18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 O KASIM 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Elektronik posta: denizsomocumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Borsa tepetaklak olmuş... "Havali ihracatta frene basılınca. oatinai vapmıstır!" Amerika'dan altın pul Toronto'daki arkadaşımız Engin Aşkın'ın bildirdiğine göre Amerika'daki Müslümanlann üç yıldır sürdürdüğü lobi sonunda Cumhuriyetçi Parti Temsilciler Meclisi üyesi Tom Davis'in yasa önerisi kabul edilmiş; ABD Posta Idaresi "Islam Pulu" çıkaracakmış... Pul, 2001 yılı ekim ayında piyasaya sürülüp satışa sunulacakmış.... Pulun altında Ingilizce "Selamlar" yazarken üstündeki Arapça yazıda "Mübarek Kurban" deniyormuş... Amerika'daki Araplar parayı bastırmış olmalı ki Arapça yazı, altın kabartma olacakmış... - Sayın Başkanım çok önemli bir istihbarat aldık; gerekli çalışmaları yaptıktan sonra bir rapor hazır- ladık, arkadaşlar bilginize sunmak için emirlerinizi bekliyor... - Neymiş konu? - Başkanım, bildiğiniz gibi yurtiçinde ilkokuldan üni- versiteye kadar sayısız okullar açan, bu okullan dün- yanın birçok ülkesine taşıyan, öğrenci yurtlarıyla, gizli evleriyle ve dershaneleriyle kendi eğitim siste- mini kurup dar gelirli ailelerin zeki çocuklarına el atan ve bu gençleri kendi siyasi amacına göre ye- tiştirdikten sonra kuracağı şeriat düzeni için devle- tin hemen her kademesine yerieştiren... - Öyle şeriatçı diyerek mütedeyyin insanlan rahat- sız etmeyelim... Mütedeyyin kitleyle şeriatçılan bir- birine kanştırmayalım... Aman ha... - Evet Sayın Başkanım, çok hakhsınız... - Ben bir hesap yaptım, bu şeriatçılann miktan yüz- de beş, hadi bilemedin yüzde sekizdir... Teşkilat - Mütedeyyinlerin içindeki oranı mı efendim? - Bak hâlâ kanştınyorsunuz... Kanştırrhayın kar- deşim, mütedeyyinlerle şeriatçıları kanştırmayın! - Baş üstüne Sayın Başkanım, az önce arz ettiğim gibi kuracağı şeriat düzeni için devletin hemen her kademesine eleman yetiştiren bir cemaatin kendi fi- nans kaynaklannı kurumsallaştırdıktan ve propagan- da çalışmaları için medyasını da kurduktan sonra... - Cemaat derken cami cemaatinden bahsetmiyor- sun değil mi? Cami cemaatini dışlayarak bir yere va- ramayız... Bu konuda da dikkatli olun lütfen... - Tabii ki efendim... - Anladım, anladım... Senin neden söz ettiğini an- ladım... Bir arayine bunun sözünü etmişlerdi bana... Hatta kasetlerini de getirmişler, "Seyret bak, önem- li şeyler söylüyor" demişlerdi. Seyrettim, biliyorum... Sümüklü biri. Konuşurken sık sık ağlıyor, ağladıkça da burnundan sümük akıyor. Hakkında çalışma yap- maya değmez. Bırakın o sümüklünün peşini... - Ama efendim, köşeye sıkıştığını anlayınca Ame- rika'ya gitti, bir türlü dönemiyor. - Tamam, bizden bir arkadaş da Amerika'ya ihti- sasa gidiyor, sümüklüyü bulur konuşur; söyleyin iki paket mendil götürsün yanında... - Emredersiniz Sayın Başkanım... - Zaten biz artık dış istihbarata önem vereceğiz, iç istihbaratı devredebiliriz. Kime devredelim acaba? - Sayın Başkanım, rapora yazmıştık ama artık pek önemi kalmadı, son yıllarda aramıza katılan ve sizin tabirinizle çok mütedeyyin arkadaşlar var... Müte- deyyin çevrelerden para da bulabiliyorlar... Acaba bunlar yeni bir teşkilat yani bir şirket kurup özel ça- lışsalar... - Hay aklınla bin yaşa, lafı ağzımdan aldın... SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Çevre Koruma Vakfı ve öteki çevreci Istanbul ll Çevre Müdürü Yavuz ÇengeTle sonunda görüşebildik... Istanbul Valiliği'ndeki Çev- re Koruma Vakfı'nın Müdürü Mshak Karadeniz telefonla aradı, konuştuk... Istanbul'da çevreden sorum- lu Vali Yardımcısı Bülent Karaçöl'le de görüştük... Sekreter hanımlann "Toplantıdalar efendim"ini aşabildiğimiz için ne mut- lu bize! Ishak Karadeniz'den, Istanbul Va- liliği'nin içinde faaliyet gösteren çev- reyle ilgili vakfın adının Çevre Koruma Vakfı olduğunu ve vakfın tek işinin ta- şıtlara trafik muayenesinde çevre pu- lu satmak olduğunu, fabrika denetim- leriyle ilgilerinin olmadığını öğrendik... Vali Bey'in başkanlığındaki Çevre Koruma Vakfı'nın kullandığı resmi pla- kalı taşıt da yokmuş... ll Çevre Müdürü Yavuz Çengel'den de müdüriüğü adına fabrika denetle- yen ve işyeri sahiplerine gözünün üs- tünde kaşın var diyerek "çevre vakfı" adına tahsilat yapanlar konusunda bilgisi olmadığını; bu konuda birşikâ- yet almadığını öğrendik... Vali Yardımcısı Bülent Karaçöl'den de aynı bilgileri edindikten sonra Is- tanbul'da çevre için çalışan çok sayı- da vakıf olduğunu öğrendik... Geriye, Istanbul'da çevreden so- rumlu bürokratların yapacağı araştır- manın sonucunu beklemek kaldı: Istanbul 6. Asliye Ceza'daki 2000/317 ve Eyüp 1. Asliye Ceza'da- ki 2000/309 sayılı dosyalarda adı ge- çen dolandıncılık olayının sanığıyla Is- tanbul'da adında "çevre" olan bir vak- fın kurucusu, yöneticisi ya da çalışa- nı arasında isim benzeriiği mi var, yok- sa bunlar aynı kişi mi? KüresePe Karşı Ulusalın Yolu.^ ERDEM OKSAÇAN Ulus ve küresel... "Küresel, ulusunu ele geçirmeli, baskı altında tutmalı ve sömürmeli- dir." Yeni Dünya Düzeni'nin "fariza"sı bu. Peki "ulus" bu saldınya karşı nasıl koymalı? Işte bu sorunun yanıtını vere- bilmek için "ulus "un karşı kar- şrya kattfiğf satdinrttn tanrmı- nı yapmak gerekfr? - Tarih bilgilerimizi biraz yok- layalım. Emperyalizm nasıl bir strateji benimsemişti? "Yekpa- re ordulaha, tankla, topla tü- fekle gir ve sömür"... Strateji buydu! Peki ardından ne otdu? Emperyalizm, karşısında ulu- su ve ulusal direnişi buldu. Ya sonrası? Sonrası malum... Em- peryalizm "ulusal kurtuluş sa- vaşlan" sonunda yaşadığı acı deneyimlerte bu yolun kâriı ol- madığını gördü. Bir yerde yan- lışlık yapılmıştı, ama nerede? Yanlışlık stratejideydi!.. Öyley- se "Yeni bir strateji" geliştiril- meliydi. Yeni Dünya Düzeni'nin ardın- dan artık herşey "değişmeye" başlayacak ve hiçbir şey es- kisi gibi olmayacaktı. Değiş- tiği öne sürülen "dünya" ile birlikte emperyalizm de yeri- ni küreselleşmeye bırakarak tarihin tozlu sayfalanna gö- mülmüştü(?). Artık ulus için görünen bir tehlike kalmıyor- du. Kendini "küresel" olarak kamufle eden emperyalizm çözümün "yekpare ordular" yoluyla değil "caz/p tekliflerie" geleceğinin hesabını yapıyor- du. Her şey dostlukla(?) ger- çekleşecek, "küresel" tek bir kurşun dahi sıkmadan "banş" yoluyla "vaki davetler üzerin- de" sömürüsünü gizlice yü- rütecekti. Anlaşılan nedir? Sal- dırı sinsidir ve ulusu hedef al- maktadır. "Zalim" değil, "se- vecen" yaklaşmaktadır. Öy- leyse ulusu kim uyanık tutma- lı? Ulusu uyanık tutmak "en- telijansiya"n\n görevidir. Peki "entelijansiya" kimlerdir?.. Ulu- sun "entel" ve "aydınlan"... Doğru bir yaklaşım mı sizce? Bence değil... Neden mi? Ba- kın A.Taner Kışlalı bir yazı- sında ne demişti: "Aydın ken- cini toplumdan sayan insan- dır. Entel içinse toplum sade- ce biraraçtır, amaç, kendi ken- dini tatmindir... Aydın gerçe- ğarar. Entel ise 'moda olan dü- şünce'nin peşindedir... "(Haf- taya Bakış, Aydınlar ve Entel- ler, 16 Haziran 1993, Cumhu- riyet). Günümüz için konuşalım. 'Moda olan düşünce" bugün küreselleşme. Öyleyse... Du- rum daha belirginleşiyor, pek iazla yoruma gerek yok. "Ay- cfrn'ulusasahipçıkarken "en- tel" küreselleşmenin peşinde. Ciddi ciddi "Batı ile entegras- yonu" tartışıyor. Hem de ulu- su aşarak(?)... "Aydın" kal- kınmanın ulusal-stratejik yatı- rım planları ile yapılması ge- rektiğini vurgularken "en(e/" IMF ve Dünya Bankası'ndan alınan yüksek faizM kredilerin ve yirie onfar tarafından ha- zırtanıp "ulus'a dayatılan "eko- nomik paketlerin" kalkınmayı sağlayacağını savunur. (Man- dater bir karaktere sahiptir. "Dün" kurtuluşu Amerikan mandasında görenler, bugün değişik fıkirdeler mi sanıyor- sunuz?) Daha vakit var mı?.. Küresel, bir örümcek ağı gi- bi "u/us"un üzerine ağlarını örmeye devam ediyor. Sana- yi, ticaret, kültür, basın, ahlak sömürüye giden yolun basa- maklan. "Küreser bunlann değerini çok iyi biliyor. "En- tel" takımı bu sayede basın- da gerekli propagandasını sür- dürüyor. Yoz kültürü, ulusal karakterimize karşı enjekte ediyor. "Televole" olan top- lum yapımıza birileri "Süper Gol"ler atıyor. Ya, antiemper- yalist bir devrimle temelleri atılan Türkiye Cumhuriyeti'nin bugün getirildiği aşama?.. "Devlet kâğıt-kalem satarmıy- mış, satalım efendim"c\\er 1985 yılından beri cumhuri- yet kazanımlannı semnayeye peşkeş çektiler. Yaşanan sıkın- tılar "u/us" ile küresel arasın- daki sıkıntının sancılan... Dev- let bankaları, madenler, PTT'nin T'si, tüm KlT'lerya- ni bütün Cumhuriyet Devrimi kazanımları özelleştirilirken ulusal menfaatlann bekçiliği- ni yapan kaç "dinozor" vardı? Anımsayın, birelin parmakla- nnı geçmez... Demir-çelikten haberieşmeye kazanımlanmız satılıp savruldu. Son olarak Haliç ve Camialtı tersaneleri- nin kapatılmasıyla irkiliverdik. lyiye alamet mi? Tersane işçi- lerinin astığı pankart son de- rece anlamlı: 'Tersaneler, Cum- huhyetin Kalesidir". önemini onlar biliyor, ya başkaları?.. "Cebren ve hile ile aziz va- tanın bütün kaleleri zaptedil- miş, bütün tersanelerine giril- miş, bütün ordulan dağıtılmış ve memleketin her köşesi bil- fiil işgal edilmiş olabilir..." Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin ne zor şartlar al- tında kurulduğunu 1927 yılın- da anlatıyor ve başta Türk gençliği olmak üzere tüm ulu- su uyanyor. Sene 2000! Hâlâ uyanmayacak mısınız beyler?.. HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ M igulgec <ı yahoo.com KİM KÎME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicakuı turk.net ÇtZGtLlK KÂMtL MASARACI HARBt SEMtH POROY semihporoy(<ı yahoo.com TARİHTE BUGÜN MLMTAZ ARIKAN 30 Kasım Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük Bizim Olke sorunlarına ilişkin raporlarıyla, araştırmalarıyla, köşe yazılarıyla, tarafsız haberieriyle sivil toplumların gazetesi. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75 TEKKE, ZAVIYEI/E TURBELER 1325'7S BUGÜfJ, TBKKELERİH, TÜH8ELERİN KAPATtL- MASI VE TARİKATLAK/N KALDIHILMA&I İL£ İLGİÜ (,7f UUMAfZAU YASA, TBAAM 'HÛE TE*XEl£/Z(OtĞeeADIYLA DESGAHIA T7VJ* OLAN KİMSECBRİfJ TOPLU ÂYIN YAPTflCLA- Rl YEeteeOf.ENBÜyÜKLERİUE "ASİTANE", BM KÜÇÜIOBRİNE İSE"2AVIYE*PSMMEKTEYOİ. YELE& &V4A ÇJOC, /<£MHL£/S Af&Sf yOUAK. U£E_ IS.İMPS BUUJfJUROU• SÖ2. KOfiJUSU YE&CE&, 6l~ PEGEA: OİAJÎ GöGüA/rti AcnNM_ HER çspr SÖMÜGÜ VE REZALETİAJtftP/LÇVG/KÖŞEÜ&S OL- MUŞTU. TÜG8EL££ DE ÜFÜISÜKÇÜl-E&H, BÜYÜCÜ. LERİN İŞ YEe/ 0ueü/Uafi/A SELMİÇrL Tf Not: Tiırikat: 7îı*rıya u/aşniak için HjMan </c/.. Solda, Silivr-ikpıpt Kaad,rı Pergğtıı görülüyor: DÜZ ÇÎZGİ ÜMİT ZİLELİ Kurtulanlar ve Ölenler! Türkeş, 12 Eylül'ün tutuklusu olduğu sıralarda o ünlü sözcükleri boşuna söytememişti: - Biz içerdeyiz, fikirlerimiz iktidarda!.. Haklıydı; 12 Eylül darbecilerinin topluma dayattı- ğı "Türk-lslam sentezi" ile MHP'nin, "Tann Dağı ka- dar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman" sentezi pek güzel uyuşuyordu!.. Başta Türkeş ve kurmaylan olmak üzere onlarca. idam istemiyle açılan MHP ana davası geçen yıllar içinde "iyi saatte olsunlar" tarafından bir güzel uyu- tuldu, sonra da zamanaşımına uğrayarak tarihe ha- vale edildi!.. Içerden çıkan yönetici kadrosu, fikirlennin uyuştu- ğu "iktidardakilerin" desteğı ve Güneydoğu'yu kan gö- lüne çeviren PKK'nin bedeli ödenemez yardımlarıy- la giderek palazlandı ve darbeden yaklaşık 20 yıl sonra iktidar koltuğuna ortak oldu. Öyle ki; birzaman- lar cinayetten yargılanan ülkücüler, artık hem parla- mentoda hem de hükümetteydiler. Ama hepsi değil... - Bazı arkadaşlar hâlâ içerdeydi!.. - Onlan kurtarmak ise iktidardaki arkadaşlann "ül- küdaşlık" borcuydu!.. • • • Kurtanlacak ülkücü arkadaşlara bir göz atalım... Içlerinde, Bahçelievlerde yedi genci boğarak öl- düren ve yedi kez idama mahkûm olan Haluk Kır- cı'nın rekorunu kıran arkadaşlar var!. Hepsini anlat- maya bu sütun yetmeyeceği için bazı örnekler vere- ceğim. Işte Radikal gazetesınden Adnan Keskin'in araştırmasına göre içerdeki ülkücü arkadaşlardan bazılarının aldıkları çezalar: - Osman Engin: Önce 11 idam 203 yıl hapis, son- ra dört idam 36 yıl.. - Önder Ersoy: Önce dokuz idam 112 yıl, sonra 36 yıl.. - Bülent Bülbül: Dokuz kez idam 132 yıl hapis.. - Taylan Çoklar Önce altı, sonra üç idam.. Liste uzayıp gidiyor.. kurtulacak olanların arasın- da Bahçelievier katliamında Kırcı'yla birlikte olan ve yedişer kez ıdama mahkûm olan Bünyamin Adana- lı ve Ünal Osmanağaoğlu ile Adana da Emniyet Mü- dürü Cevat Yurdakul'un daaralannda bulunduğu 36 kişiyi öldurmekten hükümlü 24 ülkücü arkadaş da bu- iunuyor!.. MHP'nin önerisi kabul görürse;firardaolan katil arkadaşlar da ister 11, ister 21 adam öldürmüş olsunlar, en çok on yıl yatıp çıkacaklar!.. Af bayrama yetişirse bu arkadaşlar aramıza kan- şacaklar... Ondan sonra artık futbol kulübüne baş- kan mı oluriar, milletvekili mi olurlar, çek-senet mi ke- serler kendi bilecekleri iş!.. MHP ise böylelikle, yan- daşlarını hiçbir zaman yalnız bırakmayacağını dosta düşmana bir güzel ispatlamış olur... - Hakkıdır!.. • •• Peki, ya hapishanelerde ölmeye yatmış 99 hüküm- lü ve tutuklunun hakları?!.. Ülkenin dört bir yanındaki hapishanelerde tam 99 kışi bugün ölüm orucunun 42. gününü doldurdu. Is- terseniz bir başka açıdan anlatayım; ölüm orucuna yatanların ölmesıne yalnızca günler kaldı!.. O çocuklar, bugün grevi bıraksalar bile vücutlann- da 42 günlük açlığın bıraktığı geri dönülmez, onul- maz hasarların izlerini ömür boyu taşıyacaklar... Peki. bizi yönetenler, devletin güvencesinde can veren, sakat kalan bu insanlann utancını ne kadar ta- şıyacaklar?!. Eğer tarih bıröğretmenseyanıt açık, hiç!. Baksanıza. Fazilet Partisi kendi Adalet Bakanı Şev- ket Kazan döneminde açlık grevinde goz göre gö- re can veren çocuklan çoktan unutmuş, hiç sıkılma- dan bugünün Adalet Bakanı'nı duyarsızlıkla suçluyor!.. -Ey vicdan, ey utanma duygusu, geldiysen üç ke- re vurü! 'Ermeni soykınmı' yanlılarına müjde!.. Ermeniler, yıllardır uyguladıkları "ilk aşamada soy- kınmı kabul ettir- özürdilet" politikasını bir kenara bı- rakıp, doğrudan toprak ve tazminat isteme aşama- sına geçtiler nihayet!.. Eh, zaman da müsait; hem Av- rupa parlamentolan art arda "soykınmı tanıyan" ka- rarlar alıyor, hem Türkiye içinde "etkiliyandaşlar" bu- luyorlar, niçin beklesinler?!.. Önümüzdeki ağustos ayında Lozan ya da Sevr'de "sürgünde Ermenipar- lamentosu ve hükümeti" kuruyoriar. Batı Ermenistan olarak adlandırdıklan Doğu Anadolu'daki 13 ili kap- sayan haritayı açıkladılar bile... Bu toprakların yanın- da yüklü tazminat isteginden de vazgeçmediler ta- bii!.. Bizi, yıllardır bugünlerin geleceğini, Batılı dostlan- mızın desteğinde "Ermeni çorabının" başımıza örü- leceğinı yazdığımız için "komplo teorisi" üretmekle suçlayanlar bugün ne yazacak, ne söyleyecekler di- ye özellikle bekledim, tık çıkmadı!.. Onlar zaten son zamanlarda "Soykınmı kabul edelim, özür dileyelim, Avrupa bizi arasına alsın" diyenler. Onlar kim mi?.. - Yeni mandacı-işbirlikçiler!.. Eposta: [email protected] Faks:(0212)287 42 41 B U L M A C A SEDATYAŞAYAN 1 2 3 4SOLDANSAĞA: 1/ Uğursuz. II Memelilerde protein metabo- lızmasmın son ürünü olan ve ıdrarla dışan atılan bileşik... Tropik ve ılı- man bölge de- nizlerinde ya- şayan bir balık. 3/ Anlayışlı, uyanık, zeki... "Dario - - -'": Nobel ödülünü de ka- zanmış olan ttalyan ' oyun yazan. 4/ Yapma- 2 cıklıdavranış... Engel. 3 5/ Bır kımsenın dinin 4 buyruklannı yenne ge- 5 tırmekıçınyaptıkları... 5 Basınçlı suyla helanın -. yıkanmasını sağlayan aygıt. 6/ Ovada ya da dere kıyısında çalı ve 9 diken topluluğu... Dağ sırtlannda geçit veren çukur yer. II Utanç duyma... Çektiri türünden eski bir savaş ge- misi. 8/Tekke edebiyatı şiirtürlerindenbiri... Asya'da bir çöl. 9/ Kısa yazı... Trabzon'un Akçaabat ilçesin- de bır göl. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Marangozlukta kullanılan bir tür rende. 2/ Tanm- da kullanılan azotlu gübre... "Zeki — " : Türk müzi- ğı sanatçısı. 3/ Ketentohumu... Çın'de Buda'ya veri- len ad. 4/ Bır kışıliğı canlandıran oyuncunun söyle- mesı ve yapması gereken hareketlerin genel adı... Ni- şasta. 5/ İshal... En kalın erkek sesı. 6/ Dönemeç... Bir tanm aracı. 7/ "Müjde ": Sinema oyuncumuz... Nıtelık. 8/ Soluk... Halk müziğıne özgü telli bir çal- gı. 9/ Sayfa kenanna yazılan açıklayıcı cümle ya da sözcük... Lımonluk.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle