Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 4 ARALIK 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15
üaba Makhmalbaf, İranfilmdevrimini başlatü, şimdi kıy ve kansı dünya çapında ödüller alıyor
Dünyayı etküeyen *a3e'sineması
Kültür Servisi - Makhmalbaf aile-
sînin öyküsü, Şah'ın Iran'ında başlıyor:
1 7 yaşındakı militan MuhsmMakhmal-
baf, devrimci güçlere para sağlamak için
b>ir banka soygunu planlar. Bu plan
uyannca sılahını almaya çalışırken bir
polisi bıçaklar. Polis onu karnından
VTinır ve genç mihtan yedi yıl hapse
mahkûm olur. 1979 devriminden son-
ra salıverilen Makhmalbaf, Islam Sa-
natlan ve Düşüncesi Propaganda Bü-
rosu'nun başkanlığını yapar. Radyo pi-
yesleri, kitaplar yazar, kısa belgeselle-
re imza atar. Daha sonra film çekme-
ye başlar ve 1989'da 'Dasstforoosh'
(Seyyar Satıcı) gibi filmlenyle ulusla-
rarası bir ün yakalar. Bu zamana kadar
15 filme ve 28 kitaba imza atmıştır. Tüm
bunlar ailesine maddi katkı sağlaya-
bilmek için 11 yaşında okulu terk eden
ve ilk filmini ancak devrimden sonra
görebiien bir adama aittir.
Muhsin Makhmalbaf, şimdi tran'da
bir süperstar ve dünyada da bir sine-
ma efsanesi olarak görülüyor. Geçen
yıl Fransız hükümeti tarafîndan ven-
lenL'OffiderdeL'OrdredesArtsetdes
Lettres ödülüne layık görüldü. Bu yıl
ise kızı Samira'mn Cannes Fılm Fes-
tivali'ndejün ödülüaldığı filrtu 'Black-
boards' (Karatahtalar) Lngiltere'de 29
Aralık'ta gösterime giriyor. Daha 18 ya-
şındaki Samira, geçen yıl Venedik Film
Fesrivali 'nde jürideydi ve bu yıltn baş-
lannda François Truffaut Ödüiü ve
UNESCO Federico FeDini Madaha-
sı'nı aldı.
Ulkesi için tehlikeli bir suıemacı
Samira, babasının filmi 'The
Cycfistte (Bisikletçi) oynamasının üze-
rinden sadece 4 yıi geçtiğinde okulu bı-
rakıp sinema okumaya karar venr. Ama
nerede? tran'da hiç sinema okulu yok-
tur. Babası, dönemin küJtür bakanına
bir mektup yazarak tran'da 100 öğren-
cilik bir sinema okulu kurmak için izin
ve fon aynlmasını ister. Ama bakanlı-
ğa göre Makhmalbaf zaten sakıncalı-
lar listesindedir. Bakanlıktan gelen ya-
nıtta, onun gibi tehlikeli bir sinemacı-
nın bir ûlke için yeterli olduğu ve onun
dışında 100 kişinin daha yetiştinlme-
sinin fazla olacağı söylenir.
Bunun üzerıne Muhsin Makhmal-
baf, kendi evinde Makhmalbaf Film
Okuhı'nu kurar. tlk öğrencileri, ço-
cuklan, kansı Marzieh Meshkiııi ve
M,.uhsin
Makhmalbaf, evinde
kurduğu Film
Okulu'nda dört yıl
boyunca sinema
dersleri verdi. 8
yaşındaki kızı
Hana'nın kısa
videosu Locarao
Film Festivali'nde
gösterildi. Samira
'Elma'dan sonra
çektiği
'Karatahtalar' ile
Cannes Film
Festivali'nde ödül
kazandı. Oğlu
Maysam bu filmin
belgeselini çekti.
Kansı Marzieh
Meskini'nin ilk
filmi de Venedik
Film Festivali'nde
gösterildi,
Selanik'te ödül aldı.
dört arkadaşından ibarettir. Bunlar ara-
sında en genci, sekiz yaşındaki Ha-
na'dır. Hana'nın kısa videosu 'TheDay
the Aunt vras Dl' (Teyzemin Hasta Ol-
duğu Gûn) bir yıl sonra 1997 Locarao
Film Festivali'nde gösterilir. Çocuk-
lardan en büyüğü, yirmilı yaşlannda-
ki tbrahimGhafori, Samira'run ilk fil-
mi 'The Apple'da (Elma) ve
'Karatahtalar'da fotoğraf asistaru ola-
rak çalışır.
Makhmalbaf, okuluna ve 1996'daki
'A Moment of Innocence' (Bir Masu-
mıyet Anı) filmıne para sağlamak için
evini ipotek ettırir. Bu filmde Makh-
malbaf'm gençliğinde yaraladığı po-
lis de oynamaktadır. Makhmalbaf film-
deki bazı yerlerin kesilmesıru isteyen
Kültür Bakanlığı'nın talebini redde-
der. Makhmalbaf'm çekebilmek için
evini yitirdiğı filmin dolaşımınâ izîn ve-
rilmez.
Sonraki dört yıl boyunca kendisini
sinema dersleri vermeye adar. Okulun
açılmasından iki yıl sonra Samira, ilk
filmi 'Ehna'yı çeker. Film, babalannın
kör anneleriyle birlikte 11 yıl boyun-
ca bir eve küidediğj iki kız kardeşin öy-
küsünü anlatır.
Babasının eğjtiminin katlos
Bırçok kışı, senaryosu ve yapımcı-
lığı babası tarafîndan yapılan filmin
aslında baba Makhmalbaf'a ait oldu-
ğunu söyler. Samira ise Cannes'da bu
filmin arkasındaki ismin editör, senar-
yo yazan ve bir baba olarak elbette
Muhsin Makhmalbaf olduğunu ve bu-
nun da filmin iyi bir film olduğunu
kanıtladığı için kendisini mutlu ettiğı-
ni belirtir.
Samira'nın yeni fdmi 'Karatahtalar
1
da babasının editörlöğünde çekilmiş,
ama bukez senaryoyü btrKkte yazrruş-
lar. Babasının filme katkılannın bo-
yutlan üzerine kuşkulan engellemek
için, erkek kardeşi Maysam tarafîndan
'How Samira Made BJackboards?' (Sa-
mira Karatahtalar'ı Nasıl Çekti) adlı bu
yıl Venedık'te gösterilen bir belgesel
çekmiş. Bir el kamerasıyla ve yerel ak-
törlerin yam sıra birkaç profesyonel
aktörle çekilen Samira'nın bu filmi,
Irak sınınndakı dağlarda, ellennde ka-
ratahtalarla öğrencilenni arayan iki
gezgın öğreünenin öyküsünü anlatı-
yor. Öğretmenlerden biri sınırdan ka-
çak mal geçiren bir grup çocukla di-
ğeri ise sının geçmeye çalışan Iraklı
mültecilerle karşılaşır.
Samira mekân aramalan sırasmda
ve çekimler sırasında üç ay boyunca sa-
vaşın yoğun olarak yaşandığı bir böl-
gede Kürtlerle birlikte çalışmış. Ba-
basuıın okulunda aldığı yoğun fiziksel
eğıtım, Samıra'nın işine çok yaramış.
OzeTlikle oyunculara buz futmuş bir
nehrin üzerinde nasıl yürüyeceklerini
gösterirken.
_ Samira, sinemanın 'düş üe gerçek
arasmda bir sırurda durduğunu' söy-
lüyor. Kendi smemasmı ise diyalogla-
nndaki basitlik ve gerçek hayattan alın-
mışlığıyla gerçekçi bir sinema olarak
tanımlıyor.
Marzieh Meshkini ise Samira'nın
teyzesi ve aynı zamanda onun üvey
annesi. Genç yaşta bir trafik kazasın-
da ölen Marzieh'm kız kardeşi Makh-
malbaf'm ilk eşiymiş. Bir biyoloji ve
jeoloji mezunu olan 30 yaşındaki Mar-
zieh, Makhmalbaf m 'The Silence'
(Sessizlik) ve Samira'nın 'Elma' ve
'Karatahtalar' filmlerinde yönetmen
yardımcılığı yapmış. 'The Day I Beca-
me a VVoman' (Kadın Olduğum Gûn)
Marzieh'in ilk fıhni. Üvey kızmın fil-
mi kadar çarpıcı olan bu film, Vene-
dik'te gösterildi ve Selanik'tejüri ödü-
lüne layık bulundu. Film kadınlann
yaşamlanna ilışkin üç öyküden oluşu-
yor.
Demokrasi ve genç kuşak için
1
Makhmalbaf 'ın tran'dakı bu olağa-
nüstü fılm evi, şimdi tran'da müthiş
bir güç oluşturuyor. Üstelik yalnızca
film alarunda da değil. Kıyafet kural-
lanna uygun gıyinen Samira, başına tak-
tığı siyah başörtüsünü kulaklannın ar-
kasmdan bağlıyor. Samira, Cannes'da
kendisine verilen ödülü "tran'da de-
mokrasi ve daha iyi bir yaşam için sa-
vaşım veren yeni ve genç kuşaklar adı-
na" aldığını söyledi. Kendisine venlen
5000 dolarhk Truffaut Ödülü'nü de
Kürdistan'ın Dehbar Köyü'nde 40 öğ-
rencilik bir okulun yapımı için bağış-
ladı.
Ailenın prodüksiyonlan, orijinal tran
filmleriyle dünyada ve tran'da önem-
li bir yere ve etkiye sahıp oldu. "Holry-
wood tüm dünyada sinemalan işgal et-
miş dunımda. Bizde bu böyle oİmadj-
ğıiçin kendi sinemamıa daha kolay ge-
UştirebUryoruz" dıyor Meshkini.
'TheTestofDemocracy' (Demok-
rasi Testi) adlı sürrealist kısa filmi Ve-
nedik 2000'de ilk kez gösterilen Muh-
sin Makhmalbaf, şimdi tran'daki Af-
gan mültecilerle ilgili filmi 'Sun Be-
hind the Moon'u (Ayın Ardındaki Gü-
neş) çekıyor. Samira ve Meshkini, bun-
dan sonra yapacaklan filmı tasarlıyor-
lar ve herhalde pek yaklnda Maysam
ve Hana'nın filmlerini de izleme fır-
satını bulacağız.
WEB SİTESİ VE FRAGMANI 12 OCAK200rDE BAŞLIYOR
Yüzüklerin Efendisi'nin
gösterimi gelecek yıl
olkien'in
romanından
Helmer Peter
Jackson'ın
uyarladığı
üçleme, 19
Arahk2001'den
itibaren birer yıl
arayla gösterime
girecek.
Londra'daki Almeida Tiyatrosu onanm
dolayısıyla iki yıllığına kapatılıyor
Kültür Servisi-J.R.R. ToUrîen'in destansı roma-
nı Yüzüklerin Efendisi'nı beyazperdede görmemi-
ze bir yıldan az bir süre kaldı. Projeyı başlatan New
Line Cinema. romanın bir üçlemeden oluşacak
füm versiyonlanrun gösterimine 19 Aralık 2001 'de
başlanacağmı büdirdi. 14 aydır Yeni Zelanda'da
sürdürülmekte olan prodüksiyonun çekim seti zi-
yaretçilere kapatıldı. Merakla beklenen filmin fo-
toğraflannın yakmda basına dağıtılması bekleni-
yor. Filmın fragmanı ise 12 Ocak 2001 'den itiba-
ren gösterilmeye başlanacak.
Oçleme kapsamındaki fıhnler, 'The FeJknvsbip
oftheRing'. 'TheTwoTo-
wers' ve 'The Return of the
King'. belirtilen tarihten
itibaren ayn ayn gösteri-
me girecek.
Tüm dünyada farklı ne-
sillerden 50 milyondan faz-
la insanın okuduğu bu des-
tansı romamn filme çekil-
mesınde, en ileri sinema
teknolojisinden yararlanı-
lacak. 'Yüzüklerin Efen-
disi' toplu olarak, 'Dünya-
nm Merkezi'ru kötülüğün
pençesinden kurtarmak için
Dark Lord Sauron'la sava-
şan Frodo Baggins'in hikâ-
yesini yeniden anlatacak.
Filmlerde Frodo ve The
Fellowship, dünyayı Sa-
uron'un gücünün en bü-
yük kaynağı olan The One
Ring'den (yok edilemeye-
cek kadar güçlü olan bir
yüzükten) kurtarmak üze-
re umutsuz bir yolculuğa çı-
karlar. Filmler, tehlikeli bir
coğrafyada gerçekleşen olağanüstü maceralan,
dostluk ve cesaretin gücünün, karanlığın güçleri-
ni nasıl alt edebileceğini ortaya koyuyor.
Projedeki üç filmin de tek bir yönetmeni var:
Helmer Peter Jackson. Barry M. Osborne'un ya-
pımcılığım üstlendiği prodüksiyonun uluslarara-
sı oyuncu kadrosu içinde, Sean Astin, Sean Bean,
Cate Blanchett, Oriando Bloom. Bilh Bo> d. Brad
Dourif, Ian Holm. Christopher Lee, Ian McKellen,
Dominic Monaghan, Vîggo Mortensen. John Rhys-
Davis,And> Serkis, Liv Tyler ve EhjahVVbodyer
alıyor. Ancak, projenin sahibi New Line Cinema,
filmlerin gerçek yıldızı-
nın hikâyenin kendisi ol-
duğunu. bunun da "var-
hklarm en küçüğünün ce-
saretinin bü>iiklüğü saye-
sinde geleceğin akışuu de-
ğiştirmekiçinçıktiğıyolcu-
luk" olduğunu belirtiyor.
Bunun yanında New Li-
ne Cinema, 'Yüzüklerin
Efendisi'nın web sitesıni
resmı olarak 12 Ocak'ta
wwwJordoflheringsjıet ad-
resinde tekrar açıyor. Dün-
ya çapında ilgı gören pro-
jenin yeniden düzenlenen
web sitesinde on iki fark-
lı dilde yayın yapılacak.
Projede çalışan yapımcı,
yönetmen, oyuncu ve pro-
düksiyon elemanlarıyla
yapılan röportajlara, fo-
toğraflara ve aynntılı bil-
gılere yer verilecek olan
sitede, 'Dünyanın Merke-
zi'nin haritalan da yayım-
lanacak.
Sanat yönetmemiğini McDiarmid'in üstteodiği tiyatroda Ralph Fiennes de oynanuşü.
Gösteriyinedesürüyor
Kültür Servisi - Almeida Tiyarrosu için,
Prospero'nun, Shakespeare'in sahneye elve-
da demcsi gibi büyülü sanatını terk ettiği
'The Tempest' (Fırtına) adlı prodüksiyon
uygun bir seçim oldu. Bu kış, sanat yönet-
menleri Ian McDiannid ve Jonathan Kent,
çok sevdikleri tiyatro binasına tadilat yapıl-
dığı süreboyunca dışardabirkumpanyayı yö-
netmeye hazırlanıyorlar. 1,5 ve 2,7 milyon
sterlinlik bağışlara ek olarak daha fazla rnik-
tarda olmast beklenen bağış, ge-
rekli onanm işlemleri için ve az
bir miktar da izleyicinin konfon:
içinharcanacak. "Ama çok değil"
diyorMcDiarmid. "Atmosfer,öz-
günbiçimini konıyacak. Bu, kont-
rattaözel olarak beartikü."
McDiarmid, kendi idari rolüy-
le Prospero'nunkınibirleştiriyor.
Ellili yaşlarmdaki McDiarmid,
dağınık beyaz saçlan, zekice gü-
lüşü, ve r'leri tskoçyahlar gibi
söylemesiyle, Prospero'da çok az
görülen nazik bir izlenim uyandınyor. Ama
bunakarşın, YddızSavaşfan fılmlenndeki tm-
parator Palpatine ve geçen yıl Ahneida'da-
ki Maltalı Musevi gibi kötü adam rollerine
de alışık.
'Fırtma', hızla geçen, iki saatlik bir oyun.
McDiarmid modern seyircinın hızı tercih
ettiğinin ve Ahneida prodüksiyonlannın -
Hactoey Empıre'da RaJjphFiennes'm 'Ham-
Ian McDJarmid
let'i oynaması gibi- yeni prodüksiyonlara
imza atmasından mutluluk duyduğunun far-
kında. Ahneida aynı zamanda eğitsel etkin-
liklerine de devam ediyor ama fon bulmak-
ta zorlanıyor. McDiarmid mali konularda
sürekli şikâyet etmekten kaçınıyor ama Al-
meida Tiyatrosu'nun ulusal bir tiyatro oldu-
ğunu ve gereken paranın da kendilerine ve-
rileceğini umduğunu söylüyor. "Yeni prog-
rammm atakhgt,ffaridımekânbıra nyıım sağ-
layabflmesi -son sezonda Albery
Tiyatrosu'nda ve şu anda Mat-
vera^de-Ahneida işfetmesiningö-
züpeküğini kanıtüyor", diyor
McDiarmid.
Önceleri Viktoryen bir okuma
odası ve sonra da bir müzık sa-
lonu olan tiyatro binasının ona-
nmı iki yıl sürecek. Bu süre için-
de, King's Cross'taki bir depo
mart ayında sahnelenecek olan,
başrolünü Anna Friel'in oynadı-
ğı, Wedekind"in 'Luhı' adlı oyu-
nuna ev sanıpliği olacak. Sonra da, Brian Fri-
ei'in 'FaithHealer'ı ve Çehov'un 'Platonov'u
sahnelenecek.
"Sonbahardatüm Rusya'yı sahnedegöre-
ceğız'' diyor McDiarmid neşeyle "Sonra,Jo-
namanŞubat2002'deKralLear'ısahney€ko-
yacak." Gelecek yıl, Almeida düşünceli cid-
diyeti,ritüelve anarşik eglencesiyle yeniden
ızleyicisiyle buluşmaya hazır olacak.
KUŞBAKIŞI
MEMET BAYDUR
liyatronun Buyusu
Birbirinden güzel iki tiyatro kitabından söz ede-
ceğim bu Kuşbakışı'nda, ama önce tiyatronun
kendisinden açmak gerekiyor sözü. Tıyatrocu dost-
lar, sağ olsunlar lütfedip davet ediyorlar oyunlan-
na, koşa koşa gidip seyrediyoruz. Beğendiğimiz
oluyor, beğenmediğimiz oluyor, ama muhakkak
özel bir dikkatle seyrediyorum hepsini. Geçen cu-
martesi, olağanüstü bir oyuna ve oyunculuğa ta-
nık oldum. Kobay adlı oyun ve Afi Poyrazoğlu!
Seçkin SeM'den Zeynep Oral'a, Sevda Şe-
ner'den Ayşegül Yüksel'e birçok eleştirmen, ya-
zar ve gazetecinin bu oyunu ve Poyrazoğlu'nu
göklere çıkartmakla ne denli haklı olduklannı an-
ladım. Birçok açıdan enfes bir yapım vardı karşı-
mızda. Oyun, total birtiyatroculuk anlayışıyla sah-
nelenmiş. Hiçbir şeyin kolayına, ucuzuna kaçıl-
mamış. Bakanlık yardımı dahil birçok paranın son
kuruşuna kadar tiyatro için harcandığı belli oluyor.
Bir özel tiyatro, eski Devlet Tiyatrosu yapımlannı
anımsatan birözenle işlenmiş biroyunla çıkıyortık-
lım tıklım dolu Şinasi Sahnesi'ne. Yanlara ve arka-
daki boşluklara ek koltuklar konulmuş. Bir izdiham
yaşanıyor tiyatroda.
Sonra oyun başlıyor, on iki oyuncu var sahne-
de. On bir iyi oyuncu, bir büyük oyuncunun solo-
suna eşlik ediyor. Aksayan hiçbir şey yok, bütün
ekip iyi, Ama Ali Poyrazoğlu'na hayran kalıyorsu-
nuz oyuncu olarak, yönetmen olarak. Kobay'da-
ki MehmetCan benzeri roller tehlikeli rollerdir. Ze-
kâ özüriü insanlan oynamak, tuzaklaria dolu biryo-
la çıkmaya benzer. Sürekli tek bir notaya basarak,
biteviye aynı sesi çıkartmak gibi tuzaklardır bun-
lar. Dustin Hoffman'ın Rain Man fılminde yaptığı
gibi. Poyrazoğlu belli ki iyice, içeriden ve özüm-
seyerek, araştırarak hazırianmış rolüne. Enfes bir
oyunculuk ziyafeti sunuyor seyirciye.
Gelelim oyunun en beğendiğim tarafına. Minör
bir Amerikalı yazann pek de önemli olmayan, ağır
melodram öğelerinin ön planda olduğu ağdalı met-
nini alıp yeniden yazmış Poyrazoğlu. Metni gerçek
anlamda düzeltmiş, adam etmiş, yalnızca uyarla-
makla kalmamış, dört dörtlük ve bambaşka bir ti-
yatro metni yazmış; tümüyle evrensel ve bize ait
bir oyun çıkmış ortaya. Böyle yapılırsa tiyatro gü-
zel bir iş! Banş Dinçel'in kapılanyla bezenen de-
kor, Yüksel Aymaz'ın ışık tasanmı da çok iyiydi.
Sevgili Şeçkin Seivi'nin yazdığı gibi: Oyunculann,
yönetmenlerin ve oyun yazarlannın Ali Povrazog-
lu'ndan öğreneceklerı çok şey . a • .ıçeKte-
•••
Ayşegül Yüksel'in 1975-2000 yılları arasmda
yazdığı tiyatro eleştiıisi yazılannı içeren Sahneden
Izdüşümler adlı kitabı okurken de yenilendi tiyat-
roya duyduğum sevgi ve saygı. Bir oyun yazannın
(örneğin Memet Baydur'un), bir eleştirmenin ya-
pıtı üzerine yazı yazması kimilerini gülümsetebilir.
Benimse umurumda bile değildir bunlar. Inatçı,
tutkulu bir tiyatro hocasının çeyrek yüzyıllık eme-
ğinin gündökümü bu kitap. Yirmi sekiz tiyatro top-
luluğu üstüne yazılmış yetmiş iki oyunun analizi.
Yazarlann, oyunculann, yönetmenlerin ve tiyatro-
severierin dikkatle okuması gereken bıryapıt. Sa-
yın Yüksel yetmişli, seksenli, doksanlı yıllarda oyun-
lar üstüne düşünürken o yıllann topografyasını çı-
kanyor sanki. Sürekli iyi tiyatroyu, keyrfli, doğru-
düzgün, araştıran, seyircisiyle göz göze gelmek-
ten korkmayan tiyatroyu savunan bir yazann kita-
bı Sahneden Izdüşümler. Yapıtın başından, 15.
sayfadan bir alıntı yapalım: "Metin Deniz başan-
lı bir Brecht yönetmeni. Bu sanatçınm daha çok
tiyatro dekorcusu olarak yaygın birünü var. Belki
de bu nedenle, ender olarak yönettiği oyunlarda
genellikle kendi kişisel yorumundan çok, yazann
öngördüğü yoruma bağlı kalmayı yeğliyor. Kanı-
mızca bu tutumu da, yönetmenlik işini iyi bilirge-
çinen kişilerin düşebilecekleri yanılgılardan uzak
tutuyor onu." Bu gözleme tümüyle katılıyorum.
Oyun metnine kuş kondurmaya meraklı bütün ti-
yatroculann kulağına küpe olmasını temenni edi-
yorum.
•••
Sevda Şener'in, Cumhuriyetin 75. Yılında Tün\
Tiyatrosu adlı yapıtı ise memleketimizde tiyatroy-
la ilgilenen harkesin edinmesi gereken bir başucu
kitabı. Bu keyifle okunan kapsamlı inceleme, Cum-
huriyet öncesinden başlayıp günümüze kadar bu
topraklarda tiyatro adına yapılan ya da yapılama-
yan her şeyi titiz bir araştırmacı bilim insan ince-
likli kaleminden meraklısına aktanyor. Sayın Şener'in
incelikli kaleminden tiyatro ile toplumbilim ilişkisi-
ni kuruyorsunuz okurken. Öğretmekten, bakmak-
tan, anlamaktan, yazmaktan ve anlatmaktan yo-
rulmamış genç bir bilincin kaleminden sayfaya dö-
külen birtiyatro tarihi. Iktidardaki tiyatro bezirgân-
lan ne derter bilmem, ama ben Sevda Şener'in, Ay-
şegül Yüksel'in, Ali Poyrazoğlu'nun ve diğerieri-
nin tarafındayım. Böyle kayda geçsin isterim.
Altm Küre adayları açıklandı
• BEVERLY HILLS (AFP) - 58. Altın Küre
adaylan arasmda 'Gladyatör', 'Erin Brokovich'
ve 'Billy Elliot'ın önde gelen fıhnler içinde
olduğu bildirildi. Bu üç fıhnin yanı sıra
'Sunshine', 'Wonder Boys' ve 'Traffic' adlı
filmler en iyi film ödülüne aday gösterildi.
Russel Crowe 'Gladyatör'deki rolüyle en iyi
erkek oyuncu ödülüne aday gösterilirken Julia
Roberts da 'Tatlı Bela' fıhnindeki rolüyle en iyi
kadın oyuncu ödülüne aday gösterildi. En iyi
kadın oyuncu adaylan arasmda Joan Allen
(Contender), Björk (Karanlıkta Dans), Ellen
Burstyn (Requiem for a Dream) ve Laur%Linney
(You Can't Count on Me) yer alırken en iyi erkek
oyuncu adaylan arasmda ise Javier Bardem
(Before Night Falls), Michael Douglas (Wonder
Boys), Tom Hanks (Castaway) ve Geoffrey Rush
(Quills) bulunuyor. 21 Ocak'ta sahiplerini
bulacak olan Altm Küre ödülleri için en iyi
yönetmen dalında ise en güçlü aday, Ang Lee
(Crouching Tiger, Hidden Dragon) olarak
görülüyor.
BUGÜN
• BABYLON'da saat 21 30da Ricky Ford
&tstanbul Jazz Collective konseri izlenebilir.
(292 73 69)
• AKM BÜYÜK SALON'da saat 20.00'de
'BeUas Aran'ı Anma Konseri' gerçekleşecek.
(251 10 23)