Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 2000 ÇARŞAMBA
14 l L J l \ kultur@cumhuriyet.com.tr
Derviş Zaim, senaryosunuyazdığı veyönettiğifilmde Susurluk olayından esinlenmiş
\x bir belgesel değil,
Susurluk'un yanı sıra başka
şeyler de var; genel Türkiye
manzarasını aktarmak için
sokaktaki küçük insanın, bir
koşucunun öyküsünü de
Susurluk'la aynı sepete koydum.
Son dönem Türk toplumunun
eleştirisini yaptık. Büyük ve
küçük insanlann bir arada
olduğu, rastlantı ve kaos üzerine
bir film bu. Birbirinden bağımsız
beş ayn öykü bağlamında farklı
sosyal kesimden insanlann
yollan kesişiyor.'
Filmde Haluk Büginer, Sanem Çefik, Biilent Kayabaş, Uğur Pblat, AH Sürmeü, Taner Barlas ve Taner Birsei gibi isimler var. (Fotoğrafiar: UĞUR GÜNYÜZ)
Tiller oynaşırken olan çimenlere olur'KühwServisi-'Tabutta Rövaşata'ıle
önemJı bir çıkış yapan Derviş Zaim, yö-
nettığı ve senaryosunu yazdığı yeni fil-
mi FiDer ve Çimen'ın çekimlerine baş-
ladı Haluk Bflginer, Sanem ÇeHk, Bü-
lent Kayabaş, Uğur Polat, Rrza Sönmez,
An Sürmeii, Taner Barlas, Taner Birsei
gibi isimleri bır araya getıren filmin ya-
pımcılığını son Bond fîlmı 'Dünya Yet-
mez'ın Türkiye çekimlerini gerçekleştı-
ren Pan Film üstlenmış.
Susurluk olayından esınlenerek oluş-
turduğu senaryo için Derviş Zaim, "Bu
bir belgesel değft, Susurrak'un yanı s m
başka şeyler de var; genel Türkiye man-
zarasını aktarmak için sokaktaki küçük
insanın, bir koşucunun öyküsünü deSu-
surluk'la aynı sepete koydum" diyor.
"Fflmi analiz etmek için'kım kımdir' gi-
bi beigesei bir yaktaşun çok doğru değfl.
Böyk bir yaklaşım filme ve izfeme sn-a-
smda ahnacak hazzazararverir.Kurma-
canın bütün sevaplan günahlan senar-
yoda ve nfande yer alacak.
"Fıller ve Çımen' adı, 'Fıller oynaşır-
ken olan çimenlere olur' deyiminden gi-
duereklo)iKİu.Kotayİ2Jenebflecek,kara-
mizah tarafi olan, ancak benim değer
verdiğim başka çeşitderinlikler banndı-
ran ve keşfîni izleyiciye bırakmak istedi-
ğim özellikier de taşıyan bir film. Gerek
türlerle Ugüi anşverişi, gerek sinema ta-
rihinden beslendiği kaynakiar oisun si-
nemaseverlerin beğenecegı bir film yap-
maya çahşOm.Aynızamanda sinemannı
heyecan,sürüldeyicSk öğelerine önem ve-
ren bdeyicinin de aynı oranda ilgisini çe-
kecek bir film yapmayı amaçbdım."
'Öykü heyecanh ve sürükleyicT
lç ve dış çekimler yan yanya, fılmın
tamamı Istanbul'daçekiliyor. Yönetme-
ne^örciküçuk ınsanlara yakla§ım bakı-
mından 'Tabutta Rövaşata' ıle benzer-
likler taşıyor, ama 'Filler ve Çimen'üı
çok farklı tarailan da var. 'Tabutta Rö-
vaşata'nın yapım sürecinde 'çokdeğer-
li yardımlar' almasına karşın yalnız ol-
duğunu belirten Derviş Zaim, bu film-
de ıse Pan Film'in büyük katkısına de-
ğınıyor.
Yapım anlamında çok daha güçlü ol-
masının fılmın tümünü etkilediğini, sos-
yal ve çokbüyük panoramah bir film ya-
pabildığini söylüyor. Böyle bır tasanyı
'Tabutta Rövaşata' koşullannda gerçek-
leştirmesinın çok zor olduğunu vurgu-
luyor. "Son dönem Türk toplumunun
eleştirisini yapOk; dağrtnğı oranda top-
layan, topiadığı oranda dağıtabiien birya-
pısıvar filmin. FUmi bağunsız vapmaımz
da ayn bir arn. Senaryoyu yazarken ka-
famda benrledigim ent oyuncu kadrosu,
amaytş vesevgiyle senaryoyu okudutar ve
kabul ettiJer. Büyük ve küçük insanlann
bir arada olduğu, rasüanö ve kaos üze-
rine birfitmbu. Birbirinden bağnnsız beş
ayn öykü bağbmmda farkh sosyal kesim-
den insanlann yollan kesişiyor."
"Filler ¥E-Çunen"de isadamı kimli-
gınde karanlık bağiantılan olan binnı
canlandıran Haluk BUginer. Türkiye'de
yeni, 'genç' yönetmenler arasında çok
önemb' bulduğu Derviş Zaün'le ilk kez
çalışma fırsatı bulduğu için memnun:
"Sabit ve iizücü, girift ilişldler içinde ye-
rinialan bir adamı canbndmyorum. He-
yecanlı ve sürüldeyki bir öykü, izleyici-
ftin beğeneceğini ümit ediyorum."
Bülent Kayabaş, filmde ve sinema
oyunculuğu yaşamında ılk kez bir poli-
nkacıyı canlandınyor "Yediayönce Der-
viş Bey bana senaryoyu getinngmde çok
çarpıa venginç buktum.Baa şeyterin al-
tinı çizmemek gibi bir karar akük ant-
mtzda.Zaim,senaryoya yeni birşeylerek-
leyebffir ya da çıkarabffir, çekimleringün
sayısmda uzama varmış. Susturulmus,
gündeme getse de hemen örtbas edilmiş
bazı şeyler tekrar ortaya konuyor, ama
tepki izleyiciye ait olacak. Ülkede potiü-
kacı olmak çok kolay da oynamak pek
kolay değU, ben bir bakanı canlandnîyo-
rum."
Aşk, ihanet, kan, cinayet»
Filmde koşucuyu canlandıran Sanem
Çelik'e âşık olan birini oynayanAlı Sür-
meii'nin rolü kabul etme öyküsü ise il-
gınç: "Oghımla Kumkapt'da gezerken
vanyatmtşbirgemigördük.'Gemıde fi-
mi de henüz bitmişti. Orada da şö\1e bir
cümk vardı; 'Bır memleket gıbıdır ge-
mı'. Iki gün sonra da Derviş Zaim aradı
ve oğlumla gördüğümüz gemiyi görüp
görmediğinıi sordu ve senaryoyu oku-
mamı istedL Ben de o gemiyi gördüysen,
tamamdedmıZaim"e. Dahaövküvüoku-
madan kabul eönn." Tabutta Rövaşata da
çaycı rolunde ızlediğimız Nadi Gülerbu
filmde Alı Sürmeli'nin canlandırdığı
adamın yardımcısı rolünde...
Pan Fılm'den sorumlu AB Akdeniz,
senaryoyu okuduktan ve Derviş Zaim'i
bıraz daha tanıdıktan sonra filmin yapım-
cılığını üstlenmeye karar vermiş."Se-
oaryo, Montpeüier senaryo yanşmasm-
da ilk ona kalan çok güzel bir ynhşma
Kasım ayinda gösterime girmesi bekle-
niyorfSmin; çokerkenoiduğundan Idm-
se fada açıklama yapmak istemiyor. Bol
köpüklü bir ayran, bir macera filmi, bol
miktarda aksiyon, öldürmeler var film-
de. Istanbul'un gecekondu manaDelerİB-
den en lüks otellerine kadar tamamen
kentte geçiyor öy kü. Aşk, ihanet, kan, d-
nayet gibi yaşamda ne varsa beş öykü
merkezinde bagJantrian Sanem Çeük'in
canlandırdığı maratoncu karakteri sağ-
byor.'"
Venedik Film Festivali 'nde dünya prö-
miyeri gerçekleştirilecek olan ve tüm
ekibin ümitli olduğu filmin müzıkleri
ise Teoman(küçük bir rolü de var) ve Ser-
darAteşer'eaıt.
Medya sahnede soı^ıılamyor
'Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru' îstanburda sahneleniyor
• Ankara Devlet Tiyatrosu,
medya ve hukuk devletini
sorgulayan oyunu 'seyirci
dramaturjisi' ile sahneliyor.
Yönetmen Aliye Uzunatağan
"Demokratikleşme sürecini
tamamlamamış toplumlarda
bireyin tek başınalığına ve
çaresizliğine yönelmiş bir
sorgulama, bu oyun" diyor.
3VNKARA (Cumhuriyet Bürosu)-An-
kara Devlet Tiyatrosu, Heinrich BöD ve
Margarethe von Trotta'nın "Katharina
Blum'un Çiğnenen Onuru" adlı ünlü ya-
pıtını bu hafta lstanbul Devlet Tiyatro-
su'nda sahneliyor. Yönetmen Aliye Uzu-
natağan. medya ve hukuk devletini sor-
gulayan oyunu, "seyirci dramaturjisi'' ile
sahnelediklerini belırtırken, "Demokra-
tikleşme sürecini tamamlamamış toplum-
larda bireyin tek başuıahgma ve çaresiz-
liğine yönelmiş bir sorgulama diyebiKriz
bu oyun için'' diye konuşuyor.
"KatharinaBlum'unÇiğnenenOnuru",
rastlantı sonucu polıs tarafrndan aranan
biriyle bir akşamlık ilişki kuran sıradan
bir kaduun başma gelen olaylan konu
ediyor. Polis baskmıyla birlikte bir anda
kadının yaşanu gazete manşetlerine taşı-
nırken, medya ve hukuk devleti sorgula-
nıyor. Heinrich Böirünromanını Marga-
retha von Trotta'nın oyunlaştırdığı yapı-
tı Türkçeye Yücel Erten çevirdi. Yönet-
menliğini Aliye Uzunatağan'ın üstlendi-
ğı oyunda Şebnem DüTigfl. Faruk Günu-
ğur, Sinan Pekinton, Sabri Ozmener, Bu-
rak Sergen, Pınar Yığcı, tbrahim Kalay-
cıoğlu, CahitÇağıran,Meral Niron, Meh-
met Gökçer, Tansu Aytar, Erkan Alpago,
Mustafa Şekercioğhı, Tayfun Orhon ve
Mesude Yılmaz rol alıyor.
Oyunun dekorlannı Sertd Çetiner, kos-
tümlerini Nalan Türkoğhı, ışık düzenıni
Ersen Tunççeldç hazırladı.
Katharina Blum 13 yıl önce sahnelen-
diğınde, bu oyundaki rolüyle "Yıhn En
lyiKadm Oyuncusu" seçilen Uzunatağan,
yapıtın ıçenği ve güncel oluşunun ken-
disını etkilediğini belirtiyor. Oyunu ''se-
yirci dramaturjisi'' ile sahnelediklerini
Oyunda, polis baskmıyla birtikte bir anda kaduun yaşamı manşedere taşınryor.
kaydeden Uzunatağan, "Sevirdsalondan
avnknğı zaman akhnda kalacak tek cüm-
leyi saptadık önce. Buna üst hedef diyo-
ruz. Üst hedefe bağh kalarak oyunu dra-
maturji masasına yanrdıkve 2 haftabk dd-
di bir irdeleme yapnk. Oyunun içeriği, se-
yirciye çok doğru aktanlsm diye çok sa-
de, çokyahn bir reji anlayışıyla yaklaşnk"
diye konuşuyor.
Medyada suçu belirlenmeden kişinın
kimliğini parçalayıcı hatalar yapıldığına
işaret eden Uzunatağan, eleştirel yakla-
şıma uygun dekor ve kostüm kullandık-
lannı vurgulayarak şunlan söylüyor:
"Bunda da sanmm başanhotduk. Çün-
kü seyirciden bunun doğru sonuçlanm
ahyoruz. Zaten yönetmen olarak hep ken-
dimi seyirci yerine koyup irdeleme soru-
lan sordum tekstte \e o irdeleme sorula-
nnın cevaplarını sahneledûn. Öyle olun-
ca zaten biliyordum nerede reaksiyon ge-
leceğinL Oyunun yapısı gereği seyircinin
kendi benüğinde bulduğu şeyler var. Se-
yircinin bu teksti anJamasıru ve biraz da
salondan rahat çıkmasuu istedim. Sanryo-
rum bunlar olumlu sonuçlar verdL"
Bakanlık AB'ye uyumlu mevzuat hazırlıyor
Tarihi eser ve telif
haklarına güvence
BAHARTANRISEVER
ANKARA - Kültür Bakanlığı,
gümrük birliği anlaşması kapsa-
mında bakanlık mevzuatının Av-
rupa Birliği'ne (AB) uyumhı ha-
le getirilmesi çalışmalanna başla-
dı. Fikir ve Sanat Eserleri Yasa-
sı'nda değişîklik öngören yasa ta-
sansı halen TBMM'de beklerken,
Arkeolojik Mirasm Korunması-
na thşkın Avrupa Sözleşmesi dik-
kate alınarak taşınrrkültür varlık-
lanna ihşkin yönetmelikte değişik-
likler yapılacağı bildirildi. SÖz-
leşme, tarafdevletleri, tarihi eser-
lerin yasadışı çıkartılması ve yer
değiştirmesini önlemekle yüküm-
lü kıiarken, defıne aramaya özen-
dirilen metal dedektörlerin kulla-
nımını büimsel izne bağhyor.
Kürtür Bakanlığı 'nın, mevzu-
atmı AB'ye uyumlu hale getir-
mek arnacıyla başlattığı çalışma-
lar kapsamında 1998 tarihinde çı-
kanlan Etnografik Nitelikte Ta-
şınır Kürtür Varlıklan Hakkında
Yönetmelik'te değişiklik yapüa-
cak. Yönetmeliğin, TBMM'de ge-
çen yıl kabul edilerek yürürlüğe
gıren Arkeolojik Mirasın Konm-
masma tlisjcin Avrupa Sözleşme-
si dikkate alınarak değıştırileceği
kaydedildi.
1992 yılmda Maha'da imzala-
nan sözleşme, altyapı yatınmlann-
da bulunan tarihi eserlerin korun-
ması ve ortaya çıkanlması için
tüm maliyetin kamu ve özel sek-
tör fonlanndan karşılanmasını ön-
görüyor. Tarafdevletien, eserlerin
yasadışı çıkartılması ve yer de-
ğiştirmesini önlemekle yükümlü
kılan sözleşme, rastlantı sonucubu-
lunan arkeolojik miras niteliğin-
deki eserlerin yetkili makamlara
bildiriuîiesi ve inceletilmesi zo-
runluluğu getiriyor. Ülkeler, dene-
timsız buluntulardan, yasadışı ka-
zılardan geldiğinden ya da resmi
kazılardan çalındığından şüphe
duyulan tarihi eserlerin satın alın-
masını saglamak için gerekli ön-
lemleri almayı da taahhüt ediyor-
lar.
Arkeoloj ik mirasın bir envante-
rinin yapılması ve arkeolojik re-
zerv alanlan oluşturulmasını ön-
gören sözleşme, eserlerin korun-
ması, saklanması ve sınıflandınl-
ması için uygun önlemler alınma-
dan bunJann kazı yerinden çıkar-
tdmaması ve korumasız bıraküma-
masmı hükme bağhyor. Sözleş-
me, bayındırhk çauşmalanna bağ-
lı olarak ortaya çıkacak arkeolo-
jik her çeşit faaliyetin maliyeti-
nin kamu ve özel sektör fonlarm-
dan karşılanmasını sağlayacak ön-
lemler alınmasım öngörüyor.
Altyapıda arkeologiann
görfişû ahnacak
Sözleşmeye göre altyapı,otoyol
ve baraj gibi yapım çalışmalannın
planlama aşamasında arkeologia-
nn görüşü ahnacak. Yatınmlann
arkeolojik değerlere zarar verece-
ğinin belırlenmesi halinde, plan
değışikliğine gidilecek. Arkeolo-
ji ve Arkeologlar Derneği Başka-
m Prof. Dr. Ahmet Tırpan, arke-
olojik mirası en fazla tahrip eden
eyiemlerdenbirininyatrnmcı dev-
let kuruluşlannın çalışmalan ol-
duğuna işaret ederken, bu kuruluş-
larda arkeologlann görev alması
gerektiğini vurguladı. Sözleşme-
de yer alan "Arkeolojik mirasöğe-
lerinin ulusal veya uluslararası
planda büimsel amach değişimi"
cümlesmin iyi açıklanması gerek-
tiğini belirten Tırpan, "Bu mad-
de gereği eser değiş tokuşu mu va-
pılacak? Tehfikeli bir kapı" dedi.
Tırpan, sözleşmenin Avrupa Kon-
seyi Bakanlar Komitesı tarafın-
dan kurulan bir Uzmanlar Komi-
tesı'nce izleneceğini, komitenin,
ilkelerin uygulanma durumu hak-
kında rapor vereceğini bildirdi.
DEFNE GÖLGESÎ
TURGAY FİŞEKÇt
Resimli Dünya'nın
İkiDünyası
Nedim Gürsel'in yeni romanı Resimli Dünyayı
okumaya başladığımda, olmayacak birduyguya
kapıldım. Bu metni daha önce okumuştum.
Yazann iki yıl öne yayımlanan Gemilerde Gitti
adlı kitabının "Denize Kayan Kent" bölümünü sa-
tın satınna, yalnızca gezi kitabındaki birinci tekil
kişi üçüncü tekil kişiye dönüştürülerek romanın
birinci bölümü olarak yinelenmişti.
Bu "bir koyundan iki post çıkarma" kolaycılı-
ğına karşın kitaptan soğumadım. Konusu ilgimi
çekmişti, okumayı sürdürdüm.
Romanda iki ayn dünya var. Bunlardan biri gü-
nümüz dünyası. Bu dünya, Kâmil Uzman adlı sa-
nat tarihi profesörünün kişiliği çevresinde yansı-
yor. Bu kişi ciddi bir bilim adamı. Resim tarihini,
tek tek tablolan, olaylan, kişileri çok iyi tanryor. Ve-
nedik'e de Bellini ailesi üstüne bir araştırma yap-
maya geliyor.
Ne ki Kâmil Uzman tipi öyle bir çiziliyor ki, ro-
manda anlatıldığı gibi yaşayan birinin, resimlerin
o türiü inceliklerie dolu dünyasının da insanı ola-
bileceğine inanmak zor. Kişiliğindedennliklergö-
rünmeyen sığ birtıp Kâmil Uzman. Neredeyse sü-
rekli gülünç durumlara düşen bir karikatür. Sana-
ta ilgi duyan bir mirasyediye benziyor daha çok:
Bebek'te oturuyor (hangi parayla?) Venedik'te
günün her saatinde içkiler yuvariayabilecek pa-
rası var cebinde. (Yurtdışına araştırma yapmaya
giden öğretim üyelerine YÖK'ün verdiği bursla-
nn miktarından haberi var mı yazann?) Hem Do-
rian Gray'in Portresi'ni biliyor, hem "AnnabelLee"
şiirini, hem Nâzım'dan dizeler mınldanıyor, hem
Shakespeare sonesinin Can Yücel çevirisini.
Nerde böyle hocalar?
Kâmil Uzman'ın hayatıyla çalışmalan roman
boyunca bir paradoks (karşrtlam) oluşturuyor. Bir
türiü inanamıyorsunuz, kütüphanelerdeo incelik-
lerie dolu çalışmalan yapan insanın dışan çıktı-
ğında büründügü maskaralıklara. Aşk duygusu di-
ye anlatılanlar, her gördüğü kadınla yakınlık kur-
maya kalkan düşkün erkeklerin davranışlanndan
nasıl da farksız. Kütüphaneci kızın, bu aşka bir
ölçüde karşılık vermesi de bir o denli inandıncı-
lıktan uzak.
Romanda ortaya serilen ikinci dünya, Bellini ai-
tesi veonlann sanat dünyalan. Bu bölümlen okur-
ken o dönemin sanatçılarının dünyalarına girebi-
liyor, insani ve sanatsal soaınlarına ortak olabili-
yoruz. Yazann bu dönemi ve sanatını derinliğine
araştırdığı ve kitabında da başanyla yansıttığı gc-
rülüyor. Kitapta aktanlan son derece aynntılı bil-
gilertümüyle kaynaklara dayanryor. Ancak bu bil-
gilerin sunuluşu kuru bir resim tarihine dönüşmü-
yor, tersine okuru, kolaylıkla içine alan bir anla-
tım ustalığıyla, paylaşıla paylaşıla derinleşiyor,
derinleştikçe daha da ilgiyle okunuyor.
Kitapta Giovanni Bellini'nin anlatıldığı bölüm
(ss. 265-293) böylesi anlatılar içindeki en başa^'
nlısı. """
Bağımsız bir öykü olarak da okunabilecek Fik-
ret MuaHa bolümünde (ss. 121 -137) ressamın a o
lı yaşamı çok başanh betimlemelerie anlatılıyor.
Güney Fransa'daki Reillanne köyü, "mortezgâh-
lı pembe, san, mavi, yeşil kahveleri, o kahveler-
de üst üste yuvariadığı şarap kadehleıiyle yalntz
ve mutsuzinsanlan", kokulu Cavaillon kavunu, "ki-
reç beyazı bulutlan ve morkilisesi", "toprakla ki-
razlann kırmızısı, tepelerin yeşiliyle ırmağın ma-
visi", lavanta tarlalan arasında sonlanan o tirajik
yaşam, okuru da içine katan, tıpkı ressamın ya-
pıttan gibi acının ve renkliliğin bir arada verilebi-
leceği başanh biranlatım. Birdeanlatan Kâmil Uz-
man olmasa!
Kâmil Uzman tipi, ne yazık, bütünlüklü, önem-
li bir yapıt olabilecek Resimli Dûnya'yı darmada-
ğın eden yıkıcı bir kişilik. Romanı bölüyor, parça-
lıyor, küçültüyor, bozup bırakıyor.
Geride resim sanatına ve Venedik kentine iliş-
kin tatlar kalıyor yalnızca.
Orhan Apaydm Demokrasi ve
Banş Vakffntfa panel
• Kültür Servisi -26 Şubat cumartesi günü Orhan
Apaydın Demokrasi ve Banş Vakfi tarafından 2000
yılı anma ödül töreni ve panel düzenlenecek.
Prograrrun açüış konuşmasım Ilhan Selçuk,
anma konuşmasım ise Erdal Atabek
gerçekleşnrecek. 'Türkiye Neden Faili MeçhuİCT
Ulkesı Halıne Getinlmıştır? Ohnaması İçin Öneri
ve Çözümler Nelerdır' başlıklı panele lstanbul
Barosu Başkanı Doç Dr. Yücel Sayman, Maltepe
Ümversitesı Hukuk Fkültesi Dekanı Prof. Dr. Âydm
Aybay, gazetemiz sorumlu müdürü avukat Fikret
Ilkiz ve Orhan Apaydm Demokrasi ve Banş ^ i
Vakfi Genel Müdürü, eski yargıç, avukat Ismetv
'
Erdemoğlu konuşmacı olarak katılacak. Atatürk
Kültür Merkezi'nde düzenlenecek panelde, 1999
yılı ödülü, yitirdiğimiz Prof. Dr. Ahmet Taner
Kışlalı'ya verilecek. *
K Ü L T Ü R İ Ç İ Z Î K
K Â M t L M A S A R A C I