27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 ARALIK 2000 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Demokrasimize Orman Dayanmaz Orman Mühendisleri Odası Başkanı Salih Sön- mezışık'ın feryadı, dünkü Cumhuriyet'te yayımlan- dı. Orman niteliğini yitirdiği gerekçesiyle orman ala- nı dışına çıkanlan alanlann anayasaya aykırı olarak kullanıcıya satıldığını söylüyor Sayın Sönmezışık. Orman alanı dışına çıkantan arazi miktan 438 mil- yon dekara ulaşmış durumda. Aynca kamu yararı adı altında, 4 milyar 392 mil- yon 451 bin metrekaresi bedelli, 4 milyar 872 mil- yon metrekaresi ıse bedelsiz olarak çeşitli kişi ve ku- ruluşlara tahsıs edilmiş. Bunların 18 milyon metrekaresi üzerinde turistik tesis kurulmuş. Güney sahıllerimizde örneklerini gör- düğümüz bu tesislerin ekonomiye katkılan tartışma götürmez. Peki geri kalanı? Geri kalanlannın mekanizmasını, Allah kendisin- den razı olsun kayınbirader hazretlerinin son dolap- lan sayesınde kamuoyu öğrendi. Orman alanlan, "ihtiyaç" nedeniyle, "köy/ü"yetahsisedil'ıyor, muh- taç köylü bir süre sonra yolunu bulup, bunu başka "ihtiyaç sahiplerine!" devrediyor ve siz de fiyatlan dolarla saptanan "bilmem ne korusu sitelerinin" ilanlannı görüyorsunuz. llanlarını gördüğünüz siteler, kamunun ciğerleri üzerine oturtulmuş kâşanelerdir. • • • Popülizm yapıyorum sanmayın! Bu işin popülizm kaldırır yanı yok. Hem "Kimi zenginler ormanlanmı- zı talan ediyorlar" diye bağıımak, tam gerçekle bağ- daşmıyor. Çünkü ormanı talan edenler yalnız zadegân de- ğil; sıradan yoksul halkımız da alıyor bundan payı- nı. Tabii ki, onun aldığı pay daha azdır. Ama ne gam! 0 da talan dışında bırakılmamıştır ve talandan pay alma umudu her zaman canlıdır. Işte alaturka demokrasinin talan sosyal adaletidir bu. Somut ömeğini, Boğaz kryılannda görebilirsiniz. Bunlar kimi zaman Sarryer Büyükdere tepelerinde olduğu gibi, zadegânın "uysa da uymasa da ko- operatifi"' ve necip halkın mafya işbiriiğinin ürünü ge- cekondu mahalleleri olarak yan yana dururiar; kimi zaman da, Boğaz sırtlanndan karşıdaki varsıl tala- nını tepeden seyreden halk talanının şahı Küçükar- mutlu gibidirler. Kendimi bildim bileli, orman yoksulu Türkiye'de yeşil talanı sürer durur. Sistem değişmedikçebunu kimseengelleyemez. Hatta bir zamanlar kimilerinin "jakoben toplum mü- hendisleri" olarak adlandırdıkları kimseler, anayasa- ya orman talanını engelleyecek maddeler koydular. Sonra ne mi oldu? HiiiçL. Seçilmişler anayasa değişıklıği yapıp, talanı sür- dürdüler. * • • Bizim demokrasimize orman da dayanmaz, su da, hava da. Istanbul'un su işlerinden sorumlu olan ISKl'nin ANAP'lı, sosyal demokrat ve RP'li olmak üzere bir- birini izleyen, üç sorumlusu da, metropolün su hav- zalannı korumanın tek yolunun bunlan Silahlı Kuv- vetler'e devretmek olduğunu açık açık söylediler. Bu uzman kişiler demokrasimize ormanın, hava- nın, suyun dayanamayacağını biliyorlardı. Uretime dayanmayan Türk demokrasisi, üretimi hakça paylaşmak veya sömürünün sınıriannı belir- lemek, hatta sömürünün kurallan içinde olmasına dikkat etmek gibi kaygıtar taşımaz. Türk demokrasısinde, mekanizma talana dayanır. Iktidan ellerıne geçirenler, tıpkı Orta Asya'daki pod- laç geleneğınde olduğu gibi, kendilerini seçenlere talandan pay verrrlek zorundadırlar. Sistem böyle olunca, demokrasi yeşili keser, ha- vayı pisletır, içme suyunun içine eder, necip milletin yoksulu ve fakiri bu eylemde elbirliği eder. Yaşasın demokrasi, özgürlük! Yaşasın Özgürlük! İstanbuVda 18 polis açığa alındı tstanbul Haber Servi- si - Istanbut Emniyet Müdürü kazım Aba- noz, Çevik Kuvvet Şııbe Müdürlüğü'ne bağlı po- lislerin 4 gün önce yap- tıklan yasadışı yürüyü- şle ilgili olarak 18 poli- sin açığa ahndığını söy- ledi. Yurtgenelinde açı- ğa alınan polislerin sa- yısı 70'e yükseldı. Fatih Cumhuriyet Başsav cısı Seyfettin Er- dem tarafından "2911 sayılı Toplantı ve Göste- ri Yürüyüşleri Kanu- nu'na muhalefet" suçu- na ilişkin başlatılan so- ruşturma kapsamında 40 "provokatör" polisin tespit edildiği açıklandı. Müzekkerenin Istanbul Emniyet Müdürlüğü'ne ulaşmasının ardından, tespit çalışmaları için değişik birimlerden bir komisyon oluşturuldu. Güvenlik Şube Mü- dürlüğü'nün yanı sıra Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü amirleri, Personel Şube Müdür- lüğü ıle Fatih tlçe Emni- yet Müdürlüğü yetkili- lerinin yer aldığı ko- misyon, yürüyüş anında çekilen görüntüleri izli- yor. Eyleme katıldıklan tespit edilen Çevik Kuv- vet Şube Müdürlü- ğü"nde görevli polisle- rin, soruşturma kapsa- mında tek tek ifadeleri- nin alınacağı belirtildi. KESK: Tepkiler demokratik değil İSTANBUL / İZMİR (Cumhuriyet) - KESK Genel Başkanı Siyami Erdem. Türkiye'de poli- sin ağır şartlarda çalıştı- ğım, ekonomik, sosyal sıkıntılannın had satha- da olduğunu ve stres için- de yaşadıklannı bıldikle- rini belirterek ",\ma so- runu çözümleme üzerin- deki yaklaşımları, de- mokrasiden u/ak bir ze- min üzerinde geüştirui- yor" dedi. Üniversıte Öğ- retim Üyeleri Derneği Yönelinı Kurulu da polıs örgütünün hızlı reorgani- zasyona ve köklü bir eği- tun programına gereksi- nimi olduğunu belirtti. KESK Genel Başkanı Erdem. çevık kuvvet po- lıslerinin yürüyüşüyle il- gili olarak "Ne yazık ki bu yürüyiişlerde ortaya konulan talepler, istekİer Türkiye'yi demokratik- leştirecek. ileriye götüre- bileeek, insan haklannı kurumlaşüracak, bu ze- ıııinde ekonomik, sosyal haklann arandığı bir içerik taşımıyor" dedi. Içişleri Bakanı Sadettin Tantan, Çevik Kuvvet'i kışkırtanlan açıklayacaklarmı bildirdi Kışktrhcılar çete bagLanbhANKARA (Cnmhnriyet Bürosu) - tçişlen Bakanı Sadettin Tantan, baş- ta tstanbul olmak üzere birçok kent- te gösteriler düzenleyen Çevik Kuv- vet polislerini "provoke" edenleri be- lirlediklerini, bunlar arasında çeteler- le bağlantısı nedeniyle atılan polisle- rin de bulunduğunu bildirdi. Tantan, Çevik Kuvvet otobüsünün taranma- sıyla oluşan duygusal ortamdan ya- rarlanarak polisi harekete geçirenlerin kamuoyuna tek tek açıklanacağını söyledi. Tantan'ın polisin eylem yap- masını örgütleyen 8 kişiyi belirlediği ve bunlar hakkında işlem başlattığı öğrenildi. Çumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yürüyüşler