19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 2000 ÇARŞAMBA HABERLER Sivîltoplum kavramının kökeni Cicero'nun eserlerine ve eski Yunan filozoflanna kadar uzanıyor Toplumsalbaşannın anahtan Thomas Carothers'e göre uluslarötesi sivil toplum dünyayı önemti noktalarda değiştirme potansiyeüne sahiptir, ama bu gûcûn abartdmaması gereldr. Ekonomik başanya giden yolun sfvil toptumdan geçeceği inamşı tam doğru değildir. THOMAS CAROTHERS (*) 7 irmi birinci yûzyılın eşiğinde bulunduğumuz şu dönemde "si- vfl toplum" kavramı tüm dünya- da en sevilen kavramlardan biri haline geldi. Zira sivil toplum siyasi, ekono- mik ve toplumsal gelişimin anahtan olarak görülüyor. Fakat intemet hisse senetlerinin borsada başına gelen şey, sık sık sivil toplum anlayışının da ba- şuıa geliyor. Sivil toplumun toplumsal yaşamdaki performansı kimi zaman asluıda olduğundan daha iyi, kimi za- man da daha kötü olarak görülüyor. Burada, sivil toplum üzerine çeşitli tez ler sunulacak ve bu tezlere verilecek yanıtlaçda uluslararası bir bakış açısı korunmayaçahşılacak. Şimdi sivil top- lum örgütleri ile ilgili olan sorulan ya- nıtlayalım. Sivil toplum kavramı yeni bir buluş mu? öncelikle, bu kavramı açıklamakta yarar var. Sivil toplum (civil society) ya da yurttaş toplumu kavramımn kö- keni Ckero'nun eserlerine ve eski Yu- nan filozoflanna kadar uzarur. Ancak Yunan fılozoflan sivil toplumdan söz ettiklennde, esas olarak devletin ken- disini kastediyorlardı. Slvll toplumun yenl tasarımı Sivil toplumun modern tasanmı, 18. yûzyılın sonunda Iskoçya ve Kıta Av- rupası'ndaki AydınJanma döneminde doğdu. Thomas Paine ya da Hegel gi- bi teorisyenler sivil toplumla, hem dev- lete komşu hem de ondan ayn bir alan yaratmaya çalışmışlardı; sivil toplum, vatandaşlann kendi çıkar ve arzulan doğrultusunda birlik oluşturduklan bir alandı. Bu yeni tarz tasanma ekonomik olgulardaki değışimler yansımıştı: özel mülkiyetin, piyasa rekabetinin ve burjuvazınin doğuşu. Sivil toplumla il- gili yeni tasanm, insanlann gıderek da- ha fazla artan özgürlük talepleriyle ya- kından ilgılıydi. 19. yûzyılın ortasın- da siyaset üzerine düşünen filozofla- nn ilgisi Sanayi Devrimi'nin toplum- sal ve siyasi sonuçlan üzerine yogun- laşnğında, sivil toplum kavramı gün- demden kalktı. Ancak Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra yeniden moda oldu; sivil toplu- mu bağımsız siyasi davranışlara yol açabılecek spesifık bir çıkış noktası, dolayısıyla tiranlığa karşı mücadelede önemli bir alan olarak gören Antonio Gramsdtaranndan yeniden hayata ge- çirildi. Marksist Antonio Gramsci'nin bu yöndeki analizleri sağ eğılimli dik- tatörlükler üzerinde yoğunlaşmastna rağmen, onun fikirleri birbirinden çok farklı noktalardan yola çıkan muhalif- leri ve vatandaşlık haklan savunucula- nnı -gerek Doğu Avrupa'da gerekse de Latin Amerika'da- etkiledi. Çek, Ma- car ve Polonyalı aktivistler sivil toplum talebinde bulunuyorlardı ve 1989 yı- lında Berlin Duvan yıkıldığmda, bu kavrama neredeyse kahramanca bir ni- telik yüklediler. Nihayet 90'lı yıllarda sivil toplum sihirli bir formüle dönüştü. Tüm dün- yada daha fazla demokrasi talep etme eğilimi ona giderek daha geniş alanlar açtı; ABD ve Batı Avrupa'nın, toplum- sal yenilenmenin itici gücü olarak gör- düğü sivil toplum ideolojisine duydu- ğu ilgi arttı ve gelişmekte olan ülkeler- de, devlet ve hükümetin etkisini azalt- ma girişimlerinde bulunulan yerlerde bir zemin kazandı. Böylece sivil top- lum kavramı, Soğuk Savaş sonrası dö- nemin ruhunu temsil eden bir kavram haline geldi. Cönüllü kuruluşlar Gerçekte durum pek de öyle değil- dir. Sivil toplum kavramının harekete Küreselleşme ve sivil toplum örgütleri T^v emokratik koşullar si- / Kil tophunu gfiçlendi- a -~ nrmı' Bunun da bir garantisı yok- tur maalesef. Japonya çok uzunyıllardan ben sağlam bir demokrasiye sahip birülke, a- ma ülkedeki sivil toplum nis- peten zayıf kalmıştır, özellik- le de çevre ve tüketici koru- ması, insan ve kadın haklan konusuna yoğunlasan bağım- sız sivil toplum kuruluşlannın sayısında hiçbır artış yaşan- mamaktadır. Fransa gibi "ezekknberi" demokratik bir ülkede bile sivil toplum kuru- luşlan güçlü bir merkezi dev- letin yanında son derece mü- tevazı bir rol oynamaktadırlar. ABD'deki bazı siyasi gözlem- ciler, yurttaşlan siya- si sürece aktıf olarak katılmayan ülkelerin gelişmiş bir demok- rasiye sahip olmadıgı görüşündeler, zira onlara göre bu ülke- lerdekı yurttaşlar Amerikalılann yurt- taşlık angajmanı için öngördüğü elvenşli koşullardan yoksundurlar. Buna şöyle bir örnek veri- lebilir: Bangladeş'te sondere- ce renkli, son derece genış bir yelpazeye sahip bir sivil top- lum var -siyasi inisiyatifler- den ve toplumsal yardım or- ganizasyonlanndan oluşan binlerce sivil toplum kurulu- şu uhısal ve uluslararası dü- zeyde faaliyet gösteriyor. A- ma bu sivil toplum kuruluşu bolluğu şu ana kadar Bangla- deşlıleri refaha kavuşturmuş değil. Fakat şunu da göz ardı etmemek gerekir: Gelişmiş bir sml toplum başanlı bir pi- yasa ekonomısınm doğal bir müttefikı olabılır. Bir ülkenin yurttaşlan belırli bir yaşam standardına ulastıklannda, ül- kelerindeki demek ve grup- lan desteklemek ve bu örgüt- lerde yer almak için daha faz- la zaman, eğitim ve maddi gü- ce sahiptirler. Fakat sivil top- lumve demokrasi ilişkisi için söylenenler, bu konu ıçın de geçerlidir: Nedensellik yasa- sına, yani her olayın bir nede- ni olduğuna inananlar yanılı- yor. Ekonomikbaşanya giden yolun illa ki sivil toplumdan geçmesi gerekmez ve güçlü bir sivil toplumnıspeten zayıf bir ekonomide de bulunabilir elbette - ya da tersi. Hatta bundan da ötesini söylemek mümkün: Çok fazla sivil top- lum ya da yanlış türde bir si- vil toplum ekonomiye zararh bile olabilır. Gerçek bir sivil toplum ör- gütûdevkttenpara abnazmı? Gerçekten mı? Srvıl toplum gruplan bir diktatörlükte da- ha fazla özgürlük ıçın kam- panya başlattıklannda, bu luslararası kampanyalarm mayın sorunu konusunda elde ettikleri başanlar uluslarötesi bir sivil topluma dair umutlann doğmasına neden oldu. Daha şimdiden sayılan 5000'i aşan uluslarötesi sivil toplum kuruluşu faaliyet gösteriyor. gruplann inanılır olup olma- dığının enbelirgin işareti dev- letten ekonomik olarak ya da başka bir açıdan tamamen ba- ğımsız olup olmamalanna bağhdır. Oysa demokratik olan ya da demokratikleşen ülkelerde başka kurallar ge- çerlidir. Bu ülkelerdeki sivil toplum kuruluşlannın çoğu devletten destek alırlar. Bazı Batı Avrupa ülkelerinde dev- letin sivil toplum kuruluşlan- na sağladığı destek hayli faz- ladır, bu destek, devletin or- ganlanyla tartışmaya giren insan haklan örgütleri ve çev- re koruması gruplan gıbi si- vil toplum kuruluşlanndan bile esırgenmez. Sivil toplumun ge&şjp ser- pilmesi, devletin çökmesi an- lamına gehr mi? Hıç de değil. Sivil toplu- mun yükselmesi, gelecekte devlet denen kurumdan nere- deyse tamamen annılacağı iz- lenimine kapılınmasına ne- den oluyor sık sık. Buna göre gelecekte, minimahstbir dev- let giderek daha arka plana çekilirken, güçlü sivil toplum kuruluşlarının yepyeni değer ve erdemlere sahip bir sivil toplumun kurulmasına öncü- lük edecekleri düşünülüyor. Bu vizyon bir yanılsamadan ibarettir. Devlet siyasi prog- ram oluşturma ve uygulama gücüne sahip olduğu zaman, sivil toplum gruplan siyaseti biçimlendırme sürecinde çok daha etkili faaliyetlerde bulu- nabilirler. Hatta bu tür inisi- yatifler devleti zayıflatmak yerine devleti güçlendırmeye yönelikhedeflerbelırlerlerse, çok daha mannkh bir ış yap- mış olurlar. Sivil toplum küreseUeştimi? Pek sayılmaz. Uluslararası kampanyalarm maym sorunu konusunda elde ettikleri başanlar uluslarötesi bir sivil topluma da- ir umutlann doğmasına ne- den oldu. Daha şimdiden sa- yılan 5000'i aşan uluslarö- tesi sivil toplum kuruluşu faaliyet gösteriyor, bunlar belirli bir ülkede yerleşik ol- sa da. düzenli olarak başka ülkelerde de çahşmalannı sürdürüyor. Soğuk Savaş sonrasında ülkeler arasında siyasi duvar- lann ortadan kalkması, yeni enformasyon ve iletişim tek- nolojilerinin ortaya çıkması, nakliye masraflannnı azal- ması ve demokrasinin yay- gınlık kazanması gibi çeşitli faktörlerin bir araya gehnesi sonucunda uluslararası plat- formda çok daha yumuşak bir hava eser oldu; bu olum- lu atmosfer sayesinde sivil toplum kuruluşlan daha et- kili olmanın yanı sıra, tüm ül- kelen kapsayan bağlantılar, ağlar ve koalisyonlar kurma- yı da başarabildiler. Sivfl toplum örgütierinden Greenpeace (Yeşübanş) hareketi düzenlediği eylemkrie etkisini arttırdu geçirdiği coşku ve heyecan, "noo-go- vernmental organizations (kısaca NGOs)", sivil toplum kuruluşlanna (kısaca STK), yani devlet bünyesinde yer ahnayan gönüllü kuruluşlara, özel- likle de siyasi yönelimli (çevre, insan haklan, kadın haklan, siyasi seçim gözlemi, rüşvetle mücadele) gruplara duyulan büyük ilgiden kaynaklanıyor. Bu tür gruplann sayısı son yıllarda hayli arttı -özellikle de demokrasiye geçiş aşamasında bulunan ülkelerde. Yine de gönüllü kuruluşlarla sivil top- lumu aynı kefeye koymak yanlış olur. Aslma bakarsanız, sivil toplum kavra- mı, devletten ve piyasadan bağımsız olan tüm organızasyon, bırlik ve deT- nekleri kapsar (buna siyasi partiler de dahildir) - bu kapsama sendıkalar, meslek birlikleri, ticaret odalan, etnik gruplar, dinsel organızasyonlar, üni- versite gruplan, kültür ve spor dernek- leri de girer. Gönüllü kuruluşlar sana- yi ülkelerinde ve eşik ülkeleri denen ülkelerde giderek daha önemli bir rol oynarlar. Httlerle Bowllng' Güçlü bir sivil toplum demokraayi sağlamlaşünr mı? Ilgınç bir düşünce. Canh bir sivil toplum demokrasiyi besleyen koşul- lann gelişmesine çok değerli katkılar- da bulunur çoğu zaman. Sivil toplum devlete baskı yaparak haddini bildire- bilir, siyasi sürece katılımı destekle- yebilir. Fakat madalyonun bir de öbür yüzü var. Güçlü bir sivil toplumun si- yasetin etkinlık alanmı belirgin bir bi- çimde daraltabildiği de tespit edilmiş- tir. Bazı kişilerin şaka yollu "Bowlmg whh Hitfcr" (HitleT'le Bowling) baş- hğuu verdiği bir makalede Sheri Ber- man (Princeton Unıversity) sivil top- lumun Weunar Cumhuriyeti'nde oy- nadığı rolü gözler önüne seren son de- rece soğukkanlı bu: araştırma sundu. Yirmili ve otuzlu yıllarda Almanya'da alışıhruşın dışında zengin ve canlı bir dernek yaşamı vardı. Birçok Alman, demokrasi öncesi si- vil toplumun en önemli dayanaklann- dan sayılan kültür demeklerine ve meslek birliklenne üyeydi. Ancak Berman'm tespit ettiğine göre olağa- nüstü aktif olan bu sivil toplum de- mokrasi ve liberal değerleri güçlendir- mek bir tarafa zayıflatmış, hatta kıs- men ortadan kaldırmışnr. Zayıf siyasi kurumlann çok sayıdaki yurttaş grup- lanrun taleplerinin tümünü yerine ge- tirmek istememesi üzerine, sivil top- lum gruplan milliyetçi ve popülist gnıplarla birleşmişti. Nitekim o dö- nemdeki sivil gruplar Nazilerin işini kolaylaştuTmştır. Pe^l^lrme potanslyeH Uzun lafın kısası, uluslarötesi sivil toplum, dünyayı önemli noktalarda de- ğiştirme potansiyeline sahiptir ama bu gücün abartıhnaması gerektiği gibi, tüm niyetlerini de idealize etmemek gerekir. Ister yerel düzlemde olsun is- terse de küresel düzlemde, sivil top- lumlara realist bir bakış açısıyla bak- mak bir çelişki olmamalı. (*) New York'taki "Carnegie Endow- mentfor International Peace " (Uluslara- rası Banş için Carnegie Vakfı) çevre po- litikası bölümünün başkan yardımcısıdır. YARIN: Almanya Başbakanı cerhard Schröeder'ln slvll toplum örgütleri üzerine makalesl...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle