Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 ARAUK 2000 PAZAR
14 JvUI-iJ- U-K kultur@cumhuriyet.com.tr
Afiş tasanmlannı bir kitapta toplayan Savaş Çekiç, her türlü konuya ilgi gösteriyor
'F *JLinçok
dikkat ettiğim şey,
afişin ruhunun,
çarpıcdığımn
olmasu Bunun
için de afişte
mutlaka bir cin
fîkir otması
gerekiyor. Ancak
o zaman dikkat
çekebüir, hedef
kitleyi yakalama
şansınız olur.'
'Tasanmagörürvegösterir'MELTEMKERRAR
"Sanaün hangi dahyta uğraşrsamzuğ-
raşın, bir tophım içinde yaşıyorsunuz
ve her gûn birçok olaya, sosyal konuya
tanık oluyorsunuz. Bu tanıknk, ûreti-
len işleri etküer. Her sanat eseri doğal-
dır ki propaganda özeüiği taşur."
Savaş Çekiç 80'li yıllardan bu yana
grafık tasanm alanında afış, kurumsal
kimlik, ambalaj, broşür, katalog, faali-
yet raporu, kitap kapağı, kitap, dergi, tak-
vim, illüstrasyon gibi pek çok üriin ve-
rerek çizgisini oluşturmuş ender isim-
lerden biri.
EvTensel Basım Yayın'ın yayımladı-
ğı 'Gösteren: Savaş Çekic-afişler' adlı
kitapta tasanmlarının yanı sıra Turgay
Kantürk, Mehmet Ergüven, Mustafa
Baykan'ın Savaş Çekıç'ın tasanm an-
layışına ilışkin yazılan ve sanatçının
afişleri üzerine izleyiciye açıklayıcı ni-
telikte notlan yer ahyor.
- Bir afişin tasanm aşamasında izte-
diğiniz yol nedir?
SAVÂŞ ÇEKİÇ - En çok dikkat etti-
ğim şey afişin ruhunun, çarpıcılığının
olması. Afişte mutlaka bir cin fikir ol-
ması gerekiyor. Ancak o zaman dikkat
çekebilir, hedef kitleyi yakalama şan-
sınız olur.
- 'Cin fikir' nedirve nasd ortaya çüa-
yor?
ÇEKtÇ - Bizi afişe çeken ve kendi-
ni tükettiren şey cin fikir. Çûnkû zaman
kısıtlı, yaşam çok kısa ve karmaşık. Sü-
rekli bir iletışim bombardımanı içinde,
afişin size bir şey söyleyebilme şansı
çok az. Enteresanlığı yani cin fikri ya-
rattığınız zaman mesajmı iletmeniz
için biraz daha şansınız olabilir.
'Mesaj bir çırpıda söytenmeir
- Tasarunlannızda yalınük ve esteti-
ğe önem veriyorsunuz.
ÇEKtÇ - Yalın ve estetik olmak, cin
fikrin arkasından gelmesi gereken bir
unsur. Çünkü iyi bir fikir bulduktan
sonra onu afiş düzlemi içinde müm-
kün olduğu kadar yalın ve herkesin an-
layacağı bir şekilde sunmak, kitlelere
ulaşmak için daha fazla avantaj sağh-
yor.
Ne kadar yalın halledebilirseniz o
kadar göze çarparsmız. Ashnda bugün
var olan tasanmlann yüzde doksanı ka-
os ve karmaşa içinde size sunulur. Süs-
lü ve güzel şeyler görûrsûnüz ama bir
şey ifade etmeyebilir sizin için.
- Az zamanda çok söz söylerken ya-
hnlığı nasd sağhyorsunuz?
ÇEKİÇ - Yalın olmak, iletiyi hedef
kitleye ulaştırmak adına kolay kavrana-
bilir olmayı getirse de bunu sağlamak
aksine zor bir şey. Çünkü hem yalın ol-
mak hem de çok söz söylemek zorun-
dasınız. Bu noktada tasarımcının hem
gören hem gösteren yanı anlam kaza-
nıyor. Tasanmcı da tüketen biri aslın-
da ama asıl görevi bir iletişim tasarla-
mak, bir 'şey' söylemek. O şey ne ise
hedef kitlesi tarafından da aynı şekilde
tüketilmeli. Elma diyorsak, elma algı-
lanmalı, armut değil! Var olan kriterle-
re uygun tasarladığımız şeyi, yine o kri-
terlere uygun bir şekilde tükettirmeye
çalışıyoruz. Aksi takdirde büyük faci-
alara neden olabilirsiniz. Bu yüzden kı-
sıtlı alanda, söylenmek istenen bir çır-
pıda söylenmeli.
Kendine ait olana dönûştfirmek
-Kitidierindikkatiniçekıneküzerebir
işyapmak,tehlikeyidebarmdınyor.Na-
sâl bir sonunhıluk getiriyor bu tehlike?
ÇEKtÇ - Farklı anlamlar içeren şey-
ler yapmaktan kaçmak, söylemek iste-
diğinizi söyleyen, hedef kitlesinin bır
anda çözdüğü işler üretmek gerekir.
Yanlış anlaşılmak söz konusu olduğun-
da hedef kitleyi iyi bilmek önem kaza-
nıyor; çünkü ticari, kültürel ya da sos-
yal işlerin hepsinde hedef kitleyi belir-
lemek gerek. Herkesin bilinç düzeyine
göre işler üretmek zorundasınız. Özel-
likle de sosyal işlerde hedef noktası
tüm toplum.
- Nasıl bir ortak noktası var insanla-
nn?
ÇEKİÇ-Insanlara ulaşmak için dün-
yada bilinen kodlardan yararlanırsınız.
Bilinen kodlar ve ikonlar kullanılırken
önemli olan tasanmcının, kullandığını
'kendine ait olana' dönüştürebilmesi
aslında.
- ÖzeuikJe sergi ve kitap tasanmlan-
nın anlaşılnıamasından yakmıyorsunuz.
ÇEKİÇ - Ressamlar, orada asılı olan
afişin onlann resmi olmasını istiyor-
lar. Biraz kanştınyorlar meseleyi. Afi-
şin kendi resünlerinin türevleri olma-
sını bekliyorlar. Ben belki bir tane har-
fi ya da bir çizgiyi kullanarak o sergi-
yı anlatacağım, ama buna izin vermi-
yorlar. Kitap tasarımında da böyle. Fo-
toğrafçılar içinde de kataloglannın ya
da kıtaplannın tasanmcılar tarafından
katledildığıni ıddia edenlervar. Bir söy-
leşide şöyle yanıt vermiştim eleştirile-
re: "Ona bir kitap olarak bakın, bir fo-
toğraf sergisi olarak değü. Çünkü kitap
olarak bakarsanız daha kolay algüarsı-
- Neden böyle bir Uetişimsizlik yaşa-
nryor?
ÇEKtÇ - Hiç kimse kendi yaptığı
ışin göz ardı edilmesinı, ikıncı planda
olmasını istemiyor çünkü. Ama bazen
hak vermiyor da değilim, çünkü söyle-
nenleri haklı çıkaracak çok fazla yan-
lış tasanmlar da yapılıyor.
'Bir probtemi çözüyorunT
- Kitapta da afişlerin yanmdaki not-
larda 'güzel' ve 'doğru' tasanmı yaka-
lamariın öneminden söz ediyorsunuz.
Doğru tasanmmölçütüwgüzeltasanm-
dan ayrdan yanı nedir?
ÇEKtÇ - En basit anlamda 'tüket-
mek'. Güzel ve doğru olan arasında be-
lırgin bir fark var. Doğru tasanmı ger-
çekten tüketirsiniz ama güzel tasanmı
tüketemeyebilirsinız. Tüketilmeyen bir
tasanm da yalnızca güzel bır nesne ola-
rak bir köşede kalır.
- Farklı konular, mahemeterve hedef
kMeleri üretiminizi nasıl etkiliyor?
ÇEKtÇ-Farklı alanlarda olsa da, as-
lında her biri bir problem benim için.
Bu nedenle ticari, sosyal ya da politik
işlere göre değişen bir manüğı yok. Or-
tada bir problem var ve ben problem çö-
züyorum diye bakıyorum. Değişecek tek
şey hedef kitlesi olabilir yalnızca.
- Tasanma hedef khieye nasd ulasa-
bflir?
ÇEKtÇ - Tasanmcı, işi talep eden
kışiyle, işi tüketen topluluğun arasında-
dır. Bir yanda tasanmcının düşüncele-
ri, bir yanda talep eden kunımun düşün-
celeri var. Önemli olan bu iki düşünce-
yi bir noktada birleştirip afışe yansıt-
mak.
- Tryatro afişi tasarlamanın ayıncı
özeüiği nedir?
ÇEKtÇ- Bir oyunun afişi, oyuna yö-
nelik ufak da olsa bir takım mesajlar ver-
melı. Bu mesajın oyunun yaklaşunını,
konseptini içeren ve izleyiciye sürpriz-
ler bırakan bır özelhkte olması gerekır.
- Son yıDarda neden özellikle sosyal
konulara yöneküniz?
ÇEKİÇ-Kırk yaşına ğeldim aruk. Ge-
riye dönüp baktığımda bazı sorular sor-
dum kendime. Dünyadan ve gidişin-
den çok rahatsızım. Daha fazla işler
üretip, daha fazla yük almak istiyorum
omuzlanma. Bir tasanmcı olarak hertür-
lükonuya parmak basmak isterim. Dün-
ya öyle bir noktada ki cıddi bir şekilde
herkesin taraf olması gerekir! tnsanlar
teplasiz kalmamalı. Çocuklann gelecek-
leri benı ilgılendiriyor. Her türlü sivil
toplum örgütleri, kurumlar, dernekler
bu anlamda benı kullanabilirler. Sosyal
konulara yönelik hiçbir bedel beklemi-
yorum. Yeter ki tasanmcı olarak beni
kullansınlar. Bu anlamda ben bir tara-
fım ve bir taraf olduğumu her fırsatta
belli edeceğim!
Sinematek anlayışıyla çalışan alternatif mekân 'Yeşilçam Sineması'
salon, sinema lıalkevidir'
HAStBEEREN/ORKUNYEŞÎM
Son günlerde ticari filmler dışında 'sanat sine-
ması' adı altında anılan Fılmlerin de gösterildiği bü-
yüklü küçüklü mekânlar beürmeye başladı. Konso-
losluklann kültür merkezlen, üniversite salonlan ya
da küçük sinemalarda gışe beklentisi olmaksızın si-
nema tarihınin ve günümuz sınemasmın önemli ve
seckin örnekleri yavaş yavaş seyircıyle buluşabılir
hale geliyor.
v
IşüdarSÖnmesin' ve 'HoşçakalYartn'
gibi fılmlenyle tanıdığımız yönetmen ReisÇdik de,
sinematek mantığıyla çalışan bir alternatif sinema
salonunu'Yeşflçam Sineması'nı geçen günlerde hiz-
mete soktu. Kendisiyle bu alternatif tnekân üzerine
konuştuk:
- 'Yeşilçam Sineması' aduu verdiğiniz bir alter-
natif anema satonn açtmız. Bu proje nasıl ohıştu?
REİSÇELtK-Dünyarun çeşıtli yerlerinde sık sık
gıttiğim festıvallerde çok güzel filmler izliyordum.
Bunlann Türkiye'ye gelme şansı yoktu. 70'lerde si-
nematekten çok film izledik, ama bugün Türkiye'de
alternatif sinema salonlan da yok. Dünyadakı dağı-
tım şirketleri ve fabrika anlayışıyla sinema üreten
fırmalann fılmleri dışında film izleme şansımız
yok. Sadece Eurimages'ın zorlamasıyla Avrupalı
birkaç firmanın seyirci potansiyeli olan bazı film-
lerini izleyebiliyoruz. Işte bütün bunlar bende alter-
natif sinemanın bizde de olması gerektiği fikrini
yerleştirdi. Bir yer olanağımız vardı, onu bir alter-
natif sinemaya dönüştürme çabasına girdik. Bir yıl
içinde salonu açmış olduk.
-Nasribû-lıedefkBİeyeulaşmayıamaçlrvorsunuz?
ÇELtK- Bu tür sinemalann çok seyircisi yoktur.
Göstereceğimiz filmler, seyircisi olmayan, ama
önemli filmler. Bubir stnemaküitürü salonu. Bizim-
ki sinemadan bir gelir etme yöntemi değil, bir sine-
ma kültürii oluşturma yöntemidir. Bu salon kültür,
sinema halkevıdır.
- Alternatif bir sinema sakmaotaşturmayaçanşır-
ken neden ticari sinemayı haorlatan 'Yeşilçam' is-
mini seçtmiz?
Reis Çelik, Yeşüçam Sineması'nda gösterilecek fjtankrte »nema kültûrü ohışturulacağını söylüyor.
ÇELtK - Her ülkenin kendi bünyesindeki kültü-
rünü, kişiliğini, rengini belirten kendi sinemasıdır.
Hollywood, ABD'nin ürettığı bir sinema kültürünün
sonucudur. Türkiye'nin 'Yeş&çam Sineması' diye
ulusal kültür mirası vardır. Yeşilçam sınemasından
Kemal Sunal da.çıkmıştır Yıhnaz Göney de, Ediz
HandaçıkmıştırTankAkanda... tsim, sadece nos-
taljik birbakıştır onun alnnda yatan, alternatif sine-
ma kültürünün korunabilmesidir
-Türkrve'de geneffikle sinematek benzeri muhaKf
deolabilecekkuruhışlannuzıınsüreyaşamasımüm-
kun olmuj'or. Ne tarz engellerle kar- _ _ ^ ^ _ ^ ^
düşfinüyorsunuz?
I - Bınnci engel, işm ticari
boyutu. Dunyanm alternatif sinema
ömeklerinden izleyip sevdiğiniz bir
filmi Türkiye'ye getırebilmenin be-
deli çok ağır. Sadece kendi masrafı-
nı çıkarabilmesi içinfilmiüç yıl gös-
termeniz gerekiyor. Oysa örneğin Al-
manya'da 7000 tane alternatif sine-
ma var, program sınemacılar birlik
oluşturmuşlar, bu sinemalarda yüz-
lercefilmizleniyor. Biryandan da ta-
bii ki uç noktalardaki fılmleri seçip
göstereceksinız. 'DünyayıSarsanOn
Gön'ünTürkiye'de yıllarca gösteril-
mesıne rağmen hâlâ "Niyeoynanyor-
sunuz?" diye soranlarvar. Ama umut- _ _ _ _ _ _
landırangelişmeler de var. Çeşitli şe-
hirierden u
Bizdebövkfilmkrgöstermekistiyonız''
diyen küçük sinema salonu sahipleriyle kontakt kur-
maya başladık. Onun dışında 35 mm'lik olmasa da
videodan ya da DVD'den film gösteren Bilgi Üni-
versitesi, Aksanat, Goethe Enstitüsü, Fransız Kül-
tür Merkezi gibi salonlar var. Bunlar da talebin işa-
retleri. Şikâyetçi olma devri bana göre geride kaldı,
tamamen yapmak ve direnmekten yanayım.
- Ne tür fflmler göstereceksiniz?
ÇELİK-Türkiye'ye gelme şansı olmayan film-
leri göstermeye çalışacağız, kendi ülkemizde üreti-
XjEer ülkenin
kültörünû,
kişiliğini, rengini
belirten kendi
sinemasıdır. îsim,
sadece nostaljik bir
bakıştır; onun
altında yatan,
alternatif sinema
kültürünün
korunabilmesidir.
ien ama vızyon şansı bulamayan, iyi ya da kötü,
filmlere şans tanıyacağız, ülkemiz sinemasının geç-
mişinden bulabildiğimiz eski kopyalan getirip izle-
mek isteyenlere sunacağız. Program sinemasmm
özelüğı şudur Ayhk veya iki aylık programlar çı-
kanhr. Herseansta farklı filmler oynar. Bizim prog-
ramımızda beş tane bölüm var: Birincisi 'Dünya Si-
nemasından Alternatif Fıhnler', ikincisi 'DünyaKla-
sOderinden', üçüncüsü 'Vlzyon Bnlamayanlar', dör-
düncüsü Kaçırdıklannız', beşıncisi 'Nostalji'. Ku-
şaklar şu anda çok değişken bir düzende. Zamanla
^ ^ ^ ^ ^ ^ klasik bir düzene girecek, herkes
™^~™~™"" hangi seansta ne tür film izleyebile-
ceğini bilecek.
-ÖnümüzdekigünlenJe 'Yeşilçam
Srneması'nmprogranundanekrola-
cak?
ÇELtK-Eski yönetmenleri, dün-
yadan yönetmenleri, sinema adam-
lannı getireceğiz. Gösterilen filmler
üzerine söyleşiler, oturumlar yapa-
cağız. Çeşitli ülke sinemalanyla il-
güi projeler var. Şubat ayında 'Iran
FlmkriHaftası'yapacagız. Iran'dan
çok önemli yönetmenler gelecek,
oyuncular gelecek, Iran sınemasını
anlatacaklar. Öte yandan Asya sine-
masından örnekleri getirebilrnekiçin
_ _ _ _ _ _ _ _ girişimlerde bulunduk. 'KûbaFunı
Günleri' olacak, Hint fılmlerini ge-
tireceğiz. Türkiye'de çekilmiş, ama salon bulama-
mış bir sürü film var. Bunlann hepsini sıraya koy-
duk. tlk olarak Almanya'dan bir Türk yönetmen,
Kadir Sözen'den iki film göstereceğiz. Bunlann dı-
şında eski filmlere yönelik Mimar Sinan Üniversi-
tesi'yle diyaloğumuz var. Yaprmcılanyla bağlantı-
lar kurarak ve Kültür Bakanlığı'nı da hareketlendi-
rerek arşivlerindeki fılmlerin kopyalannı basörma-
yı ve fılinleri yeniden sinemaya kazandrrmayı isti-
yoruz. Şimdilik pilot olarak başlayan programı ge-
niş haliyle asıl yılbaşından sonra sürdüreceğız.
Y A R ?
Angelopoulos 'tan
sürgün üçlemesi
• Ollver Stone,
eski ABD başkanı
Ronald Reagan'ın
1981 'de vurulmasıyla
ilgili filmi 'The Day
Reagan Got Shot'un
çekimlerine gelecek ay
başlayacak. Halen
aynntılan üzerine
görüşmelerin
sürdürüldüğu film,
Stone'un, 'Nixon' ve
'JFK'den sonra ABD
başkanlanyla ilgili
üçüncü filmi olma
özelliğini taşıyor.
Filmde Reagan'ı
Richard Crenna ve eşi
Nancy Reagan'ı da
Holland Taylor'ın
oynaması bekleniyor.
• Theo
Angelopoulos,
sürgün teması üzerine
bir üçleme hazırhyor.
Birinci filmin adı
Gözyaşı Tarlası.
Tonino Guerra'nın
öyküsünden sinemaya
uyarlanacak filmde
başrolü Harvey Keitel
oynayacak ve çekimler
2001 Eylülü'nde
Yunanistan'da
başlayacak. Diğer iki
film Uçüncü Kanat ite
SonsıiB Dönüş Rüsya,
Italya, New York,
Toronto, Avusturya-
Macaristan sınınnda
çekılecek.
• Richard
Crant, Güney
Afrika'nm Cape
Town şehrinde,
beyazlarla
siyahlar
arasmdakı
ihtilaflann sona
erdirilmesi
kapsamında
hazırlanan
'HomeForAll'
(Hepimizin Evi)
adlı projeyi
destekleyenler
arasında yer aldı.
• Pedro
Almodovar m
yeni fdminin adı
Kötü Eğitim. 60'larda
bir rahip okulunda
geçen filmin kendi
özyaşam öyküsü
olmadığını belirten
Almodovar, senaryoyu
önce Hollywood'da
çekmeyi planladığmı,
ancak sonra
Ispanyolca dışında
film yapamayacağmı
anladığım belirtmiş
sonbasın
toplantısında.
• Richard Cere.
New York'ta,
Birleşmiş Milletler
Genel Sekreten Kofi
Annan ile görüştü.
Annan'a Tibet, Nepal
ve Hindistan'da çektiği
fotoğraflardan
oluşturduğu 'Pilgrim'
(Hacı) adlı kitabını
armağan eden Gere,
Tibetlilerin sorunlanm
anlattı ve Dalai
Lama'nın mesajlanm
iletti.
• Jack Nlcholson
ile Robm Wright Penn,
yönetmenliğini Sean
Penn'in üstlendiği
Vaat (Friedrich
Dürrenmatt) adlı
filmde başroldeler.
Nıcholson emekli bir
polisi oynarken Sean
Penn'in eşi Robin,
oğlunun katilini arayan
bir anneyi
canlandınyor.
• Peter steln
Berlm Arena
Tiyatrosu'nda ilk kez
Goethe'nin Faust'unun
tamamını sahneye
koydu. Tam21 saat
süren oyunu iki gün
• arka arkaya
yorumlayan
ekibin
başrolünde
Bruno Ganz
vardı.
• Matt
Dlıion,
1994'te
Kamboçya'da
yaşanan kanşık
durum üzenne
yazdığı senaryo
için
Kamboçya'da
uygun mekân
araştınyor.
'City of
Ghosts'
(Hayaletler
Şehri) adlı filmde
Dıllon başrolde de
oynayacak.
• Jose Carreras,
Ahnanya'run Leipzig
şehrinde aryalardan
oluşan yeni albümü
'Lieder and Aria'yı
tamttı. Carreras,
gelecek yıl Almanya,
Ispanya, ttalya ve
Fransa'da vereceği
solo konserlerin
yanı sıra Luciano
Pavarotti ve Placıdo
Domingo ile Çin,
Güney Kore ve
Amerika'da da ortak
konserler planlıyor.
• Amanda
Donohoe. Londra'da
sahnelenmekte olan
'Mezun' adlı tiyatro
oyununda, Mrs.
Robinson rolünü
canlandıracak.
• carlos
Saiira'nm yeni filmi
Luis Bunuel ve onun
vazgeçemediği
aktörleriyle ilişkisini
anlatacak.
• Naglsa oshlma
tam 24 yıl sonra
Duygu Imparatorluğu
adlı fılmini, ülkesi
Japonya'da
kesilmeden
yayımlamayı başardı.
Ancak sansürü aşmak
için ilginç bir metoda
evet demek zorunda
kaldı Oshima ve
aşın seks sahnelerinde
görüntü bozularak
beyazperdeye
aktanldı.
• Allcla
AlOnsO'ya,
bale sanatına
katkılanndan
dolayı
Havana'da,
başkan Fidel
Castro, aktör
Harry
Belafonte ve
Kübalı film
yapımcısı
Alfredo
Guevara'nm
da kabldığı
bir törenle
'Jose
MartiOnur
Ödülü"
verildi.