konusunda polislen uyararak "hukuk kurallan- na uyulmasunn demokrasinin olmaz- sa olmaz koşulu olduğunu" vurgula- dı. tçişleri Bakanı Sadettin Tantan, ts- tanbul'da Çevik Kuvvet otobüsünün taranması ve 2 polisin şehit edilme- sjyle başlayan ve birçok kentte polis- lerin "gövde" gösterisine dönüşen yürüyüşleri değerlendirdi. Çevik Kuvvet polislerinın gerçek- leştirdiği yürüyüşlen "provokasyon" olarak nitelendiren Tantan." Böyle bir eylemitasvipetmek mümkün değüdir. Bu görüntüler polisin başanlı çalış- malannı. öz\erisinL güvenilir ve çalış- kan inıajını çökerrmeye dönük bir provokasyonun sahneye konulmasıdır. Çe\ik Kuvvet'teki polisler bu provo- kasyona gelmişlerdir" diye konuştu. Provokasyonu dibenleyenlerin ta- mamını belirlediklcrini kaydeden Tantan, "Yakında tek tek bunlan ka- muoyuna açıklayatağım" dedi. Sadettin t"antan. dağıtılan çıkar çe- telerinin ve onlarla işbirliği yaptıkla- n için atılan eski polisler de dahil ol- mak üzere polisin başanlı imajını göl- gelemek içinfirsatkollayanlann oldu- ğunu söyledi. Çevik Kuvvet otobüsü- nün taranmasıyla ortaya çıkan duy- gusal atmosferi bu kesimin kullandı- ğına dikkat çeken Içişleri Bakanı, "Çevik Kuvvet polisini, polisi tetikle- diler. Çıkarlanna çomak sokulduğu için. menfaat örgütleri dağrtıldığı için, açığa çıktıklan için böyle bir provokas- yon düzenlediler" dedi. Devletın temeline dinamit koymak isteyenler olduğunu anlatan Tantan, ekonomik sıkıntılann. özlük haklan- nın, lojistik destek sorunlarıtun da böyle bir eylemi haklı çıkarmayaca- ğuıa dikkat çekerek "O sorunlaruı çö- züm şekli ve yeri sokak değüdir. Polis bunlara karşı; hareket, polis canüası- nın tamamma mal edilnıcnıeli" diye konuştu. Içişleri Bakanı Sadettin Tantan, Çe- vik Kuvvet polislerinin eylemini ör- gütleyen 8 kişinin belirlediğinı ve bunlar hakkında ışlem başlattığını bil- dirdi. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, duruşmayla ilgili karannı daha sonra açıklayacak GajdiMisındatemyizdurnşnuısı ANKARA (AA) - tstanbul Gaziosmanpaşa'da, 12-13 Mart 1995'te meydana gelen olaylarla ilgili olarak iki poUsin mahkûm olduğu davanın temyiz duraşması yapıldı. Yargıtay 1. Ceza Dairesi'ndeki duruşmaya, mahkûm olan polis memurlan Adem Alba>Tak ve Mehmet Gündoğan'ın avukatı tlbami Yelekçi katıldı. Avtıkat Yelekçi savunmasında, 12-13 Mart 1995'te, bir kahvehanenin taranması sonucunda Alevi dedesi Halil Kaya'nın ölümü üzerine olaylann başladığını, Alevi vatandaşlann bu olaya tepkisinin çeşitli terör örgütlerince kullaruldığını, vatandaşlann kışkırtıldığını söyledi. Gazi Mahallesi'nde toplananlann güvenlik kuvvetlerine, çeşitli ev ve işyerlerine saldında bulunduklannı ifade eden Yelekçi, müvekkillerinin de bu olaylan önlemek için bölgede görev yaptıklannı, yapılan saldınlara karşı kendilerini savunduklanm kaydetti. Adü üp raporu Müvekkillerinin olayda silah kullanmadığını, adli tıp raporlannın bu yönde olduğunu savunan Yelekçi, bir an için silah kullanıldığı kabul edilse dahi, olayda hayatını kaybedenlerin kimin silahından Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklardan Adem Albayrak'ın, 4 kişiyi öldürmekten Türk Ceza Yasasııun (JCY) 448,50,463 ve 59. maddelerine göre 6 yü 8 ay ağır hapis cezasına, 4.5 ay süreyle de kamu hizmetlerinden geçici mahrumiyetine karar vermişti. çıkan kurşunlarla öldüğünün tespit edilemediğini belirtti. Avukat Yelekçi, "Yerel mahkeme karannda, güvenlik kuvvetierine saldın tespit edilmiştir. Bu saldınya karşı savunma durumuna geçilmiştir. Savunma ve saldın arasında bir nispetsizlik yoktur. Sanıklar kendilerini savunmuşlannr, ancak müvekkillerim olayda silah kullanmamışlardır" diye konuştu. Avukat Yelekçi, müvekkilleri hakkındaki mahkûmiyet karanmn bozulmasını istedi. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, karannı daha sonra açıklayacak. Çumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezalann Ertelenmesine Dair Yasayı onaylarsa mahkûm olan bu iki sanık da yasadan yararlanacak ve cezalan ertelenecek. Mahkemenin karan Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklardan Adem Albayrak'ın, 4 kişiyi öldürmekten Türk Ceza Yasasf nın (TCY) 448, 50,463 \e 59. maddelerine göre 6 yıl 8 ay ağır hapis cezasına, 4.5 ay süreyle de kamu hizmetlerinden geçici mahrumiyetine karar vermişti. Diğer sanık Mehmet Gündoğan'ın ise iki kişiyi öldürmekten yine ayru maddeler doğrultusunda 3 yıl 9 ay hapis ve 2 ay 15 gün süreyle kamu hizmetlerinden geçici mahrumiyetine hükmedilmişti. Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi, davada yargılanan diğer 18 polis memurunun ise beraatını kararlaştırmıştı. Avukat Fikret Ilkiz, karara, yasalara aykın olduğu gerekçesiyle itiraz etti DGM'nin yasağı sansür niteliğinde tstanbul HaberSenisi -Cumhu- riyet Gazetesi Sorumlu Yazıişleri Müdürü Avukat Fikret tlkiz. tstan- bul 4 No'lu DGM'nin ölüm oruç- lan ve F tipi cezaevleriyle ilgili ha- ber ve görüntülere yayın yasağı ge- tirmesi karanna itiraz ederek kara- nn yasalara aykın olduğu gerekçe- siyle kaldınlmasını istedi. tlkiz, DGM'ye sunduğu itiraz dilekçe- sinde yayın yasağı konması için hiçbir düzenleme bulunmadığmı anımsatarak karann "sansür" ni- teliğinde olduğuna dikkat çekti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (T- GC) de DGM'nin yasak karannı "sansür" olarak nitelendirerek bir an önce kaldınlmasını istedi. tstanbul 4 No'lu DGM önceki gün "terör örgütternün açıklaına- lan, propagandalaru halkı kin ve düşmanbğa tahrik. suç işlemeyeteş- vik etmeye ve organize suç örgütk- rinin korkutma, sindirme ve >ıkür- ma gücünü artnrmaya yönefik ya- ym >apılmasınm yasaklanmasuıa" karar vermişti. Fikret tlkiz, DGM'ye sunduğu itiraz dilekçe- sinde yayın yasağının, 1982 Ana- yasası'nın 28. maddesinin 1. fıkra- sındakı "Basm hürdür, sansür edi- lemez" ve 6. fikrasuıdaki "yargüa- ma görevinin amacına u> gun ola- rak yerine getirilmesi için kanunla beortilecek sınıriar içinde. hâkim tarafından verikn karaıiar saklı kalmak üzere olav lar hakkında ya- yım yasağı konamaz" hükümlerine aykın olduğunu vurguladı. 'Yayınlara yasak ko\ uJamaz' tlkiz, asıl, yayınlara yasak koy- mannı yasak olduğunu, bunun tek istinasının ise "yargılama göre\i- nin etkiden uzak tutulmasma" yö- nelik olduğunu, aksi halde ifade ve halkın haber alma özgürlüğünü tıpkı "sansür" gibi ağiT şekilde tehdit eden suurlayıcı/önleyici bir tedbirin kabul edilmiş olacağına dikkat çekti. llkız. 5680 Sayılı Ka- nun'un Ek 1. maddesinin, TCK'nin 1,2 ve4. fasıllarında ve- ya 311 ve 312'nci maddclerinde yazılı suçlan \a da de\lete aıt gız- İi bılgileri içeren basılmış eserlerin "dağrtunı"nın önlennıesı ıle dağı- tılmış yayının "toplatılmasr için konulduğunu anlattı llkı?, yayın yasağı konması ıçın bu maddede hiçbir düzenleme bulunmadığma. çünkü basın yoluyla işlenen suç için yayımın gerçekleşmesi gerek- tiğine dikkat çekti. tlkiz, Türkıye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bıldirgesınin "Ga- zetecinin sorunıluluğu" başlığı al- tında düzenlenen maddede. "Gaze- teci basın özgürlüğünü, halkın doğ- ru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüst biçimde kullanır. Bu amaçla her nîrlü sansür \e otosan- sürfc mücadele etnıeli, halkı bu v ön- debilgflendirmelidir" itadesının > - er aldığını kaydetti. 1996 > ılında- ki cezaevi olaylan ve ölüm orucu sonunda 12 kişinin ölmesinin med- yada yer aldığını belirten Ilkiz, ge- çen yıllarda bu yayınlarla ilgili ya- yın \ asağının konmadığını, ancak yapılan yayınlar bakımından suç işlendiğı iddiasıyla soruşturmalar açıldığını anımsattı. tlkiz, tstanbul DGM Savcılığf nın bu soruşturma- lara ilişkin verdiği takipsızlik kara- n gerekçesini şöyle anlattı: "Sa- nıklann o günlerde Türkiyegünde- mini işgal eden ve cezaev lerinde >a- şanan olaylan kamuoyuna duynra- rakve bilgilendirerek konu hakkın- da de\ let görevükrinin ve çeşitli ke- simdeki insanlann görüşlerini ala- rak programlar hazuiayip göster- dikleri anla^ılmıştır." tlkiz, bu nedenle halkm gerçek- leri öğrenme hakkına dayalı olarak cezaevleri ve olaylar bakımından Cumhuriyet gazetesi ve tüm yayuı organlannı ilgilendiren yayın ya- saöı karannın kaldınlmasuu istedi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Cevik Kuvvet MHP'li Ülkücüleştirme polis okullanndan başlıyor lstanbul Haber Senisi - Polisin MHP'li kimliği. "Kana kan intikam", " Ya Allah Bismfflah AUa- hüekber" sloganlan ata- rak 'korsan gösteri' yap- masıyla ve Ankara Kızı- lay'da tutuklu ve hüküm- lü yakınlanna saldıran ülkücü gnıba seyirci kal- masıyla bir kez daha açı- ğa çıktı. Polisin ırkçı-şeriatçı çizgideki siyasallaşması yurttaşlar arasmda tedir- ginlik yaratırken el- deki veriler, teşkila- tmözelliklel980'li yıllardan sonra bi- lınçlı olarak MHP'lileştirildiğini ve ülkücüleştirme- nin polis okullann- dan başladığını gös- teriyor. Polis okullanmn bulunduğu seçim bölgelerindeki se- çim sonuçlan, ülkü- cüleştirmenin okul- lardan başladığını kamthyor. Örnek olarak, 18 Nisan se- çimlerinde, Adile Sadullah Mermerci Polis Okulu ögren- cilerinin oy kullan- dığı Sanyer-Gü- müşdere Köyü'nde MHP'nin toplam oylan diğer tüm partilerin oyunu aş- tı. Sadece 32 köylü seçmenin bulundu- ğu köyde, 533 ge- çerli oyun 268'ini MHP aldı. Polis okulu öğrencileri- nin oy kullandığı Gümüşdere Kö- yü'ndeki toplam 3 sandığın seçim so- nuçlan şöyle: MHP 268, ANAP41,D- SP124.FP65,CHP 20.DYP15. 1980'den sonra hızlandı Polisteki ülkücü kadrolaşma, 12 Ey- lüll980askendar- besinin ardından hızlandı. Pol-Der adlı dernekte örgüt- lenen solcu-demok- rat polisler tasfiye edilirken MHP'li olarak bilinenler üst düzey görevlere ge- tirildi. O dönemde An- kara Emniyet Mü- dürlüğü'ndc başkomiser olarak göre\ yapan ve DAL olarak bilinen kı- sımda yaptığı işkenceli sorgularla kamuoyunda tanınmaya başlanan Ke- mal Yazıcoğlu hızla yük- selerek Emniyet Genel Müdürlüğü'ne kadar yükseldi. Kamuoyu, Ya- zıcıoğlu'nu son yıllarda "Ne öğrendiysem Al- parslan Türkeş'ten öğ- rendim" sözleriyle de ta- nıdı. Cahit Deniz 'Amaçlan Tantan'ı yıpratmak' lstanbul Haber Servisi - Ekonomist Cahit Deniz, polis eylemlennın perde arkastnda lçişlen Bakanı Sadettin Tantan'ın savaş açtığı "büyük bir ekono- mik suç imparatoriuğui. ve bunlarla bağlantıh çir kar odaklannın olduğunu söyledi. Cahit Deniz, "Bakan Sadettin Tan- tan'ın ve ekibinin müca- dele ve operasyonlannın bir amacı da Susurluk baglantılarını ortaya ÇH karmaktır*' dedi Polis eylemlerinin arka planmı gazetemize değer- lendiren ekonomist De- niz, Susurluk bağlantıla- nnın ve suç örgütlerinin ortaya çıkınlmasından ra- hatsız olan güç odaklan- mn bu eylemleri destek- lediğini ve çeşitli illere yayılmasını sağladığını öne sürdü. Deniz, güç odaklannın amaçlarını şöyle özetledi: "Bu ey- lemler, tabii ki ekonomik suç imparatorluğunuıt güç kaynakları. Içişleri Bakanlığı'nca birçok isim amnda gerçekleştirilen ve benzerlerinin hazniıklan sürdürülen bu suç örgüt- leri başta tçişleri Bakanı Tantan ve ekibini yıprat- mak. Tantan'a destek ve- ren kamuoyu desteğiniza- yıflatmak. Buradan sonra yine bu operasyonlara destek verecek shil top- lum örgütlerinin üzerine daha baskıh bir biçimde gitmek, bu kesimkre göz- dağı vermektir. Bu güç, ekonomik krizin de ger- çek kay nağıdır." oralcalislar@yahoo.com Bazılan, gazeteciliği şöhret ve pa- ra kazanma alanı olarak görüyorlar. Ne diyebilirim ki! Onlar birer sanat- kâr, her kıtığa girerek iktidar basa- maklannı birer birertnTnanryorlar. Her dönemde iktidarlann yanında olma- yı, yani yukarıda kalmayı, yukandan gelen baskı ve şiddetin sözcüsü ol- mayı başanyoriar. Ancak onlann unuttuklan bir şey var. Bu meslegin içinde, idealleri olan; özgürlüğe, demokrasiyetutkun yüzlerce insan, yüzlerce gazeteci var. Bu insani değerler için başlannı der- de sokmaktan, mahkeme kapılannı aşındırmaktan çekinmeyen, bu ülke- nin yüz akı olan, sayıları bu adamlar- dan çok daha fazla yazarlar, gazete- ciler, aydınlar var. Günlerdir, hatta aylardır, birçok meslektaşımla biriikte 'ölüm'ü engel- lemeye çalışryoruz. Türkiye'nin, ölüm değil bir yaşam ülkesi olması için, yüzlerce meslektaşımızın desteğiyle ve onlann da duygulanna tercüman olarak bir gayretin içindeyiz. Tabii ki Yukandaki Arkadaş!.. bizim bu»yaptıklanmız asıl olarak mu- halefet partilerinin, kitle örgütlerinin görevi. İlgili kitle örgütlerimizin yöneticile- ri de bu işin çözümü için aylardır ça- ba gösteriyorlar. Türk Tabipler Birli- ği, lstanbul Barosu, Türkiye Mühen- dis ve Mimar Odalan, F tipi cezaevi- nin hücre tipi bir cezaevi olduğunu ve temel insan haklarını çiğnediğini ve değiştirilmesi gerektiğini, kendi mes- leki ölçülerini ortaya koyarak açıkla- dılar. Bu koşullarda ölüm oruçlan başla- dı. Cezaevterinde son yıllarda çok acı olaylar yaşandı. Ulucanlar'da 10 siyasi tutuklu ve mahkûm öldürüldü. Burdur'da cezaevi duvariarını yıkan kepçe bir gencin kolunu kopardı. Yüzlerce tutuklu ve mahkûm açlık grevlerinde, uğradıkları saldınlarda kalıcı hastalıklara yakalandılar ve sa- kat kaldılar. Birçoğu, sağlık nedeniy- le tahliye edılmesi gerekirken Adli Tıp Kurumu'nun bürokratık çarkları için- de cezaevlerinde öldüler ya da biz- terin çabalarıyla ölumlerinden kısa bir süre önce bırakılabildiler. Benim gazetedeki odama hemen her gün tutuklu ve mahkûm yakın- ları gelir. Ontarın çocuklarının hangi örgütlerden olduğu, hangi neden- lerle suçlandığının ne önemi var? Ai- leler, çocuklarının saçma sapan id- dialarla mahkûm edildiğinı gösteren dosyaları da yanlarında getirirler. Meciis'te pankart açtığı için 'terörist' sayılan gençlerin annelerini babala- nnı tanıyorum. Çocuklann da bir kıs- mını tanıyorum. Bir kısmı 'içerideki arkadaşlarım'. Manisalı gençlerin ailelerinden tanıdıklarım var. Onlarla haberleşi- riz. O çocukları da mahkemeler uzun süre 'terörist' saydılar. Polis- lerin işkence yaptığı Yargıtay kara- nyla kesinleştiği için şimdi terörist- likten kurtuldular. Ümit Kanlı ve Banş Yıldırım'ın annelerini tanıyo- rum. Onlann davalannın serüveni- ni bir gazeteci olarak, bir insan ola- rak, bir demokrat olarak izliyorum. Ayşe Yıldınm ve Gülter Kanlı'nın çabalarını biliyorum. Banş ve Ümit ölüm orucundalar. Onların ölüm orucunu bitirmeleri ve bir sonuca ulaşılması için çaba sarf ettim. Başlarına ölüm orucu bandı bağlamış gençlerin bu eylemlerinin, onları da incitmeyecek bir çözüme ulaşması için çaba sarf edenlerin arasına ben de katıldım. Ben sos- yalistim, özgürlükleri ve demokra- siyi savunurum ve siyasetin şiddet kullanarak yapılmasını yaşamımın hiçbir döneminde onaylamadığım gibi bugün de onaylamıyorum. Şiddete tek taraflı karşı değilim. Siyasi nedenlerle şiddete başvu- ranlara karşı olduğum gibi, devle- tin şiddetine de karşıyım. Bunu hemen her gün köşemde dile ge- tiriyorum. Ben sosyalistim, insanım ve gazeteciyim. Bir etkim ve rolüm olur diye ölüm orucunun bitirilmesi görüşmelerine, Adalet Bakanlığı'nın, görüşmeleri yürüten Meclis İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Mehmet Bekaroğlu'nun ve ölüm orucun- daki tutukluların isteğiyle katıldım. Günler süren sınir törpüleyici bir sürecin içinde yer aldım. Ne yazık ki bunca çabaya rağmen ölüm oruçlan bitmedi. Çok üzgünüm. Bu arada, bu çabaları yürüt- tüğüm için TV'ler ve gazeteler ben- den söz ettiler. Yani birilerinin deyişiyle 'şöhret' kazandım. "Gebersinler" diyen kimi şöhret- lerin incineceğini hiç hesaba kat- madım. Ne dersin içerideki arkadaş, dışandaki arkadaş. yukandaki ar- kadaş, şöhretli ve paralı arkadaş?..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle