25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ARALIK 2000 PERŞEMBE HABERLER İMKore'nin birleşmegörüşmelerinebaşlamalart, Türkiye'nin lıatalı katarverdiğinigösteriyor Türkıye'nin 'savaş' yanhşı• ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albrigh't'ın Pyongyang'ı ziyaret edişi, Türkiye'nin 1950'de "dışandan verilen akılla" attığı adımlann bir fiyaskoya dönüştüğünü ortaya koyuyor. CÜNEYT AKALIN -3- A menkan raporlarını bir yana bı- /\ rakıp Türkıye'ye dönelim. Baş- JLA. larda olayın boyutlannı tam kav- rayamayan hükümetin, Metin Toker'ın deyişı ile "dıştelkinler'' sonucundaha- rekete geçtiğı anlaşılıyor. Olaylann bu noktaya gelmesınde ıç ve dış etkenle- rin bırlıkte rol oynadığı belırtilebilir. a) Baştan işler BM açısından hiç iyi gitmemiş, Seul bile Kuzey Kore kuvvet- len tarafından ışgal edilmişti. Bunun üzerine tedirgin olan BM Güvenlik Kon- seyı, ABD'ye başvurarak BM Ordusu- nun başına bir Amerikalı general ata- masını talep eder, ABD de Uzakdoğu K.uwetleri Komutaru ünlü General Mac Arthur'u başkomutan atar. Mac Art- hur"un komutan atanması, savaşın sey- riru değiştınr. 19 Temmuz'da Başkan Truman Amenkan Kongresı'nden ge- nişyetkilerıster. Kore Savaşıiçin lOroil- yar dolar ödenek alır. b) Içeride ise dönüm noktası 18 Tem- muz'da yapılan Yalova Toplantısı'dır. Bayar ın başkanlığında yapılan bu top- lantrya Başbakan Menderes. Dışişleri Ba- kanı Köprülü'nün yanı sıra Savunma Ba- kanı tnce, Başbakan Yardımcısı Samet Ağaoğhı. Genelkurmay Başkaru Nuri Ya- mutve komutanlar katılır. (Washington elçısı F.C. Erkin ve BM daımi delege- si SetimSarper de kısmen toplannya ka- tılır ) Toplantı bıtıminde Başbakan Men- deres şu açıklamayı yapar: "Silahlı kuvvetterinıizin takviyesi ve getistirümesi için annacak tedbirleri tet- kik vemüzakereettik." Köprülüşunuek- ler: "Kore konusunda yeni talep yok- tur" (1). Ancak Yalova'da Kore olayı- nın ele alındığı kesindir. Nitekim F. Ce- mal Erkın "Dışişleri'nde 34 Yıl" da bu toplantıdakı tartışmalan anlaür. 25 Tem- muz akşamı, yani Kuzey Kore'nin sal- dınya geçışinden tam bir ay sonra, Ba- kanlar Kurulu Ankara'da Cumhurbaş- kanı Celal Bayar'ın başkanlığında top- lanır. Toplantıya TBMM Başkanı Ko- rattan ve Genelkuımay Başkanı Nuri Ya- mut da katılır. Toplantıda alınan karar gereğince Prof. Köprülü, BM Genel Sekreteri Trygve Lie'ye şu telgrafi yol- lar: "_YardımtalebinİBİç«THil5Tanınuz (1950) tarihü teigrafinız tetkik edilmiş- tir..." "».dünyanın şimdiki şarüan için- degenel banş hizmetinde_ Kore'de hiz- met etmek üzere, hûkümetimiz 4.500 mevcuthı silahlı bir Tûrk savaş birliğini BM'nin emrinevermeyi karar alüna al- mışta" (2) Metin Toker, Bakanlar Ku- rulu toplantısından birkaç saat önce Amerıka'dan gelen SenatÖr Cain'in Amenkan Askeri Yardım Heyeti bina- sında yaptığı basın toplantısında sarf ettiğı sözlere dıkkat çekıyor: "Türidye'ntaKoreHarbi'nefifliyar- dımı, Atlantik Pakü'na ginnesiııi sağla- yacaküıf (3) NATO ve ABD'ye yardım Amenkan diplomatik yazışmaların- dan da dolayb olarak çıkıyor: Senatör Cain, Türkıye'yı Kore konusunda ikna- ya gelır ve başanya ulaşır. Kore Sava- şı'nın başında olaylara kayıtsız kalan Türkiye, NATO dıye havuç gösteren Amerika'nın tatlı sözleri ûzerine apar topar harekete geçer ve bir ay içinde Kore'de sıkışık durumdaki Amerika'nın yardımına koşar. Türkiye dekı ABD Elçilik Müsteşa- n Kuniholm'un oğlu ve Türkiye uzma- m Duke Üniversıtesf nden Prof. Bruce Kuniholm'un ve eski Amerikan elçili- ğı görevlılerinden GeorgeHarris'in AÜ Siyasal Bılgiler Fakültesi'nın 6-7 Ka- sım 2000 tarihlerinde Ankara'da düzen- lediğı toplantıda açıkça behrttikleri gi- bı Türkiye'nin NATO'ya ahnması, tek brr Kore olayına bağlanamaz. Türki- ye'ninNATO'ya girişı "progressf" (ted- rici) adım adım gelişen bir süreçtir. Her iki uzman da Türkiye'nin NATO'ya alınma karannın aslında Eisenhower'ın NATO Komutanlığı döneminde (1950 sonu -1951) verildiğini belirttiler. Amerikan diplomatik yazışmalan da bu tespiti doğruluyor. ABD Ulusal Gü- venlik Konseyi'nin 1 Aralık 1948 tarih- h karan ("NSC 36), ABD Hava Kuvvet- len'nın tavsiyesi uyannca, Türkiye ve Yunanistan'da "havaalanlan" kurulma- sını öngörüyor. Buna ek olarak Ulusal Güvenlik Konseyi 22 Mart 1949'da "ABD Güvenliği Için Sovyet Tehdidini Durdurmak L zere Türkiye Ve Yuna- nistan'a Yönelik Hedefleri" adı verilen bir karar daha alarak (NSC 42/1) Sov- yet tehdidine karşı Türkiye ile asken işbırliğinin arttınlması ve "askeri hava- alanlannın inşaa" çahşmalanm hızlan- dınyor. Yani, Türkiye ile ABD arasın- O yıDarda Kore'ye 0den askerler, memuriann gûçlûkkr tçinde yaşam mücadetesi verdiği koşullarda, buzdolaplan ve arabalaria Tûrkrye'ye dönmüşlerdi. daki stratejik ortaklık 1948-49 yıllartn- da başlamışnr.Öte yandan ABD Dışış- len Bakanlığf nın 5 Mayis 1949 tarih- li "Türkiye ile Ugüi siyaset" belgesi, ABD'nin Türkiye'ye askeri yardıma devam etmesını, bu ülkenin Atlantik Pakü'na katılma isteğını ciddiyetle ele almasını ya da Türkıye'yi de içine ala- cak bir bölgesel savunma düzenleme- sıne gitmesinı öneriyor (4). Türkiye'nin NATO'ya alınmasının Kore Savaşı ile bire bir ilişkide olma- dığının bir başka kanıtı, Yunanistan'm Türkiye ile birlikte NATO'ya alınma- sıdrr. Kore Savaşı konusunda Türki- ye'nin abarülı tutumunu benimsemeyen Kore'ye simgesel, küçük bır birlik yol- lamakla yetinen Yunanistan, bilindiği gı- bi Türkiye ile aynı anda, Türkiye ile birlikte NATO'ya alınır. Bu da her iki ülkenin NATO'ya girmesinde rol oy- nayan esas etkenin "hûr dünya adma" Kore'de kan dökmek değıl, Amen- kan'nın çıkarlan olduğunu kanıtlıyor. Dolayısıyla NATO'ya giriş argümanı, bir ölçüde bahanedir ve o günün yetkilile- rinin sorumluluğunu azaltmıyor. Sorumlular klmler? "Savaş, vatan savunması dışmda bir katiiamdır" dıyen Mustafa Kemal de- ğıl mıydı? Ne ganptır kı bu ülkede her gün Mustafa Kemal adına nutuklar an- lıyor ama, sözlerinin içiboşalüldıkça bo- şaltüıyor. 194O'lı ydlann sonunda Tür- kiye'de kamuoyunda SSCB konusunda yaygın bir tedirgınlik olduğu göriilü- yor. Bu hava, Türkiye'nin Kore'ye as- ker yollamasını kolaylaştınyor. Buna rağmen asker yollamaya karşı çıkanlar da oluyor: örneğin CHP'nin eskı dı- şişleri bakanlanndan Necmettin Sadak, Akşam'daki başyazısında "Türkiye'den ciddiyardmıı khnseakhnagetiremez.Bu- na maddetenimkânyoktur.Tûridye bir tecav^ze uğrarsa Kore'ye >ardım etmiş, dr>e hiç kimse bizûn yardımınuza gel- mez" (5) diye yaayor. Necmettin Sa- dak tarihe geçen bir tespit yapıyor ama ne yank ki yanılıyor. Çünkü ABD'nin milyarlarca dolan "maddeten imkân yokrur" dediği olayı, "maddeten müm- kün"tahyorkolaylıkla. '••» JİJti --" Ahlakl ve hukukl sorumluluk 1) Kore Harekâü'nm bir no'lu sorum- lulan dönemin iktidar sahipleri, yani Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fu- at Köprülü'dür. Bunlara TBMM Başka- nı Koraltan ve Savunma Bakanı R. Şev- ket Ince ile Genelkurmay Başkanı Nu- ri Yamut'un ve ötekı Bakanlar Kurulu üyelerinin kaöldığı anlaşılıyor Olayın baslıca ahlakı ve hukukı sorumlusunun ıktidar partisi yöneticileri olduğu açık- nr. 2) Muhalefet de sorumludur. Çünkü muhalefet partileri Kore'ye asker yol- lanmasına "esastan" değü, "şekfl"den karşı çıkarlar. CHP Genel Sekreteri Ka- stm Gülek yayımladığı bıldınde şunla- n belirtir. "Hükümet BM'ye karşı yû- kümlülüklerimizin nasıl yerine getnîle- ceğmTBMMIdegörüşüİmedenvepar- timizle istişare etmeden tek başına sap- tamısür- Oysa özeflüde ülke savmuna- a veharpihtimafleTİndehükümenn mu- halefet partisi ile fikir biriiği sağlaması, esas tedbirdir. (6) Muhalefetln suçu MP Başkanı Mehmet Bayur da asa- ğı yukan aynı şeyleri belirtir. Bayur, hükümeti TBMM'yi toplanüya çağır- maya davet eder. Görüldüğü gibi ana mu- halefet parüsı CHP'run muhalefetı, şek- lidir. Nitekim CHP Kore Savaşı'na ka- tılmamıza karşı çıkmaz. Onun da NA- TO'ya kaülmak için Kore'de kan dök- mekten başka çıkar yol görmediği an- laşılıyor. Dolayısıyla kanımca olayın sorumluluğunu sadece DP yöneümıne yıkmak yanlışür. Muhalefet de olayın manevi sorumluluğunu taşıyor. 3) Bu tür olaylarda çoğunlukla, sade- ce siyasal partiler eleşririlir. Oysa dün- yanın öteki ucunda meydana gelen hak- İılığı-haksLzlığı en azından taruşılabile- cek bır savaşa balıklama dalan kımı "si- vfl tophım kuruluşlan" da ahlaki bir so- rumluluk taşımaktadır. Örneğin Türki- ye Millı Talebe Federasyonu'nun ya- yımladığı bildınde karanndan dolayı hü- kümete şükran sunulur. Bu bildirinin altındakı ımza, Can Kvaç'a aitnr (7). 4) Kanımca, sorumlulardan bin de o dönemde gönüllü yazılan askerlerdir. O yıllarda Kore'ye giden askerler, me- murlann güçlükler içinde yaşam müca- delesi verdiği koşullarda, buzdolaplan, arabalaria vb. dönmüşlerdı. Bunlan el- de etmek için çok uzaktakı, bizımle ıl- gisi olmayan bir savaşa gönüllü koş- mak ne kadar insani bir karardır, okur- lann değerlendırmesine bırakıyorum. Sonuç: Her iki Kore'nin 50 yüı aşkın bir süre dargın kaldıktan sonra yüzyı- lın sonunda birleşme görüşmelerine başlamalan ve ABD Dışişlen Bakanı M. Albright'ın Pyongyang'ı ziyaret edişı, Türkiye'nin 1950'de "dışandan verüen akılla n attığı adımlann bır fiyaskoya dönüştüğünü ortaya koyuyor. Bu fiyas- ko, 50'h yıllarda Batı'nın desteğini ka- zanmak için Araplara karşı oy kulla- nan, Bandung'da Bloksuzlan kızdıran politıkalann ilk halkasıdır... Türkiye, aradan elli yıl geçtikten son- ra bir vicdan muhasebesi yapacak mı- dır? Hatalannı kabul edecek midır? Çin'den, Kore'den özürdileyecek midir? Sanmıyorum, Türkiye hiçbir şey olma- mış gibi davranmaya devam edecektir. Keşke yanıbyor olsam! (1) M. Toker, s. 82 (2) M. Toker, s. 83 (3) M Toker, s. 83 (4) FRUS, 1949. c. VI, s. 1670 (5) Metin Toker, a.g.e., s 81 (6) M. Toker, a.g.e., s. 81 (7)M. Toker, a.g.e., s. 84 BİTTİ Kore'ye gönderUen askerierden kimikri sağ saiim dönmeyi başanrken kimileri de Türkiye ile ilgisi olmayan bir savaşta hayatinı kaybettL PERŞEMBE ORHAN BURSAU Satılan Ne? IMF, 10 milyar dolann Türkiye'ye girmesine yeşil ışık yakarken Türk Telekom'un ve THY'nin 14 Aralık'ta satışa çıkarılmasını da Ankara'da kesin karara bağladı. Türkiye'nin en önemli kurumlanndan ikisinin sa- tışından elde edilecek gelirierle, üreterek bir türlü geliştiremediğimiz, yaratamadığımız gerekli özkay- nak sorununa da kısa vadeli bir çözüm bulunmuş olacak. (Anlaşılan, IMF destekli gelen paranın kar- şılıği da böylece garantiye alınmış oluyor!) Denize düşmüş ve boğulmakta olan bir insan yı- lan olsa sarılır. Böyle sıcak dönemJerde önemli olan, sorunun o an çözûlmesidir. O nedenle ikti- dar, IMF'ye gönülden borçludur. Gazetelerin bir tek, "Yaşas/n IMF!" diye başlık atmadığı kalmıştır. Fakat içinde bulunduğumuz koşullarda neyi sat- tığımız, getecek paranın yarattığı sis bulutu içinde güme grtti. ••• Para bulundu, bugünkü sorun giderildi. THY ve Telekom satıldı, kaynak yaratıldı. Peki sonra? öyle görünüyor ki bu iki önemli satış da aslında Türkiye'nin gereksinimini duyduğu kaynagı kısa dönemde karşılayabilecek durumda değil. Dışalım rakamlannın artış hızı, Türkiye'nin gerek- sinimlerinin büyük bir hızla arttıgını gösteriyor. Bu açığı nasıl finanse edeceğiz? Dışsatım yetmiyor. Türkiye'nin kısa vadeli borçlan artıyor. Dış borç 120 milyara mı dayandi?.. IMF'nin dayatmalanndan anlaşıldığı kadanyla, 5 yıl içinde Türkiye, önemli her şeyinı satmış olacak. Telekom'un geri kalanını, TUPRAŞ'ın hepsini, THY'nin bütününü, limanlannı... satacak ne var- sa... SORU: Türkiye bugünkü ekonomik iflasa, acaba bu satışlar yapılmadığı için mi geldi? Ve: Bunlar satıldıktan sonra paçamızı. kurtanyor muyuz? Âklı başında hiç kimse bu iki soruya evet yanrhnı veremez. Vermeye kalksa inandıncı olmaz. Bilim- sel olmaz. Devletin elindeki kurumlann geçmişte ve şimdi de yer yer kötü işletildiklerini, piyasayı, dünyayı iz- leyemediklerini, çağdaş yönetilmediklerini, kendi- ten'ni yenileyemediklerini vb. söyleyebilirsiniz. Ama bunlann Türkiye'yi batırdığını söyleyemez- siniz. Devletin işletmecilik yapması gerekir mi? Akıl bu soruya, gerekirse evet, diyor. Gerekiyorsa, THY de satılabilir, Telekom da ve başka işletmeler de. Ama gerekiyorsa. Bu gerekliliği kım saptayacak? Ülkenin, milletın çıkarlan. Özgür irademizte, ge- rektiğinde bunlann hepsini satabiliriz. Türkiye kamuoyunda oluşacak uzlaşma sonucu, özgür irademizle, bu işletmelerin satışının ülke ekonomisine en azından orta vadede çok önemli katkılarda bulunacağına veya bunlann satılmasının çok daha iyi olacağına karar veririz ve satanz. Bugün ise Türkiye iflas durumuna geldiği için, 1MF istediği için, IMF'nin baskısıyla bunlar satılıyor. Peki, bugünkü ekonomik koşullarda satmaya- cağız da ne zaman satacağız? SORUN BURADA: Türkiye periyodik krizlerin üj- kesi. Bugünü, degerli mallannı satarak karşılayabi- len Türkiye, yann, daha büyük ekonomik ve siya- sal bunalımlarda neyi satacak? VEYA SORUYU ŞÖYLE SORALIM: Siyasal kad- rolann, Türkiye devletinin, bu ülkenin, esas olarak kendi ayaklarımız üzerinde durabileceğimiz bir planı, bir programı var mı? Iktidar, beş yıl, on yıl sonrası Türkiye'nin temel göstergelerinin neler olacağını; adam başına dü- şen milli gelir, dışsatım, dışalım, vergi adaleti, sos- yal haklar vb rakamlannı... Ve bu rakamlara nasıl ulaşacağını halka açıkla- yabiliyor mu? Türkiye'nin hangi alanlarda dünya çapında çı- kışlar yapabileceğine ve dışsatım gelirierini arttıra- bileceğine ilişkin, önümüze bir program koyabili- yor mu? Yoksa, iktidar, bu millete yutturulmaya çalışılan bir düşünceyi mi savunuyor? Yani serbest piyasa ekonomisinin elindeki sihiıii değnekle bütün bun- lann çözüleceğine mi inanıyor? Ortada siyasal kadrolann, bildiğimiz bir kalkın- ma hedefi ve planı olmadığına göre (Yoksa DPTnin böyle bir ptanı mı var?!), son soruya evet demeliyiz. ••• Türkiye'nin geleceğine ilişkin büyük bir ulusal kalkınma planı, programı olmayanlann bugün IMF baskısıyla yaptıkları satışların bizi düzlüğe çıka- racağına neden inanalım? Ve böyle kafayla yapılan satışlann, Türkiye'nin gelecekteki ulusal siyasetlerinin, temel siyasetleri- nin parça parça satışı anlamına geldiğini neden düşünmeyelim? "Aman, egemenlik haklanmızı kaybedeceğiz" düşüncesiyie Avrupa Biriiği'ne girmekten çekinir- ken ülke ekonomisini tamamen IMF'nin kararianna teslim etmek midir "egemenliği kullanmak^. obursalifa bilimmerkezi.org.tr Kücükcekmece Baz istasyonu cinayeti: 2 ölü ÎSTANBUL(AA)-Kü- çükçekmece'de, emekli bekçi Kemal Akdemir. binalannın çatısına baz istasyonu yerleştirdikle- ri için tartışüğı aileden 2 kişiyi öldürdü. Olayda 3 kişi de yaralandı. Sefaköy, Maslakçeşme Sokak'ta bulunan evinin karşısındaki Şentürk aile- sine ait mağaza ve daire- lerin bulunduğu binanın çausına baz istasyonu ku- nılmasına tepki gösteren Kemal Akdemir, binanm çatısına çıkarak istasyonu kurmakta olan ışçileri kovdu. Kendisine engel olmak isteyen Şentürk ai- lesinin üyeleriyle tartışan Akdemir, tartısrnanm kav- gaya dönüşmesi sonucu tabancasını çekerek Emi- ne Şentürk (60) ile ço- cuklan Enver (40), Erol (32) ve tbrahim Şen- türk'ü (23) kurşunladı. Emine, Enver, Erol ve tb- rahim Şentürk çeşitli yer- lennden, burada bulunan işçilerden Murat Özde- mir de bacağından aldı- ğı kurşunlarla yaralandı- lar. Enver ve Erol Şen- türk, kakünküklan hasta- nede yapılan müdahaleye karşın kurtanlamadılar. Emniyet yetkilileri, zanlı Akdemir'in olaym ardından gözamna abndı- ğını, olayla ilgili soruş- turmamn sürdürüldüğü- nü kaydettiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle