17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALJK 2000 PAZAR 10 K A/ıAl\ J L A / J I AAJRJ [email protected] Tiyenşan eteklerinden'Alatau'ya da 'Tiyenşan' sıradağlan... Kentin güneyini sarmış yüce dağlar. Dağlann doğusu Çin, gûneyi ise Kırgızistan. Burası Almatı. Kazakistan'ın eski başkentı. Yeni 'Güney Başkenti' Kazaklar böyle adlandınyorlar. Biraz da kuzeydeki küçük bır step kasabasuun başkent oluşunu kabul edememişler gibi, bir ince ironi de var bu sözlerde. Haksız da değiller hani... Yeni başkent Astana, neredeyse dokuz ayı kış ve karanlık bir kuzey kenti. Resmi kurumlar hemen hemen oraya taşındığından beri görevliler, 'pazartesi gjt, cuma dön' şeklınde yaşıyorlar. Kazak Hava Yollan da iyi para kazanıyor. Ama iş için aynlan • zaman daha da azalmış oluyor. Biz gene güzel Almatımıza dönelim. Sovyet döneminin en büyük katkılanndan biri olan 'planlı kent' burada da mevcut. Kuzey-güney ve doğu-batı yönünde çok güzel planlanmış yemyeşil bir kentteyız. Iki eksiği var Metro ve kente kışuı çöken kirli hava. Ama bu kirlilik bizim kentlerinkiyle kıyaslanamaz azhkta. Bunlar dışında kentte her şey yerlı yennde. Yeni yapılarla çehresi değışıyor. ^^mm^.^^m Gece kulübü ve kafeteryalan hızla artıyor. Bu, bana göre ekonomik uçurumlann artışuun da göstergesi. Buralarda bol 'prostetutka', yanı geçimini vûcudunu satarak sağlamaya çahşan genç ve 'çok güzel' kızlar var... Her sabah Samal 2'deki evimden Respublika Alanı'ndaki işyenme 15 dakikada yûrüyerek gidiyor, akşam yûrüyerek eve dönüyorum. Eski Sovyet kentlerinin çoğunda olduğu gibi Almaü'da da yürümek bir zevk... Sizi üzen dilenciler, sokak çocuklan ve kimsesiz ihtiyarlan görmezseniz tabii... Türklerin inşa edip çalıştırdıklan 'Ramstore'dan, Nazarbayev'in konağı yanındaki güzelim havuzlu parktan geçip, Tiyenşan Dağlan'na baka baka 'Neden bizim böyle planiı bir tek kentimiz yok' diye hayıflanarak işime gidiyorum. Çevremdeki her tür güzelliğe (!) baka baka... Yaya geçidine adunurn attığım anda tüm araçlar duruyor. Durmayanlar anında cezalandınhyorlar. Cezalandırma bizim usuf (!): At bir sigara parası!.. Kazaklar kurallara uyuyorlar. Tabii cezası var ise. Cezası yoksa aynı bizim gibiler. Fizik olarak bızden tamamen farklı olmalanna karşın ruh olarak Türklerle akrabalıklan kesin. Bazı konularda bizden iyı, bazı konularda ise daha kötüler: Yerlere tükürmeye ALMATI bayılıyorlar. Hem de kadın erkek... Tabii erkekler daha erkekçe (!) ve bol tükürüyorlar. Aynı şeyi Özbekistan, Türkmenıstan, Kırgızistan ve Rusya'da da görmüştüm. Yerlere tükürmek, bizim klasik erkeklerin kahvehanede küfürleşerek pişpirik oynamalan kadar keyif verici bir şey bunlar için... Ne zevk aldıklannı anlayabilme kapasıtesıne henüz sahip olamadım. Güzelim planlanmış sitelere, ne zaman ve nasıl kazandıklannı anlayamadığım süper lüks otomobılleri ıle girip, sabahın körü ya da gecenin yansı aynmı yapmadan, kornalanna uzun uzun basarak -hani bızde bir laf vardır, 'kıroyıun, ama param var' havası ile- herkesi rahatsız etmeyi beceri sanıyorlar. Aynı bizim gibi... Çöp kutulan dolup taşıyor. Zaten bu kutulann nıye konulduğunu bihniyormuş gibi davranan gençler bizdeki gibi çoğunluğu ele geçirmiş durumdalar. Bizden farklan mı?.. Fiziksel olarak hiç benzemıyorlar. Telefonla nasıl konuşulacağını biliyorlar. Selam venp YALÇIN KARADAŞ almayı biliyorlar. Çıkar için boyun eğmeyi bizim kadar beceremiyorlar. Ama hayatta kalabilmek için her yolun mubah olduğuna inanıyorlar. Gereğini de yapıyorlar. Kültürel seviyelerinden -beklenmeyecek 'küçnk kurnazhklar' ile sizi kandırdıklannı sanıyorlar. Sözünü tutmayı ve her yerde sigara içilmeyeceğini neredeyse unutuyorlar. Ekonomik ve sosyal yaralar her geçen gün aruyor. Bizde olduğu gibi insan kirliliği yükselen değerler (!) ile beraber yükseliş trendine gırdi... Yaşamak ve yaşatmak için çok küçük yaşta 'anne' olan kadınlar en büyük çabayı gösteriyorlar. Genç ve güzel kızlann bir kesimi için işi olan yabancılar iyi bır geçim kaynağı. Karşılıklı olarak birbirlerini kullanarak midesel ve cinsel ihtiyaclann karşılandığı bilinen gerçeklerden... 1990'dan bugüne sokaklarda yaşanan değişim, vitrinlerin tam tersıne çok üzücü, hatta dramatik. Olanaklan elverişsiz onurlu ınsanlann yaşamı bizdekınden de kötü. Bize benzememeleri gereken konularda bize benzemeleri acı veriyor bana. Halkın çok büyük bir kesimi Sovyet döneminde 'insan gibi' yaşadıklannı düşünmeye başlayalı çok oluyor. Ama giden geri gelir mi, bilinmez.. Akmtiya karşı yüzenler...Nihayet geleneksel ve görkemli törenle Nobel Ödülleride sahiplerint buldu. Belediye Sarayı bir kez daha toplumun kremasını ağırladı. Mönü neydi, servis nasıl yapıldı, neler yenildi, içildi... Her türlü basın kendisine pay çıkardı bu arada. Tıp ödülü yıllar sonra bir Isveçliye -bölüştürülerek de olsa- verilince bundan halk aynca kıvanç duydu. Biz de kıvançtan hissemizi aldık Çünkü, siyanüre karşı 10 yıldır verdıklen mücadeleden zaferle çıkan Bergama halkımn temsılcısı Birsel Lemke, kısaca «AKernatif NobeT denilen "Doğru Yaşama ÖdüHTnü üç değerli ınsanla paylaşarak kazandı. Bu ilginç ve saygın ödül böylelikle ilk kez bir Türke verilmiş oldu. Çevre ağırhklı bu ödülün kurucusu Jakob von Ueskull, 20 yıl önce Nobel Vakfi'na başvurmuş ve bır de çevre ödülü konulmasmı, maliyeti kendisinın karşılayacağını söylemiştı. (Bu tür idealist insanlar da olmasa neye dönerdi yaşam?!.)Dileği, "Alfred NobePin vasiyetinde böyle bir ödül yok" gerekçesiyle geri çevrilmişti. Oysa aynı vakıf, vasiyette olmayan Ekonomi Ödülü'nü bir güzel Nobel Ödülleri'ne dahil etmeyi bilmişti ama... Jakob von Uexkull, o zaman kendi ödülünü kendisi koydu! Alfred Nobel'ın STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN ölüm günü olan ve Nobel Ödüllen'nin kral tarafindan sahiplerine verildiği 10 Aralık'tan bir gün önce parlamentoda yapılan törenle lsveç Kralı tarafindan veriliyor. Bu yıl 9 Aralık ^ ^ ^ ^ ^ ^ cumartesiye rastladığı için ödül cuma günü verildi. Jakob von Uexkull, bu ödülü oluştururken şu düşünceden yola çıkmış: "Her şeyin hızü ve kafa kanşüncı bir şekilde değişmekte olduğu bir devirde yaşıyoruz. Kesin şeylerin sayısı çok daha az; ama -şaşırocıdır Id- arnk bizim gereksinmeİerimizi karşılamayan sistemlere ayak uydurmamız için yapılan 'Yüzyıhn futbolcusu9 Arjantinli efsanevi nıtboiyüdızıDiego Maradona, başkent Buenos Aireste, özgeçmişinin yer akhğı CD'nin tanıtunını yapü. Maradona, futbol topuyla haynuuanna bir gösteri yapmayı da ihmal eünedi Geçen günlerde Brezflyah oyuncuPele ile birtikte yüzyıhn futbokusu seçilen ve firtmah bir hayat yaşayan Maradona, uzun sûredir Küba'da uyustunıcu tedavisi görüyor. (Fotoğraf: REUTERS) nto todo aq baskı daha fazta. Bazüanmız bu basküara karşı eönden geldiğince direniyor, ama yalnızca çok azunız politik ve tophımsal cangd içinde daha farklı ve umut veriti bir patika açabilecek ileri görüşlülüğe ve güce sahip. Işte bu ödül bu tür insanlarm ödülüdür." Bu yılın ödüllerini Lemke'yle birlikte alanlar şu kişiler. Endonezyah insan haklan savunucusu Munir Kontras, hormon ve genlerle organizmalan kısa erimli kazanç için çevreye zarar vererek bereketleştıren büyük şirketlere karşı 3. Dünya ülkelerini uyaran Etiyopyalı Gebre Egziabher ve yine ekolojik dengeye uygun olarak bir yıldan fazla yaşayabilen tahıllann yetiştirilmesi için yaptığı çalışmalardan ötürü Amerikalı \VesLackson. Bu ödül, tngılızcesi "The Right Uvetihood Awards", işte bu tür "akmöya karşı yüzen insanlara" veriliyor. Bitmez tükenmez sorunlar yüzünden ancak bir kısmmı izleyebildığım basın toplantısmda kafamdan adlar geçip duruyordu. Sizin de aklınıza gelen adlar vardır kuşkusuz. Her ortamda, her devirde bulunur böyle insanlar. Norveç'teki Nobel Banş ödülü Komitesi'nin başkanı Gunnar Berge, bu yılın ödülünü kazanan G. Kore Devlet Başkanı Kim Dae Jung'u tanıtırken şu sözü söyledi bir Norveç şiınnden esinlenerek: "Bardağı taşıran ve özgürlüğe ulaşümasmı sağlayan son damla olabümeyi isteyen çoktur. Ama acaba kim ister • bir önceki damla ounayı?" Cumhuriyet, kararlı ve tepki göstermeyi bilen insanlarm gazetesıdir. Kişi olarak, örgüt olarak sizler de akmtiya karşı yüzen insanlan bu ödüle aday gösterebılırsiniz! (www.rightfivelihoods-se) Benim aklımdan ılk olarak değerli parlamenter Sema Pişkiıısut geçti. Unutulmaması gerekir böyle ınsanlann çabalanmn; özellikle, yaşamın internet hızıyla geçtiği bu devirde. Gördüğünüz gibi her şeyin bir alternatifi var, Nobel'inbile... Sıfırçı Nizamettin Bey'in Ingilizce çevirmenfe "Smra Nizamettin Bey". Aziz Nesin'in klasik yapıtı "Böyle Gefaniş Böyle Ghmez"in en ilginç tiplerinden biridir. Kadıköy Ortaokulu'nda da kimya hocalığı yapmış olan Sıfircı Nizamettin Bey, Aziz Nesin'in Çengelköy'deki Kuleli Askeri Lisesi'nde geçen yıllanndan, kitap tutkunlannın belleklerine aktardığı bır özgünlük simgesi olmuştur. Dünyanm belki de tüm liselerinde, başka adlarla . ' yaşayıp gitmiş özge öğretmenlerin, Türkiye'deki örneğiydi Nizamettin Bey. Aziz Nesin'in bir öyküyle ölümsüzleştirdiğı Nizamettin Bey, yalnız Kuleli'de değil, tüm îstanbul'daki liselerde ve ortaokullarda, eşi zor bulunan öğretmenlik yeteneği yanı sıra yazılı ya da sözlü smavlarda neredeyse, tüm öğrencilerine sıfır notu vermesiyle ünlenmişti. Ağzıyla kuş tutma yeteneğini kanıtlayamayan her öğrenci, ondan sıfır ahnaktan kurtulamazdı. Aziz Nesin, geceyi gündüze katarak girdiği smavlannda, hem yazıhda hem de sözlüde, Sıfircı Nizamettin'i allak bullak eden bir başan gösterince, Nizamettin Bey'm kaşlan çatılmış, özellikle her soruya dört dörtlük yanıtlar veren Aziz Nesin'e sıfır verümesi olanaksızlaşmıştı. Sorulan her soruya doğru yanıt vermiş olan Aziz Nesin, öğretmenin önünde kendine güven içinde ve dimdık duruyordu. Sıfırcı Nizamettin Bey'in yüzüğünü gözleyen Aziz Nesin, bir ara öğretmeninin kızgınhğa kapıldığı izlenimim edindi. Az sonra, gözlerini öğrencisine diken Nizamettin Bey, şu sözlen mınldanacaktı: "Herkes haddini bilmeli, bir daha böyle şey ohnasını istemiyorum. Sana Aflah'm notunu vermekten başka yol bulamadun." Nizamettin Bey'in sözlüğünde Allah'm notu 5'ti; yani pekiyi demekti. Sıfircı Hoca, sanki "Bravo" demek ister gibiydi ama bunu kendi mesafeli tavnna uygun bulmuyordu. Aziz Nesin, tüm öğrenciliği boyunca, Sıfircı Nizamettin Bey'den sıfır yerine hep 5 almaya devam etti. Aziz Nesin'in, Türk toplumuna ayna tutan başucu yapıtı "Böyle Geuniş Böyle Gftmez"ın, en görkemli bölümlerinden biri olan bu öykü, şimdı Ingılizceye aktanldı. Son yıllarda edındığim dostlardan Profesör Joe, yakın dostu Aziz Nesin'in bu öyküsünün yer aldığı klasik yapıtı, şaşılacak bir ustalıkla Ingilizceye çevirerek Türkçeye olan yadsınmaz yetkisini de kanıtladı. Amerika'da Utah Üniversıtesi'nde uzun yıî'ar Türkçe hocalığı yapmış olan Ordiyarnüs Profesör Joseph S. Jacobson, eşı ve edıtörü VTola ile TORONTO ENGİN AŞKIN birlikte yaptığı çevirisinde Nesin'in Kuleli Askeri Lisesi yıllanndan anılar getiriyor. Yaşı 90'a yaklaşan Amerikalı profesör ya da tüm dostlannm sevecen çağnsıyla "Joe", birkaç yıl önce kurdugu ve Türk yazarlanna adanan "Soutnmoore" adlı yayınevınce, bu yıl başı yayımlanan kılabına "Istanbul Boy, Middle School Years" adını verdı. Profesör Joe'nun, Türkçenin grift deyimlerine ve Aziz Nesin'in söylemine kesin egemenliğini kanıtlayan kitabınm Türk okurlan, yapıtı sanki aslından okuduklanm sanıyor. öylesine görkemli bir çeviri bu. 1999 Haziran'ında, 40 yıldır Montreal'de yaşayan ozan ve öykücü tlyas Halfl'den "Sboechine Ramadan" 1999 Eylül'ünde "The Drunken Garss" ve bu yıl da u HouseofCards"adh çevırilennı çıkaran Joe, Aziz Nesin'den bu yıhn haziranında "Dog Taüas" adlı kitabı da yayımladı. Bizim yapmamız gereken ışlen seve seve yüklenmiş olan Joe, gönlünü kaptırdığı Türk yazmından yepyeni bir sürpriz daha sundu. Profesör Joe, yıllardır yazışmayla oluşan bir ilintiyle, sevgili Fakir Baykurt'la da dostluk kurmuştu. Almanya'daki sürgün yıllanndan ona anılar aktaran Fakir Baykurt, özellikle Duisburg kentınden bizim Almanyacılardan izlenimler sundu sık sık. Çok ilginç mektuplar yazmıştı Fakir. Tüm romanlannı ve öykü kitaplannı yollamıştı Joe'ya. Yakm dostu Aziz'in ölümünden sonra, profesör oğlu Ali ıle e-postasıyla iletişimi sürdüren Joe, Fakir Baykurt'un aile bireyleriyle bağ kuramamaktan yakınıyor. Geçen hafta postadan gelen bir kalınca zarfı açınca, profesör Joe'nun yine saygın bir sürpriziyle karşılaşacaktun. Bu kez, Fakir Baykurt'un en güçlü öykülerinden derlenen Ingıltzce yapıta, "A Report From Kıdoba" adını veren Joe, Fakir Baykurt'un Almanya ve Türkiye ürünlerini sunuyor. Kasun ortalannda Amerika'da çıkan bu çeviriyi, kim bilir hangi güzefım yapıtlar izleyecek? Profesör Jacobson, Aziz Nesin'in ünlü sıfircı lise kimya öğretmenini öykülediği "Istanbul Boy, Middle Schofl Yeras" adlı çevirisine, 13 Şubat 2000 tarihli Cumhuriyet'teki "pazar yazunın" Ingilizcesini de kattı. Kitabm son bölümüne "son söz" tanımıyla eklenen çeviri, "Aziz Nesin's Last Letter" başhğıyla sunulmuştu. Türk yazmının eski dostundan "Soutiıınoore'' yayınevinin tüm çeviri dızısini edinmek isteyenler internette şu adrese başMirabilirler: "[email protected]" Cumhuriyet k ı t a p 1 a r ı Der.:Işık Kansu - Mehmet Açıktan AHMET TANER KIŞLALPNIN ARDINDAN Bu kıtap, yurtseverlık ö|retmenı Ahmet Taner Kışlalı'mn katledilışının binocı yılında, sadece paylaşüğımız acının küçülmesını kolaylaşttrmak amacıyla değıl, Ahmet Taner Kışlalı sevgısının aradao geçen süre içinde nasıl harelendığının bır göstergesi olarak yayunlanmakta r"CumhurİYe( Çağ Pazartama A Ş Türkocağı Cad No-39/41 ^ . kitap kulubü (34334)Cağa)oğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96 Cumhuriyet k ı t a p 1 a r ı ErginYüdızoğlu KOTU SONSUZDA GEZİNTİLER Ergin Yıldızoglu, bu kitabında, bır cerrah titizlığıyle liberal demokrasi ve kapıtalızmın. esasmda cerahat kaplı zafen olarak nıtelendınlen yarasına neşten batınyor, kuçük bır azınlık yaranna kurulmuş. bu ekonomik modelden kaynaklanan cerahatı ortaya çıkanyor Hem de, "Kötü Sonsuz"un, ABD kapıtalızminın ve egemenlığının ıphğini pazara çıkararak .. y Cumhurlyrt Çağ Pazartama A.Ş Türkocağı Cad No39/41 i . k i t a p k u l d b ü (34334)Cağatoğtu-lstanbulTel:(212)51401 96 CumhuriYet k ı t a p 1 a r ı Türkan Saylan ATKIZ BirYaşamdan Kesitler Her zaman "genç" ve ûretken kalmasını becerebüen bır bıhmkadının yaşamından on yedı yıllık btr kesıt... OlumsuzluklardaD yılmayan, hep çözüm üretebılen, gerçek zengınlığîn ınsanlann ıç evrenlennden kaynaklandığının kanıtı "AT KIZ TÜRKAhTın yaşamdan öğrendikleri ve uyguladıklan.. r * ' Cumlıuriyrt Çağ Pazariama A.Ş. Turkocağı Cad. No:39/41 ^ kitap kulObû (34334)CaâaJoâiu-lstantxjl Tel: (2121514 01 96 Cumhuriyet k ı t a p 1 a r ı ErdoğanAydın NASIL MUSLUMAN OLDUK? Nasıl Müslûman olduğumuzu genellıkie scnnadık kendımıze. Çünkü "dın ve hıdayet aşkıyla", keodılığımlen tslârmyeö bemmsedığımız yolunda koşullandınlmıştık Oysa doğruyu aradığımızda, Müslümanlaştınlıııa tanhımızın, ınsanı ırkılten bır vahşet sûrecı olduğu soğuk gerçeğıy le karşılaşıyoruz. Bu sorunun aydıiolığa kavuşturulması, şenatçıhğın temel toplumsal güçlerden biri olduğu günümüz Türkiye'sinde her zamanidnden büyük bır önem taşımaktadır. Çağ Pazariama A Ş Törkocağı Cad. No-39/41 (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel- (212)514 01 96 Cumhurireî kitap kulâbü SİNCANASÜYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN EsasNo:200(V260 Davacı ASKİ Genel Müduriügü vebh Av. Ne- şe Engın tarafindan davalı Sedat Uzunel aleyhme açı- lan alacak davasının mah- kemenuzde yapüan açık yargılamasında venlen ara karan geregınce, Davalı Sedat Uzunel adma çıkartılan teblıgatlar tebhğ edıkmemış. ve adre- sı de zabıtaca saptanma- mış olduğundan bu loşı hakkında ılanen teblıgat yapılmasına karar venl- mıştır Bu nedenle duruş- ma günü olan 6 2.2001 gü- nü saat 11 05'te duruşma- da hazır bulunmanız veya kendınızı bır vekıl ıle tem- sıl etürmenız gerekmekte- dır. Aksı takdırde HUMK'nun 213-337. maddelen geregınce yok- luğunuzda yargılamaya devam olunacağı ve hü- küm venleceğı teblıgat ye- nne kaım olmak ûzere ılan ohmur 4 12.2000 Basın- 77066
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle