23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17ARALIK2000PAZAR 10 PAZAR YAZILARI dishab(a cumhuriyet.com.tr Almanya'da kültür arayışlan Bad Canstatt, kaplıcalan kadar şaraplanyla da ünlü. Neckar Irmağı kıyısındaki semt Stuttgart kent merkezine 10 dakika uzaklıkta. Az ötedeki Mercedes'te çalışanlann çoğunluğu Bad Canstatt'ta oturuyor. Yabancısı bol bir semt. Bu nedenle de tutucu, sağ eğilimli partilerin oy oranlan burada yüksek. Anamuhalefet partisi Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) geçenlerde Bad Canstatt'ta yaptığı bir toplantıda salonu tıklım tıklım doldurdu. Konuşmacılann üzerinde ısrarla durduğu iki konu Alman izleyicilerin tansiyonunu sûrekli yüksek tutmaya yeterliydi: Tasarlanan yeni göç yasası ve "Arük bizün de bir yönlendirici kültürümûz olsun" istekleri... Şu sıralar Almanya bu çok nazik iki konuya kafa yormakta. Günümüz Avrupa'sında "Itaryan veya Fransız kühürü var" diyebiliriz. Peki, ya Alman kültürü? Almanya, Hrtier'den önce dünyanın sayılı kültür ülkelerinden biriydi. Tanınmış çağdaş yazarlardan Hans Christoph Buch, "Zengin bir kültüre sahip bu toplumda Hitier'in iktidara gekbilmesi ibret verkidir" der. Savaş sonrası yeniden kurulan Almanya'nın elli yıl boyunca bir kültür bakanı olmadı. Çünkü Almanya'nın kurulmasına izin veren, anayasasını onaylayan müttefîkler böyle istemişti. Her eyalet kendi kültürünü kendi belirleyecekti. Kültür bütünlüğü olmayan ülkede kimlik bütünlüğü olur muydu? Antisemist olaylann ve yabancı düşmanhğının sıçrama yaptığı, tehlikeli bir aşamaya ulaştığı şu günlerde sağcı kesimfh başlattığı "yönlendirici Alman kültürü" kampanyası yangına körükle gıtmekten başka bir şey değil. Tam uyum (asimile) yolunu bilinçh açmak isteyenler her firsatta: "Biz çok kültüıiû bir toplum olmayacağız!" diye bas bas bağınrken mayın tarlasına girdiklerinin farkında değil. Bu arada, ülkesinin monokültüründen kurtulmak isteyen çoğu Alman sanatçı da Paris ya da Londra'ya STUTTCART AHMET ARPAD kaçıyor. Oralann çok kültürlü toplumunda verimli ve üretken olabilmek için. Resmi verilere göre 2050 yılında ülkede yirmi milyon daha az "saf kan" Alman yaşayacak. Endüstriye gittikçe daha çok yabancı işçi girecek. Toplum yapısında değişiklikler kaçınılmaz olacak. Sayılan yirmi milyona yaklaşacak yabancılann ülkede sözü daha çok geçecek. Bir Fethi Gûlmeyen Genelkurmay Başkanlığı'na, Necmi Günebakan da Federal Meclıs Başkaniığı'na gelebilecek! Bu "tehlikeyi" sezen tutucu sağ, göç yasasını değiştirerek, nasıl olacagını henüz kendinin de bilmediği bir "German way of fife" gerçekleştirerek geleceğin yabancılannın Almanya'da nasıl yaşamalan gerektiğini şimdiden belirlemek mi istiyor? Kimi insanlan gelecek korkusu sarmış gıbi. Hıristiyan Demokratların Bad Canstatt toplantısının sonuna doğru tansiyon doruk noktasında. Konuşmacılara bağınp çağıranlar var: "On aln yü bu ülkeyi yönettiniz, hiçbir önlem almadmız... Müslümanlar Hıristiyanuğın sonunu getirecek™ Üç bine yakm cami yapımına izin verdiniz™ Türkler uyum istemiyor ki_. Polonya'nın AB'de ne işi var? Rus Yahudilerini ûlkeye nicin alıyoruz? Yabancılar Alman anajasasından yararlanmasın..." Ülkede yabancı düşmanlan, sadece NPD, DVU veya Rep gibi aşın sağcı partilerde örgütlemiş, nüfusun yüzde 0.06'sı, yani 50 bini Alman değil! Bugün, iki Almanya'nın bırleşmesinden on yıl sonra, insanlan hâlâ eskı Demokratik Almanya kımliği ile Federal Almanya kimliği arasında bocalayan bu toplumu huzursuz bir gelecek bekliyor gibi... Şu sıralar tutucu sağın tartışmaya açtığı -yönlendirici Alman kültürü'' o kadar içi boş bir ka\ram kı1 Bakalım hangi kültürü, kimlere nasıl kabul ettirecekler? Bixente Lizarazu ve 'basta ya' ETA!1998 Dünya ve 2000 Avrupa futbol şampiyonalannı seyredenler haürlayacaklardır. Uzaktan GS'li Suat'ı andıran ufak tefek fıziğine karşın, yeşil sahalarda dinamo gibi çalışan, aklı ve vücuduyla arkadaşlannın enerjisine enerji katan, Fransız Milli Takımı'nın sol savunma oyuncusu lizarazu yu bildiniz, değil mi? Evet, işte 31 yaşında - şimdilerde Almanya'nın Bayern München ekibinde top koşturan Bask kökenli futbolcudan "ETA" örgütü "devrim(ci) verg^â)" istemiş. 1975'te diktatör Franco'nun ölümüyle tspanya'nın "kara savfalan" çevirdiğinden beri yaklaşık 700 kişinin ölümünden sorumlu tutulan, ^ETA = Euzkadi U Askatasuna / Bask Dryan ve Özgürlük" örgütü, Fransa'nın Ispanya sırunyla çakışan Bask bölgesınin Hendaye kenti doğumlusu olan "ırkdışı"ndan yekûnü belirsiz "dayanışma (!) haracı" talep ediyor. "Zengin hain"ın suçu "düşman bir ülkenin miDi taknnında oynamak". 6 Arahk'ta Paris'ten Bbcente Lizarazu'ya hitaben yazılmış ve futbolcunun babasına postalanmış bir mektupta: "Madem Id halkinın haklannı bastıran bir devlete hizmet edip 'Bask halkından çalınmış paralarla yüksek bir gelire sahip' ohnaktan utanmryorsun, öyleyse savasımı için yeterB maU kaynaklan olmayan, halkmın 'kurtuluş' örgütü ETA'ya yardnn etmek zorundasm!" Kamuya ve polise yansıdığı kadanyla, ETA, "Bask dıyarrnın Fransa — — yakasında bu tip haraç/destek eylemlerine ilk kez alenen başvuruyor. Bayern München kulübünden de varhğı onaylanan iki sayfalık mektup (örgütün etrafına yılan dolanmış bir balta armasıyla), ETA'nın artık 7 eyaletli "büyük Bask ülkesi" hülyasına Fransa'yı da soktuğunu kanıthyor. Zira bugün "devrimci vergisi"ni milliyetçi (!) hayalleri için kullanmaktan çekinmeyen ETA, PVN 6 Ulusal Bask Partisi'nin (1895'te oluşmuş) külleri içinden çıkarak kurulduğu 1959 yılında "Bask ditini" yaşatmak temelinde Frarîkizme karşı mücadele için dünya geldiğinde dönem vazgeçilmez PARİS UĞUR HÜKÜM öğelerinden biriymiş. tlk yülannda "kır papazlan"nın bile desteğini kazanmış olan örgüt, 1964'te, Nazizm kurbanlığmın simgesi Guernica'da (1937'de Alman uçaklannın yerle bir ettiği kent) gizlice, ünlü "Vatan Günü"nü düzenliyor. 1967'den beri silahlı — — — — şiddet yolunu seçen ETA, 30 yılda kendi içinde antidemokratik, mutlakiyetçi uygulamalardan çeşitli çevrelerle oluşturduğu yolsuzluk, haraç, mafya tipi ilişkilerine, son derece farklı konumlara kayıyor. Resmileşmiş, kazanılmış hak olarak dünyada hiçbir milli veya etnik azınlığın sahip olmadığı haklarla donanmış Ispanya'nın Bask bölgesi, hatta tüm Basklar adına hareket ettiğını söyleyen ETA'nın bağımsızlık talebi, yöre halkının ancak yüzde 20'si tarafından itibar görüyor. Ana dillennde eğitim, resmi daire ve işlemlerinde Baskça muamele yapabilecek kadar tt özerklqftirilmiş" bu bölge, Fransız Bask Noel gelirken 'deli dana' ortalığı sarsıyor Almanya'yı dalga dalga saran, günlerdır gündemden düşmeyen 'deli dana şoku şaşkmhğı' giderek büyüyor. Yeni yıla girme hazırlığı içindeki Alman milletini şaşkınlığa ve paniğe sürükleyen bu yeni 'şok' dalgası yüzünden canının kıymetini bilen Alman milleti, et tüketiminden korkulu artık. Özellikle dana ve sığır etinden şüphelenip her şeyi 'kuşku' ile karşılıyor sokaktaki vatandaş... Almanya'nın Schlesvveig- Holstein — — — eyaletindeki bir çiftlıkte deli dana hastalığına yol açan BSE virüsüne rastlanmasının ardından, sığır etinden kaçış bu ülkede çığ gibi büyüyor... Yaklaşık 3-4 haftadır devam eden bu BSE paniğı nedeniyle halk balık ve hindi eti tüketimine yöneldi. Bu arada döner satışlarındaki düşüşüde de görünce halkın artık topluca 'vejetaryen' olmaya heveslendiği bir dönemi yaşadığına ben de inanmaya başladım. Her ne kadar Ziraat Bakanı Kari-Heinz Funke'nın, olayın ilk günlerinde Hamburg'da yaptığı, "Alman sığır etinden korkmayuT şeklindeki açıklamalar olsa bile, mıllet yine de tedirgin ve bu tedırginlik haftalardır sürüyor... Pireyi deve yapmakta çok usta 'Alman medyası ise yeni önlemler konusunda ikide bir halkı uyanyor. Yeni yılın eşiğinde böyle bir olayın patlak vermesi en çok sosis ve salam üreticüerini canevinden vurdu. Satışlar düştü. Kasaplar adeta çıldırdı. Gelgelelım bu arada üst üste kontrollerin artmasıyla birlikte yine bizimkilen yakından ilgilendiren bir gerçek de ortaya çıktı. Dinci kesimin (!) paçası tutuştu. Yıllardır pazar payını elinde bulunduran ve 'minareB-ay yıldız-cami' logolu ürünleriyle Türk marketlerinin baş köşesindeki 'Itikat' sucuklarında domuz eti bulunması Islami kesimi telaşlandırdı! Firmaiflasın eşiğinde... Bıtmedi. Bu arada çocuklaruı bayıldığı 'Haribo'lann yapımında da domuz yağı kullanıldığı gerekçesiyle bütün Türk bakkallanndan bu üründen çekildi. Şimdi bu olaylara güler misiniz, ağlar mısınız? Evet, Almanya böyle saçma sapan 'şpk'larla sallanıyor... Işte bu son BSE skandah üstüne Almanya'dakı çiftçiler toplanıp "Bunun sorumhısu Avrupa Biriigi'dir" dediler. Avrupa'daki yapay yem ihracatının kontrol edümesi konusundaki ihmalleri yüzünden Fransa ve Portekiz'de de BSE olaylannın ortaya çıktığını bilmeyen yok. Öte yandan Hollandalı bir virüs uzmanı ise Almanya'da BSE virüsü bulaşmış danalann kesilip insanlara yedirildiğini savundu ve ortalık işte bu açıklama ile kanştı! Albert Osterhaus adlı bu uzmanın 'Der Spiegel'e yaptığı açıklamalar Alman milletini şaşırth. Ve tonlarca yem, Mainz'deki bir çimento fabrikasında yakılmak üzere toplanmaya başladı bile. ama ne çare. Korku artık yüreklerde. Bu arada, Avrupa Türk Döner tmalatçılan Derneği'nden sonra McDonald's da, kullandıklan sığır etinin güvenli olduğuna MUNIH EROL ÖZKAN dair Alman gazetelerine çarşaf çarşaf ilan verdi, ama nafıle. Ortalık toz duman içinde artık...Bu kargaşa içinde, yeni yıl öncesi canlüık da gözden kaçmayan Münih sokaklannda hediyelik eşya sanşlannda patlama söz konusu. Daha çok cumartesileri yaşanan bu curcunaya kanşmaya başlıyorum. Binlerce kravat ve parfum rekJamlannın yapıldığı bir ortamda insan hep düşler kuruyor. Uzaklarda ^ — ^ — bıraktığım çocukluk aşkımın mavi renklerden oluşan hediyelik mumlar, çÜcolatalar ve aşkımın çok sevdiği bir likörü paketleyip yollama düşleri ıçindeyim... Evet, bizlerin uzaklarda deli dana şoku ile yatıp kalktığımız, u-kçılarla dertlendiğimiz şu neşesiz ve yabuzhk dolu günlerde Türkıye de yeni acılarla kıvranıyor. Bir türlü baş edilemeyen enflasyon, cezaevlerindeki ölüm oruçlan, yürüyüşler, yanlış özelleştirmeler, medyadaki kirlilik ve daha bir yığuı olay bizleri de üzüyor. Hüzünleri paylaşıyoruz... Işte bu yeni yıl öncesi gerginliğini azaltmak için hafta sonlannda kendımi sokaklara aüyorum... Rengârenk vitrinler, Tal caddesinin manzarası çok hoş. Marienplatz çılgın yine... Ve yağmur altında ıslanmak güzel bir duygu... Düşlerimde, kirpiklerini kırpıştırarak gülen sevgili... Bir yerlerde Beatles'in o ünlü "Let it be"si çalıyor.. Münih'te bir başka yılbaşı öncesi curcunası arük yaşanan... Lübnan'mbaşkentiBeynıt'un merkezine tam 20 metre > i i k s e k i i ğ m d e b i r Noe "ı a ğacı yerieştirikü. 1973-1990 yıDanarasndaki içsavaştan beriilk kez meydanaNoel ağaakuruhıyor. Ağaan kurubnasıvesüslenmesi için çok sayıda işçi saatlerce çahşü. Yüzde 70'i Müslüman, yüzde 30'u ise Hıristiyan olan ülkede, halk hep birlikte Noel'i, ydbaşuıı ve Şeker Bayramı'nı kutiayacak. (Fotoğraf: REÜTERS) yöresine oranla belırli bir "geri kalmışhk olgusn" sergiliyor. Fransız Sosyalist Partisi Bask Bölgesi Sözcüsü François Maitia diyor ki: "Öncenkle eğitim sistemleri rümüyle zayıflanuş. Her türiü kamu hizmetinde gerileme yaşanıyor—" Geçen çarşamba Avrupa Parlamentosu'nun 2000 Yılı Sakharov Özgür Düşünce Ödülü'ne layık görülen ETA karşıtı (özellikle şiddete karşı), hukuk devleti ve demokrasi yanlısı, "Basta ya / Yeter arük!" sivil Bask hareİceti önden, fılozof Fernando Savater. "Terörist ETA'nm Fransa'da nispi bir koruma' görmesi, yasadışı faaliyetkrinin yeterince cezalandınlmaması düşündürücüdür. Son zamanlarda Fransa ile tspanya arasındaki işbirliği olumlu sonuçlar vermiştir. Fakat Fransa'nın daha çok gayret göstermesi gerekmektedir. Franco zamanında henüz doğmanuş olan ETA'nın şimdiki yöneticüeri gerçek politik militanhktan ziyade, Amerikau şiddet fıhnleri yönetmeni Tarantino'nun, 'born kıllers' -adeta- 'katıl doğan çocuklanna' daha yakm~" sözleriyle görüşlerini özetliyor. Öte yandan, "Ben önce Baskhyım, sonra Fransız, sonra da Avrupahyım'' diyebilecek kadar Bask kökeniyle ıftihar eden, nüfus kütüğündeki "Vmcent" kayıtlı Fransız ismini Baskça *Bixente''yle değiştirebilecek denli içten, aynı zamanda Fransız Milli Takımı'nın en "entetektüeT' futbolcusu diye tanınan Lizarazu, "devrünci vergi" tehdıdi karşısında ne düşünüyor henüz bilmiyoruz. Ancak ETA'cılann bugüne kadar tehditlerine aldınş etmeyen çok sayıda kişiyi yalnızca işadamı, küçük tüccar, esnaf, yönetici, memur değil, her sınıf ve tabakadan (ne hikmetse kilise mensuplan hariç!) insanı gözlerini kırpmadan öldürdüğü bilinen bir gerçek. (Yalnızca 2000'de 21 kişiyi temizlemişler!) Filozof Savater'in belirttiği gibi, "Devrim ve bağımsızlık adına yapılan şantajlann ardında yatan gerçek, parava olan aşk." Hele hele Lızarazu'nun yalnızca dünya ve Avrupa şampiyonluğu vesilesiyle kazandığı primin 1 miryon dolar olduğunu hatırlayacak olursak. Daralan av alanlan ve kolay para kazanma sevdası her "ûlkû"ye baskın. Milliyetçilik sağ olsun!... Bu yazıyı yazma nedenimizi de belirtelim de içimiz rahatlasın. Olguyu iyi tanıyan Türkiye kamuoyuna olayın nasıl yansıtıldığı, neredeyse Ftan&a'da yaşadıklarımız kadar ilginç. ETA'nın yasal kolu Herri Batasuna Partisi'ne yakın Bask kökenli Avrupa vekili olabileceğini, son dönemde kasıtlı olduğu kadar ıyıce azınlık teşkil eden bazı grup veya kişilerin de yalnızca maddi çıkarlar için böyle girişimlerde bulunabileceğini iddia ediyor. En azından kuşkulu bir durum için ipuçlan veriyor. Gel gör ki bızim basın göstermeden çalakalem yazıyor. "Terör örgütü ETA- Lizarazu'dan... 'devrim vergisi' istedL" (Hürnyet, Akşam 14/12/2000) "_3ask topraklannın bağnnsızhğı için mücadele eden ETA^. Lizarazu'dan 'devrim vergisi' istedL" (2000'de Yeni Gündem 14/ 12/2000) "Basta ya" ETA ve medya! Karagöz, Jan Klaassen'la buluştuGölge oyununun kaynağı Güneydoğu Asya ülkeleri olarak kabul edilir. Türkiye'ye gelişi hakkmda ise değişık görüşler vardır. Bunlardan birisi Orta Asya'da «kor koJçak", "çadır hayai" olarak bilinen oyunlann gölge oyunu olduğu ve oradan göçlerle Anadolu'ya getirildiği görüşüdür. Diğer görüşe göre 1517 yılında Mısır'ı alan Yavuz Sultan SeHm'in Türkiye'ye getirdiği gölge oyunu sanatçüan yolu ile girdiğidir. Oyunun bas kişisi Karagöz ve Hacivat'tır. Karagöz halkın ahlak ve sağduyusunun temsilcisidir. Hacivat ise medrese eğitimi görmüş, kaypak, düzene uyan birisidir. Kukla ise konusunu günlük yaşamdan ve edebi hikâyelerden alan bir hareket ve hacim oyunudur. 14. yüzyıldan bu yana oynanldığı büinmektedir. Baş kahramanı tbiş ve Öıtiyar'dır. tbiş kurnaz ve hazır cevaptır. Ihtiyar ise varlıkh bir kişidir. Belçika'run Flaman bölgesinde ve Hollanda'da yüzyıllardır oynatılan kuklalardan yaşlı Jan Klassen "lhtiyar'"ı, Katrijntje ise birazcık "tbiş''i andmyor. Geçen hafta sonu Karagöz ve Hacivat'ın, Belçika'nın 2. büyük kenti Anvers'te, Belçikah kuklalarla buluşması planlanmıştı. Türkiye'den gelen, Karagöz, Hacivat, Tuzsuz Çelebi ve bir Zenne, vize vb. gibi hiçbir zorlukla karşılaşmadan Belçika'ya giriş yaptı. Anvers Belediyesi Sanatsal ve Kültürel Çahşmalar Koordinatörü Carlos Theus, konuklanna küçük bir şehir turu atnrmaya ve bir cafede oturup Anvers'in meşhur birası De Koninck'i içirmeye kalkışmasaydı Hacivat'ı cafede unutmayacakö. Anvers Atatürkçü Düşünce Derneği Sanat ve Kültürel Etkinlikler Çalışma Grubu'nun. "Türk çocuklanna unutulmak üzere olan Karagöz oyununu tanıtmak ve Belçika halk gösteri sanatuun bir örneği olan kuklalarla Türk gölge oyununu birlikte izledikten sonra her ikisini karşılaştırma olanağı sunmak" amacıyla düzenlediği etkinliğe, Hacivat'ın cafede Belçıkalılarla entelektüel tartışmalara dalması nedeniyle, Karagöz sadece yanındaki Tuzsuz Çelebi ve bir Zenne'yle katılabildi. Daha önce Türkiye'den 10 Çocuk Kitabı yazannı Türk çocuklan ve velileriyle buluşturan Anvers ADD'nin, ATA Çocuk Kulübü kurma yolundaki ikinci etkınliğme katüım — ^ — ^ beklenenın çok üzerinde oldu. Carlos Theus, miniklerirnize "kukla yapmamn ve oynatmanm ne kadar kolay olduğunu" örnekleriyle gösterdı. Tunus'tan getirdiği bır yeniçeriyi, Belçikah ve Yunan askerlenni ve Praglı bir savaşçıyı çocuklara tanıttı. Karagöz'ün aslında manda veya deve derisinden yapıldığını ve orijinalinin küçük boyutlu olduğunu arumsatan Carlos Theus, kartondan ve büyük boyutta Karagöz yapmayı ve oynatmayı öğretti. Aslında mum ışığuıda oynatılan Karagöz, tepegöz ışığımn yansıtıldığı büyük perdede birazcık modernleştirilerek sunuldu. Merakla beklenen an sonunda geldi. Anvers ADD'nin etkin Belçikah üyelerinden öğrermen Annie-Ross Hofkens, Karagöz'ü, Belçikah kuklalar Jan Klaassen ve Kartrijntje ile tanıştu"dı. Belçika'nın Flaman bölgesinde ve Hollanda'da oynatılan bu kuklalardan yaşlı Jan Klaassen, cahil ve sürekli hata yapan birini, Katrijntje ise Jan Klaassen'i uyaran akıllı bir çocuğu temsil ediyor. Kısa bir öykü canlandıran Belçikah kuklalar, gösterilerinı miniklerle birlikte şarkı söyleyerek tamamladılar. Anvers Atatürkçü Düşünce Derneği Sanat ve Kültürel Etkinlikler Çalışma Grubu Başkanı emekü öğretmen Iffet Karaçalık, "bu tür etkinlikleridüzeıılihale getireceklerini ve mutlaka bir ATA Çocuk Kulübü oluşturacaklarmı" söyledı. Ben dernekten Hacivat'ı Anvers cafelerinde aramak üzere aynlırken gösterinin bitmesine karşın, çocuklanmızın bir kısmı Karagöz çizmeye, bir bölümü da Carlos Theus ile birlikte kukla oynatmaya devam ediyorlardı. Hacivat'ı bir cafede biraz çakırkeyif bir halde buldum. Irkçı Vlaams Blok (Flaman Bloku) taraftanyla tartışmış. Hacivat'a Anvers'in ırkçı partinin kalesi olduğunu anlattım. Hacivat da bana "Bizim oyunda Arnavut, Yahudi, Çerkez, Kürt ve Laz BRUKSEL ERDtNÇ UTKU tiplemeleri var. Şimdiye kadar ırkçıhğa rasdamadnn" dedi. Hacivat, ırkçılan Anvers'teki Kardeş Türküler grubu konserine davet etmiş. "Gelsinler de Anadolumuzdaki kültür mozaiğini görsünler. Ermenice. Rumca, Kürtçe ve Türkçe rürkülerin kardeşhgine tanık olmalannı istiyorum" dedi. Sonra da "Irkçı parti, partimize ırkçıhk yapüryor diye diğer partüer akyhine da\a açmış. Bunu niye yazmaduı" diye bana çıkıştı. tkı saatlık Belçika deneyiminden sonra bana pazar yazısı konulan sıraladı: "Belçika'run tekrardan göçmen almak istediğini de yaz." "Scifo'nun dramatik futboJu bırakma öyküsünü yaz. Türki>e"de çok sevilir, hatta Beşiktaşh Mehmet'e Şifo Mehmet lakabını taknlar." "Hollanda'dan kaçıp Bdçikah çiftçüerin başma musallat olan ve yirmi dokuz kovunu öldüren kurdu yaz." "Brüksel'de seksen çeşit çete olduğunu mutlaka kaleme aL" "Orta Avrupa'dan gelen kız ve erkek çocuklann Belçika'da seks pazanna sürüldüğünü kesinlikle araşbr." Sen ne. biçim yazarsın? "Cumhuriyet öğrermenlerinin Belçika'da cami lokallerinde ders vermek zorunda bırakıldığuu, hatta cami derneği yöneticilerinin öğretmenlerimizi Atatürk'ten bahsedilmemesi konusunda uyardıgmı'' nıye yazmadın? Hacivat'ı güçlükle susturabildim. Sonra Bruksel'deki "Nâzım Hikmet Gecesi"nde buluşmak üzere anlaşıp aynldık.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle