17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ARAUK 2000 PAZAR 8 HABERLERIN DEVAMI Istanbul Edime Y 11 Sinop PB 7 Samsun Y 14 Mersin Kocaelı _Y 12 Trabzon Y 13 Dıyarbakır Çanakkale PB 11 Gıresun femir PB 15 Ankara Manisa PB 11 Eskişehır Aydın PB 16 Konya Denizli Y 14 Sıvas Zonguldak Y 11 Antalya Y 12 Şanlıurfa 9 Mardin PB 7 Siirt PB 6 9 Hakkâri PB 9 Van Y 17 Kars Oslo Marmara'nın doğusu, İç Ege, Akdenız, iç Anadolu. Karadenız. Doğu Anadolu'nun g =• kuzey ve batısı ile Gu- neisınKı B a neydoğu Anadolu'nun Stockholm B 5 batısı yağmurvesağa- Londra B 5 nakyağışl. dığeryer- Amsterdam B 7 ler parçalı bulutiu ge- çecek. Hava sıcaklığı , kuzey kesimlerdeaza- Parıs 8 lacak, dığer yerterde Bonn değişmeyecek. Münih Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina v PB B B B PB Y PB 1 5 10 6 13 g 12 16 8 Zürih Y 7 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Trflis Kahire K PB K Y PB K B B 1 9 -7 8 7 -5 12 18 PB 13 <V Parçaiı bulutiu İ Ststı k Çok bulutiu . Yağmurlu Sulu kar . Gök gürijitülü GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada Üstelik, yasanın çelişkiler yumağı olduğuna ömek- lerie dikkatleri çekti. O kadar ki; iade gerekçesinin 4. sayfasında şöyle bir ifade yer alıyor: "Yasada, buna benzer çelişkiler içeren pek çok ömek vardır." Medis'te veya iktidar partileri bünyelerinde kuşku yok pek çok hukukçu bulunuyor. Hukuksal hatâlarını yüzeye çıkardığı için Cumhur- başkanı'nı neredeyse hasım gören Başbakan Ecevit ve ortaklannın ne kadar hukuk bilgisinden yoksun ol- duklannı veto gerekçesinde Çankaya kanrtlıyor. Kısacası veto Çankaya'dan hükümete, hatta TB- MM'ye hukuk dersi! Genelde bütün manşetler Çankaya'nın bu karan- nın halkın tepkisine koşutluğunu işledi. Hükümette bir önde iki geride olan sorumlularsa ve- toya mazeret bulmaya çabaladılar. Erbakan nedeniyle vetoya karşı çıkacağı sanılan FP lideri Recai Kutan bile, "şahsen bu sonucu bekledl- ğini" söyledi. MHP "rahatsız" değildi. DYP kararı yerinde buldu. Vetoya olumlu bakanlar saydıklanmızta sınırlı kalma- dı: Yasayı kâğıda döküp Bakanlar Kurulu'na sunan, bu içerikteki affı sonuna kadar savunan Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, vetodan sonra ekranlara çıktı ve söytediğine güler misiniz ağlar mısınız, bilemiyorum ama: "Cumhurbaşkanı'nın vetosunda 'haklı bulduğum yönler' var" dedi. Hazırladığı ve savunduğu yasayı delik deşik eden vetoyu savunan bir Bakan? H. S. Türk, cumhuriyet tarihinde böylece bir ilk ke- ze imza attı. Kutlu olsun! Oysa, bir bektenti vardı veto gecesi: *Adalet Bakanı'nın istifası!" Rahşan, Rahşan; 'Müjde'! Tabii, Bakan Türk görevinin başında olduğunu açık- ladı ve tabii, bir gerçek bir kez daha söz oldu, soru ol- du, kulisleri dalgalandırdı: "Adalet Bakanı ne zaman istifa etmez?" Birinci örnekte Içişleri Bakanı'nın Uşak Ceza- evi'ndeki olaylan çok önceden yazıyla bildirmesine karşın geregini yerine getirmedi. Ikinci örnekte Rahşan Hanım, affın gerçek sahibi Adalet Bakanı'nı by-pass ederek aracılar kanalıyla ya- saya katkıda bulundu. Bu iki örnekte de: H. S. Türk; kottuğunu koruyarak "Adalet Bakanı ne zaman istifa etmez?" sorusunu yanıtladı. Bugün de aynı yolda! Ne ki istifasına yardımcı olanlann başında vetoya bir başka gerekçe koyan Cumhurbaşkanı Sezer geliyor. Bakan Türk'ün, Türkiye koşullarına uygun olmayan dayanaklarla öne sürdüğü "Boşaltarak cezaevleriso- rununa çare bulma" sloganına, "hukuki olmayan dü- şünceler" diye karşı çıktı. H. S. Türk; "ne zaman istifa etmeyeceğini" sapta- yacak başka arayışlar içine girdi: Vetolu yasayı Çan- kaya'ya iade etmek! •Bakan'ın öngörüşü, Ecevit ve ortaklan için bulun- maz Hint kumaşıydı. Ecevit dünkü liderlertoplantısından sonra; mutluluk- tan uçtuğu izlenimini veren, zafer kazanan bir komu- tan edasıyla, elbette yüzünde gülücükler oynaşarak: "Vetoya uğrayan af yasasını Köşk'e iadeye karar verdiklerini" açıkladı ve.. ve Rahşan Hanım'ı rahatlat- tı! Vırgülünü değiştirmeden Köşk'e çıkacak olursa af yasasını Çankaya'nın artık onaylamaktan başka ya- pacağı bir işlem kalmıyor. Bakalım Meclis'te bu konuda gelişmeler nastl ola- cak? Ya da zorunlu bir değişiklik, ömeğin bir virgülün ye- ni bir vetoya zemin hazırlama olasılığı yok mu? TBMM bir kez daha kimliğini araştıracak. Hukuksallığa mı yoksa toplumun karşı çıktığı Ece- vit inadını içeren afyasasına mı yan tuttuğunu hep bir- likte göreceğiz. TBMM'de deprem ihcdesi tartışması ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - FP Kahra- manmaraş Milletvekili Ati SezaL deprem bölgesinde- ki yatınmlar için açılan ihalelerde MHPTilerin et- kin olduğunu savundu. Depremzede hak sahiple- ri 1.5 yıldan beri kalıcı ko- nutlara geçemezken Ba- yındırlık ve tskân Bakanı Koray Aydın, "Depremin enkazmı S ayda kaldırdık. Kalkmayan enkaz yok. Bu iş basarümıstu-" dedi. Bayındırhk ve Iskân Ba- kanlığı ile Sağlık Bakanlı- ğı'nın TBMM Genel Ku- rulu'ndaki bütçe görüşme- lerinde deprem bölgeleri- nin yatınmlan da günde- me geldi. FP'li Sezal. MHP Genel Başkanı Dev- letBahçeli'nin "lhalelere glren MHP'lileri yaka- nm" dediğini anımsatarak "MHP'ffler ihalelere giri- yor, töreter mi değjşti" de- di. MHP milletvekillerinin "Saçmalama" diye tepki göstermesi üzerine Sezal, sözlerini "Sadcce bu ka- dar değiL Biri aldığı ihale- yi aynı gün yüzde40 ile baş- kasına devrediyor. Ayrıca keşif bedetinin 2 kan ile ek sörieşme yapılıyor. Bu, dünyanın neresinde görül- müş? İhalelerde düğmeye basan var" diye sürdürdü. Bütçe görüşmelerinde Başbakan Bülent Ecevit'ın yaşı ve sağlık durumuyla ilgili tartışmalara MHP'lı- ler de tepkı gösterdiler. MHP Trabzon Milletve- kili Orhan Bıçakçıoğtu. deprem bölgesinde yatan Bayındırlık Bakanı'nı eleştirenlerin "yahdaotur- dugunu" söyledi. Bıçakçı- oğlu, DYP'lilere tepki gös- terirken u Başbakan"uı ya- şıyla, sıhhaü'v le uğraşacak- sınız, ömrünün 40 vıhnı si- yasete vermiş, kendisinin bir aile fotoğrafi dahi ol- madığını unutacaksınız. Bu millet bu milktin den- gesini bozan babayı da ho- cayı da tanryor, bacıyı da taiuyor" dedi. DYP Grup Başkanvekili Turhan Gü- ven'in sataşma olduğu ge- rekçesiyle söz istemesi üzenne, oturumu yöneten TBMM Başkanvekili Ali Ihksoy. "Sataşma yok. Ya- lıda oturmak ayıp mı. en doğal hakkmız" görüşünü dile getirdı. Israr ederek kürsüye gelen Güven'in "Üç genel baskan bu ak- şam toplandı, Aponun asümayacağına tescil kara- n verdOer. Siz bununla uğ- raşm" sözlerine Ihksoy, " Yahya getin Sayın Güven, yalıyla ilgili söz istediniz" diye müdahale etti. Turhan Güven, tt Gecekondudada oturur, yaiıda da_. Eğer gayri meşru edinmişse o- nun hesabı sorulur, sorun. Hepsi araştınldı. Hiçbiri- nin aslı esası olmadığı mahkeme karanyla sabit" diye konuştu. Türkiye AB'yc güvenmiyor • Baştarafi 1. Sayfada dığını söyledi. <- ' AB'nin NATO'dan yollannı ayırmak için oluşturmaya başladı- ğı AGSK konusunda Brüksel'de yaşanan yoğun tartışmalar, Türki- ye'nin güvenlik çıkarlanmn konın- madığı bir çözümün olanaklı ol- madığını dagösterdi. Türkiye'nin bu kadar kararlı olmasının ardında yatan en önemli nedenlerden biri ise 'güvenlik konulannda AB'ye gûvenilmemesi" Bosna ve Koso- va'da yaşanan çatışmalarda ABD ve NATO'nun müdahaleleri so- nunda çözüm bulunduğunu anım- satan bir Dışişleri yetkilisi, "Tür- kiye'nin güvenliğüıi ilgilendiren bölgesel bir çanşmaya AB'nin mü- dahale edebileceğini kim garanti edebflir?" dedi. Yetkili, Azerbay- can ya da başka bir bölgede yaşa- nacak bir çatışmada AB'nin devre- ye girip girmeyeceğine ilişkin bir öngörüde bulunamadıklannı kay- dederek, bu durumun ileride gü- venlik konulannda Türkiye'nin 'yalnız' kalmasını yaratabilecek olumsuz gelişmelere neden olabi- leceğini kaydetti. Başbakanlık'ta, Milli Savunma Bakanlığı-Genelkurmay Başkanlı- ğı ve Dışişleri Bakanlığı'nca oluş- turulan kriz komitesinde yapılan değerlendirmeler de aynı yönde. Türkiye'yi en az 10 yıllık bir sü- re için genişleme planlanna alma- yan AB'nin oluşturacağı 'güvenlik şemsiyesi'nin Türkiye'yi ve bölge- sini ne kadar kapsayacağı, üzerin- de durulan bir soru. Nice Doru- ğu'nda alınan karara göre AB, NA- TO'nun harekât planlama olanak- lanna 'güvenceü ulaşun hakkı' ka- zanacak. 'Otomatiğe' bağlanacak bu hak kapsamında AB, 60 bin ki- şilik acil müdahale gücünü oluştu- racak ve ittifakın her türlü olana- ğından yararlanacak. Buna karşın AB, operasyonlarla ilgili her türlü karan AB Konse- yi'nde alacak Türkiye gıbi Avnıpa- İı NATO müttefikleri ise operas- yonlara katılmalan durumunda sa- dece 'daıuşma mekanizmalannda' yer alacaklar Yani Türkiye, kendi ulusal güvenligini ilgilendiren ko- nularda söz sahibi olamayacak. NATO dışişleri bakanları konse- yi sonuç bildirgesinde, 'Her şey onaylanmadıkça hiçbir şey onay- lanmış saydmaz' ilkesine yer veri- lerek Washıngton Donığu'nda alı- nan kararlara atıfta bulunuldu. Tür- kiye'nin engellemesi nedeniyle NATO'nun bir karar alamaması. NATO-AB göriişmelerinin başla- ması için de bir engel oluşturuyor. ABD. bu konudaki ilk görüşmele- ri gelecek hafta Washington'da ya- pılacak ABD-AB Doruğu'nda ele almayı planlıyordu. Ancak bu ko- nunun George Bush döneminde yeniden ele alınacağına kesin göz- le bakıhyor. AB, NATO ile ilişkilerin Isveç dönem başkanlığında, olmazsa Belçika dönem başkanlığı sırasın- da tamamlanmasını bekliyor. NA- TO ise bundan sonraki ilk dışişle- ri bakanları toplantısını mayıs ayında Budapeşte'de yapacak. Ta- raflar arasında daha önce ortak bir yol bulunmaması durumunda NA- TO-AB ilişkılerinin 2001 sonunda çözülmesi bekleniyor. Ankara'da dün memnunluk ya- ratan bir olay ise ABD Dışişleri Bakanı Albright'ın açıklaması ol- du. Albright, "Türkiye'nin duyar- hlıklannın anlaşıldığını \v Türk hü- kümetinin rahatlanîması gerektiği- ni" kaydetmışti. "Türkiye'nin ka\gılannı anbyo- ruz. Bu ülkenin coğrafi konumu farklı ve önemli. Çözümü zor so- runlar ^r. Türkiye tatmin edilme- n, rahatlanunah. Adım adım ilerle- necek" dıyen Albright, "Türkler roUerinüı önemli olduğunu, görüş- lerini dikkate aldığunızı anlamab- Ur" diye konuşmuştu. Diplomatik kaynaklar, 2 günlük yoğun tartışmalara karşın Was- hington'dan gelen bu mesajın An- kara'nın pozisyonunun anlaşılma- sı ve ileride olumlu bir çözüm bu- lunması açısından da önemli oldu- ğunu kaydettiler. NATO Dışişleri Bakanlan Top- lantısı'na katılan ve dün akşam yur- da dönen Dışişleri Bakanı tsmail Cem, Atatürk Havalimanı nda yap- tığı açıklamada, Türkiye'nin men- faatını önde tutan politikanın, hiç- bir şekilde AB ve NATO karşıtı ol- madığını söyleyerek "Biz bilakis AB-NATO ifişkflerinin, Türkiye'nin menfaatını gözeten bir çerçevede gerçekleşmesini istiyoruz. Son top- lannda bu amacın yolunu kola> laş- nrdık" diye konuştu. Toplantıda mevcut koşullar çer- çevesinde iyi bir sonuç ahndığını belirten Cem, NATO olarak zama- na ihtiyaç bulunduğunu ortaya koy- duklannı dile getirdi. Cem, sonuç olarak üzerinde uzlaşılan konunun, "NATO ve AB arasında önümüzde- Id dönemde temaslann ve müzake- rekrin devamı" yönünde olduğunu beluiti. Önlerinde bir müzakere sü- reci olduğunu söyleyen Cem, bu sü- reçte kendilenni daha ıyi anlatacak- larını ve istedikleri sonuçlan dabü- yük ölçüde alabileceklerini bildirdi. Tiirldye'niıı çevresi 6 ateşten gömlek' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - NATO'nun yıllaı- ca güney kanat ülkesı olarak görev yapan Türkiye, SS- CB'nin dağılmasının ardın- dan sınırlan yeniden çizilen Balkanlar, Kafkaslar'dan kaynaklanan sorunlardan bı- rinci derecede etkilenecek ülkeler arasında kaldı. NA- TO ülkelerinin yakuılann- daki 16 bölgesel sorun ara- sından 13 'ü Türkiye'yi ya- kından ilgilendiıiyor ve 'st cak Dokta' olarak adlandın- lıyor. NATO ile yakın üişkiler- de bulunan Fransa Savunma Enstıtüsü ile lsviçre'de bulu- nan Uluslararası Strateji Enstırüsü'nün sıcak nokta tanımı şöyle: "NATO'ya, AB'ye, Avrupa Konse>i'ne ve/veya BAB'a üye ülkelerin gü^'enügini ve sunnnı etldle- yebOecek, bu ülkelere taşa- bilecek çabşmalann bulun- duğu bölgeler sıcak nokta- dır. Sıcak nokta tanımına, bir bölgede yaşanan çatış- malannbüyük mülteci akın- lanna neden ounası durumu da dahil ediür." Bu tanınıa göre sıcak noktalar arasında şu 16 bölge bulunuyor: Bosna-Hersek: Coğrafı olarak uzak gibi görünse de bölgede yaşayan çok mik- tardaii Türk kökenli yurt- taşlar, Türkiye'nin yakından ilgilenmesine neden oluyor. Sancak: Türkiye açısın- dan çok önem taşıyor. Kara- dağ ile Yugoslavya Federal Cumhuriyeti arasında yer aJan bu bölgede çok sayıda Türk kökenli yurttaş yaşıyor. Kosova: NATO'nun ge- çen yıl yaptığı hara harekâ- tı sonrasmda Belgrad geri çekilmeyı kabul etmıştı. An- cak Kosovah Arnavutlann bağımsızuk isteminin ilen- de yeni çatışmalara neden olabıleceğı kaydedılıyor. Arnavııtluk-Makedonya sının: Türkıye'nin ılışkileri- nın iyi olduğu ıkı Balkan ül- kesi, sınır sorunlan yaşıyor. Dağfak Karabağ: Azer- baycan ile Ermenıstan ara- smda yaklaşık 8 yıldır süren sorun, siyasi olarak çözül- meye çalışılıyor. Çeçenistan: Türkiye ile Rusya arasında uzun süren siyasi sorunlara neden olan çatışmalann azaldıgı kayde- diliyor. Gürcistan-Abhazya: Ab- haz aynlıkçılar ile merkezi yönetim arasındakı sorunlar sürüyor. Büyük çatışmalann azaldıgı, ancak barışçı bir çözüm bulunmaması duru- munda ılende yeniden baş- layabileceği kaydediliyor. Gürcistan-GüneyOsetya: Abhazya sorunuyla benzer özellıkler gösteriyor. Türki- ye'nin Kafkaslar ve Orta Asya'ya açılımı için özel öneme sahip Gürcıstan'dakı bir istikrarsızlık Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor. Kuzey Irak: Türkiye'nin en önemli güvenlik sorunla- nnın başında gelıyor. Otori- te boşluğu nedeniyle P- KK'nin yuvalandığı bölge- deki istikrarsızlık sürüyor. Iran: lslam devriminin 20. yılınuı geride bırakıldı- ğı tran'da yapılan seçimler sonunda ılımlı Hatemi yö- netimi iktidara geldi. Re- formcularla mollalar arasın- dakı güç çekişmesinüı ileri- de bir iç kanşıklığa neden olabileceği öngöriilüyor. Suriye: Ocalan'ın Şam'dan aynlmasının ardın- dan iki ülke ilişkilerinde ge- lişme görüldü. Ancak Orta- doğu'daki genel çatışma ha- vasının her an Suriye'ye sıç- raması olasılığı da var. Kıbns: Adanın ıkı sahibi Rumlar ve Türkler, 1974'- ten bu yana 'Yeşü Hat'ün i- kı yanında ayn ayn yaşıyor- lar. Voyvodina: Kuzey Yugos- lavya'da Macaristân sınınna yalan bir bölge. Türkiye'yi doğrudan ilgilendirmiyor. Prevleka: Güney Sırbis- tan. Türkiye'nin güvenlik çıkarlannı etkılemiyor. Beyaz Rusya: Rusya ile bütünleşme aşamasmda. Ancak büyük bu kesun bu- nu istemiyor. Üende iç ça- tışma çıkabilir. Türkiye'yi etkilemiyor. Ödedikleri vergiyi geri ahyorlar ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-Iş dünyası, 2001 yıhnın özel- likle ilk 3 ayında ekonomide sıfir ya da eksi büyüme olacağının or- taya çıkması üzerine hükümete yönelik "muhüra" düzeyinde eleştirilere başladı. Iş dünyası, mali bunalımın IMF'yle ekono- mik progTam yürütülürken geliş- tiğini ve bu programuı sonucu olarak 2001 'de ekonomide daral- ma yaşanacağım görmezden ge- lerek hem gerilemeden rahatsız- lıklannı ortaya koyuyor hem de programın ödünsüz olarak uygu- lanmasını istiyor. Petrol-tş'in araştırması, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'in, "Devletçi misiniz, girişünci mi; karar verin" sözünün ekonomik verilerini ortaya koyuyor. 500 bü- yük firmanın, net bilanço kânnm yüzde 100'ü üretim dışı faiz gibi gelirlerden oluşuyor. Yine 500 büyük firma, devlete ödediği her 5 liralıkkurumlarvergisinin 1 li- rasmı sübvansiyon olarak geri alı- yor. IMF'yle yürürülen program doğrultusunda, 2000 yılı için öngörülen yüzde 5- 5.5'lik büyüme hedefi, dışalım ve tüketim artışıyla yüzde 6-7 dü- zeyinde gerçekleşecek. Dış ticaret açığının büyük etki- siyle cari ışlemler açığı 9 milyar dolar düzeyine ulaşacak. IMF'yle yürütülen program doğrultusunda Merkez Bankası'nın piyasalardaki nakıt sıkışıklığma müdahale ede- memesiyle faizler \iizde 100'lere ulaşan yüksek düzeylere fırlarken faizlerdeki yüksekliğin 2001 yıhn- da da korunacağı görülüyor. Yine IMF'yle yürütülen progTam doğ- MHP:Aydınlar hiyanetiçinde ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-KültürBakanlığı'mn 157 tril- yon 794 milyar lirahk 2001 yüı büt- çesi TBMM Genel Kurulu'ndaka- bul edildi: Bütçe görüşmelerinde FP Grup Başkanvekili AvniDoğan, Anadolu'da Alevi ve Bektaşi kül- türünü reddederken MHP sözcüsü de "Türkiye mozaiktir" diyen ay- dınlan "hryanetie" suçladı. Muhalefetin eleştirisine tepki gösteren DSP Istanbul Milletveki- li Sükyman Yağız, "Bunlar da ye- ni CHJP gibi Meclis çalışmalanm balkondan izkmek zorunda kala- cakür, şuradan. Bunlar da balkon partileri olacakür" diye konuştu. ANAP Milletvekili Agâh Oktay Güner, bütçe görüşmelerinde, Av- rupa Birliği'ne üyelik süreciyle il- gili gelişmeleri eleştirdi. Güner, şu görüşleri dile getirdi: "ABöncelik- le bir kültür şuuru, kültür hareke- tidir. Önemliolanyerii kümırünza- yıf kalmasını önlemektir. Emper- yahzmin en acımasızı kültür em- peryalizmidir. Sorunumuzvıırgun- cu türden kapitalistkr ve onlan ba- şıboş bırakan bir kısını \ öneticiler- dir. AB'nin son belgesi tam bir da- yatmadır. AB belgesi adeta mağlup otanuş, donanmalan batırdmış, va- tanuun bütün köşeleri işgal edilmis bir millete talimat anlamını taşı- maktadrr. Türk nıillcti asla ve asla hiçbir gücün kölesi olmayacaknr." FP Grup Başkanvekili Avni Do- ğan da "evrensel kültür" tanımına tepki göstererek "Evrensel kültür bizim gazino solculannuı dilinden düşmü\or. Dünyanuı hiçbir dilinde bu tanım yok. Evrensel kültür ola- maz, evrensel değer olur. Alevi kül- türüdür, Bektaşi kültürüdür, bil- mem ne kültürüdür. Başkalannın empoze ettiği bu yanlış ta> ırlardan kaçmmak zorunda>ız. ÖzeUikle devlet kaçınnıalı* diye konuştu. MHP Çankın Milletvekili lıfan Keleş de sol görüşlü aydınları eleş- tirdi. Türkiye'nin mozaik kültürlü olmadığmı ileri süren Keleş, "Bu- nu söyleyenler gaflet içinde değil- lerse hıyanet içindednier. Bazı ka- fası karışık a> dınlann Türk kültü- rünü mozaik kültür olarak görme- sine müsaade edemeviz. Bu moza- ik kafah aydmlar da dün Ruscuy- du, bugün de Batıh ohnuşlardu*" görüşünü dile getirdi. ^Polisin eylemini affetmeyeceğim' • Baştarafi 1. Sayfada girmiş, duygusalhk ve saflık orta- nundan istifade eden bazı mib- raklann kışkırtmalan sonucu kendilenni kanunsuz bir hareke- tin içinde bulmuşlardır" dedi. Yapılandırma çalışmaları Çevik Kuvvet birimlerini sayıca daha düşük, daha etkin, eğitimli ve çağdaş bir şekilde yapılandırma çalışmalanna başlandığını anlatan Tantan, "Devlet yönetiminde asla hoşgörü ve acıma olama/, Polis. şe- hidinin suçlusu adalete teslim edi- linceye kadar asla görevinin başın- dan aynlmaz. Onun üzerinde e>- lemsel hareket yapmaz. Onun için Çevik Kuvvet personelinin, şehit polis arkadaşı orada dururken yaptığı bu eylemi asla ve asla affet- meyeceğim'' diye konuştu. Tantan yaptığı konuşmasında, "Son çırpuuşlar içerisindeki za- vallı ve korkak menfaat çevreleri \e bunlann yerii ve yabancı işbir- likçileri iyi bümelidir ki, bu bey- hude gajretler asla sonuç verme- yecek" dedi. İstanbul'da 17 polis daha açığa alındı Öte yandan, İstanbul'da önceki gün 18 polısin açığa alınmasınm ardından dün de 17 polis açığa alındı. rultusunda cari işlemler açığınm 2001 'de aşağı çekilebilmesi için tü- ketimin kısılmasma yöneUk olarak halkm harcanabilir gelirlerini azal- tıcı vergi, düşük ücret poh'tikalan sertleştirildi. Bu çerçevede 2001 yılında faizlerin de yüksekliğinin etkisiyle büyüme için ortaya ko- nulan yüzde 4.5'lik hedefin daha yıl başma bile gelmeden tutturula- mayacağı görüşü ortaya çıktı. Hü- kümeti özelükle 200 l'inilk çeyre- ğinde çok sıkışık bir ekonomik du- rum bekliyor. İç borçlanmalarm ağu-lığının ilk 3 ayda olduğu, fon bünyesindeki yamızca 8 banka için 6.1 milyar dolar olarak açıklanan borçlanma gereği, mali bunalım sonucu Türkiye'den çıkan 7 milyar dolann geri getirilmesi içinyapıla- cak dış borçlanmalar ve yüksek fa- iz düzeyi dikkate ahndığinda sıkm- tının boyutu ortaya çıkıyor. Istanbul Sanayı Odası'mn yapü- ğı 500 büyük sanayi kuruluşu araş- tırması, sanayi kuruluşlannm da üretim ekonomisinde değil "rant ekonomisinde" yer aldığını göste- riyor. Petrol-Iş'in 500 büyük sana- yi kunıluşuna ilişkin bu verilerden yola çıkarak yaptığı araştırma, "MaB phasalarda biriken sermaye, kendisineyenikâr alanlan aramak- ta faiz, borsa hisse senedi spekülas- yonu, döviz kuru farklılıklan gibi üretim kân ile doğrudan bağı ol- mayan ve kısa vadede \fıksek kâr sağiayan işlemlere yönelmektedir'' saptaması yapılıyor. Özel kesimin üretim dışı kânnın 1999 yıhnda bi- lanço kârının yüzde 56.6'sına, net bilanço kânmn ise yüzde 100'üne ulaştığuıa dikkat çekiyor. Üretim dışında faiz gibi faaliyetlerle sağ- lanan kârlarm brüt bilanço kânna oranı 1994'te yüzde 49.7, 1995'te yüzde 43.7, 1996'da yüzde 48.1, 1997'de yüzde 50.4'ken 1998'de yüzde 70.6'ya çıkıyor. Araştumada, devletin "sübvan- siyon" adı altında 1994-1999 dö- neminde 500 büyük firmaya ak- tardığı kaynaklann yüzde 72'sinin özel kesime gittiğine dikkat çeki- liıken özel kesimin 1999'da dolay- lı vergi olarak yaptığı ödemelerin yüzde 2l'ini sübvansiyon yoluyla geri aldığı kaydedildi. bir G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada • x . • Şanımız yayılsın dilden dile...' Daha tasan yazılırken kavga başlamış, Af listesini begenmeyen yazanı haşlamış. Kurt çıkışmış: 'Affedilmeli ki, bozkurt da yozkurt da, Bayram olsun bütün yurtta. Yoksa biz affa evet demeyiz, Her lokmayı yedik, ama bunu yemeyiz!' An derinden vızırdamış: 'Mademki kader mahkûmlan affediliyor, Kasa mahkûmu neden mahvediliyor?' Olup biteni izlerken güvercingüler, Dişi güvercin Afşan'da gevşemiş dingiller '///e de benim af tasanm, Karşı çıkanı asanm!' Şuymuş iktidarın baş marşı: 'Ülkenin ne önemi var, Mühim olan istikrar, Her şeyi çözer üç lider, Arta kalan ne derse dert' Sonunda işin suyu çıkmış, Medis'ten garip yasa çıkmış. Orman hazinesi soyulurtcen, Görevini ihmal edene af var, . , Görevini kötüye kullanana yok. Dağ başında adam öldürene af var, Ovada yaptığı ev yıkılana yok. Yasayı köşkteki Başkural'a göndermişler, Orman ahalisinin vicdanına basa basa. Yasaya şöyle bir bakmış Başkural, . .. - 'Incelememgerekir'demiş, . . . ... 'Yok öyle istediğin gibi kur.al...' Af ormanı kanştınnca, '• ' Herkes bir yerinden sıkıştınnca, ; Kenara çekilen söylenmiş: . t • • 'Bu benim affım değildir, ' ' Sadece Afşan güvercin kefıldir...' .' ." Afşan da kızmış bu işe, 'Bu af benim de değil' demiş, . 'Sardı beni bir endişe!' Derken ayaklanmış ormanın koruyuculan. Susmuş, güvercin, kurt, an. Başgüvercin sert çıkmış ertesi gün: • 'Eyy ahali her şey düzgün, Ama bastı biri yine düğmeye, .*.•-•-. Bulursam geliyorum onu dövmeye.' Zaten böyleymiş ormanı yönetmenin kuralı: İşler kötü giderse tek sorumlu düğmededir, İyi giderse hükümet kendini övmededir...' Affa tek sevinen yasaklı densiz hocaymış, Hapse girecekmiş ama caymış. Demiş, 'Zamanla bunlar beni affeder, Görün bakın hoca o gün ne eder!' Hoca yasayı görmeden sıvamış paçayı, ? . Soluğu almış kendi ilinde, . . Kemik yok ki dilinde... Gel zaman git zaman, Başkural yasayı incelemiş muntazaman. Karanm, Vefo' demiş, işte nedenleri... Ertesi gün toplanmış üç ortak. Başgüvercin vurmuş masaya tak tak: 'Yasa, eksik, dağınık, bozuk olabilir, Kimi yarahanır kimi yararianmayabilir, Bunu en iyi biz biliriz, '-•• * *'' Vetonun da üstesinden geliriz. ' Al sana aynen iade, Kuralı biz koyanz, sen ne dersen de!' -"' Masalı burada keselim, "•' Tartışma bitmez bizim ormanda. Bu işi ne tilki anlar ne manda! Gökten üç af düştü... ' Paylaştı; yolsuzlar, soysuzlar, hırsızlar, Orman üzgün; herkesin yüreği sızlar... ankcum@ttnetnettr Fransa 6 bağunsız ordu' peşinde ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Brüksel'de önceki gün yapılan NA- TO Dışişleri Bakanlan Konseyi'nde sonuç ahna- maması üzerine suçu Tür- kiye'ye atmak isteyen it- tifak üyeleri, "Türkiye, 18'e karşı tek kaldı'' me- sajlanm vermeye çalıştı- lar. Türkiye üzerinde bas- kı kurmak amacıyla bu mesajm verilmesine kar- şın geri kalan ülkelerin hepsi aynı şeyi düşünmü- yorlar. AGSK'nin oluşu- mu sürecinde bazı NATO üyelerinin izledikleri po- litikalar şöyle gelişti: ABD: Tek amacı, NA- TO'nun Avrupa kıtası üzerindeki etkisinin sür- mesi. Nice Doruğu'na ka- dar AB'den bu yönde ke- sin bir karar çıkınadığı için Türkiye'ye yakın bir görüntü izledi. Ancak Ni- ce'ten çıkan karar kendi lehine olunca Türki- ye'den esneklik göster- mesini, karan engelleme- mesini istedi. Fransa: NATO'nun as- keri kanadmdan 1966'da çekilen Fransa, ABD'nin Avrupa kıtasındaki varlı- ğını ve etkismi hiçbir za- man kabullenemedi. Paris yönetimi, Nice Doruğu'nda AGSK'nin "bağımsız'' olması için bastırdı ancak başanlı olamadı. Fransa'nın kesin hedefinin bağımsız bir ordu kurulması olduğu biliniyor. lngiltere: ABD'nin ebedi müttefiki sıfatıyla AGSK'nin NATO'dan ba- ğımsız olamayacağını, dolayısıyla "özerk" bir yapısı olması gerektiğini düşünüyor. Ancak Fransa ile 1998'de yapılan Saint- Melo toplanösı sonrasm- da bu gücün bağımsız olabıleceğıne ilişkin adunlar atmıştı. Almanya: AGSK konu- sunda Fransa ile lngiltere arasında bir konum aldı. Geleneksel olarak askeri konuda ön plana çıkmaya- rak gelişmeleri bekledi. Çek Cumhuriyeti-Ma- caristan- Poktnya: ittifa- kın en yeni üç üyesi. Tûr- kiye ile benzerbirkonum- da olmalanna karşm ya- kın gelecekte AB üyelik- lerini de göz önünde tuta- rak seslerini çıkarmadılar. Norveç ve lzianda: Tür- kiye ile durumu en çok benzeyen ülkeler. Norveç yönetimi, karar alma me- kanizmalan yerine, öneri- len karar şekillendirme sü- recine katılım önerisini kabul ediyor. Geri kalan ülkeler ise AB'nin güçlü üyelerinin, bu konulardaki politikalannı kabul edi- yorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle