Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 2000 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Milli Mutabakat
öyie görünüyor ki, önümüzdeki günlerde
"milli mutabakat hükümeti" formülü sıkça ko-
nuşulacak; Ankara kulislerinde bu görüş dile
getirilmeye başlandı bile.
Toplumlann güç dönemeçlerinde, yalnız satt
çoğunlukla yetinmeyip partamentodaki parti-
lerin çok büyük bir bölümünü bünyesine alan
bu tür formüllere, güç anlarda başka ülkeler-
de de rastlanıyor.
Böyle bir formül, yalnız güç ve çok sevimli
olmayan karariara toplumun büyük kesimle-
rini ortak etmenin ve çözüm için parlamento-
daki bütün potansiyeli harekete geçirmenin
yanı sıra, aynı zamanda meclis içi muhalefe-
ti azaltmayı sağlaması açısından da yararlıdır.
Bir zamanlar, rejim için en büyük sak»nca-
lardan biri olarak algılanan koalisyonlara da,
yalnız biz değil, dünyanın başka bazı ülkeleri
de, daha değişik gözle bakar okjular.
Nrtekim, Türkiye'de de 57. hükümetin ha-
talarıyla ve sevaplarıyla böylesine güç bir dö-
nemde bu kadar uzun ömürlü olabilmesini,
doğrusu üç partili koalisyon olmasına borçlu
olduğumuzu söyleyebiliriz.
Anayasa Hukuku Profesörü, Galatasaray
Üniversitesi Rektörü Erdoğan Teziç'in de be-
lirttiği gibi, Türkiye artık istikrannı koalisyon-
larda arayıp bulacak bir döneme ghmiş bulu-
nuyor.
Bu yüzdendir ki, milli mutabakat hükümeti
fikrini tartışmayı yadırgasmamamız gerekiyor.
•••
Ne var ki, yukarıdaki tanımdan da anlaşıla-
bileceği gibi, bu tür arayışlann sadre şifa ola-
bilmesi için, kimi öğelerin de vartığı zorunlu.
Her şeyden önce, partilerin toplumun belir-
li kesimlerini, belirli görüşleri gerçekten tem-
sil ediyor olmalan gerekir.
ABD istisnasını bir yana bırakırsanız, Batı
demokrasilerinde parti programlannın belirie-
yici önemleri vardır ve partiler, toplumun be-
lirli kesimlerinde temelde temsil edilirier.
Türkiye'de hangi partinin, toplumun hangi
kesimlerinin, hangi sınıflann çıkarianna önce-
lik verdiklerini saptamak güçtür ve partilerimi-
zin programlan, milletvekillerinin bile okuma-
ya değer bulmadıklan belgelerdir.
Durum böyle olunca, milli mutabakatın faz-
la bir anlam ifade etmesini beklemek boşuna-
dır.
Türkiye'de DYP ile FP'yi bugün varolan hü-
kümet formülüne ekleyerek ne elde edebile-
ceğimizi sanıyoruz ki?
Programa yenilik, canlılık getirecek herhan-
gi bir katkıları olacak mı bu partilerin?
Bu iki partinin de hükümete katılması, top-
lumun daha geniş kesimlerinin acı reçeteyi
kolay sindirmelerine yardımcı mı olacak?
•••
Programı hükümet tarafından hazırianma-
mış, ama IMF tarafından dayatılmış olan Tür-
kiye'de bütün partiler de bir araya gelse, ta-
banda bir mutabakat oluştunmak güç.
Zaten sorun böyle bir arayışın olmamasının
yanı sıra bir de, günü kurtarmanın ötesinde
politika oluşturamamaktan, bir programı so-
nuna dek yürütecek iradeye sahip bulun-
mamaktan kaynaklanıyor.
Şimdi, çıkardığı sesler böylesine bozuk
olan, notası bulunmayan orkestrayı geniş-
leterek ne elde edilebileceğini kestirmek ger-
çekten güç.
Hükümete yöneltilen eleştirilerin büyük bir
bölümünün haklılık payını görmezden gele-
meyiz.
Ama yine aynı şekilde görmezden geline-
meyecek olan husus, milli mutabakat
hükümeti gibi, belki başka demokrasilerde
geçerli olan formüllerin bizim sistemimizdeki
aksaklıklar yüzünden olumlu bir sonuç ver-
meyeceğidir.
Nafile formüller, nafile namazına benzerier,
hayırlı sonuçlar doğuramazlar.
İnsan Hakları Derneği
Operasyonlam
suç duyurusu
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Cezaevi
operasyonlannı başla-
tan Adalet, tçişleri ve
Sağlık bakanlıklan ile
operasyonlara katılan
güvenlik güçleri hak-
kında Izmir Cumhuriyet
Savcıhğı'na suç duyu-
rusunda bulunuldu.
tHD Izmir Şube Başka-
nı Günseli Kaya ile tu-
tuklu ve hükümlü ya-
kmlan suç duyurusu
başvurulannda, operas-
yonlann başlatılmasın-
dan sorumlu tuttuğu ba-
kanlıklar ve katılan gü-
venlik güçleri hakkında
soruşturma açılmasını
istediler.
tzmir Adliyesi önün-
de bir araya gelen tHD
yöneticileri ve aileler
yaptıklan açıklamada,
operasyonlann hukuka
aykın olduğunu. ope-
rasyonlarda ölen ve ya-
ralananlardan Adalet,
tçişleri, Sağlık Bakanlı-
ğı ile katılan güvenlik
güçlerinin sorumlu ol-
duklarını öne sürdüler.
Açıklamanın ardından
tHD tzmir Şube Başka-
nı Günseli Kaya ve aile-
ler, hazırladüdan suç
duyurusu başvurulannı
îzmir Cumhuriyet Sav-
cılığı'na verdiler. Kaya
ve aileler, suç duyurusu
başvurulannda şu iddi-
alarda bulundular:
"Operasyonlarda sa-
yreı halen belli olmayan
çok sayıda tutuklu ve
hükümlü öldürülmüş-
tür. Ölümlerin güvenlik
güçlerinin güç kuuaru-
mı sonucu yakdma, ateş-
li silahla vurulma ve
darp sonucu oluştuğu,
görevlilerin açıklamala-
nndan ve medyadanöğ-
renilmiştir. Yüzlerce tu-
tuklu ve hükümlünün
de benzer sebeplerden
dolayı yaralandıgı bflin-
mektedir. Ölenkrin
otopsisine avukatlan so-
kulmamakta, gizlice ve
ailelerinden habersiz
olarak defhedilmeye ça-
lışıkiığı bilinmektedir."
Nakillerin sürdüğü F tipi cezaevlerindeki uygulama netlik kazanmadı, tepkiler sürüyor
'Amaç, bireyi ve örgütü yok etmek'tstanbul Haber Servisi - Türki-
ye genelinde toplam 20 cezaevi-
ne yönelik gerçekleştirilen ope-
rasyonlann öncesinde ve sonra-
sında tutuklu ve hükümlülerin F
tipi cezaevlerine nakilleri sürer-
ken, bu cezaevlerindeki uygula-
manın nasıl olacağı henüz netlik
kazanmadı.
Terörle Mücadele Yasası'nın
16. maddesindeki "Tutuklu ve
hükümlülerin irtibaüna, haber-
leşmesine engel olunur" hükmü-
ne dayandınlan F tipi cezaevleri-
ne, tutuklu ve hükümlü yakınla-
n başta olmak üzere sivil toplum
kuruluşlan, barolar ve tabip oda-
lan karşı çıkıyor ve bu cezaevle-
rini insan haklanna aykın olarak
nitelendiriyorlar.
Kamuoyunda uzun süredir tar-
tışılan 'F tipi cezaevleri'nde tek
kişilik hücreler 10 metrekare. 2
katlı 3 kişilik hücreler ise 50 met-
rekareden oluşuyor. Tek kişilik
hücrelerin üç tanesi 50 metreka-
reden oluşan havalandırmalara
açılıyor. Bu cezaevlerinde 100
metrekarelik kütüphane ve 240
metrekarelik çok amaçlı salon
bulunuyor. 2 bin 308 metrekare-
lik kapalı alan üzerinde kurulan
F tipi cezaevlerinın her biri 360
tutuklu ve hükümlü için proje-
lendirümiş. Ilk etapta bu cezaev-
lerine 4 bin tutuklu ve hükümlü-
nün sevk edilmesi planlanıyor.
Yüksek güvenlik sistemiyle
yönetilmesi öngörülen F tipi ce-
zaevlerine nakillerin yapılmasına
karşın uygulamanın nasıl olaca-
ğı henüz netlik kazanmadı.
F tipi hakkındaki görüşler
Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türfc F tipi cezaevleri yasa ge-
reği kurulan yerlerdir. Tüm ce-
zaevlerini koğuş sisteminden o-
da sistemine dönüştürmek istiyo-
ruz. Böylece cezaevlerindeki be-
lirli örgütlerin hâkimiyetine son
verilecektir. F tipi cezaevleri Av-
rupa standartlannda tutuklu ve
hükümlülerin en iyi koşullarda
yaşamasım sağlayacak şekilde
inşa edildi.
tstanbul Barosu Başkaru Yü-
cel Sayman: F tipi, koğuş sistemi-
nin alternatifı değil. F tipi ceza-
evlerindeki kütüphane, çok
amaçlı salon gibi ortak kullanım
alanlanndan kimlerin, nasıl ya-
rarlanacağı açık değil. Bu ceza-
evlennde tutuklu ve hükümlüle-
rin yemekleri, görmedikleri kişi-
ler tarafından, göbekleri hizasın-
da bir delikten alınacak. Ortak
yemekhane yoksa ortak yaşam
yok demektir. Bu, izolasyonun en
belirleyici özelliğidır. Ortak me-
kânlar dedikleri yerler bir yalnız-
laştırma aracı aslında. Ortak me-
kânlann hepsi, başkalannı gös-
terip, onlarla irtibat kurulmasını
engelleyerek kişiliksizleştirme-
nin başka bir yolu.
Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer:
F tipi hücre değil, oda sistemidir.
Tutuklu ve hükümlüler geceleri
bu odalarda yatıyor, ama gündüz-
leri cezaevinin kültür, eğitim, s-
por olanaklanndan yararlanıyor-
lar. Oda sisteminin amacı da bu-
dur. Cezaevleri ve infaz sistem-
leri konusunda ABD'de araştır-
malar yapan Melda Türker: F tı-
pı cezaevleri hücrelerden oluşu-
yor. Cezaevlerinde tutuklu ve hü-
kümlüler için normal koşullar
oluşturulmalı. tnsan Haklan Der-
neği (tHD) tstanbul Şubesi Baş-
kanı Eren Keskin: F tipi cezaev-
len insan haklanna aykındır. Bu
cezaevlerinin yapılmasındakı a-
maç, bireyi ve örgütlülüğü yok
etmektir.
Miişteşar Tokucoglu
'Müdahale
etmeyene
soruşturma'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Sağlık Bakanlığı Müsteşan Haluk
Tokucoglu, ölüm orucu ve açlık
grevindeki tutuklu ve hükümlülere
müdahale etmeyen hekimlerin mes-
leğin gereğini yerine getirmemiş
olacaklannı savunarak "Hakkmda
soruşturma açılır" dedi.
Sağlık Bakanlığı Müsteşan Ha-
luk Tokucoglu, dün Sağlık Bakan-
lığı Sağlık Projesi Genel Koordina-
törlüğü'nce, Devlet Konukevi'nde
düzenlenen "Türkiye'de Standart
Tanı ve Tedavi RehberKk Geüştiril-
mesj" toplantısı öncesin'de gazete-
cilerin sonılannı yanıtladı. Toku-
çoğlu, hastanelere kaldınlan eylem-
cilerin tedaviyi kabul etmedikleri-
nin anımsatılması üzenne, kışılenn
kendi iradesiyle tedaviyi reddedebi-
leceklerini söyledi. ölüm sınınna
gelen tutuklulara müdahale edilme-
si gerektiğini belirten Tokucoglu,
"Hayati tehlike sınınna geldikten
sonra veya kalıcı organ hasaıian
ohışacağı anlasıldıgı zaman, kişi is-
temese de müdahale edilmesi gere-
kir. Bu, insanhk, doktorhık venp eti-
ği gereğidir" dedi. Doktorlann tu-
tuklu ve hükümlülere müdahale et-
memesi durumunda hekimlik mes-
leğinin gereğini yerine getirmemiş
olacaklannı kaydeden Tokucoglu,
"Bu hekimin yeminineaykın davra-
nış olur, hakkında soruşturma açı-
hr. Bu görevi ihmal olur" dedi.
Sonatçüar: Olüm nedenleriaydınlansut
Sanatçı ve aydmlar, cezaevlerine düzenlenen
operasyonlann, siyasal yönetinün hoşuna
gftmeyecek düşüncelere sahip olan kişileri
"sindirme, susrurma, yok etme\e" yönenk
olduğunu söyledüer. Sanatçılar,"Toplumun,
ölüm nedenleri, kayıplar. yarahİar ve sevkler
hakkında kesin rakanüarla bUgUendirUmesini
talep ediyoruz*" dediler. Cezaevlerindeki açlık
grevlerinin ölüm oruçlanna dönüşmesinin
ardından "Sanatçılar Cirisimi'" adı alünda
örgüUenen, aralannda Ataol Behraınoğlu, Edip
Akbayram, Bilgesu Erenus, Halil Ergün,
Menderes Samancuar, Mümtaz Sevinç, Ferhat
Tunç'un da bulunduğu sanatçı ve aydmlar,
cezaevi operasyoıuanyla ilgfli olarak dün Ruhi
Su Vakfi'nda basm açıklaması yapnlar.
Sanatçılar Nur Sürer. Orhan Alkaya, JüUde
Kunri, Suavi, Ferhat Tunç ve Mahmut Gökgöz,
güişim adına oluşturulan basm bikürisindeki
pasajlan su~a\la okudular. Suavi, pankart asan
ögrenciyi terörist ilan eden, gösteri yapan
memuru coplatan ve cezaevlerine silaîıh saldınyı
düzenleyen düşünceye her rüriü karşı çıkışın
bedeimin "her türden F tipi", bir başka deyişle
"IMF tipi cezaevleri" olacağını savımdu.
(Fotoğraf: KADER TUĞLA)
TTB, ölümlerde sorumluluğun hekimlere atılmak istendiğini belirtti
4
Tıbbi müdahale baştah yapdbyor'
Haber Merkezi - Türk Tabipleri Birliği
(TTB) Merkez Konseyi, açlık grevleri ve
ölüm oruçlan sürecinin gerçek zemininden
kaydınlarak "hekimlik uy gulaması" tartış-
masma dönüştürülmesine tepki gösterdi. T-
TB Genel Sekreteri Eriş Bilaloğlu, sağlığa
ve yaşama zarar veren bir eylemin hekim-
lik değerlerinin temel çıkış noktasına ters ol-
duğunu ve hekimlerce kabul edilemeyece-
ğini belirterek "Gerçek anlamrykt, kuietil-
memiş anlamıyla 'tıbbi müdahale' zaten bu
sürecin başmdan beri yüriitülmektedir ve
bunun ne anlama geldiğini hekimler bilmek-
tedü"" diye konuştu. Bilaloğlu, tartışmayı
hekimlere yönlendirme girişimlerinin alrın-
da "bir şeyleri gizleme" çabasının yattığmı
savundu.
Bilaloğlu, hekimliğin "meskketikuygu-
Uması kurallanna" uygun biçimde yürütül-
mesi gerektiğini kaydetti. Bilaloğlu, yaşa-
nan sürecin sonucunda ortaya çıkabilecek
ölümlerin tamamımn hekimlere "fatura"
edilmesinin altyapısının oluşturuknaya çalı-
şıldığmı söyledi.Kamuoyunda "hekimler
müdahale etmiyor ve ölümlere izin veriyor"
atmosferini yaratmaya çalışanlara tepki gös-
teren Bilaloğlu, TTB'nin sürecin başmdan
beri savunduklannın "kendindenmenkulve
bir günde ortaya çıkmış" görüşler olmadı-
ğını vurguladı.
TTB üyesi uzman hekimlerden oluşan he-
yetlerin Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türk'ün izni, tutuklu ve hükümlülerin de is-
temi üzerine bu süreçte bulunduklanm an-
latan Bilaloğlu, muayene edilen 135 kişinin
günlük raporlan, beyanlan ve tutanaklanmn
ellerinde olduğunu bildirdi. Adalet, tçişleri
ve Sağlık bakanlıklanHca kamuoyunu tat-
min edecek düzeyde, bütünlüklü bir açıkla-
ma yapılmadığını, kendileri de dahil olmak
üzere kamuoyunun bilgilendirihnediğini be-
lirten Bilaloğlu, "Bugün hastaneierdeki du-
rum hakkında TTB arzu edilen düzeyde net
bügUere sahip değildir. Ancak anlaşıldığı ka-
danyla hekim-hasta ilişkisine uygun olma-
yan ortamlar yaşanmakta. Bu durum hak-
kmda Sağlık Bakanhğı derhal açıklama yap-
malıve düzeitümesini sağlamahdır" dıye ko-
nuştu.
Bilaloğlu, tçişleri ve Sağlık bakanlannın
ölüm orucu ohnadığı yönündeki açıklama-
lanna ilişkin değerlendirmelerinin soruhna-
sı üzerine, böyle bir kuşku varsa ellerindeki
hekim raporlarmı hemen açıklamaya hazır
olduklannı söyledi. Öte yandan dünkü Sabah
gazetesinde, tzmir Atatürk Hastanesi'ne kal-
dınlan 6 ölüm orucu eylemcısinde 'ölüm
onıcunun etküerinin göriUmediği1
raporu
yazdıklanna ilişkin haberde adlan geçen dört
hekim, açıklama yaparak haberi yalanladı.
İHK'de operasyon tartışması
'Komisyonun
görevi devleti
haklı çıkarmak
değildir'
• FP'li Bekaroğlu, "Meclis
komisyonunun görevi bu tip
operasyonlarda insan haklan ihlallerini
önlemek ve varsa ihlalleri tespit ederek
sorumlular için gereğinin yapılmasmı
sağlamaktır" dedi.
ANKARA (CumhuriyetBürosu)-Cezaevle-
rindeki açlık grevi ve ölüm oruçlannı sona er-
dirmek için arabuluculuk görevi yapan TBMM
tnsan Haklan Komisyonuüyesi FP'li Mehmet
Bekaroğlu yetkililerin yapılan operasyonla il-
gili çelişkili açıklamalannın kuşkulan arttırdı-
ğını ve "dezenlbnnasyon'' izlenimi yarattığını
söyledi. Bekaroğlu. tnsan Haklan Komisyo-
nu'nun öncekı gün yaptığı ve kendısinin katıl-
madığı toplantının ardından yapılan "Müdaha-
leinsan haklannatersdüşmemistir" açıklama-
smı "talihsizlik" olarak nitcledi. Bekaroğlu,
"Komisyonun görevi devletin yapmış oktuğa
operasyonlan haklı çıkarmay a yönelik açıkla-
maiar yapmak değildir. Komisyon butipope-
rasyonlarda insan haklan ihlalerini önlemek ve
varsa ihlalleri tesbh ederek sorumlular için ge-
reğinin yapümasını sağlamaktır" dedi.
'Kaosa dönûşmesin'
Mehmet Bekaroğlu, düzenlediği basın top-
lanüsında cezaevlerindeki ölüm oruçlannın gö-
rüşmelcr yoluyla sona erdırihnesi gerektiğini
ancak siyasi iradenin müdahale karan aldığım
belirterek "Şimdi yapılacakiş müdahalenin da-
ha fazla can kaybı ve kaosa dönüşmeden bitirit-
mesidir" dıye konuştu. Başta tutuklu ve hü-
kümlü aileleri olmak üzere kamuoyunun ope-
rasyonlaria ılgılı açıklamalardan tatmin olma-
dıklannı kaydeden Bekaroğlu, Adalet, tçişleri
ve Sağlık Bakanlığı'nın birbiriyle çelişenaçık-,
lamalannın kuşku uyandırdığını söyledi. Beka-
roğlu, "Devlet yasaîara uygun operasyon yapı-
yorsa dezenformasyon kuşkusunu uyandıran
hareketlere ve psikolojik savaş y öntenılerine ge-
rek yokrur. Ölüm orucu yapanlann sağuk du-
nımlan,ölüm orucu yapıp yapmadıklan konu-
su uzman kurulus Türk Tabipleri Birügi'ne bı-
rakümabdu-^dedi.
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ın F tipi
cezaevlerinin yapısal ve hukuki düzenlemeler
yapılmadan açılmayacağı yönündeki sözünü
tutmasmı isteyen Bekaroğlu. şunlan söyledi:
"Operasyonlaıia ilgüi incelemeler ve deKUerin
topİanmasıtitidikkyapılmahdır.ÖAenikfcotop-
siler oünak üzere yapılan inceiemelerde avu-
katlar hazır bulundurulmahdu". Kimse hukuk
içinde hareket erme çağnianndan rahatsız ol-
mamabdır. tnsan haklansavunuculan görevle-
ri gereği çoğu zaman devletin icraatlannı göz-
lem ahma ahnak zonında kahnakta, devtete
ltaı^bireyinhaklaruunpesinedüşnıektedicBu
konumlan dolayısıyia insan haklan savunucu-
lannı devlete düşman olarak göstermek yanhş-
dr. İnsan haklan sav unuculannın devlet ve gü-
venlik güçlerinin karşısında, onlann düşmam
olarak gösterümesi yanoşör."
Bekaroğlu. tutuklu ve hükümlü yakınlannın
bilgi alma zorluklannın aşılması için komisyo-
nun ilgili bakanhklarla ışbiriiği yaparak bir bil-
gi merkezi oluşturması gerektiğini söyledi.
Bakanlıklara yazı yazju'dı
Bu öneriyi komisyon başkanı Hüseyin Ak-
gûl'e de ilettiğini belirten Bekaroğlu ilgili ba-
kanlıklara yazı yazıldığını kaydetti. Bekaroğ-
lu, mahkumlann gerçekten açlık grevi yapma-
dtklan yönündeki açıklamalann "abesoiduğu-
no" belirtti. Komisyonun operasyonlarla ilgi-
li bir inceleme yapmasmın yararlı olacağım
kaydeden Bekaroğlu. "Ancak daha önce hazır-
lanan ve Ulucanlar'daki operasyonla ilgili açık
suç duyurulannın yapıknğı rapor TBMM raf-
lannda kalmıştır. Hiçbir yetkili raporu ve suç
duyunılannı dikkate almamışrır" dedi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
30'a yakın insanın öldüğü, 20 ce-
zaevinin yakılıp yıkıldığı, yüzlerce tu-
tuklu ve mahkûmun yaralandıgı bir
devlet operasyonunun ardından
Adalet Bakanı "Kayıp beklediğimin
albnda" diyor. Bunun söyleyen bir ül-
kenin Adalet Bakanı, yani adaleti
gerçekteştirmekle görevli bakan. De-
mek ki operasyonun daha fazla ca-
na mal olması pahasına, bu operas-
yonu hazırlamış.
Üstelik bu operasyonun adı da
"Hayata Dönüş." Ne oldu bu operas-
yonun sonunda? Devlet, kendi ceza-
evlerini yeniden ele geçirdi. Devletin
güçleri üç gün boyunca ne yaptı?
Kendi inşa ettiği 'kaçılamaz', 'ulaşı-
lamaz' cezaevlerinin duvarlannı yık-
tı, hayatı kendisine emanet ediimiş
tutuklu ve hükümlüleri bombaladı,
biber gazı sıktı. Ölü sayısı, resmi
açıklamaya göre 26, yaralı sayısı ise
iki yüze yakın. Maddi hasar trilyonla
ölçülüyor.
Kayıp Beklediğinin Altındaymış
Bütün bunlar ne için yapıldı? Olüm
orucundaki mahkûm ve tutuklular öl-
mesin diye. Bunun kabul edilebilir,
mantıklı bir yanı olabilir mi? Tutuklar
oruçta ölmesin diye onlardan
24'ünün ölümüne, onlarcasının yara-
lanmasınayol açacaksın. Üstelik ço-
ğunluğu da ölüm orucunu sürdür-
meye devam edecekler. Yaralanan-
lar ve ölüm orucunda olanlann da
daha yeni ölümleri davet etmeyece-
ğini kim iddia edebilir?
Bunlar operasyonun maddi bilan-
çosu. Birde ruhlarda, bilinçlerde ya-
rattığı manevi hasar var. 0 daha bü-
yük. Bir kısım insan, TV kanalları ve
basın yoluyla bir grup insana karşı
şartlandınlıyor. Onlann hepsi öldü-
rülse iyi olacakmış gibi bir hava ya-
ratılıyor. Diğer yanda, tutuklu ve
mahkumlann yakınlan, aileleri, onla-
ra kendilerini yakın hissedenler ise
öfke ve hayal kınklığı içinde.
Önceki gece Taksim'de TV kame-
ralarına yansıyan bir görüntü vardı.
Yüzlerce insan ellerinde mumlarla bu
olayı banşçı şekilde protesto ediyor-
lardı. Polis bir hınçla bunlann üzeri-
ne sürüldü. Sokaklarda vahşi bir ko-
valamaca başladı. Kaçan bir kısım
gençler taşlarla dükkânlann camla-
nnı indirmeye giriştiler. Bir kısmını po-
lis yakaladı. Yarın devlet güvenlik
mahkemesinde bunlar "terör örgü-
tü üyesi" olduklan iddiasıyla yargıla-
nacaklar ve F tiplerine konacaklar.
Yaşadığımız bunca deney bunu ka-
nıtlıyor. Kısır döngü sürüp gidecek.
Bakın af çıktı, katil çıkıyor, banka
boşaltan affediliyor, afış yapıştıran,
sokakta gösteri yapan, pankart asan
genç içeride kalıyor. Ölüm oruçların-
da, cezaevi operasyonlarında yaşa-
mını yitiriyor. Devlet ise "Ben cezaev-
lerini teröristlerden kurtardım" diye
övünüyor. Alıp zaten dört duvar ara-
sına koymuşsun. Her tarafını dikenli
tellerle çevirmiş, çevresine askeri bir-
likler yerleştirmişsin. Onlan kendi is-
tediğin düzene sokmak için bu kadar
vahşi bir saldınya gerek var mıydı?
Devletin bütün birimleri topu topu bin
kişiye yakın ve 20 cezaevine yayılmış
dört duvar arasına kıstırılmış tutuklu
ve mahkûma devlet otoritesini kanrt-
lamak için, akıl almaz bir operasyon
yapıyor ve tutuklu ve mahkûmlan
"yaşama döndür"düğünü söylüyor.
Bununla övünüyor. Adaletten sorum-
lu bakan ise "az bile öldü" diyor.
Inanın, günlerdir acı içinde bu ope-
rasyonlan izliyorum. Bu ülkeye yön
veren anlayışın ceberrutluğunu yüre-
ğimin derinlerinde duyuyorum. Işin
acı yanı, toplumsal bir histerinin "Oh
olsun, bak devlet kendisini kanıtla-
dı" dediğini duyuyorum ve kahrolu-
yorum. Kimisi (slamcı, kimisi liberal
olduğunu, kimisi devletçi olduğunu
söylüyor. Aralannda tam bir "milli
mutabakat" oluşmuş durumda.
"YaşşaU" diyorlar, "Geç kaldın be as-
lanım" diyorlar.
Evet, şimdi onlan F tipi cezaevine
koyduk. Ellerine kelepçeyi taktık. Bir-
birleriyle haberleşmelerine engel ol-
duk. Artık "eğitebiliriz", "hadlerini bil-
direbiliriz", "susturabilihz." Hatta, bi-
rey ve örgüt ilişkisini de tartışabiliriz.
Türkiye çok demokratik bir ülke ya.
Sendikalarımız var, etkili sivil toplum
örgütlerimiz var. Gerçeğin peşine ko-
şan gazetecilerimiz var. Gazamız
mübarek olsun.
Şimdi Banu Alkan'a. milyar ge-
tiren yanşmalara, değişen MHP'ye
dönebiliriz. "Az bile öldüler."