacaklar-
dır.
Ikinci olarak sanat üzerine düşünme, her tür-
lü düşünme eylemi gibi, ancak sürekli bilgiyle
beslenme yoluyla gerçekleşebılecek bır eyiem-
dir. Sanat eğitimi veren kurumlardaki "kuramsal"
derslerin amacı da, işte bu beslenmeyi sağlamak-
tan başkaca bir şey değildir. Sanat Tarihi, Este-
tik, Temel Sanat Kavramlan, Sanatın Toplumbi-
limi, Sanat Psikolojisi vt>. gibi daha önce de bu
sütunlarda sözünü ettiğimiz dersleri vermekle
yükümlü olanlar, hedef-kitlelerinin sanatçı aday-
larından oluştuğunu ve her adayin/çırağın, ken-
di uygulamalarından kaynaklanma sanatsaJ so-
rulara bu kuramsal derslerde yanıt arama hakkı-
na sahip bulunduğunu asla unutamazlar/unutma-
malıdırlar.
Bu bağlamda örneğin herhangi bir sanat eği-
timi kurumunda sanat tarihi derslerini veren öğ-
retim elemanı, konulannı genellıkle uygulama-
dan kopukluk izleniminı uyandıran, tehlikeli bir ba-
ğımsızlık atmosferiyle sarılı olarak değil, fakat
sanatın öğrencilerinin kendi uygulamalannın ta-
rihleriyle hesaplaşmalannı olanaklı kılacak bireş-
güdüm temelinde işlemelidir. Bunun gibi, este-
tik dersleri veren bir öğretim etemanının da ama-
cı, sadece öğrencilere onlann uygulamaya han-
gi noktalarda bağlayabileceklerini kestirmekten
aciz kaldıkları estetik kuramlarını ezberletmek
değil, fakat bu kuramlar aracıyla kendi uygula-
malannda hep göz önünde tutabilecekleri este-
tik ölçütleri kazandırmak olmahdır. Öte yandan
sanatın toplumbilimi (sanat sosyolojisi) alanında
öğrencilere rehberiik etmeyi üstlenen kişi de öğ-
rencilerine ancak toplumsal koşullann/olaylann
tarih boyunca sanatın uygulamalanndaki izdüşüm-
lerini sergileyebildiği ölçüde işlevini yerine getir-
miş sayılabılır.
Buraya kadar hep sanat düşüncesinden ve
sanat eğitimi veren kurumlarda öğrencilerisanat
üzerine düşündûrebilmekten söz ettik. Bu'hede-
fin temel koşulu, yukandan beri değiniten tüm ku-
ramsal derslerin ezber yöntemiyle değil, fakat
tartışmayöntemiyle işlenmesidir. özellikle sanat
gibi, ancak tek tek bireylerin kendi yaratıcılıkla-
nndan kaynaklanabılecek bir alan söz konusu ol-
duğunda, ilerde tuvalıyle, mermeriyle, çamuruy-
la, çizimleriyle vb. tek başına hesaplaşacak olan
öğrenciden kuramsal dersler bağlamında eğitim
sürecinde sessiz kaJmasını, hocasının dedikleri-
ne ses çıkartmamasını, söylenenleri ezberlemek-
le yetinmesini beklemek, gafletten başka bır şey
değildir. Eğitim sürecinde kendi ürünlerinin yeri-
ni sanatta tartışma yoluyla aramasına olanak ta-
nınmayan bir sanatçı adayından ilerde kendiken-
disiyle hesaplaşması nastl beklenebilecektir?
Açıkça belirtelim ki bugün ülkemizde sanat
eğitimi veren kurumlann çoğunda "kuramsal"
dersler ile uygulama arasında bu bağlamda bir
eşgüdümün variığından söz edebilmek, ne ya-
zık ki olanaksızdır. Bu eksikliğin başlıca neden-
lerinden biri de -yine açıkça belirtmek gerekirse-
, söz dinleyen öğrencinin çoğunlukla tartışan öğ-
renciye yeğlenmesidir.
Sanatın oğrencılerine sınırsız tartışma hakkını
tanjmaktan korkmayaJım. TarbşmaJarsırastnda on-
lann yanlışlara sapmalan karştsında da ne şaşı-
ralım, ne de öfkeye kapılalım. Şunu unutmaya-
lım ki, eğitim sürecinde yanlışlannı yüksek sesle
dile getirme olanağından yoksun bırakılacak sa-
natçı adayından ilerde büyük bir olasılıkla ancak
yanlışlannı kendinden bile gizleyen, dahası bel-
ki desürekli yanılmazlık yanılsaması içerisindeya-
şayan bir "sanatçı" çıkacaktır!
e-posta: ahmetcemal@superonline.com
Acem20@hotmail.com
BUGUN
• AFM Kerem Görsev Jazz Bar'da saat 22.00'de,
Fatih Erkoç Group konser verecek. (231 39 50)
• AKSANAT'ta saat 19.00'da Prof. Dr. Metin
And'ın 'Osmanh ve tslam Mitolojisi' başlıklı dialı
söyleşisi izlenebilir. (252 35 00)
• DULCİNEA'da saat 20.00'de Mustafa
Kaplan/Uvumlama dans performansı görülebılir.
(245 10 71)
• ADA KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 21 OO'de
Figen Şakaa'mn 'Neyse Ne' başlıklı stand-up
göstensı gerçekleşecek. (249 5519)
• CRR'de saat 19.30'da Orphenica Lyra grubunu
oluşturan Jose Miguel Morero (Lavta gıtar),
Alessandro Carmignani (kontr tenor) ve Nuria Nial'ın
(soprano) verecekleri konser izlenebilir. (231 54 98)
• BABYLONdasaat 21 30'daBirolTopaJoğlu nun
Karadenız türküleri dinletisi gerçekleşecek.
(292 73 68)
• NÂZIM HtKMET KÜLTÜR VE SANAT
VAKFT'nda, 18.30'da Mma Urgan'nm söyleşisi
izlenebilir. (252 63 14)
• İTALYAN KÜLTÜR MERKEZt'nde saat
19.00'da Feffini'nın yönettiğı '8.1/2' adlı füm
görülebilır. (293 98 48)
• BORUSAN'da saat 18.30'da Ahmet Güner'in
'Stravinskv ve DiğerterP başlıklı söyleşisi
gerçekleşecek. (292 06 55)
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZt'nde saat
19.00'da Fransız şarkıcı Adrienne bir konser
verecek. (244 44 95)
• BitLGt ÜNTVERSfTESf nde saat 19. OO'da ZeJd
Demirkubuz'un yönettiğı 'C Blok' adlı fîlm
görülebılu-. (216 23 15)