Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 0 KASIM 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Gecekondulara
ilişkin yasa
uzaüldı
• ANKARA
(Cıımhuriyet Bürosu) -
öayındırhk Bakanhğı'nın
gecekondu önleme
bölgesi olarak seçilen
yerlerde 9 Eylül 2000
tarihinde sona eren konut
yaptırma veya
müteahhitlere tahsislerde
bulunması yetkisinin
2O09 yılına kadar
uzatılmasını öngören
yasa TBMM Genel
Kurulu'nda kabul edildi.
Görüşmeler sürerken
Maliye Bakanlığı
yetkililerinin tasanda
yapılan bir yanlışlığı fark
etmeleri üzerine iktidar
gruplannca önerge
hazırlandı. Konuyla ilgili
yetkinin daha önce 4568
sayılı yasayla Toplu
Konut Idaresi'ne verildiği
anımsanınca Bayındırlık
Bakanlığı'nın olmayan
bir yetkisinin süresini
uzatan tasanya bir geçici
madde eklenmesi için
önerge verildi.
Yılmaz tazminat
kazandı
• ANKARA(AA)-
ANAP Genel Başkanı,
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Mesut Yılmaz, kendisi
hakkında gerçek dışı
beyanlarda bulunan
işadamı Korkmaz
Yiğit'in açıklamalannı
yayımlayarak kişilik
haklanna hakaret ettiği
gerekçesiyle dava açtığı
Kanal E'den 2.5 milyar
lira manevi tazminat
kazandı. Ankara 17.
Asliye Hukuk
Mahkemesi'nde görülen
davada, Yılmaz'ın
avukatı tarafından
hazırlanan dilekçede,
davalı televizyonun,
"haksız ve gerçeklere
aykın kaseti yayımlarken
kendisinden beklenen
hassasiyeti göstermediği,
doğruluğunu
araştırmadığı ve ihalede
yolsuzluk yapılmış
intibaını vererek Türk
kamuoyunu, dönemin
Başbakanı Mesut Yılmaz
aleyhine yönlendirdiği ve
yanhş bir imajın
yaratılmasına sebep
olduğu" ifade ediliyordu.
SODEV'den
açıklama
• Istanbul Haber Servisi
- Sosyal Demokrasi Vakfı
(SODEV) yaptığı yazılı
açıklamada, MÎT
Başkanı'nın Kürtçe
televizyon ve ölüm
cezasının kaldınlması
yönündeki
açıklamalannın,
demokratikleşme
sürecinde önemli bir
adım olduğunu belirtti.
Bankacıya
silahlı saldım
• tstanbul Haber Servisi
- Türkiye Sınai Kalkınma
Bankası Menkul
Kıymetler Müdürü
Mehmet Yıldınm,
bankanın Fmdıkh'daki
genel müdürlük binasında
silahlı saldınya uğradı.
Mehmet Soylu adlı kişi
tarafından kasığından
vurulan Yıldınm yoğun
bakıma alındı. Olaydan
sonra yakalanan Soylu
ifadesinde, 1 trilyon lira
yatırdığı borsada
kâğıtlannın zarar etmesi
üzerine bankadan 500 bin
dolar kredi aldığını
vurgulayarak "Bankanm
parasıyla da borsa da
zarar ettim. Yıldınm,
teminatsız verdiği
krediyı geri alabilmek
için baskı yapmaya
başlayınca kendisini
vurdum" dedi.
Bojjaz hattında
yeni sefer
• Istanbul Haber Servisi
-Türkiye Denizcilik
Işletmeleri (TDİ), 4
Aralık Pazartesi
gününden itibaren
"Sanyer-Beykoz-
Üsküdar-Kadıköy"
arasında karşılıklı sefer
başlatacak. Yapılan yazılı
açıklamada, 4 Aralıİc
Pazartesi'nden itibaren
cumartesi-pazar ve
tayram günleri hariç hçr
gün sefer olacağını
açıkladı.
CHP, 42. gününe giren ölüm oruçlarmı görmezden gelen hükümeti uyardı
'Yarm çok geç olabilir'Haber Merkezi - F tipi ceza-
evlerine karşı siyasi tutuklu ve
hükümlüler tarafından başlatı-
lan ölüm orucu eylemi 42. gü-
nüne girerken yurtiçi ve yurt-
dışındaki destek amaçlı açlık
grev eylemleri de sürüyor.
CHP Genel Sekreter Yardımcı-
sı Algan HacaJoğlu, yurt gene-
lindeki cezaevlerinde başlatı-
lan ölüm oruçlan konusunda
hükümeti uyararak "Ölüm
oruçlan derhal sona ermelidir.
Yann çok geç olabilir" dedi.
Ankara Barosu Başkanı Sadık
Erdoğan da F tipinin mimari
bir sorun olmadığına işaret
ederek "Öncelikleinfaza ilişkin
yeni ve çağdaş yasal düzenle-
melere gereksinim vardır'* de-
di.
CHP Genel Sekreter Yar-
dımcısı Hacaloğlu. partisinin
ölüm oruçlan ve F tipi cezaev-
• CHP Genel Sekreter Yardımcısı Algan Hacaloğlu, "Devletin temel görevi
yaşam hakkını korumaktır. Hükümetin çözümüne el atması gereken, bundan daha
önemli bir sorun alanı olamaz" diye konuştu. Ankara Barosu Başkanı Sadık
Erdoğan da F tipinin mimari bir sorun olmadığına işaret ederek "Öncelikle infaza
ilişkin yeni ve çağdaş yasal düzenlemelere gereksinim vardır" dedi.
lerine ilişkin görüşlerini açık-
ladı. Yaşam hakkının kutsal ol-
duğunu vurgulayan CHP
Genel Sekreter Yardımcısı Ha-
caloğlu, "Devletin temel göre-
vi yaşam hakkını korumaktır.
Hükümetin çözümüne el atma-
sı gereken, bundan daha önem-
li bir sorun alanı olamaz" diye
konuştu. Adalet Bakanı Hik-
met Sami Türk'ü göreve çağı-
ran Hacaloğlu, gençlerin ölüm-
den kurtanlması için herkesin
tüm olanaklarını seferber et-
mesi gerektiğini belirtti. Batılı
ülkelerin çağdaş cezaevlerinde
olduğu gibi "ortak gündüz ya-
şam alaru bulunan oda sistemi-
ne geçilmesi'' gerektiğini kay-
deden Hacaloğlu şu önerileri
sıraladı:
-Tutukevteri vecezaevleri ay-
nlmahdır.
- Cezaevleri personeli insan
haklan eğitiminden geçirilme-
li, çıkar çarklan kınlmalıdır.
- Çağdaş bir infaz anlayışıy-
la ceza ve tutukevlerinin statü-
sünü, yönetim biçimini, kurcü-
lanıu. tutuklu ve hükümlülerin
haklannı ve sorumluluklannı
açıkça belirleyen hukuksal dü-
zenlemeler yapdmalıdır.
- Adli polis sistemine derhal
geçilmelidir.
Türkiye İnsan Haklan Kuru-
mu Başkanı Nevzat Helvacı da
duyarsız yaklaşımlann sürme-
si halinde eylemlerin ölümle
sonuçlanacağını vurguladı.
Petrol-îş Genel Başkanı Mus-
tafa Oztaşkın ise hükümetin
eylemlerin ölümle sonuçlan-
madan harekete geçmesini is-
tedi.
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği (ÇYDD) Doğu Akde-
niz Şubeleri Sözcüsü Göksu
Günay da toplu ölümler başla-
madan F tipi cezaevlerinden
vazgeçilmesini istedi. lzmir
Barosu İnsan Haklan Hukuku
ve Hukuk Araştırmalan Mer-
kezi'nde bir heyet, F tipi ceza-
evlerini inceleyerek 42 sayfalık
birraporhazırladı. lzmir Baro-
su Başkanı Noyan Özkan, ra-
poru, Adalet Bakanlığı ve tz-
mir Cumhuriyet Başsavcılı-
ğı'na vereceklerini belirtti.
Destek eylemleri
İstanbul'da sanatçı Bilgesu
Erenus'un evinde başladıklan
ölüm orucuna tiyatro sanatçısı
Mümtaz Sevinç'in evinde de-
vam eden 4 TAYAD üyesinin
eylemi 17. güne ulaştı. Tutuk-
lu ve hükümlü yakınlan ile si-
vil toplum örgütü üyelerinin
başlattıklan açlık grevi eylem-
leri, Zeytinburnu'nda 10. gü-
nüne, Adana ve Bursa'da 9. gü-
nüne, Ankara'da 12. gününe,
Alibeyköy CHP'de ise 4. gü-
nüne girdi. Bu arada, Aydın E
Tipi Cezaevi'nde 3 mahkûm
daha ölüm orucuna başladı.
Adalet Bakanı Türk, tutuklu ailelerini suçlarken Sincan Cezaevi gazetecilere gezdirildi
'Ftipi4 aydan önce açılmaz'ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Ankara Sincan F Ti-
pi Cezaevi, Ceza ve Tevkif Ev-
leri Genel Müdürü Ali Suat
Ertosun ve cezaevi yöneticile-
ri tarafından gazetecilere gez-
dirildi. F tipi cezaevlerinin 4
aydan önce açılamayacağını
vurgulayan Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk. ölüm
oruçlannın "kritik aşamaya"
geldiğinde tıbbi müdahalenin
yapılacağını belirterek tutuk-
lulann taleplerinin siyasi bir
programın parçası olduğunu
iddia etti. Türk, tutuklu ailele-
rini suçlayarak "Ailelerin ço-
cuklanna yapüacak tıbbi mü-
dahaleye karşı çıkmalannı an-
layamıyorum. Bu insanlann
yürekkrinde acıma duygusu
kalmamıs.. Ölüm oruçlannın
anlanu, intihardan başka bir
şey değUdir" dedi. Türk, önce-
ki gün itibanyla açlık grevine
katılanların sayısının 385,
ölüm orucuna katılanlann sa-
yısının da 100 olduğunu bil-
dirdi.
Sincan F Tipi Cezaevi'ni ga-
zetecilere gezdiren Ertosun,
cezaevinde bulunan tek kişi-
lik odalann gerektiğinde hüc-
re olarak kullanılabileceğini
açıklayarak "Disiplin suçu iş-
leyenlere hücre cezası verilir.
Burada rutulanlar. ancak gün-
de bir ya da 2 saat dışanya çı-
kabflecekler. Bu doğal bir uy-
F tipi cezaevlerine karşı siyasi tutuklu ve hükümlüler 3e ailelerinin protestolan sürerken Sincan F Tipi Cezaevi gazetecilere gezdir1klL~
gulaına" dedi. F tipi cezaevle-
rinden Sincan, lzmir, Kocaeli,
Bolu, Edirne ve Tekirdağ'da-
kilerin yapımı tamamlandı.
Bu cezaevlerinin geçici kabul-
leri yapılmaya başlandı. An-
kara, Kocaeli, lzmir, Adana'da
F tipi cezaevlerinin inşaatı ise
halen devam ediyor. Bu ceza-
evleri 2001 Mayıs ayında ta-
mamlanacak.
t
Otel odası gibi'
Daha sonra gazetecilere
açıklamalarda bulunan Adalet
Bakanı Türk. F tipi cezaevle-
rine karşı çıkan terör örgütle-
rinin, cezaevlerinde egemen-
liklerinin sarsılacağını düşün-
düklerini kaydetti. "Burası
konforlu bir otel odası gibi...
Bugünkü hücreleıie karşılaş-
tıramazsınız" diye değerlen-
diren Adalet Bakanı Hikmet
Sami Türk af çıktıktan sonra
da diğer cezaevlerinde, koğuş-
lann 2,4, 6 ve 8 kişilik odala-
ra dönüştürüleceğini söyledi.
Türk, Terörle Mücadele Yasa-
sı'nı değiştirerek infaz hâkim-
liği getiren ve sivil izleme ko-
mitelerine izin veren tasanla-
nn yasalaşmadığı sürece ce-
zaevlerine nakillerin başlama-
yacağını söyledi.
Adalet Bakanı Türk, 40 gü-
nü aşkın süredir devam eden
ölüm oruçlanna başlayan tu-
tuklulann kritik aşamaya gel-
diği ve her an ölümlerle karşı-
laşılabileceği yönündeki bir
soruya, "Bizim bu konudaki
tavrunızı ortaya koydum sam-
yorum, ölüm oruçlan kritik
bir aşamaya geldiğinde bbbi
müdahale yapüır" yanıtını
verdi.
Türk, bir başka gazetecinin
Türk Tabipleri Birliği'nin has-
talara kendi istemleri dışında
müdahale etmeyeceği şeklin-
deki açıklamasını anımsatma-
sı üzerine elini masaya vura-
rak "Hiçbir şey insan sağhgın-
dan önemli degildir. Tedaviler
yapdır" dedi.
Afla ilgili bir soruyu da ya-
nıtlayan Türk, af konusunda
bu hafta içinde görüşbirliğine
vanlabileceğini ve en kısa za-
manda konunun TBMM'de
ele ahnacağını açıklayarak iş-
kencecilerin af kapsamı dışın-
da tutulduğunu kaydetti.
CHP lideri, Başbakanlık tarafından MİT'e yüklenen görevi olağan dışı olarak nitelendirdi
Baykal: Gddi krizlerle kuşaükhkIZMİR (Cum-
huriyet Ege Bü-
rosu) - CHP Li-
deri Deniz Bay-
kal, MİT'e siya-
si partiler arasın-
da diyaloğu ko-
laylaştırma gibi
bir görev yük-
lenmesinin ola-
ğan dışı olduğu-
nu söyledi.
Tariş ve tzmir
Ticaret Odası' nda görüşmeler yapmak
üzere dün Izmir'e gelen Baykal. gaze-
tecilerin sorulannı yanıtladı. Af konu-
DenizBavkal
sundaki bir soru üzerine, ciddi bir ada-
let ve hukuk reformu yapılmadan gün-
deme getirilen ve iki yıldırTürkiye'nin
yarası haline gelen affın, yolsuzlukla
mücadele çabalanna zarar verebileceği-
ne dikkat çeken Baykal, "Af konusu-
nun içeriği hâlâ belli değil. Banka yolsuz-
luklannın af kapsamı dışında tutulaca-
gı söyleniyor. Âma yolsuzluklara yol
açan. bu yolsuzluklardan sorumlu siya-
siler ne olacak? Siyasileri bugünkü du-
rumda tarhşma konusu yapma imkâru
yoktur. Ceiecekte, meclis oluşumu değiş-
tiğinde bu yolsuzluklardan sorumlu si-
yasilerle ilgili hesap sorma gündeme ge-
lebilir. Ancak görevi kötüye kullanma
suçu af kapsamı içinde olduğunda bu
hesap sorma münikün olamayacakbr.
Af zamanlaması yanhş ounuştur" dedi.
Baykal, siyasi suçlar ile düşünce suçla-
nnın da af kapsamı içine alınması ge-
rektiğini savundu.
MİT yetkililerinin açıklamalanna iliş-
kin bir soru üzerine de Baykal, MlT'in
şeffaflaşmasının, toplumla düşünceleri-
ni paylaşmasının güzel birhareket oldu-
ğunu belirterek, MlT'e siyasi partiler
arasında diyaloğu kolaylaştırma gibi bir
görev yüklenmesinin olağan dışı oldu-
ğunu söyledi. Baykal, "Devlet kuruluş-
lannın siyasi partflerin katalizörlüğüne
soyunması büyük taroşmalan doğurur
ve bu kunıluşlara zaran olur. MÎT, açık-
lamasıyla siyasi partiler arasında uziaş-
urma görevini üstienmiştir. Kendisine bu
görevin Başbakan tarafindan verildiği
anlaşıuyor. Türkiye'de kurallar, hukuk,
devletyönetimiyle ilgili temel Ukeler çok
sık sarsüıyor. Ciddi krizlerle kuşatünuş
haldeyiz" diye konuştu.
Tariş Genel Müdürlüğü'nde birlik
başkanlanyla toplantıya katılan Baykal,
daha sonra gazetecilere yaptığı açıkla-
mada, Türk tanmmın temel sorununun
örgütsüzlük olduğunu söyledi. Tanmın
büyük mali sonınlan olduğuna dikkat
çeken Baykal, Tariş ve benzer kuruluş-
lann önemini vurguladı.
TlRMIKI AYDIN ENGİN aengintn doruk.net.tr.
Şimdi yine "Şu ölüm oruçlan..." di-
ye başlasam, kimileri "Yine mi" diye-
cek; kimilerinin "Yoksa ilk ölüm habe-
ri mi haber merkezlehne ulaştı" diye
yüreği hoplayacak.
Üstelik bende de bu konuda şöyle
serinkanlı, aklı başında bir yazı dök-
türecek hal yok.
• • •
Adalet Bakanı, şu satırlaryazılırken
açıkladı, sıcağı sıcağına sizinle bölü-
şeyim: Ölüm orucundaki tutuklu ve
hükümlüler için hapishanelerin kapı-
sında ambulans ve güvenlik güçleri
bekleyecek ve durumu "kritikleşen"
mahpuslara anında müdahale edile-
cek.
Ne kadar insanı birtutum değil mi?
Bakanlık ile tutuklu ve hükümlüler
birbirlerine "küs" olduklarından her-
hangi bir görüşme yapılmayacak. A-
ma ölüm orucundakilerin ölmesine
de izin verilmeyecek. Özel güvenlik
güçleri içeri dalacak, ölüm eşiğine
gelmiş tutuklu ya da hükümlü apar
topar ambulansa alınıp serum takıla-
cak ve ölüm önlenecek.
"DeWef"in "yurffaş"larına küsme-
Porselen Dükkânmdaki Fil
si gibi eşi benzeri görülmemiş bir ga-
rabeti bir yana bırakalım.
Ölüm eşiğindeki tutuklu ve hüküm-
lülere gerekirse zorla müdahale edil-
mesine ne dersiniz?
Bu yöntem, porselen dükkânına gi-
ren filden farklı değil.
Ölüm orucundakilere ulaşmak için
koğuş kapılarına dayanacak güven-
lik güçleri ve sağlık ekipleri, orada
kesinlikle bir direnişle karşılacaklar.
Bu doğru birtutum mudur, değil mi-
dir, tartışmıyoruz. Ama böyle ve sert
bir direniş kaçınılmaz. Bunun anla-
mı ölüm orucundaki bir kişiyi kurtar-
mak için barikatlar kurmuş öteki tu-
tuklu ve hükümlülerden en az dört
beşinin hacamat edilmesidir. Ulu-
canlar, Bergama, Burdur "deneyle-
ri" bu konuda kafasında kuşku, tor-
tu, döküntü olanları ikna etmek için
yetse gerek.
Ama ne çare ki devlet tutuklu ve
hükümlü yurttaşları ile küs. Konuş-
muyor, konuşmayacağını durmadan
yineliyor. Onlara dönüp "Yurttaşım
niçin ölüme yattın? Ne istiyorsun?
Bak istediklerinden şu, şu, şu olmaz;
ama şu olabilir" dememekte kararlt.
Bunun adının pazarlık filan olmadı-
ğını; insancıl, banşçıl birçözümün an-
cak ve ancak görüşmekle mümkün
olabileceğini devlet kabul etmemek-
te ayak diriyor.
• • •
Istanbul Barosu Başkanı Yücel
Sayman'ın canalıcı bir soru önerisi
var. Sayman, herkesin (Bu "herkes"e
Adalet Bakanı, Başbakan, bakanlar,
milletvekilleri dahildir) kendine şu so-
ruyu sormasını öneriyor:
- Ya ben yanılıyorsam?
Ey Başbakanlar, ey bakanlar, ey
Adalet'e bakanlar, ey millete vekillik
edenler, ey boş gözler, sessiz dillerle
tribüne (ömeğin TV'nin karşısındaki
koltuğa) kurulup haber bültenlerini iz-
leyip arada bir "cıkh, cıkh, cıkh" de-
mekle yetinenler!
- Ya siz yanılıyorsanız? Ya tutuklu
ve hükümlülerin söyledikleri arasın-
da doğru, sizin benimsediklehniz
arasında yanhş olanlar varsa?..
ölümün "pardon"u olur mu ?
Üstelik korkmayın, ölüme yatanlar,
ölmeseler de yine dört duvar arasın-
da olacaklar. O yüzden ötümleri ön-
lediğiniz zaman, "devlete karşı işlen-
miş suçlan" affetmiş olmuyorsunuz.
Af pazarlığında, koalisyonunuzun üs-
tünde mutabakata vardığı tek konu-
dan zerre kadar ödün vermiş olmu-
yorsunuz. Siz gene af yasanızla ban-
ka hırsızlarını, ırz düşmanlarını, trafik
katillerini, töre canilerini, ülkücü ve
ülküsüz ölüm makinelerini dört duvar
arasından çekip çıkarabilirsiniz.
Sizden istenen ölmeye yatmış şu
delikanlı ve genç kadınları yaşama
döndürecek adımı atın. Ötesini...
Ah, ötesini sonra konuşuruz. Siz
hele şu eşiğine gelinmiş ölümleri dur-
durun.
Devlet adamlığı, "devlet teröristle
pazahık etmez" diye kasım kasım ka-
sılmak değil, yurttaşım, tutuklu ve hü-
kümlü de olsa yurttaşım ölüme itme-
mekte hüner göstermektir.
POLİTtKA GÜNLÜĞÜ
HtKMET ÇETİNKAYA
'Medyanın Zorbalığı'
Günümüzde gazeteci olmak gerçekten zor mu-
dur?
Ignacio Ramonet'in yazdığı, Aykırt Derman'ın
Türkçeyeçevirdiği 'Medyanın Zorbalığı' (Om Ya-
yınevi) adlı kitap sanırım hepimize ışık tutuyor...
Medyatik mesihçilikten yeni imparatorluklara,
televizyon haber programlanndan kuşku çağına
dek gazeteciler için çok önemli sorulara yanıt ara-
nıyor kitapta...
Bu sorulara yanıt verirken başka sorular da ak-
lageliyor...
"Sistem artık gazeteci istemiyor mu?"
Aslında sistem onlarla birlikte işliyor, ama gaze-
teci artık önemli bir kişi değil, tıpkı kitapta olduğu
gibi:
"Modern Zamanlar filmindeki Şarlo!" Çağdaş
gazeteciliğin ustalarından biri olan Polonyalı
Ryszard Kapuscinski şöyle diyor:
"Mesleğimiz derinlemesine değişikliğe uğradı.
Eskiden, gazeteci bir uzmandı. Meslek alanında
birkaç ünlü ada rastlanırdı, gazeteci sayısı da sı-
nıhıydı. Bu gazeteci tipi yirmi yıl içinde yavaş ya-
vaş kayboldu. Küçük bir grup, bir sınıfa dönüş-
tü. Madrid Üniversitesi'nde ders verirken, okullar-
dan başlayıp yayın organlannın redaksiyon birim-
lerine uzanan çizgide, bir tek bu kentte 35.000 ga-
zetecinin çalıştığını keşfettim! ABD'de gazete-
lerde çalışan insanlan belirtmek için artık medya
işçisi (media workers) terimi kullanılıyor. Buysa,
anonimliğin göstergesi. Imzalara gözatmakyeter-
li: Hiçbirini kimse tanımıyor. Televizyonda bile bir
haber, ekranda sunulmadan önce onlarca elden
geçiyor, kesiliyor, parçalanıyor, sonunda kimin
elinden çıktığı anlaşılmaz hale geliyor. Sonuçta,
haberi kaleme alan muhabir silinip gidiyor. Böyle
olması onlariçin önemli, çünkü böylelikle, bu bağ-
lamda o haberden kimse doğrudan sorumlu tu-
tulamıyor."
•••
Peki günümüzde gazeteci olmak ne anlama ge-
liyor?
Yanıtı şöyle kitapta:
"Gazetecilerin yaptığı işin kalitesi düşmekte ve
mesleğin büyük hızla güvenilirtiğini yitirmesine pa-
ralel olarak sosyal statüleri de güvenilir olmaktan
çıkmakta. Gazetecilik mesleğinde gerçek ve müt-
hiş bir Taylorizm uygulamasıyla karşı karşıyayız.
Günlük gazetelerin olsun, radyolann ve televiz-
yonlann olsun yazı birimlerinin bundan böyle na-
sıl çalıştığına bakmak gerek: Ünlü kişilerin başya-
zılara rmza koyduklannı ya da haber sundukla-
rını gözlüyoruz, ne var kı bu 'star'/ar, arkalarında,
aslında ayakişi yapan insan düzeyine indirgenmiş
yüzlerce gazeteciyi gizliyor. 'Medya sektörü ken-
di hesabına', diye açıklıyor Patrick Champange,
giderek yeni liberalizme yaklaştı, haberyapımı da
gitgide, koltuklannda eğreti oturan, işyehndeki
geleceği, başındaki kişinin iki dudağı arasında
olan, tüm angaryalara boyun eğen, fason çalışan
ve sipariş üzerine haber üreten gazetecilerin yap-
tıklan alt çalışmaya indirgendi."
•• -• • • •
Oazetecîter üzerinde baskı grupları var mı?
Kitapta, gazetecilerin, reklamların haberin içe-
riği üzerindeki etkisinden ve baskısından kaygı
duyduklan yazılıyor. Çokuluslu şirketlerin etkisine
değiniliyor...
Deniyor ki:
"öf e yandan bir de büyük medya gruplannın ve
medya sahipleri ile hissedaıiannın baskıları söz
konusu. 'Yaklaşık olarak son yirmi yıldan bu yana'
diye kaygılanıyor Ryszard Kapuscinski, 'medya-
nın denetimi konusunda verilen büyük savaşım-
lara tanık olduk; bu savaşıma girişenler, haberin
yalnızca bir propaganda aracı olmayıp para da
getirebileceğini anlayan çokuluslu şirketlerdi. lle-
ride öyle bir durumla karşı karşıya kalacağız ki, tek
bir ekonomik grup tüm medyayı denetim altına
alıp, dünya üzerindeki altt milyar insanın ne izle-
yeceğine ve bunu nasıl izleyeceğine karar ve-
recek. Böyle bir durumun gerçekten ortaya çıkma-
sına olanak yok elbette, çünkü bu, tröst karşıtı ya-
salara aykırı olurdu, ama bugün görünürdeki eği-
lim bu yönde. Bu durumda söz konusu olan çe-
lişki, haberlerin bir merkez komite tarafından san-
sür edilerek seçildiği geçmişte komünist ülke-
lerde rastlanan eğilimin benzeri.'
Tüm bu baskıiann ve tehditlehn ağırlığı, gaze-
tecilerin sahip olduklan ahlak kavramını savun-
maya çalıştklan birçok durum söz konusu ol-
makla biriikte, bundan vazgeçen, hatta karşı ta-
rafla suç ortaklığına giren birçok gazetecinin de
var olduğunu gösteriyor."
• • •
Ne diyorsunuz yukarıdaki saptamaya?
Bu konulara da önümüzdeki günlerde değine-
ceğiz!..
Bir başka konu da medyatik mesihçilik!..
Toplum zaten kuşkucu, güvensiz!..
Medya inanırlığını da gün gün yitiriyor!..
Kuşku çağında gazeteci inanılır kişi olmak zo-
runda değil mi?
hikmet.cetinkayat" cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Ciller hükümete yüklendi
'KenMeriiçin
afçıkanyorlar
9
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - DYP Ge-
nel Başkanı Tansu Çil-
ler, işadamlanna da
uzanan yolsuzluk ope-
rasyonlarına tepki gös-
terdi.
DYP Genel Başkanı
Çiller, partisinin dünkü
grup toplantısında eko-
nomik ve siyasi geliş-
meleri değerlendirirken
sinirli ifadelerle sık sık
ses tonunu yükseltti.
Çiller, ad vermeden Me-
sut Yıhnaz'ı tanımlaya-
rak, bazı siyasetçilerin
batık bankalann hesa-
bından kaçmalc için ken-
dilerini kurtarmak üzere
"af sinüdine" yapışma-
ya çalıştıklannı savun-
du. Görevi suiistimal
suçlanmn af kapsamına
alınmasına karşı olduk-
lannı vurgulayan Çiller,
"Bir siyasetçinin kendi-
si için af çıkarmak gibi
bir lüksü olamaz'" dedi.
Çiller, Kürtçe televiz-
yon yayınına ilişkin tar-
tışmaya ise sert tepki
gösterdi. Çiller, "Bu İU-
keyi Yugoslavyalüaştır-
maya sonuna kadar ha-
yır" dedi.