25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 2000 ÇARŞAMBA 14 l L J l \ kultur@cumhuriyet.com.tr Derviş Zaim, senaryosunuyazdığı veyönettiğifilmde Susurluk olayından esinlenmiş \x bir belgesel değil, Susurluk'un yanı sıra başka şeyler de var; genel Türkiye manzarasını aktarmak için sokaktaki küçük insanın, bir koşucunun öyküsünü de Susurluk'la aynı sepete koydum. Son dönem Türk toplumunun eleştirisini yaptık. Büyük ve küçük insanlann bir arada olduğu, rastlantı ve kaos üzerine bir film bu. Birbirinden bağımsız beş ayn öykü bağlamında farklı sosyal kesimden insanlann yollan kesişiyor.' Filmde Haluk Büginer, Sanem Çefik, Biilent Kayabaş, Uğur Pblat, AH Sürmeü, Taner Barlas ve Taner Birsei gibi isimler var. (Fotoğrafiar: UĞUR GÜNYÜZ) Tiller oynaşırken olan çimenlere olur'KühwServisi-'Tabutta Rövaşata'ıle önemJı bir çıkış yapan Derviş Zaim, yö- nettığı ve senaryosunu yazdığı yeni fil- mi FiDer ve Çimen'ın çekimlerine baş- ladı Haluk Bflginer, Sanem ÇeHk, Bü- lent Kayabaş, Uğur Polat, Rrza Sönmez, An Sürmeii, Taner Barlas, Taner Birsei gibi isimleri bır araya getıren filmin ya- pımcılığını son Bond fîlmı 'Dünya Yet- mez'ın Türkiye çekimlerini gerçekleştı- ren Pan Film üstlenmış. Susurluk olayından esınlenerek oluş- turduğu senaryo için Derviş Zaim, "Bu bir belgesel değft, Susurrak'un yanı s m başka şeyler de var; genel Türkiye man- zarasını aktarmak için sokaktaki küçük insanın, bir koşucunun öyküsünü deSu- surluk'la aynı sepete koydum" diyor. "Fflmi analiz etmek için'kım kımdir' gi- bi beigesei bir yaktaşun çok doğru değfl. Böyk bir yaklaşım filme ve izfeme sn-a- smda ahnacak hazzazararverir.Kurma- canın bütün sevaplan günahlan senar- yoda ve nfande yer alacak. "Fıller ve Çımen' adı, 'Fıller oynaşır- ken olan çimenlere olur' deyiminden gi- duereklo)iKİu.Kotayİ2Jenebflecek,kara- mizah tarafi olan, ancak benim değer verdiğim başka çeşitderinlikler banndı- ran ve keşfîni izleyiciye bırakmak istedi- ğim özellikier de taşıyan bir film. Gerek türlerle Ugüi anşverişi, gerek sinema ta- rihinden beslendiği kaynakiar oisun si- nemaseverlerin beğenecegı bir film yap- maya çahşOm.Aynızamanda sinemannı heyecan,sürüldeyicSk öğelerine önem ve- ren bdeyicinin de aynı oranda ilgisini çe- kecek bir film yapmayı amaçbdım." 'Öykü heyecanh ve sürükleyicT lç ve dış çekimler yan yanya, fılmın tamamı Istanbul'daçekiliyor. Yönetme- ne^örciküçuk ınsanlara yakla§ım bakı- mından 'Tabutta Rövaşata' ıle benzer- likler taşıyor, ama 'Filler ve Çimen'üı çok farklı tarailan da var. 'Tabutta Rö- vaşata'nın yapım sürecinde 'çokdeğer- li yardımlar' almasına karşın yalnız ol- duğunu belirten Derviş Zaim, bu film- de ıse Pan Film'in büyük katkısına de- ğınıyor. Yapım anlamında çok daha güçlü ol- masının fılmın tümünü etkilediğini, sos- yal ve çokbüyük panoramah bir film ya- pabildığini söylüyor. Böyle bır tasanyı 'Tabutta Rövaşata' koşullannda gerçek- leştirmesinın çok zor olduğunu vurgu- luyor. "Son dönem Türk toplumunun eleştirisini yapOk; dağrtnğı oranda top- layan, topiadığı oranda dağıtabiien birya- pısıvar filmin. FUmi bağunsız vapmaımz da ayn bir arn. Senaryoyu yazarken ka- famda benrledigim ent oyuncu kadrosu, amaytş vesevgiyle senaryoyu okudutar ve kabul ettiJer. Büyük ve küçük insanlann bir arada olduğu, rasüanö ve kaos üze- rine birfitmbu. Birbirinden bağnnsız beş ayn öykü bağbmmda farkh sosyal kesim- den insanlann yollan kesişiyor." "Filler ¥E-Çunen"de isadamı kimli- gınde karanlık bağiantılan olan binnı canlandıran Haluk BUginer. Türkiye'de yeni, 'genç' yönetmenler arasında çok önemb' bulduğu Derviş Zaün'le ilk kez çalışma fırsatı bulduğu için memnun: "Sabit ve iizücü, girift ilişldler içinde ye- rinialan bir adamı canbndmyorum. He- yecanlı ve sürüldeyki bir öykü, izleyici- ftin beğeneceğini ümit ediyorum." Bülent Kayabaş, filmde ve sinema oyunculuğu yaşamında ılk kez bir poli- nkacıyı canlandınyor "Yediayönce Der- viş Bey bana senaryoyu getinngmde çok çarpıa venginç buktum.Baa şeyterin al- tinı çizmemek gibi bir karar akük ant- mtzda.Zaim,senaryoya yeni birşeylerek- leyebffir ya da çıkarabffir, çekimleringün sayısmda uzama varmış. Susturulmus, gündeme getse de hemen örtbas edilmiş bazı şeyler tekrar ortaya konuyor, ama tepki izleyiciye ait olacak. Ülkede potiü- kacı olmak çok kolay da oynamak pek kolay değU, ben bir bakanı canlandnîyo- rum." Aşk, ihanet, kan, cinayet» Filmde koşucuyu canlandıran Sanem Çelik'e âşık olan birini oynayanAlı Sür- meii'nin rolü kabul etme öyküsü ise il- gınç: "Oghımla Kumkapt'da gezerken vanyatmtşbirgemigördük.'Gemıde fi- mi de henüz bitmişti. Orada da şö\1e bir cümk vardı; 'Bır memleket gıbıdır ge- mı'. Iki gün sonra da Derviş Zaim aradı ve oğlumla gördüğümüz gemiyi görüp görmediğinıi sordu ve senaryoyu oku- mamı istedL Ben de o gemiyi gördüysen, tamamdedmıZaim"e. Dahaövküvüoku- madan kabul eönn." Tabutta Rövaşata da çaycı rolunde ızlediğimız Nadi Gülerbu filmde Alı Sürmeli'nin canlandırdığı adamın yardımcısı rolünde... Pan Fılm'den sorumlu AB Akdeniz, senaryoyu okuduktan ve Derviş Zaim'i bıraz daha tanıdıktan sonra filmin yapım- cılığını üstlenmeye karar vermiş."Se- oaryo, Montpeüier senaryo yanşmasm- da ilk ona kalan çok güzel bir ynhşma Kasım ayinda gösterime girmesi bekle- niyorfSmin; çokerkenoiduğundan Idm- se fada açıklama yapmak istemiyor. Bol köpüklü bir ayran, bir macera filmi, bol miktarda aksiyon, öldürmeler var film- de. Istanbul'un gecekondu manaDelerİB- den en lüks otellerine kadar tamamen kentte geçiyor öy kü. Aşk, ihanet, kan, d- nayet gibi yaşamda ne varsa beş öykü merkezinde bagJantrian Sanem Çeük'in canlandırdığı maratoncu karakteri sağ- byor.'" Venedik Film Festivali 'nde dünya prö- miyeri gerçekleştirilecek olan ve tüm ekibin ümitli olduğu filmin müzıkleri ise Teoman(küçük bir rolü de var) ve Ser- darAteşer'eaıt. Medya sahnede soı^ıılamyor 'Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru' îstanburda sahneleniyor • Ankara Devlet Tiyatrosu, medya ve hukuk devletini sorgulayan oyunu 'seyirci dramaturjisi' ile sahneliyor. Yönetmen Aliye Uzunatağan "Demokratikleşme sürecini tamamlamamış toplumlarda bireyin tek başınalığına ve çaresizliğine yönelmiş bir sorgulama, bu oyun" diyor. 3VNKARA (Cumhuriyet Bürosu)-An- kara Devlet Tiyatrosu, Heinrich BöD ve Margarethe von Trotta'nın "Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru" adlı ünlü ya- pıtını bu hafta lstanbul Devlet Tiyatro- su'nda sahneliyor. Yönetmen Aliye Uzu- natağan. medya ve hukuk devletini sor- gulayan oyunu, "seyirci dramaturjisi'' ile sahnelediklerini belırtırken, "Demokra- tikleşme sürecini tamamlamamış toplum- larda bireyin tek başuıahgma ve çaresiz- liğine yönelmiş bir sorgulama diyebiKriz bu oyun için'' diye konuşuyor. "KatharinaBlum'unÇiğnenenOnuru", rastlantı sonucu polıs tarafrndan aranan biriyle bir akşamlık ilişki kuran sıradan bir kaduun başma gelen olaylan konu ediyor. Polis baskmıyla birlikte bir anda kadının yaşanu gazete manşetlerine taşı- nırken, medya ve hukuk devleti sorgula- nıyor. Heinrich Böirünromanını Marga- retha von Trotta'nın oyunlaştırdığı yapı- tı Türkçeye Yücel Erten çevirdi. Yönet- menliğini Aliye Uzunatağan'ın üstlendi- ğı oyunda Şebnem DüTigfl. Faruk Günu- ğur, Sinan Pekinton, Sabri Ozmener, Bu- rak Sergen, Pınar Yığcı, tbrahim Kalay- cıoğlu, CahitÇağıran,Meral Niron, Meh- met Gökçer, Tansu Aytar, Erkan Alpago, Mustafa Şekercioğhı, Tayfun Orhon ve Mesude Yılmaz rol alıyor. Oyunun dekorlannı Sertd Çetiner, kos- tümlerini Nalan Türkoğhı, ışık düzenıni Ersen Tunççeldç hazırladı. Katharina Blum 13 yıl önce sahnelen- diğınde, bu oyundaki rolüyle "Yıhn En lyiKadm Oyuncusu" seçilen Uzunatağan, yapıtın ıçenği ve güncel oluşunun ken- disını etkilediğini belirtiyor. Oyunu ''se- yirci dramaturjisi'' ile sahnelediklerini Oyunda, polis baskmıyla birtikte bir anda kaduun yaşamı manşedere taşınryor. kaydeden Uzunatağan, "Sevirdsalondan avnknğı zaman akhnda kalacak tek cüm- leyi saptadık önce. Buna üst hedef diyo- ruz. Üst hedefe bağh kalarak oyunu dra- maturji masasına yanrdıkve 2 haftabk dd- di bir irdeleme yapnk. Oyunun içeriği, se- yirciye çok doğru aktanlsm diye çok sa- de, çokyahn bir reji anlayışıyla yaklaşnk" diye konuşuyor. Medyada suçu belirlenmeden kişinın kimliğini parçalayıcı hatalar yapıldığına işaret eden Uzunatağan, eleştirel yakla- şıma uygun dekor ve kostüm kullandık- lannı vurgulayarak şunlan söylüyor: "Bunda da sanmm başanhotduk. Çün- kü seyirciden bunun doğru sonuçlanm ahyoruz. Zaten yönetmen olarak hep ken- dimi seyirci yerine koyup irdeleme soru- lan sordum tekstte \e o irdeleme sorula- nnın cevaplarını sahneledûn. Öyle olun- ca zaten biliyordum nerede reaksiyon ge- leceğinL Oyunun yapısı gereği seyircinin kendi benüğinde bulduğu şeyler var. Se- yircinin bu teksti anJamasıru ve biraz da salondan rahat çıkmasuu istedim. Sanryo- rum bunlar olumlu sonuçlar verdL" Bakanlık AB'ye uyumlu mevzuat hazırlıyor Tarihi eser ve telif haklarına güvence BAHARTANRISEVER ANKARA - Kültür Bakanlığı, gümrük birliği anlaşması kapsa- mında bakanlık mevzuatının Av- rupa Birliği'ne (AB) uyumhı ha- le getirilmesi çalışmalanna başla- dı. Fikir ve Sanat Eserleri Yasa- sı'nda değişîklik öngören yasa ta- sansı halen TBMM'de beklerken, Arkeolojik Mirasm Korunması- na thşkın Avrupa Sözleşmesi dik- kate alınarak taşınrrkültür varlık- lanna ihşkin yönetmelikte değişik- likler yapılacağı bildirildi. SÖz- leşme, tarafdevletleri, tarihi eser- lerin yasadışı çıkartılması ve yer değiştirmesini önlemekle yüküm- lü kıiarken, defıne aramaya özen- dirilen metal dedektörlerin kulla- nımını büimsel izne bağhyor. Kürtür Bakanlığı 'nın, mevzu- atmı AB'ye uyumlu hale getir- mek arnacıyla başlattığı çalışma- lar kapsamında 1998 tarihinde çı- kanlan Etnografik Nitelikte Ta- şınır Kürtür Varlıklan Hakkında Yönetmelik'te değişiklik yapüa- cak. Yönetmeliğin, TBMM'de ge- çen yıl kabul edilerek yürürlüğe gıren Arkeolojik Mirasın Konm- masma tlisjcin Avrupa Sözleşme- si dikkate alınarak değıştırileceği kaydedildi. 1992 yılmda Maha'da imzala- nan sözleşme, altyapı yatınmlann- da bulunan tarihi eserlerin korun- ması ve ortaya çıkanlması için tüm maliyetin kamu ve özel sek- tör fonlanndan karşılanmasını ön- görüyor. Tarafdevletien, eserlerin yasadışı çıkartılması ve yer de- ğiştirmesini önlemekle yükümlü kılan sözleşme, rastlantı sonucubu- lunan arkeolojik miras niteliğin- deki eserlerin yetkili makamlara bildiriuîiesi ve inceletilmesi zo- runluluğu getiriyor. Ülkeler, dene- timsız buluntulardan, yasadışı ka- zılardan geldiğinden ya da resmi kazılardan çalındığından şüphe duyulan tarihi eserlerin satın alın- masını saglamak için gerekli ön- lemleri almayı da taahhüt ediyor- lar. Arkeoloj ik mirasın bir envante- rinin yapılması ve arkeolojik re- zerv alanlan oluşturulmasını ön- gören sözleşme, eserlerin korun- ması, saklanması ve sınıflandınl- ması için uygun önlemler alınma- dan bunJann kazı yerinden çıkar- tdmaması ve korumasız bıraküma- masmı hükme bağhyor. Sözleş- me, bayındırhk çauşmalanna bağ- lı olarak ortaya çıkacak arkeolo- jik her çeşit faaliyetin maliyeti- nin kamu ve özel sektör fonlarm- dan karşılanmasını sağlayacak ön- lemler alınmasım öngörüyor. Altyapıda arkeologiann görfişû ahnacak Sözleşmeye göre altyapı,otoyol ve baraj gibi yapım çalışmalannın planlama aşamasında arkeologia- nn görüşü ahnacak. Yatınmlann arkeolojik değerlere zarar verece- ğinin belırlenmesi halinde, plan değışikliğine gidilecek. Arkeolo- ji ve Arkeologlar Derneği Başka- m Prof. Dr. Ahmet Tırpan, arke- olojik mirası en fazla tahrip eden eyiemlerdenbirininyatrnmcı dev- let kuruluşlannın çalışmalan ol- duğuna işaret ederken, bu kuruluş- larda arkeologlann görev alması gerektiğini vurguladı. Sözleşme- de yer alan "Arkeolojik mirasöğe- lerinin ulusal veya uluslararası planda büimsel amach değişimi" cümlesmin iyi açıklanması gerek- tiğini belirten Tırpan, "Bu mad- de gereği eser değiş tokuşu mu va- pılacak? Tehfikeli bir kapı" dedi. Tırpan, sözleşmenin Avrupa Kon- seyi Bakanlar Komitesı tarafın- dan kurulan bir Uzmanlar Komi- tesı'nce izleneceğini, komitenin, ilkelerin uygulanma durumu hak- kında rapor vereceğini bildirdi. DEFNE GÖLGESÎ TURGAY FİŞEKÇt Resimli Dünya'nın İkiDünyası Nedim Gürsel'in yeni romanı Resimli Dünyayı okumaya başladığımda, olmayacak birduyguya kapıldım. Bu metni daha önce okumuştum. Yazann iki yıl öne yayımlanan Gemilerde Gitti adlı kitabının "Denize Kayan Kent" bölümünü sa- tın satınna, yalnızca gezi kitabındaki birinci tekil kişi üçüncü tekil kişiye dönüştürülerek romanın birinci bölümü olarak yinelenmişti. Bu "bir koyundan iki post çıkarma" kolaycılı- ğına karşın kitaptan soğumadım. Konusu ilgimi çekmişti, okumayı sürdürdüm. Romanda iki ayn dünya var. Bunlardan biri gü- nümüz dünyası. Bu dünya, Kâmil Uzman adlı sa- nat tarihi profesörünün kişiliği çevresinde yansı- yor. Bu kişi ciddi bir bilim adamı. Resim tarihini, tek tek tablolan, olaylan, kişileri çok iyi tanryor. Ve- nedik'e de Bellini ailesi üstüne bir araştırma yap- maya geliyor. Ne ki Kâmil Uzman tipi öyle bir çiziliyor ki, ro- manda anlatıldığı gibi yaşayan birinin, resimlerin o türiü inceliklerie dolu dünyasının da insanı ola- bileceğine inanmak zor. Kişiliğindedennliklergö- rünmeyen sığ birtıp Kâmil Uzman. Neredeyse sü- rekli gülünç durumlara düşen bir karikatür. Sana- ta ilgi duyan bir mirasyediye benziyor daha çok: Bebek'te oturuyor (hangi parayla?) Venedik'te günün her saatinde içkiler yuvariayabilecek pa- rası var cebinde. (Yurtdışına araştırma yapmaya giden öğretim üyelerine YÖK'ün verdiği bursla- nn miktarından haberi var mı yazann?) Hem Do- rian Gray'in Portresi'ni biliyor, hem "AnnabelLee" şiirini, hem Nâzım'dan dizeler mınldanıyor, hem Shakespeare sonesinin Can Yücel çevirisini. Nerde böyle hocalar? Kâmil Uzman'ın hayatıyla çalışmalan roman boyunca bir paradoks (karşrtlam) oluşturuyor. Bir türiü inanamıyorsunuz, kütüphanelerdeo incelik- lerie dolu çalışmalan yapan insanın dışan çıktı- ğında büründügü maskaralıklara. Aşk duygusu di- ye anlatılanlar, her gördüğü kadınla yakınlık kur- maya kalkan düşkün erkeklerin davranışlanndan nasıl da farksız. Kütüphaneci kızın, bu aşka bir ölçüde karşılık vermesi de bir o denli inandıncı- lıktan uzak. Romanda ortaya serilen ikinci dünya, Bellini ai- tesi veonlann sanat dünyalan. Bu bölümlen okur- ken o dönemin sanatçılarının dünyalarına girebi- liyor, insani ve sanatsal soaınlarına ortak olabili- yoruz. Yazann bu dönemi ve sanatını derinliğine araştırdığı ve kitabında da başanyla yansıttığı gc- rülüyor. Kitapta aktanlan son derece aynntılı bil- gilertümüyle kaynaklara dayanryor. Ancak bu bil- gilerin sunuluşu kuru bir resim tarihine dönüşmü- yor, tersine okuru, kolaylıkla içine alan bir anla- tım ustalığıyla, paylaşıla paylaşıla derinleşiyor, derinleştikçe daha da ilgiyle okunuyor. Kitapta Giovanni Bellini'nin anlatıldığı bölüm (ss. 265-293) böylesi anlatılar içindeki en başa^' nlısı. """ Bağımsız bir öykü olarak da okunabilecek Fik- ret MuaHa bolümünde (ss. 121 -137) ressamın a o lı yaşamı çok başanh betimlemelerie anlatılıyor. Güney Fransa'daki Reillanne köyü, "mortezgâh- lı pembe, san, mavi, yeşil kahveleri, o kahveler- de üst üste yuvariadığı şarap kadehleıiyle yalntz ve mutsuzinsanlan", kokulu Cavaillon kavunu, "ki- reç beyazı bulutlan ve morkilisesi", "toprakla ki- razlann kırmızısı, tepelerin yeşiliyle ırmağın ma- visi", lavanta tarlalan arasında sonlanan o tirajik yaşam, okuru da içine katan, tıpkı ressamın ya- pıttan gibi acının ve renkliliğin bir arada verilebi- leceği başanh biranlatım. Birdeanlatan Kâmil Uz- man olmasa! Kâmil Uzman tipi, ne yazık, bütünlüklü, önem- li bir yapıt olabilecek Resimli Dûnya'yı darmada- ğın eden yıkıcı bir kişilik. Romanı bölüyor, parça- lıyor, küçültüyor, bozup bırakıyor. Geride resim sanatına ve Venedik kentine iliş- kin tatlar kalıyor yalnızca. Orhan Apaydm Demokrasi ve Banş Vakffntfa panel • Kültür Servisi -26 Şubat cumartesi günü Orhan Apaydın Demokrasi ve Banş Vakfi tarafından 2000 yılı anma ödül töreni ve panel düzenlenecek. Prograrrun açüış konuşmasım Ilhan Selçuk, anma konuşmasım ise Erdal Atabek gerçekleşnrecek. 'Türkiye Neden Faili MeçhuİCT Ulkesı Halıne Getinlmıştır? Ohnaması İçin Öneri ve Çözümler Nelerdır' başlıklı panele lstanbul Barosu Başkanı Doç Dr. Yücel Sayman, Maltepe Ümversitesı Hukuk Fkültesi Dekanı Prof. Dr. Âydm Aybay, gazetemiz sorumlu müdürü avukat Fikret Ilkiz ve Orhan Apaydm Demokrasi ve Banş ^ i Vakfi Genel Müdürü, eski yargıç, avukat Ismetv ' Erdemoğlu konuşmacı olarak katılacak. Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenecek panelde, 1999 yılı ödülü, yitirdiğimiz Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'ya verilecek. * K Ü L T Ü R İ Ç İ Z Î K K Â M t L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle