25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16ARALIK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Guyana birzamanlar Galibilerin, Aravakların, Palikourlann, Emerüanlann, Oyampüerin, Vayanalann topraklartydı Denizmgel- gitJeri ekvator çağmda sıradanbir doğa olavı— Birtekne deniz çeküince karada kalmış, birkaç saatsonra deniz vüksdinee tekrar vüzecek.. Uzayagi rürkıye'nın verdığı sıparişle Fransızlann yaphğı ve fakat uzaya firlatılışını erteledığı haberleşme uydusunun fir- latılışının bır İcez daha erte- lenmesıne tanık olacağımızı bılmeden, ama bılsek de her zaman oluna- mayacak "Herhangi bir yerde" bulunmak ûzere yoldayız Deplasmana çLkmış fiıtbol takımının laraftarlan gıbıyız; bır adet uydunun pe- şinde resmi açıklamaya göre 148 kişıyız... Parıs'ten Fransız Guyanası'na gıdıyoruz, ama Fransa vızesı Fransa'nın denızaşın idare bölgesı Fransız Guyanası'nda geçmıyor.. Guyana'ya gıriş ıçın Fransa'dan Guyana vizesı almak gerekıyor. Ga- np ama Pans'ten Fransa'nın bır başka kentıne gıder- ken vıze almak gıbı bır dunım ortaya çıkıyor... Neyse kı her türlü vıze tstanbul'dan alınmış... Fransız Guyanası'na gıdecek uçak Orly Havaala- nı nın dış hatlar termınalınde körüğe yanaşmış, yol- culannı beklıyor... Pasaport kontrolü yapıhyor, pa- saportlara Fransa'dan 'çikış' damgası vuruluyor.. Işte şu kapıdan çıkıp uçağa bındığımızde, Fransız Guyanası'na ya da uzunca bır tanımlamayla üç yüz- yıl önce dünyaya ulus devlet bılıncını kazandırmış, şımdılerde her zamankınden daha demokrat, ınsan haklanna saygıda asla kusur etmeyen ve edılmesın- den hıç hoşlanmayan, düşünce özgürlüğünde sınır ta- nımayan, sözde soykinmlan kınayacak kadar ınsan- lıga saygılı ve hatta uluslan ulus yapan ınsanlann et- nık kimlığine bakıp bazılannın aynlıkçüık ateşını kö- rüklemekte sakınca görmeyen Fransa'nın, tek söz- cükle sömûrge olarak tanımlanan topraklanna gıdı- yoruz! Sömürgenln yenl adı Atlas Okyanusu'nun Güney Amenka kıyısında, Ekvator çızgisıne bırkaç yüz kilometre kala 'deniza- > p n idare böigesi' kılıfına sokulmuş bır sömürge: Fransız Guyanası Guyanalar, Yenı Dünya'daki 'coğrafı keşifler' adı- na 16. yüzyılda parsellenmış, Ingılız Guyanası, Hol- landa Guyanası, Fransız Guyanası. Çeyrek yüzyıl önce Hollanda Guyanası bağımsız- lığıru kazanmış, Sunnam olmuş ama 21. yüzyıla bir- kaç hafta kala ve artık 'global' dedığimız dünyada Guyanalann ıkısuıde sömürge düzenı sürüyor... Dokuz saat hıç durmadan çalışmakla yükümlüjet motorlannın homurdanmasıyla uçak, özgürlükler ül- kesı Fransa'nın başkentınden Fransa'nın sömürge topraklanna doğru havalanıyor . Bölgenın merkezı ohnası ve Fransa'dan gönden- len sömürge valısının oturmasından Cayenne'e baş- kent denıyor... Uçak 'başkent'e ındığınde Fransız bayrağının dalgalandığı havaalanındaki Fransız jan- darmalar, Fransa'dan gelen yolculann pasaportlan- na Guyana'ya 'güiş' damgası vunryor... Termınalden dışan çıkınca ılk izlenim; sıcak yü- ze vuruyor, yeşıl goz alıyor... Aynı yanmkürede 'kn- zey'de ohnamıza karşın yanmkürenın alt sınınna doğru ınınce. tropıkal çızgıde kıştan yaza geçiliyor; güneş yakıyor, hava sıcaklığı 32 derece... Cevre, ye- şılın her tonuna boyanmış... Asfalt ya da betonun bu- laşmadığı toprak çayır-c,imen, çunenın olmadığı top- rak orman. Tropıkal bıtkı örtüsünü oluşturan to- humlar ve çekırdekler düştüğü her yerde hayat bu- luyor gıbı.. Ağaçlarbıle tek başına değıl, sannaşık- larla sarmaş dolaş Duvan andıran ormanlar gök- yüzüne doğru uzanıyor.. Bunlar yağmur ormanı... Adlannı ancak bu" uzmanm sıralayabıleceğı tropıkal ağaçlar arasmda hındıstan cevızi ve muz tanıdık ge- lıyor Ne kı bu bereket rropıkal bir bereket; topra- ğın tahılla arası ıyı değıl. Amazon ve kollannın çevresındeki yağmur ormanlan dünyadaki oksije- nm yüzde 20'suıı üretıyor... Guyana'dakı nehirler Amazon'dan bağunsız akıyor... Insanlarla doğanm çızdığı sınırlar farklı olduğu ıçin yağmur ormanlan Guyana'da da varlığını sürdürüyor... Burada orman- lar yanmıyor... Havadaki nem oranı o denlı yüksek kı, ateş ale\lenecek kıvamı bulamıyor, bulsa da sa- ğanak yağmura yenık düşüyor Ama 'modern insan' dünyanın akcığen olan yağmur ormanlannm da hak- kından gelmesını büıyor. Amazon'da ya da Guya- na'da dozerler yol da açıyor. pıst de! Herkes Fransız vatandası yolsömüıgedengeçer! Guyana'nm ıç kesimlerinden kıvnla kıvnla gelen yüzlerce akarsu. okyanusa alüvyon taşıyor... Harita- larda mavıye boyanan koskoca okyanus, Guyana açıklannda toprak rengını alıyor.. Kıyı balçık; gel- gıtlenn de katkısıyla büyük gemiler Cayenne dışın- da yanaşacak liman bulamıyor... Doğrasu,burasıhıçdeFransa'yabenzemiyor. A- ma burada herkes Fransız vatandası! 30 bın kılometrekarelık Guyana'danüfus 160bin... Kılometrekareye beş kişı düşüyor... Nüfusunyüzde 10'u'öz'Fransız. Halkınyandan çoğu 18. yüzyıhn ilk yansuıdakı köle tıcaretı sıra- sında gemılerden kaçarak Guyana'ya kapağı atan, fa- kat beyazlann sömürge düzeniyle kölelikten kurtul- mayan Afhkalılann tonınlan ki bunlara 'boni' denı- yor... Halkın yüzde 10'u ya ekmek parası ya da zen- gın olma hayahyle Brezılya'dan, Çın'den, Viet- nam'dan, Lübnan'dan. Sunnam'dan gelenlenn ço- cuklan Bır de küçük bır azınlık var, onlara da Amerikan Hınthsı anlamında 'Amerindien' denıyor kı ışte on- lar bu topraklann gerçek sahibi olan Kızıldenliler: Galıbıler, Aravaklar, Palıkourlar, Emenllanlar, Oyampıler, Vayanalar... Beyaz denlıler nasıl Fransız, tngılız. Alman, Is- panyol, Italyan ıse bu bölgedeki Kızılderililer de Ga- İıbı, Ara\ak, Palikour, Emerillan, Oyampı, Vayana.. Kızıldenlı halklar önce 'beyaz adam'ın katlıamı- Birkaç yüz nehrin okyanusla buluştuğu Guyana'yı Fransızlar uzay üssü olarak kullanıyor. VerB halk ayn bir bölgeye yerleştirümiş, korunuyor! na uğramış Sonra, 'beyaz adam'ın bugün bıle san humma ve sıtma korkusuyla ürktüğü Guyana'ya baş- ka mikroplan, örneğin kızamığı getırmesiyle toplu ölümlere uğramış.. Sayılan on bınlen bulan Galıbı- ler, Aravaklar, Palıkourlar, Emenllanlar. Oyampıler, Vayanalann nüfusu yüzlü rakamlarla yazılır olmuş.. Fransa, İnsan Haklan Sözleşmesı'nde yazdığı gı- bı temel hak, yaşama hakkını sonuna kadar savun- duğu ıçın •Amerindien'len almış, 'beyaz adam'la te- mas edıp mıkrop kapmasm diye Guyana'nm ıç ke- simlenne, yağmur ormanlannm ıçıne yerleştırmış Bır de çızgı çekıp burayı 'yasak bölge' ılan etmış, 'be- yaz adam'ın bölgeye gınşını de ayn bır Size'ye bağ- lamış... Şu anda Galıbılenn, Aravaklann, Palikour- lann, Emenllanlann, Oyampılenn. Vayanalann, ya- nı dünyadaki tam altı halkın yaşamı, Fransa'nın gü- vencesı altında... Fransa'nm msan haklanna gosterdığı saygıya ba- km kı, yerlı halklar Fransız vatandası olmayı reddet- tığı halde onlan yine de koruma altma ahnış; fotoğ- raflannı çekıp kartpostal, fılmlenm çekıp belgesel bıle yapmış; kabıle reıslenru 'keüe başına' maaşa bı- le bağlamış. Nekı yağmur ormanlanndafrankgeç- mıyor! Guyana'da Kızıldenliler azınhğa düşünce çoğun- luğu Afrika kökenlı sıyah denlıler almış. Beyaz de- nhlenn katletmekle bıtıremedığı ve kızamığa da dı- renç gösteren sıyah denhler, bugün bırer Fransız va- tandaşı... Yüzyılın başında aralarından bazılan 'ba- ğunsızlık' dıyecek olmuş ama ağızlannın payuıı al- mışlar Yüzyıl bıterken, yenı bır bınyılın eşığmde, yıne aynı lafi eden sıyası akımlar baş göstermış ama başlannın ezıleceğı kesın... Bır kere, ülke ekonomi- suıin uzay üssüyle göbek bağı var.. Nüfusun dörtte bmuzay merkezmdengeçuııyor.. Balıkçıuk ve ke- reste ncaretı, el kadar örümceklen kurutup hedıye- lık eşya dıye satmak ya da ağaç yontusunda totem- den fuzeye geçmek kann doyunnuyor... Kaldı kı dünyanın en büyük sılah satıcılanndan Fransa'nm sömürge topraklannda hem yeteri kadar jandarma- sı hem de tatile gönderdığı lejyonerleri var... Üstelik sömurülmek kötü bir şey olsa, siyah deri- li Fransız vatandaşlan, ocak ayında başlayan ve ıki ay süren Güney Amenka'nm en uzun karnavalmda sokağa dökülüp çılgınca eğlenır mı?.. Sömürülmemn dayanılmaz mutluluğu Cayenne Karaavalı'nda yaşanıyor olmalı! 'Karnaval'nî devamı yann, Şeytan adasında... - Kretof Kokmb la Yenı Dünya'ya gıden tspanyol denizcı Vîcente Yanez Ptazon, Güney Amenka'nm kuzeydogusundakı Guyana hyüanm gecerek Amazon'un ağzına kadar mdı. 1535 - Cografi keşıflerle eiındekı tıcaret yollan öneminı yıtiren Osmanlı. Fransızlarla kapıtülasyon anlasması yapn 1555- Yîllegagnoo komutasındakı Fransızlar Guyana'ya çıktı ancak yerleşmedı. 1566 - Kamm Stdtan Sae>man, 46 yılhk saltanatm sonunda öldü. 1604 - Guyana'ya gelen Fransız La Ravanfioc, byıda yerlı halk Kızıldenlilerle, kölehkten kaçan zeneüerm yaşadığı yerieşune uygun tropıkal bır bolge buldu. 1O7 - Fransızlar, bır Norman şnketme Cayenne kentını inşa etnrdı 1643 - Fransız şırketkn Cayenne'den Amazon'a merek bölgeyı sömürgeleştırmeye başladı. 1656 - Hollandaülar Cayenne'ı ele geçırdı ve şeker fabrikası kurdu. 1657- Dönencelerde iş yapan Fransız şırketi, Hollandalılan Cayenne'den sürdü. 1660- 7 yaşında tahta çıkan IV. Metanet 19 yaşına KARŞILAŞTIRMALIGUYANA TARIHI 1666 - Fransızlar, Fransız Guyanası'nı Ingüızlere satn 1667 - Ingilizler. Fransız Guyanası'nı Hollandalılara verdı. 1677 - Fransızlar Cayenne'ı ışgal ederek Fransız Guyanası'nı geri aldı. 1683 - Vryana'yı kuşatan Kara Mustafiı P»şa bozguna uğradı. 1700 - BrezUya"dakı Portekızlilerle Guyana arasındaki sırar sorunu, Amazon Nehri'mn smır kabul edılmesryle çözûldü. 1711-BahaaMchrortPtş«,RusÇanDeiPrtroyu Prut'ta yenmesıne rağrnen Çançe Katberina'nın ziyareb üzenne dagılan Rus ordusunun peşıne 1713 - Portekızliler yeni bır anlaşmayla Brezılya'nın sınırmı Fransız Guyanası'na doğru 60 kilometre kuzeyeçektı. 1718 - Avusturya ve Venedık'le Pasarofça Antlaşmasrnı ımzalayan Osmanlı'da zevk ve sefanın egemen olduğu Lale Devn başladı 1750- Fransızlann yenı sömürge gınşımlen katliama donüştü, sağ kalan yerlı halk Guyana açıklanndakı Şeytan Adalan'na kaçtı. 1754 - m Osman, kadınlann haftada üç gün sokağa çıkmasını yasakladı. 1763 - Fransa Krah XV LCHBS, gızli cennet 'EUorado'yu keşfetmelen ıçın yoksul Fransızlan Guyana'ya gönderdı 1764 - Guyana'dakı ıklım koşullanna ayak uyduramayan yaklaşık 10 bın Fransız öldü, sağ kalanlar yerlı halk gıbı adalara sıgındı, adalara 'sdamet' ya da 'kıırfulaş' anlamında Salut adı venldi 1768 - Fransızlar ıkıncı bır katlıam yaptı, kölelığe karşı çıkan herkes öldürüldü. 1774 - Bır Osmanlı padışahı ılk kez halıfe unvanını kullandı ve Hahfe Sultan L Abdülhamid. Küçük Kaynarca Antlaşması üe Kınm'ı Ruslara verdi. 1776 - Valı Maloaet, Guyana'da topraklan ıslah çalışmasına gınstı 1790 - Osmanlı, Avusturya ile ımzaladığı Ziştovi Banş Antlaşması nda Hınstıyan tebasına iyi muamele edeceğını kabul ettı 1793 - Fransız Devnmı'nden dört yıl sonra Fransız Guyanası'nda yerlı halk ayaklandı. 17M - Fransız Guyanası'nda devnm oldu; kölelere özgürlük venldi, Fransız hukümetı sıyasi mahkîumlan Fransız Guyanası'na göndermeye başladı, adalar hapıshane oldu 1795 -fiayd önce Nızam-ı Cedıd'i kuran IH. Se&n, Fransız subaylann ders vereceğı ve Osmanlı ordusuna subay yehştırecek Mühendıshane'yı açö 1796 - Osmanlı, Fransa'yı muttefık kabul ederkeo Napoiyon Mısır'dakı Osmanlı topraklanna sakhnya geçti. İ798 - Fransız komıserlenn özgürlüğunü kazanan yerh halkı kışkırtmasıyla Ceyanne'de kanlı çanşmalar yaşandı. 1800 - Osmanlı'da kundura üretecek ilk fabnka Beykoz'da açüdı. 1804 - Napolyon Fransa Imparatoru olurken Vah \ıctor Hugues, Fransız Guyanası 'nda kölelık düzeninı yenıden kurdu; yerlı halkın bir kısmı ormanlara kaçmayı başardı 1807 - Kabakçı Mustafa ısyanı ıle III Selım tahttan ındınldı. 1809 - Fransız Guyanası'nı Portekızliler ışgal etü 1813 - Mehmet AH Paşa komutasındakı ordu, Mekke'yı Suudıler'den gen aldı 1814 - Portekızie ımzalanan anlasma sonunda Fransız Guyanası Fransa'ya geçh. ancak sınır sorunu çözülemedı 1815 - Bır tngılız steriını 23 Osmanlı kuruşu oldu. 1817 - Fransa ıle Portekız arasında yenı bir anlaşma imzalandı, Fransız Guyanası ıle Brezılya arasmda Oyapok nehn sınır kabul edıldı 1821 - Mora'dakı Yunan ısyanı uzenne IL Mahnmt'un fermanıyla Patrik Gregorios Istanbul'da idam edıldı. 1828-Mısyonerlenn faaliyetlen yogunlaştı; Rahıbe Javoahen, Fransız Guyanası'nda yenı yerieşımler açrı. 1839 - Mustafa Reşit Paşa, Gülhane Parkı'nda Tanzunat Fermanı'nı okudu, bır Ingılız Sterlmi 104 kunışoldu. 1848 - Fransız Guyanası nda kölelık kaldınldı, 12 bin köle serbest bırakıldı 1852 - Fransa'dan 18 bın kürek mahkûmu, kölelerin yerine tanm işletmelennde çalışnnlmak üzere Fransız Guyanası'na göndenldı. 1854- Osmanh Hazmesı, yüzde 4 feızle 5 mılyon sterlın alarak ılk dış borçlanmasuu yaptı; kâğıt para yüzde 30 değer kaybetü 1883 - Fransız Guyanası'ndaki tanm işletmelen ıflas etmeye başladı. * 1884 - Osmanlı'nın ılk anayasasını hazırlayan Mktıat Paşa Taıf 'te boğduruldu, Osmanh tütün tekelı bır Fransız şırketme venldi. 1887 - Osmanh, boraks madenlennin işletmesini tngüızlere verdı. 1900 - Guyana'nm iç kısımlanndakı tropıkal bölgeler bilım adamlan tarafından araşnnlmaya başlandı, beyazlann genrdıgı kızamık salgınmdan Kızıldenlılerde toplu ölümler başgosterdı. 1922 - Sultan Vahdettin, Osmanlı Hazınesı'nde 34 milyon 597 bın 495 alün hra borç ve karşıhğı olmayan 158 mılyon lira kâgıt para bırakarak Ingılızlere sıgındı 1923 - Bağunsızlık Savaşı veren Anadolu'da devnm oldu; Türkıye Cumhuriyeti kuruldu. 1928 - Fransız Guyanasf nda zencılenn başlatüğı bağımsızlık hareketı bastınldı 1946 - Fransa, Fransız Guyanası'nı sömürge statüsünden çıkanp denızaşm idare böigesi yaptı, adalardakı cezaevıru kapattı. 1952 -Türkiye'de Demokrat Partı'nm ıktıdara gelmesınden sonra Amenkan yardımı olarak başlayan mah destek, uzun vadeh dış borç kredılerme çevrildi. 1956- DeGaucfie, Fransız Guyanası'nı zıyaret etri. 1968 - Cezayır bagımsızlığını kazanınca Fransa, Cezayir'de kapattığı uzay üssünü Fransız Guyanası'nda açtı. 1994 - Türkıye'nin, bır Fransız şirkeüne 'yörângede tesüm' koşuluyla sıpanş ettığı ılk haberleşme uydusu Fransız Guyanası'ndan firlatddı. 2000 - Uluslararası Para Fonu, Türkıye'ye vereceğı 10.4 mılyar dolara karşüık devlet garanüsını yeterlı bulmadı. Türkıye borç alabılmek ıçın telefon ve havayolu şırketlennı satmayı kabul ettı. CUMARTESt YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Halk, Devleti Sorguluyor Toplumsal olaylan değertendirme biçimimiz ve varacağımız sonuçlar, sahip olduğumuz bilgi bi- rikimi ve değerlendirme yöntemlerimizle sıkı sıkı- ya ilgilidir. Bunlara sınıfsal konum, mizaç, deney birikimi gibi etkenleri de eklemek gerekir. Bütün bu etkenlerin toplamı, toplumsal bir olayrn değer- lendirilmesinde bizi şu ya da bu sonuca götüre- bilir, ya da kararsız bırakabilir. En doğru yöntem- lerin en hatasız biçimde uygulanışında bile, top- lumsal bir olgunun değeriendirilişinde yanılgı pa- yı her zaman söz konusudur. • • • Son günlerde şiddeti giderek artan; cezaevle- rindeki siyasal tutuklu ve mahkûmlann ölüm oruç- lan, afiş asan bir gencin polis tarafından öldürül- mesi, hemen ardından çevik kuvvet görevlisi iki polis memurunun öldürülmesi ve Emniyet Genel Müdürü'nün son derece çirkin ve kışkırticı konuş- masının ertesinde çevik kuvvet polislerinin kitle- sel yürüyüş ve gösterileriyle tepe noktasına ula- şan toplumsal olaylan nasıl değeriendireceğiz? Sayın Başbakan bunu "birilehnin düğmeye bas- ması", bir başka deyişle "komplo kuramı"y\a açık- lıyor. Medyada da yandaş bulan bu degeriendir- meyi, daha öncelerdeki deneylerimiz nedeniyle, büsbütün yabana atamayız. Fakat acaba gerçek- ten böyle mi? Tarih bir kez daha "tekerrûr" mü ediyor, yoksa başka koşullarda başka şeyler mi yaşanmakta? Benim zihnimde ikinci olasılık ağır basıyor. ••• Türkiye inanılmaz yoğunlukta bir toplumsal ha- reketlilik sürecinden geçiyor. Yasama erki (Millet Meclisi) halkın gözünde saygınlığını buyük ölçü- de yitirmiş durumda. (Bu, bugunkü hükümet dö- neminden çok daha öncelerde başlamış bir sü- reç.) Yürütme erki (bürokrasi), Marmara depremi sırasında bütün çıplaklığıyla ortaya çıktığı gibi, ül- keyi yönetmekte zorianıyor. Ülkemizde gelenek- sel olarak en çok saygı duyulan kurumlardan ya- sama erki'nin de, giderek büyük saygınlık kaybı- na uğradığını, güvenılmezleştiğinı görüyoruz. Halk kitlelen, çeşıtlı toplumsal yığınlar, kendi yaşamla- nnı doğrudan dogruya ilgilendiren bütün bu olgu- lann farkında. Diyebiliriz ki, kitle iletişim araçlan- nın katkısryla, her zamankinden daha da çok far- kında. Artık hiçbir şey kapalı kapılar ardında ka- lamıyor. Buna ister demokrasinin, ister serbest piyasa ekonomisinin sonucu diyelim, her şey er geç ortaya dökülüyor. Buna karşılık, bilgi sahibi olan kitleler bılgilerini sistemleştirmede ve eyleme dönüştürmede sıkıntı içindeler... Yasakçı yasalar buna engel... Toplumsal olaylardaki sapkınlıklar, anormallikler, rahatsızlıklar, bence bu çelişkiden kaynaklanıyor... "Komplo kuramlan"odan medet ummadan önce bu çelişkı üzerinde düşünmek, çözüm üretmek gerekiyor. Tabıi, eğer isteniyorsa... • • • Köylü kitlelen günden güne daha da yoksullaş- makta ve neredeyse tümüyle örgütsüz. Başta Is- tanbul olmak üzere büyük kentlerdeki yığılmalar, yoksullaşan kitlelerin büyük kentleri istilası, top- lumsal patlamalann uç noktalannda. Işçi kitlelen 196O'lı yıllardakı orgütlenme düzeylerinin, yaşam standartlannın çok gerisinde, ellerindekini de yi- tirme tehdidiyle karşı karşıyalar. Küçük ve orta de- receli memurlar, kamu çalışanlan, en bilinçli top- lumsal kesim olmalannın yanı sıra bugün artık top- lumun en yoksul kesimlerinden birini oluşturu- yor... Esnaf aynı yoksullaşma surecini yaşamak- ta... Öteyandan, gelirdağılımı adaletsizliği, hırsız- lık, soygun, parayla para kazanma ahlakı bu ül- kede hiçbir zaman bu boyuta ulaşmamış; para- nın egemenliği, zenginlik, toplumun gözunde hiç- bir zaman bu kadar çirkinleşmemişti... Böyle bir ülkede ve yaşadığımız bilgilenme çağında kitlele- ri suskunluğa ve örgütsüzlüğe mahkûm edemez, komplo kuramlanyla sonsuza dek oyalayamazsı- nız... ;„ ••• ' '' Sokaktaki sıradan yurttaş "şartlı salıverme" ya- sası konusunda sesini alışılmadık ölçüde yükselt- tj. Devlete, "benim bağışlamadığımı sen bağışla- yamazsın" diye hesap sordu... Bilinçlenme ve or- gütlenme düzeyi ne kadar eksik, duygululuk yo- ğunluğu ne kadar fazla olursa olsun bu karşı çıkı- şı salt bir duygusal patlama olarak görürsek ya- nılınz... Bu kendiliğinden örgutleniveren toplum- sal muhalefetin temelınde, hertıangi birotorttenin avuntu ya da baskısına boyun eğmeme bilincini kazanmaya, örgütlülüğün önemini kavramaya başlamış sivil toplum insanının çizgilerini görebil- mek gerekir. Gelir düzeyleri Türkiye ortalamasının çok fazla altında olmasa da eninde sonunda dar gelirli memur kesımı içınde yer alan polis memur- lannın alışılmadık kitlesel hareketlerinin temelin- de de bu çizgilerin bulunduğunu düşünüyorum. "Yeniçeri ayaklanması" türünden benzetmeler ko- laycılıktır ve polis memurunu bir kamu emekçisi değil kapıkulu olarak gören bir anlayışın yansıma- sıdır. Çagımızda artık kapıkulu yok. Görevi ne olur- sa olsun, her türlü otorite karşısında bağımsızlık duygusuna, özsaygrya sahip insan var, ya da öy- le olması gerekir... Çevik kuvvet diye adlandınlan polis topluluğunun eğrtim düzeyindeki gerilik, çağ- dışı koşulianmışlıklar, kadro içindeki genci örgüt- lenmeler bilinmeyen şeyler değildi. Fakat bunun sorumlusu bu genç insanlar mı, yoksa onların böyle olmalannda ve böyle kalmalarında yarar u- man devletin kendisi midir? Ve polis memurian- nın ayaklanmaya benzeyen otorite karşıtı hareket- leri karşısında ürküntü ve öfkeye kapılan devletin asıl kaygısı, dar ve basit anlamıyla bir itaatsizlik sorunu mu, yoksa polis memurlannın da artık emir kulu olmaktan çıkıp kendi toplumsal konumlannı ve devlet karşısındaki durumlannı sorgulamaya yönelerek başkalanna da "kötü ömek" oluştura- cak bir kamu kesimine, çağdaş anlamıyla bir ka- mu çalışanına dönüşebilme olasılığı mıdır? Be- nim zihnimde yine ikinci olasılık ağır basıyor... • • • Çeşitli halk kesimlerinden yükselen hoşnutsuz- luk farklı biçimlerde ve farklı taleplerle de olsa tek bir noktada, devletin sorgulanmasında odaklanı- yor. Devlet bu hoşnutsuzluğa demokrasinin önü- nü açarak ve sorunlara çözümler arayarak mı, yoksa baskıcı yöntemlerle mi karşılık verecek? Ülke gündemini belirleyen asıl soru sanıyorum ki budur. e-mail ckk@ixir.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle