Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 KASIM 2000 PERŞEMBE
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Şu 'Istikrar' ©ediklerine Bakın!
retımSuay KARAMAN rsm Og,
1
961 yılında yapılan Adalet
Partisi BüyükKon^resi'nde,
Genel îdare Kurulu'na en
yüksek oyu alaraJc seçilen
Süleyman DemireA, böylece
Türkiye siyasal yaşamına
parlak bir giriş yaptı. 29 Kajsım 1964
tarihinde 1.072 oyla ılk turda Genel
Başkan seçildi. Kongre sırasında ma-
son derneğine üye olduğu söylendi,
ama Demirel, derneğin başlcanından
aldığı bir belgeyle bunu yalanladı. Ne
varki bunun böyle olmadıği- daha ge-
çen günlerde, kendisınin ernanetçisı
HüsamettinCindoruktarafir*dan açık-
landı(l).
Süleyman Demirel, Adalet Partisi
Genel Başkanı olunca, İsmet înönü hü-
kümeti için "Türkiye'deki huzursuz-
hığungerçek nedeni bu hûkÜMnettir, bu
hükümeüe bir yere vanlamaz" diye-
rek sert üslubunu göstermeye başla-
dı. 14 Haziran 1965 tarihinde Gire-
sun'da yaptığı konuşmada petrolün
millileştirilmesine karşı çıktı. Yine
aynı günlerde, seçimlerden önce din-
ciçevreleremesajlarvererek, Cumhu-
riyet Halk Partisi için, "Ortanın solu,
Moskova'nınyolu!" derken. CHP Ge-
nel Başkanı İsmet tnönü de, "Demi-
rel Saidi Nursi'nin mûrididir" demiş-
ti.
1965 seçimlerinden sonra Başba-
kan olan Demirel, 23 Arahk 1965 ta-
rihinde TBMMM Bütçe Karma Ko-
misyonu'nda yaptığı konuşmada.
"Plan fikrini ve teşkilaünı her derde
deva birlokman heknn gibi görmek im-
kânsızdır. Devlet Planlama Teşküaü
kunıkhığundan beri, idaremizde ata-
letbaşianuşür" diyerek DPT"yi küçült-
meye çalışmıştı. 7 Mayıs 1966'da,
Oyeleri Dernegi <%)MÖP)\;nel Saymanı
cumhuriyet tarihindç'ij^k kez idare
amirleri ve sivll polisler, muhalefet
partilerinin TBMTyJjiek^grup odala-
nna girip arama yapmışlardı. CHP
Genel Başkanı ismet Inönü'nûn, "Eş-
kıyanın bu gece ne yapacağı biünmez!*
diyerek tepki gösterdiği olay için, Sü-
leyman Demirel, "Gereksiz yere gû-
rültü kopanfayor" demıştı. 14 Ağus-
tos 1967 tarihinde Rize'de yaptığı ko-
nuşmada, solcular için "Birtakım ne
idüğii belirsiz hıkara tacirieri türedL
Tufeyti solaklan. birtakım budalalar,
Tiirk halkınazehir akıtmaktadır" de-
mişü. Tekbir sesleri arasında Türkiye'yi
gezerek, açılışlara katılan Süleyman
Demirel için, CHP Genel Sekreteri
Bülent Ecevit, 16 Eylül 1967 tarihin-
de, Denizli'de yaptığı konuşmada, "lr-
ticanın başı başbakandır!" diyerek
tepkisini dile getirmişti. Politikasını so-
la ve solculara düşmanhk üzerine ku-
ran Demirel, Eylül 1973 tarihinde, Şi-
li Devlet Başkanı SahadorADende'nin,
Pinochettaranndan devnlmesını, "Der-
dest edip götürdüler" diye yorumla-
mıştı. 1975 yılında yeğeni Yahya De-
mirel'in hayali ihracatını görmezlik-
ten geldi.
Süleyman Demirel, ana muhalefet
partisi lideri olarak, iktidardaki Ece-
vit hükümetıne agır saldınlarda bulun-
muş ve politikasını "bunabm strate-
jisi" üzerine yürütmüşrür. 19 Mart
1979 tarihinde Istanbul'da basın top-
lantısı yapan Demirel, "Bunlann gi-
d$AUende'nmgidişiı>ebeiizryM-'' de-
miştir.
6 Nisan 1979 tarihinde düzenledi-
ği basm toplantısında Demirel, "Piş-
kin, arsız bir hükümet var, bugüne ka-
dar düşüremedik" demıştir. 25 Tem-
muz 1979 tarihinde düzenlediği basın
toplantısında Demirel, "Eşkryahükü-
metin, hükümet eşkryarun himayesin-
dednr" demiştir. 18 Eylül 1979 tarihin-
de Edirne'de yaptığı konuşmada da
Demirel, hükümeti gayri rneşru ilan et-
miştir.
Yoiiaryürümetdeaşmmaz; Dûn dün-
dür, bugün bugündür- Bu anayasa ik
devlet yönetümez deyişlerinin yaratı-
cısı Süleyman Demirel, 12 Eylül 1980
öncesinde "Banasağcdar suç işliyor de-
dirtenıezsiniz_." demış ve büyük bir
umursamazlık örnegi vererek, ülkenin
kan gölüne dönmesine büyük katkı-
larda bulunmuştu. Vaktiyle. "Tespih
çeken elflesflah çeken el bir değudir"
diyenler, kendilerini -30 yıl sonra Hiz-
bullah cinayetleri ile ne derece uzak
görüşlü olduklannı- tarihin karanlık
sayfalanna yazdırmışlardır. Yine 12
Eylül öncesinde, anarşi ve terörün son
bulması için, AP ve CHP liderlerinin
bir araya gelmesi isteniyordu. CHP
Genel Başkanı Bülent Ecevit, Demi-
rel için, "EK kanhAP Bderinin etini sk-
mam~." derken, Demirel de Ecevit
için, "Üç kaa yönetmekten yoksun b-
der" demişti.
'Bir bilen' ik 'bir bolen
1
~
Vurdumduymaz ve beceriksiz lider-
lerin yönetiminde bilinçli olarak kar-
deş kavgasına sürüklenen ve 12 Ey-
lül vurgununu yiyen üklemiz, ne acı-
dırki, 2000'li yıllarda da, yine aynı li-
derler tarafından yönetilrnektedir. 12"
Eylül'ün yasaklı günlerinde "bir bi-
len" ve "bir böten" rollerine soyunan
liderler, daha sonra yine siyaset sah-
nesinde yerlerini aldılar. Kırkyüaya-
kın bir sürecte ülkenin gündeminde
kalabilen Süleyman Demirel, özelKk-
klaikUkkonusundakiödünlerivleanı-
lacakbr. Nurculann yayımladığı Köp-
rü dergisine 'Gençlik îslama Sanlı-
yor' başhğı alünda verdiği demeçler-
de Sükyman Demirel şunlan söyle-
miştir: "1924 Anayasası'nda Türk
Devletı'nın dini tslamdır' dediğiııegö-
re, o günkü devlet de bir tslam cum-
huriyetidir. 1923te kurulmuş bulunan
Türkiye Cumhurrveti bir tslam devte-
tidir. Atatürk'ün kurduğu laflc devlet
değUdir, Islam devletidir" (2). Aynı
dergide, din eğitimi için de şıınlan
söylemiştir: "TevhidiTedrisat(Öğre-
nim Birfiği) Kanunu'na ters düşüyor
diye, din eğttuninden vaz mı geçilecek-
tir? Tevhidi Tedrisat Kanunu, bir se-
mavikhapdeğu ki_ Şayet Kuran kurs-
lan veyadin eğhiıni bu kanuna ters dü-
şüyorsa, yanhş olan din eğitimi değfl-
dir; Tevhidi TedrisatKanunu'dur" (3).
Süleyman Demirel, son başbakan-
lığı sırasında, İLKSAN yolsuzluğu
için, "Verdimse ben verdim'' diyerek
işin içinden sıynlmasını bilmiştir. Baş-
bakanlığı bıraktıgı günlerde, arkasın-
da enflasyonun hızlandığı, yolsuzluk-
lann arttığı, iç borcun 200 trüyonun
üstüne çıktığı, devlet mahyesinin pe-
rişan olduğu bir Türkiye bırakarak
Cumhurbaşkanı olmuştur. Cumhur-
başkanıyken, Çankaya'nın bahçeleri-
nin bile otomobil fabrikalanna veri-
lebüeceği sözü ve ünlü "aüe fotoğra-
fi" hâlâ belleklerdedir. Süleyman De-
mirel'in Barajlar Dairesi Başkanı ol-
duğu yıllarda, Yunanistan'da ve Tür-
kiye'de kişi başına ulusal gelir 250 do-
lardı. Cumhurbaşkanlığı görevinin so-
na erdiği 2000 yılı Mayıs ayında, Yu-
nanistan'da kişi başına ulusal gelir
9000 dolann üstünde, Türkiye'de ise
3000 dolann altmdadır. Işte elli yılhk
istikrar!..
Işte bu istikrar için Demokratik Sol
Parti Genel Başkanı Bülent Ecevit'in
yapmadığı kalmadı: FethuHah Gülen'i
koruması altına aldı. Iç ve dış güç
odaklan, "tabJdm" dahil ne isriyorsa
yaptı. Kendi hükümetinin programı-
nı bıraktı, IMF'nin porgamını uygu-
lamaya başladı. Solculan suçlamakta
Süleyman Demirel'in de önüne geç-
ti.
Yine bu istikrar için Bülent Ecevit,
Demirel'in tekrar Cumhurbaşkanı se-
çilmesini sağlamak için, anayasanın
101. maddesıne promosyon maddele-
ri olarak FP'nin kapatılmasını zorlaş-
öran 69. madde ile milletvekillerinin
maaşlannı anayasal konuma geriren 86.
maddeyi eklemekte bir sakınca görme-
miştir.
Yine bu istikrar için Başbakan Bü-
lent Ecevit, anayasa değişikliğı pake-
tinin ikinci tur oylamasından önce,
"MflletvekiBeriııin,ay1annıaçıktagös-
teripöyiekullanmasmı'' istemiş; bu su-
retle anayasanın dellnmesinde Tur-
gut Özal'ı yalnız bırakmamış ve
TBMM'nin özgür iradesinin çiğnen-
mesinde bir sakınca görmeyerek, açık-
ça anayasa ve TBMM'ye meydan oku-
muştur.
Kırk yıla yakın bir süreçte bu ülke-
nin gündeminde yer alan Ecevit ile
Demirel, demokrasinin kişilerle de-
ğil, kurum, ve kurallarla işledığı ve ya-
şadığını ne yazık lri bilemediler.
Kemalist devrimlere inanmış Tür-
kiye halkı bu tür bir isrikrara layık de-
ğildir. Atatürk'ün tam bağımsız ve
aydınlık yolu bize hak ettiğimiz ger-
çek istikran sağlayacaktır.
(1) Cumhuriyetgazetesi J3 Nisan 2000.
(2) Köprü dergisi, Mart 1987, sayı 108,
sayfa 14.
(3) Köprüdergisi, Mart 1987, sayı 108,
sayfa 16.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Devlet Tuttuğunu
Koparmalı!
Jonathan Swift. hani şu Güliver'in Yolculukla-
n romanının yazan, dermiş ki:
"Yasalar cibinliğe benzer. Küçük sinekler yaka-
lanır da eşekanlan geçer."
Ister istemez akla, baklava çalan çocuklann hap-
se mahkûm edilişi, öte yandan milyarlan hortum-
layanlann yasa masa dinlemeyışi gelmiyor mu?..
Hep o kuşku; bu işin sonu gelebilecek mi, geti-
rilebilecek mi? Yoksa yan yoldan geri mi dönüle-
cek? "Bahane bulamazlar" rnı diyorsunuz. Bulur-
lar bulurlar! Daha öncekileri anımsayın...
"Susurluk benim onurumdur" mu diyorlardı?
Daha neler diyorlardı? Hangi düğüm çözüldü? Her
şey bir aydınlatılıyor gibi oluyor, bir bakıyorsunuz
dosyalar tozlu raflara atılmış... Boşuna mı Men-
deres'in, "Insanoğlu unutkandır" demesi. Neler ne-
ler, geçmişin tozlu dosyalannda bütün canlılığıyla
duruyor! Bir temiz el o dosyaları çekip çıkarsa ni-
ce gizlilikler gözler önüne seriliverecek...
Yasalar size bize uygulanır! Yargıçlar önlerinde-
ki yasayı herkese uygulamalı ki hukuk düzeninde
yaşadığımızı anlayalım... Duvara kâğıt asan çocu-
ğa, Meclis'te haklı olarak pankart kaldıran genç,
bir yazı yazdığı, bazı sorunlan kurcaladığı için ha-
piste yatan aydına uygulanan yasa, neden kimile-
rine aynı eşitlikte uygulanmaz?
Swift'in dediği doğru: "Yasalar cibinliğe benzer.
Küçük sinekler yakalanır da eşekanlan geçer."
önemli olan, o eşekanlannın sızamayacağı, sızma-
ya kalktığında yakalanacağı bir hukuk düzeni kur-
mak... Nasılolurbu? Önce her yurttaşın hukuk önün-
de eşit olması, eşit olduğunu bilmesi, haksızlığa
uğradı mı direnmesi... Kısacası, yurttaşlık bilinci-
ne ulaşmanın tek çare olduğunu bilmesi, öğren-
mesi...
Derler ki, gerçek suçlulan, yasalan çiğneyenle-
ri korumaya kalkan devlettir, devlet adına iş gören-
lerdir... öyleyse, devlet denen gücü gerçek yeri-
ne, gerçek niteliğine kavuşturmanın çarelerini ara-
malı, bulmalı...
Bakın, kişilere karşı suç işleyenler af edilebiliyor,
ama devlete karşı suç işlemiş sayılanlara af yok.
Vedat Günyol'un bir kitabını anımsıyorum: 'Dev-
let Insan mı?' (Çağdaş Yayını). Devlet, hükümet so-
yut bir şey midir, yoksa birtakım insanlar mıdır? Cum-
hurbaşkanı, başbakan, Meclis, yasal kuruluşlar..
hepsi devlet mtdir? Ya yurttaşlar?.. Onlar devlet dı-
şı mı?
Yakın günlere dek, Fransa Adalet Bakanı -şim-
di Çalışma Bakanı- olan Bayan Elisabeth Gigou
bu konudaki birsoruşturmaya verdiği yanrtta, "6e-
nim kesin inancım, devletin yasalann üstünde ol-
madığıdır. Saygın bir devlet yan tutmayan bir dev-
lettir. Böyle bir devlet ise yasalara saygı duyan bir
devlettir."
önce yasalara bağlılık, saygı... Bu yasalara uy-
mayanlan, devleti temsil edenler cezalandırma-
dıkça kimse devlete saygı duymaz. Önce devle-
tin kendi yasalanna saygılı olması gerek, sonra da
yurttaşların...
Devlet tuttuğunu koparır, ama bir süre sonra bı-
rakırsa, o zaman yasalara da, devlete de saygı ka-
lır mı? Yüzlerce kişi, hem de toplumda saygın bi-
linen bankalara, holdinglere, iç ve dış şirketlere
sahip kişi savcılıkları, mahkemeleri dolduruyor.
Çok ağır suçlamalar altındalar... Hep yazmaktan,
yinelemekten usandık: Temiz bir elin bu karanlık-
lan çözmesini, sonuçlandırmasını bekliyoruz. Ama
yine hep o kuşku; "devlet bu işiyanda bırakırmı?"
'Milliyet'te Güngör Uras da, "Sil baştan çanla-
n çalmaya başladı" diye kuşkusunu belirtiyor:
"Uzak geçmişi değil yakın geçmişi hatıriayınız.
Temizel, Matiye Bakanı olunca vergi düzenleme-
si yapmaya kalktı; servet beyanını, nereden bul-
dunu getirdi. Felaket sahneleri sergilendi. Iktidar
paniğe uğradı. Sil baştan yaptık."
Evet, devlet devletliğini bilmeli, devlet adına gö-
revyapanlar devletin yasalanna bağlı kalmalı, 'dev-
let, insansa' insan gibi davranmalı, devleti yıkmak
çabalanna karşı devletin, yasalann yanında, sonu-
nakadaryeralmalı...
Babalar, Amcalar...
Mucize ÖZÜNAL Hukukçu
• • zelleştirmecilerin, halkın ürettiği
O
ekonomik değerleri emme besma
yöntemiyle nasıl yağmaladıklan-
nı bütün Türkiye, içi kan ağlaya-
rak izliyordu. 12 Eylül bataklığın-
da fılizlenen haramilik tohumlan, onu izleyen
siyasal iktidarlann korumasında dal budak
saldı. Işbirükçiler öylesine çeteleştileT ki dev-
let gücü zayıfİadı; güçsüz adalet etkisiz, ada-
letsiz güç zalim duruma geldi. Sonra olaylar
bir kez daha "eşyanın tabiatına uygun se>Tet-
me" eğilimi gösterdi.
Eşkıya, dünyaya ve Türkiye'ye egemen ol-
mamalıydı, olamazdı. Aile fotografi çerçeve-
yi çatlattı. Son aylardaki annma eylemleri,
kuşkusuz yalnızca "birkaç iyi adam"ın eseri
değildir. Bu birkaç iyi adamın arkasında, na-
muslu yurtseverlerin birleşik cephesi vardır.
Üstelik bu cephe 28 Şubat'tan beri yeniden
cumhuriyet devrimleri rotasına giren temel
kurumlan da kapsamaktadır. Ne yazık ki bu
annma eylemi, 'doğmadanboğuhnakistenmek-
te'dir.
Rüşvetçilerin, soygunculann, zimmetçile-
rin, banka boşaltanlann uzantüan olan siya-
setçi ve bürokratlann da yakalanna yapışıla-
rak bu temizliğin hızla tamamlanmasını halk
özlem ve sabırsızlıkla beklerken bir yandan
borsa oyunlan ile faiz yüksehşleriyle ekono-
mık kıskaç şantajı yapılırken öte yandan ba-
ba sanılan amcalar, babalıklannı göstermek-
te, hâlâ "durumdan görev çtkanna" telaşın-
dadırlar.
Bütün bunlardan "daha etim ve daha vahim
otan" olan, denetimden çıkmış cezaevlerini
denetıme almanın yolunu suçlulan salmakta
bulan hükümet politikasıyla suça fiyat biçil-
mesi "parayı ver çık" mantığı ile hazırlanılan
bir af tasansının adalet bakanının ehyle sunul-
masıdır.
Ne acıdır ki Türk hukuk devriminin mima-
n, "Cumhuriyetin müeyyidesi olacak" Anka-
ra Hukuk Mektebi'nin kurucusu ve de Ata-
türk'ün Adalet Bakanı Mahmut Esat Boz-
kurt'un oturduğu bu koltukta şimdi oturmak-
ta olan bu sayın bakan, bu onurlu mirası hiç
de hak etmiyor. "Meriç kıyüannda çahşan kü-
çük Türk köylüsünün kaybolan sabanmdan,
bu vatanda yaşa>anlann uğrayacağı en ufak
bir haksızhktan, hatta Bingöl dağlannın ıssaz
kuytularmda nafakalannı bekleyen öksüzle-
rin gözyaşlanodan" cumhuriyet savcılannı
sorumlu tutan Mahmut Esat Bozkurt'un böy-
le bir mirasçısı ohnamahdır. Bütçeden ayn-
lan "sabotaj payı" ile adalet hizmetlerini öz-
veriyle yürüten ve ne yazık ki günden güne
sayılan azalmaya yüz tutan yargıçlann, sav-
cılann ve kâtiplerin bin bir emekle sonuçlan-
dırdıklan onca dosyayı siyasal iradenin ürü-
nü sayın bakanın böyle bir taslak ile yerle bir
etmeye ne hakkı var? Bugün Türkiye'nin dört
bir yanında yurttaşlar hırsızlardan hesap so-
rulmasını, onlann siyasal, yönetsel işbirlikçi-
lerinin de saptanıp sergilenmesini ve cezalan-
dınlmasını bekliyor. Bir yandan yoksulluk
yazgı (kader) değildir diyenleri içeri tıkacak-
sınız, ulusun yazgısını siyasal ve bürokrat ça-
pulcunun patronu çetelere teslim edecek, son-
ra onlan "kader kurbanı" olarak sunup affe-
deceksiniz. Ostelin afün suçu önlemekte hiç-
bir bilimsel ve kurumsal değeri olmadığını
bile bile...
önemli olan suçlular üreten adaletsiz gelir
dağılımını adıl hale getirmek, devletin gözü-
nün içine baka baka vergi kaçıranlardan ulu-
sun alacağını tahsil etmek, devleti sermaye
piyasasının tezgâhtan olmaktan kurtaracak
anayasal niteliğine, sosyal devleti işlevselli-
ğine kavuşturmaktır. Sayın bakanın hazırla-
ması gereken taslaklar bu amaçlara yönelik ol-
malıdır. Ömeğin milletvekıli dokunulmazh-
ğının parlamenter sistemin güvencesiyle sınır-
landınlması, adli zabıtanın kurulması vb. tas-
laklar hazırlanılıp yasallaşmalı ki soygunla-
nn idari ve siyasal uzantılan cezalandınlabil-
sin, temizliğe kırlı eller kanşmasın.
ENERJt VE TABÜ KAYNAKLAR
BAKANUĞI
DEVLET ŞU tŞLERİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
167 SAYILI YERALTISULARI HAKKINDA KA-
NUN GEREĞtNCE YERALTISUYU ÎŞLERİNDE
ÇALIŞACAK SONDÖR, KUYUCU, GALERİCİ VE
TÜNELCİLER İÇÎN YETERLÜC BELGESÎ SINAV-
LARI YAPILACAKTIR.
167 sayılı Yeraltısulan Hakkında Kanun ile bu kanu-
nun 20. maddesıne göre hazırlanan Yeraltısulan Tüzû-
ğü'nün 9. maddesi gereğince yeraltısuyu ışlennde çalı-
şacak sondör, kuyucu, galenci ve tünelci gibi elemanlar
için yeterlik belgesi sınavlan 2001 yılında,
08-12.01.2001 tarihleri arasında Ankara'da DSİ Etlik
Egitim Merkezi Müdürlügü'nde, 22-26.01.2001 tarihle-
ri arasmda Aydın DSİ XXI. Bölge Müdûrlüp'nde, 12-
16.02.2001 tarihleri arasında Samsun DSİ VII. Bölge
Müdürlügü'nde ve 12-16.03.2001 tarihleri arasında K.
Maraş DSÎ XX. Bölge Müdürlügü'nde yapılacaktır.
Aşağıdaki sartlan haiz olup da belge sınavlanna An-
kara'da ginnek isteyenlerin belgelerini en geç 05 Ocak
2001 tarihine kadar DSİ Jeoteknik Hizmetler ve Yeraltı-
sulan Dairesi Başkanhğf nda olacak şekilde, Aydın'da
sınava gireceklerin 19 Ocak 2001 tarihine kadar Aydın
DSİ XXI. Bölge Müdürlüğü'nde olacak şekilde, Sam-
sun'da sınava gireceklerin 09 Şubat 2001 tarihine kadar
Samsun DSİ VH. Bölge Müdürlüğü'nde, K. Maraş'ta sı-
nava gireceklerin 09 Mart 2001 tarihine kadar K. Maraş
DSİ XX. Bölge Müdürlüğü'nde veya bu tarihlere kadar
DSİ Jeoteknik Hizmetler ve Yeraltısulan Dairesi Baş-
kanlığı Yücetepe-Ankara adresinde olacak şekilde şah-
sen veya posta ile müracaat ederek teslim etmeleri ve sı-
nava giriş belgelerini almalan gerekmektedir.
Sına\a girebflmek için gerekii şaruar ve istenen
belgder:
1- Türk vatandaşı olmak,
2- En az ilkokul mezunu olmak (tasdikli dıploma fo-
tokopisi),
3- Yeraltısulan işlerinde çahşabileceğine dair Hükü-
met Tabıpliği'nden 2001 yılı içinde alınmış raporu bu-
hınmalf
4- Birinci sınıf belge alacaklar için istedikleri branşta
en az 7 yıl, ikinci sımf belge alacaklar için ise en az 4 yıl
bilfîil çalışmış olduğunu resmi bir belge ile belirtmek,
5- 2001 yılında Cumhuriyet SavcıhğYndan alınmış
doğruluk kâğıdj,
6- Nüfus cüzdanı sureti,
7- 2001 yılında alınmış ikametgah kâğıdı,
8- 4 adet vesikahk fotoğraf,
9-1 .OOO.OOO.-TL'lik damga pulu,
10- DSİ Jeoteknik Hizmetler ve Yeraltısulan Dairesi
Başkanlığı'na hıtaben yazılmış ve hangi branşta, nerede
sınava ginnek istediğini belırtır dilekçe.
Basın: 70325
umhyriye
XI yıl önce bugün
Cumhuriyet
Ajandası
Cumhuriyet
Kitap Kulübü
Sergi Salonlannda
ve Temsilciliklerinde
4.000.000 TL
(Üyelere % 25 özel indirim)
CumhurİYrt
kitap kulübü
Çağ Pazariama A.Ş. Türkocağı Caddesı No.39/41 (34334)
Cağaloğlu/lstanbul Tel: (0212)514 01 96Faks:(0212)514 01 95
TC
İSTANBUL1. İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
EK SIRA CETVELİİLANI
DosyaNo: 1999-26
Müflis Gürsoy Özel Eğitim ve Öğretim Kurumlan Eğitim Ger. San. Tic. Lt. Şt. ma-
sasına geç müracaat eden alacaklılar hakkında iflas idare memurlan tarafından ek sıra
cetveli düzenlenerek daireye bu^kümıştn-.
23-24 numaralarda kayıth alacakhlann alacaklannın tamamı 6. sırada kabul edilmiş-
tir.
Keyfiyet ÜK'nun 232, 234, 235. maddeleri gereğince ilan olunur. 17.11.2000
Basın: 67323
BAKIRKÖY 4. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1998/327
KararNo: 1998/855
Istanbul, Güngören, Haznedar, Cilt: 032/01, Sayfa: 39, Kütük: 32'de nüfusa kayıth
bulunan Hakkı kızı Cemile'den olma 19.11.1969 d.lu mahcure Ismete Sağlam'a
19.8.1966 d.luHakkı oğlu Saffet Zafer'in M.K_'nin 355. maddesi gereğince vasi olarak
tayinine ve aynı yasanın 369/1 mad. gereğince velayeti altına konulmasına karar veril-
miş olup işbu karara ıtırazı olanlann kanuni süresı olan 10 gün içinde mahkememize iti-
razda bulunmalan, herhangı bir itıraz olmadıği takdirde hükmün aynen kesinleşmiş sa-
yüacağı tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 9.11.2000
Basın: 69527
PENCERE
Benim Muteber
Soyguncularım...
Yann eylem var...
Bizim emekçiler; memuruyla, işçisiyle, köylüsüy-
le sonunda kıpırdadılar mı ya da kıpırdayacaklar
mı?.. BilememL Şimdiyedektümünün üzerine ölü
toprağı serpilmişti.
Oysa başka ülkelerde böyle mi olur?..
Dünyanın her yerinde IMF'ye karşı halk eylem-
leri gündeme girer.
Emekçi halk meydanlan gümbür gümbür dol-
durur; dövizler, pankartlar, bayraklar, kurdeleler,
insanlar, kadınlar, çocuklar, gençler, yaşlılar bir
araya geterek IMF'nin dayattığı zorunlu ve ağır prog-
rama karşı çıkarlan işçi, ücretinin arttınlmasını is-
ter; memur, maaşına daha çok zam ister; emek-
liler, 'bizi de unutmayın' diye sıraya girer; köylü
geri kalır mı?..
Dünyanın her coğrafyasında IMF'nin eline dü-
şen yoksul ülkelerde halk yakınır...
IMF'nin adı çıkmış dokuza..
Inmez sekize..
•
Peki, benim sevgili halkım ne yapıyor?..
Hiç...
Ağzı var, dili yok..
Bir iki kez CottareMi'ye başvurmak istedi; bu
yolda açtı ağzını:
- Cottarrelli duy sesimizi!..
Adam tınmadı.
Medya IMF'yi tutuyor, politikacı IMF programı-
naşartlanmış...
Hükümet mafış!..
Her kim ağzını açıp da halkın derdini dile getir-
meye çalışsa, yanrt hazır:
- Popülizm mi yapıyorsun?..
•
Peki, birdenbire ne oldu da ortalık çalkalanıver-
di?.. Şu sessiz ve sakin toplumda durup durur-
ken piyasayı allak bullak edenler kimler?..
Siyasal partiler Allah'lık..
Halk kuzu kuzu oturuyor.
Emekçinin adı yok..
Esnaf edilgin..
Köylü ezik..
Toplumda neredeyse bir deprem yaratıp IMF
programına çomak sokacak fırtınayı çıkaran halk
değil!.. Halkın ensesine vurtokadı, ağzından lok-
masını al!.. Bu işte bir başka iş var...
Nedir o iş?..
•
Diyorlar ki:
- Muhterem soygunculanmızın bu arada tez-
gâhlan bozulduğundan, büyük bir olasılıkla ara-
banın devhlmesini isteyebilirler...
- YapmaL
Muteber soygunculanmızı halk tanıyor, deveyi
havutuyla yutmuş olanların gazetelerde fotoğraf-
lan yayımlanıyor, televizyonlarda görüntüleri izle-
niyor. Şu benim güzelim Türkiyemin her şeyi ken-
dine özgüdür; benim halkım, benim seçmenim,
benim emekçim, benim memurum, benim köy-
lüm, benim esnafım mezbahaya giden kuzulann
sessizliğinde IMF'nin her şeyine katlanırken be-,
nim seçkin ve muteber soygunculanm mı baş
kaldınyorlar?..
TurizmNOVITAS
SLOVENYA
(28 Aral.k • 1 Ocak)
Adria Havayollanyla 4 gece 5 gün
3* Larix Otel'de YP, transferler,
alan vergileri, rehberlik, yılbaşı balosu dahil
(son yerler) 595 USD
Tel: (0212) 251 28 08 - 09
email: novitas@novitas.com.tr
Cumhurr
kitap kulübü
GUMUM ÜIYALÜGU
TAKSİM SERGİ SALONU'NDA
Doğaçlama Performans
istiklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim Tel: 252 38 81 '82
FİNİKE ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1997/46
Davacı Ismail Hakkı Akın vekılı Av Cumhur Kuşataner ta-
ratından davahlar Ah K.oç, Fadıme Akcan. Sabn Kaıakoç ile
dahıli davalı Turgay Sanoğlu hakkında mahkememıze ikame
ettığı tapu ıptalı ve tedbir davasının yapıian yargılaması srra-
suıda: Dahıh davalı Fuııke Atatürk Caddesı'nde mukıın Tur-
gay Sanoğlu'nun yenileme dılekçesı ile bırhkte tüm anunala-
ra rağmen bulunamadığından tebliğ edılememış olduğundan
üanen tebliğ edilmesıne karar venlmıştır. Karar gereğince da-
hili davalının duruşma gürtü bulunan 19.12.2000 günü saat
10.00'da mahkememızde hazır bulurunası veya kendisini bir
vekille temsil ettırmesi, bellı edılen gün ve saafte mahkeme-
mızde hazır bulunmadığı takdirde duruşmalara yokluğunda de-
vam edıleceğı, geçerlı özürü olmadan gelmediğı takdirde ve
delillerini ibraz ermesı, aksı halde HUMK'nun 509. ve 510.
maddeleri gereğince yokluğunda duruşma yapılıp karar verile-
ceği ilanen tebliğ olunur Basın: 60422