Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 ARALIK 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
J. L J j \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Memet Fuat'ın Orhan Veli'yi anlatan kitabışairin ölümünün 50. yılındayayımlandı
'Şiirin gizemine varmıştı'TURGAYFİŞEKÇÎ
MemetFuat'ın 'Orhan VeS' isimli ki-
tabı Adam Yayınlan 'ndan yayımlaHdı.
Kitabın ilk doksan sayfasında, 1953-
1995 yıllan arasında yazdığı yinni ya-
zı, sonraki altmış sayfada ise 2000 yı-
lında bu kitap için yazdığı hiçbir yer-
de yayımlanmamıs.' , yeni yazı yer alı-
yor.
-BuyılOrh" * eli'nin ölümünün el-
hnti yıh. Sit > uaıtk yaşamınız boyun-
ca Orhan Vefi üstüne çeşMi yazüar ya-
yunlamış birekştirmensiniz. Şu günler-
de de yeniyazdığunz vazüannızı da içe-
ren "Orhan Veli" adbkitabınızyayım-
landL Orhan Veli've bu denM yakın U-
ginizin nedenleri neler?
MEMETFUAT-Orhan Veli'ye aşı-
n bir ilgi gösterdiğim kanısmda deği-
lim. Benim aşın ilgi gösterdiğim şair,
özel durumum, ailesel yakınlığım do-
layısıyla Nâzım Hikmet'tir.
Orhan Veii'yle gerektiği kadar bile
ilgılendığımi sanmıyorum. Örnekse el-
li beş yıllık yazarlık yaşamımda onun
için yazdığım yazılan bir araya getir-
dığim zaman yüz sayfa rutmadığını
gördüm. Üstelik de aralannda tartış-
malar, şiirlerinin yanhş yayımlanmasıy-
la ilgili uyanlar filan olduğu halde.
Kendimi bir yoklayınca, Orhan Veli
konusunda düşündüğüm pek çok şeyi
yazıya geçirmemiş olduğumu gördüm.
Nerdeyse bir oturuşta yazdığım son-
dakı altmış sayfa tutan 5 yazı bunun açık
kanıtı.
-Bir oturuşta mıyazdııuzonlan?
FUAT-Evet, sanınm on beş gün ıçin-
de, birbiri ardına yazdım hepsini. Ta-
rihlerine bakalım: Yirmi dört sayfahk
bir deneme olan "Orhan Veli'de 'Ha-
flaı' EdasTnın altında 25 Temmuz 2000
tarihı var. Ne zaman başlamıştım? Onu
güncemden çıkarabilinm. Bir dakika...
'Şairierden korkuyorum'
-Kaçgündeyazdığunza mı bakacak-
sınız?
FUAT - Hayır, bir dakika, evet, bul-
dum, bak bu 25 Temmuz tarihi yazımn
bıttığı tahh değil, kitaba başladığım ta-
rih. 26 Temmuz'da şöyle yazmışım:
•S^Orhan Veli adlı kitabı derlemeye
b«şladnn.80sa>fahkknçükbirldtapoİa-
tttk"
Sonra, 29 Temmuz'da:
"Orhan Veli'nin yeniden yazüması
gerekenyaztfanbhince. kitap bir çırpı-
da tamamlanriı. Bu arada yeni birkaç
yazı oluştu kafamda. Bugün onlan yaz-
maya başlayacağım. Biri, Orhan Ve-
li'nin ktsa şürieri Japon şiirinden yap-
nğı çeviriler üstüne. Öbürü, şiir çevir-
mekteki başansL Cçüncü yazı da çokba-
sit sözierie şüre ulaşması. Halk konuş-
masında şiir bulmasL Böylece kitapta
doğrudan şüıierle ilgili üç dört yeni ya-
zı da yer atmıs olacak."
- Kitabı dört günde mi derlemişsi-
niz?
FUAT - Yazılar bilgisayarda hazırdı.
Bir ikisini yeniden yazdım. "Yeniden
yazüması gereken" dediğim onlar. Bil-
gisayarda olmayanlar... Günceyi oku-
yalım, hepsi çıkacak şimdi ortaya.
30 Temmuz:
"'Orhan Velı'de Hay Kay Edası' di-
ye bir yazıya başladım. İyi gjdiyon"
Ertesi gün, 31 Temmuz'da ise "hay
kay"ı "haüaı"yaçevirerekaşağı yuka-
n neler yazacağımı özetlemişim.
2 Ağustos'ta bitmiş bu ilk deneme:
"'Orhan Veli'de Haiku Edası' başhk-
h yazıyı biktirdikten sonra başladıgım
'Orhan Veli'nın Şiir Çevirileri' başhk-
hvandabftmek üzere,'Orhan Veli'nin
Başyapıtı' diye bir yazı daha düşünü-
yorum. Bir de 'Orhan Veli'de Bıçkın
Edası' diye bir yazı yazdabinr."
- Kaç gün oldu?
FUAT- "Kitap sanınm 160 sayfayıbu-
lacak" diye bitirmişim. Şimdi buluruz
kaç gün olduğunu.
3 Ağustos:
«Orhan Vfeti'nin Şiir Çevirileri bitti.
'Orhan Veli'de Bıçkın Edası'na başla-
dun."
Sonraki iki günde başka konulardan
söz ediliyor. Kitapla ilgili bilgi yok.
6 Ağustos
"Orhan VeK sonuna yaklaşü.' Orhan
Veli'de Haıku Edası", 'Orhan Veli'de
Bıçkın Edası', 'Orhan Veli'nin Şiir Çe-
virileri' adh yazılar bitti. 'Orhan Ve-
Or¥
rhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet, onlan
izleyenler, onlann etkisinde kalanlar olmasa,
horozlara, tavuklara günaydın denmese, yeni
yeüşenlerin pek çoğu öbür çizgiye kayacak,
gizemcilik baş köşeye geçip oturacak, birçok
yetişkin şair de karanlıklara dalıp gidecektl
li'nin Başyapıtı' adh yazuun da sonu-
na geldim. Bugün biter."
Bir denemeyı anmamışım. "Orhan
Veli'nin Başyapra"ndan bir gün önce
"Orhan Veli'de Halk Şiiri EdasTnı ya-
zıp bitirmiştim.
8 Ağustos:
"Orhan Veli'nin' Sunu' yazısuıı yaz-
dım. 'Dızın'i yapıyorum."
Demek kı sondaki beş denemenin
yâzılması bitmiş... Kaç gün oldu?..
Temmuzdan 3 gün, 7 gün de ağustos-
tan...
-Ongün—
FUAT - Dokuz günde beş deneme,
toplam 60 sayfa. Bu kolaylık Orhan
Veli için yazabıleceğim şeylen daha
önce yazmamış olmamdan doğuyor.
Düşünceleri bıriktirmiş, ama kâğıda
dökmemişim.
- Benim içimde bir kuşku doğdu—
Sizbaşka şairier için debirsürü şey dü-
şünüyor, ama yazmıyorsunuz gibi geli-
yor bana.
FUAT-Bilmem... Belkı...
- Tembellik mi, korkakhk mı?
FUAT - Şairierden korkuyorum...
4
Yanılmak çok insanca bir şey'
- Yok, yanılma korkusu»
FUAT-Yanılmak çok insanca bir şey,
ben bayıhrım yanılmaya... Evet, gerçek-
ten bilmiyorum. Örnekse BehçetNeca-
tigil için, Fazü Hüsnü Dağlarca için,
Cemal Süreya için bugüne kadar niye
doğru dürüst bir şeyler yazmayı dene-
medım? Belki hepsi için böyle bir çır-
pıda kolayca birkaç yazı yazabilirdim.
Orhan Veli'ye dönersek, onunla ilgi-
lenmemin nedeni, hem Türk şiirinin
gelişmesinde çok önemli biryeri bulun-
masından hem de şiirin gizemine var-
mış bir sanatçı olduğuna inanmamdan.
Içim titreyerek sevdiğim bir şair Orhan
Veli...
- Ölümünden oruz yedi yıl sonra
'Bütün Şiirleri'ni basm yanlışlann-
dan anndırarak yeniden yayımlamıs-
ünız. Bu bir eleştinnen sorumluluğu
mu, işini ciddiye alan bir yayuncı dav-
ranışı mı, yoksa yalnızca şiir seven bi-
rinin gönül eylemi mi?
FUAT - Her üçü de... Ben yıllar ön-
ce Yaşar Nabi'ye başvurup hiçbir kar-
şılık beklemeden Bütün Şiirleri'nin dü-
zelti işini üstlenmek istemiştim. Nede-
nini bilmiyorum, ama olmadı. Belki
düzeltiyi çabuk yapamam, basımevini
oyalanm diye düşündü.
Linotip dizgide, basımevleri kurşun-
lannın uzun süre bağlı kahnasına kat-
lanamaz, düzeltilerin çok hızlı yapılma-
sı için yaymevlerini zorlarlardı. Eski
kitaplardaki dizgi düzelti yanlışlannın
çokluğu biraz da bu yüzdendir. Hızla
dizilir, hızla düzeltüir, hızla basılır, kur-
şunlar yeniden potayı boylardı.
Bütün Şiirleri 'nin dızgi düzelti yan-
lışlan yaşamımın yansını dolduran bir
süre beni çok üzmüştür.
'Söylediklerini deştirdf
-Orhan Veli'nin Türkşiirinin gefişün
çizgisi içindeki yerini nasıl değerlendi-
riyorsunuz? OrhanVeli ohnasa, bugün-
kü Türk şiirinde ne eksiMrdi?
FUAT - Ganp aknmnm ortaya çıkı-
şı sırasında bir takım yanhş sözler edil-
diği, eskiyi yıkma amacıyla aykınlık-
lara başvuruldugu bir gerçekty. Başka-
lan gibi, Orhan Veli'nin kendisi de o
çıkış döneminde söylediklerini sonra-
dan eleştırmişti.
AmaGarip'in şiiri sokağa çıkaran, ço-
cuksuluklarla donatan, küçük insanla-
nn küçük sorunlanna yönelten havası
olmasa, Türk şiiri Nâzım Hikmet yo-
lunda akıp giderdi sanılmasın.
Toplumsalcı şiir kesinlikle yasaklan-
mışb, yazüsa da okurlarla buluşamıyor-
du, dergilere gu^miyor, kitaplaşamı-
yordu.
Orhan Veli, Oktay Rifat, Mefih Cev-
det, onlan izleyenler, onlann etkisinde
kalanlar olmasa, horozlara, tavuklara gü-
naydın denmese, yeni yetişenlerin pek
çoğu öbür çızgıye kayacak, gizemcilik
baş köşeye geçip oturacak, birçok ye-
tişkin şair de karanlıklara dalıp gıdecek-
ti.
Belki yalnızca Attilâ Ühan ıle Hasan
Hüseyin yırtarlardı kefeni.
- Neden onlar?
FUAT - Onlar önleri kesilmiş, ezil-
miş 1940 şairlerinden değıllerdi. Son-
raki kuşaktandılar. Ayrtca doğrudan
Nâzım Hikmet'ten geliyorlardı.
- Öbür çizgi dediğiniz Şeyh Galip -
Ahmet Haşun - Necıp Fazıl - Dağlar-
ca çizgisi mi?
FUAT - Evet, iyice karanlıklaşırdı o
zaman o çizgi...
'Ozündeny
ve 'doğal'birşair-Orhan VeB şiirinin çoksevihp okunması, birçok
aydmınuzda kuşku ujandırmışnr.Kimfleri onu po-
pülist kimileri de arabesk şiirin temsilcisi bukluk-
lannı sö> lerier. Sizce Orhan Veli'nin çok sevflmesi
ve okunması,şiirinin niteüğinde kuşku uyandıracak
bir olgu mudur?
FUAT - Ben bu yakıştırmalardan anlamam. Po-
pülizmin genel geçer bir anlamı var mı, bilmiyo-
rum. Hele arabesk ne demek? Arap tarzında olan
süslemeler. Kıvrımlar, girinti çıkıntılar. "Girişik
bezeme" der Türkçe Sözlük.. Ne ilgisi var Orhan
Veii'yle? Tam tersi! Bayağı mı demek istiyorlar?
"Popölist'' sözcüğünü de belki halka şirin görün-
mek anlamına kullanıyorlardır.
Orhan Veli açık, aydınlık, "özûnden", "dogal"
bir şair olduğu için çok okunuyor.
Yaşamında bir sürü şirinlikleri, muziplikleri var,
ama şiirinde hiçbir sahteük yok, tertemiz, düpedüz...
Üstünlüğünü seziyor, ama anlamakta da, anlat-
makta da güçlük çekiyorum...
- Epeyce yaklaşmışım, dnyuyorum_
FUAT-Evet, öyle... Anlatamıyorum...
- Yazdanlar. vakmlannm anüan Orhan Veli'nin
insani özeDUderiyte de çokflginçbir kişilik olduğu-
nu gosterhor. Siz, Orfaan Veli'nin kişilik özellikle-
riyle, şör dünyası arasmda nasıl bir ilişki bulu\or-
sunuz?
FUAT- Ben Orhan Veli'yi tanımadım. Bir kere
Ankara Caddesi'nde karşı kaldınma geçerken ar-
kasından görmüştüm. Yeni bir kitabı çıkmış, yokuş-
taki baa kitabevı vitrinlerine sakalh fotoğraflan kon-
muştu o günlerde. Ölümünden sonra ise kişiliğıni
anlatan inanılmaz güzellikte yazılar okudum. Ne
var ki şürlerini nerdeyse ezbere biliyordum o ya-
kişiliği de yansıyordur biçemine. Ama dediğim gi-
bi bunun üstünde, düşünmek hiç aklıma gelmedi.
- KıtahmiT/lfl hir rfİJgi dtnpHi y-aı^hy htılAıgıımıı
söviesem-
FUAT-Biliyorum, dokuzuncu sayfada "Adnan"
yerine "Orhan" yazmışun. Bir de 90. sayfanın tam
ortasında yan yana iki sözcükten birer harfdüşmüş,
"üsüne, ortiama" diye bir gariplik, "t" ile "a" ne-
reye gıtmişler bihnem. Sayfanuı altına baktım, bu-
lamadım. Ühan Berk'ı görürsem soracağım...
- Gene İlhan Berk'siz edemediniz~.
FUAT-Yok, onun şiirierindebazensözcükler say-
fanın altına düşer de... Deneyimlidir, belki bilir ne-
rede aramam gerektiğini... Yoksa yayınevinde bi-
rileri özellikle mi yapıyor bu yanlışlan?.. "Görün
işte, siz de ne yanfaşlar yapıyorsunnz!''diyebilmek
için...
- Beşind koL 'Nâzım Hikmet'te de bir fbtoğra-
nn arana Avni Arbaş yerine Hıfa Topuz yazmıştı-
"Şörinde hiçbir sahteük yok, tertemiz, düpedûz-."
züan okudugumda. Onun için de kişihğiyle şiiri ara-
sındaki ilişküer üstünde düşünmek hiç aklıına gel-
medi.
Aynca, Orhan Veli, şiirlerihde kendisi olarak pek
yer almaz, ağzından konuştuğu kişileri bir tiyatro
oyuncusu gibi yorumlar. Mutlaka alttan alta kendi
FUAT - Fotoğrafı aldığun kitapta öyleydi... Ben
ikisini de doğru dürüst taıunuyorum... Üçüncü ba-
sıında düzeltiriz...
Sen şimdi beni bırak, bu iç içe çift tırnaklı, tek
tırnaklı konusma, sevgili gazetemizde yayımlanır-
ken başımıza neler gelecek onu düşün!.. Aynca
Erdal Aiova şu günlerde Istanbul'da, onu da unut-
ma...
- Biliyorum, çokkuıyor, sorulanmla sizi böyfc sı-
kıştınnama- Teşekkürter-
FUAT-Erdal Alova deyince bıçak gibi kestin ko-
nuşmayı... Bir şey değil... Arayı açma, gene gel, ben
nasıl olsa hep buradayım... Daha çok kitap var sı-
rada...
'Caz dünyaya özgürlük tutkusunu yaydı'
Dave Brubeck önceki akşam tşsanat'ta bir konser verdL
Küttür Servisi - Cazın efsane ismi pıyanist
ve bestecı Dave Brubeck, 80. yaşı
dolayısıyla gerçekleştirdiği turne
kapsammda, cuma günü tşsanat'ta
cazseverlerle buluştu. 'Dave Brubeck ile
Bir Akşam' konsennde ünlü cazcıya
da\ıılda Randv Jones, basta Alec
Dankvvorth ve alto saksafon-flütte
Bobby Militello eşlik etti. Konserden önce
Conrad Otel'de düzenlenen basın
toplantısında, Brubeck bunun kendisi için
çok hoş ama aynı zamanda yorucu bir turne
olduğunu belirtti. Turneye Istanbul'dan
sonra Berlin, Hamburg, Frankfurt ve
Londra'da vereceği konserlerle devam
edecek olan Brubeck'e Londra'daki
konserlerinde Londra Senfoni Orkestrası
eşlik edecek. Bundan önce 1958'de
Amerika'nın 'kühürel değişim programı'
kapsamında Türkıye'ye gelen Brubeck
oğluyla birlikte Ankara ve îzmir'de
konserler vermişti. Halen zaman zaman
oğullanyla birlikte çalan Brubeck, bundan
çok büyük mutluluk duyduğunu söylüyor
ve oğullan dışmda çok genç ve çok
yetenekli müzisyenlerle de çaldığuıı
belirtiyor. Cazın her türiinü severek
dinledigini belirten Brubeck en sevdiği
müzisyenler arasında Louis Armstrong,
Duke Elüngton +e Ella Fhzgerald'ı sayıyor.
Gelecek yıl yeni bir albüm çıkaracak olan
Brubeck, müziğin insanlann birliğini
sağlamanın yollanndan biri olduğunu, bunu
dünyanın her yanında farklı ülkelerde
verdiği konserlerdeki deneyimlerinden çok
iyi bildiğini belirtiyor. Dave Brubeck caz
müziğinin Afrika'daki kölelenn özgürlük
tutkusunu tüm dünyaya yaydığmı ve bu
nedenle özgürlükleri kısıtlamak için
harekete geçen Hitler, MussoUni gibi
diktatörlerin caz müziğine de yasak
getırdiklerini belirtryor. "Dinleyici
sahnedeld adamlann dışa vurduklan
özgürtüğü görünce, 'Bız neden özgür
değiliz' diye düşünüyor" diyor Brubeck.
KUŞBAKIŞI
MEMET BAYDUR
Muhsin Ertuğrul ile
Nasıl Tamştım...
Bu öyküyü başka yerlerde bir iki kere yazdım ama
burada ilk kezanlatyorum. Lise öğrencisiyim, bir son-
bahar günü kapı çalındı, açtım. Güner Sümer gel-
miş. Geçiyormuş uğramış. Güzün karanlık günleri-
nin akşamüstü saatleri. Ortahk bin bir renge, sese,
kokuya bulanıyor.
"Devekuşu Kabare Tiyatrosu'yla, Ankara'da lo-
nesco 'nun Gergedan 'mı sahneye koyuyonjm. Oyu-
nu yönetmemi Haldun Bey (Taner) istedi. Müzik-
li, şarkılı olacak ve yepyeni şeyler kotaracağız sah-
nede. Zeki Alasya, Metin Akpınar, Ahmet Gülhan,
Kemal Sunal, Aii Yalaz ve diğerleri. Çok yetenek-
li, enfes bir kadro. Müzikleripiyanoda Attan Beyes-
liğinde hallettik. Kabare tam üç beş enfes şanson
bile var. Senden ricam, oyunun üç beş noktası için
senin plaklardan ek müzik bulman. Yann buluşup
provaya gidelim."
Güner böyle söyledi. Gecenin geç saatlerine ka-
daroyunu konuştuk, yani o anlattı ben dinledim, mü-
zik dinledik, ertesi gün buluşmak üzere sözleştik. Gü-
ner ile Onay (Onay Ongan, o da bizimle beraberdi
elbette) Tandoğan Meydanı'nın sisli puslu, çam ko-
kulu karanhğına dalıp gittiler.
Ertesi gün sözleştiğimiz saatte buluştuk, tiyatro-
ya gittik. Haldun Taner'i o gün, orada tanıdım. Ben
burnunun üstünde bir sivilce, ukala ve tıfıl bir deli-
kanlıyım. Haldun Bey ise benim gözümde bir yazın
ve tiyatro devi. (O gün öyleydi, bugün de öyle.) Gü-
lümseyerek elini uzattı, el sıkıştık. Bana sorular so-
ruyor, ben '>cem/cüm'ediyorum, Güner gülüyor. HaJ-
dun Bey olağanüstü bir insan. Tiyatro konuşuruz sa-
nıyorum. Futbol konuşuyoruz. Hangi takımı tutuyo-
rum, sevdiğim oyuncular kimdir? Çaylar geliyor.
Futbol konuşuyoruz, rahatlıyorum, hayranlığım ar-
tıyor Haldun Bey'e. Bu nasıl bir insan? Tiyatronun
girişi bir başka âlem! Aynı salonda iki ayn tiyatro, iki
ayn oyunun provasını yapıyor. O yılın efsane oyunu
Pir Suttan Abdal'ın kadrosu da orada. Tuncer Nec-
mioğlu, Tuncel Kurtiz, Ayberk Çölok, Rahmi Sal-
tuk, Âşık Nesimi'lı inanılmaz bir kadro da orada.
Gergedan'ın Devekuşu oyunculanyla Gür>er Sümer
yönetimindeki provası başlıyor.
"Çattık Yahu Sabah Sabah/ Bu Kaçıncı Gerge-
dan/ Bozuldu Sabah Keyfil Her Taraf Tozduman!"
Bu şarkı bellegime bir daha çıkmamak üzere yerle-
şiyor. Haldun Taner'le yan yana oturup seyrediyo-
ruz provayı. (O ^ımanlar 'İ7\ernn>r %.<\7, -.ğü jc a t -- -
(
ii-
memışti.) Güluyoruz. Haldun oey ub. ,.m gulmeut-
ğim yerlere de gülüyor bazen. Anlamaya çalışıyo-
rum. Güner keyifleniyor. Baştan, bir daha, bir daha
alınıyor sahneler, şarkılar. Bir tiyatro cümbüşü! Bü-
tün bir hafta, her şeyi bir tarafa bırakıp provalara git-
tim. Bütün oyunu ve şarkıları baştan sona ezberle-
miştim. Güner Sümer'in benden ıstedıği ek müzik-
leri de bir caz üçlüsünün plağından kaydedip tes-
lim ettim tiyatrocu ellerine.
Akşamlan, prova şonrası Bankan Oteli'ne gidip
Onay'ı ya da Ergun Özer'i dinliyor, sonra Çakın Ku-
lüp'e ya da Feyman'a gidip sabahlıyorduk. Mace-
ranin bu kısmına Haldun Bey katılmıyordu.
Gergedan'ın son provalannda benim için unutul-
maz iki şey yaşadım. Bir gün, prova başladıktan
beş on dakika sonra varabildim tiyatroya. Girişte Hal-
dun Taner, bu büyük beyefendi oturuyordu. Orta-
da, neden oradaydı bilmiyorum, portakal büyüklü-
ğünde kırmızı plastik bir top. Haldun Bey "Bir maç
yapalım mı" diye sordu. Iskemlelerden kale yapıp
Haldun Taner'le o tiyatronun girişinde futbol oyna-
dık! Maç bitince ayaklanmızın ucuna basarak salo-
na girip provayı seyrettik. Sonra çay içerken orta-
oyunu, Karagöz, Hacivat üstüne güzel şeyler anlat-
tı.
Ikinci büyük olay, oyunun son provasında yaşan-
dı. Bu sefer bir saat erken gelmiştim tiyatroya. Her-
kes bir telaş içinde, bir heyecan, bir ciddiyet, bir ko-
şuşturmadır gidiyor. Ne oluyor anlamıyorum.
Muhsin Bey geliyor oyuna bakmaya dediler.
Muhsin Ertuğrul ve eşi, Ankara'nın o karanlık
günlerinde o güzelim tiyatroya, öğleden sonra üç bu-
çuk sulannda geldiler. Gergedan oyununun prova-
sını seyretmeye. Prova durdu. Haldun Bey salon-
daki herkesi tek tek tanıştırdı, takdim etti Muhsin Bey'e.
Sonra prova yeniden başladı. Dışarıda pis bir yağ-
muryağıyordu. içeride Muhsin Ertuğrul, Haldun Ta-
ner, Güner Sümer ve sahnede büyük oyuncularla bir
oyunun provası yapılıyordu.
O gün bir oyun yazmaya kararverdim. Otuz yıl olu-
yor, neredeyse...
liyatro ve sinema sanatçısı
Necdet Yakın rahatsızlandı
• Kültür Servisi - Türk tiyatro ve sinemasına
uzun yıllar emek veren Necdet Yakın geçen
günlerde rahatsızlanarak hastaneye kaldınldı.
Şehir Tiyatrolan'nda on yedi yıldu- aralıksız
perde açan 'Lüküs Hayat' oyunundaki 'Şevket'
rolüyle tamnan oyuncu, 'tki Efendinin Uşağı',
'Otelci Kadın", 'Atinalı Timon', 'Mum Söndü',
'Bir Yaz Gecesi Rüyası', 'Romeo ile Juliet',
'îspinozlar"adlı oyunlarda rol aldı. Sanatçımn
tedavisi 29 Mayıs Hastanesi'nde devam ediyor.
George Montgomery öfdii
• LOS ANGELES (AFP) - Kovboy, boksör,
aktör, yönetmen George Montgomery 84
yaşında öldü. Rancho Mirage'da geçirdiği bir
kalp krizi sonucu ölen Montgomery, 87 fıhnin
yam sıra birçok televizyon dizisinde de
oynamıştı. Yurtdışında düşük bütçeli fılmlerin
yönetmenliğini ve yapımcılığını da yapan
sanatçı aynı zamanda bir heykeltıraş ve sanat
koleksiyoncusuydu.
BUGUN
• BANKALARCADDESİ'nde 'Bankalar
Caddesi' sergisi kapsamında saat 11.00'de cadde
gezisi gerçekleştirilecek. (233 21 61)
• AKM'de saat 11.00 de tstanbul Devlet Klasik
Türk Müziği Korosu'nun 'Mevlana'yı Anma
Konseri' izlenebilir. (251 56 00)
• CEMAL REŞİT REY'de saat 19.30'da
tstanbul Müzik ve Sema Tophıluğu'nun konseri
gerçekleşecek. (232 98 30)
M ALMAN KÜLTÜR MERKEZl'nde '3.
Uluslararası Uzakdoğu Fîlm Festivaü' kapsamında
saat 12.00'de 'Thai Chi Ustası', saat 16.30'da
'Oharu'nun Yaşamı' adlı filmler gösterilecek.
(249 20 00)