17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ARALIK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tjniversiteye tüpbanla giplmez' • ANKARA (AA) - Mıllı Egitim Bakanı Metın Bostancıoğlu, Avnıpa Insan Haklan Komisyonu'nun, tüıbanlı olarak ünıversiteye gelmeyi, "üniversitenin huzur ve sukûnetini bozan sivasi ve ideolojık bir eylem ve yüksekögretim kurumundan çıkanhnayı gerektiren" bir fıil olarak kabul ettiğini bildirdi Bostancıoğlu, FP Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın soru önergesine verdiği yanıtta, bir hukuk devletinde fertlerin, o ûlkenin vatandaşı olarak sahip oldukJan anayasal hak ve özgürlükleri olduğu gibi, devletın ülkesi ve milletiyle bölünmüz bütünlüğü, toplumun mutluluğu ıçin hukukı mevzuata uyması gerektiğini hatırlattı. GazBtetere toptatma • ÇORUM/BATMAN (Cumhuriyet) - Çorum'da yayımlanan 5 gazete hakkında F tipi cezaevleri ve ölüm oruçlanyla ilgili tHD'nin açıklamalan ve eylemlerini haberleştirdikleri gerekçesiyle toplatma karan verildi. Çorum 1. Sulh Ceza Mahkemesi, tstanbul 4 No'lu DGM'nin yayın yasağına dayanarak Çorura Haber ve Çorum Gündem'in 18,20, Çorum Hâkimiyet'in 18, Merhaba'nınlS.l^O, DostHaber'in 16,18,20 Aralık tarihli sayılannın toplatıhnasına karar verdi. Batman'da yayımlanan Batman News ve Batman Times gazeteleri ise ekonomik kriz nedeniyle kapandı. Cezaevlerinde aok görüş • ANKARA (AA) - Adalet Bakaniığı'na bağlı cezaevlerinde yılbaşı ve Şeker Bayramı dolayısıyla yaptınlacak açık görüş bugün başlıyor. F tipi cezaevlerine nakledilen tutuklu ve hükümlüler de kapalı görüşten yararlanacak. Açık görüş Istanbul kapalı ve özel tip cezaevlerinde bugün başlayacak ve 24,25,26 Aralık tarihlerinde devam edecek. Ankara, tzmir, Adana, Mersin, Bursa, Antalya, Gaziantep E Tipi ve Diyarbakır kapalı ceza infaz kurumlannda ise açık görüş 24,25,26 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek. Diğer ceza infaz kurumlannda açık görüşe 25,26 Aralık tarihlerinde izin verilecek. Disıplin cezası almış ve kaldınlmamış olan tutuklu ve hükümlüler ise açık ve kapalı görüşten yararlanamayacak. Bahçefievter katüamı davası • ANKARA (AA)- 1978'deTtP'li7öğrenciyi Bahçelievler'de öldürdükleri gerekçesiyle 7'şer kez ölüm cezasına çarptınldıklan karann, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce esastan bozulmasınm ardından "Bahçelievler Katliamı Davası" olarak bilinen davada, sanıklar Ünal Osmanağaoğlu ve Bünyamin Adanah'nın yeniden yargılanmalanna devam edildi. Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen duruşmada mahkeme başkanı, sanık Adanalı'nm Ankara'ya nakli için Ankara Cumhuriyet Bassavcıhğı'na yeniden yazı yazılması ve sanık Osmanağaoğlu'nun duruşmada hazır edihnesine karar verildigıni belirterek her iki sanığın Yargıtay'ın bozma ilamına karşı diyecekleri sorulduktan sonra ilama uyulup uyulmaması konusunda karar verilmesinin kararlaştınldığını açıkladı. Affin iptaline 3 seçenek Ana muhalefet partisinin, 110 milletvekilinin veya yerel bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi'ne başvurusunda istisnalar kalkarsa kapsam genişleyecek ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - "Şarth özgüriüğün" diğer tutuklu ve hükümlülere de tanın- ma olasıhğı ortadan kalkmadı. Yerel mahkemelerdeki binlerce dava dikkate alındığında Şartlı Salıverme Yasası'na ilişkin süre- cin Anayasa Mahkemesi'ne uzanmasına kesin gözüyle bakı- lıyor. Yasanın tümüne muhalif tek parti konumundaki DYP ise dava girişimi başlatmaya tetnkin- li yaklaşıyor. DYP Grup Başkan- vekili Turhan Güven, Cumhur- başkanı'nı yüksek mahkemeye gitmekten ahkoyan kaygılan kendilerinin de taşıdıgını belır- tti.Güven, Abdullah Ocalan'ın hüküm giydiği Türk Ceza Yasa- sı'run 125. maddesinin afkapsa- mı dışında bulunduğunu, ancak yasanm birinci maddesi zaten "aT değil "infoz hükmü" içerdi- ğinden PKK liderinin idamdan kurtulacağını söyledi. Resmi Gazete'de yayımlana- rak uygulamaya konulan Şartlı Salıverme Yasası'na ilişkin iptal davası için 4 seçenek bulunuyor. Cumhurbaşkanı Sezer tavnnı açıkladığından, geriye "ana mu- halefet partisi Medk grubunun başvurusu; TBMM ûyetamsayı- smuı en az beşti biri (110 üye) ka- dar milletvekilinin toplu başvu- rusu veya bir' erel mahkemenin aylanhk iddiasını ciddiye alarak başvunıda bulunması" olmak üzere 3 yöntem kaldı. Ana mu- halefet partisi FP yasaya önemli oranda destek verdiğinden, göz- ler DYP'ye çevrildi. 84 milletve- kili bulunan DYP'nin, iptal dava- sı açabilmek için 26 milletvekı- lıni ikna etmesi gerekiyor. DYP Grup Başkanvekili Tur- han Güven, yaptıklan ön çalış- ma konusunda şunlan söyledi: "Ne olduğu beUi olmayan bu ucubeye kimse raa değfl. Mah- kemeye gidilmesinde yarar gö- rürsekFP'den imzaya ihtiyaanuz var." Turhan Güven, Abdullah Ocalan'ın idamdan İcurtanlma- dığını savunan hükümetin, yasa- nın 1. maddesini çarpıtarak yo- rumladığını ileri sürdü. FP'nin yenilikçi kanadı da Anayasa Mahkemesi'ne başvu- ruya sıcak bakmıyor. Yenilikçi Yümaz ve Mezarcı da aftan yaratiandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Haklannda açıl- mış çok- sayıda dava bulu- nan ve gıyabi tutuklu ola- rak aranan, TBMM üyele- rine yönelik küfürleriyie anımsanan kapatılan RP'nin milletvekilleri Şev- ki Yıhnaz ile Mesih oldu- ğunu iddia eden Uasan Mezarcı da Şartlı Salıve- rihne ve Cezalann Ertelen- mesine Dair Yasa'dan ya- rarlandılar. Eski Rize Milletvekili Yılmaz yaptıgı bir konuş- mada, eski Anayasa Mah- kemesi Başkanı Yekta Gûn- gör Özden in kişilik hakla- nna hakaret ettiği gerekçe- siyle 4 yıla kadar hapis is- temiyle Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesi'nde gıya- bi tutuklu olarak yargılandı- ğı davada, aftan yararlandı. 21. Asliye Ceza Mahkeme- si Yargıcı AB Erkınnç, du- ruşma savcısırun da görüşü doğrultusunda, Yıhnaz'ın TCY'nin "hakaret" fıilini düzenleyen 480. maddesi- ne muhalefetten yargılandı- ğını, bu suçun da af kapsa- mında olması nedeniyle sa- nığm davasının 5 yıl sürey- le ertelendiğini bildirdi. Yıhnaz'ın, erteleme konu- su cürüm ile aynı tür veya daha ağır cezayı gerektiren bir suç işlememesi duru- - munda davanın 5 yıl sonra ortadan kaldınlacağına işa- ret eden Erkılınç, sanığm gıyabi tutukluluğunun bu davadan kaldınhnasına da karar verdi. Yurtdıştnda bulunan ka- patılan RP'nin milletveki- li Hasan Mezarcı da ceza- evinden gönderdiği mek- tupta, Türkiye Cumhuriye- ti'nin 9. Cumhurbaşkam Süleyman Demirel'e gıya- bmda hakaret ettiği gerek- çesiyle yargılandığı dava- da, aftan yararlandı. Me- zarcf nın, 21. Asliye Ceza Mahkemesi'nde, 3 yıla ka- dar hapis cezası istemiyle gıyabi tutuklu olarak yar- gılandığı dava ertelendi. Hakkındaki gıyabi tutuk- lama karan bu davadan kaldınlan Mezarcı, aynı tür veya daha ağır bir suç işlemezse 5 yıl sonra dava ortadan kaldınlacak. ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART [email protected] milletvekilleri, "kapsamıngeniş- leme kaygısınr kendilerinin de taşıdığını, aynca yasanın iptali durumunda "Necmettin Erba- kan'uı hapse gjrmesine onay ve- ren taraf" olarak görünmeyi ka- bul edemeyeceklerini belirttiler. Afiatepkilersûrûyor Kamuoyunda af yasası olarak bilinen Şartlı Salıverme ve Ceza- lann Ertenlenmesi Yasası'na tep- kiler sürüyor. Bağdat Caddesi'nde meydana gelen trafik kazasında kızı Selin Uras'ı yitiren Boray Uras, ya- sayı eleştirdı ve "Cenazeyi ikinci kez Köşk'ün kapısma bu-akülar. Cumhurbaşkanı Sezerneyapacak?Tabfi ki ce- nazeyi gömecek" dedi. Uras, hükümet partilerinin de ya- sayla ılgıli eleştırilen olduğu- nu anımsatarak yasayı hükü- met ile halk arasına konmuş bir ~el bombasına" benzettı. Uras, "Bu d bombasının üze- rineyatması için de Sayın Se- zer'i göre\iendirdiler" diye konuştu. Af konusunun bir daha gündeme gelmemesini dileyen Uras, "Hükümhı Re- habititasyon Vakfi kurulma- sını, "Hükünüü İzteme Ku- nımıT oluşturulmasım ve Trafik Yasası'nın çıkarüma- sını istedi. Bundan sonra TCK'de tüm reformlann ger- çekleştirihnesı gerektiğini söyleyen Uras, "Ya suçlan suç oimaktan çıkarsmlar ya da asiave asla affedilmeyecek şekilde düzenlesinler" dedi. 'Af değfl gaf yasaa' Tüm Belediye ve Konut tşçilen Sendikası Genel Baş- kanı Muzaffer Ünlü de af ya- sasını "gaf yasası'' olarak ni- teleyerek yasayla, adam öl- dürenlerin, karillerin, çetele- rin affedildiğini, yazanlar ve konuşanlann içerde kaldık- lannı söyledi. "Hükümet, 'Tecavüz ettin, neden öldür- medin" diyerek imanbın ce- zalandmruştır*' diyen Ünlü, milletvekillerinin yasanın ip- tali için Anayasa Mahkeme- si'ne başvurmalan gerekti- ğini belirtti. 'Andıç' belgesi, Gazeteciler Meclisi Girişimi'nin düzenlediği toplantıda tartışıldı Gazetecflere örgiidemne çağrısı İstanbul Haber Servisi - Mıllı- yet Gazetesi Yazan ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyesi Umur Talu, Türki- ye'de gazetecilerin kendilerine verilen bilgiyi sorgulamadan ha- ber olarak verdiklerini belirterek "Çoğu meslektaşumz devletin, işadamlaruun ya da poutikacua- nn mesaj taşıyıcısı oldu" dedi. Gazetemiz yazan Aydın Engin de gazetecilerin örgütlenmesınin önemıne dikkat çekçrek "andıç- lanmamış" gazetecılere örgütlen- me çağnsı yaptı. Genelkufmay Başkanhğı bün- yesinde hazırlandığı öne sürülen ve bazı gazeteciler ile bazı sivil toplum örgütü lideTİerinin say- gınlığının düşürühııesını amaçla- yan "Andıç" adlı belge, Gazete- ciler Meclisi Girişimi tarafından Muammer Karaca Tiyatrosu'nda düzenlenen toplantıda tartışıldı. • Milliyet gazetesi yazan Umur Talu, aldıklan bilgileri sorgulamadan veren "mesaj taşıyıcı gazetecilerin" oluştuğuna dikkat çekti. Gazetemiz yazan Aydın Engin ise gazetecilerin örgütlenmesinin önemini vurguladı. Toplanüyı yöneten gazetemiz ya- zan OralÇabşlar, cezaevlerinde- ki ölüm oruçlannı sonlandınnak amacıyla gerçekleştirilen "Haya- ta Dönuş" operasyonuyla ilgili gazetelerde yer alan haberleri şaş- kınhkla izlediğini belirtti. O^e- rasyonun başladığı saatlerde Bay- rampaşa ve Bartın cezaevlerinde kalan iki örgüt lideri arasmda ya- pıldığı öne sürülen telefon görüş- mesinin bant kayduun basın men- suplanna verildiğini anımsatan Çalışlar, "Biz Ba\rampaşa Ceza- evin'e girdik. Cezaevinin içindevie çevTesinde cep telefonlan çahşnu- yor. Çünkü, kurutan elektronik astem buna izin vermiyor. Haber yayunlanırken bunu sorgulavan otanadı'' diye konuştu. Umur Talu da konuşmasında devlet, işadamı, poh'tikacı gibi et- kili çevrelerden verilen bilgileri sorgulamadan veren "mesaj taşı- yıcı gazetecilerin" oluştuğuna dikkat çektı. Talu, mesaj taşıyıcı- lığın "meslekte yüksebnenin ve ryipara kazanmanm" başlıca kıs- tası olduğunu kaydetti. Sermaye yapısı sağlam gazete- lerin dış baskılara karşı daha di- rençli tavırlar sergilediğini anla- tan Umur Talu, Sabah gazetesi yazarlan Mehmet An Birand ve Cengiz Çandar ın işlerine son verihııesini sağlayan baskılann Milliyet gazetesine de yapıldığı- m, ancak gazetenin o günkü yö- netıcılennın bu baskılara daya- nabildiğini kaydetti. Ilıcak: Çözflm sendika Andıç adlı belgenin açığa çık- masını sağlayan gazeteci kökenli FP İstanbul Milletvekili Nazn Ih- cak, basına yönelik baskılann ön- lenmesının tek yolunun basında sendıkalaşmayı yeniden sağla- mak olduğunu söyledi. Ihcak, ba- ğımsız bir yazıişlerinin ancak sendikal örgütlülük ile korunabi- leceğının altıru çizdi. Andıç belgesine yöneük yazı- sı yayırnlanmayan, ardından işi- ne son verilen gazeteci Cengiz Çandar ise Sabah yöneticilerinin, kendısine Mehmet Ali Birand 'ın işine son vermek zorunda kaldık- lanru, kendısine yönelik de aynı baskılann olduğunu ancak kendi- si için direneceklerini söyledikle- rinianlattı. IRMIKIAYDEV ENGİN [email protected] önceki gece 100'e yakın gazeteci Beyoglu'nda bir ti- yatro salonunda bir araya gel- di. Gazeteciler Meclisi Girişi- mi'nin örgütlediği toplantıda şu ünlü 'andıç' konusu tartışı- lacaktı. Cümle 7c//' diye bitti. Gerçi 'andıç' da tartışıldı. Ama tar- tışma 'and/ç'layetinmedi. Ye- tinemedi. Cezaevlerindeki ölüm oruçlan ve onu izleyen 'müdahaleler' tartışma gün- demine oturdu. Galiba bugünlerde, değil 'andıç' gibi medya etiği (etik=ahlak) ile dolaysız ilişkili birkonu, zeytinyağlı pırasata- rifi bile konuşulsa, söz dönüp dolaşacak ölüm oruçlarına, cezaevlerinde ateş toplanna dönen genç kadın ve delikan- lılara gelecek. Cezaevi olayları Türkiye'yi sarstı, salladı. Düne kadar üstünde durul- mayan, önemsenmeyen, gün- cellik tanınmayan pek çok kavram, özellikle mesleklerin etik ilkeleri tartışılıyor, sorgula- nıyor. Hekimler arasmda 'tıp etiği' şaşılacak kadar yoğun tartışıl- makta. Çok küçük bir dilimi Tırmık'a da yansıdı. Elektronik Meslek Ahlaklan Sorgulanırken... ortamda tartışmanın boyutu çok daha geniş sınıriara yayıl- dı. Sanınm önümüzdeki gün- ler, haftalarda 'tıp etiği' tartış- ması daha da zenginleşerek, boyutlanarak, derinleşerek sürecek. lyi olacak. Bu tartışmalar- dan hekimler, hekim örgütleri kazançlı çıkacak. Tartışan salt hekimler değil. Hukukçular da benzeri tar- tışmalann içindeler. Hukukçu- nun, 'yurttaş' kimliği ile yakın olduğu, hatta belki de üyesi olduğu birörgütle 'avukat ola- rak ılişkisi'n\n sınırlan ve ilke- leri tartışılmakta. Bundan hukukçular, hukuk- çu örgütleri, barolar kazançlı çıkacak. • • • Ya medyada? Orada durum biraz kanşık. Medyanın en tepesınde yer alan kimileri için bir 'gazeteci- lik etiği' tartışması zaten yok. örneğin Çevik Bir ve Erol Özkasnak damgalı 'andıç're- zaletini gönüllü olarak gazete- lerinin manşetine taşıyan; an- dıçta adı geçen meslektaşla- nnı timsah gözyaşlan dökerek (hatta onu bile dökmeksizin) kapının önüne koyanların ah- laki endişeleri ile medya emekçilerinin meslek ahlakı üstüne endişeleri, değelerlen- dirmeleri birbirine taban taba- nazıt. Örneğin 'andıç' rezaletinin medyadaki elebaşısı konu- mundaki iki yönetici, Gazete- ciler Cemiyeti üyesi bile değil. Onlar meslek örgütü olarak TÜSİAD çatısı altında yer al- mayı yeğlemişler. Dolayısıyla onlann ahlaki yönelimlerini ga- zeteciler değil, TÜSlAD'çılar sorgulasın. Ama yazın sıcağında, kışın ayazında sırtında kamerası, elinde kâğıt kalemi, mikrofo- nu, fotoğraf makinesi ile haber peşinde koşan kadın erkek, genç yaşlı haberciler; yazdık- lan köşeyi babalannın tapulu mülkü değil, okuyucudan emanet alınmış alanlar olarak gören yazarlar, önüne çıktıkla- n kameranın sorumluluğunu sürekli duyan ve taşıyanlar; yani gazeteciler, bugünlerde kendileriyle ve meslekleriyle çok ciddi, çok yakıcı bir he- saplaşma, kendilerini ve mes- leğin temel ilkelerini çok ciddi bir sorgulama içindeler. Aynntılan uzun sürer. Ama önceki akşam, cezaevlerinde- ki çatışmalarda yağmur altın- da, itilip kakılarak kapı önle- rinde haber kovalayan genç- lerden haberi gazetenin sayfa- sınayerieştiren, başlığını, spo- tunu çıkaran, ekranda sırala- mayı saptayan, görüntüyle sözleri birleştiren editörtere, köşelerinde olup bitenleri yo- rumlamaya çalışan yazarlara kadar 'sahici gazeteciler'in meslek etiği sorgulamalann- dan bir iki örnek aktarmama da izin verin: "Bayrampaşa'da beş mah- kûm kendiniyakarak öldürdü " diye haber yapıldı. Beş tutuk- lu ya da hükümlünün 'kendi- lerini kendilerinin' yaktığını gören oldu mu? Olmadıysa haberi dolaysız tanık gibi ak- tarmak, meslek etiğinin çiğ- nenmesi değil mi? Haber "Adalet Bakanı bugün saat 15.00'te yaptığı açıklamada, Bayrampaşa Cezaevi'ndeki beş mahkûmun kendilerini yakarak öldürdüklerini söyle- di'den ibaret değil miydi? Bir örnek daha: Haber şöyle çıktı: "Ümrani- ye Cezaevi'nde kendini ateşe veren bir mahkûm askeriere doğnı koşarken vurularak öl- dürüldü. "Ama aynı haberzin- cirinde, Ümraniye'deki mah- kûmlarla jandarmalar arasm- da herhangi bir sıcak temas olmadığı da defalarca yinelen- di. Eee? O zaman kendini ate- şe veren mahkûm, askeriere doğru nasıl koştu? Diyelim koştu ya da koşmadı. Ama ce- zaevinin üç kilometre dışında tutulan haberciler bunu gör- medi. Öyleyse haberi de bu gerçeği gözeterek vermek zo- runda değiller miydi? Bu ve benzeri örnekler tar- tışıldı. ••• Türkiye'de cezaevi direniş- leri ülkeyi sarstı, salladı. Pek çok meslek erbabı bu bağ- lamda meslek etiğini tartış- mak zorunda kaldı. lyi oldu. Biz de tartıştık, tartışıyoruz, tartışacağız. Yaşam ne kadar öğretici... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HtKMET ÇETtNKAYA Kuşatma Sabahtan sulu kar serpiştirdi... Gökyüzü gri yalnızlığın içindeydi. Evlerin çatılanndan kuşlar havalandı... Son bir haftadır yaşananlar karşısında kah- roluyor, Türkiye'de giderek 'siyah-beyaz' fo- toğraflara baktıkça yüreğiniz daralmıyor mu? Çaresizliği giderek hissediyorsunuz!.. Insanlar tedirgin!.. Cezaevleri, af, sosyal adalet, eğitim, de- mokrasi, asgari ücret, işsizlik!.. Peki cumhuriyetin temel yasalan nerede? Tüm cumhuriyet kurumlanna sırt çevrilmiş, Server Tanilli'nin sık sık değindiği gibi dev- let hukuktan soyutlanmış; mafyalar, çeteler devletle iç içe girmiş... Elimde Server Tanilli'nin iki kitabı var: 'Dev- let ve Demokrasi', 'Strasbourg Yazılan'. Odanın içinde gidip geliyorum... Hüznün çoğaldığı bir gün yine başladı. Biryadsınmaz korkuyu yenecek, aşkın gü- zelliğini anlayacak, nefretle yırtılan yürekleri birleştirecek, yaşama hakkını kutsal sayan birdüşünceyi pekiştirecek günleri yakalaya- bilecek miydik? Biliyorum, umutlann tükendiği mevsimler- de, insanoglunun daha dirençli olması gere- kir!.. Bakıyorum, toplum küçüğünden büyüğü- ne dirençsiz, toplumun bireyleri kendilerini anlatamamaktan rahatsız!.. Beyoglu'nda Mis Sokak'ta göstericileri dö- ven, üzerlerine panzerlerle su sıkan polis acı- masız! Polisin elinden kurtulup Tarlabaşı'nda ban- kaları, mağazaları taşlayan, cam çerçeve in- diren gruplara ne diyeceğiz? Sevgisiz bir toplum olduk!.. Teröre alkış tutmayı kimi zaman solculuk, kimi zaman devrimcilik sandık; yaşamın o türkülü çiçekli dallannı, umudun rüzgârını ya- kalamaya çalışmadık... ••• Server Tanilli, "Ne yapmak gerekir" deyip soruyor: "Cumhuriyet'in temel yasalanna dönüp onun 'onsuz olmaz' kararlarını yeniden ayaklar üzerine dikmek 'mazlum milleti' sö- mürülmekten kurtarmak; devleti hukukla, demokrasi ve insan haklarıyla donatmak; eşitliği, kardeşliği, banşı ilan etmek; 'ışıklar sönmeyecek' deyip, kan, acı ve gözyaşına son vermek... Çözüm bu! Sorvn varsa çözümü de var mutlak!.. Uzatın ellehnizi böyle bir Türkiye için!.." Tutuculuk ve gericilik hemen 1950'lerin arkasından Milli Eğitim'e el atılarak başlan- dı, bu kale ele geçirilince aydınlığın önüne yıgınak yapılmaya başlandı... Devlet erki tutuculuk ve gericilikle tam 50 yıldır beslenmiyor mu? Deniyor ki: "Devlet faşist!" O zaman bir soru: "Bugün Türkiye'de MHP, RP, DYP, ANAP'ın toplam oyu yüzde kaç?" Imam hatip liselerinden mezun olanlar bu- gün savcı, yargıç, mühendis, kaymakam olarak Türkiye Cumhuriyeti'nde görev yapı- yorlar... Sosyal demokrat oylar 65 milyon nüfuslu Türkiye'de niçin yüzde 30'u aşamıyor, hiç düşündünüz mü? Solu olmayan bir ülkede eşitliği sağlamak zordur... Bunu ben değil, aklı başında sanayiciler ve işadamları söylüyor!.. ••• Türkiye iç ve dış kuşatmayı yarmak zorun- dadır... Artık hüzünler bitmeli, sevinçler başlama- lıdır!.. Unutmayın, bir yorgun ceviz ağacı düşler- imizi başka zamanlara taşır, denizlerdeki fır- tına sevdanın buluştuğu son yerdir... Odanın içinden çıkıp terasa doğru yöne- liyorum... Sulu kardindi... Evlerin çatılarında kuşlar da yok!.. Yapraklan sonsuza dökülen bir günün or- tasındayız!.. Sinirlerimiz gerili!.. Yüreğimiz buruk!.. Ne olursunuz ölümlere alkış tutmayalım, acılanmızı kendi siyasi çıkarlarımız için kul- lanmayalım... Ne olur! rükmetcetinkaya v; cumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhuriyet k i t a p 1 a r ı Hikmet Çetinkaya BİR GUNEYDOGU GERÇEĞİ:NECLA Onun öyküsüyle hiç kimse fazla ilgılenmedı; on dört yaşmda yaşamın kırli sulannda yok olup gıttı.. Sisli ve soğıüc bir Diyarbakır akşamıydı. Karanlığın gn gölgesi evlenn, caddelerin, sokaklann üzenne dûşüyordu... ^Cumhuriyğt Çağ Pazarlama A.Ş Türkocağı Cad. No:39/41 V krtap kulûbû (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel. (212)514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle