Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURtYET 24 ARALIK 2000 PAZAR
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALt SİRMEN
Elias Petropulos
ya da Güdümsüz İnsan
PARİS -
Sevgili,
Benim tatillerim, biraz deli kızın çeyizine ben-
ziyor galiba. Hep aynı yerler.
Gerçi, başka yerlere de gidiyorum, ama fırsat
buldukça dönüp dolaşıp yolum, mümkün oldu-
ğunca sıkça Paris'e düşüyor.
Orayaözgü alışkanlıklanm, meraklanm var. Her
gittiğimde de bu kentin yeni bir köşesini, resto-
ranını, bistrosunu, yeni bir sergisini, yeni bir mü-
zesini ya da gösterisini keşfetmek olanağını bu-
luyorum.
insanın bu kadar sık gittiği bir kentte ahbapla-
n, dostlan olması da doğal.
Benim de kimi Türk, kimi başka uluslardan
dostlanm var.
Elias Petropulos onlardan biri.
Elias, Paris'in çarşısı ile ünlü, eski ama gözde
semti Mouffetard'ın en güzel yeri Contrescarpe
Meydanı'na bakan 17. yüzyıldan kalma bir evde
oturuyor, daha doğrusu oturmuyor da çalışıyor.
Şimdiye kadar 80 kitap, Le Monde, überation,
Frankfurter Rundshau, Der Spiegel, The New
York Tımes, The Guardian, Cumhuriyet vb'de
çıkmış binlerce yazıyı sığdırdığına göre bir bölü-
mü hapiste geçmiş 72 yıllık yaşamına, Contres-
carpe'da yaşryor yerine çalışıyor demek daha
doğru olacak galiba.
• • •
Günün birinde aklına esince, satt özgürlük tut-
kusu yüzünden yarıda kestiği hukuk ve sosyo-
ekonomik bilimler tahsilini sürdürmekte olduğu
Selanik kenti ile ilgili, aralarında Selanik'te Os-
manlı Varlığı ve 1917 Selanik Yangını da olmak
üzere çok ilginç yapıtlar veren Elias'ın eserleri bi-
zim için de önemli.
Gerçekten Songs Of The Greek Undervvorid
(Saqi Books, 26 VVestbourne Grave London W2
5RH,www.saqibook.Com) başlığıyla Ingilizceye
çevrilen, rebetika geleneğini anlatan yaprtı, bu
konuyla ilgili olanlar için bir başvuru kitabı.
Aynı şekilde yaşamının bir bolümünü geçirdi-
ği Yunan hapishaneleriyle ilgili yaprtı da çok ilginç.
Ama ne yazık ki, yalnız Hellence baskısı var.
Yine de kitaba bakarken el işlerine kadar her
şeyin desenleriyle verildiği bir yaşamı görmek
çok heyecan verici.
Mouffetard'daki evinde bu kitabı görünce,
"Bizde de çok kişi hapse düştü, oradan eserier
verdi, ama kimsenin aklına, bu kadar geniş bir
biçimde o yaşamı dünyaya anlatan bir kitap yap-
mak gelmedi bildiğim kadarıyla" demiştim.
Yaprtlan arasında Türk Albümü, Yunanistan'da
Türk Kahvesi gibi eserleri bulunan Elias'tan sa-
na söz etmemin nedeni, daha çok başkaldıran
kişiliği. ' ~" ; '
• • • ' ' '"•"'
Düşünsene Sevgili! Homoseksüeller Ansiklo-
pedisi, Yunanistan Genelevleri gibi kitaplan yü-
zünden, Albaylar Cuntası tarafından, pomogra-
fi yaptığı gerekçesiyle hapse mahkûm edilen Eli-
as, o karanlık günlerde kimlik kâğıdına "tann-ta-
nımaz" yazdırmayı göze alacak kadar pervasız
ve kışkııîıcı anarşizan ünü dolayısıyla kendini Pa-
ris'e sürgün etmiş, 15 yılı aşkın süredir yaşadığı
bu kentten ülkesine dönmeyecegini de bağıran
bir kişi.
Paris'te yaşıyor, ülkesine dönmeyi reddediyor,
ama kendi anadilinde yazdığı eseıieriyle ülkesi-
nin kültürüne büyük katkılarda bulunuyor.
Kuşkusuz yazdıklarıyla önyargılara, tabulara
saldırdığı için Yunanistan'da da çok kişiyi kızdı-
nyordur Fransız PEN üyesi bu araştırmacı yazar
ve şair
Sanınm burada, evrensel bir sorun ile karşı kar-
şıyayız.
Insanlar gibi toplumlar da, özgüriüğün gönül-
lüsü olup da kimsenin güdümlüsü olmayan kişi-
lere kolay tahammül etmiyorlar, edemiyoriar.
Elias'ın durumu da bu. Ama o buna hiç mi hiç
aldırmıyor.
Turhan Selçuk'un bir sergisinin Yunanistan'da
açılmasını da sağlayan Elias'ın dramı ya da za-
feri (hangisi olduğu nerede durup olaya nasıl bak-
tığına bağlı) gerçekten evrensel bir konu.
5 kişi gözaltına alındı
İHD şubesine
polis baskını
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - İnsan
Haklan Derneği (tHD)
Ankara Şubesi dün Te-
rörle Mücadele Şubesi
ekiplerincearandı. Der-
nek üyesi ve tutuklu ya-
kını olduğu belirtilen 5
kişi gözaltına alınırken
derneğe ait çok sayıda
belge, doküman ve bil-
gisayar disketi ile yöne-
ticüere ait adres ve tele-
fon listesine el konuldu.
tHD Ankara Şube
Başkanı Lütfîi Demir-
kapt, dün akşam saatle-
rinde düzenledıği basın
toplantısında, baskına
tepki gösterdi.
Baskının EX3M savcı-
lannın talimatıyla dün
saat 13.30 sıralannda
gerçekleştirildığını be-
lirten Demirkapı, yak-
laşık 2.5 saat süreyle
aramayapıldığını anlat-
tı. Demirkapı, Gökçe
Otlu, Abdullah Soner,
Ekrem Erdin, Saniye
Şimşek ve Özgûr Po-
latın "emniyet taraftn-
dan daha önceden ara-
nan kişiler olduklan"
gerekçesiyle gözaltına
alındıldannı belirterek
"Bu arkadaşlanmızın
serbest bırakılmasını is-
tiyoruz" dedi.
İHD'nin çalışmalan-
nm yok edilmek isten-
diğini belirten Demir-
kapı, Türkiye'de ne za-
man gündem farklı yön-
lere kaysa cezaevleri so-
rununun ortaya atıldığı-
m belirterek F tipi ceza-
evlerinin bu yıl günde-
me getirilmesinin teme-
linde "işçikrin, memur-
lann içinde bulunduğu
sıkıntılı dönemin, IMF
dayatmalarunn ve özek-
leştirmelerin üzerini ka-
patmak amacı" bulun-
duğunu ileri sürdü.
Bilirkişi, Mısır Çarşısı'ndaki patlamaya LPG tüpünden sızan gazın neden olduğunu açıkladı
4
Selek'e yargısız infaz yapddı'
• Mısır Çarşısı'yla ilgili raporunu tamamlayan bilirkişi heyeti, 9
Temmuz İ998'de 7 kişinin ölûmüyle sonuçlanan patlamanın
bombadan kaynaklarunadığını bildirdi. Saruklardan sosyolog Pınar
Selek'in babası avukat Alp Selek "Son bilirkişi heyetinin raporu,
Pınar Selek'e yargısız infaz yapıldığını daha da netleştirdi" dedi.
Istanbul Haber Servisi - Mısır Çar- ve Prof. Dr. Nursen İpekoğlu ndan
şısı'nda 9 Temmuz 1998'de 7 kişinin
ölümü, 127 kişinin de yaralanmasıyla
sonuçlanan patlamayla ilgili 5'i hak-
kında idam cezası istenen 15 sanıklı
davanm. Istanbul 4 No'lu DGM'ye
gönderilen bilirkişi raporunda, "patia-
maya bombaıun değil, LPG tüpünden
sızan gazın neden okhığu" belirtildi.
Davanın başmdan bu yana her du-
ruşması "bomba-tüpgaz tarüşması"
na sahne olan îstanbul 4 No'lu
DGM'deki dava kapsammda, Yıldız
Teknik Oniversitesi (YTÜ) ve tstanbul
Üniversitesi'nde (10) görevli Prof. Dr.
Neşet Kadırgan, Prof. Dr Afi Şaşmaz
oluşan bilirkişi heyeti, 8 sayfahk rapo-
runu tamamlayarak mahkeme heyeti-
ne sundu. Raporda, dosyadaki bilirki-
şi raporlan ve olay yeri fotoğraflan in-
celendiğinde gaz tüplerinin sağlam ol-
duğunun görüldüğü, "tüpün içinde gaz
genleşmesi sonucu bir patlamanın söz
konusu olmadığT belirtildi. Ancak
patlamanın gerçekleştiği 36 metreka-
relik büfede 8 adet LPG tüpünün bu-
lunduğuna dikkat çekilen raporda, ola-
ym. "havanın içine en az yiizde 2 ora-
nında kanşan tiip gazın bir kibrit bir
sigara izmariti ya da statik elektriğin
doğurduğu bir krvdcunla yanma reak-
siyonu vererek padaması sonucu ger-
çekleştiğT ifade edildi. Tanıklann ifa-
delerinden, havarun yağışlı olması ne-
deniyle büfe içine ve kapıların önleri-
ne sığınmış pek çok insanın bulundu-
ğu, bunun zaten küçük olan hacmi
azalttığı ve kapılardan havalandırma-
yı engellediği kaydedilen raporda, bü-
fe içinde bulunanlann yere atıp sön-
dürdükleri sigaralann, mevcut buzdo-
labı, motor, tost makinesi, ocak ve şof-
ben gibi pek çok elektronik aletin gaz
patlaması koşullannı fazlasıyla yerine
getirdiği vurgulandı.
Son bilirkişi raporunu değerlendi-
ren Pmar Selek'in babası avukat Alp
Selek, mahkemeye sunulan Adli Tıp
Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Sevfl Ata-
soy'un. hazırladığı, ancak enstitü baş-
kanı kimliğiyle vermediği "CMay ye-
rinde 2-3 rütrosehıloz bulundu, patia-
ma sebebi bombadır" yönündeki bilir-
kişi raporu üzerine pek çok bilimsel
yazı aldığını ve bu yazılarda nitrose-
lülozun vernikten, boyaya kadar pek
çok kimyasal üründe hatta sigara kü-
lünde bile bulunduğunun bildirildiği-
ni söyledi. Prof. Dr. Atasoy'un rapo-
runda söz konusu maddenin sadece
patlayıcıda bulunduğunu belirttiğine
dikkat çeken Selek, "Prof. Dr. Reşat A-
pak verdiği raporla bu raporun bflhn-
selofanadığnu ortaya koymuşru. Bunun
üzerine mahkeme, önce Adli Tıp Ku-
nınnı'na ghUL Kurum, uzman olînadı-
ğını, ekleki verilerle patlamaya neyin
yol açacağuun beürlenemeyeceğini söy-
ledL Sonra Adli Tıp Enstitüsü'ne gidfl-
di. Enstitü Müdürü Atasoy, bu konuyu
benrleyecek ıiTnı^mn enstitüde buhın-
madığını söyledL Madem uzman yok-
tu, neden başta bu şekilde bir rapor
verdfler" dedi. Bunun üzerine mahke-
menin üniversitelerden bir bilirkişi he-
yeti oluşması istediğini anlatan Selek,
YTÜ ve tÜ'den oluşan heyetin de ra-
porunda patlamanın niçin bomba ol-
madığını, patlamaya gaz kaçağının na-
sıl yol açtığını, bilimsel olarak en in-
ce aynntılanyla açıkladığını belirtti.
Patlamadan sonra emniyetin bomba
uzmanlannca hazırladıklan 4 raporda
"bomba ile ilgili herhangi birparça bu-
lunmadığuun"" ifade edıldiğini söyle-
yen Selek, şöyle devam etti:
u
Duruşma>a 25 yulık bomba uzma-
nı Başkomiser Nuri Çelik de kanhnış,
'Patlamaya kesin olarak bomba yol aç-
mamıştır. Çünkü bomba patlasaydı,
çukur kazardr demişti. Pmar Selek
mahkemedeki ilk gününde' Bana yar-
gısız infaz yapıldı. Bunları yapanlar
yargıya gelecek' demişti. Üniversitler-
ce oluşturulan bilirkişi heyet rapomy-
la Puıar'a yargısız infaz yapüdığı daha
da neüeşmiş oldu."
Basın yasağı
Cezaevinde
açık görüş
tstanbul Haber Servisi - Şe-
ker Bayramı ve yılbaşı dolayı-
sıyla Bayrampaşa ve Metris
cezaevleri ile Bakırköy Kadın
ve Çocuk Tutukevi'nde açık
görüş yaptmlmaya başlandı.
Sabahın erken saatlerinden
itibaren Bayrampaşa Ceza-
evi'nin önünde bekleyen ve
burada uzun kuyruklar oluştu-
ran tutuklu ve hükümlü yakın-
lan, dün saat 10.00'dan itiba-
ren gruplar halinde içeri alın-
dı. Açık görüş planlamasına
göre dün, D Blok'ta kalan tu-
tuklu ve hükümlüler üe aıle-
leri açık görüş yapabildiler.
3713 sayıh Terörle Müca-
dele Yasası'nın 16. maddesi
ile 4422 sayıh Çıkar Amaçlı
Suç örgütleriyle Mücadele
Kanunu'nun 13. maddesi ge-
reğince tutuklu ve hükümlü
olanlar dışmda kalan tstan-
bul'daki hükümlü ve rutuklu-
lann yararlanacağı açık gö-
rüşler, bugün ve 25,26 Aralık
2(K)0 tarihlerinde de devam
edecek. Basın mensuplannın,
bu açık görüşü izlemelerine
de Adalet Bakanlığı'nca izin
verilmedi.
ÎĞNELİFIRÇA ZAFERTEMOÇtN Salıvermeler sürüyor
Boklova mcıhkûmıı
Subaşı'na tahliye
Ytat Haberkri Servisi -
Şartla Salıverme ve Cezala-
nn Ertelenmesine Dair Ya-
sa'nın yürürlüğe girmesinin
ardından cezaevlennden
tahliyeler sürüyor. 50'den
fazla mahkûm asker kaçağı
olduklan gerekçesiyle as-
kerlik şubelerine tesüm edil-
di. Bolu'dacan güvenlikleri-
nin sağlanmasını isteyen kan
davalı 7 mahkûm polis koru-
masında evlerine götüriildü.
Eskişehir Özel Tip Ceza-
evi'nden tahliye edilen bir
mahkûm.'Şimdidışandane
yapacagm? Devfct bir de iş
bulsaydı''dedı.
Gaziantep'te 3 arkadaşıy-
labirlikte baklava çaldıkla-
n gerekçesiyle 9 yıl hapis
cezasma mahkûm edilen
Metin Subaşı Nızip Kapalı
Cezaevi'nden tahliye e^il-
di. Adli işlemlennin ta-
mamlanmasının ardından
cezaevinden çıkanlan Su-
başı ve 9 hükümlü, jandar-
ma ekiplerince Nizip As-
kerlik Şubesi'ne götürüldü.
Afla çıkan hükümlü ve tutuklular, iş verilmesini ve kendilerine sahip çıkılmasını istiyor
4
Topluın bizden korkmasın, ıslalı olduk
9
YUSUFZtYAAY
Kamuoyunda tepkilere neden olan af ya-
sasmın yürürlüğe girmesiyle cezaevinden
çıkan tutuklu ve hükümlüler, topluma
"Bizden korkulmasm. ıslah olduk, bize sa-
hip çıkılsın, iş verilsin''mesajı verdiler.
Kamuoyunda "af yasası" olarak nitelen-
dirilen "Şartia Sahverme ve Cezalann Er-
teknmesine Dair Yasası'nmn
un yürürlüğe
girdiği gün Üsküdar Paşakapısı Ceza-
evi'nin kapısı heyecanlı bir
bekleyişe sahne oldu. Toplu-
mun çeşitli kesimleri kaygı-
lı obnasına karşm af kapsa-
mmda cezaevlennden çıkan-
lar ve yakmlan mutluydu.
Bavullar, bir gün öncesinden
hazırlanmıştı ve sonunda
çıkma günü gehnişti.
Silahla yaralama suçun-
dan toplam 3.5 yıllık ceza
alan ve 1 yıl 6 ay cezaevinde
kalan Hüseyin Bayrak. ço-
cuklanna ve eşine kavuşa-
cak olmanm heyecanıyla ko-
şar adımlarla cezaevi kapı-
sından çıktı. Çıktığını bilmeyen eşi ve ço-
cuklannın bulunduğu evine gitmek için sa-
bırsızdı. Artık sokakta olmanın, istediği
kadar "duvarsız" yürümenin tadına vara-
cağını söylüyordu: "Özgür bir kuş gibi-
yim."
Devletin affettiği Hüseyin Bayrak, affa
karşı olan kesimlere, "Bizden kimse kork-
masın, cezamızı cektik, akdlandık. Ama
ben işlediğim hiçbir suçtan pişnıan deği-
lım. kimse bunu isteyerek yapmaz. Bizleri
topluma yeniden kazandırmak için devle-
tin, nuiletin yarduna olması lazun." sözle-
riyle beklentisini duyuruyordu.
Yasanm yürürlüğe girdığini öğrenir öğ-
renmez cezaevinin kapısına koşan mah-
kûm yakınlanndan biri olan Asuman Ça-
miç de tahliye olmasını beklediği cınayet
suçundan 10 yıl ceza alan eşi Mehmet Si-
nan Çamiç i heyecanla bekliyordu. Asu-
man Çamiç, affın çıktığı güne kadar 2.5 yıl
cezaevinde kalan ve haftada bir gün, en
Ziyaretçisi bfle gelemeden 4 gün kaldığı cezaevinden sahverflen Ali Gûnebakar (soktal eşi ve çocuklanmn tahhye
edıldiğini bilmediği Hüseyin Bayrak (ortada), cinayet suçundan 10 yıl yerine 2.5 yıl hapıs yatarak sahverildiği anda
eşirü özlemle kucaklayan Mehmet Sinan Çamiç (sağda), özgürlûğe kavuşmaıım mutluluğunu yaşadüar.
fazla 10 dakika görebildiği eşine, birkaç
dakika sonra doyasıya sanlacak olmanın
heyecanıyla yerinde duramıyordu. "O içe-
rideyken hayat çok zordu" dıyen Asuman
Çamiç, af tartışmalannın başlamasından
beri içinde doğan umudun az sonra gerçe-
ğe dönüşeceğini anlatıyordu: "tki lazunız
var, biri okuyor, biri de çahşıyor. Çok sar-
sıknk, çok üzükluk, ama brtti arOk." Ve eşi
Mehmet Sinan Çamiç kapıda göründüğü
an uzun bekleyişi sevince dönüştü, umut
gerçek oldu, doyasıya sanl-
dı eşine. Tahliye olan eşi ise
konuşmak istemedi. Yoldan
bir taksi çevirdiler ve evleri-
ne doğru yola çıktılar.
ABGûnebakar ise yarala-
ma suçuyla 3 yıl ceza alıp
yalnızca 4 gün cezaevinde
kaldığmı söylüyordu. Deri
monrunu cezaevine alma-
dıklan için kazağıy la dışan
çıkan ve eşyası obnayan Gû-
nebakar, "Montumdan ön-
ce çıküm, ziyaretçim bile gel-
medençıktını'' sözleriyle se-
vincini dile getiriyordu.
Askerlik yoklamalan yapıl-
dıktan sonra hükümlüler bı-
rakılırken, Metin Suba-
şı'nın 2 Ocak 2001 tarihin-
de Antalya 3. Piyade Tuga-
yı'nda askerlik görevine
başlayacağı bildirildi.
Eskişehir Cumhuriyet
Başsavcısı AM Türna. özel
Tip Cezaevi'nden 28, Ka-
palı Cezaevi'nden 88 ve Ya-
naçık Cezaevi'nden de 101
olmak üzere, 217 mahkû-
mun tahliye işlemlennin ta-
mamlanarak salıverildikle-
rini bildirdi.
Sıvas E Tipi Kapalı ile
Yanaçık cezaevlennden ise
120 mahkûm tahliye edildi.
Yanaçık Cezaevi'nde tahli-
ye işlemleri tamamlanan
Abdullah Markoc, Hüseyin
Ozdemir ile Rıdvan Kıhnç,
asker kaçağı oldj.\ğn içince-
zaevine gelen polislere tes-
lirri edildiler. E Tipi Kapalı
Cezaevi'nde ise aralannda
sanatçı MuazzezErsoy'a si-
lahlı saldın düzenleyen Me-
Kh Yüdız'ın da bulunduğu
ve yasadan yararlanacak
olan 89 kışıden 3 5' i tahlı> e
edildi.
Adi suçlulann kaldığı
Kayseri Kapalı Cezaevi \e
Zincirdere Açık Ceza-
evi'nden toplam 222 kişi
tahliye edildi.
Zonguldak'ın Çaycuma
ve Devrek ılçelerindeki ce-
zaevlerinden 16 kişi tahliye
edildi.
Trabzon Kapalı Ceza ve
Tutukevi'nde bulunan 577
tutuklu ve hükümlünün
120'si tahliyeden yararla-
nıyor. tşlemleri tamamla-
nan 8 kişi, ilk etapta tahli-
ye edildi.
Nevşehir E Tipi Kapatı
Cezaevi'nden, yasadan ya-
rarlanan 190 kişiden 98 "i
tahliye edildi. Sahverilen
kişiler, şehirmerkezine 5 ki-
lometre uzaktaki cezaevin-
den, Nevşehır Belediye-
si'nin tahsis ettiği otobüs-
lerle ücretsiz taşınıyor.
Kırşehir E Tipi Kapalı
Cezaevi'nde 250, Yan Açık
Cezaevi'nde 82, Kaman
Cezaevi'nde de 42 kişinin
tahliye edilmeyi beklediği
kaydedildı.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Cezaevi operasyonu sürerken bir
nokta önemliydi: Bu operasyonu ya-
pan anlayışa güveniyor muyduk, gü-
venmiyor muyduk? Bu güvenip gü-
venmeme, bir önyargıya mı, yoksa bir
tecrübeye mi dayanıyordu? Ben ga-
zeteciyim, ülkemde banş içinde, öz-
gürlük içinde, güven içinde yaşamak
istiyorum. Bu ülkenin yurttaşlannın da
aynı hakka sahip olması gerektiğine
inanıyorum.
12 Eylül'den bu yana devlete yön
veren anlayışlar giderek sertleşti. Gü-
neydoğu'daki savaş, siyasi Islamın
yükselişi, en önemlisi zenginle yoksul
arasındaki gelir dengesinin bozulma-
sı, devleti yöneten anlayışı daha da
ceberutlaştırdı. Susturmak, bastır-
mak, muhalefeti ezmek birtarz haline
geldi.
Türkiye Avrupa'nın en yoksul ülke-
si. Savunmaya ve güvenüge ise en
çok para harcayan ülke. 30-40 yıl ön-
ce bizden yoksul olan Yunanistan'da
adam başına düşen yıllık gelir bizim
dört katımıza ulaştı. Gelir dengesizli-
ğinde, yani yoksulia zengin arasında-
Örgütü Eleştirmek...
ki uçurumda, Bangladeş düzeyinde-
yiz. tam bir çarpıklık söz konusu. Böy-
le bir ülkede yasal muhalefetin ola-
naklan sınırlı. Ciddi bir özgürlükçü mu-
halefet köşeye sıkıştınlıyor.
Bu yoksul ve gelir dağılımı denge-
siz ülkenin büyük şehirlerinin gece-
kondularında, öfke ve umutsuzluk
boy veriyor. Üniversitelerdeki YÖK'çü
baskıcı anlayış da çaresizlik içinde
olan gençlerin bir kesimini çtlgınlaştı-
nyor. Gençliğin bir bölümü radikalle-
şiyor, sertliğe sertlikle karşılık vermek
üzere tepki biriktiriyor.
Sonra, polis ve mahkemeler devre-
ye giriyor. Bildiğimiz yargılamalar, iş-
kenceler ve ağır cezalar gündeme ge-
liyor. Işte "örgüt" bu ortamda şekille-
niyor. Önceki gün, kendisini yakan ve
"Yakın!" diye örgüt arkadaşına emir
veren anlayış bu çaresizlik ve öfke
tablosu içinde bir yere oturuyor. Bu ül-
kenin okumuş bir kısım genci neden
şiddete bu kadar yatkın bir ruh haline
giriyor? Kimsenin bunu düşündüğü
yok.
Neden gelişmiş demokratik bir ül-
kede, bu kadar çok sayıda genç böy-
lesine kalıcı, böylesine şiddete yatkın
örgütlere rağbet etmiyor? 1960'lar-
dan bu yana siyasetin içindeyim. Ya-
şamım boyunca şiddeti hiçbir zaman
onaylamadım. Bu nedenle şiddete
yönelen solcu arkadaşlanmla yolla-
nm aynldı. Ancak, onlann şiddete na-
sıl ve.neden yöneldiğine tanık oldum.
Onlann ölümün üzerine yürüyüşleri-
nin, ölümle kucaklaşmalannın acısını
yaşadım.
Cezaevi operasyonlannda jandar-
manın çektiği görüntüleri hüzünle,
acıyla izlememek mümkün mü? Bu
insanlar neden kendilerini böylesine
acımasızca yok ettiler? Neden örgüt
onlann kendilerini yakmalannı istedi?
Bir örgüt neden bu kadar acımasız
olabiliyor?
Bu ülkede yasal, banşçı örgütler ne-
den yaşatılmıyor? Neden şiddeti be-
nimseyen örgütler hâlâ taraftar bulu-
yor ve varlıklannı sürdürüyor? Bu
gençler bu ülkenin gençleri, çoğunlu-
ğu da lisefi ya da üniversiteli. Şimdi is-
terseniz bu örgütlerin acımasızlığını
eleştirirken, birey üzerine düşünürken,
biraz da bu örgütleri yaratan ve yaşa-
tan ortamı sorgulayalım.
Birgencin kendisini yakmasının, o-
nun tepkilerini ölümle dile getirmesi-
nin siyasi, sosyolojik, psikolojik ne-
denleri üzerinde düşünelim. Bu genç-
ler, kendilerini neden bu kadar çare-
siz hissediyor, ölümün üzerine neden
bu kadar korkutucu bir şekilde gidi-
yorlar?
Devlet operasyonlannın kaçınıf-
mazlığı üzerine, örgütlerin acımasızlı-
ğı üzerine yazarken, çizerken, konu-
şurken bu ülkeyi, bu gençleri nelerin
bu noktaya getirdiğini de sorgulaya-
lım.
Cezaevleri sorunu yalnızca bir gü-
venlik sorunu değil, hatta esas olarak
güvenlik sorunu değil. F tipi cezaev-
leri hep Avrupa örnek gösterilerek sa-
vunuldu. Avrupa'nın hangi ülkesinde
12 bin siyasi tutuklu ve mahkûm var?
Avrupa'nın hangi ülkesinde bildiri da-
ğıtan bir genç 15-20 yıl hapis cezası-
na çarptınlıyor? Avrupa'nın hangi ül-
kesinde üniversite gençliğinin örgüt-
lenmesi, kendisini ifade etmesi ya-
sak?
Soruları sürdürelim: Avrupa'nın
hangi ülkesinde cezaevindeki gençler
kendilerini yakmayı bir siyasi tepki
olarak düşünüyorlar? Avrupa'nın han-
gi ülkesinde örgüt, militanına, "Ken-
dini yak" demeyi bir tepki biçimi ola-
rak ortaya koyabilir? Zaten orada
böyle bir cezaevi de yok, böyle bir
tepki biçimi de diyebilirsiniz.
Devletin yeniden ele geçirmekle
övündügü cezaevleri; yargılama man-
tığı, muhalefeti ezme despotluğu de-
ğişmeden, daha çok felaket manza-
ralanna sahne olmaya devam eder.
Her operasyonun ardından da devlet
güçlerini alkışlar, "hayata döner"\z .