Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 2000 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Iktisat teorisi uzmanı Prof. Dr. MühatMelen, piyasa ekonomisine altyapı gerçekleşmeden girildiğini söyledi
'Kadrolanndeğişmesi gerek'
'Uygulamada
yanlışlık
bulunuyor'
- Medya patronlarının, banka ve
holdingpatronu da olmalart
istikrarsızlığı nasü etkiliyor?
-Hep ABD'yi örnek veriyoruz, ama
orada "insider trading" denen olay
yasak. Örneğin borsada hem alıcı,
hem sattcı olamazsınız. Hem medya
patronu, hem banka sahibi
olamazsımz. Hem medya patronu,
hem otomobil satıcısı, hem banka
sahibi, hem politikacı olursanız bütün
bunlar kanşıkhk getirir. Buniar
ekonomik teoriye aykın davranışlar.
Bütün uygar Batılı ülkelerde bunlar
yasayla yasaklanmıştır.
Kaldı ki bizim yasalanmızda da
bunlan kapsayan maddeler var. RTÜK
Kanunu'nda var. Sermaye
Piyasası'nın hazırladığı yol
haritasında da bu var. Ama önemli
olan uygulama.
Burada serbest rekabetten söz
edemezsiniz. Serbest rekabet, serbest
piyasa ekonomisi olabilmesi için
piyasalann çok iyi düzenlenmesi
devletin de denetim rolünü çok iyi
oynaması ve güçlü olması lazım. Bu
konuda Keynes ve Hayek gibi iki
aykırı görüşlü kişi anlaşıyorlar. Bu
kışiler sanki 50-60 yıl önce bunlan
söylememişler gibi biz gittik, tersini
yaptık. O nedenle 10 yıldır bu noktaya
geldik.
- Biz acaba birilerine yaranabÜmek
için mi bu kadar istikrarsızlığa
oynadık?
-Ben komplo teorilerine inanmak
istemem. Ama her şey bu kadar mı
rastlantı? AB'nin katıhm ortakhğı
belgesi ve tavn, sözde Ermeni
soykınmı tasanları, af yasası
dayatmacıhğı, polislerin yürüyüşü,
cezaevlerindeki olaylar... Bir şeyler
oluyor. Ülkenin istikrarsız olmasını
biz kendimiz mi istiyoruz, yoksa
başkaları mı? Anlayamıyorum. Belki,
Türkiye'yi gereğinden de kötû
adamlara yönettirmek büe bu komplo
teonleri ıçinde vardır düşüncesi akla
geliyor.
Aynca Türk halkının, meselelerine
sahip olmaması da beni üzüyor.
Demdkratik tepkilerini çok geç
gösteren bir halk. Belki sivil toplum
kuruluşlannın güçlenmesi, halkın
sesinin daha çok duyurulmasını
sağlayabilir. Özellikle ekonomide
halkın sesinin yüksek çıkması lazım.
Çağdaş, Batılı ülkelerde alınacak en
ufak kararlar için bile halka
daruşılırken biz halka sormadan en
önemli ekonomik kararlan alryonız.
Halk da ödediği vergilerin nerelere
harcandığının hesabını sormuyor.
'Önce
hukuk
devleti'
- Babanızın kuşağı siyasetçi ve
maliyecilerie. bugünkü kıışak siyasetçi
ve maliyecüeri kıyasladığınızda ortaya
na.su bir tablo çıkıyor?
- Diyalektiğe göre ben bugünkü kuşağı
methetmeliydim. Ama ne yazık ki
aksini söyleyeceğim. Türkiye
Cumhuriyeti'ni kuran pınl pınl,
namuslu. ahlaklı, iilkesi için çalışan,
devletin bir kuruşunun hesabını soran
bir maliyeci, sonra da politikacı olmuş
bir kuşak var. Yeniler, yani siyasetçiler,
maliyeciler, hemen hemen hepsi
kanşık. Ortada bir şey olmuş. Eskilere,
çok devletçi, kabız, demişiz. Ama
bugünküler de ishal. Bakın, 1924'ten
1950'ye kadar Türkiye bütçesi açık
vermiyor, ödemeler dengesi de sadece
bir kere açık veriyor. Ne kadar serbest
piyasa ekonomisi uygularsanız
uygulayın bunu önce ahlaklı, namuslu,
düzgün insanlara yönettirmek, hukuk
devleti olmak lazım.
TFYJ A TÂVSÂNOĞl II Ekonomi dibe vurdu... Hortumlanan bankalaryeniden devletleştirildi... Hiçbir hortumcudan hesap sorulmuyor.
* Nasıl sorulsun ki? Zamanında birileri onlarla çıkar paylaşmışlar. Hortumlanan bankaları yeniden
yüzdürebilmek, Merkez Bankası 'nın elinden kaçırılan dövizlerin açıklarını kapatmak için IMF'ye döviz teminatı verilmiş. Nerede kaldı o
zaman ekonomik bağımsızhk? Açıkça girilmiş vesayet altına... Bir de bu marifetleri becerenlerin hepsi 20yıldır "ekonominin gül bahçesini"
oluşturan aynı kadrolar... Bir hükümet ki
yatalak hale gelmiş... Ağızdan çıkan sözleri
kulaklar duymuyor. Ülke hem dış, hem iç
politikada sıkışmış... Vizyonsuz, yerellikten
kurtulamayacak bir siyasi kadro... O arada
muhalefet uğruna, iktidardayken işleri
yüzüne gözüne bulaştırmış bir hanım
kalkmış, hesap sormaktan söz ediyor. Kim
kimden hesap sormaktan söz ediyor. Kim
kimden hesap sorsun? Türkiye'nin içine
düşürüldüğü bu rezil, kepaze, utanç verici
durumu ekonomi teorisi uzmanı Prof. Dr.
Mithat Melen 'le konuştuk.
PORTRE / Prof. Dr. MJTHAT MELEN
1947Ankara doğumlu. OrtaöğreniminiAnkara Koleji'nde tamamladı. Londra'daki
West London Coüege 'da biryd Ingilizce öğrenimi gördü. Yükseköğrenimini Ankara
tktisadi ve Jlcari İlimler Akademisi tşletme-Muhasebe Böliimü 'nde tamamladu
Helsinki'dekiPostipankki'de uluslararast bankacdık stajıyaptt. SATO uluslararası
sekretaryastnda mali asistanlıkyaparken Brüksel Cniversitesi'nde de AET'nin
ekonomik yaptsı konusunda lisans iistü çalışması oldu. Daha sonra Maliye Bakanlığı
Hazine Genel Müdürlüğü 'nde AET Şube Müdürü oldu. Bir süre Brüksel
BüyükelçUiği Mali Müşavirliği görevinde bulundu. Hazine Kambiyo Grup
Baskanlığı yaparken Hazine adına uluslararası ikili ekonomik ilişkileri yürüttü.
OECD nezdinde Türkiye Delegasyonu Ekonomik ve Ticari Müşavirliği görevinde
bulundu. 1989 'da Hazine Dış Tıcaret Müsteşarlığı Çokuluslu Kuruluşlar Daire
Başkanlığı 'na getirüdL 199Vde ANAP listesinden milletvekili adayı oldu, ancak
seçilemedL Seçimlerin ardından İC tktisat Fakültesi İktisat Teorisi Kürsüsü 'ne
doçent olarak atandu 1996 'da profesör oldu. Dünya Bankası 'nın bazı projelerine
danışmanhğın yanı sıra Dünya gazetesinde de köşe yazariığı yapıyor.
• Ülkemizde ekonomi dibe vurdu. Ama onlarca yıldır aynı ekono-
mi kadrolan döne dörte işbaşına getirüiyoriar. Sizce bunun nedeni
nedir?
- Bu, benim de sıklıkla kullandığım bir söylem. Ekonomi kadrola-
nnın ydlardır değişmemesi bence Türkiye'nin kaderi değil. Ama Tür-
kiye'de ekonomi o kadar dar bu çevrenin elinde ki kadrolar da zaten
değıştirilmiyor; değıştınlmek istenmiyor. Yirmi yıl içinde olanlara
dikkatle bir bakalım: Adam önce Hazine'de bir görevde, sonra bir
bankanın yönetim kurulunda, sonra milletvekili, sonra Maliye Hazi-
ne müsteşan, üst kurul üyesi, sonra bakan... Bu hep aynı dar çevre için-
de dönüyor. Borsa, politika, ekonomi dolaşıp duruyor. O zaman bu-
rada çok iyi niyetli olabilmek mümkün mü acaba. Mutlaka değil. Bu-
rada, Türk ekonomisinin bir dar çevre tarafindan ele alındığı bu dar
çevre tarafindan ydlardır üretim ekonomisinden reel ekonomıden rant
ekonomisine çevrildiği bir gerçektir. Bu çalışanlar da bence sıstemın
çok belırlı ortaklan, ajanlandır.
- Ekonomi tam dibe vurmuşken halktn üzerine bir deyeni vergi-
ler bindiriliyor. Siz bir iktisat teorisi uzmanı olarak, küçülen ekono-
milerde vergilerin artunlmasuu,yeni vergüergetuümesini doğru bu-
luyor musunuz?
- Ekonominin, özellikle reel kesimden şiddetle faize ve üretmeyen
parasal kesime kayması, parasal politikalann uygulanmasıyla ilgili.
Tüıkiye yıllardan ben bu parasal polıtıkalar çemberi içinde bu işı gö-
türüyor. Friedmancı polıtıkalar. Ikincı Dünya Savaşf ndan sonra ve
1970'li yıllara kadar Baü'nın Keynesçi politikalannm başansızlıkla-
n üzerine inşa edilmıştir, ama tüm bunlar Türkiye gibi ekonomik alt-
yapısı tamam olmayan, gerçek kapıtalızme geçemeyen, gerçek üre-
tim cemberine giremeyen ve her şeyden önemlisi de bir burjuva sını-
fi olmayan bir ülke için yanlış, erken ve önce ışler. Onun ıçın sadece
parasal polıtıkalar yeterü değil. Tüıkıye'de mali polıtikalann. daha doğ-
rusu bu polıtikalann tümü ve bızun çok klasık anlamda -yaptsal uyum"
ya da "yapısal değişün" dedığimız ekonominin ve halkın yapısını de-
ğiştirecek önlemlenn beraber gelmesi lazımdn-. Tüm piyasalann ku-
rulması için, çok iigınçtır ki, Hayek gibi bir
liberal ve Keynes gibi devleti daha işin ıçine
sokan bir ekonomi bilgını anlaşırlar. Onlar
için piyasalann tümü seıbestleşse bile güç-
lenmesi gereken devlettir. Piyasalann altya-
pısını kuran, denetleyen devlettir. Işte biz,
bütün bunlan yapmadan birdenbire parasal
bir ekonomi içine girdık. Bu, sözüm ona pi-
yasa ekonomisiydi. Ama bu işi piyasa eko-
nomisinin gereklerini yerine getinneden, alt-
yapılannı gerçekleştirmeden yaptık.
Tanzl etMsi
1
- Siz sıklıkla "Tanv etktsi" kavramından
söz edersiniz. Bunu bize açar mısınız?
-Tanzi ilginç bir ltalyan ekonomist. 60 yıl
kadar önce. özellikle sıkışık dönemlerde ve
bizim "durgunluk" dedığimız dönemlerde
vergi önlemı getırmenm vergi gelirlenni art-
tınnayacağını, tam tersıne vergiyı, ekonomı-
yi kayıt dışına çıkaracağını, vergi geurlerinin
azalacağını, ülkenin ıhracat ve üretim potan-
siyelinin düşeceğını, ortaya attığı teonsiyle
ispat etmiş. Gerçekten 60 yıl sonra bile Tan-
zi'nin teonsinin doğru olduğunu bizzat ya-
şıyoruz. Geçen yıl Türkiye'de "MaH Mflat"
denilen bir şey ortaya atümıştı. Ben, böyle önlemlerin vergi gelirien-
ni arttırmayacağını, aksine azaltacağııu, veıginin kayıt dışına kacaca-
ğını söylemiştım. Bu dediğım oldu. Oyle olduğu için de bugün ek ver-
güer ahnması zonmluluğu doğdu. Bugünkü vergıler o gunkü hesap-
sızlığın sonucudur.
Geçen yıl vergilerin artmış gibi görünmesinin nedeni asünda birön-
ceki büançolar yüzündendır. Mali Mılat ortaya atüdığı sırada 1998 bi-
lançolan iyi olduğu için 1999'daki vergi gelırien yükseldı gibi görün-
dü. Ama doğal olarak veıgi gelırien 2000'de düştü. Dolasıyla da ek
vergüergetirilmesi zonmluluğu doğdu. Ülkenin gerçek problemı, ka-
mu gelınyle gıden arasındakı dengesızliktir. Siz yeteri kadar kamu ge-
liri toplayamıyorsunuz, toplamak için altyapı önlemlerini almıyorsu-
nuz, çok olan giderlennizı de düzgün biçimde denetleyemıyorsunuz.
Harcama kalitesini yükseltmiyorsunuz! Kesin Hesap Kanunu şu an-
da TBMM'de görüşülüyor; kimse faıkında değil. Bütçe kanunu gün-
demde bile değil. Oysa bütçe bir ülkenin ekonomisi açısından en
önemli gösteıgesidır.
- 24 Ocak \an beri arahklaria istikrar tedbirieri alımr, ama sonuç-
ta hiçbiryere vanlmaz. Bu istikrar tedbirieri ne oluyor? Buhariaşı-
yormu?
•Bakın, piyasa ekonomisi zaten istikrarsız bir ekonomidir. Yeni kla-
siklerin ve eski klasiklerin söylemlerinin aksine, Keynes, yukardan bir
Tannsal elin müdahalesiyle bu işin düzelmeyeceğini söyler. Haklıdır.
Piyasalar ıstikrarsLzken siz bir de parasal katkılan onun üzerine ekle-
yerek daha da istikrarsızlaştınyorsunuz. Para bir yerde ciddi bir şınn-
ga, bir doping. Ama o dopingi çok iyi kullanmak lazım. Sizin ciddi
müdahalelerde bulunmanız lazım ki piyasalar süreklı dengede dursun.
Özellikle bizimki gibi gelişen ekonomilerde bu böyledir. Kaldı kı
Uzakdoğu'da bunu gördük. ABD bile ciddi sıkıntüar geçirdi. O ne-
denle piyasalan o kadarboş bırakmaya, ilgisiz davranmaya gerek yok.
Işte, devlet onun için var; devlet onun için önemli. Eskiyle kıyaslar-
sanız, yeni klasiklerde devlet ve para unsuru o kadar fazla yoktu.
- Türkiye'de GayriSafiMilliHasda'nm (GSMH) yüzde 80'inü-
Jusunyüzde 20si arasındapaylaşnnlıyor. Bütün resmikaytdarda bu-
nu görüyoruz. Bu nasü iş?
- Iktısatta ideal gelir dağılımı diye bir şey yok. Aynca bunun hesa-
bı da çok zor. Ülkenin istatıstık kayıt sistemı, kanunlan, piyasalan. ge-
lenekleri, görenekleri önemli unsurlar. Türkiye'de gelirin ne kadar
doğnı dağıtıldığmı hesaplayamaz dunimdayız. Aynca bu, Türkiye'de
gelinn adil dağıtıldığı demek değil. Tam aksine, görülüyor ışte. So-
kakta çocuklar dilenirken, insanlar açlık sınınnda yaşarken öbür yan-
da koca cıpleriyle ortada gezen, gece kulüplennde eğlenen, Papenno-
on gıbı yerlerde yiyip içen bir suııf var. Ben insanlann eğlenmesine
karşı değilim. Ama ülkede sosyal adaletı yerleştirmemek, hukuk dev-
letini ortaya koymamak, özellikle gelirin dagüunuu çok acmamaya
özen göstermemek, sonuçta bu istıkrarsızlıklara yol açar. Gini katsa-
yısı dedığimız teorik bir veri var. O veride gelirin bire bir dağılması
ya da sıfira yakm ornıası lazım. Oysa bu katsayı Türkiye'de yanm. Ya-
ni Türkiye'de gelir, yan yanya adil dağıtüıyor. Sizin sorunuzda söy-
ledığiniz yüzde 80, yüzde 20 oranlan ne yazık ki doğru. Bugün yaşa-
dığımız bütün sorunlar, çekişmeler, sürtüşmeler aslında bundan ileri
geliyor.
Burada tanhsel maddeciliğe atfta bulunmak istiyonım. Her şeyi
ekonomiye mi bağlamak lazım? Siyasetin bunda payı yok mu? Tür-
kiye belki iyi yönetilmemiş, ama bir numaralı sorunu; kalkınmamış-
lık, gelişmemişlik, ekonomik sınırlann aJtında olmak. Biz o noktada
siyaseti suçluyonız. Çünkü bızimle aynı durumda olup bizim önümü-
ze geçen Güney Kore gibi, lspanya gıbı, Italya gıbı ömekler var. "Se-
>ir sürati" dediğimiz bir kavram var. Uçagm kalkıştan sonra yüksek-
te en güvenlı seyir süratim tutturması, koltuk başına, mıl başına birim
maliyetınin düşmesi; ekonominin, ülkenin istikranyla ilgili. Işte Tür-
kiye'yi yönetenler bugüne kadar bunu yapamamış. Türkiye'nin eko-
nomik seyir süratı çok istikrarsız.
Bankaların durumu
- ÖzeUeştirilen devlet bankalan, sahipleri tarafindan hortumUm-
dıktan sonra yeniden kamulaştınldüar. Böyle bir düzen nerede gö-
rülmüştür. Bu bankalan kurtarmak içinyeniden vatandasın cebi mi
boşaltüacak?
- Bugün söz edılen 10 milyar dolar herhalde hepımizın cebmden çı-
kacak. Kamu bankalan için bir 20 milyar dolardan daha söz edilıyor.
Toplam 30 milyar dolar. Neredeyse 200 mılyar dolar olan GSMH'nin
yüzde 15'i. Inanımıaz bir rakam. Istanbul Metrosu'nun 661 milyon
dolara mal olduğunu düşünürseniz bu parayla kaç tane metro yapıla-
bileceğini hesaplayabüirsiniz. Bu kadar beceriksizlıkle, göz göre gö-
re bir sınıfi zengin etmekle, bir takımı, bir dar çevreyi tutmakla işler
bu hale getınlemez. Bu bankalar ışin başından beri bu durumdaydı,
bugün bu dununa gelmiş değüler. Yüzde 140 faiz vermek ya da yüz-
de 140'la borç vermek ekonominin yapısma aykın. Enflasyondan ann-
dınhnış faizin yüzde 25 olduğu bir ülke yok. Olduğu ülkeler de zaten
ıflasın eşıgine geldi Tarihte Arjannn, Brezüya, Meksika, Rusya'yı gör-
dük... Hepsi aynı nedenle çöktü.
IMF formüHerl
- Peki, IMF neden döne döne aynıformülleri veriyor?
- IMF'nin de elinde başka formül yok. Ekonomide bilgi bu kadar.
Elektronik gelişmeyle teorideki gelişme birbirmı tutmadı. Ama Tür-
kiye'yi yönetenler göz göre göre, bunlan büe bile son 20 yıldır bu ha-
talan yaptılar. Ama özellikle de son 10 yıldır... Şimdi birtakım üst ku-
rumlara merak sardık. Bir de Bankacılık Üst Kurulu var. Bu üst ku-
rul kurulmadan önce de Bankacılık Yasası'nda bu bankalann baştan
açımıaması, açüırsa da bunlann çok ciddi denetim altında tutulması-
m kayda bağlayan maddelerin getirümesi gerektiği defalarca yazüdı,
söylendi. Ama oradabütün meseleyönetimle ilgili. Bankacılık bir fur-
yaydı. Buna ek olarak devlet bankalannın kredilerini 35 grup paylaş-
tı. Maliye Bakanlığı'nm geçen yılki rakamlanna göre 1999'daki ver-
gi geurlerinin tamamı, 25 milyann üzerinde mevduatı olan 25 bin ki-
şiye ödendi. Böyle bir aksaklık, dünyanm neresinde var? Bunun adı
ekonomi yönetimi mi? Aynca bu adamlar 20 yıldır aynı arlamlar
- Yani bu 25 bin kişi, 70 milyon kisinin sıründanpek çok şeyipay-
laşıp köşeyi mi dönûyorlar?
- Bu gerçek çok net.
- Peki, bu tür hortumlamamn hiç miyapünmı yok?
- Var, tabıi. Ama bütün bunlan yapanlann yanlanna, yaptıklan kâr
kalıyor. Biliyorsunuz, son yıllarda Tüık ekonomisinin pek çok jönü
vardı. Tıpkı Türk fılmlerinın jönleri gibi.. Bir de kötü adamı oynayan
AhmetTank Tekçegibi aktörler vardı. Ben son dokuz yıldu" Türk eko-
nomisinin Ahmet Tank Tekçeiiğini oynadım. Bugün bu dunıma gel-
dik. Herkes bana "Ahmet Tank Tekçe hakh" diyor. Haklı da, bu du-
nıma gelmek marifet mi? Ekonomi duvara toslatıldı, dövıze de garan-
tı verilerek tarihte ilk defa utanılacak bir iş yapıldı. Dövize garanti ve-
riyorsunuz, o zaman açıkça üzerinizde vesayet var demektir.
- Bu son karariaria Türkiye 'nin ekonomik bağunsızuğı tümden git-
tt'mi?
- Ekonomik bağımsızlığı gıtmıştır. Devlet olarak şimdıye kadar
mevduata, Türk Lirası'na garanti verildi. Ama şimdi kalkmış dövize
garanti veriyorsunuz. O zaman IMF tarafindan verilen 10 milyar do-
lar bize değil, borçlu olduğumuz bankalara bizim ödememiz için ve-
rilen bir çeşit kurtarma parası. Ekonomik bağımsızhğımız gitti. Çu"-
pınmamızın nedeni bu. O nedenle bu kadrolann en kısa zamanda ye-
nilenmesi gereğinin birileri tarafindan duyulup hemen harekete geçil-
mesini görmek istiyonım.
- Türkiye'ye kdavuzluk eden Dünya Bankası "Türkiye doğruyol-
da " diye ilan ediyor. Yoksa Türkiye 'nin küavuzu karga mı?
- Dünya Bankası nın haklı olduğu yerler de var, ama elinde başka
formül de yok. Ekonomi -büıminde başka araç yok, bunlan düzelte-
cek... Aynı hatalara aynı formüller veriliyor. Ama aynı hatalan aynı
formüller tutmuyor. Onun için Dünya Bankası, IMF, G-7 yeni yapı-
lanma ıstedı. Bizim gibi ekonomilen kınlgan olan ülkelenn, arük IMF
ve Dünya Bankası fonlanna başvurmamalan ıstendi. Bu da önemli bir
gelişme. Ama onlar da yeni çözümler bulabılmış değiller. Demin de
söyledığim gibi, ekonomik teknolojide önemli boşluklar var. Eskıden
dünyada ticaretle büyük sennaye hareketı bire birken bugün bire yüz
altmışa çıktı. Mevcut sistemler bunu yakalayabilmış değil. Orada da
teoriye geri dönelim. Kari Mari da dahil olmak üzere, klasiklerin at-
ladıklan çok önemli bir nokta var. Yeni iktisatçılar biraz görmüş. Ser-
maye kaynaklan da dahil olmak üzere kaynaklar eskıden mobıl değil,
statikti. Yani ınsan, toprak, sermaye statiktı. Ama bugün sadece top-
rak statık. Diğer bütün üretim faktörlen hareketlı. Sennaye de sınır-
lar arası gıdıp geliyor. Sennaye de, emek de, hızmet de küreselleşiyor.
Dolayısıyla toprak hariç, üretim faktörlerinin uluslararası olması ye—)
ni bir dünya ekonomisi, yeni bir uluslararasılaşma ve yeni ekonomi
tiplen ortaya çıkardı. Örneğin şimdi "yeniekonomi" dedığimız "e-eco-
nomy" denilen bır kavram var. ABD bunda şu anda önde. Ama bunun
da temeli tam oturtulmuş değil.
Türkiye'nin payı
- Clkderin, dünyanın GSMH'sini paylaş-
ması konusu var. Türkiye'nin bundakipayı
nedir?
-Bir ekonomik ağırlık formülü var. Bu for-
mül uluslararası kuruluşlarda sermayelerdeki
kotayı belli ettiği gibi birde ekonomidekı ağır-
Uğı ortaya koyuyor. Bu formüle göre Türki-
ye'nin dünya GSMH'sinde yüzde 0.5 kadarbır
ağırlığı var. ABD'ninkı yüzde 18. Bütün me-
sele, esas milliyetçılik, Türkiye'nin dünya
GSMH'sindeki payını yüzde l'e çıkarabil-
mek. Yani bu, Türkıye'nin ekonomisıni bır
misli arttırmak anlamına gelir. Bugün Türki-
ye'nin GSMH'si 200 milyar dolarsa hedefbu-
nu400 milyar dolara çıkarmak otmahdır. Eko-
nomi kayıt dışı diye övünmeye de gerek yok.
Böyle bir marifet olamaz. Son günlerde krizi
kara para kurtardı, gibi söylemler nerede du-
yulmuştur? Esas milliyetçilık, bu ülkeyi sev-
mek, bu ülkemn dünya GSMH'sındeki yüzde
0.5 olan paymı yüzde 1 'e çıkannaktır. Siz,
şimdıye kadar, ekonomik bakımdan güçlü
olan ülkelenn politik açıdan güçsüz oldukla-
nnı hiç gördünüz mü? Bu olabilir mi? Ben,
" Politika yoktur. Politika ve sosyal hayat bunun içinde değfldir" demi-
yorum. Ben konuya tarihsel maddecilık açısından bakıyorum. Hatta
birileri beni Marksıst olmakla da suçlayabilirler, ama değilim!
- Peki, Türkiye'nin esas sorunu ekonomik mi, yoksa siyasi mi?
-Hep düşünüyorum. Acaba Türkiye ekonomik istikrara kavuştuğu
dönemlerde mi siyasi istikrara kavuştu, yoksa siyasi istikrara kavuş-
tuğu dönemlerde mi ekonomik istikran yakaladı. Tarihe baküğımız
zaman ikisimn de bir arada olduğunu görüyoruz. TürgutÖzaL "Tûr-
kjye'nin dövizi bitince ihtüal ohır" demışti. Çok da yanlış değil. Bu-
gün döviz sıkıntısı oldu, hemen antidemokratik bir şeyler konuşuüna-
ya başlandı. Bunlar birbiriyle iç içe geçmış şeyler. Ekonomik denge-
sizlikler sosyal dengesizlikleri, sosyal dengesizlikler de siyasi denge-
sizliğı getiriyor. Siyasi dengesizlik de yeniden ekonomik dengesizlik
doğuruyor. Bu noktalan Keynes bile bazen görememiştir. Ülkelerde
ıstihdam olursa her sorunun halledileceğini düşünmüştür. Eksik istih-
dam bile olsa yeterlidir, demıştir. Marx bunu hiç görememiştır. Dcti-
sadi teoriler modeldir. Modelcilik de çokyeni gelişmiş bir kavram. A-
m^ model her zaman gerçek hayata uymuyor. Size bir örnek vereyim.
Ben geUrini armnrsam "X" kişi otomobüıni değiştirir, diye bir model
yapıyorsunuz. Ama o "X* kişi otomobil değil de uçak alıyor. Ya da
"X" kişi tasarruf etmeye başhyor. Işte bu da modelinize uymuyor. O
nedenle bütün o modeller kuramlara uymamışür. Ekonomıyi tamm-
larken, ınsanın refahını arttırmak, diye tanınüıyoruz. lnsanı tarumlar-
ken de beklenen davranışlarda bulunacağını düşünüyoruz. İnsanlann
kahplaşmış davramşlan yok. Bu, belirli gelir düzeyinin altındaki in-
sanlar ıçın çok daha farklı boyutlar alıyor. Sosyal patlamalar, kınlgan-
uklar, aşuı uçlara sığınmalar görülüyor. ABD'li Younggıbi sosyolog-
lar bunu izah ediyorlar. Dünyada yaşama sının insan için günde bir
dolar. Bir dolann altında yaşayan insanlann etnikkökenlerine, dim kö-
kenlerine döndüklerini söylüyorlar. Bu çok tehlikeli bır gelişme. Yıl-
hk geürleri 800 ile 1000 dolar arasında olan insanlann nasü davrana-
cakkm bellı olmuyor. Genç nüiusu ve ekonomik sıkıntılan olan bü-
tün bölgelerde sürtüşmeler var. 2000 ve 2015 yülan Tüıkiye 'nın np-
kı uçağuı pistte yürüyüp havalanması dönemi. Türkiye'ye eskiden ya-
kın ekonomüeri olan Italya, lspanya gibi ülkelerbu dönemi aştüar. Tür-
kiye'nin ise onlan yakalayabümek için bu 15 yıl içinde yüzde 7-10
kalkınması lazım. Ûstelik Türidye dinamik, nüfusu genç bir ülke. O
kalkınma akımmı yakalarsa uçak kalkabilir. Yoksa uçağı yere çakabi-
liriz. O nedenle de ülkenin çok iyi yönetilmesi gerekiyor. Türk politi-
kacısının da dünyaya açık, bügiyi ön planda tutan bir yapıya sahip ol-
ması lazım.