Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16ARALIK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Guyana birzamanlar Galibilerin, Aravakların, Palikourlann, Emerüanlann, Oyampüerin, Vayanalann topraklartydı
Denizmgel-
gitJeri ekvator
çağmda
sıradanbir
doğa olavı—
Birtekne
deniz çeküince
karada
kalmış, birkaç
saatsonra
deniz
vüksdinee
tekrar
vüzecek..
Uzayagi
rürkıye'nın verdığı sıparişle
Fransızlann yaphğı ve fakat
uzaya firlatılışını erteledığı
haberleşme uydusunun fir-
latılışının bır İcez daha erte-
lenmesıne tanık olacağımızı
bılmeden, ama bılsek de her zaman oluna-
mayacak "Herhangi bir yerde" bulunmak
ûzere yoldayız Deplasmana çLkmış fiıtbol
takımının laraftarlan gıbıyız; bır adet uydunun pe-
şinde resmi açıklamaya göre 148 kişıyız...
Parıs'ten Fransız Guyanası'na gıdıyoruz, ama
Fransa vızesı Fransa'nın denızaşın idare bölgesı
Fransız Guyanası'nda geçmıyor.. Guyana'ya gıriş
ıçın Fransa'dan Guyana vizesı almak gerekıyor. Ga-
np ama Pans'ten Fransa'nın bır başka kentıne gıder-
ken vıze almak gıbı bır dunım ortaya çıkıyor...
Neyse kı her türlü vıze tstanbul'dan alınmış...
Fransız Guyanası'na gıdecek uçak Orly Havaala-
nı nın dış hatlar termınalınde körüğe yanaşmış, yol-
culannı beklıyor... Pasaport kontrolü yapıhyor, pa-
saportlara Fransa'dan 'çikış' damgası vuruluyor..
Işte şu kapıdan çıkıp uçağa bındığımızde, Fransız
Guyanası'na ya da uzunca bır tanımlamayla üç yüz-
yıl önce dünyaya ulus devlet bılıncını kazandırmış,
şımdılerde her zamankınden daha demokrat, ınsan
haklanna saygıda asla kusur etmeyen ve edılmesın-
den hıç hoşlanmayan, düşünce özgürlüğünde sınır ta-
nımayan, sözde soykinmlan kınayacak kadar ınsan-
lıga saygılı ve hatta uluslan ulus yapan ınsanlann et-
nık kimlığine bakıp bazılannın aynlıkçüık ateşını kö-
rüklemekte sakınca görmeyen Fransa'nın, tek söz-
cükle sömûrge olarak tanımlanan topraklanna gıdı-
yoruz!
Sömürgenln yenl adı
Atlas Okyanusu'nun Güney Amenka kıyısında,
Ekvator çızgisıne bırkaç yüz kilometre kala 'deniza-
> p n idare böigesi' kılıfına sokulmuş bır sömürge:
Fransız Guyanası
Guyanalar, Yenı Dünya'daki 'coğrafı keşifler' adı-
na 16. yüzyılda parsellenmış, Ingılız Guyanası, Hol-
landa Guyanası, Fransız Guyanası.
Çeyrek yüzyıl önce Hollanda Guyanası bağımsız-
lığıru kazanmış, Sunnam olmuş ama 21. yüzyıla bir-
kaç hafta kala ve artık 'global' dedığimız dünyada
Guyanalann ıkısuıde sömürge düzenı sürüyor...
Dokuz saat hıç durmadan çalışmakla yükümlüjet
motorlannın homurdanmasıyla uçak, özgürlükler ül-
kesı Fransa'nın başkentınden Fransa'nın sömürge
topraklanna doğru havalanıyor .
Bölgenın merkezı ohnası ve Fransa'dan gönden-
len sömürge valısının oturmasından Cayenne'e baş-
kent denıyor... Uçak 'başkent'e ındığınde Fransız
bayrağının dalgalandığı havaalanındaki Fransız jan-
darmalar, Fransa'dan gelen yolculann pasaportlan-
na Guyana'ya 'güiş' damgası vunryor...
Termınalden dışan çıkınca ılk izlenim; sıcak yü-
ze vuruyor, yeşıl goz alıyor... Aynı yanmkürede 'kn-
zey'de ohnamıza karşın yanmkürenın alt sınınna
doğru ınınce. tropıkal çızgıde kıştan yaza geçiliyor;
güneş yakıyor, hava sıcaklığı 32 derece... Cevre, ye-
şılın her tonuna boyanmış... Asfalt ya da betonun bu-
laşmadığı toprak çayır-c,imen, çunenın olmadığı top-
rak orman. Tropıkal bıtkı örtüsünü oluşturan to-
humlar ve çekırdekler düştüğü her yerde hayat bu-
luyor gıbı.. Ağaçlarbıle tek başına değıl, sannaşık-
larla sarmaş dolaş Duvan andıran ormanlar gök-
yüzüne doğru uzanıyor.. Bunlar yağmur ormanı...
Adlannı ancak bu" uzmanm sıralayabıleceğı tropıkal
ağaçlar arasmda hındıstan cevızi ve muz tanıdık ge-
lıyor Ne kı bu bereket rropıkal bir bereket; topra-
ğın tahılla arası ıyı değıl. Amazon ve kollannın
çevresındeki yağmur ormanlan dünyadaki oksije-
nm yüzde 20'suıı üretıyor... Guyana'dakı nehirler
Amazon'dan bağunsız akıyor... Insanlarla doğanm
çızdığı sınırlar farklı olduğu ıçin yağmur ormanlan
Guyana'da da varlığını sürdürüyor... Burada orman-
lar yanmıyor... Havadaki nem oranı o denlı yüksek
kı, ateş ale\lenecek kıvamı bulamıyor, bulsa da sa-
ğanak yağmura yenık düşüyor Ama 'modern insan'
dünyanın akcığen olan yağmur ormanlannm da hak-
kından gelmesını büıyor. Amazon'da ya da Guya-
na'da dozerler yol da açıyor. pıst de!
Herkes Fransız vatandası
yolsömüıgedengeçer!
Guyana'nm ıç kesimlerinden kıvnla kıvnla gelen
yüzlerce akarsu. okyanusa alüvyon taşıyor... Harita-
larda mavıye boyanan koskoca okyanus, Guyana
açıklannda toprak rengını alıyor.. Kıyı balçık; gel-
gıtlenn de katkısıyla büyük gemiler Cayenne dışın-
da yanaşacak liman bulamıyor...
Doğrasu,burasıhıçdeFransa'yabenzemiyor. A-
ma burada herkes Fransız vatandası!
30 bın kılometrekarelık Guyana'danüfus 160bin...
Kılometrekareye beş kişı düşüyor...
Nüfusunyüzde 10'u'öz'Fransız. Halkınyandan
çoğu 18. yüzyıhn ilk yansuıdakı köle tıcaretı sıra-
sında gemılerden kaçarak Guyana'ya kapağı atan, fa-
kat beyazlann sömürge düzeniyle kölelikten kurtul-
mayan Afhkalılann tonınlan ki bunlara 'boni' denı-
yor... Halkın yüzde 10'u ya ekmek parası ya da zen-
gın olma hayahyle Brezılya'dan, Çın'den, Viet-
nam'dan, Lübnan'dan. Sunnam'dan gelenlenn ço-
cuklan
Bır de küçük bır azınlık var, onlara da Amerikan
Hınthsı anlamında 'Amerindien' denıyor kı ışte on-
lar bu topraklann gerçek sahibi olan Kızıldenliler:
Galıbıler, Aravaklar, Palıkourlar, Emenllanlar,
Oyampıler, Vayanalar...
Beyaz denlıler nasıl Fransız, tngılız. Alman, Is-
panyol, Italyan ıse bu bölgedeki Kızılderililer de Ga-
İıbı, Ara\ak, Palikour, Emerillan, Oyampı, Vayana..
Kızıldenlı halklar önce 'beyaz adam'ın katlıamı-
Birkaç yüz nehrin okyanusla buluştuğu Guyana'yı Fransızlar uzay üssü olarak kullanıyor. VerB halk ayn bir bölgeye yerleştirümiş, korunuyor!
na uğramış Sonra, 'beyaz adam'ın bugün bıle san
humma ve sıtma korkusuyla ürktüğü Guyana'ya baş-
ka mikroplan, örneğin kızamığı getırmesiyle toplu
ölümlere uğramış.. Sayılan on bınlen bulan Galıbı-
ler, Aravaklar, Palıkourlar, Emenllanlar. Oyampıler,
Vayanalann nüfusu yüzlü rakamlarla yazılır olmuş..
Fransa, İnsan Haklan Sözleşmesı'nde yazdığı gı-
bı temel hak, yaşama hakkını sonuna kadar savun-
duğu ıçın •Amerindien'len almış, 'beyaz adam'la te-
mas edıp mıkrop kapmasm diye Guyana'nm ıç ke-
simlenne, yağmur ormanlannm ıçıne yerleştırmış
Bır de çızgı çekıp burayı 'yasak bölge' ılan etmış, 'be-
yaz adam'ın bölgeye gınşını de ayn bır Size'ye bağ-
lamış... Şu anda Galıbılenn, Aravaklann, Palikour-
lann, Emenllanlann, Oyampılenn. Vayanalann, ya-
nı dünyadaki tam altı halkın yaşamı, Fransa'nın gü-
vencesı altında...
Fransa'nm msan haklanna gosterdığı saygıya ba-
km kı, yerlı halklar Fransız vatandası olmayı reddet-
tığı halde onlan yine de koruma altma ahnış; fotoğ-
raflannı çekıp kartpostal, fılmlenm çekıp belgesel
bıle yapmış; kabıle reıslenru 'keüe başına' maaşa bı-
le bağlamış. Nekı yağmur ormanlanndafrankgeç-
mıyor!
Guyana'da Kızıldenliler azınhğa düşünce çoğun-
luğu Afrika kökenlı sıyah denlıler almış. Beyaz de-
nhlenn katletmekle bıtıremedığı ve kızamığa da dı-
renç gösteren sıyah denhler, bugün bırer Fransız va-
tandaşı... Yüzyılın başında aralarından bazılan 'ba-
ğunsızlık' dıyecek olmuş ama ağızlannın payuıı al-
mışlar Yüzyıl bıterken, yenı bır bınyılın eşığmde,
yıne aynı lafi eden sıyası akımlar baş göstermış ama
başlannın ezıleceğı kesın... Bır kere, ülke ekonomi-
suıin uzay üssüyle göbek bağı var.. Nüfusun dörtte
bmuzay merkezmdengeçuııyor.. Balıkçıuk ve ke-
reste ncaretı, el kadar örümceklen kurutup hedıye-
lık eşya dıye satmak ya da ağaç yontusunda totem-
den fuzeye geçmek kann doyunnuyor... Kaldı kı
dünyanın en büyük sılah satıcılanndan Fransa'nm
sömürge topraklannda hem yeteri kadar jandarma-
sı hem de tatile gönderdığı lejyonerleri var...
Üstelik sömurülmek kötü bir şey olsa, siyah deri-
li Fransız vatandaşlan, ocak ayında başlayan ve ıki
ay süren Güney Amenka'nm en uzun karnavalmda
sokağa dökülüp çılgınca eğlenır mı?..
Sömürülmemn dayanılmaz mutluluğu Cayenne
Karaavalı'nda yaşanıyor olmalı!
'Karnaval'nî devamı yann, Şeytan adasında...
- Kretof Kokmb la Yenı
Dünya'ya gıden tspanyol
denizcı Vîcente Yanez Ptazon,
Güney Amenka'nm kuzeydogusundakı Guyana
hyüanm gecerek Amazon'un ağzına kadar mdı.
1535 - Cografi keşıflerle eiındekı tıcaret yollan
öneminı yıtiren Osmanlı. Fransızlarla kapıtülasyon
anlasması yapn
1555- Yîllegagnoo komutasındakı Fransızlar
Guyana'ya çıktı ancak yerleşmedı.
1566 - Kamm Stdtan Sae>man, 46 yılhk saltanatm
sonunda öldü.
1604 - Guyana'ya gelen Fransız La Ravanfioc, byıda
yerlı halk Kızıldenlilerle, kölehkten kaçan zeneüerm
yaşadığı yerieşune uygun tropıkal bır bolge buldu.
1O7 - Fransızlar, bır Norman şnketme Cayenne
kentını inşa etnrdı
1643 - Fransız şırketkn Cayenne'den Amazon'a merek
bölgeyı sömürgeleştırmeye başladı.
1656 - Hollandaülar Cayenne'ı ele geçırdı ve şeker
fabrikası kurdu.
1657- Dönencelerde iş yapan Fransız şırketi,
Hollandalılan Cayenne'den sürdü.
1660- 7 yaşında tahta çıkan IV. Metanet 19 yaşına
KARŞILAŞTIRMALIGUYANA TARIHI
1666 - Fransızlar, Fransız Guyanası'nı Ingüızlere satn
1667 - Ingilizler. Fransız Guyanası'nı Hollandalılara
verdı.
1677 - Fransızlar Cayenne'ı ışgal ederek Fransız
Guyanası'nı geri aldı.
1683 - Vryana'yı kuşatan Kara Mustafiı P»şa bozguna
uğradı.
1700 - BrezUya"dakı Portekızlilerle Guyana arasındaki
sırar sorunu, Amazon Nehri'mn smır kabul
edılmesryle çözûldü.
1711-BahaaMchrortPtş«,RusÇanDeiPrtroyu
Prut'ta yenmesıne rağrnen Çançe Katberina'nın
ziyareb üzenne dagılan Rus ordusunun peşıne
1713 - Portekızliler yeni bır anlaşmayla Brezılya'nın
sınırmı Fransız Guyanası'na doğru 60 kilometre
kuzeyeçektı.
1718 - Avusturya ve Venedık'le Pasarofça
Antlaşmasrnı ımzalayan Osmanlı'da zevk ve sefanın
egemen olduğu Lale Devn başladı
1750- Fransızlann yenı sömürge gınşımlen katliama
donüştü, sağ kalan yerlı halk Guyana açıklanndakı
Şeytan Adalan'na kaçtı.
1754 - m Osman, kadınlann haftada üç gün sokağa
çıkmasını yasakladı.
1763 - Fransa Krah XV LCHBS, gızli cennet
'EUorado'yu keşfetmelen ıçın yoksul Fransızlan
Guyana'ya gönderdı
1764 - Guyana'dakı ıklım koşullanna ayak
uyduramayan yaklaşık 10 bın Fransız öldü, sağ
kalanlar yerlı halk gıbı adalara sıgındı, adalara
'sdamet' ya da 'kıırfulaş' anlamında Salut adı venldi
1768 - Fransızlar ıkıncı bır katlıam yaptı, kölelığe karşı
çıkan herkes öldürüldü.
1774 - Bır Osmanlı padışahı ılk kez halıfe unvanını
kullandı ve Hahfe Sultan L Abdülhamid. Küçük
Kaynarca Antlaşması üe Kınm'ı Ruslara verdi.
1776 - Valı Maloaet, Guyana'da topraklan ıslah
çalışmasına gınstı
1790 - Osmanlı, Avusturya ile ımzaladığı Ziştovi Banş
Antlaşması nda Hınstıyan tebasına iyi muamele
edeceğını kabul ettı
1793 - Fransız Devnmı'nden dört yıl sonra Fransız
Guyanası'nda yerlı halk ayaklandı.
17M - Fransız Guyanası'nda devnm oldu; kölelere
özgürlük venldi, Fransız hukümetı sıyasi mahkîumlan
Fransız Guyanası'na göndermeye başladı, adalar
hapıshane oldu
1795 -fiayd önce Nızam-ı Cedıd'i kuran IH. Se&n,
Fransız subaylann ders vereceğı ve Osmanlı ordusuna
subay yehştırecek Mühendıshane'yı açö
1796 - Osmanlı, Fransa'yı muttefık kabul ederkeo
Napoiyon Mısır'dakı Osmanlı topraklanna sakhnya
geçti.
İ798 - Fransız komıserlenn özgürlüğunü kazanan yerh
halkı kışkırtmasıyla Ceyanne'de kanlı çanşmalar
yaşandı.
1800 - Osmanlı'da kundura üretecek ilk fabnka
Beykoz'da açüdı.
1804 - Napolyon Fransa Imparatoru olurken Vah
\ıctor Hugues, Fransız Guyanası 'nda kölelık düzeninı
yenıden kurdu; yerlı halkın bir kısmı ormanlara
kaçmayı başardı
1807 - Kabakçı Mustafa ısyanı ıle III Selım tahttan
ındınldı.
1809 - Fransız Guyanası'nı Portekızliler ışgal etü
1813 - Mehmet AH Paşa komutasındakı ordu,
Mekke'yı Suudıler'den gen aldı
1814 - Portekızie ımzalanan anlasma sonunda Fransız
Guyanası Fransa'ya geçh. ancak sınır sorunu
çözülemedı
1815 - Bır tngılız steriını 23 Osmanlı kuruşu oldu.
1817 - Fransa ıle Portekız arasında yenı bir anlaşma
imzalandı, Fransız Guyanası ıle Brezılya arasmda
Oyapok nehn sınır kabul edıldı
1821 - Mora'dakı Yunan ısyanı uzenne IL Mahnmt'un
fermanıyla Patrik
Gregorios Istanbul'da
idam edıldı.
1828-Mısyonerlenn faaliyetlen yogunlaştı; Rahıbe
Javoahen, Fransız Guyanası'nda yenı yerieşımler açrı.
1839 - Mustafa Reşit Paşa, Gülhane Parkı'nda
Tanzunat Fermanı'nı okudu, bır Ingılız Sterlmi 104
kunışoldu.
1848 - Fransız Guyanası nda kölelık kaldınldı, 12 bin
köle serbest bırakıldı
1852 - Fransa'dan 18 bın kürek mahkûmu, kölelerin
yerine tanm işletmelennde çalışnnlmak üzere Fransız
Guyanası'na göndenldı.
1854- Osmanh Hazmesı, yüzde 4 feızle 5 mılyon
sterlın alarak ılk dış borçlanmasuu yaptı; kâğıt para
yüzde 30 değer kaybetü
1883 - Fransız Guyanası'ndaki tanm işletmelen ıflas
etmeye başladı. *
1884 - Osmanlı'nın ılk anayasasını hazırlayan Mktıat
Paşa Taıf 'te boğduruldu, Osmanh tütün tekelı bır
Fransız şırketme venldi.
1887 - Osmanh, boraks madenlennin işletmesini
tngüızlere verdı.
1900 - Guyana'nm iç kısımlanndakı tropıkal bölgeler
bilım adamlan tarafından araşnnlmaya başlandı,
beyazlann genrdıgı kızamık salgınmdan
Kızıldenlılerde toplu ölümler başgosterdı.
1922 - Sultan Vahdettin, Osmanlı Hazınesı'nde 34
milyon 597 bın 495 alün hra borç ve karşıhğı olmayan
158 mılyon lira kâgıt para bırakarak Ingılızlere
sıgındı
1923 - Bağunsızlık Savaşı veren Anadolu'da devnm
oldu; Türkıye Cumhuriyeti kuruldu.
1928 - Fransız Guyanasf nda zencılenn başlatüğı
bağımsızlık hareketı bastınldı
1946 - Fransa, Fransız Guyanası'nı sömürge
statüsünden çıkanp denızaşm idare böigesi yaptı,
adalardakı cezaevıru kapattı.
1952 -Türkiye'de Demokrat Partı'nm ıktıdara
gelmesınden sonra Amenkan yardımı olarak başlayan
mah destek, uzun vadeh dış borç kredılerme çevrildi.
1956- DeGaucfie, Fransız Guyanası'nı zıyaret etri.
1968 - Cezayır bagımsızlığını kazanınca Fransa,
Cezayir'de kapattığı uzay üssünü Fransız
Guyanası'nda açtı.
1994 - Türkıye'nin, bır Fransız şirkeüne 'yörângede
tesüm' koşuluyla sıpanş ettığı ılk haberleşme uydusu
Fransız Guyanası'ndan firlatddı.
2000 - Uluslararası Para Fonu, Türkıye'ye vereceğı
10.4 mılyar dolara karşüık devlet garanüsını yeterlı
bulmadı. Türkıye borç alabılmek ıçın telefon ve
havayolu şırketlennı satmayı kabul ettı.
CUMARTESt
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Halk, Devleti Sorguluyor
Toplumsal olaylan değertendirme biçimimiz ve
varacağımız sonuçlar, sahip olduğumuz bilgi bi-
rikimi ve değerlendirme yöntemlerimizle sıkı sıkı-
ya ilgilidir. Bunlara sınıfsal konum, mizaç, deney
birikimi gibi etkenleri de eklemek gerekir. Bütün
bu etkenlerin toplamı, toplumsal bir olayrn değer-
lendirilmesinde bizi şu ya da bu sonuca götüre-
bilir, ya da kararsız bırakabilir. En doğru yöntem-
lerin en hatasız biçimde uygulanışında bile, top-
lumsal bir olgunun değeriendirilişinde yanılgı pa-
yı her zaman söz konusudur.
• • •
Son günlerde şiddeti giderek artan; cezaevle-
rindeki siyasal tutuklu ve mahkûmlann ölüm oruç-
lan, afiş asan bir gencin polis tarafından öldürül-
mesi, hemen ardından çevik kuvvet görevlisi iki
polis memurunun öldürülmesi ve Emniyet Genel
Müdürü'nün son derece çirkin ve kışkırticı konuş-
masının ertesinde çevik kuvvet polislerinin kitle-
sel yürüyüş ve gösterileriyle tepe noktasına ula-
şan toplumsal olaylan nasıl değeriendireceğiz?
Sayın Başbakan bunu "birilehnin düğmeye bas-
ması", bir başka deyişle "komplo kuramı"y\a açık-
lıyor. Medyada da yandaş bulan bu degeriendir-
meyi, daha öncelerdeki deneylerimiz nedeniyle,
büsbütün yabana atamayız. Fakat acaba gerçek-
ten böyle mi? Tarih bir kez daha "tekerrûr" mü
ediyor, yoksa başka koşullarda başka şeyler mi
yaşanmakta? Benim zihnimde ikinci olasılık ağır
basıyor.
•••
Türkiye inanılmaz yoğunlukta bir toplumsal ha-
reketlilik sürecinden geçiyor. Yasama erki (Millet
Meclisi) halkın gözünde saygınlığını buyük ölçü-
de yitirmiş durumda. (Bu, bugunkü hükümet dö-
neminden çok daha öncelerde başlamış bir sü-
reç.) Yürütme erki (bürokrasi), Marmara depremi
sırasında bütün çıplaklığıyla ortaya çıktığı gibi, ül-
keyi yönetmekte zorianıyor. Ülkemizde gelenek-
sel olarak en çok saygı duyulan kurumlardan ya-
sama erki'nin de, giderek büyük saygınlık kaybı-
na uğradığını, güvenılmezleştiğinı görüyoruz. Halk
kitlelen, çeşıtlı toplumsal yığınlar, kendi yaşamla-
nnı doğrudan dogruya ilgilendiren bütün bu olgu-
lann farkında. Diyebiliriz ki, kitle iletişim araçlan-
nın katkısryla, her zamankinden daha da çok far-
kında. Artık hiçbir şey kapalı kapılar ardında ka-
lamıyor. Buna ister demokrasinin, ister serbest
piyasa ekonomisinin sonucu diyelim, her şey er
geç ortaya dökülüyor. Buna karşılık, bilgi sahibi
olan kitleler bılgilerini sistemleştirmede ve eyleme
dönüştürmede sıkıntı içindeler... Yasakçı yasalar
buna engel... Toplumsal olaylardaki sapkınlıklar,
anormallikler, rahatsızlıklar, bence bu çelişkiden
kaynaklanıyor... "Komplo kuramlan"odan medet
ummadan önce bu çelişkı üzerinde düşünmek,
çözüm üretmek gerekiyor. Tabıi, eğer isteniyorsa...
• • •
Köylü kitlelen günden güne daha da yoksullaş-
makta ve neredeyse tümüyle örgütsüz. Başta Is-
tanbul olmak üzere büyük kentlerdeki yığılmalar,
yoksullaşan kitlelerin büyük kentleri istilası, top-
lumsal patlamalann uç noktalannda. Işçi kitlelen
196O'lı yıllardakı orgütlenme düzeylerinin, yaşam
standartlannın çok gerisinde, ellerindekini de yi-
tirme tehdidiyle karşı karşıyalar. Küçük ve orta de-
receli memurlar, kamu çalışanlan, en bilinçli top-
lumsal kesim olmalannın yanı sıra bugün artık top-
lumun en yoksul kesimlerinden birini oluşturu-
yor... Esnaf aynı yoksullaşma surecini yaşamak-
ta... Öteyandan, gelirdağılımı adaletsizliği, hırsız-
lık, soygun, parayla para kazanma ahlakı bu ül-
kede hiçbir zaman bu boyuta ulaşmamış; para-
nın egemenliği, zenginlik, toplumun gözunde hiç-
bir zaman bu kadar çirkinleşmemişti... Böyle bir
ülkede ve yaşadığımız bilgilenme çağında kitlele-
ri suskunluğa ve örgütsüzlüğe mahkûm edemez,
komplo kuramlanyla sonsuza dek oyalayamazsı-
nız... ;„
••• ' ''
Sokaktaki sıradan yurttaş "şartlı salıverme" ya-
sası konusunda sesini alışılmadık ölçüde yükselt-
tj. Devlete, "benim bağışlamadığımı sen bağışla-
yamazsın" diye hesap sordu... Bilinçlenme ve or-
gütlenme düzeyi ne kadar eksik, duygululuk yo-
ğunluğu ne kadar fazla olursa olsun bu karşı çıkı-
şı salt bir duygusal patlama olarak görürsek ya-
nılınz... Bu kendiliğinden örgutleniveren toplum-
sal muhalefetin temelınde, hertıangi birotorttenin
avuntu ya da baskısına boyun eğmeme bilincini
kazanmaya, örgütlülüğün önemini kavramaya
başlamış sivil toplum insanının çizgilerini görebil-
mek gerekir. Gelir düzeyleri Türkiye ortalamasının
çok fazla altında olmasa da eninde sonunda dar
gelirli memur kesımı içınde yer alan polis memur-
lannın alışılmadık kitlesel hareketlerinin temelin-
de de bu çizgilerin bulunduğunu düşünüyorum.
"Yeniçeri ayaklanması" türünden benzetmeler ko-
laycılıktır ve polis memurunu bir kamu emekçisi
değil kapıkulu olarak gören bir anlayışın yansıma-
sıdır. Çagımızda artık kapıkulu yok. Görevi ne olur-
sa olsun, her türlü otorite karşısında bağımsızlık
duygusuna, özsaygrya sahip insan var, ya da öy-
le olması gerekir... Çevik kuvvet diye adlandınlan
polis topluluğunun eğrtim düzeyindeki gerilik, çağ-
dışı koşulianmışlıklar, kadro içindeki genci örgüt-
lenmeler bilinmeyen şeyler değildi. Fakat bunun
sorumlusu bu genç insanlar mı, yoksa onların
böyle olmalannda ve böyle kalmalarında yarar u-
man devletin kendisi midir? Ve polis memurian-
nın ayaklanmaya benzeyen otorite karşıtı hareket-
leri karşısında ürküntü ve öfkeye kapılan devletin
asıl kaygısı, dar ve basit anlamıyla bir itaatsizlik
sorunu mu, yoksa polis memurlannın da artık emir
kulu olmaktan çıkıp kendi toplumsal konumlannı
ve devlet karşısındaki durumlannı sorgulamaya
yönelerek başkalanna da "kötü ömek" oluştura-
cak bir kamu kesimine, çağdaş anlamıyla bir ka-
mu çalışanına dönüşebilme olasılığı mıdır? Be-
nim zihnimde yine ikinci olasılık ağır basıyor...
• • •
Çeşitli halk kesimlerinden yükselen hoşnutsuz-
luk farklı biçimlerde ve farklı taleplerle de olsa tek
bir noktada, devletin sorgulanmasında odaklanı-
yor. Devlet bu hoşnutsuzluğa demokrasinin önü-
nü açarak ve sorunlara çözümler arayarak mı,
yoksa baskıcı yöntemlerle mi karşılık verecek?
Ülke gündemini belirleyen asıl soru sanıyorum ki
budur.
e-mail ckk@ixir.com