27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ARALIK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA I V L J . L J 1 LJri. kultur@cumhuriyet.com.tr 15 50 koleksiyoncunun 'en sevdiği' eserlerden seçtikleriyle Türk resim sanatı sergisi Bizim kolelvsi\<»ııerleıiıııiz LEVENT ÇALIKOĞLU Hepimiz, Türk resmine iliş- kin doğru düzgün bir envante- rin tutulmadığının farkındayız. Envanter derken öyle gelışigü- zel, kelımenin ılk anlamını kap- sayan, var olanlann nicelikle- rinin ve değerlerinin aynntılı bir şekilde tespıtinden bahset- miyorum. Bu tür bır dökümün, bir sabun gibi her geçen gün avuçlanmızııı içınden kayıp gıt- tiğinin farkındayım. Bu neden- le daha çok bir görüntü arşiv- ciliğinden. biriktirmeyi sapkın- lık derecesine taşıyan bir me- raktan, neden ve sonuçlar üze- rine kafa yoran bir sanat tanh- çiliği hafiyeliğinden söz edi- yorum. Çûnkü henüz bu yola çıkmış bile değiliz. Haörlayanlarçıkacaktır: 8O'lı yıllann sonunda ve 90'lann ba- şında postmodern sürecin sil- kelediği yeni bir okuma mode- li önerisi içinde, "am-beflek" ve "ötekj" gibi kavramlara daya- lı sergiler bizde de oldukça re- vaçtaydı. Geçmişe kement at- mak, ölümcül bir bellek yitimi- ne yakalandığımız bir süreçte çağdaş sanatçılan fazlasıylahe- yecanlandırmıştı. Bu nedenle, ilerleme ve modernleşme ide- olojisinin üzerini örttûğü minör öyküler, dönemin kıyıya köşe- ye kaçırdığı "öteki temsakr", resmi dilin içensinde ve dışa- rısında kalan idealler, beklen- tiler ve yitirilenlerin dökûmü yapılmaya, bir şekilde geçmiş, "amefiyatmasasma" yahnlma- ya çalışıldı. Sanat, ağırlıklı ola- rak sosyolojinin sınırlan ıçen- sine kaydı. Dikkat edılirse bu keşfin kınntılan günümüzde de devam ediyor. 'Merkeri bellek arşivi' Buna karşılık bu süreçten araştırmacılann, galerilerın, müzayedecilenn, kültür kurum- lannın yeteri kadar yararlandı- ğını söyleyemeyiz. (Ipi kaçı- • Yapı Kredi Kültür Merkezi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde yer alan sergi, bizim koleksiyonerlerimizin beğeni kriterlerini, resim sanatı ile kurduklan diyaloğu, 'meta'ya mı yoksa 'sanat yapıtı'na mı baktıklannı ortaya koyacak. Çağdaş Türk resminin 50 ustasının birer eseıie temsil edildiği sergiden: Hamit Görele - 'Paris', 40x32 crn, durant üzerine yağhboya, Nur - Selçuk Altun koleksiyonu (solda). Alaettin Aksoy - tsimsiz, 50x50 cm, tual üzerine yağh boya, Leyla - MefametGünyeli koleksivonu. ranlar listesine devleti katmıyo- rum, çünkü onun meseleye na- sıl yaklaştığ] ortada.) Yalan söy- lemeye gerek yok: Hâlâ Türk resminin 20, bilemediniz 30 ki- şıden ibaret olduğunu düşünü- yoruz. Sanki, tüm taşları bu isimlertaşıdı, gediklen. yama- lan bu ısimler onardı. Bırakın çağdaş ve modern sanat müze- lenni bir "merkezi bellek arşi- vi'' bile oluşturma ihtiyacı his- setmedik. Galeri Nev'ın And- re Malram'dan hareketle ilen sürdüğü "Hayali Müze" ve Ha- şim Nur Gûrel'in "Muhayyel Mûze"sinin esasen neye işaret ettiğini tam anlamıyla kavra- pmadık. Hâlâ MaçkahTevfik, Usküdarlı Cevat, Kasımpaşalı Fahri gıbı ressamlan doğduk- lan, yaşadıklan semtlerle anı- yor, esasen kım olduklannı bil- miyoruz. Osman Hamdi'nin dışında başlangıç evresinin hiç- bır ressamının kapsamh bır kı- tabı yok. Galatasaray Sergile- ri'ne kımlerin katıldığını, Le- vantenlenn bu sergı organizas- yonundaki payını hıç merak et- miyoraz. Devlet Resim Hey- kel sergilennde kımler, neye göre ödüllendirilmişler ve bu re- sımler sonra ne olmuş, kimse bilmiyor? CHP'nin "yurt ge- zJsTne katılan ressamlann ya- pıtlannın nerelerde olduğu hiç mi hiç umrumuzda değil. Yur- dun muhtelif güzel sanatlar ga- lerilerinde çürümeye terk edıl- miş resimleri kimler izler veya bu eserler niye orada bekletilir bilinmez. Sanat tanhçisiyim di- yen pek çok ismin kulaklann- da ilk kez çınlayan nıce ressam sayılabilır. Ban'nın midesine indirdikle- rini göz önüne aldığımızda Ni- etzsche'nin neredeyse 120 yıl önce arşıv tarihçıliğine saldın- sını anlamak olanaklı. Nıtekım postmodern kuramcılar bu mi- rası allayıp pullayıp önümüze koyuyorlar. Oysa bizim, kafa tu- tacağımız çizgisel bir tarih an- layışımız ve bıze bıkkınlık ve- recek, üzerimize çullanacak bir arşivimiz bile yok. Açıkçası ki- mi dışladığımızı bile bilmiyo- ruz. Ciddi araştırma konusu Bu noktada Yapı Kredi Sanat Galerisi'nin düzenlediği "50 Koleksiyoncunun Seçtikkri ile Tûrk Resim Sanab" sergısini önemsemek gerektığinı düşü- nüyorum. Birincısı, Batı 'da sık sık düzenlenen bu tür sergiler, sadece duvarlan süsleyen ve kolay kolay kataloge edilme- yecek yapıtlan bir araya getir- mekle kalmaz, sanatın mesen- liğine soyunmuş ve soyunacak kişileri de özendirir. Haşim Nur Gûrel'in dediği gibi çağdaş sa- nat müzelerinin ilk adımı çağ- daş sanat koleksiyonlandır. Bu nedenle doğru bir yönlendir- me ve hesaplaşma ortamı ya- ratmak, çağdaş sanatın yaratı- cılığını destekleyebilir ve fark- h kültürel deneyimleri arttıra- bilir(l). Unutulmamalı ki görsel sa- nat bir eğitim sürecidir. Yakın bır tarihte ister istemez bizim burjuvamız da hedef tahtasına günümüz sanatını asacaktır. Yalnız, sürecin Batı'da kat et- tıği tarihsel gelişime birdenbi- re karşılık geleceğını beklemek fazla iyimserlik olur. Ikincisi, bu tür dökümlerle elde edilecek envanterin kataloge olması, mo- dernleşmenin önemli halkala- nndan birisini tamamlayarak araşurmacılara gelecek sergiler içın de yol gösterici olur. Son beş yıldır yayımlanan lstanbul Resim ve Heykel Müzesi, tş Bankası, Akbank, Destek Re- asürans ve Taviloğlu Koleksi- yon kitaplannın neler kazan- dırdığına henüz koleksiyon sa- hıplen de vâkıf değıller. Fakat sanat tarihinın labirentlerinde dolanıp hangi resmin nereden feyz aldığını, hangi yapıtın yol gösterici ve tetikleyici görevler üstlendiğiru veya hangi kolek- siyonun daha nitelikli olduğu- nu anlamaya çalışan hafiyeler için, bu tür yayınlann iyi bir araştırma sahası olduğu kesin. Sonıjç olarak bu sergi, bizim koleksiyonerlerimizin beğeni kriterlerini, resim sanatı ile kur- duklan diyaloğu, "meta"ya mı yoksa "sanatyapıtTna mı bak- tıklannı ortaya koyacak. Gö- rüldüğü gibi bu bile başlı başı- na ciddi bır araştırma konusu. (1) Haşim Nur Gürel, Mu- hayyel Müze, Sevimce Sanat Galerisi Yayınlan, 1998, s. 29. Büyükcaz basçısı vefotoğrafsanatçısı MütHinton 90yaşındaydı Cazm 'Hâldm'iydi NEW YORK (AA) - Cazın büyük usta- lannm, 'Hâkim' lakabıyla büyük saygı duyduğu efsane cazcı, kontrbas ustası ve fotoğraf sanatçısı Milt Hinton, 90 yaşın- da, New York-Queens'teki bir hastanede uzun zamandn- yenemediği bir hastalık sonucu öldü. Zenci kölelerle Afrika köken- li ve Güney Amerika'nın pamuk tarlala- nnda türeyen cazm büyük ustası Hinton. 70 yıllık müzık hayatında popüler caz dev- leri dahil Louis Armstrong, Cab Callo- way, Dizzy Gillespie, John Coltrane. Bing Crosby. FrankSinatra, BarbraStreisand, Paul McCartney gibi büyük isimlerle ça- lıştı. Fotoğrafçıhğa çok meraklı olan Hinton, dünyanın dört bir tarafından caz ustalan- na ve popüler müzisyenlere aıt stüdyo, özel yaşam, sahne arkasından çektiği bin- lerce resimle dünya arşivine unutuhnaz çalışmalar kazandırdı. 1910'da Vicksburg, Mississıppi'de do- ğan Hinton, müzik yaşamına 1931 yılın- da Body Atkins, Erskine Tate ile Zutty Singleton ve Eddie Sout ile Chicago'da başladı. 1936'daCabCalloway'ingrubu- na giren Hinton, Callovvay ile 1936'dan 1951 'e kadar çalıştığı dönemde 'slapp bass' tekniğinin ustası oldu ve Benny Go- odman, Lionel Hampton. Coleman Haw- kms ve Bflly Hoöday ile çaldı. Callovvay'den aynldıktan sonra New York'a geçen ve orada stüdyo çalışmalanna ağırlık veren Hinton, 1970'lere değin 'jam session' (do- ğaçlama) ve 'slap bass' tekniğinin de da- hil olduğu cazın çeşitli dallannda bınler- ce plak yaptı, fibn müzikleri kaydetti. Ozellikle grupta tempo hâkimiyetinde- ki üstünlüğüyle 'The Judge' (Hâkım) la- kabıyla anılan sanatçı, "AlçakgönüUülük, eşKkedflen dger kişinin sanatta kendini da- ha iyi göstermesini sağlar" diyecek kadar da mütevazı bir sanatçıydı. Çahşma arkadaşlan ve yakınlan tarafin- dan profesyonel bir sanatçı, gerçek bir dost ve centilmen olarak nitelendirilen Hinton, caz geleneğinı gelecek kuşaklara aktar- mak, bilgi ve tecrübelenni her yaştan mü- zik öğrencisiyle paylaşmak konusunda çok istekliydi ve bu amaçla 'Manhattan Scho- ol of Music'te dersler vermiştı. 'Bass Line' (Bas Çizgisi) ve 'Overtime' (Fazla Mesai) isimli iki kitabı ve çok sa- yıda onursal doktora unvanı olan Hinton, New York-Ulusal Sanat-Bılım Kayıtlan Akademisi'nin verdiği 'EubieÖdülü'nün de sahibıydi. Alçakgönüllü olaraktanınan Hinton, 'profesyonel sanatçı,gerçek birdost' olarak niteleodirfliyordu. Sol Yayınlan yayımladı Marx'ın doktora tezi Türkçede Kültür Servisi- Bilimsel sosyaliz- min kurucusu Kari Mara'ın (1818- 1883), 15 Nisan 1841de JenaÜni- versitesi Febefe Fa- kültesi'ne sundu- ğu 'Demokritos ile Epikuros'un Doğa Felsefeleri Arasın- daki Fark' başlık- lı doktora tezi, Sol Yaymlan tarafin- dan Hüseyin De- mirhan'ın çeviri- sıyle yayımlandı. Marx bu incelemesinde, De- mokritos ile Epikuros'un doğa felsefeleri ara- smdaki farkı ve bağınnyı biri genel, diğeri ay- nnülı iki bölümde ele alıyor. Marx. o tarihte iki yıldır eski Yunan felsefesi üzerine çahşmaktaydı ve bu tezi de 'Epikuros- çu', 'Stoaa' ve 'Kuşkucu' felsefe çevrimini da- ha önceki ve daha sonraki Yunan kurgusal dü- şüncesı ile ilişkileri içinde aynntılı olarak orta- ya koymayı planladığı daha geniş bir yapıta ha- zırlık niteüğinde görüyordu. Incelemenin giriş bölümünde Marx şöyle demektedir: "Bana öy- le geB\t)r kl önceki sistemler Yunan felsefesinin içeriği bakımından daha önemli ve ilginç olsa da, Aristoteles'ten sonrakiler, en başta da Epikuros- çu. stoacı ve kuşkucu okullar çevrimi bu febefe- nin öznel biçimi bakımından daha önemli ve il- ginçtir. Oysa şimdiye değin felsefe sistemlerinin tam da bu öznel biçimi, manevi taşıyıcısı hemen hemen tümüyle gözden uzak rutulmuş, yamızca metafizik özeüikleri dikkate ahnmışar.'' Tüm zamanlann en önemli ve etkili dü- şünürleri arasındayer alan Marx'ın henüz 23 yaşındayken ka- leme aldığı bu ince- leme, yalnızca bir- kaç yıl sonraki ürün- leri 'Hegel'in Hu- kuk Felsefesinin Eleştirisi' ve '1844 EKazmalan'nın ge- nye doğru izini sür- mek isteyenler için olduğu kadar, önemli bir arşiv yapı- tı olarak Marx araştırmacılan için de değer ta- şıyor. Marx'ın sağlığında yayunlanamadan ka- lan 'Demokrhos ile Epikuros'un Doğa Felsefele- ri' Türkçede ilk kez yayımlanıyor. Şehir Tıyatroları sokak çocuklarmı anlatıyor • Kültür Servisi - lstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan 'Sabaha Az Kala' adlı müziklı gençlik oyunuyla sokaklarda yaşayan ve çalışan çocuklan ele alıyor. Neş'e Erçetin Atakan'ın yazdığı ve yönettiğı oyunun müziklen Selim Atakan'a, kostüm tasanmı Aysel Doğan'a, koreografi Eftal Gülbudak'a. dekorve ışık tasanmı ise Nurullah Tuncer'e ait. Sabaha Az Kala, özgün bestelenmiş, canh, dinamik müziklerle bezenerek genç oyunculardan oluşmuş bir kadro ile sahnelenıyor. Oyun, ozellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan büyük şehirlere göç eden, çoğu fakir, çok çocuklu aılelerden gelen çocuklan sokağa iten nedenleri ve sokakta yaşadıklannı konu edıniyor. Ve bu oyun aracıhğıyla sokak çocuklanna el uzatmaya çağınyor seyircileri. Fransc sineması geçen yılın değertendipmesini yaptı • PARİS (AFP) - 2000 yılının sonuna yaklaşırken Fransız sineması geçen yılı değerlendirdi. Yerli filmlerin önündeki engellerin, pazar payının azlığı, mevcut sistemin sinema salonu sahiplerini kötü etkilemesi ve mega şirketlerin yaratıcı özgürlüğe ket vurması olduğu bildirildi. Hollywood fılmlerinin yüksek gişe başansına (yüzde 68) karşılık Fransız filmlerinin oldukça geride kaldığı (yüzde 28) ortaya çıktı. En yüksek gışe başansı kazanan filmler, binncı 'Taxı 2', ikinci 'Altıncı His' ve üçüncü 'Asterix et Ubelix Contre Cesar' olarak açıklandı. Diğer Fransız filmlerinden Agnes Jaoui'nin 'Les Gout Des Autres'u ve Matthieu Kassovitz'in 'Les Rıvieres Pourpres'i altıncı ve ycdmcı sırada yer aldılar. Üç Çin fılminin gişe başansı ise bir sürpriz olarak değerlendırildi. Doğan Krtapçılık'tan yeni pomanlar • Kültür Servisi - Doğan Kıtapçıhk iki yeni roman yayımladı. Aslen İstanbullu olup NewCWeansta yaşayan yazar Yeşim Ternar'm 'Rembrandt'ın Modeli' adlı romanı Esra Özdemir'in çevirisıyle yayımlandı. Yeşım Ternar, Rembrandt'ın bır yapıtında sırtı dönük olarak resmettiği bir adamdan yola çıkarak, romanınuı başkahramanı Samuel'i yaratıyor. Samuel'e bir yüz vererek okuru olağanüstü bir yaşamın tarihine sürüklüyor. Doğan Kitap'tan çıkan ikinci roman ise Emmanuele Carrere'nin 'Kar Tatili". Gönül Akgerman'uı çevinsiyle Dünya Edebiyatı dizısinde yayınlanan kıtap, okurunu, küçük yüreğinde nice korkular ve bastınlmış arzular banndıran ürkek ve utangaç çocuk Nicholas'nın dünyasma taşıyor. hternene neo-nazi şarkıları • BERLİN (AFP) - Almanya'da neo-naziler, yasadışı ırkçı ve Yahudi karşıtı şarkılan yayımlamak için Napster müzik sitesini kullanıyorlar. Aşağı Saksonya Anayasayı Koruma Ofisi Sözcüsü Hans-Ruediger Hesse. neo- nazilerin cinayete davet eden müziklerini internette özgürce yayımladıklannı belirtti.' Hesse, bu müzikleri internet üzerinden yayımlayan kişileri saptamanın çok güç olduğunu ekledi. Napster'ın stratejik ortağı olan E-Ticaret Grubu'ndan bir yetkili ise Napster'ın yalnızca teknik bır platform olduğunu ve yapüan yayınlann ıçeriğiyle ilgilenmediğıni belirtti. Dulcinea'da British Deep Beat-2 günteri gerçekleşecek I Kültür Servisi - Dulcınea Yapım'ın organizasyonunu yünıttüğü 'British Deep Beat- 2'DJ session'lan, Britanya'daki elektronik müziğin önde gelen isimlerini dınleyenleri ile buluşturmaya devam ediyor. îlki ekım ve kasımda düzenlenen etkinliğin ikinci ayağı ocak ayında ise Dj Cab ve Alison Marks özel DJ setleri ile dinlecilerin karşısında olacak. 5-6 Ocak saat 23.00'te Cafe Dulcinea'da olacak müzisyen. prodüktör, menajer ve Dj olan Dj Cap, 1980'lenn sonunda tngiltere'deki house müzik patlası ile birlikte dans müziğine gırmiş ve sekız yıl boyunca Londra kulüblerini dolaşarak house, trance/ techno, uplifting, house, garage, deep house ve old school türlerini tarz olarak benimsemış. 19 ve 20 Ocak'ta dınleyenleri ile buluşacak olan Alison Marks ise Müzik Mag'in 'Bedroom Bedlam' isimli yanşmasını kazanan ilk kadın DJ. Yakın zamanda Belçika, Mexico ve tsrail'de de performans sergileyen Alison, Danny Howells'ın yanı sıra, The Ministry of Sound'da ve The Gallery at Turnmills'te resident DJ'lik yapıyor. BUCÜN • KEREM GÖRSEV JAZZ BAR'da saat 23.00'te 'Selen Gülün Quintet' izlenebilır. (231 39 50) • BABYLON'da saat 23.00'te 'Kod Müzik 5. Yü Partisi'yer alacak.(292 73 68j
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle