Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 ARAUK 2000 PAZAR
8 HABERLERIN DEVAMI
Istanbul
Edime
Y 11 Sinop
PB 7 Samsun Y 14 Mersin
Kocaelı _Y 12 Trabzon Y 13 Dıyarbakır
Çanakkale PB 11 Gıresun
femir PB 15 Ankara
Manisa PB 11 Eskişehır
Aydın PB 16 Konya
Denizli Y 14 Sıvas
Zonguldak Y 11 Antalya
Y 12 Şanlıurfa
9 Mardin PB
7 Siirt PB 6
9 Hakkâri PB
9 Van
Y 17 Kars
Oslo
Marmara'nın doğusu,
İç Ege, Akdenız, iç
Anadolu. Karadenız.
Doğu Anadolu'nun g =•
kuzey ve batısı ile Gu- neisınKı B a
neydoğu Anadolu'nun Stockholm B 5
batısı yağmurvesağa- Londra B 5
nakyağışl. dığeryer- Amsterdam B 7
ler parçalı bulutiu ge-
çecek. Hava sıcaklığı ,
kuzey kesimlerdeaza- Parıs
8
lacak, dığer yerterde Bonn
değişmeyecek. Münih
Berlin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
v
PB
B
B
B
PB
Y
PB
1
5
10
6
13
g
12
16
8 Zürih Y 7 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Trflis
Kahire
K
PB
K
Y
PB
K
B
B
1
9
-7
8
7
-5
12
18
PB 13
<V
Parçaiı bulutiu İ Ststı k
Çok bulutiu . Yağmurlu Sulu kar . Gök gürijitülü
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
Üstelik, yasanın çelişkiler yumağı olduğuna ömek-
lerie dikkatleri çekti. O kadar ki; iade gerekçesinin 4.
sayfasında şöyle bir ifade yer alıyor: "Yasada, buna
benzer çelişkiler içeren pek çok ömek vardır."
Medis'te veya iktidar partileri bünyelerinde kuşku
yok pek çok hukukçu bulunuyor.
Hukuksal hatâlarını yüzeye çıkardığı için Cumhur-
başkanı'nı neredeyse hasım gören Başbakan Ecevit
ve ortaklannın ne kadar hukuk bilgisinden yoksun ol-
duklannı veto gerekçesinde Çankaya kanrtlıyor.
Kısacası veto Çankaya'dan hükümete, hatta TB-
MM'ye hukuk dersi!
Genelde bütün manşetler Çankaya'nın bu karan-
nın halkın tepkisine koşutluğunu işledi.
Hükümette bir önde iki geride olan sorumlularsa ve-
toya mazeret bulmaya çabaladılar.
Erbakan nedeniyle vetoya karşı çıkacağı sanılan FP
lideri Recai Kutan bile, "şahsen bu sonucu bekledl-
ğini" söyledi.
MHP "rahatsız" değildi. DYP kararı yerinde buldu.
Vetoya olumlu bakanlar saydıklanmızta sınırlı kalma-
dı:
Yasayı kâğıda döküp Bakanlar Kurulu'na sunan, bu
içerikteki affı sonuna kadar savunan Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk, vetodan sonra ekranlara çıktı ve
söytediğine güler misiniz ağlar mısınız, bilemiyorum
ama:
"Cumhurbaşkanı'nın vetosunda 'haklı bulduğum
yönler' var" dedi.
Hazırladığı ve savunduğu yasayı delik deşik eden
vetoyu savunan bir Bakan?
H. S. Türk, cumhuriyet tarihinde böylece bir ilk ke-
ze imza attı. Kutlu olsun!
Oysa, bir bektenti vardı veto gecesi:
*Adalet Bakanı'nın istifası!"
Rahşan, Rahşan; 'Müjde'!
Tabii, Bakan Türk görevinin başında olduğunu açık-
ladı ve tabii, bir gerçek bir kez daha söz oldu, soru ol-
du, kulisleri dalgalandırdı:
"Adalet Bakanı ne zaman istifa etmez?"
Birinci örnekte Içişleri Bakanı'nın Uşak Ceza-
evi'ndeki olaylan çok önceden yazıyla bildirmesine
karşın geregini yerine getirmedi.
Ikinci örnekte Rahşan Hanım, affın gerçek sahibi
Adalet Bakanı'nı by-pass ederek aracılar kanalıyla ya-
saya katkıda bulundu. Bu iki örnekte de:
H. S. Türk; kottuğunu koruyarak "Adalet Bakanı ne
zaman istifa etmez?" sorusunu yanıtladı. Bugün de
aynı yolda!
Ne ki istifasına yardımcı olanlann başında vetoya bir
başka gerekçe koyan Cumhurbaşkanı Sezer geliyor.
Bakan Türk'ün, Türkiye koşullarına uygun olmayan
dayanaklarla öne sürdüğü "Boşaltarak cezaevleriso-
rununa çare bulma" sloganına, "hukuki olmayan dü-
şünceler" diye karşı çıktı.
H. S. Türk; "ne zaman istifa etmeyeceğini" sapta-
yacak başka arayışlar içine girdi: Vetolu yasayı Çan-
kaya'ya iade etmek!
•Bakan'ın öngörüşü, Ecevit ve ortaklan için bulun-
maz Hint kumaşıydı.
Ecevit dünkü liderlertoplantısından sonra; mutluluk-
tan uçtuğu izlenimini veren, zafer kazanan bir komu-
tan edasıyla, elbette yüzünde gülücükler oynaşarak:
"Vetoya uğrayan af yasasını Köşk'e iadeye karar
verdiklerini" açıkladı ve.. ve Rahşan Hanım'ı rahatlat-
tı!
Vırgülünü değiştirmeden Köşk'e çıkacak olursa af
yasasını Çankaya'nın artık onaylamaktan başka ya-
pacağı bir işlem kalmıyor.
Bakalım Meclis'te bu konuda gelişmeler nastl ola-
cak?
Ya da zorunlu bir değişiklik, ömeğin bir virgülün ye-
ni bir vetoya zemin hazırlama olasılığı yok mu?
TBMM bir kez daha kimliğini araştıracak.
Hukuksallığa mı yoksa toplumun karşı çıktığı Ece-
vit inadını içeren afyasasına mı yan tuttuğunu hep bir-
likte göreceğiz.
TBMM'de deprem
ihcdesi tartışması
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - FP Kahra-
manmaraş Milletvekili Ati
SezaL deprem bölgesinde-
ki yatınmlar için açılan
ihalelerde MHPTilerin et-
kin olduğunu savundu.
Depremzede hak sahiple-
ri 1.5 yıldan beri kalıcı ko-
nutlara geçemezken Ba-
yındırlık ve tskân Bakanı
Koray Aydın, "Depremin
enkazmı S ayda kaldırdık.
Kalkmayan enkaz yok. Bu
iş basarümıstu-" dedi.
Bayındırhk ve Iskân Ba-
kanlığı ile Sağlık Bakanlı-
ğı'nın TBMM Genel Ku-
rulu'ndaki bütçe görüşme-
lerinde deprem bölgeleri-
nin yatınmlan da günde-
me geldi. FP'li Sezal.
MHP Genel Başkanı Dev-
letBahçeli'nin "lhalelere
glren MHP'lileri yaka-
nm" dediğini anımsatarak
"MHP'ffler ihalelere giri-
yor, töreter mi değjşti" de-
di. MHP milletvekillerinin
"Saçmalama" diye tepki
göstermesi üzerine Sezal,
sözlerini "Sadcce bu ka-
dar değiL Biri aldığı ihale-
yi aynı gün yüzde40 ile baş-
kasına devrediyor. Ayrıca
keşif bedetinin 2 kan ile ek
sörieşme yapılıyor. Bu,
dünyanın neresinde görül-
müş? İhalelerde düğmeye
basan var" diye sürdürdü.
Bütçe görüşmelerinde
Başbakan Bülent Ecevit'ın
yaşı ve sağlık durumuyla
ilgili tartışmalara MHP'lı-
ler de tepkı gösterdiler.
MHP Trabzon Milletve-
kili Orhan Bıçakçıoğtu.
deprem bölgesinde yatan
Bayındırlık Bakanı'nı
eleştirenlerin "yahdaotur-
dugunu" söyledi. Bıçakçı-
oğlu, DYP'lilere tepki gös-
terirken u
Başbakan"uı ya-
şıyla, sıhhaü'v le uğraşacak-
sınız, ömrünün 40 vıhnı si-
yasete vermiş, kendisinin
bir aile fotoğrafi dahi ol-
madığını unutacaksınız.
Bu millet bu milktin den-
gesini bozan babayı da ho-
cayı da tanryor, bacıyı da
taiuyor" dedi. DYP Grup
Başkanvekili Turhan Gü-
ven'in sataşma olduğu ge-
rekçesiyle söz istemesi
üzenne, oturumu yöneten
TBMM Başkanvekili Ali
Ihksoy. "Sataşma yok. Ya-
lıda oturmak ayıp mı. en
doğal hakkmız" görüşünü
dile getirdı. Israr ederek
kürsüye gelen Güven'in
"Üç genel baskan bu ak-
şam toplandı, Aponun
asümayacağına tescil kara-
n verdOer. Siz bununla uğ-
raşm" sözlerine Ihksoy,
" Yahya getin Sayın Güven,
yalıyla ilgili söz istediniz"
diye müdahale etti. Turhan
Güven,
tt
Gecekondudada
oturur, yaiıda da_. Eğer
gayri meşru edinmişse o-
nun hesabı sorulur, sorun.
Hepsi araştınldı. Hiçbiri-
nin aslı esası olmadığı
mahkeme karanyla sabit"
diye konuştu.
Türkiye AB'yc güvenmiyor
• Baştarafi 1. Sayfada
dığını söyledi. <- '
AB'nin NATO'dan yollannı
ayırmak için oluşturmaya başladı-
ğı AGSK konusunda Brüksel'de
yaşanan yoğun tartışmalar, Türki-
ye'nin güvenlik çıkarlanmn konın-
madığı bir çözümün olanaklı ol-
madığını dagösterdi. Türkiye'nin
bu kadar kararlı olmasının ardında
yatan en önemli nedenlerden biri
ise 'güvenlik konulannda AB'ye
gûvenilmemesi" Bosna ve Koso-
va'da yaşanan çatışmalarda ABD
ve NATO'nun müdahaleleri so-
nunda çözüm bulunduğunu anım-
satan bir Dışişleri yetkilisi, "Tür-
kiye'nin güvenliğüıi ilgilendiren
bölgesel bir çanşmaya AB'nin mü-
dahale edebileceğini kim garanti
edebflir?" dedi. Yetkili, Azerbay-
can ya da başka bir bölgede yaşa-
nacak bir çatışmada AB'nin devre-
ye girip girmeyeceğine ilişkin bir
öngörüde bulunamadıklannı kay-
dederek, bu durumun ileride gü-
venlik konulannda Türkiye'nin
'yalnız' kalmasını yaratabilecek
olumsuz gelişmelere neden olabi-
leceğini kaydetti.
Başbakanlık'ta, Milli Savunma
Bakanlığı-Genelkurmay Başkanlı-
ğı ve Dışişleri Bakanlığı'nca oluş-
turulan kriz komitesinde yapılan
değerlendirmeler de aynı yönde.
Türkiye'yi en az 10 yıllık bir sü-
re için genişleme planlanna alma-
yan AB'nin oluşturacağı 'güvenlik
şemsiyesi'nin Türkiye'yi ve bölge-
sini ne kadar kapsayacağı, üzerin-
de durulan bir soru. Nice Doru-
ğu'nda alınan karara göre AB, NA-
TO'nun harekât planlama olanak-
lanna 'güvenceü ulaşun hakkı' ka-
zanacak. 'Otomatiğe' bağlanacak
bu hak kapsamında AB, 60 bin ki-
şilik acil müdahale gücünü oluştu-
racak ve ittifakın her türlü olana-
ğından yararlanacak.
Buna karşın AB, operasyonlarla
ilgili her türlü karan AB Konse-
yi'nde alacak Türkiye gıbi Avnıpa-
İı NATO müttefikleri ise operas-
yonlara katılmalan durumunda sa-
dece 'daıuşma mekanizmalannda'
yer alacaklar Yani Türkiye, kendi
ulusal güvenligini ilgilendiren ko-
nularda söz sahibi olamayacak.
NATO dışişleri bakanları konse-
yi sonuç bildirgesinde, 'Her şey
onaylanmadıkça hiçbir şey onay-
lanmış saydmaz' ilkesine yer veri-
lerek Washıngton Donığu'nda alı-
nan kararlara atıfta bulunuldu. Tür-
kiye'nin engellemesi nedeniyle
NATO'nun bir karar alamaması.
NATO-AB göriişmelerinin başla-
ması için de bir engel oluşturuyor.
ABD. bu konudaki ilk görüşmele-
ri gelecek hafta Washington'da ya-
pılacak ABD-AB Doruğu'nda ele
almayı planlıyordu. Ancak bu ko-
nunun George Bush döneminde
yeniden ele alınacağına kesin göz-
le bakıhyor.
AB, NATO ile ilişkilerin Isveç
dönem başkanlığında, olmazsa
Belçika dönem başkanlığı sırasın-
da tamamlanmasını bekliyor. NA-
TO ise bundan sonraki ilk dışişle-
ri bakanları toplantısını mayıs
ayında Budapeşte'de yapacak. Ta-
raflar arasında daha önce ortak bir
yol bulunmaması durumunda NA-
TO-AB ilişkılerinin 2001 sonunda
çözülmesi bekleniyor.
Ankara'da dün memnunluk ya-
ratan bir olay ise ABD Dışişleri
Bakanı Albright'ın açıklaması ol-
du. Albright, "Türkiye'nin duyar-
hlıklannın anlaşıldığını \v Türk hü-
kümetinin rahatlanîması gerektiği-
ni" kaydetmışti.
"Türkiye'nin ka\gılannı anbyo-
ruz. Bu ülkenin coğrafi konumu
farklı ve önemli. Çözümü zor so-
runlar ^r. Türkiye tatmin edilme-
n, rahatlanunah. Adım adım ilerle-
necek" dıyen Albright, "Türkler
roUerinüı önemli olduğunu, görüş-
lerini dikkate aldığunızı anlamab-
Ur" diye konuşmuştu.
Diplomatik kaynaklar, 2 günlük
yoğun tartışmalara karşın Was-
hington'dan gelen bu mesajın An-
kara'nın pozisyonunun anlaşılma-
sı ve ileride olumlu bir çözüm bu-
lunması açısından da önemli oldu-
ğunu kaydettiler.
NATO Dışişleri Bakanlan Top-
lantısı'na katılan ve dün akşam yur-
da dönen Dışişleri Bakanı tsmail
Cem, Atatürk Havalimanı nda yap-
tığı açıklamada, Türkiye'nin men-
faatını önde tutan politikanın, hiç-
bir şekilde AB ve NATO karşıtı ol-
madığını söyleyerek "Biz bilakis
AB-NATO ifişkflerinin, Türkiye'nin
menfaatını gözeten bir çerçevede
gerçekleşmesini istiyoruz. Son top-
lannda bu amacın yolunu kola> laş-
nrdık" diye konuştu.
Toplantıda mevcut koşullar çer-
çevesinde iyi bir sonuç ahndığını
belirten Cem, NATO olarak zama-
na ihtiyaç bulunduğunu ortaya koy-
duklannı dile getirdi. Cem, sonuç
olarak üzerinde uzlaşılan konunun,
"NATO ve AB arasında önümüzde-
Id dönemde temaslann ve müzake-
rekrin devamı" yönünde olduğunu
beluiti. Önlerinde bir müzakere sü-
reci olduğunu söyleyen Cem, bu sü-
reçte kendilenni daha ıyi anlatacak-
larını ve istedikleri sonuçlan dabü-
yük ölçüde alabileceklerini bildirdi.
Tiirldye'niıı çevresi
6
ateşten gömlek'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - NATO'nun yıllaı-
ca güney kanat ülkesı olarak
görev yapan Türkiye, SS-
CB'nin dağılmasının ardın-
dan sınırlan yeniden çizilen
Balkanlar, Kafkaslar'dan
kaynaklanan sorunlardan bı-
rinci derecede etkilenecek
ülkeler arasında kaldı. NA-
TO ülkelerinin yakuılann-
daki 16 bölgesel sorun ara-
sından 13 'ü Türkiye'yi ya-
kından ilgilendiıiyor ve 'st
cak Dokta' olarak adlandın-
lıyor.
NATO ile yakın üişkiler-
de bulunan Fransa Savunma
Enstıtüsü ile lsviçre'de bulu-
nan Uluslararası Strateji
Enstırüsü'nün sıcak nokta
tanımı şöyle: "NATO'ya,
AB'ye, Avrupa Konse>i'ne
ve/veya BAB'a üye ülkelerin
gü^'enügini ve sunnnı etldle-
yebOecek, bu ülkelere taşa-
bilecek çabşmalann bulun-
duğu bölgeler sıcak nokta-
dır. Sıcak nokta tanımına,
bir bölgede yaşanan çatış-
malannbüyük mülteci akın-
lanna neden ounası durumu
da dahil ediür." Bu tanınıa
göre sıcak noktalar arasında
şu 16 bölge bulunuyor:
Bosna-Hersek: Coğrafı
olarak uzak gibi görünse de
bölgede yaşayan çok mik-
tardaii Türk kökenli yurt-
taşlar, Türkiye'nin yakından
ilgilenmesine neden oluyor.
Sancak: Türkiye açısın-
dan çok önem taşıyor. Kara-
dağ ile Yugoslavya Federal
Cumhuriyeti arasında yer
aJan bu bölgede çok sayıda
Türk kökenli yurttaş yaşıyor.
Kosova: NATO'nun ge-
çen yıl yaptığı hara harekâ-
tı sonrasmda Belgrad geri
çekilmeyı kabul etmıştı. An-
cak Kosovah Arnavutlann
bağımsızuk isteminin ilen-
de yeni çatışmalara neden
olabıleceğı kaydedılıyor.
Arnavııtluk-Makedonya
sının: Türkıye'nin ılışkileri-
nın iyi olduğu ıkı Balkan ül-
kesi, sınır sorunlan yaşıyor.
Dağfak Karabağ: Azer-
baycan ile Ermenıstan ara-
smda yaklaşık 8 yıldır süren
sorun, siyasi olarak çözül-
meye çalışılıyor.
Çeçenistan: Türkiye ile
Rusya arasında uzun süren
siyasi sorunlara neden olan
çatışmalann azaldıgı kayde-
diliyor.
Gürcistan-Abhazya: Ab-
haz aynlıkçılar ile merkezi
yönetim arasındakı sorunlar
sürüyor. Büyük çatışmalann
azaldıgı, ancak barışçı bir
çözüm bulunmaması duru-
munda ılende yeniden baş-
layabileceği kaydediliyor.
Gürcistan-GüneyOsetya:
Abhazya sorunuyla benzer
özellıkler gösteriyor. Türki-
ye'nin Kafkaslar ve Orta
Asya'ya açılımı için özel
öneme sahip Gürcıstan'dakı
bir istikrarsızlık Türkiye'yi
yakından ilgilendiriyor.
Kuzey Irak: Türkiye'nin
en önemli güvenlik sorunla-
nnın başında gelıyor. Otori-
te boşluğu nedeniyle P-
KK'nin yuvalandığı bölge-
deki istikrarsızlık sürüyor.
Iran: lslam devriminin
20. yılınuı geride bırakıldı-
ğı tran'da yapılan seçimler
sonunda ılımlı Hatemi yö-
netimi iktidara geldi. Re-
formcularla mollalar arasın-
dakı güç çekişmesinüı ileri-
de bir iç kanşıklığa neden
olabileceği öngöriilüyor.
Suriye: Ocalan'ın
Şam'dan aynlmasının ardın-
dan iki ülke ilişkilerinde ge-
lişme görüldü. Ancak Orta-
doğu'daki genel çatışma ha-
vasının her an Suriye'ye sıç-
raması olasılığı da var.
Kıbns: Adanın ıkı sahibi
Rumlar ve Türkler, 1974'-
ten bu yana 'Yeşü Hat'ün i-
kı yanında ayn ayn yaşıyor-
lar.
Voyvodina: Kuzey Yugos-
lavya'da Macaristân sınınna
yalan bir bölge. Türkiye'yi
doğrudan ilgilendirmiyor.
Prevleka: Güney Sırbis-
tan. Türkiye'nin güvenlik
çıkarlannı etkılemiyor.
Beyaz Rusya: Rusya ile
bütünleşme aşamasmda.
Ancak büyük bu kesun bu-
nu istemiyor. Üende iç ça-
tışma çıkabilir. Türkiye'yi
etkilemiyor.
Ödedikleri vergiyi geri ahyorlar
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-Iş dünyası, 2001 yıhnın özel-
likle ilk 3 ayında ekonomide sıfir
ya da eksi büyüme olacağının or-
taya çıkması üzerine hükümete
yönelik "muhüra" düzeyinde
eleştirilere başladı. Iş dünyası,
mali bunalımın IMF'yle ekono-
mik progTam yürütülürken geliş-
tiğini ve bu programuı sonucu
olarak 2001 'de ekonomide daral-
ma yaşanacağım görmezden ge-
lerek hem gerilemeden rahatsız-
lıklannı ortaya koyuyor hem de
programın ödünsüz olarak uygu-
lanmasını istiyor.
Petrol-tş'in araştırması, Devlet
Bakanı Şükrü Sina Gürel'in,
"Devletçi misiniz, girişünci mi;
karar verin" sözünün ekonomik
verilerini ortaya koyuyor. 500 bü-
yük firmanın, net bilanço kânnm
yüzde 100'ü üretim dışı faiz gibi
gelirlerden oluşuyor. Yine 500
büyük firma, devlete ödediği her
5 liralıkkurumlarvergisinin 1 li-
rasmı sübvansiyon olarak geri alı-
yor.
IMF'yle yürürülen program
doğrultusunda,
2000 yılı için öngörülen yüzde 5-
5.5'lik büyüme hedefi, dışalım
ve tüketim artışıyla yüzde 6-7 dü-
zeyinde gerçekleşecek.
Dış ticaret açığının büyük etki-
siyle cari ışlemler açığı 9 milyar
dolar düzeyine ulaşacak. IMF'yle
yürütülen program doğrultusunda
Merkez Bankası'nın piyasalardaki
nakıt sıkışıklığma müdahale ede-
memesiyle faizler \iizde 100'lere
ulaşan yüksek düzeylere fırlarken
faizlerdeki yüksekliğin 2001 yıhn-
da da korunacağı görülüyor. Yine
IMF'yle yürütülen progTam doğ-
MHP:Aydınlar hiyanetiçinde
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-KültürBakanlığı'mn 157 tril-
yon 794 milyar lirahk 2001 yüı büt-
çesi TBMM Genel Kurulu'ndaka-
bul edildi: Bütçe görüşmelerinde
FP Grup Başkanvekili AvniDoğan,
Anadolu'da Alevi ve Bektaşi kül-
türünü reddederken MHP sözcüsü
de "Türkiye mozaiktir" diyen ay-
dınlan "hryanetie" suçladı.
Muhalefetin eleştirisine tepki
gösteren DSP Istanbul Milletveki-
li Sükyman Yağız, "Bunlar da ye-
ni CHJP gibi Meclis çalışmalanm
balkondan izkmek zorunda kala-
cakür, şuradan. Bunlar da balkon
partileri olacakür" diye konuştu.
ANAP Milletvekili Agâh Oktay
Güner, bütçe görüşmelerinde, Av-
rupa Birliği'ne üyelik süreciyle il-
gili gelişmeleri eleştirdi. Güner, şu
görüşleri dile getirdi: "ABöncelik-
le bir kültür şuuru, kültür hareke-
tidir. Önemliolanyerii kümırünza-
yıf kalmasını önlemektir. Emper-
yahzmin en acımasızı kültür em-
peryalizmidir. Sorunumuzvıırgun-
cu türden kapitalistkr ve onlan ba-
şıboş bırakan bir kısını \ öneticiler-
dir. AB'nin son belgesi tam bir da-
yatmadır. AB belgesi adeta mağlup
otanuş, donanmalan batırdmış, va-
tanuun bütün köşeleri işgal edilmis
bir millete talimat anlamını taşı-
maktadrr. Türk nıillcti asla ve asla
hiçbir gücün kölesi olmayacaknr."
FP Grup Başkanvekili Avni Do-
ğan da "evrensel kültür" tanımına
tepki göstererek "Evrensel kültür
bizim gazino solculannuı dilinden
düşmü\or. Dünyanuı hiçbir dilinde
bu tanım yok. Evrensel kültür ola-
maz, evrensel değer olur. Alevi kül-
türüdür, Bektaşi kültürüdür, bil-
mem ne kültürüdür. Başkalannın
empoze ettiği bu yanlış ta> ırlardan
kaçmmak zorunda>ız. ÖzeUikle
devlet kaçınnıalı* diye konuştu.
MHP Çankın Milletvekili lıfan
Keleş de sol görüşlü aydınları eleş-
tirdi. Türkiye'nin mozaik kültürlü
olmadığmı ileri süren Keleş, "Bu-
nu söyleyenler gaflet içinde değil-
lerse hıyanet içindednier. Bazı ka-
fası karışık a> dınlann Türk kültü-
rünü mozaik kültür olarak görme-
sine müsaade edemeviz. Bu moza-
ik kafah aydmlar da dün Ruscuy-
du, bugün de Batıh ohnuşlardu*"
görüşünü dile getirdi.
^Polisin eylemini affetmeyeceğim'
• Baştarafi 1. Sayfada
girmiş, duygusalhk ve saflık orta-
nundan istifade eden bazı mib-
raklann kışkırtmalan sonucu
kendilenni kanunsuz bir hareke-
tin içinde bulmuşlardır" dedi.
Yapılandırma çalışmaları
Çevik Kuvvet birimlerini sayıca
daha düşük, daha etkin, eğitimli
ve çağdaş bir şekilde yapılandırma
çalışmalanna başlandığını anlatan
Tantan, "Devlet yönetiminde asla
hoşgörü ve acıma olama/, Polis. şe-
hidinin suçlusu adalete teslim edi-
linceye kadar asla görevinin başın-
dan aynlmaz. Onun üzerinde e>-
lemsel hareket yapmaz. Onun için
Çevik Kuvvet personelinin, şehit
polis arkadaşı orada dururken
yaptığı bu eylemi asla ve asla affet-
meyeceğim'' diye konuştu.
Tantan yaptığı konuşmasında,
"Son çırpuuşlar içerisindeki za-
vallı ve korkak menfaat çevreleri
\e bunlann yerii ve yabancı işbir-
likçileri iyi bümelidir ki, bu bey-
hude gajretler asla sonuç verme-
yecek" dedi.
İstanbul'da 17 polis
daha açığa alındı
Öte yandan, İstanbul'da önceki
gün 18 polısin açığa alınmasınm
ardından dün de 17 polis açığa
alındı.
rultusunda cari işlemler açığınm
2001 'de aşağı çekilebilmesi için tü-
ketimin kısılmasma yöneUk olarak
halkm harcanabilir gelirlerini azal-
tıcı vergi, düşük ücret poh'tikalan
sertleştirildi. Bu çerçevede 2001
yılında faizlerin de yüksekliğinin
etkisiyle büyüme için ortaya ko-
nulan yüzde 4.5'lik hedefin daha
yıl başma bile gelmeden tutturula-
mayacağı görüşü ortaya çıktı. Hü-
kümeti özelükle 200 l'inilk çeyre-
ğinde çok sıkışık bir ekonomik du-
rum bekliyor. İç borçlanmalarm
ağu-lığının ilk 3 ayda olduğu, fon
bünyesindeki yamızca 8 banka için
6.1 milyar dolar olarak açıklanan
borçlanma gereği, mali bunalım
sonucu Türkiye'den çıkan 7 milyar
dolann geri getirilmesi içinyapıla-
cak dış borçlanmalar ve yüksek fa-
iz düzeyi dikkate ahndığinda sıkm-
tının boyutu ortaya çıkıyor.
Istanbul Sanayı Odası'mn yapü-
ğı 500 büyük sanayi kuruluşu araş-
tırması, sanayi kuruluşlannm da
üretim ekonomisinde değil "rant
ekonomisinde" yer aldığını göste-
riyor. Petrol-Iş'in 500 büyük sana-
yi kunıluşuna ilişkin bu verilerden
yola çıkarak yaptığı araştırma,
"MaB phasalarda biriken sermaye,
kendisineyenikâr alanlan aramak-
ta faiz, borsa hisse senedi spekülas-
yonu, döviz kuru farklılıklan gibi
üretim kân ile doğrudan bağı ol-
mayan ve kısa vadede \fıksek kâr
sağiayan işlemlere yönelmektedir''
saptaması yapılıyor. Özel kesimin
üretim dışı kânnın 1999 yıhnda bi-
lanço kârının yüzde 56.6'sına, net
bilanço kânmn ise yüzde 100'üne
ulaştığuıa dikkat çekiyor. Üretim
dışında faiz gibi faaliyetlerle sağ-
lanan kârlarm brüt bilanço kânna
oranı 1994'te yüzde 49.7, 1995'te
yüzde 43.7, 1996'da yüzde 48.1,
1997'de yüzde 50.4'ken 1998'de
yüzde 70.6'ya çıkıyor.
Araştumada, devletin "sübvan-
siyon" adı altında 1994-1999 dö-
neminde 500 büyük firmaya ak-
tardığı kaynaklann yüzde 72'sinin
özel kesime gittiğine dikkat çeki-
liıken özel kesimin 1999'da dolay-
lı vergi olarak yaptığı ödemelerin
yüzde 2l'ini sübvansiyon yoluyla
geri aldığı kaydedildi.
bir
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada • x . •
Şanımız yayılsın dilden dile...'
Daha tasan yazılırken kavga başlamış,
Af listesini begenmeyen yazanı haşlamış.
Kurt çıkışmış:
'Affedilmeli ki, bozkurt da yozkurt da,
Bayram olsun bütün yurtta.
Yoksa biz affa evet demeyiz,
Her lokmayı yedik, ama bunu yemeyiz!'
An derinden vızırdamış:
'Mademki kader mahkûmlan affediliyor,
Kasa mahkûmu neden mahvediliyor?'
Olup biteni izlerken güvercingüler,
Dişi güvercin Afşan'da gevşemiş dingiller
'///e de benim af tasanm,
Karşı çıkanı asanm!'
Şuymuş iktidarın baş marşı:
'Ülkenin ne önemi var,
Mühim olan istikrar,
Her şeyi çözer üç lider,
Arta kalan ne derse dert'
Sonunda işin suyu çıkmış, Medis'ten garip
yasa çıkmış.
Orman hazinesi soyulurtcen,
Görevini ihmal edene af var, . ,
Görevini kötüye kullanana yok.
Dağ başında adam öldürene af var,
Ovada yaptığı ev yıkılana yok.
Yasayı köşkteki Başkural'a göndermişler,
Orman ahalisinin vicdanına basa basa.
Yasaya şöyle bir bakmış Başkural, . .. -
'Incelememgerekir'demiş, . . . ...
'Yok öyle istediğin gibi kur.al...'
Af ormanı kanştınnca, '• '
Herkes bir yerinden sıkıştınnca,
;
Kenara çekilen söylenmiş: . t • •
'Bu benim affım değildir, ' '
Sadece Afşan güvercin kefıldir...' .' ."
Afşan da kızmış bu işe,
'Bu af benim de değil' demiş, .
'Sardı beni bir endişe!'
Derken ayaklanmış ormanın koruyuculan.
Susmuş, güvercin, kurt, an.
Başgüvercin sert çıkmış ertesi gün: •
'Eyy ahali her şey düzgün,
Ama bastı biri yine düğmeye, .*.•-•-.
Bulursam geliyorum onu dövmeye.'
Zaten böyleymiş ormanı yönetmenin kuralı:
İşler kötü giderse tek sorumlu düğmededir,
İyi giderse hükümet kendini övmededir...'
Affa tek sevinen yasaklı densiz hocaymış,
Hapse girecekmiş ama caymış.
Demiş, 'Zamanla bunlar beni affeder,
Görün bakın hoca o gün ne eder!'
Hoca yasayı görmeden sıvamış paçayı, ? .
Soluğu almış kendi ilinde, . .
Kemik yok ki dilinde...
Gel zaman git zaman,
Başkural yasayı incelemiş muntazaman.
Karanm, Vefo' demiş, işte nedenleri...
Ertesi gün toplanmış üç ortak.
Başgüvercin vurmuş masaya tak tak:
'Yasa, eksik, dağınık, bozuk olabilir,
Kimi yarahanır kimi yararianmayabilir,
Bunu en iyi biz biliriz, '-•• * *''
Vetonun da üstesinden geliriz. '
Al sana aynen iade,
Kuralı biz koyanz, sen ne dersen de!' -"'
Masalı burada keselim, "•'
Tartışma bitmez bizim ormanda.
Bu işi ne tilki anlar ne manda!
Gökten üç af düştü... '
Paylaştı; yolsuzlar, soysuzlar, hırsızlar,
Orman üzgün; herkesin yüreği sızlar...
ankcum@ttnetnettr
Fransa
6
bağunsız
ordu' peşinde
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Brüksel'de
önceki gün yapılan NA-
TO Dışişleri Bakanlan
Konseyi'nde sonuç ahna-
maması üzerine suçu Tür-
kiye'ye atmak isteyen it-
tifak üyeleri, "Türkiye,
18'e karşı tek kaldı'' me-
sajlanm vermeye çalıştı-
lar. Türkiye üzerinde bas-
kı kurmak amacıyla bu
mesajm verilmesine kar-
şın geri kalan ülkelerin
hepsi aynı şeyi düşünmü-
yorlar. AGSK'nin oluşu-
mu sürecinde bazı NATO
üyelerinin izledikleri po-
litikalar şöyle gelişti:
ABD: Tek amacı, NA-
TO'nun Avrupa kıtası
üzerindeki etkisinin sür-
mesi. Nice Doruğu'na ka-
dar AB'den bu yönde ke-
sin bir karar çıkınadığı
için Türkiye'ye yakın bir
görüntü izledi. Ancak Ni-
ce'ten çıkan karar kendi
lehine olunca Türki-
ye'den esneklik göster-
mesini, karan engelleme-
mesini istedi.
Fransa: NATO'nun as-
keri kanadmdan 1966'da
çekilen Fransa, ABD'nin
Avrupa kıtasındaki varlı-
ğını ve etkismi hiçbir za-
man kabullenemedi.
Paris yönetimi, Nice
Doruğu'nda AGSK'nin
"bağımsız'' olması için
bastırdı ancak başanlı
olamadı. Fransa'nın kesin
hedefinin bağımsız bir
ordu kurulması olduğu
biliniyor.
lngiltere: ABD'nin
ebedi müttefiki sıfatıyla
AGSK'nin NATO'dan ba-
ğımsız olamayacağını,
dolayısıyla "özerk" bir
yapısı olması gerektiğini
düşünüyor. Ancak Fransa
ile 1998'de yapılan Saint-
Melo toplanösı sonrasm-
da bu gücün bağımsız
olabıleceğıne ilişkin
adunlar atmıştı.
Almanya: AGSK konu-
sunda Fransa ile lngiltere
arasında bir konum aldı.
Geleneksel olarak askeri
konuda ön plana çıkmaya-
rak gelişmeleri bekledi.
Çek Cumhuriyeti-Ma-
caristan- Poktnya: ittifa-
kın en yeni üç üyesi. Tûr-
kiye ile benzerbirkonum-
da olmalanna karşm ya-
kın gelecekte AB üyelik-
lerini de göz önünde tuta-
rak seslerini çıkarmadılar.
Norveç ve lzianda: Tür-
kiye ile durumu en çok
benzeyen ülkeler. Norveç
yönetimi, karar alma me-
kanizmalan yerine, öneri-
len karar şekillendirme sü-
recine katılım önerisini
kabul ediyor. Geri kalan
ülkeler ise AB'nin güçlü
üyelerinin, bu konulardaki
politikalannı kabul edi-
yorlar.