Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 ARALIK 2000 PERŞEMBE
HABERLER
İMKore'nin birleşmegörüşmelerinebaşlamalart, Türkiye'nin lıatalı katarverdiğinigösteriyor
Türkıye'nin 'savaş' yanhşı• ABD Dışişleri Bakanı
Madeleine Albrigh't'ın
Pyongyang'ı ziyaret edişi,
Türkiye'nin 1950'de
"dışandan verilen akılla"
attığı adımlann bir
fiyaskoya dönüştüğünü
ortaya koyuyor.
CÜNEYT AKALIN -3-
A menkan raporlarını bir yana bı-
/\ rakıp Türkıye'ye dönelim. Baş-
JLA. larda olayın boyutlannı tam kav-
rayamayan hükümetin, Metin Toker'ın
deyişı ile "dıştelkinler'' sonucundaha-
rekete geçtiğı anlaşılıyor. Olaylann bu
noktaya gelmesınde ıç ve dış etkenle-
rin bırlıkte rol oynadığı belırtilebilir.
a) Baştan işler BM açısından hiç iyi
gitmemiş, Seul bile Kuzey Kore kuvvet-
len tarafından ışgal edilmişti. Bunun
üzerine tedirgin olan BM Güvenlik Kon-
seyı, ABD'ye başvurarak BM Ordusu-
nun başına bir Amerikalı general ata-
masını talep eder, ABD de Uzakdoğu
K.uwetleri Komutaru ünlü General Mac
Arthur'u başkomutan atar. Mac Art-
hur"un komutan atanması, savaşın sey-
riru değiştınr. 19 Temmuz'da Başkan
Truman Amenkan Kongresı'nden ge-
nişyetkilerıster. Kore Savaşıiçin lOroil-
yar dolar ödenek alır.
b) Içeride ise dönüm noktası 18 Tem-
muz'da yapılan Yalova Toplantısı'dır.
Bayar ın başkanlığında yapılan bu top-
lantrya Başbakan Menderes. Dışişleri Ba-
kanı Köprülü'nün yanı sıra Savunma Ba-
kanı tnce, Başbakan Yardımcısı Samet
Ağaoğhı. Genelkurmay Başkaru Nuri Ya-
mutve komutanlar katılır. (Washington
elçısı F.C. Erkin ve BM daımi delege-
si SetimSarper de kısmen toplannya ka-
tılır ) Toplantı bıtıminde Başbakan Men-
deres şu açıklamayı yapar:
"Silahlı kuvvetterinıizin takviyesi ve
getistirümesi için annacak tedbirleri tet-
kik vemüzakereettik." Köprülüşunuek-
ler: "Kore konusunda yeni talep yok-
tur" (1). Ancak Yalova'da Kore olayı-
nın ele alındığı kesindir. Nitekim F. Ce-
mal Erkın "Dışişleri'nde 34 Yıl" da bu
toplantıdakı tartışmalan anlaür. 25 Tem-
muz akşamı, yani Kuzey Kore'nin sal-
dınya geçışinden tam bir ay sonra, Ba-
kanlar Kurulu Ankara'da Cumhurbaş-
kanı Celal Bayar'ın başkanlığında top-
lanır. Toplantıya TBMM Başkanı Ko-
rattan ve Genelkuımay Başkanı Nuri Ya-
mut da katılır. Toplantıda alınan karar
gereğince Prof. Köprülü, BM Genel
Sekreteri Trygve Lie'ye şu telgrafi yol-
lar:
"_YardımtalebinİBİç«THil5Tanınuz
(1950) tarihü teigrafinız tetkik edilmiş-
tir..." "».dünyanın şimdiki şarüan için-
degenel banş hizmetinde_ Kore'de hiz-
met etmek üzere, hûkümetimiz 4.500
mevcuthı silahlı bir Tûrk savaş birliğini
BM'nin emrinevermeyi karar alüna al-
mışta" (2) Metin Toker, Bakanlar Ku-
rulu toplantısından birkaç saat önce
Amerıka'dan gelen SenatÖr Cain'in
Amenkan Askeri Yardım Heyeti bina-
sında yaptığı basın toplantısında sarf
ettiğı sözlere dıkkat çekıyor:
"Türidye'ntaKoreHarbi'nefifliyar-
dımı, Atlantik Pakü'na ginnesiııi sağla-
yacaküıf (3)
NATO ve ABD'ye yardım
Amenkan diplomatik yazışmaların-
dan da dolayb olarak çıkıyor: Senatör
Cain, Türkıye'yı Kore konusunda ikna-
ya gelır ve başanya ulaşır. Kore Sava-
şı'nın başında olaylara kayıtsız kalan
Türkiye, NATO dıye havuç gösteren
Amerika'nın tatlı sözleri ûzerine apar
topar harekete geçer ve bir ay içinde
Kore'de sıkışık durumdaki Amerika'nın
yardımına koşar.
Türkiye dekı ABD Elçilik Müsteşa-
n Kuniholm'un oğlu ve Türkiye uzma-
m Duke Üniversıtesf nden Prof. Bruce
Kuniholm'un ve eski Amerikan elçili-
ğı görevlılerinden GeorgeHarris'in AÜ
Siyasal Bılgiler Fakültesi'nın 6-7 Ka-
sım 2000 tarihlerinde Ankara'da düzen-
lediğı toplantıda açıkça behrttikleri gi-
bı Türkiye'nin NATO'ya ahnması, tek
brr Kore olayına bağlanamaz. Türki-
ye'ninNATO'ya girişı "progressf" (ted-
rici) adım adım gelişen bir süreçtir. Her
iki uzman da Türkiye'nin NATO'ya
alınma karannın aslında Eisenhower'ın
NATO Komutanlığı döneminde (1950
sonu -1951) verildiğini belirttiler.
Amerikan diplomatik yazışmalan da
bu tespiti doğruluyor. ABD Ulusal Gü-
venlik Konseyi'nin 1 Aralık 1948 tarih-
h karan ("NSC 36), ABD Hava Kuvvet-
len'nın tavsiyesi uyannca, Türkiye ve
Yunanistan'da "havaalanlan" kurulma-
sını öngörüyor. Buna ek olarak Ulusal
Güvenlik Konseyi 22 Mart 1949'da
"ABD Güvenliği Için Sovyet Tehdidini
Durdurmak L zere Türkiye Ve Yuna-
nistan'a Yönelik Hedefleri" adı verilen
bir karar daha alarak (NSC 42/1) Sov-
yet tehdidine karşı Türkiye ile asken
işbırliğinin arttınlması ve "askeri hava-
alanlannın inşaa" çahşmalanm hızlan-
dınyor. Yani, Türkiye ile ABD arasın-
O yıDarda Kore'ye 0den askerler, memuriann gûçlûkkr tçinde yaşam mücadetesi verdiği koşullarda, buzdolaplan ve arabalaria Tûrkrye'ye dönmüşlerdi.
daki stratejik ortaklık 1948-49 yıllartn-
da başlamışnr.Öte yandan ABD Dışış-
len Bakanlığf nın 5 Mayis 1949 tarih-
li "Türkiye ile Ugüi siyaset" belgesi,
ABD'nin Türkiye'ye askeri yardıma
devam etmesını, bu ülkenin Atlantik
Pakü'na katılma isteğını ciddiyetle ele
almasını ya da Türkıye'yi de içine ala-
cak bir bölgesel savunma düzenleme-
sıne gitmesinı öneriyor (4).
Türkiye'nin NATO'ya alınmasının
Kore Savaşı ile bire bir ilişkide olma-
dığının bir başka kanıtı, Yunanistan'm
Türkiye ile birlikte NATO'ya alınma-
sıdrr. Kore Savaşı konusunda Türki-
ye'nin abarülı tutumunu benimsemeyen
Kore'ye simgesel, küçük bır birlik yol-
lamakla yetinen Yunanistan, bilindiği gı-
bi Türkiye ile aynı anda, Türkiye ile
birlikte NATO'ya alınır. Bu da her iki
ülkenin NATO'ya girmesinde rol oy-
nayan esas etkenin "hûr dünya adma"
Kore'de kan dökmek değıl, Amen-
kan'nın çıkarlan olduğunu kanıtlıyor.
Dolayısıyla NATO'ya giriş argümanı, bir
ölçüde bahanedir ve o günün yetkilile-
rinin sorumluluğunu azaltmıyor.
Sorumlular klmler?
"Savaş, vatan savunması dışmda bir
katiiamdır" dıyen Mustafa Kemal de-
ğıl mıydı? Ne ganptır kı bu ülkede her
gün Mustafa Kemal adına nutuklar an-
lıyor ama, sözlerinin içiboşalüldıkça bo-
şaltüıyor. 194O'lı ydlann sonunda Tür-
kiye'de kamuoyunda SSCB konusunda
yaygın bir tedirgınlik olduğu göriilü-
yor. Bu hava, Türkiye'nin Kore'ye as-
ker yollamasını kolaylaştınyor. Buna
rağmen asker yollamaya karşı çıkanlar
da oluyor: örneğin CHP'nin eskı dı-
şişleri bakanlanndan Necmettin Sadak,
Akşam'daki başyazısında "Türkiye'den
ciddiyardmıı khnseakhnagetiremez.Bu-
na maddetenimkânyoktur.Tûridye bir
tecav^ze uğrarsa Kore'ye >ardım etmiş,
dr>e hiç kimse bizûn yardımınuza gel-
mez" (5) diye yaayor. Necmettin Sa-
dak tarihe geçen bir tespit yapıyor ama
ne yank ki yanılıyor. Çünkü ABD'nin
milyarlarca dolan "maddeten imkân
yokrur" dediği olayı, "maddeten müm-
kün"tahyorkolaylıkla. '••»
JİJti
--"
Ahlakl ve hukukl sorumluluk
1) Kore Harekâü'nm bir no'lu sorum-
lulan dönemin iktidar sahipleri, yani
Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan
Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fu-
at Köprülü'dür. Bunlara TBMM Başka-
nı Koraltan ve Savunma Bakanı R. Şev-
ket Ince ile Genelkurmay Başkanı Nu-
ri Yamut'un ve ötekı Bakanlar Kurulu
üyelerinin kaöldığı anlaşılıyor Olayın
baslıca ahlakı ve hukukı sorumlusunun
ıktidar partisi yöneticileri olduğu açık-
nr.
2) Muhalefet de sorumludur. Çünkü
muhalefet partileri Kore'ye asker yol-
lanmasına "esastan" değü, "şekfl"den
karşı çıkarlar. CHP Genel Sekreteri Ka-
stm Gülek yayımladığı bıldınde şunla-
n belirtir. "Hükümet BM'ye karşı yû-
kümlülüklerimizin nasıl yerine getnîle-
ceğmTBMMIdegörüşüİmedenvepar-
timizle istişare etmeden tek başına sap-
tamısür- Oysa özeflüde ülke savmuna-
a veharpihtimafleTİndehükümenn mu-
halefet partisi ile fikir biriiği sağlaması,
esas tedbirdir. (6)
Muhalefetln suçu
MP Başkanı Mehmet Bayur da asa-
ğı yukan aynı şeyleri belirtir. Bayur,
hükümeti TBMM'yi toplanüya çağır-
maya davet eder. Görüldüğü gibi ana mu-
halefet parüsı CHP'run muhalefetı, şek-
lidir. Nitekim CHP Kore Savaşı'na ka-
tılmamıza karşı çıkmaz. Onun da NA-
TO'ya kaülmak için Kore'de kan dök-
mekten başka çıkar yol görmediği an-
laşılıyor. Dolayısıyla kanımca olayın
sorumluluğunu sadece DP yöneümıne
yıkmak yanlışür. Muhalefet de olayın
manevi sorumluluğunu taşıyor.
3) Bu tür olaylarda çoğunlukla, sade-
ce siyasal partiler eleşririlir. Oysa dün-
yanın öteki ucunda meydana gelen hak-
İılığı-haksLzlığı en azından taruşılabile-
cek bır savaşa balıklama dalan kımı "si-
vfl tophım kuruluşlan" da ahlaki bir so-
rumluluk taşımaktadır. Örneğin Türki-
ye Millı Talebe Federasyonu'nun ya-
yımladığı bildınde karanndan dolayı hü-
kümete şükran sunulur. Bu bildirinin
altındakı ımza, Can Kvaç'a aitnr (7).
4) Kanımca, sorumlulardan bin de o
dönemde gönüllü yazılan askerlerdir.
O yıllarda Kore'ye giden askerler, me-
murlann güçlükler içinde yaşam müca-
delesi verdiği koşullarda, buzdolaplan,
arabalaria vb. dönmüşlerdı. Bunlan el-
de etmek için çok uzaktakı, bizımle ıl-
gisi olmayan bir savaşa gönüllü koş-
mak ne kadar insani bir karardır, okur-
lann değerlendırmesine bırakıyorum.
Sonuç: Her iki Kore'nin 50 yüı aşkın
bir süre dargın kaldıktan sonra yüzyı-
lın sonunda birleşme görüşmelerine
başlamalan ve ABD Dışişlen Bakanı M.
Albright'ın Pyongyang'ı ziyaret edişı,
Türkiye'nin 1950'de "dışandan verüen
akılla
n
attığı adımlann bır fiyaskoya
dönüştüğünü ortaya koyuyor. Bu fiyas-
ko, 50'h yıllarda Batı'nın desteğini ka-
zanmak için Araplara karşı oy kulla-
nan, Bandung'da Bloksuzlan kızdıran
politıkalann ilk halkasıdır...
Türkiye, aradan elli yıl geçtikten son-
ra bir vicdan muhasebesi yapacak mı-
dır? Hatalannı kabul edecek midır?
Çin'den, Kore'den özürdileyecek midir?
Sanmıyorum, Türkiye hiçbir şey olma-
mış gibi davranmaya devam edecektir.
Keşke yanıbyor olsam!
(1) M. Toker, s. 82
(2) M. Toker, s. 83
(3) M Toker, s. 83
(4) FRUS, 1949. c. VI, s. 1670
(5) Metin Toker, a.g.e., s 81
(6) M. Toker, a.g.e., s. 81
(7)M. Toker, a.g.e., s. 84
BİTTİ
Kore'ye gönderUen askerierden kimikri sağ saiim dönmeyi başanrken kimileri de Türkiye ile ilgisi olmayan bir savaşta hayatinı kaybettL
PERŞEMBE
ORHAN BURSAU
Satılan Ne?
IMF, 10 milyar dolann Türkiye'ye girmesine yeşil
ışık yakarken Türk Telekom'un ve THY'nin 14
Aralık'ta satışa çıkarılmasını da Ankara'da kesin
karara bağladı.
Türkiye'nin en önemli kurumlanndan ikisinin sa-
tışından elde edilecek gelirierle, üreterek bir türlü
geliştiremediğimiz, yaratamadığımız gerekli özkay-
nak sorununa da kısa vadeli bir çözüm bulunmuş
olacak. (Anlaşılan, IMF destekli gelen paranın kar-
şılıği da böylece garantiye alınmış oluyor!)
Denize düşmüş ve boğulmakta olan bir insan yı-
lan olsa sarılır. Böyle sıcak dönemJerde önemli
olan, sorunun o an çözûlmesidir. O nedenle ikti-
dar, IMF'ye gönülden borçludur. Gazetelerin bir
tek, "Yaşas/n IMF!" diye başlık atmadığı kalmıştır.
Fakat içinde bulunduğumuz koşullarda neyi sat-
tığımız, getecek paranın yarattığı sis bulutu içinde
güme grtti.
•••
Para bulundu, bugünkü sorun giderildi.
THY ve Telekom satıldı, kaynak yaratıldı.
Peki sonra?
öyle görünüyor ki bu iki önemli satış da aslında
Türkiye'nin gereksinimini duyduğu kaynagı kısa
dönemde karşılayabilecek durumda değil.
Dışalım rakamlannın artış hızı, Türkiye'nin gerek-
sinimlerinin büyük bir hızla arttıgını gösteriyor.
Bu açığı nasıl finanse edeceğiz?
Dışsatım yetmiyor.
Türkiye'nin kısa vadeli borçlan artıyor. Dış borç
120 milyara mı dayandi?..
IMF'nin dayatmalanndan anlaşıldığı kadanyla, 5
yıl içinde Türkiye, önemli her şeyinı satmış olacak.
Telekom'un geri kalanını, TUPRAŞ'ın hepsini,
THY'nin bütününü, limanlannı... satacak ne var-
sa...
SORU: Türkiye bugünkü ekonomik iflasa, acaba
bu satışlar yapılmadığı için mi geldi?
Ve: Bunlar satıldıktan sonra paçamızı. kurtanyor
muyuz?
Âklı başında hiç kimse bu iki soruya evet yanrhnı
veremez. Vermeye kalksa inandıncı olmaz. Bilim-
sel olmaz.
Devletin elindeki kurumlann geçmişte ve şimdi
de yer yer kötü işletildiklerini, piyasayı, dünyayı iz-
leyemediklerini, çağdaş yönetilmediklerini, kendi-
ten'ni yenileyemediklerini vb. söyleyebilirsiniz.
Ama bunlann Türkiye'yi batırdığını söyleyemez-
siniz.
Devletin işletmecilik yapması gerekir mi?
Akıl bu soruya, gerekirse evet, diyor.
Gerekiyorsa, THY de satılabilir, Telekom da ve
başka işletmeler de.
Ama gerekiyorsa.
Bu gerekliliği kım saptayacak?
Ülkenin, milletın çıkarlan. Özgür irademizte, ge-
rektiğinde bunlann hepsini satabiliriz.
Türkiye kamuoyunda oluşacak uzlaşma sonucu,
özgür irademizle, bu işletmelerin satışının ülke
ekonomisine en azından orta vadede çok önemli
katkılarda bulunacağına veya bunlann satılmasının
çok daha iyi olacağına karar veririz ve satanz.
Bugün ise Türkiye iflas durumuna geldiği için,
1MF istediği için, IMF'nin baskısıyla bunlar satılıyor.
Peki, bugünkü ekonomik koşullarda satmaya-
cağız da ne zaman satacağız?
SORUN BURADA: Türkiye periyodik krizlerin üj-
kesi. Bugünü, degerli mallannı satarak karşılayabi-
len Türkiye, yann, daha büyük ekonomik ve siya-
sal bunalımlarda neyi satacak?
VEYA SORUYU ŞÖYLE SORALIM: Siyasal kad-
rolann, Türkiye devletinin, bu ülkenin, esas olarak
kendi ayaklarımız üzerinde durabileceğimiz bir
planı, bir programı var mı?
Iktidar, beş yıl, on yıl sonrası Türkiye'nin temel
göstergelerinin neler olacağını; adam başına dü-
şen milli gelir, dışsatım, dışalım, vergi adaleti, sos-
yal haklar vb rakamlannı...
Ve bu rakamlara nasıl ulaşacağını halka açıkla-
yabiliyor mu?
Türkiye'nin hangi alanlarda dünya çapında çı-
kışlar yapabileceğine ve dışsatım gelirierini arttıra-
bileceğine ilişkin, önümüze bir program koyabili-
yor mu?
Yoksa, iktidar, bu millete yutturulmaya çalışılan
bir düşünceyi mi savunuyor? Yani serbest piyasa
ekonomisinin elindeki sihiıii değnekle bütün bun-
lann çözüleceğine mi inanıyor?
Ortada siyasal kadrolann, bildiğimiz bir kalkın-
ma hedefi ve planı olmadığına göre (Yoksa
DPTnin böyle bir ptanı mı var?!), son soruya evet
demeliyiz.
•••
Türkiye'nin geleceğine ilişkin büyük bir ulusal
kalkınma planı, programı olmayanlann bugün IMF
baskısıyla yaptıkları satışların bizi düzlüğe çıka-
racağına neden inanalım?
Ve böyle kafayla yapılan satışlann, Türkiye'nin
gelecekteki ulusal siyasetlerinin, temel siyasetleri-
nin parça parça satışı anlamına geldiğini neden
düşünmeyelim?
"Aman, egemenlik haklanmızı kaybedeceğiz"
düşüncesiyie Avrupa Biriiği'ne girmekten çekinir-
ken ülke ekonomisini tamamen IMF'nin kararianna
teslim etmek midir "egemenliği kullanmak^.
obursalifa bilimmerkezi.org.tr
Kücükcekmece
Baz istasyonu
cinayeti: 2 ölü
ÎSTANBUL(AA)-Kü-
çükçekmece'de, emekli
bekçi Kemal Akdemir.
binalannın çatısına baz
istasyonu yerleştirdikle-
ri için tartışüğı aileden 2
kişiyi öldürdü. Olayda 3
kişi de yaralandı.
Sefaköy, Maslakçeşme
Sokak'ta bulunan evinin
karşısındaki Şentürk aile-
sine ait mağaza ve daire-
lerin bulunduğu binanın
çausına baz istasyonu ku-
nılmasına tepki gösteren
Kemal Akdemir, binanm
çatısına çıkarak istasyonu
kurmakta olan ışçileri
kovdu. Kendisine engel
olmak isteyen Şentürk ai-
lesinin üyeleriyle tartışan
Akdemir, tartısrnanm kav-
gaya dönüşmesi sonucu
tabancasını çekerek Emi-
ne Şentürk (60) ile ço-
cuklan Enver (40), Erol
(32) ve tbrahim Şen-
türk'ü (23) kurşunladı.
Emine, Enver, Erol ve tb-
rahim Şentürk çeşitli yer-
lennden, burada bulunan
işçilerden Murat Özde-
mir de bacağından aldı-
ğı kurşunlarla yaralandı-
lar. Enver ve Erol Şen-
türk, kakünküklan hasta-
nede yapılan müdahaleye
karşın kurtanlamadılar.
Emniyet yetkilileri,
zanlı Akdemir'in olaym
ardından gözamna abndı-
ğını, olayla ilgili soruş-
turmamn sürdürüldüğü-
nü kaydettiler.