Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 ARAUK 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
JjjJvOlN O İ T L I / ekonomi®cumhuriyet.com.tr 13
Türkiye'ttei.5
nüyon kişi susuz
• tZMİT(AA)-Köy
Hizmetleri Genel Müdür
Yardımcısı Mırbey
Ertuğrul, kırsal kesımın su
sıkıntısının 2 yıl ıçınde
tamamen çözüleceğinı
bildirdi. Ertuğrul, ıçme
suyu sorununu çözmek ve
standart hale getirmek için
bu yıl kapsamlı çalışma
başlattıklannı belırterek
"Kırsal kesımde yaşayan
1.5 milyon msanın su
sorununu 2 yıl içinde
çözüme kavuşturacağız"
dedi. Köy Hizmetlen Genel
Müdürlüğü'nün 475 trilyon
liralık bütçesi bulunduğîmu
anımsatan Ertuğnıl, bu
bütçeyle kırsal kesımın
hemen tûm sorunlannı
gidermeye çalıştıklannı
kaydettı.
Koçbank'a
sendikasyon
kredsi
• İSTANBUL(ANKA)-
Koçbank, uluslararası
piyasalardan 1 yıl vadeli
220 milyon dolar tutannda
sendikasyon kredisi sağladı.
Koçbank'tan yapılan
açıklamada, uluslararası
piyasalardan sağlanan 220
milyon dolar tutannda
sendikasyon kredısinin 1 yıl
vadeli olduğu bildırildı.
Koçbank 27 Kasım'da 5 yıl
vadeli 300 milyon dolarlık
bir kredıye daha imza
atmıştı. Bu kredinin 150
milyon dolan 2000 yıhnda,
ikinci dilimi ıse 20Ql,,,.fi|tt,f
yılında kullanılacak. '
TüzeTi çıplak
memurlar
karşrtadı
• tstanbul Haber Servisi -
Memur Sendıkalan
Konfederasyonu (Memur-
Sen) Istanbul II
Başkanlığf nı ziyaret eden
Emeğin Partısı (EMEP)
Genel Başkanı Levent
Tüzel'i, 2001 yılı bütçesini
ve öngörülen yüzde lO'luk
maaş artışını protesto eden
bir grup üstü çıplak memur
karşıladı. Tüzel, 1 Aralık'ta
yapılan memur eylemıne
hükûmetin soruşturma ve
cezalandırma yoluyla cevap
verdiğini söyledı.
Gökalp: Bizde
deö dana' yok
• ANKARA (ANKA)-
Tanm Bakanı Hüsnü Yusuf
Gökalp, deli dana
hastalığının Türkiye'de
bugünekadar
görûlmediğini belirterek
şüpheli hiçbır olaya da
rastlanmadığını söyledi.
Kırmızı ve beyaz et
tüketiminde hıçbir sakınca
olmadığını söyleyen
Gökalp, hastalığın ette
bulunmadığını, canlı
hayvanda ve beyınde
buhınduğunu belirterek
"Geçmişte kaçak giren
etlerde bu risk yoktur. Bu
hastalığa dair geçmişte de,
günümüzde de herhangi bir
vakaya rastlanmamıştır"
dedi.
THY, KTHY'dekİ
hissesinî satıyor
• tSTANBUL (AA) - Türk
Hava Yollan (THY)
Yönetim Kurulu, Kıbns
Türk Hava Yollan'ndaki
(KTHY) ıştirak payını satış
karan aldı. THY'den
gönderilen açıklamaya
göre, yönetim kurulu,
KTHY sermayesindeki
yüzde 50 iştirak payının,
Özelleştirme Idaresi
Başkanlığı aracılığı ile
satılmasına karar verdi.
Şekerezam
• Ekonomi Servisi - Şeker
saüş fıyatlan bugünden
geçerh olmak üzere yüzde
2.1 oranında arttınldı.
Mali piyasalardaki bunalımda etkili olan bankalar savaşı, Cmgıllıoğlu'na da sıçradı
Demirbank'a da el koııdııANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurulu'nun
(BDDK) Demirbank'a dün sa-
bah el koymasıyla batık banka
sayısı 11 'e yükseldi. Halk Ban-
kası'yla da ortak ıştiraki bulu-
nan Demirbank, geçen yıl 5
bankaya el konulmasının ve fa-
izlerde yaşanan düşüşün ardın-
dan bu yıl el konulmak zorun-
da kalınacak bankalar arasında
sayılıyordu.
BDDK'den yapılan açıkla-
mada, el koyma nedenleri şöy-
le sıralandı:
- Fonlamadan kaynaklanan
• BDDK'nin açıklaması, Demirbank'ın portfoyünde bono ve
tahviller bulunmasına karşın bunlar karşılığında piyasadan nakit
alamadığı, büyük bankalann nakit vermeyerek bu bankayı
sıkıştırdıklan iddialannı doğnıluyor.
ve her gün katlanarak artan za-
rarlan özkaynaklannı aştı.
- Yükümlülüklerini vadesin-
de yerine getirmiyor. Bu neden-
le de Merkez Bankası piyasala-
nnda işlem yetkisi kaldınldı.
- Merkez Bankası ve banka
sisteminden kaynak sağlaya-
madı ve likidite krizine (nakit
para yokluğu) düştü. Bu durum
süreklilik arz etmeye başladı.
- Faaliyetine devamı mevdu-
at sabiplerinin haklan ve mali
sistemin güven ve istikran ba-
kımından tehlike oluşturdu.
BDDK'nin açıklaması, De-
mirbank'ın portfoyünde bono
ve tahviller bulunmasına kar-
şm bunlar karşılığında piyasa-
dan nakit alamadığı, büyük
bankalann nakit vermeyerek
bu bankayı sıkıştırdıklan iddi-
alannı doğnıluyor. Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu, De-
mirbank'm zararlannın serma-
yesine denk gelen kısmını öde-
yerek bankanın mülkiyetini
devraldı.
BDDK'den yapılan açıkla-
mada, "Demirbank, TMS-
F'nin sahipliği altında bugün-
den itibaren normal faaliyetle-
rini sürdûrecek ve her tfiriü yü-
'EMİRBANK
Çiller devrinde
yıldızı parladı
Ekonomi Servisi -1994 yılında Tansu Çil-
lerdöneminde Cıngıllı Holding bünyesine gir-
dikten sonra yıldızı parlayan Demirbank, sek-
törde özellikle düşük faizli kredi imkânı sağ-
lamasıyla dıkkat çekti.
Türkiye'nin büyük bankalan arasında sayı-
lan ve yönetimi Tasamıf Mevduatı Sigorta
Fonu'na devredilen Demırbank, 1953 yılmda
demir ticaretini geliştirmek amacıyla İstan-
bul'da kurulmuştu. Demirbank 2000 yılında
"Borç Transferi" projesi ile tüm kredi kartı
borçlannı düşük faizle kapatma uygulaması-
nın da öncüsü olmuştu.
Yurtiçinde 193 ve yurtdışmda 18 şubesi
olan bankanın hisseleri tMKB'nin yanı sıra
Münih ve Frankfurt borsalan ve ABD'de de
işlem görüyor. Cıngıllı Holding bünyesinde-
ki banka, sigortacılık, leasıng, factoring gibi
mali sektörler yanında enerji ve hava yollan
ulaşımı alanında da faalıyet gösteriyor.
Aktıf büyüklükte en büyük 6'ncı, özkay-
nak sıralamasında ise Türkiye'nin en büyük
5'inci özel bankası olduğu belirtilen bankanın
KKTC, Bahreyn, Malta'da da yurtdışı şube-
leri bulunuyor. Romanya, Kırgızistan, Kaza-
kistan ve Bulgaristan'la da uluslararası kuru-
luşlar ile ortaklıklan bulunuyor.
Demirbank AŞ'nin borsadaki hisselerine
de el konulduğu bildirildi. Cıngıllı Holging'in
kuruluşlanndan Alfa Menkul Değerler ve De-
mir Yatınm'ın işlem sıralannın durdurulduğu
>-ancak dün sabah tekrar ışleme açıldığı belir-
tildi. öte yandan, Demirbank'ın genel mü-
dürlük binasında ve şubelerinde mali polis ön-
lem aldı. Sivil polislerin genel müdürlükte ev-
rak giriş ve çıkışını kontrol ettiği belirtildi.
Demirbank'ın genel mödürlük binasında ve şubelerinde mali polis önlem aldı.
GüneyKore bankalan da zorda
EkoRomi Servisi - Asya knzı sonrasmda
IMF'den 58 milyar dolar batık kredisi alan
Güney Kore, zor dunımdaki 6 bankaya 5.8
milyar dolar aktaracak. Bankacılıktaki re-
fonn programı kapsammda gelecek yıl 2
büyük banka oluşturulması planlanıyor.
Güney Kore Finansal Düzenleme Ko-
misyonu'nun (FSC) yaptığı açıklamaya
göre, son yapılan aktarma işleminin ardın-
dan şubat ayında finansal bir holding ku-
rularak Hanvit Bank, Kwangju Bank, Pe-
ace Bank, Cheju Bank ve Kyongnam
Bank'ın çalışması sağlanacak. 6. banka
olan Seul Bankası'mn ise 2001 yılı orta-
lanna kadar yabancı yatınmcılara açık art-
tınnayla satılması öngörülüyor.
FSC'nin açıklamasında, hükûmetin
bankacılık sektöründeki reformun ana hat-
lannı bu yıl sonuna kadar oluşturmayı
planladığı belirtildi.
kümlühlklerini yerine getirme-
ye devam edecektir. Bu bankay-
la iüşkide bulunan mudUerin ve
diğer alacakülann endişe etme-
lerini gerektirecek bir durum
söz konusu değüdir" denildi.
Hükümetten güvence
Açıklamada, bankacıhk sis-
temiyle ilgilı de şu güvence yer
aldı: "Kurumumuz,bankacıhk
sisteminin güven ve istikrannı
korumak ve kredi sisteminin
ekonomik kalkuunanuı gerek-
lerine uygun olarak etken birşe-
kilde çahşmasını sağlamak için
bankalar üzerindeki denetim ve
gözetim görevini, özeDUde ser-
maye yeterKKği eksik olan ban-
kalan dikkatie izlejerek titizMk-
le sürdünnektedir. Mali bünye-
lerizayıfbankalann gereken ön-
lemleri ahnalan sağlanmakta-
dır. Tûm bunlara karşın ödeme
güçJüğüne düşen ve sistemin iş-
leyişi için risk oluşturan banka-
lara derhal müdahale edilmek-
te ve TMSF'ye ahnmaktadır.
Fona ahnan bankalann yeniden
yapılandınlmasıyla ilgili süreç
de hızlandınlarak ve en düşük
malryetie gerçekkştiribneye ça-
hşdmaktadır."
IMF'nın istemiyle Demir-
bank'm da TMSF'ye devriyle,
devlete yüklenen batık banka
sayısı, 11'e yükseldi. Hükü-
met, stand-by programınm ko-
şulu olarak Sümerbank, Ege-
bank, Esbank, Yaşarbank ve
Yurtbank'a el koymuştu. Aym
dönemde IMF'nin 3 bankayla
ilgili de sermaye arttınmı yap-
malan yönünde uyanda bulun-
duğu ortaya çıkmıştı.
Söz konusu 5 bankaya el ko-
nulduğu dönemde, elinde yük-
sek faizli tahvil ve bono alabil-
mek için, yüksek faizle mevdu-
at toplayan Demirbank'ın bir
yıl sonra sıkıntıya gireceği ıfa-
de edilmişti. Demirbank yakla-
şık 2 hafia önce portfoyünde
tahvil ve bono bulunmasına
karşın piyasadan nakit bulama-
dı. Bu olay, büyük bankalann
Demirbank'ı batırma girişimi
olarak ekonomi kulislerinde
değerlendirildi. Nakit sıkıntı-
smı çözemeyen Demirbank,
yüksek faizle para bulmak zo-
runda kaldı.
Park Yatınm Bankası tasfiye ediliyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurulu (BDDK), Karamehmetler'e ait
olan Park Yatınm Bankası'mn tasfıye-
sine karar verdi. Çukurova Holding'den
yapılan açıklamada, holdingin ve Meh-
met Emin Karamehmet' ın Parkbank ile
sermaye ve yönetim ilişkisi bulunmadı-
ğı açıklandı. Ancak, Park Yatınm Ban-
kası'mn ortaklık yapısı, Karamehmet
Holding ve Karamehmet soy ismini ta-
şıyan aile üyelennden oluşuyor. Park
Yatınm Bankası'nın iştirakleri arasında
da Park Menkul Değerler ile Karam
Yağlan bulunuyor.
BDDK'den yapılan açıklamada, "Yü-
kümlülüklerini vadesinde yerine getir-
• Karamehmetler'e ait olan bankanın kapatüma karan,
Sabah grubunun zaten tartışmalı olan hisselerinin devrini de
etkileyebileceği kuşkusunu gündeme getirdi.
mediği, vükmnlülüklerinin toplam değe-
rinin varhldannm toplam değerini aşnuş
olması ve faatiyetJerini sürdüımesi du-
rumunda mali sistemin güvennğini teh-
Bkeye düşûrecek ohnası nedenleriyle
ParkYatuım Bankası'mn bankacıhkiş-
lemleri yapma izninin kaldınknğı'' bil-
dirildi.
BDDK, Bankalar Yasası uyannca,
mali bünyesinin güçlendirilmesine ola-
nak kalmaması üzerine Park Yatınm
Bankası'mn bankacılık işlemlerini dur-
durarak genel hükümler çerçevesinde
tasfıyesine karar verdi.
Park Yatınm Bankası 'nın interaet
sayfasmda yer alan verilere göre, Yöne-
tim Kurulu Başkanı Hasan Karameh-
met Yönetim Kurulu Başkan Yardım-
cısı Mehmet Reşat Karamehmet'ti
Bankanın genel müdür vekılliğini ise
eskı Merkez Bankası Başkanı Bûlent
Güitekin yürütüyordu.
Turgay Ciner'e ait Park Holding, bor-
saya gönderdiği açıklamada Park Yatı-
nm Bankası'yla ilgisının bulunmadığı-
nı bildirdi. Karamehmet ailesine ait olan
Park Yatınm Bankası'mn tasfıyesi ise,
bankalar savaşımına dikkat çekilerek
"değişik yorumlara" neden oldu.
Sabah'ın safaşı kesinleşmedi
Türkiye'nin en zengini konumuna ge-
len Turkcell, Akşam gazetesi, Yapı Kre-
di Bankası'mn sahibi Mehmet Emin
Karamehmet ile Turgay Ciner ve Turk-
cell'in ortağı Murat Vargı'mn Sabah
gazetesini ahna girişiminin yasal olma-
dığı ortaya çıkmıştı. BDDK de bu du-
ramun yasal olmadığını bildırmesıne
karşın, henüz Sabah gazetesinin Kara-
mehmet, Ciner ve Vargı ortakhğma dev-
rinin geçersiz olduğuna ilişkin bir açık-
lama yapıhnadı.
BlLGITOPLUMUNA DOGRU/ ÖZLEM YÜZAK oziemyu@yahoo.com
Vaıiığını
asla red-
dedemeyece-
ğimiz, olağa-
nustü büyük bir
değişimden geçiyor insanlık.
Taşınabılir bılgisayarlar, internet
ağlan, mobil telefonlar, berabe-
rinde insanlar arası iletişimin
yöntemlerini de değiştiriyor. Ha-
berteşme, iletişim, bilgıye hızlı
ve kolay erişim, bireylerin dü-
şünme, işletmelerin ise çaltşma
biçimlerini yönlendiriyon gele-
neksel kalıplar, yerlerini daha
özgün metotlara bırakıyor.
Peki, ya sendikalar bu deği-
şim sürecinin neresindeler?
Küreselleşme olgusu ile iyice
azrtan liberal politıkaların, dün-
yanın her yerinde buldozer gi-
bi üzerinden geçip ezdiği sen-
dikal örgütlenme, işçi haklan
ve dayanışma açısından itici bir
kıvılcım olamaz mı internet
devrimi? Ya da sendikalar alı-
şageldikleri eski kalıplann dışı-
na çıkarak, önlerindeki zoıiu
savaşım için daha farklı bir ya-
pıya kavuşma bilinci ve isteği
içinde olabileceklermi? Bu so-
rulann yanıtını zaman göstere-
cek. Ancak sendikalar henüz
tavırlannı tam ortaya koyama-
salarda Yeni Dünya Düzeni'nin
mağdurlan, çok daha geniş kit-
lelere seslerini, dev medya te-
kellerinin hâkimiyetini bir neb-
ze de olsa kırarak "kendi iste-
dikleri gibi" duyurabilecekleri-
nı anlamaya başladılar.
Sendikalar Bilişimin Neresinde?
Yaklaşıkbiryıl önceABD'nin
Seattle kentinde Dünya Ticaret
örgütü'nü protesto etmek için
toplanan on binlerin örgütlü di-
renişinde internet ağının
önemli bir payı bulunuyor. Tıp-
kı geçen eylül ayında IMF ve
Dünya Bankası'mn Prag top-
lantılannda olduğu gibi... Ço-
cuk yaştaki bikjisayar korsan-
lannın dev işletmelerin bilgi-iş-
lem merkezlerini, web siteleri-
ni çökerttiklerine yönelik ha-
berlerin kamuoyunun günde-
minde giderek daha fazla yer
kapladığını hepimiz biliyoruz.
Üstelik daha 3 gün önce ülke-
mizde de işçi ücretlerini ve me-
mur maaşlannı protesto eden
iki hacker'ın, Başbakanlık'ın
web sitesini çökerttiklerine iliş-
kin haberier medyada aynntı-
lan ile yer aldı. 12 Nisan
1999'da ünlü Fransız petrol
devi Etf in çalışanlannın yansı-
nı işten çıkarma karannı öğre-
nen çalışanlar kendi aralannda
örgütlenerek önce Etf'in bilgi-
işlem merkezini paralize ettiler,
ardından kendi web sitelerini
kurarak yurtdışındaki 4 bin iş-
çiyi de kapsayan bir direniş ha-
reketi başlattılar.
Tüm bu ömekleri intemetin
gücünü vurgulamak için orta-
ya koymak istedim. Bu, işin bir
yönü. Bir diğer önemli faktör
ise "bilgi toplumuna doğrv atı-
lan her adımın zorunlu bir uz-
Türkiye Ue küçükkıpırtılar
Türkiye'de özeltikte 12 Eylül thtjlatt ile birtikte
jyice tepanlanan sendikal hareketin
dünyadaki değişim rüzgârlanna ayak
uydurabildiğini söyiemek ne yazık ki çok zor.
Bugün yalnızca 2 sendikantn içerik olarak
çok yetersiz, "deneme" mahiyetinde diye
tanımlanabilecek web sayfatannın dışında
gözte görülen bir getişme henüz yok. Ancak
küçük birtakım kıptrtılarTürkiye'ctekİ
sendikalann en azından bu konuyu
düşünmeye başladığtnı ortaya koyuyor.
Bütün konfederasyonlan kapsayacak
düzeyde bir "Sendikal Bilişim Grubu"
kurulması planlanıyor. Türkiye Bilişim
Derneği ile ortak yürütütecek bu projenin
henüz haztrlık safhasında olduğu belirtiliyor.
Umarız, masabaşı projesi olmaktan öteye
geçip gerçekJeşebilir. Öte yandan, bizzat
sendikacılann "Toplum ne kadar geriyse
sendikalar da öyle" diye tantmladıklan
şekliyle gerçekten de kendini sorgulamaya
ve değışime hazır sendıka ve sendikacı,
parmakla gösterilecek kadar az. "Peki, llk
aşama olarak sendikalar ne yapabilir"
sorusunu 2000 yıit ortalarında web sayfasını
oluşturan Petrol-lş Sendikası'nın bilgi-jşJem
uzmanı Nihat itter'e yönelttik. Yanıtı,
"Sendika içtndeki birimlerin daha
fonksiyonel kılınarak yeniden
yapılandınlması ve web sitesinin bu şekilde
oluşturulması" oldu. llter'in bir ilginç
düşüncesi de sendika şubelerinde
bilgısayariann sayılannın arttınlarak üyetertn
hem kendilerine hem de eş ve çocuklannın
kullanımına olanak sağlanması. Bu şekilde
hem bilgisayar kullanım alışkanlığının
sağlanabileceğtni hem de bilinç düzeytnin
arttmlabiteceğini savunuyor.
laşıyı da beraberinde getirdiği"
gerçeği. Bugün Batı'da sendi-
kal hareket, işletmelerin inter-
net ağı içinde kendine bir yer
edinme uğraşı içinde. 1998 yı-
lında Uluslararası İşçi ve Tek-
nisyen Federasyonu tarafın-
dan başlatılan çalışmalar ve iş-
verenler ile sürdürülen yoğun
diyaloglarmeyvelerini vermeye
başladı.
Kuzey Avrupa ülkelerinde,
özellikle de Isveç'te başlayan
hareket, kimi zaman dirençle
karşılaşılsa da giderek yayılı-
yor. Bugün Avrupa'da birçok
sendika, örgütlü bulunduğu iş-
letmelerin internet ağı içinde
hem gelişmeleri daha yakın-
dan takip edebiliyor hem de
üyeleri ile daha hızlı iletişim
sağlayabiliyor.
Dijital uçurum
Bu gelişmelerin ve uzlaşı bi-
çiminin, özellikle kamuoyunda
çağdaş bir imaj kazanmak is-
teyen işletmeler için de önem-
li bir fırsat olduğu ileri sürülü-
yor. Şüphesiz, bu sendikalar
açısından önemli birzafer. An-
cak dijital uçurumu göz ardı et-
memek, işçilerin önemli bir ke-
siminin bütün dünyada bilgisa-
yar üzerinden iletişime henüz
tam hazır olabilecek vasıf ve
bilinç düzeyinde olmadığı ger-
çeğini akıllarda tutmak ve uçu-
rumu kapatacak önlemleri ya-
şama geçirmede sendikalara
da büyük görevler düşüyor.
ŞÜKRAN SONER
Çıkmaz Sokak
TÜSlAD'ın gelir dağılımı ve yoksulluğa ilişkin top-
lantısı bugün medyanın gündeminde. Ne yazık ki ge-
lir dağılımı ve yoksulluğa ilişkin araştırma sonuçlan,
ortaya çıkan tablonun düşündürücülüğü ile değil;
toplantıya gelmiş iş dünyası temsilcisi, siyasetçi, bi-
lim insanlarının güncel bankalar, borsa kaynakJı kri-
ze ilişkin söyledikleri ile gündemde.
Televizyon kameraları, gazeteciler toplantı salonu
içine değil, dışına yerleşmiş, gireni-çıkanı yakalıyor-
lardı. Onlar da medya kanalı ile toplumu bir kez da-
ha etkileme, yönlendirme fırsatını kaçırmadan, iç ve
dış sermayenin ne zamandırgözlerinin dikilmiş oldu-
ğu kaynaklar üzennde ağızlara sakız olmuş reçetele-
rinisıralıyor, "lllede Telekom, THYözelleştirmeleri.."
diye beyin yıkıyoriardı.
E! insaf, biriteri de çıksa, ucundan sermayenin, si-
yasetin, IMF'nin, düzenin eleştırisini, birazcıközeleş-
tiri yapabiteeler. Kriz, IMF, Dünya Bankası reçeteleri-
nin, dikte ettirilenlerin eksiksiz yerine getirildiği bir
süreçte birdenbire nasıl bu boyutlarda patlak verdi?
Yaşanmaktaolunan krizin, nedenlerinin en kâriı işlet-
melerin özelleştirilmesi ile doğrudan ilişkisi ne? Tü-
ketilmiş kaynaklann yerine, doymak bilmeden yeni
kaynak istemenin, en büyüklerine göz dikmenin öte-
sinde...
Cumhuriyet'ın bilim kökenli ekonomi yazarian yıl-
lardırdillerinden düşürmeden, ozelleştirmelerle, IMF,
Dünya Bankası reçetelenyle, kimı para politıkalan ile
ekonominin düze çıkamayacağını, krizlerin kapıda
olduğunu anlatmaya çalıştılar. Anlamlı bir vergi refor-
mu olmadan, yatınmlara yönelinmeden, ihracat-it-
halat dengesini kuramadan, sağlanacak her tür ryi-
leşmenın ileride daha büyük krizlere gebe olduğunun
altını çizdiler.
Korkut Boratav, Izzettin Önder, Öztin Akgüç...
hocalar yaşamsal yanlışlar için ne kadar da çok uya-
nda bulundular. Ama düzen adına medyada ne ka-
dar da kalabalık bir başka bilim insanı grubu var ki
reçetelerin mucizelerine alkış tutup durmakta. Onla-
ra göre sürpriz knzin bile vergi, yatınm, ihracat-itha-
lat açığı boyutlan hiç yok gibi. Bankalann rolünü yok
sayamıyoriarelbet. Utanmasalar, bankalar operasyo-
nunu tek neden olarak gösterecekler. Ağız kalabalı-
ğında, "spekülasyon, bankalar rekabeti" deyip, so-
nunda çözümü yeni borçlarda, yıllann birikiminin ka-
mu satışlannda anyoriar.
Tabii bu arada serbest ticaret düzeni, küreselleş-
menin en önemli yarası gelir dağılımındaki büyük bo-
zulma, yoksullaşma kimin umurunda. TÜSlAD'ın ko-
nuya ilişkin bilimsel, taslak çalışmasının önemli so-
nuçlan, ortaya çıkan çarpıcı gerçekler, kriz gündemin-
de kaynadı gitti.
"Türkiye'de bireysel gelir dağılımı ve yoksulluk"
konulu bilimsel çalışma ve dün onunla bağlantılı ya-
pılan toplantının belki de en çarpıcı yanı, Türkiye'de
gelir dağılımı gerçeğinden kaçışın boyutunu sergile-
mesi oldu. Dünya Bankası'mn itelemesi ile daha ön-
ce DPT'nin de içinde olduğu çalışma gibi, TÜSlAD'ın
bilimsel araştırmasında da, başkaca kaynak olmadı-
ğı için, 1987 ve 1994 sayımlanndan elde edilebilmiş
gelir verileri kullanılabilmişti. Gelir dağılımı, yoksulluk
sorunlannı çok ağır yaşayan Türkiye'de bilimsel so-
nuçlara ulaşılabilecek veriler toplanmamakta sistem-
li diretme söz konusuydu. Parmakla sayılacak kadar
az ve kaynağa dayanabilen araştırma söz konusuy-
du.
Yıne de yaşanarak bilinen büyük gelir dağılımı çar-
pıklığı, yoksullaşma istatistiklere döküidüğünde,
önemli, anlamlı sonuçlar ortaya çıkıyordu... Gelir da-
ğılımının işteyişindeki çarpıklık, asıl Türkiye'nin OECD
ülkeleri ile durumunun karşılaştınlmasında ortaya çı-
kıyordu. Söz konusu ülkelerde de serbest ticaret dü-
zeni içinde oluşan gelir dağılımında Türkiye'den çok
farklı olmayan bir gelir dağılımı adaletsizliği vardı. An-
cak bu ülkelerde vergi ve transferler sonrası gelir da-
ğılımı uçurumu ortadan kaldınlıyor, adaletli bir dağı-
lıma doğru önemli sonuçlar alınıyordu.
Gelir dağılımında bir veri olarak alınan Gini Katsa-
yısı, vergi ve transferler öncesi yüzde 40-50 arası
seyreden OECD ülkelerinde, vergi ve transferlerie
yüzde 20-25'lere kadar düşürülüyordu. Türkiye'de
ise yüzde 47'lerde seyreden katsayı ancak yüzde
44'e düşürülmüştü. Yani vergi ve devlet elryle trans-
ferlerin gelir dağılımına olumlu etkisi OECD ülkelerin-
de yüzde 30-50 oranlannda olumlu etki yaparken
Türkiye'de ancak yüzde 5 gibi bir duzeltme sağlaya-
biliyordu.
Kaldı ki Türkiye'de gelir transferi ile başlıca olum-
lu duzeltme, emeklilik kalemi sayılabilirdi. Vergi, üc-
retliden ya da ürün üzerinden alındığı için olumludan
çok olumsuz katkı yapmaktaydı. Hele günümüzde
yaşanan bankalar operasyonu, el koyma ömekleri
araştırmalara gırebilse, gelir dagılımını duzeltme ye-
rine kim bılir hangi büyük oranlar, ölçülerde olumsuz
katkı yapacaktı.
Yabancı uzmanlann da anlattıklan gibi, serbest ti-
caret, dünyada birkaç istisna dışında gelir dagılımını
bozucu etki yaratmaktaydı. Gelişmiş ülkelerde, eko-
nomilerde uzmanlaşma ile, teknikle bağlantılı yaşa-
nan gelir dağılımı bozulması, yoksul ülkelerde, ülke-
ler arası büyüyen farklılıklarla birlikte hızla artmaktay-
dı. Türkiye de büyüyen gelir dağılımı bozukluğunda
her iki kaynaktan payını almış, hem Türkiye'nin hem
dünyanın dengelerinin bozulmasından etkilenmişti.
Türkiye'deki gelir dağılımı bozulmasında dikkat çe-
kici kimi gelişmeler arasında, özellikle eğitimli grup-
lann kendi içindeki dağılımının büyük çapta bozulma-
sı vardı. Yani eğitime bağlı gelir yükselmesi olgusu da
sağlıklı işlemıyordu. Müteşebbis, faiz, transfer gelir
gruplan içinde dağılımdaki adaletsızlik, çarpıklık
emekçi gruplar içindeki bozukluğa göre çok daha
yüksek, çarpıcıydı.
sukransoner@yahoo.com
CHP'nin ekonomi raporu
Trogram Türkiye'yi
devalüasyona taşır'
ANKARA (Cumhuri-
yetBürosu)-İki yıldır hü-
kümetı uyardıklannı, an-
cak dinletemediklerini
vurgulayan CHP Ekono-
mi Masası, izlenmekte
olan "sözdeistikrarprog-
ramının" 2001 yılında
Türkiye'yi ya devalüas-
yona ya da önemli eko-
nomik küçülmeye taşı-
yacağı öngörüsünde bu-
lundu. Raporda, "Deva-
lüasyon. antienflasyon
programınm çöküşü de-
mekür.Ekonomikküçül-
me ise daha çok işsizük,
daha çok yoksulluk de-
mektir. Her ikisinin sonu
da ekonomik ve sosyal
hıınalımriır" saptamaSl-
na yer verildi. Ekonomi
masası, enflasyonun ka-
lıcı olarak indirilmesi
için yapıhnası gereken-
leri şöyle sıraladı:
- 25-30 milyardolarhk
bir "dışorta-uzunvadefi"
kredi desteği sağlanmah.
"Kamu iç yükü" böyle
bir kaynagın desteği al-
tında uzun vadeye yayıl-
malı.
- Bankacılık ve mali
sektör reformu gerçek-
leştirihneh. Bankalar ve
aracı mah kurumlaretkın
denetim altına alınmah.