Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2000 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Anlayan Varsa...
Süleyman Demirel'in ikinci kez seçilmesini
sağlamak üzere yapılmak istenen anayasa de-
ğişikliği gerçekleşecek mi, Süleyman Bey bir
dört yıl daha Çankaya Köşkü'nde kalacak mı?
Ankara'nın nabzını tutmaya çalışan meslek-
taşlanmız bu soruya yanıt bulmaya çalışıyor, si-
yaset kulislerinin her gün değişen havasını en
doğru biçimde yansrtmaya çabalıyortar.
Acaba Bülent Bey'in girişimleri sonuç vere-
cek de Süleyman Bey Çankaya'da kalabilecek
mi?
Süleyman Bey "Kendim için bir şey istersem
namerdim" havasında kamuoyu önünde, hiç-
bir talebi olmadığını söyleyip dunjyor.
Politikacının açıklamalannın nasıl okunması
gerektiğini bilenler, Demirel'in mesajını doğru
alıp, gerektiği gibi okuyor ve anlıyoriar ki Süley-
man Bey can atıyor süresinin uzaması için.
Cumhurbaşkanı'nın yedi yıl süreyle yalnızca
birdönem için seçilmesi, tümüne karşı olduğu-
muz 1982 Anayasası'nın getirdiği ender yerin-
de çözümlerden biriydi.
Gırtlağına kadar "clientelisme " batağına bat-
mış demokrasimizde, yetkileri sınıriı da olsa,
zaman zaman hakem rolü oynaması olasılığı
bulunan cumhurbaşkanını oy hesabı kaygılan-
nın dışında tutmak ve böylelikle yansızlığı ko-
ruyabilmek için getirilmiş bir çözümdü tek dö-
nemden fazla seçilememek.
• • •
Burada bir tek olay ortaya çıkıyor. Anayasa-
. lar ve yasalar çokönemli, oralarda demokrasi-
yi konjyacak hükümlerin bulunması ülke yara-
nna. Tabii ki bunlann 12 Eylül anayasasında ol-
duğu gibi yasaklaria korunuyor görünmesi, de-
mokrasiye hizmet etmiyor. Ama gerçekten de-
mokrasiye yönelik de olsalar, bir demokrasinin
yaşaması salt, anayasal ve yasal önlemlerie
sağlanamıyor.
Hangi çözümü getirirseniz getirin, hangi ya-
sal ve anayasal önlemi alırsanız alın, o ülkenin
demokrasisi, o ülkedeki demokrasi kültürünün
düzeyini aşamıyor.
Türkiye, 1961 Anayasası'nın getirdiği özgür-
lükleri salt politikacılarının cambazlığı yüzün-
, den kaybetmedi. Ama aynı zamanda kamuoyu,
1961 Anayasası'nın getirdiği özgüriükleresahip
çıkamadığı, onu savunanlann arkasında yer ala-
madığı, o Anayasa'yı lüks olarak nitelendiren
veya onunla ülkenin yönetilemediğini söyleyen-
ler ardında saf tuttuğu için de, 1961 rejimini ko-
ruyamadı.
Toplumun demokrasi kültürü, siyasi kurum-
lann oluşmasında baş etkeni oluşturuyor. Ama
bizde toplumun demokrasi kültürü "ne?" ve
"nastf?"<üzerine oeğil de "kim?" sorusu üzeri-
ne bina edildiği için, Demirel için yapılacak de-
ğişikliğin kuaımsal sonuçlan değil de Demirel'in
kendisi tartışıhyor.
• • •
Süleyman Demırel otuz yılı aşkın süredirTür-
kiye'nin yazgısında önemli roller oynamış bir
kişi. Onu "aile fotoğraflan"ndan "Bana sağcı-
lar suç işliyor dedirtemezsiniz" sözlerine, Sa-
idi Nursi'yi öven mesajlanna kadar her şeyiy-
le tanıyor kamuoyu.
"Verdimse ben verdim n 'olmuş" zihniyetinin
sahibi Süleyman Bey, bugün rejimin istikrannın
şartı olarak göstenliyor, tıpkı kendisi gibi siyasi
harekât alanını, Sam Amca'nın doğrultusu ve
tarikat temeli üstüne oturtmuş olan Bülent Bey
tarafından.
Süleyman Bey tek türnceyle bugünkü "de-
mokrasimiz!"\r\ simgesidir.
Acaba, istikran tek kişinin vazgeçilmezliğine
bağlı bir sistem ne kadar başarılıdır veya ne ka-
dar demokratik sıfatına layıktır?
Süleyman Bey'n ikinci dönemi olayının ge-
rekçesinin özünü anlayan varsa beri gelsin.
Cazi Davası
Savcı iki mahkûmiyet
18 beraat istedi
AHMETŞEFİK
TRABZON-GazıMa-
hallesı olaylan davaanda
müdahıi avukatlar vc sa\ -
cı esasa ılışkin s o n göruj-
leriniaçıkladılar. Sankla-
nn bilerek ve isteyerdc sa-
vunmasız insanlan ö dür-
düklennı. bu nedene 1-
<hm" cezasıyla cezılan-
dınlmalan gerektiğııi be-
lirten müdahil avukıtlar.
dönemın başbakanı Ta*
sa Çflkr. Içişleri Bıkanı
Nıhit Menteşe. tstaıbul
Valısı Hayri Kozakçoğta
ve tstanbul Emniyet Mû-
dörüNtcdet Menzirin ce
olaylardaki rollemden
dolayı yargılanmaamı
istediler.
Sava Süleyman Attş
de esas hakkındakı iöri-
şmde sanıklar Aden AJ-
bıyrakın dört ve Mefc-
metGöndoğan'ın iktaş-
yı "sanınma sırurtanıı
afarakökrürmek" sıcıu-
dan en az 1 0 ' a r yı! ağır
hîpis cezası ile cealaa-
ânlmâlanıu, diğersanıi-
lann dî beraatine canr
vîrikresini istedi.
tstaribul'da Gazi Mı-
hülesınde 12-13 Mart
l?95'de meydajıa îelaı
oayla-sırasında 9 kşııuı
ö.ümütıe, 5 kişirurıce yı-
nlanrasına y o l açtklaı
gerekcesıyle 2 O p»lısjı
yargılandığı davayaTrab-
zon Ağır Ceza Mahkeme-
sı'nde devamedildi. Dur-
sun Kaya Güleç başkanlı-
ğındaki 29'uncu oturumu
Fransa Alevi Birlikleri
Federasyonu (ABF) Ge-
nel Başkanı ServetDemir,
Almanya Alevi Bırlikleri
Federasyonu Genel Baş-
kanı Turgut Öker, Avus-
turya Alevi Birlikleri Fe-
derasyonu Genel Başkan
Yardımcısı İzzet Şahin,
Alevi-Bektaşi Temsüciler
Meclisı Delegasyonu'nu
temsilen Şafak Dmçer, Pir
Sultan Abdal \ e Hacıbek-
taş Kültür Demeği, İHD
ve ÖDP temsilcileri de iz-
ledi.
Savcı Süleyman Ateş
de esas hakkındaki görü-
şünde, tutuklu yargılanan
Adem AlbayTak ile tutuk-
suz yargılanan sanık polis
Mehmet Gündoğan'uı
"failin kim olduğu belli ol-
madan adatn öklürmek"
suçundan en az 10'ar yıl
ağır hapis cezası ile ceza-
landınlmalannı istedi.
Savcı Ateş, 18 sanık polis
hakkında da beraat karan
venlmesinı istedi.
Tutuklu Adem Albay-
rak'ın tahliye istemını red-
eden mahkeme, sanık avu-
katlannın savunma yapa-
bılmeleri için duruşmayı 3
Mart'a erteledi.
TBMM gündeminde altı aydır bekleyen tasarı, Tanm Bakanı Gökalp'in 'çekincderi' nedeniyle görüşülemiyor
MHP hayvan yasasmı engeüiyorTUREYKOSE
ANKARA - TBMM gün-
deminde 6 aydır bekleyen
Hayvanlan Konıma Yasa Ta-
sansı, MHP'lı Tanm ve Kö-
yişlen Bakanı Hüsnü Yusuf
Gökalp'in "hayvancıhğa za-
rar vereceğT ıddıasıyla orta-
ya koyduğu itırazlar nedeniy-
le görüşülemiyor. TBMM
Çevre Komisyonu Başkanı
Ediz Hun, "Besi hayvanlannı
hariç tuttuk Bu konu hükü-
met protokolünde var. Biz bu
kanunu çıkaracağız" dedi.
Çevre Bakanhğı tarafından
hazırlanan Hayvanlan Konı-
ma Yasa Tasansı, 1999 yılı
temmuz ayında içişleri ve
çevre komisyonlanndan ge-
çerek genel kurul gündemine
indi, ancak bugüne dek
MHP'nin direnişi nedeniyle
görüşülemedi.
Gökalp, tasannın Tanm
Orman ve Köyişleri Komis-
yonu'nda görüşülmemesine
tepkı gösterirken, besi hayvancılığına da
zarar vereceğinı öne sürdü. Çevre Baka-
nı Feyzi Aytekin. tasannın göriişülmesi
girişimlerinden bugüne dek sonuç ala-
Tartışmayaratan tasannın getirdikleri
Tartışma yaratan tasanda öngörülen temel
düzenlemeler şöyle:
• Bir hayvanı sahiplenen veya ona bakan ki-
şi, ananın ve yavrulannın ihtiyaçlannı karşıla-
mak, sağlıklanru tehlikeye atmamak için ge-
rekli önlemleri almakla yükümlüdür. Evcil hay-
vanlar terk edilemez, dışan atılamaz.
• Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanlann
belli durûmlar dışında öldürülmeleri yasaktır.
Sahipsiz hayvanlann çevreye ve çe\Te sağhğı-
na zarar verici boyutlara ulaşmaian halinde alı-
nacak önlemler Çevre Bakanlığı tarafından çı-
kanlacak yönetmelikle belirlenecek.
• Bir hayvanı uyuşturmadan ona acı vererek
müdahale yapılması yasaklanacak. Salgın has-
talığa yakalanan hayvanlara uyuşturma başta
olmak üzere en az acı veren yöntemle veteriner
tarafından müdahale edilecek.
• Bir hayvan türünün belli bir bölgede ya da
tûm ûlkede soyunu yok edecek müdahaleler ya-
saklanacak. Hayvanlar, ölümle sonuçlanacağı
bilınen ya da sakat kalmalanna, yaralanmalan-
na yol açacak bilimsel olmayan tedavilerde ve
deneylerde kullanılamayacak. Hayvan deneyi
yapabilecek kuruluşlar, ÇevTe Bakanlığı'nca
çıkanlacak bir yönetmelikle belirlenecek.
• Hayvanlann tıcari amaçla sergilenmesi,
doğada özgürce yaşayan türden bir hayvanuı
satılması izne tabi olacak. Hayvanlar acı, ısû-
rap ve zarar görecek film çekimi, gösteri, rek-
lam ve benzeri işler için kullanılamayacak.
• Hayvanlar, yaralanmalanna, acı çekme,
kötü alışkanlıklara özendinne veya bunalıma
girmelerine neden olacak yöntemlerle eğitile-
meyecek.
• Bilimsel amaç taşımayan dunımlarda, hay-
vanlan mumyalamak amacıyla, ana karmnda-
ki yavrulan astragan kürk yapımı için, gıda
amacından başka sadece kürk. deri, boynuz, tıı-
nak, tüy gibi yan ürünlen için, insan hayatına
yönelen önlenemez tehditler bulunan acil du-
rumlar dışında yavrulama, gebelik ve süt ana-
lığı dönemlerinde hayvanlar öldürülemeyecek.
• Ticari su ürünleri dışındaki hayvanlann
haşlayarak ve yakılarak öldürülmesı, suda bo-
ğulması, haşere ve zararlı kemirgenlerle olan
mücadele dışında her türlü zehirli madde ve i-
laç kullanımı, elektrik vererek öldürme, boyun
ve diğer organlannı kırarak öldürme yasaİda-
nacak.
• Hayvanlarla cinsel ilişkıde bulunmak, iş-
kence yapmak yasaklanacak.
• HerUde valinin başkanlığında il hayvan ko-
ruma kurulu oluşturulacak.
• Türkiye Hayvanlan Konıma Vakfi kuru-
lacak.
• Hayvana kasıth olarak çarpan sürücü, hay-
vana vereceği zaran gidcrmek üzere onu en ya-
kın veterinere götürmek ve tedavi giderlerini
karşılamakla yükümlü olacak.
madı. TBMM Çevre Komisyonu Başka-
nı Ediz Hun, "Tanın Bakanlığı bazı mad-
dderde çekince koymuş olabilir. Ama biz,
besi hayvanlannı -ki aslında onlaruı da
dahil edilmesi gerekir. hayvanlar arasın-
da aynm olmasın dh e- hariç tuttuk. Be-
sin olarak rükettiğimiz hayvanlan eksik
tuttuk. Tasamı bakanlık yetkilileri tetkik
etmemiş olabilir. Doğru bügi verOmemiş
olabiBr" dedı. Hükümet protokolünde de
bu tasannın yer aldığına dikkat çeken
Hun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Protokok uygun hareketetmek lazım.
Aynca. bütün tasanlar Bakanlar Kuru-
hı'ndan geçip komis\onlara geliyor. Ko-
misyonlarda konscnsus sağ-
landığı takdirde. Meclis'e in-
diriliyor. Bu kanun temmuz
ayında Meclis'e indirildi. O
günden bu güne geçen süreç-
te, Tanm Bakanhğı'ndan hiç-
bir şeldlde "şu maddeye itira-
zımız var1
di\e yan almadık.
Kanun çıkmasına iki gün ka-
la bu çekinceler ortaya çıkü.
Biz bu kanunu çıkaracağız.
Çağdaş bir ülkenin çıkart-
makla mukeUefolduğu bir ka-
nundur. Bırakın Avrupa Bir-
liği'ne girmeyi, tünı canhlann
buiikte uyunı içinde yaşadık-
lan bir dunya için bu yasa çı-
kanlmalı. Esasgayemiz sokâk
hayvanlan. sahipsizha>"vanla-
n ve kısmen de e\cil hayvan-
lan koruma altuıa aunaknr.
BLanı 25 kişilik komisyonu-
muzda hiçbir şekilde rahatsız-
lık, tedirginlik ohnamışnr. Ge-
lecek hafta uzlaşım haftası <A-
sun. Çevre ve Tanm Bakanlı-
ğı yetldleri uzlaşmaya gitsin."
Tasanda öngörülen hayvan bannakla-
nnm getıreceği masraflann büyütühne-
mesi gerektiğini vurgulayan Hun. "Mas-
raflar abartılmasın. Yeter ld vkdanumzm
sesini dinle\elim" dedi
Çeçenistan
MHP'li
bakan
Rusya'ya
savaşaçü
• MHP'li Devlet
Bakanı Çay, Çeçenistan
konusunda hükümeti
eleştirdi. Çay, Çeçen
savaşının bağımsızlık
sağlanana kadar
süreceğini söyleyerek
"Türk ve Müslüman
milletler Rusya'ya karşı
savaşmah" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet
BÜIDSU) - Türkiye, Çeçenis-
tan konusunda uyguladığı
resmi polıtikasında Rus-
ya'ya karşı temkinli bir po-
litika izlerken, hükümetin
MHP kanadı Çeçenistan'da-
kı savaşuı bağımsızlık sağla-
nana kadar süreceğini kay-
dediyor. MHP'li Devlet Ba-
kanı Abdulhaluk Çay,
"Grozni'nin duşmeshie Çe-
çenisten savaşı yeni başlryor.
Hürri\et âşığı bir nıiDeti riür-
riyetten yoksun bırakmak
mümkün otmayacaknr. Bu-
nu Punn'in de, Rus\-a'nın da
bütün dünyanın da anlama-
sı gerekmektedir" dedi.
MHP mılletvekili Ahmet
Çakar da, bölgedeki riim
Türk ve Müslüman milletle-
rin Rusya'ya karşı savaşmak
zorunda olduğunu söyledi.
Kafkas Çeçen Dayamşma
Komitesi'nin Ankara Tem-
silciliği dün yapılan bir tö-
renle açıldı. Törene, Devlet
Bakanı Çay, MHP milletve-
kıh Ahmet Çakar. FP millet-
vekili AbdüDatif Şener. DYP
milletv
r
ekili Mümtaz Yavuz.
BBP Genel Başkanı Muhsin
Yancıoğlu. Çeçenistan"ın
Türkiye ve Ortadoğu Tem-
silcisi tsa Abzotov katıldı.
Bakan Çay, Ruslar'ın Çeçe-
nistan'da soykınm gerçek-
leştirdiklennı söyledi. DYP
Milletvekili MümtazYavuz,
dünyanın katliamlara kayıt-
sız kaldığmı belirtirken,
"Yüce Türk Devieti olarak
bider de dünyaya uymuş ve
bu vahşeti, 'Ruslar'm ıç me-
selesidır' diye sessiz sedasız
sevretmekteviz" dedı
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
Siyasallaşmaya ağırlık veriliyor
PKK Avrupa'ya
yerleşme yolunda
FERİT DEMtR
TUNCELİ - PKK'nin 7. kongresınde aldığı kararlann bir
bölümü açıklanırken bazı kararlann da gizlendiği
beürlendi. Orgütün kongresinde. silahlı mücadeleye son
verdiği ve siyasallaşmaya gideceği yolunda açıklamalar
yapmasınm ardından, önümüzdeki günlerde Cemil Bayık
başkanlığındaki bir grubun Avrupa'ya gideceği öğrenildı.
Bu grubun Hollanda ve Fransa'ya ıltica ederek
siyasallaşma çalışması başlatacağı bildinldı. Fransa ve
Hollanda'da PKK adına faaliyet gösteren dernek ve
kunıluşlann, Avrupa'ya gidecek gruplann ıltica
istemlerinin kabul edilmesi yönünde gınşimlerde
bulunduklan ve bazı garantiler aldıklan belirtildi. PKK'nin
Avrupa'daki üst düzey bir yöneticisi bu ginşimleri şöyle
açıkladı: "7. kongrede önümüzdeki dönemde siyasi
faaüyetlere ağırhk verilmesi karan alındı. Siyasi , ,
faaUyetterin yürütüunesi için PKK Başkanük konseji,
üyefcrinin bir bölümünün Fransa ve Hoüanda'ya geierek
iltka etmeleri konusunda da kararlar alındL Bu kararlar
açıklanmadı. 7. Kongre öncesi Murat Karayılan
HoOanda'ya gönderilerek ön çahşmalar yapıldı ve ohunlu
sonuçjar aîmdL PKK bu konuda açıklamalar yapacakor.
n
'Teşkilat İçi Eğitim Programı'nm açılışı dün Bilkent Otel'de gerçekleştirildi
ANAP'ta 6
iradi miDiyetçîlik' taıtışıııası
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
ANAP'ın "Teşkilat İçi Eğitim Progra-
mı"nda "iradi milKyetcüik" \ e -gelişimci
muhafazakâruk"" tartışması yaşandı.
Öncülüğünü CHP'nin yaptığı "partiiçi
eğitim'' konusu ANAP'ın da gündemine
girdi. ANAP'ın "Teşkilat İçi Eğitim Prog-
ramı"mn açılışı dün Bilkent Otel'de ger-
çekleştirildi. ANAP Genel Başkanı Me-
sut Yılmaz açılışta yaptığı konuşmada,
ahlakın ve dürüstlüğün geleceğin de de-
ğerlerı olduğunu kaydederek "Dinimize
mutlaka sahip çıkacağız. Yüce riinimmn
değeıierini asîa siyasi Lstismar konusu yap-
mavacağımız gibi, böyle bir niyete ve fiüe
müsaade de etme\eceğiz
n
dedi.
Toplantımn ılk bölümünde "mifliyetçi-
lik.muhafazakâruk.demokrathk" ve "de-
mokrasj-hukuk" kavramlan ele alındı.
ANAP Genel Başkan Yardımcısı AH Do-
ğan ile Istanbul Milletvekili Yılmaz Ka-
rakoyunlu, ANAP Araştırma ve Eğitim
Başkanlığı'nın hazu-ladığı "Yeni Yüzyü-
da Yeni PoBtikalar" başlıklı raporda yera-
lan "iradi milliyetçüık
r
' ile "geüşimci mu-
hafazakârhk" kavTarmna karşı çıktıklan-
m vurguladılar. Daha sonra konuşan Di-
yarbakır Milletvekih Abdülbaki Erdoğ-
muş, iradi milliyetçilik kavramma karşı
çıkıhnasını anlayamadığuu söyledi. Er-
doğmuş, bu kavramın karşısmda olan "zo-
rakimiIhŞetçiliğin** ANAP'auzakbirkav-
ram olduğu görüşünü dile getirirken "Bir
Çin ziyaretini tamamlayan içişleri Bakanı Sadettin Tantan yurda döndü
'Karataş yakalandı iddialan asılsız'
İstanbul Haber Servisi - İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve
beraberindeki heyet, Çin Halk Cumhuriyeti'ne yaptığı resmi
ziyareti tamamlayarak yurda döndü. Tantan, "Terör örgütü
DHKP-C üderi Dursun Karataş'ınyakalandığma yönelik" so-
ruya "Nerden çıkanyorsunuz. Bilmiyorumn
yanıtmı verdi.
THY'mn tarifeli uçağıyla dün sabah Atatürk Havalüna-
m'na inen Tantan, kendisıni bekleyen gazetecilere açıklama
yapü, sonüanm yanıtladı.
Çin Halk Cumhuriyeti'ne, Kamu Güvenlik Bakanı*nm da-
vetlisi olarak gittiğini belirten Tantan, burada iki ülkenin ba-
kanlıklan arasında güvenlik işbirliği anlaşması imzalandığı-
m söyledi.
Tantan, bu anlaşma gereğince organize suçlardan uyuştu-
rucu kaçakçılığına, kara para aklamadan insan kaçakçıhğına
kadar çeşitli suçlan ihtiva eden konularda işbirliği yapılaca-
ğım ifade etti. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkam'mn, ni-
san aymda Türkiye"ye resmi bir ziy aret yapacağmı kaydeden
Tantan, "Güvenlikişbirhgi anlaşmasıilegüvenM ortamlann ya-
ratılması yoloyla ekonomik ilîşkflerm daha da gelişmesi bek-
lenmektedir" diye konuştu.
halka bir de> let tezi ne kadar yanlışsa, mil-
liyetçiliğin etnik kinüiğe da\ alı olarak sür-
dürülmesi de yanlısür. Bu iki aniayış bir-
birini besler ve ülkenin gdeceğini kurta-
n r " dedi.
ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mus-
tafa Taşar ise raporda yeralan u^di milli-
yetçilik tezinın partirun görüşünü yansıt-
madığını belirterek, bu konunun "tarttş-
ma" kapsamı içinde ele ahnmasını iste-
di.
Programı organize eden ANAP Genel
Başkan Yardımcısı Işın Çelebi, Turgut
Özal'dan sonra gelen yöneticilerin
1983'teki felsefemn gerisme düştüğünü
savunurken "Kendimizi kandırmayahm
arkadaşlar. Niyeyüzde 13 oy aldık, bu yüz-
den aldık. Eğitim seminerierini de parti fa-
aliyetlerini de bu yüzden düzenledik** di-
ye konuştu. Susurluk'a ve Abdullah Çat-
h'ya karşı çıktıklan için oy yitirdikleri gö-
rüşüne katılmadığıru belirten Çelebi,
"Abdullah ÇatlTnın miUiyetçilik anlayışı-
m ve Susuriuk'un ortaya çıkanlığı milli-
yetçüiği kabul etmiyonız" dedi.
Oturumu yöneten ANAP Genel Sekre-
ten Abdülkadir Baş ise, Işın Çelebi'nin
bu konuyu gereksiz yere gündeme getir-
diğini savundu.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Kemal Alemdaroğlu'nu şahsen
tanımam. Bülent Tanör'ü ise 30 yıl-
dan bu yana tanınm. Kemal Alemda-
roğlu'nu şahsen tanımam ama icra-
atlannı biliyorum. Önümde bir genel-
gesi duruyor.
Genelegenin bazı bölümlerinde
şunlar yazılı: "Kadınlar: Elbiseler te-
miz, düzgün, ütülü, sade.ayakkabı-
larve/veya çizmeler sade ve normal
topuklu, boyalı; görev mahallinde
baş daima açık, saçlar düzgün ta-
ranmış veya toplanmış, tımaklar nor-
mal kesilmiş olup(...) Pantolon, kol-
suz ve açıkyakalı gömlek, bluz veya
elbise giyilmez. Etek boyu dizden
yukan ve yırtmaçlı olamaz.
"Erkekler, Elbiseler temiz, düzgün,
ütülü ve sade, ayakkabılar temiz ve
boyalı giyilir.(...) Bina içinde ve gö-
rev mahallinde baş daima açık bu-
lundurulur. Kulak ortasından aşağı
favori bırakılamaz. Saçlar, kulağıka-
patmayacak şekilde uzatılabilir, te-
miz, bakımlı ve taranmış olur. Her
gün sakal traşı olunur ve sakal bıra-
Bülent Tanör ve Kemal Alemdaroğlu
kılmaz. Bıyık tabii olarak bırakılır,
uzunluğu üst dudak boyunu geçe-
mez, üstten alınmaz, yanlar üst du-
dak hizasında olur. Alt uçlan dudak
hizasında kesilir. Kravat takılır, krava-
tı örtecek şekilde balıkçı yaka veya
benzeri süveteher giyilmez."
Alemdaroğlu, bu genelgesini Dev-
let Memurlan Kanunu'naeklenen bir
yönetmeliğe dayandınyor. O, öğre-
tim üyelerini, bilim üreten insanlan
bir devlet dairesinin sabah 9'da işe
gelip 5'te çıkan bir memuru olarak
kabul ediyor. Etmekte de haklı, çün-
kü 12 Eylül YÖK'ü, üniversiteleri tam
anlamıyla devlet daireleri statüsü içi-
ne soktu. O yüzden de, bıyık boyla-
rı ve favori uzunluklannı denetleyen
yenirektörlertüredi.
Dünyanın ortagelişmişlikteki ülke-
leri dahil hiçbir üniversitesinde, ka-
dın öğretim üyelerinin etek boylan,
tırnak boylan üzerine genelge yayım-
layan bir rektöre rastlamayazsınız.
Bunlar, 12 Eylül askeri darbesinin ül-
kemize armağanıdır. 12 Eylül'ün
YÖK yasasına sığınan Alemdaroğlu,
üniversiteyi de bir askeri darbenin
kültürü ve alışkanlıklan içinde yönet-
meye kalkıyor.
Alemdaroğlu'nun örnek olarak
gösterdiği Atatürk'ün bilime ve üni-
versiteye yaklaşımıyla YÖK sistemi-
nin bir ilgisi olabilir mi? YÖK sistemi-
nin şeriatçılığı engelleyen bir sistem
olduğunu öne sürmek de bir kandır-
macadan ibaret.
Bilimi bastıran, yaratıcı düşünceyi
düşman gören, favori ve etek boyu
peşinde koşan bir aniayış irticaya
nasıl karşı koyabilır? Bu kafa ancak
irtica üretebilir. Zaten manzara da bu
yöndedir.
12 Eylül sistemi irticayı geliştirdi
mi, önledi mi? 12 Eylül öncesi üni-
versitelerinde irticanın bugünden
daha güçlü olduğu söylenebilir mi?
Atatürkçülüğü bir heykel ve yasak-
Çilık olarak anlayan mantık, bugün
içinde bulunduğumuz durumun te-
mel sorumlusudur.
•••
Işte burada Bülent Tanör farkı or-
taya çıkar. Bülent Tanör, demokrasi-
ye inanmış, cumhuriyet devriminin
kazançlannı sıkı sıkıya savunan, dev-
rimci bir bilim adamıdır. Bu nedenle
askeri darbeler döneminde, yasak-
lar döneminde başı hep derde girer.
Çünkü o, bilimin özgürce yaratılma-
sını engelleyen anlayışa boyun eğ-
mez. Bilimsel birikimini iktidar kol-
tuklannın emrine değil, yaratıcı dü-
şüncenin emrine verir.
Kemal Alemdaroğlu'nun Bülent
Tanör hakkında açtırdığı soruştur-
manın, yasal bir soruşturma olduğu
söylenebilir mi? Açıkça bu siyasi bir
soruşturmadır. Çünkü Tanör, Alem-
daroğlu'nun temsil ettiği YÖK'çü sis-
temin değiştirilmesinden yanadır.
Üniversitenin bir özgürtük ve yaratı-
cılık alanı haline gelmesini istemek-
tedir. Alemdaroğlu'nun rahatsızlığı
da budur.
Alemdaroğlu, Tanör'ün TÜSİAD
için hazıriadığı raporun içeriğiyle so-
runu olduğunu Cumhuriyet'e yaptı-
ğı açıklamada dile getiriyor. "Onlar,
her düşüncenin ülke anayasasına
karşı da olsa her şeyi uluorta, her
platformda tartışılması şeklinde bir
demokrasi anlayışına sahipler."
Alemdaroğlu, Tanör gibi düşün-
meyebilir. Düşünmediğini de söylü-
yor. Ama bu aynlığı, bazı yönetme-
liklerin arkasına sığınarak bir saldın
konusu haline dönüştürmeye kalkar-
sa, üniversitede bilim ölür, araştırma
ölür, yaratıcı düşünce kendini ıfade
edemez hale gelir.
Alemdaroğlu'nun Bülent Tanör'e
yönelik girişimleri 12 Eylül'ün hâlâ
devam ettiğinı kanıtlıyor. Eh öyle ol-
sun bakalım...