Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 KASIM 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Server
Denizli'nin Servergazi
beldesinde iki yıldır
Server Gazi'yi anma
toplantılan ; -
düzenleniyor...
Söyienceye göre
Server Gazi,
Bizanslılarla
savaşırken şehit
- - ^ düşmüş...
(#>• 0) Ortada tarihi
\ - ^ bir belge yok...
J L
Belediyenin
düzenlediği anma
toplantısı dualaria
açılıyor, lokma
dağıtılarak sürüyor...
llginçtir, bir
söyienceye dayanarak
iki yıl önce başlatılan
etkinlik için, yılın 365
günü arasından 29
Ekim seçilmiş...
liyatroda
Giresun Belediyesi
Şehir Tiyatrosu, Aziz
Nesin'in bir eserini
Şebinkarahisar'da
sahnelerken,
izleyicilerden biri
ayağa kalkıp "Bu
"i- oyun ailece
izlenecek bir oyun"
değil diye bağınyor...
Jandarma Komutanı,
"Beğenmiyorsan çık
dışan" deyince,
MHP belediye başkan
adaylığından şimdiki
başkan lehine çekilip
belediyeye ait kent
merkezindeki bir
arsayı 37 yıllığına
kiralayan Şeref
Yıldınm salonu terk
etmek zorunda
kalıyor.
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- MHP, değişmeden
gelişmiş...
"Gelişmemiş toplumlar için
gecerii bir deöisiml"
emmuzun 25'inde şöyle yazmışız: "REFAH-
YOL iktidarında şeriatçılann iyice öbeklen-
diği Vakıf Gureba Hastanesi'nin, Vakıflar
Genel Müdürlüğü tarafından Istanbul Üni-
versitesi'ne devri söz konusuydu fakat saman altın-
dan su yürüten şeriatçılann çabalanyla bu girişim ya-
nm kaldı. Bu arada öğrendik ki, yeni bir girişim baş-
latılmış. Vakıf Gureba'yı Sosyal Sigortalar Kuru-
mu'na vereceklermiş. Hastane, Istanbul Üniversite-
si'ne devredilecekken şeriatçılann sorun yaptığı 'va-
kıf senedi' anlaşılan Sosyal Sigortalar Kurumu'nda
bulunan bir 'sigorta' ile sorun olmuyor! Hastaneye
Atatürk Köşesi açarak ne kadar Atatürkçü olduğu-
nu gösteren başhekim Rıza Kutaniş, Vakıflar Ge-
nel Müdürü Nurettin Yardımcı'yı aşıp Vakıflar'dan
sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova ile Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'a onay-
latıp projeyi hayata geçirmeye çalışıyormuş. Yaşar
Okuyan, SSK hastanelerini satıp savmayı düşünür-
Garabet
ken, SSK hastaneleri için söylemediğini bırakmaz-
ken, Vakıf Gureba'nın SSK Gureba olmasına talip-
se bu 'proje'nin altında kimbilir Kutaniş'i bile aşan
ne işler vardır... Sayın bakanlar Yalova ile il olarak
Yalova'nın hamisi Okuyan lütfedip açıklarlar mı aca-
ba Istanbul'daki Vakıf Gureba'da neler oluyor?"
Aradan üç ay geçti, lütfedip sorumuza yanıt ver-
mediler... Açıklama geçenlerde yapıldı ve Gureba Has-
tanesi, Vakıflar'dan alınarak SSK'ye devredildi!
ilginçtir, Vakıf Gureba'nın şeriatçılardan temizlen-
mesine yönelik her girişime Bezmiâlem Vatide Sul-
tan'ın "vakıf senedi"ni öne sürerek karşı çıkan şe-
riatçılar, hastanenin SSK'ye devrine hiç ses çıkar-
madı... Neredeyse zil takıp oynayacaklar!
Biz sorulanmıza devam edelim...
Gureba'nın SSK'ye devrine karşı çıktığı söylenen
bakanlar Enis Öksüz, Osman Durmuş ve Hüsa-
mettîn Özkan, ne oldu da son dakikada bu 'pro-
je'ye onay verdi? Profesörler bile şeflik sınavına gi-
rerken doçent Rıza Kutaniş'e nasıl oldu da sınavsız
şeflik verildi? Rıza Kutaniş'in görevden alınmasını
öngören müfettiş raporunu.Vakıflar Genel Müdürü
Nurettin Yardımcı'nın işleme koymasını hangi güç-
ler engelledi? Devlet Bakanı Yüksel Yalova, neyin
karşılığında Vakıf Gureba'yı elden çıkarttı? Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, SSK has-
tanelerini satmayı düşünürken ne oldu da Vakıf Gu-
reba'yı SSK'nin bünyesine aldı?
Ve en önemlisi...
Gureba'nın Istanbul Üniversitesi'ne devrine "va-
kıf senedi"ni göstererek karşı çıkan şeriatçılar nasıl
oldu da SSK'ye devrine tepki göstermedi?
Vakıf Gureba'da ilginç olaylar yaşanıyor...
Gureba'daki garabet bu kadarla kalmayacak!
SESSÎZSEDASam, NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku(a yahoo.com
jPoIitika aşkının gözü kördür. Yolsuzluğa göz yumar ya|
da görmezden gelır siyasıler!
Cezaevlerinde bahşiş sistemi
Egebank'ın içinin boşaltılması ope-
rasyonunda "dokuzuncu" olarak anı-
lan eski Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirelin yeğeni Yahya Murat De-
mirel'den sonra tutuklanan ünlü rek-
lamcı Nail Keçili'nin, konduğu Ulu-
canlar Cezaevi'ndeki ilk gecesinde
Demirel tarafından teselli edildiğine
ilişkin bir gazete haberinin son tüm-
cesi: "Tansiyon ilaçları aldırtan Keçi-
li, bazı görevlilere de yüklü bahşiş da-
ğıttı."
Cezaevlerinde olan biteni, bundan
daha güzel açıklayan bir tümce ola-
maz... Cezaevindeki görevlilere dağıt-
tığınız bahşişin miktannı biraz daha art-
tınrsanız, tansiyon ilacı yerine cep te-
lefonu aldırtabilirsiniz... Bahşiş biraz
daha yükselirse, cep telefonunun ya-
nında uyuşturucu servisi de yaptıra-
bilirsiniz... Yükselteceğiniz bahşişle,
cezaevinde tabanca edinebilir hatta
küçük çapta bir cephanelik ku-
rabilirsiniz... Dağıttığınız bah-
şişle cezaevine kadın da so-
kabilirsiniz... Bahşişin mikta-
n, sizi cezaevinin yönetiminde
söz sahibi yapabilir, işlerinizi müdü-
rün odasından yürütebilirsiniz...
Çünkü Adalet Bakanlığı, tutuklu ve
hükümlülerin cezaevindeki görevlile-
re "bahşiş" dağıtmasını son derece
normal karşılıyor!
Aksi olsa, Adalet Bakanı Hikmat
Sami Türk, Keçili'nin Ulucanlar Ce-
zaevi'nde görevlilere bahşiş dağıttığı
haberini ihbar kabul ederek soruştur-
ma açtırırdı!
Çuvalı Delen Mızrak
MUSTAFA KUL
12 Eylül askeri darbesi üze-
rine çok şey söylendi ve yazıl-
dı. "12 Eylülöncesi've "12 Ey-
lül sonrası" \fade\eri, neredey-
se tum değeriendirmelerde ilk
vurgulanan sözcukleroluyor-
du. Kimileri bu darbenin, bir
"milaf gibi kabul edilmesin-
den rahatsız oldu ve tepki gös-
terdi. Klişeleşmiş birtespit gi-
bi gösterilmesinerağmen, 12
Eylül askeri darbesinin onca
yozlaşmada, dejenerasyonda
bir "milat" olduğunu kim inkâr
edebilir?
Bu ay, "Susurluk kazası",
"YÖK tartışmaları", "banka
operasyonlan" ve "yolsuzluk
ekonomisi" ifadeleri gündem-
de olacak. Bunların hangisini
ele alırsanız alın, altından 12
Eylül ve Özal hükümetleri çı-
kacaktır. Bu darbe aracılığıy-
la ülkemizde uygulanan eko-
nomik modelin sonuçlan; aç-
lık sınınnda yaşayan; eğitim,
sağlık ve kültürel olanaklar-
dan gerektiği gibi veya hiç ya-
rarlanamayan milyonlarca in-
sandır. Gündemde olan ve
böyle giderse daha çok za-
man gündemde kalacak tüm
olumsuzlukların 12 Eylül'eve
Özal'a bağlanmasına tepki
gösterenlerin, bütün bu olum-
suzlukların ülkemizde uygu-
lanan ve uygulanmaya devam
edilen ekonomik, kültürel ve
sosyolojik modelin sonuçlan
olduğu gerçeğini göz ardı ede-
bileceklerini hiç sanmam.
Yıllardırtüm büyük ihaleler-
de ve özelleştirmelerde aynı
isimlere rastlıyoruz. Ve dikkat
edildiğinde, bu kişilerin çoğu-
nun bir bankası ve gazetesi
veyatelevizyonu olduğunu gö-
rüyoruz. Bütün bunlartesadüf
olmasa gerek. Işin bir başka
vahim yönü de bu insanlann
banka sahibi olurken veya bü-
yük ihalelere girerken gerekli
kaynağı kamu bankalanndan
sagladıklannın anlaşılmış ol-
ması. Sıradan bir vatandaş,
belki de biryaşam kurmak için
gereksindiği sermayeyi kredi
olarak temin etmek için, bir
kamu bankasının tüm koşul-
lannı yerine getirmek zorunda-
dır. Teminatsız asla kredi kul-
lanamaz. Kredisini ödeyemez-
se bankanın tüm sözleşme ko-
şulları hiçbir tolerans göste-
rilmeksizin kendisine uygula-
nır. Oysa, "bazılan için mute-
ber" kabul edilen gündemde-
ki isimler, aldıkları "milyonlar-
ca dolan" ödemedikleri gibi
üstüne yeni milyon dolarlar
alıriar. Ve bu paralaria ihalele-
re girerier, banka satın alıriar,
sonra da bu bankalann içini bo-
şaltırlar. Her iki durumda pa-
ra bizim cebimizden çıkmak-
tadır. Eğitim, sağlık ve kültü-
rel haklardan yararianamayan
milyonların, bu hayati feda-
kâriıklan sonucunda, "muteber
kişiler" inanılmaz bir servet
içerisindeyaşamaktadır. "On-
lar" bu sistemin tanrılandıriar.
Bütün bunlar için kamu ban-
kasına hesap sorulduğunda
"bankacılık sırn" deyip işin için-
den çıkılmaktadır. Geçen yıl
hükümetin yeni kuruidugu gün-
leri anımsayın. llkyaptıklan ic-
raatlardan biri, "bankacılık sır-
n"ifadesinin delinmez birzırh
haline getirilmesi olmuştu. Bu
kapsamdaki konulann "yasay-
la" medyada yer alması en-
gellenmişti.
Hükümete gelince, şimdiki
hükümeti oluşturan iki parti
yıllardır iktidarda. Bu soygun-
lara, peşkeşlere yıllarca göz
yumdular. Buna karşın enflas-
yonla mücadele edeceğiz de-
yip inanılmaz uygulamalar ger-
çekleştirdiler. Bütun yükü, bu
işte hiçbir sorumlulugu olma-
yan insanlann üzerine yıktılar.
Gelecek yılın bütçe rakamlan
da belli oldu. Vergisini veren ve-
ya en hayati taleplerinden vaz-
geçen dürüst insanlardan bu
fedakârlıklann devamı isten-
mektedir. Bankacılık sınrı da
devam edecektir. Ve tabii ki
kamu bankalanndan kaynak
aktarımı da...
Bütün bunlann yanı sıra bir
de yatınma dönüşmeyen ka-
mu harcamaları bulunmakta-
dır. Memura %25 maaş zam-
mını zar zor veren hükümet, ka-
mu harcamalanndan hiç taviz
vermemiştir. Yurtiçi görev ve
yolluklar yüzde 125, yurtdışı
görev ve yolluklar yüzde 81, ta-
şıma gidederi yüzde 144, akar-
yakıt ve yağ gideri yüzde 116,
tören giderieri yüzde 100, ta-
şıt alımı yüzde 50, demirbaş aiı-
mı yüzde 144 artmıştır. Ülke-
mizde yalnızca makam aracı
şoförlerine yılda 600 trilyon
TL. ödendiği belirtilmektedir.
Devlet dairelerinde çoğu ulus-
lararası görüşmeye açık
162.000 telefon bulunduğu ve
bu telefonlar nedeniyle ayda 5
trilyon TL ödendiği ifadeedil-
mektedir. Bütün bu harcama-
ları yapanlar da, tahmin eder-
siniz ki alt düzeydeki memur-
lar değildir.
Rakamlar öyle çarpıcı ki! El
konulan bankalann devlete
getirdiği yük, IMF'den üç yıl-
da alacağımız paranın üç ka-
tına yakın bir miktar. On aile
korkunç bir açgözlülükle tüm
kaynaklara saldınn\en milyon-
larca insan karnını nasıl do-
yuracağını kara kara düşün-
mekte; eğitimden, kültürel ola-
naklardan yararianmak ise hiç
akıllanna gelmemektedir. Bü-
tün bunlann üzerine, insanla-
n gelecek güzel günlerle avut-
maya çalışan hükümetin ken-
di harcamaları ortada. Ne ka-
dar inandırıcı olabilirier ki! De-
yim yerindeyse artık mızrak
çuvala sığmamaktadır.
KlM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
ÇtZGtLtK KÂMİL MASARACI
HARBİ SEMİHPOROY semihporoy(çı yahoo.com
KEDt LEVO APTÜÜKA
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 8 Kasım
Turkıye Gazetecıler Cemıyetı'nın yayınladığı gunluk
Bizim Gazete
Ulke sorunlarına ılışkın raporlarıyla, araştırmalanyla, köşe yazılanyla,
tarafsız haberierıyle sıvıl toplumların gazetesi.
Duzenlı okumak ıçın abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75
19OO YILINDA BO6AZA KÖPRÜf
19OO'DE BUGÜN, /STANSUL BOĞAZf'NH M/fA
£OlLM£K ÜZEISB HA2tEL/1NA*J glK ASMA
tCÖPKÛ P&OTESIYL.E /L6IU tSABEie, ALMA*J
BASMMPA yAY/MLAA/MfÇTf. "/LLUS7Kf£INB
ZEITUNG"/iou DE/eeı, KI *:rr/iyr B/e-
LEÇnE£C£K BÖXL£ 8f& KOP&UAJUN
ŞIM İÇİN OLAĞANLIS7TJ
X4YfAJDAKl PGOJTE, OSMAN-
LILA&IN İC.6/SİNI ÇEKfi/l£K (Ç.IN ıSLAM
TA&ZIAJP/I HAZtieZjtM/VttfTr. AA/CAAC,
tMPA&4rO&U/<K O SIGAL/ie, SOMUM 8AÇ-
CAA/GlCfAJPAypf i/£ Bu TİP ÖNER.lC-£-
Rİ plKICATe rfLACAK DÜ/ZUMPA OEĞİLOİ..
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Örtülü Savaş'
Ülkenin en köklü, en güçlü tanıtım kuruluşu-
nun, yaşamı sayısız meslek ödülleriyle süslen-
miş, başarıları kitaplaşmış patronunun "gözaltı
görüntüleri" insanın içini acıtıyordu doğrusu... Da-
ha önce de bir banka soyguncusuna "erkete gi-
bi" dururken odaklanmıştı kameralara... Belki
gerçekten bir "rastlantı" idi o anda orada olu-
şu... Belki yalnızca bir talihsizlikti... Belki deyar-
gılanıp aklanacaktı... Ama o görüntüler hiçbir
zaman silinmeyecekti belleklerden... Adı her
geçtiğinde o fotoğraflarla anımsanacaktı...
• • •
Benzer görüntüler sıklaşıp, yeniden yeniden kar-
şımıza çıktığında düşünüyor, kendimizi de sor-
guluyorduk ister istemez. Daha düne kadar ad-
lanndan "sitayiş"\e söz edilen, "itibar" gösteri-
len bu insanlarla bizim de yollarımız kesişmişti
kimi zaman. Bir kongrenin kahve arasında kar-
şılaşmış, bir konserde ya da bir tiyatro gösteri-
minde yan yana düşmüştük sözgelimi. Bakım-
lı, şık giyimli, özgüvenleri güneş yanığı yüzleri-
ne yansıyan; kahkahaları şen, sesleri gür, dav-
ranışlan alabildiğine rahat insanlardı... Nereye git-
seler kendilerini bir "ilgi yumağı"run içinde, bir
"sevgi çembeti"n\n ortasında buluyoriardı... Çev-
relerindekilere anlatacakları o kadar çok şey var-
dı ki... Hep onlar konuşuyordu. Çevrelerindeki-
ler de hep onların konuşmasını istiyoriar, onlan
hayranlıkla dinliyoriardı... Gidecekleri yere paha-
lı otomobillerle, özel helikopterleriegidiyorlardı.
Büyük malikânelerde yaşıyorlar, lüks yatlarla do-
laşıyorlardı...
Sonra birden çökmeye başlamışlardı... Çök-
tükçe boyaları dökülüyor, gerçek renkleri, ger-
çek yüzleri ortaya çıkıyordu... Çevrelerindeki il-
gi yumakları çözülüp sevgi çemberleri kırılınca
çaresizleşiyorlar, yalnızlaşıyorlar, çıplaklaşıyor-
lardı... özel uçaklardan inip parmaklıklı cezaevi
arabalanna binmek kolay değildi, "Nuriş Kar-
djeşler" gibi... "yurtdışı yasaklı" bir diğerini sınır
kapısından geri çevirmişlerdi. "Belki son bir
şans!" diye düşünmüşolmalıydı... Bir başbakan
torunuydu. Büyük bir stadyum onun soyadını ta-
şıyordu. Cebimizdeki paralarda onun imzası var-
dı birzamanlar...
• • •
Cumhurbaşkanı yeğeni, başbakan torunu ban-
kacılar, büyük tüccarlar, büyük müteahhrtler, bü-
yük tanıtımcılar, büyük medya patronları aynı
yerde buluşmuşlardı... Bir rastlantı değildi bu
kuşkusuz. "Düzen" buluşturmuştu onlan... To-
humları bu düzende atılmıştı. Bu düzende filiz-
lenmişler, bu düzende yetişmişlerdi onlar. Hayat-
ları gibi kaderleri, sonları da ortak olacaktı do-
ğal olarak. Ama ya bizler?.. Kimbilir kaçımız on-
larla bir arada olmak, onlarla bir arada görün-
mek, onların hayatına kıyıdan köşeden de olsa,
bulaşabilmek için ne yollara başvurmuştuk?
Kimbilir kaçımız için bir "ikbal", bir "itibar" ka-
pısıydı onlar? Kimbilir kaçımız onların o kirli pa-
ralarıyla beslenmişti? "Birazdaha", "birazdaha
fazla" kopartabilmek için kimbitir neler yitirmiş-
tik hayatımızdan? Yoksa neydi o ayağa fıriama-
lar, o düğme iliklemeler, o boyun büküşler, o yal-
taklanmalar?..
Sonra ne olmuştu? Nereye gitmiş, nereye sak-
lanmıştı onca insan? Onca köşk, yalı, yat yala-
kası nereye kaçmıştı? Gözaltındakilerin, tutuk-
lananlann, yurtdışı yasaklılarının, çıplaklaşanla-
nn hayatları, hep düşledikleri hayatlar değil miy-
di şimdi birden ortadan kaybolanların? Sahi ne
olmuştu, köşelerinde bir zamanlar onlar için in-
ciler döktüren, övgüler düzen o köşe yazarları-
na? Ne büyük aşağılıklara, ne derin alçalmala-
ratanıkolmuştuk...
Bu düzen daha nelere gebeydi kimbilir? Kim-
bilir daha neler görecek, nelere tanık olacaktık?
Buraya kadar görüp, tanık olduklarımız "ilk"\er-
di henüz... Çok uzun bir dizinin birinci bölümüy-
dü... Sıra beslemelere, yalakalara, yağdanlıkla-
ra da gelecekti bir gün... örtüsü her gün biraz
daha aralanan, biraz daha açılan bir "savaş"tı sü-
ren... Ve yenilen, hep biz olacak değildik ya!..
Faks:0212-723 84 97
(e-posta: dkavukcuoglu(n tuyap.com)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAM
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
îyOtomobüle-
rin soğutma
sistemine katı- 2
lan ve eridiği- 3
nde suyun
donma nokta-
sını düşüren
madde. 2/Me-
zopotamya'da
kurulmuşeski
krallık...Antik 8
Yunanmımar- g
lığının üç bi-
çemınden biri.
UzakJık işareti... Ka- 1
yınbırader...Kuzuse- 2
si. 4/ Halk dilinde so- 3
ğuk algınlığına veri- 4
len ad... Doğu Ana- 5
dolu'da bir ırmak. 5/ 5
Tatlı sularda yaşayan
beyaz etli bir balık. 6/
Motorun eskiyen ya
da aksayan parçalan-
nı değiştirerek ya da onararak motoru yeni duruma
getirme işlemi. II Tavlada "iki" sayısı... Geçimsiz-
lik. 8/ Gevrek bir elma cinsi... Bir göz rengi. 9/
Briçte, atılan bir kâğıtla eşine oynamasını istediği
kâğıdı belirtme... Kazı yeri.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir sigorta sözleşmesinin sigorta şirketi için do-
ğurabileceği zaran ya da riski hesaplayarak, uygun
sigorta pnmıni hesaplayan kişi... Bir nota. 2/ Ölen
kimsenin vücudu... Toplum töresine uygun davran-
ma. 3/ Paramızı simgeleyen harfler... Agız kısmı yay-
van bakır tas. 4/ Uygur hükümdarlanna verilen
san... Vilayet. 5/ Deneylere ve tanıtlamalara daya-
nan bilımlerin genel adı... Pirinci kabuğundan ayır-
mak ya da bulgur dövmek için kullanılan dibek. 6/
Göreceli. 7/ Ilkel benlik... Yeraltı suyunu taşıyan ge-
çirimli katman. 8/ Taş kırmakta kullanılan büyük
çekiç... Düz ve açık su kıyısı. 9/ Bir nota.... Bulu-
nulan yer.