23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
C KAStM 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bolşevik Devrimi kutiamaları • MOSKOVA(AA)- Rusya'da Bolşevik Devrimi'nin 83'üncü yıldönümü, komûnist eğilimli partilerin düzenlediği gösterilerle kutlanırken SSCB döneminde bayram olan bu günün, önceki Devlet Başkanı Yoris Yeltsin tarafından "Mutabakât ve Uzlaşma Günü"ne dönüştürülmesi nedeniyle halk da tatil yaptı. Moskova'daki birinci gösteriyi, kent merkezinde, Stalinist eğilimli komûnist partiler yaptı. Bu gösterilere yaklaşık 1500 kişikatıldı. Daha sonra da Komûnist Partisi'nin düzenlediği gösteri yapıldı. Yıldönümü nedeniyle Omsk, St. Petersburg, Nijni Novgorod gibi ülkenin büyük kentlerinde de gösteriler yapıldı. Oğreünenter ara sıra okuyor • İSTANBUL(ANKA) - Öğretmen Dünyası adlı dergide yayımlanan bir ankete göre, öğrencilerine kitap okuma alışkanhğı kazandırması beklenen öğretmenlerin büyük bölümü kitap okumuyor. Öğretmenlenn yüzde 75'i "ara sıra" okuduğunu, yüzde 5.5'i ise son bir yılda hiç kitap okumadığını bildirdi Araştırmaya katılan 309 öğretmenin yüzde 68.6'sı(211)kendini yetiştinne yönünden "yetersiz kaldığını" düşünürken "Gözlemlerime göre günümüz öğretmenleri kendilerini yetiştinnektedir" saptamasım destekleyenlerin sayısı 10'ugeçmedi. öğretmenlerin büyük kısmı MEB'nin düzenlediği hizmet içi eğitim etkinliklerine katıldıklannı ve yararlı bulduklannı söyledi. Işsizlik lonuna 4 ayda173tpiyon • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Işsizlik Sigortası Fonu'nun 31 Ekim 2000 tarihi itibarı ile dört aylık geliri 173 triryon lira oldu. Hükümetin çıkardığı ve Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği KHK ile kurulan Türkiye Iş Kurumu'na (IŞ-KUR) bağh olarak çalışmalannı yürüten fon yönetim kurulu, her ayın ilk haftasının son günü Işsizlik Sigortası Ayhk Bülteni yayımlamayı da kararlaştırdı. Fon yönetim kurulu, aynı zamanda fon kaynaldannın piyasa şartlanna göre değerlendirilmesinde de yetkili kılındı. Açıktema • Istanbul Haber Servisi - Şişli Belediye Başkanhğı Basm Bürosu, gazetemizin dünkü sayısında "Sangül için suç duyurusu" başbğıyla yer alan haberle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, "suç duyurusuna dayanak teşkil eden, Kiraz Cafe'nin önündeki işgallerin belediye ekipleri tarafından daha önceden kaldınldığı" belirtildi. Tantan'ın genelgesinde, irtica ve bölücülüğe karşı strateji belirlenmesi istendi Yolsuzhığa savaş açddı DUZYAZI • îçişleri Bakanı Sadettin Tantan, valilere gönderdiği genelgede, yolsuzluk, irtica ve organize suç örgütlerine yönelik ek önlemlerin alınmasını istedi. Yolsuzluğun bir sektör haline geldiğinin vurgulandığı genelgede, vali ve kaymakamlann bu konudaki mücadelede yeterince etkin olmadıklan vurgulandı. ANKARA (Cumhuriyet Bû- rosu) - îçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın valilere gönderdiği genelgede, bölücülük. radikal dini terör ve yolsuzluk haritala- n çıkanlarak bunlara yönelik mücadele stratejilerinin belir- lenmesi istendi. Genelgede, kamu kaynakla- nnın kullanımı ile ilgili işlemler kredi, teşvikler, ihaleler ve önemli harcamalarla ilgili kişi- lerin yakından izleneceği vur- gulanıyor. Vali ve kaymakam- lann yolsuzlukla mücadelede yeterince etkin olmadıklanna dikkat çekilen genelgede, ata- malarda bu konuda gösterilecek başarı ya da başansızlığın etken olacağı belirtildi. Genelgede te- rör örgütlerinin "dini eğftbn" adı altındaki faaliyetlenne dik- kat çekildi. 'Ekonomik uzanüiar göz ardı ediliyor' Tantan imzasıyla 6 Kasım 20O0'de 81 valiliğe gönderilen genelgede, yolsuzluk ve irticay- la mücadelede ek önlem alın- masının gerekçesi şöyle açık- landı: "Bakanhğunızaintikale- den bügi ve duyumlardan yol- suzluk olgusunun nedenleri, u- laşnğı boyuüar ve neden olduğu sonuçlann yeterince algüana- madığı, bölücülük ve radikal di- ni terör ile mücadele edütrken konunun ekonomik uzanülan- KEGAKtinüeri görevlerinebaşladı ff: SahüGüvenMkKomutanhğı tarafindan oluşturulan "Kıyı Suiarda Emniyet, Güvenlik ve Arama (KEGAK) fimleri", İçişteri Bakanı Sadettin Tantan'm da kankbğı törenfc görevierine başiadı. KEGAK timleri, özeflikle layı bölgeJerinde meydana geten doğal aietkrde önemli görevterde bulunacak. Tantan, gazetedkrin cezaevtemleilgiK olarak Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'fin açıklamalanna ilişkin sorulan yanrtsn bırakü. Büyükdere'deİd Sahil GüvenBk Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanhğı'nda düzenienen törene Bakan Tantan'ın yanı ara, Istanbul Boğaz Komutanı Tümamiral Üker Güven, İstanbul fijandarma BöJge Komutanı Tuğgeneral Engin Hoş, Kuzey Deniz Saha Komutanhğı Kurmay Başkanı Tuğamiral Özbek Gürgün ile tstanbul Emniyet Müdürü Kâzım Abanoz ve diğer davetiikr kaükh. Sahil Gfivenlik Komutanı Tümamiral Yalçm Ertuna, yapoğı konuşmada, İçişteri Bakanhğı'na bağh Sahil Güvenlik botiannın 48 üs, liman ve körfezde görev yapoğnu beiirterek şöyle dedi: "Mevcut Sahfl Güvenlik botlan sığ suiarda kısıtlı olarak görev yapryoriar. Bu zafiyeti gktermek için KEGAK timleri kunıkhı." Daha sonra Tantan'a birtimdeyer alan araç-gereçOeekipmanlartanıtıldı. Daveâfler, KEGAK timlerinin tstanbul Boğaa'nda gerçekkştirdiği tatbikan izfcdl (Jbtoğraf: UĞUR DEMÎR) nuı çoğu kez göz anh edildiği, sı- nırh da olsa bazı mülki idare amirlerimizin mücadeledeetkin biçimde yer almadıklan ve bu nedenletaşrada yürütülen çahş- malann istenüen düzeye ulaşa- mariığı anlaşılmaktadır." Yol- suzluğun bir sektör haline gel- diği belirtilen genelgede, "Ül- kemize yönelik tehdhler olarak devam eden bölücülük, silahlı ve düşük profiOi de olsa silahsız ra- dikal dini terör ve organize suç şebekelerinin fînansmanı da e- sas olarak halkın birikimlerinin ve kamu kaynaklarının sovıd- ması ve sömürülmesi ile sağîan- maktadır" denildi. Sosyoekonomik yapı dikkate ahnacak Tantan'ın, yolsuzluk, irtica ve organize suç örgütlerine ilişkin alınmasını istediği ek önlemler şöyle: • 11 ve ilçelerin bölücülük, ra- dikal dini terör ve yolsuzluk ha- ritalan çıkanlarak bu tehditler- Ie ilgili görev ve sorumluluk alanlanna yönelik mücadele stratejileri belirlenecektir. Sos- yoekonomik yapı dikkate alına- rak belirlenen stratejiler, hazır- lanacak plan ve projelerle uy- gulamaya sokulacaktır. • Faaliyet alanı birden fazla ili kapsayan organizasyonlar için iller ve kurumlararası ortak mücadele stratejileri belirlene- rek ortak çalışma yapılacaknr. • Suç ve suçlularla ilgili ha- zu"ük soruşturmasmı yürütme yetkisi cumhuriyet savcılannın- dır. Bu nedenle bölücülük, radi- kal dini terör ve yolsuzluk hari- talannın çıkanlması, mücadele stratejilerinin belirlenmesi ve bunlara ilişkin plan ve projele- rin hazırlanması safhasında ilgi- sine göre il ve ilçe savcılan ile DGM savcılannın görûş ve öne- rileri alınarak katkılan sağlana- cak ve sonışturmalarda adli ma- kam ve mercilere yardımcı olu- narak sûreklilik arz eden bir iş- birliği ve koordinasyon ortamı tesis edilecektir. 'Dini eğitim' adı altinda örgûtsd faaliyet • Radikal dini terör örgütle- rinin dini eğitim adı altinda ger- çek dinle ilgisi olmayan ve ta- mamen örgütün ve baâ dış mih- raklann propagandasına yöne- lik yürüttüklen faaliyet ve olu- şumlara karşı müteyakkız olu- narak bunlara karşı etkin önlem- ler almacaktır. • Başta güvenlik kuvvetleri- miz olmak üzere kamu görevli- lerinin mücadele için gerekli bil- gi birikimlerini sağlamak üzere eğitılmeleri sağlanacaktır. Kaynaklann kullanımryia ilgili şahıslar izlenecek • Kamu kaynaklannın kulla- nımı ile ilgili işlemler (kredi, teşvikler, ihaleler, önemli har- camalargibi) ve bu işlemlerle il- gili tüm şahıslar yakından izle- necektir. • II ve ilçelerin genel ya da özel teftişlerinde yukanda be- lirtilen önlemlerin alınıp alın- madığma öncelikle bakılacak- tır. • Vali ve kaymakamlanmızın değerlendirilmelerinde bakanh- ğımızca göz önünde bulundu- rulacak ilk husus, bu mücadele- de gösterilecek başan ya da ba- şansızlık olacaktır. n t .j V 'Çizgi film kahramanlan çocuklan şiddete mi yönlendiriyor, hayal gücünü mü zorluyor' Pokemon, uzmanlan ikiye böldüİstanbul Haber Ser- visi - Pokemon çılgınlı- ğı, çizgi fihnlerin ço- cuklarüzerindeki etkisi konusunda ikı farklı gö- rüşü savunan uzmanla- n karşı karşıya getirdi. Çocuklann şiddet olgu- suyla ilk kez, televiz- yonda gösterilen çizgi filmlerle tanıştığı ve tü- ketime yönlendirildiği görüşüne karşılık, çizgi filmlerdeki şiddetin fantezi bir şiddet oldu- ğu için çocuklara hiçbir kötü etkisi olmadığı da savunuluyor. Aileler ise çocuklannın en çok çiz- gi filmlerdeki şiddetten etkilendiğini söyledi ve buna bir son verilmesi isteyerek yetküileri bu konuda önlem almaya çağırdı. Tüketime yönelik bu sektörün son halkası, çizgi fıhnlerle başlayıp arkasından oyuncağı, ayakkabısı, kırtasiye ürünleri gelen Pokemon'lar. Poke- mon adı, cep canavan anlamına ge- len "FDcket Monster" kelimeleri- nin kısaltmalanndan oluşuyor. Top- lam 150 adet olan Pokemon karak- terleri ateş, su elektrik, kaya gibi 15 değişik özelliğe sahip ve özellikle- rine göre birbirlerine üstünlük sağ- lıyorlar. 'Şiddet unsuru pazarlanıyor' İstanbul Üniversitesi Iletişim Fa- kültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurdoğan Rigel, çizgi fıhnleri şid- det unsuru ve tüketim aracı olarak ele alarak çizgi filmlerde çocuğa ilk şiddet mesajlarının verildiğini söyledi. Rigel, çizgi filmlerin ço- cuklan şiddete itmesinin yanmda, onlann kelune dağarcıklannı da- ralttığını, tüketime yönlendirdiğini ve kişinin yetişkin dönemindeki davranışlarmı etkilediğini belirtti. Bu şiddetin yıllar öncesinde de var olduğunu söyleyen Rigel şöyle de- vam etti: "Çok sevimli olan Tom ve Jer- ry'de de, Twetty'de de şiddet uygu- lamyordu. Ama bunlarda denge vardL Güçlü olan taraflar değişirdi Şimdikrde tek başuıa güç önenüL Güçlü olanın kazandığı bir dünya yaranhyor" Doc. Dr. Arif Verimli: Gerçekchşı dünyayaraâhyor 150 Pokemon (cep canavan), özefliklerine göre birbirlerine üstünlük sağhyor. Rigel, şiddetin artık bir pazarla- ma unsuru olduğunu vurguladı ve çizgi filmlerle başlayarak bu pı- yasanmpazarlamasınm çok iyi ya- pıldığmı; çizgi film yapımcılan- nm çocuğu iyi bir tüketici olarak görüp piyasayı ele geçirdıklerini dile getirdi. Anadolu Üniversitesi îlenşım Bi- limleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Gükr de özdeşleş- me, düşünsel (fantazya), mizah ve özellikle şiddetin, çizgi filmlerin etkileri kapsammda en çok tartışı- lan konular olduğunu söyledi. Gü- ler, araştırmalarda doğrudan doğru- ya ya da dolaylı olarak çızgı füm- lerde saldırganlık ve şiddet öğele- rinin yer aldığını, bunun da çocuk- larüzerinde olumsuz etkilerinin ol- duğu görüşünün yaygınlık kazandı- ğmı belirtti. Güler, Kanada'da 1995 yılında Japon çizgi fiknlerinin gösterimi- nin yasaklandığını anımsattı. 700 çocuk hastanelik oldu 1997 yıluıda Pokemon bölümle- rinden bırindeki ışık efekti yüzün- den 700 çocuğun hastanelik oldu- ğunu ve bu yüzden çizgi fılmin ya- yımlanmasının engellendıgine dık- kat çeken Deniz Güler, "Pokemon ne ilk ne de son. Bu anlayışa 'dur" denmedikçeyerine başka çizgi fılm- leringeleceğidebir gerçek" görüşü- ne yer verdi. Fantezi bir şiddet Gazetemiz çizeri Tan Oral çizgi fihnlerin çocuklan kötü etkilediği- ne daır hiçbır bilimsel kanıt olma- dığını viırgula> arak "Çizgi fılmin içindeki, fantezi bir şiddettir. Bir za- ran olmaz. Eskiden çizgi romanlar vardı. Onlar için de, çocuklann ah- lakını bozuyor. denirdi; kimseye bir şeyolmadL" Oral, "Öncelikle haberierdeki şiddet,politikacılann ka\galan. kö- tü konuşmalar. Ide\iz>on program- lanmn düzeysizliği engeUenmeli" diye konuşru. Psikolog Suna Tanaltay. Poke- monlar ve diğer çizgi filmlerin rey- ting uğruna yapıldığını beiirterek savaşçı karakterlerin, güçlüyle güç- süzün yer aldığı hareketli ve canlı filmlerde sevinılen, özenilen, hoş- lanılan bir durum olduğunu söyle- di. Tanaltay, "Güçsüz çocuk sanki kendisi güçlüvınüş gibL sanki ken- di oynuyormuş gibi onlann içinde. Güçlü çocuksanki kendisiyie özdeş- teşüriyor. Her üd halde de bir özen- me, özdeşleştirme var" dedi. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. ArifVerimH, Pokemonlar ve benzeri bilim-kurgu ya da aşın hayal gücüne dayanan çizgi fıhnleri 13 yaşın altındaki çocuklann izlediğini beiirterek, "Çocuklar gerçek dışı bir düm ada yasaühyor. Sağhkh bire>in oluşmasmda, yaş geçtikçe çocuğun gerçeği algılamaa şeldinde bir eğitim poKtikasıçizflmesi gerekir" dedi. Doç. Verimli, Pokemonlar türü kahramanlann çocuğa "hayal gücünü kuBandınna, ahşımuşm dışında bir düşünce >-apısı kazandırma" gibi yararlan olsa da onlan gerçek hayattan uzaidaştırdığına dikkat çekti. Verimli, özetle şu görüşlere yer verdi: "Anne-babalarne yapaoOh*, diye sorduğumuzda, hiçbir şey yapamazlar. Eğitim düzeyi zaten düşük halkimızla çocuklan arasmdaki iletişim, bu fBmkriizledikleri zamaniyke bozuhryorf Depresyonve Panik Bozukluklan Merkezi Yöneticisi Doç. Dr Nihat Kaya da, Pokemon tarzı çizgi filmlerin şiddet içermesinin çocuklan olumsuz etkilediğini söyledi. Doç. Dr. Kaya, "Çocuklar butürşeylerdençabuk etkfleniyor. Televizyondan gördüklerini model alan çocuk, şiddet içeren kahramanlarla kendilerini özdeşteştiriyor. Etrafindaküere saldırgan davranıyor" dedi. KişUikyapısının temeli atılıyor Dünyada çocuk ve çocuk yayınlan üzerine yıllardır araştırmalar yapıhyor. 1930yıhnda Amerika'da, 1955yılmda Ingiltere'de, 1957 yüında Japonya'da, 1958yılmda Kanada'davel960 yılında Fransa'da başlayan araştırmalar, Türkiye'de yalmzca son 5 yıldtt gerçeldeştiriliyor. Uzmanlara göre çocuklarda televizyona karşı ilgi 3 yaşında başlıyor ve kışilik yapısuun temellerinin atıldığı çocukluk çağmda televizyon önemli bir etken oluyor. ORHAN BtRGtT Fotofinişli Seçim ABD'Iİ seçmenler dün bizim saatimizle 14.001e 43'üncü başkanlannın yanı sıra Temsilciler Meclisi üyderini ve Senato'nun 34 yeni üyesini belirleme amacıyla sandık başlanna gittiler. Bu sabaha karşı belirlenecek sonuçlann öne çı- karacağı yeni başkan için yorumcular her şeyin or- tada olduğunu belirtiyorve Gore ya da Bush için ke- sin sonucu neredeysefotofinişin beürteyeceğini söy- lüyoriar. Oy vermenin başlayacağı saate kadar Bush'un 224, Gore'un 230 ikincı seçmenin oyunu cebine koy- duğu ve ortadaki 84 oyun sahipleri 10 eyaletin seçi- min kaderinı belırieyeceği dikkate alınırsa, durumun gerçekten atletizm yanşmalannda zaman zaman ha- kemleri bile tereddüde düşürecek sonuçlar karşı- sında başvurduklan fotofiniş sistemini çağnştırdığı- nı söytemek, abartma sayılmaz. ABD'nin yeni başkanının kim olacağı, beni ve he- men hepimizi elbette çok fazla ilgilendirmiyor. Ülke- mizin stratejik konumu içerisinde yeni başkanın Tür- kiye'ye yönelik izleyeceği polrtika üç aşağı beş yu- kan birbirine yakın olacak. Al Gore'un ABD'deki yurt- taşlanmızın desteğini almasının elbette bugünkü başkan Clinton'un izledığı politikaya dayandığı ger- çeğini yadsıyamayız. Ama, Bush'un da özellikle Kıb- nş sorunu üzerindeki düşüncelerinin bizim yirmi ye- di yıldır savunduğumuz görüşlere fazla ters düşme- diğinin de altını çizmeliyiz. Cumhuriyetçilerin başkan adayı, Akdeniz'in bu stratejik adasının kaderini, üçüncü devletJerin sap- tamasının doğru olmadığını kampanya süresince sa- vundu. Başkan olursa bu görüşlerin, Kıbns'ta son sö- zü ne AB'nin ne de ABD'nin değil, Birieşmiş MHIet- ler gözetiminde Güney ve Kuzey Kıbns halkının be- lirlemesi biçimınde olacağını söylemek güçlü bırola- sılık sayılmalı. Ben, dün başlayan seçimler nedeniyle daha çok bu dünyadan geçen Başkan Clinton'un imajı üzerin- de durmak istiyorum. Süper devletin başkanı, özellikle ikinci dönemin- de bir politikacıyı yıpratmak ne söz, alaşağı edebi- lecek fırtınalaria karşılaştı. Monica skandalı ile za- man zaman savcı karşısına çıkmak, Kongre'de so- nucu soruşturma açılmasıyla bitebilecek oylamala- nn da yapıldığı gündemler kendisini bekledi. O skandal karşısında bir gün inkâr yoluna sapan sözlerini, bir başka gün değiştirip kabahati üstlen- mek zorunda kaldı. Aile kurumu, eşi ve kızı ile olan ilişkileri, dışanya yansıyabildiği ölçüde gerginleşme- sine karşın ABD Başkanı'nın, sadece ülkesinin de- ğil, dünyanın önemli sorunlan ile de bire bir ilgilen- mesini önlemedi. önlemek şöyle dursun, özellikle doğal felaketler karşısında, kendi tutumu yüzünden aleyhine dön- müş olan ortamı lehine çevirmesini bildi. O felaket- leri tıpkı bizim Körfez olayımızda yaptığı gibi son de- recede ustaca kullandı. Birsiyaset adamına, özellikle bir lidere en çok ge- reken şeyin moral olduğunu hiçbir zaman unutma- dığı için adeta birterapı yaparcasına bu öğeyi hiç ak- lından çıkarmadı. Eleştınlen, esprileriylegöğüsleme- sini, popülaritesini gerekirse bir klip oyuncusu olma- . yı kabullenerek arttırmasını bildi. Dün gelen haberter, Başkan Clinton'un bu başa- ' nlı zincirin son halkalardan birisi olarak önünde da- ha on haftanın kaldığını ve bu süre içerisinde topal ördek olmadan vakvaklayacağını söylediğini nakle- diyordu. Topal ördeklik yakıştırması da onun başkan- lık yaşamının sona ermesine on hafta kala unutul- mayacak yakıştırmalannın belki de sonuncusu ola- cak. Dün başlayan seçimlerde Al Gore ABD'nin yeni başkanı olursa, Hillary New York'un yeni senatörü seçilirse buna en çok sevineceklerin başında elbet- te Clinton gelecek. Işte bu nedenle o, eşinin ve yar- dımcısının siyasal yıldızlannın yükselecek olmasının kendisini topal ördek durumuna düşürmeyeceğini söyleyerek her ikisi için de oy toplama işlevini sür- dürüyor. Sinirlenmeden, soğukkanlılığını yitirmeden ve on hafta sonra başlayacak yeni yaşamı ıçın en fazla ge- reksinme duyduğu moral gücünü yitirmeden.. Clin- ton'un sadece kendi ülkesı içinde değil, başka ülke- lerdeki siyaset adamlanna da bu alanda bırakmak- ta olduğu miras, çok değerli değil midir? • • • Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk dünkü Düz Yazı'da sözü edilen gazetecilerte ilgili şikâyeti- nin aslında söz konusu olmadığını, kendisinin dev- let belgelerini açıklamaması gereken kamu görevli- lerini suçladığını söyledi. Prof. Türk, Uşak Cezaevi otaylan için üç bakanlık müfettişinin görevlendirildi- ğini, aynı şekilde bakanlık merkezinde ihmali görü- lenlervarsa bunlan ortaya çıkarmak amacıyla da ay- nca iki müfettişin çalıştığını söyledi. Müfettiş raporlannın sonuçlanmasından sonra kendi bakanlıgında sorumlular varsa haklannda ge- rekli işlemin yapılacağından kimsenin kuşku duy- maması gerektiğini söyleyen Sayın Bakan'a teşek- kürederim. Faks:0212-677 07 62 E-mail:obirgit(rt e-kolay net. VEFAT Mertıum Mehmet Zeki Bey ile merhume Refika Hanım'ın oğullan Türkân Doğan'ın eşi, Mehmet, Ümit ve Ayşe Yeşim'in babaları, Zühtü ve Vehbi Doğan'ın ağabeyleri, Neriman Doğan ile Ahmet Öğretmen'in kayınpederi, Refika, Su, Sibel ve Zeynep'in dedeleri, Ayfer, Ali, Aylin, Murat, Berna ve Dilek'in amcaları YÜK. MİMAR A. ZİHNİ DOĞAN 6 Kasım 2000 günü elim bir trafik kazası sonucu aramızdan ayrılmıştır. Cenazesi 8 Kasım 2000 Çarşamba günü (bugün) Beşiktaş Sinanpaşa Camii'nde öğle namazını müteakip Zinciriikuyu Kabristanı'na defnedilecektir. AİLESİ Çiçek göndermek tsteyenlerin TEV'e bağışta bulunmalan rica olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle