Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3KASIM2000CUMA
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr •;.«*.
Harf DevrimilAydınlanma Yolunda îlk Adım
Vrof.lh.\aA^IRMAKÖZDENhtanbulÜnivVKSitesi Atatürktlkeleri
ve tnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü , $
T
ürkDevrimi;
ekonomik,
sosyal, sıya-
sal ve kültü-
rel çeşitli bo-
yutlan bırbi-
rini tamamlayan, bunlar-
dan bırimn gerçekleşmesi
bir sonraki adımın yolunu
açan ve bır yönünün başa-
nsı bir dığennin gerçekleş-
miş olmasına bağlı olan,
sistemli, tutarlı bır bütün-
düı.
Örneğin, nasıl ki cum-
huriyet rejimi, laikliğin yok-
luğunda yerleşıp serpile-
mezse, halkçılık ılkesi de,
ancak bilginin ve bilgilen-
me olanaklannın toplum
çapında yaygıalaştınlarak
tüm halka mal edilmesini
sağlayacak bir kültür dev-
rimiyle yaşama geçirilebi-
lir.
Mustafa Kemal de bu
gerçeği, 1919 yıünda, ba-
ğunsızlık bağlamında şöy-
le ifade etmiştir: "Tamba-
ğunsızhkdeıriek,kuşkıısuz
siyasal, mali, ekonomik, ad-
li, askeri ve kültürel, her
alanda tam bağnnszkk,tanı
özgürtükdanektir-Busav-
dıklanmın herfaangi birin-
de bağımsunktan yoksun-
luk, ulusun ve ûlkenin ba-
ğunsızhğmdan yoksunluk
anlanuna geür."
Büindiği gibi, Türk Dev-
rimınin ana hedefleri, ulu-
sal düzeyde kapıtalizm ön-
cesi toplumun kösteklerin-
den sıynlarak çağdaşlaş-
ma, uluslararası doğrultu-
daysa çağdaşlaşmayı ba-
şarmış, özbenliğinin bilin-
cıne varmış, emperyaüz-
min her türüne karşı bir
ulus olarak banş ıçinde, uy-
gar ülkeler arasında yerimi-
zı almaktı.
Ülkenin ulusal düzeyde-
ki hedefi Atatürk tarafin-
dan, 1925'te Kastamonu'da
yapüğı bir konuşmada çok
açık olarak dile getirilmiş-
tir "Yapöğnruzvçvapmak-
ta oiduğumuz devrimlerin
amaa, Tûrkiye Cumhuri-
yetihalkmı bûtûnûyk çağ-
daş ve tüm anlam ve b*çi-
miyfe uygar birtophun du-
nınnıııavardn-makar.Dev-
rimcfliğimizin temd flkes
budur."
Uluslararası doğrultu-
daysa, Atatürk antıemper-
yalist ve banşçı tutumunu
bırçok vesüeyle dile getir-
diği gibi, ülkesini uygar
dünyayla bütünleştinne öz-
lemıni de zaman zaman ifâ-
de etmiştir: "Ülkderçeşit-
yg
bir ulusun yüksdmes için
bu biridk uygarbğa katd-
ması gerekir» Ulusumuz
yaasry^kafasyia uygarbk
dünyaanm yanında oidu-
ğunu gösterecekrir."
1 Kasım 1928'de
TBMM'de kabul edilen, 3
Kasım 1928'de ResmiGa-
zete'de yayımlanarak yû-
rürlüğe giren, 1353 sayılı
'Türk Harflerinin Kabul
ve T»tbüd Hakkmda Ka-
nun'un amannm TürkDev-
riminin gerek ulusal, ge-
rekse uluslararası iki ana
doğrultusuyla uyumhıoldu-
ğu açıktır. Yeni rejimin be-
nımsediği ve aln ok'la sim-
gelesen ilkelerin ve özellik-
le halkçılık ilkesinin yaşa-
ma geçirilebilmesi için, bil-
ginin ve bügilenme olanak-
lannın demokratikleşerek
tüm halka ulaşabilmesi ilk
koşuldu. Oysa genç Cum-
huriyet'in Osmanlı împa-
ratorluğu'ndan devraldığı
nûfusun en alt düzeyde eği-
tilmişlik anlanuna gelen
okur-yazar oranı bile yüzde
10'a varmıyordu.
Mustafa Kemal, 9 Ağus-
tos 1928'de Sarayburnu'nda
halka seslenişınde bu du-
rumdan duyduğu üzüntuyü
açıkça ifade etmekteydi:
u
Bugün yapmak zorunda
okhığumıız,sondeğfl,aına
çokgereki birişvardm Ye-
ni harfler cabuköğrenil-
me&feTürkhju-flerininer
vurttaşa, kaduu, erkeğe,
niz, Bunu yurtseverBk ve
SONY
Sony'ler koruma altında!
,RANTİ
> * '
Üstelik ücretsiz garanti süresini 1 yıl uzattık.
Sony Yetkili Satıcıları'ndan 1 Haziran 2000 tarihinden sonra aldığınız veya alacağınız yeni
garanti belgeli ürünler için garanti süreleri: • Renkiı televızyonlar 2+1* yıl • Video kameıa kafaian 3 yıl
• Vıdeo kamera. vıdeo ve oto radyo teypler 1 +1 * yıl • Diğer tüm ürünler 1 yıl. Sony ile uzun ve mutlu bır
lıayat sizi beklıyor. * 1 yıllık ek servıs garantisı. garanti kapsamında yapılan işçilik ve yedek parça maliyerlennı
kapsar. bu süre ıçerisındeki cihaz değişımlerini ıçermez.
• GMM (322) «56 S161 An nŞMn (368)5138088*
8631863 BfcPortEM (312) 322 5319 to^y P»jll I» 1(312) 417 8240
(312) 311 380*. VankMtaB» Center (312) 327 3636 A
Sony bır
MtçaaavtarPm^ (J12) 2227434 ÇaNI
t Evrat (»12) 41817«J h M l Bl*ı T«
ı d v a n to g e üye kuruiuşudur
• D n * (312) 4417Ϋ t Otçn (112)
'Hın. t 'II rîin~TTr"l»lnıf"
Kanl (374) 524 4888 B m a ABC (224) 123 0234
481», Art» (242) 311 «t38,OBnnl»B) 241VBB %*»IJl>.>«im>«2WaB
guHn (286) 373 421». T«wn (266)241 7*46, * • * • — fHD 241 4BH — » • QOr*»n (37«) 227 0172II
(3M>212 57»
1310 Udfrilk Mma Hak (222) 220 2628, AtnMah Aydn (222) 231 J146, Bton «22) 230 6691 M B k p Şm* Oa)2»24M«kaHnM»(494)2M8B6l(«Eltn(a4)
336 3633 t * « * J «knn> Taftaolar (212) 587 7»17 <<cte Koç H* (212) SB1 »424 M a M y VİHn (»12) S42191» Ba»«n*a«* tagn (212) S772tU •*••»•* Obar
(212) 327 0198 m—tmna 3 K (216) 3M 9700 •flydfcfakmca Bayaany (212) 861 1777 H * Aton* (812) 2C21B1 O»4% (212) 2*71717 RMtCMKlOiç (212)321 7«n
tfrHMyGOw(212)296 4024r«ıdtod»&y(212)632 7 g 3 8 n « l l U M l l ^ H ' T ^ ( 2 1 3 » « « « * ^
ıninrrinii*Triri»iıiiı r ıınııınTTnrTr«ımiı«ı Tıını;ııııa»ırıj
nTiıiiıittn"i-mMii«f^»»«*ı««ıitı*rıırr'nTt***'j
nr-|--***r-rl
—r**ı*"**~*•
Kflç<*y^Ate^(216)41733Q1f«o<*B»y»lEy(21^4g1Cn^laıll
«.^^;)2n3a868%«M(2ia»1B00<^»»lülı*(216)aS4tnn
(216) 333 9994 bmlr M»w<r«lr Bdp (232) 422 6656, Kj (232) 463 H78, Y*n«Mr (232) 421 «508 »l»ll—B—I (2M) 34» 64M, Pot»l (232) »7« 1424
O441 4585K»yy«taB«rt<ayt232)3688007Oçyol(Mt Ayıfcıum (232)2805475
A»(282)4128983 t*M>»arolÖnw(284)2785474
T * k M a « Ç»rlu lf«Od«c (282) 654 2311 Tr
Omnk(262)642»7«7,np<l
•ınni)Tt*TT~
1
rrııti
Ifrrtl(362)411 243»8*tQam(«H)2O3I2»*wpAnH (3«t) 2»1 2804 « l w OWH«f (34«) 2t1 14T3
Öru (4«2) 3M 047t, tunmlmt (4«2) JM M00 > • Knptıan T*rfcımno4«u (432) 21t 7540
(M2)3218610,MIEjl»(282)32»
uhısMvertik ödevi bitiniz.
Bu ödevi yaparken düşü-
nunüz ki, bir ulusun, bir
tophnnun yüzdeonu, yirmi-
si okuma yazma bitü; yüz-
deseksenibbnezse,bu ajip-
ür. Bundan insan olarak
utanmak gereldr, bu ulus
utanmakiçm yaranbmş bir
ulusdeğ9dir,ö\ünmekiçin
yaraotanış,tarihi övünçkr-
ledoMurmuş bir ulustur_"
Bu acıklı durumun çe-
şitli nedenleri arasında, Os-
manlı toplum yapısının çok
küçük bir azınlığa eğitım
firsatı vermesınin yanı sı-
ra Arap alfabesinin Türk-
çe sözcükleri ifade etmeye
hiç uygun olmayışı -özel-
likle de, Türkçenin çok sa-
yıda ünlü ses içennesine
karşıhk Arap alfabesinde
yalmzca üç ünlü harf olu-
şu-, öğrenıbnesinin yülar
süren bıremek gerektırme-
si, aynca bu alfabeyle ba-
sımişleminindezorve kar-
maşık olması sayılabilir.
Arap alfabesinin Türk-
çe sözcükleri yazıya dök-
mekteki yetersizliğınin, za-
man içınde Türkçenm ya-
pay birdil olan ve toplumun
ancak küçük bir kesımin-
ce kullanilabüen Osman-
lıcaya kaymasında da rolü
olmuştur.
Gerçi alfabe ve yazım
sonınlan, 19. yüzyıhn ikin-
ci yansından başlayarak
birçok Osmanlı aydmı ta-
raftndan ele aunmış, bu ko-
nuda çeşitli reform öneri-
leri geliştihlmiş ve tartışıl-
mıştır. Ne var ki bu sorun,
ancak Türk Devnmınin bir
parçası olarak, keskin bir
dönüşümle, 1928'de Latin
temehne dayanan yeni Türk
alfabesinin oluşturulma-
sıyla köklü bir çözüme ka-
vuşturulabilmiştir.
Burada Atatürk'ün, al-
fabe konusunda olduğu ka-
dar, gerçekleştırdiği tüm
yeniliklerde izledıği ken-
dine özgü yöntem ve stra-
teji de dıkkat çekıcıdir.
Mustafa Kemal'in her şey-
den önce, hedeflerini yuiâr
öncesinden «ıpfamgoldu-
ğu anlaşıhnaktadır.
Örneğin, harf devrimi
konusunda, BulgarTürko-
log Manotofla yaptığı bir
söyleşıde, "Ban uygarhğı-
na girebihnenıizeengel obn
yazryı atarak, lahk kryafe-
tünize kadarher şeyimizde
Baoluarauymatıyız" dedı-
ğinde, tarih henüz 1908'i
bile göstermemektedir.
Ata'nın kafasmda vardı-
ğı bu kesin kararlılığı, ya-
kın ve uzak çevTesınin, her
kesimden yurttaşm görüş
ve isteklerini yoklayarak
"nabzuu tuttuğu" uzun ve
sabırlı bır dönem izlemek-
tedir.
Nitekim, kendisine ba-
şansuun sırnnı soran bir
yabancı gazeteciye, "Ben,
dnrur ve dinlerim'' yanıtı-
m verdiği bilinmektedir.
Bu uzun "nabctutma" dö-
nemini elbette kendisi ve
çevresi, halkı yeniliklere
hazırlamak ve kamuoyu
oluşturmak için de yoğun
biçimde değerlendirmiş-
lerdir. Harf devrimi konu-
sunun yasalaştığı 1928 yı-
unın tümünde. Mustafa Ke-
mal, Başbakan İsmet Inö-
nfi ve Mılli Eğitim Bakanı
Mustafa Necati üçlüsünün
önderliğinde ve kendileri-
nin de aktıf katılımıyla ger-
çekleştirilen çok başanlı
kamuoyu oluşturma çalış-
malanyla hazırlanmakta
olan devrim halka benim-
setilmiştır.
Son olarak, koşullann
yeterince olgunlaştığı nok-
tada, Atatürk, getirilenye-
niliğin büyük bir hızla ta-
nnmhımiMkonusunda da
hep kararh olmuştur: Örne-
ğin, yeni alfabenın eskimn
yerini almasının 5-10 yıl-
lık bir süre gerektireceğini
düşünen çevresindekilere,
"Bu iş ya üç ayda ohır, ya
hiç otanaz" dediği de bilin-
mektedir.
Her şeyden önce de, ge-
tirilen diğer yeniliklerde
olduğu gibi, yeni alfabe ko-
nusunda da, yöntem dev-
rimcüıkti. Dığer bır deyiş-
le, geleneksel toplumdan
çağdaş bir topluma geçiş
zDrunhı idi ve bu geçiş kök-
lübirdönüşümle, toplumu
gelişme ve çağdaşlaşma
yolunda her türlü tarihsel
köstegınden kurtararak ger-
çekleşmelıydi.
Ata, pek çok vesileyle
dile getirdiği bu bütüncül
devrimdlik ilkesini alfabe
bağlamında da Saraybur-
nu'nda yaptığı konuşma-
da açıkça dile getirmişti.
"_ Arnk geçmişin yanhşia-
rtnı kökünden temizlemek
zamanındayız. Yanuşlan
kökünden temizle>eceğiz."
Gerçekten de, yeni alfa-
benin halkın tüm kesimle-
n tarafindan benımsenerek
yaygınlaşması, en iyimser
tahmınleri de asan bir hız-
la gerçekleşti. 30 Kasun
1928'de gazeteler son kez
eski harflerle basıldı. 10
Aralık 1928 tarihli
M
\Wdt"
gazetesi, "Türk harfleriy-
Üsküdar^dadfflAligi'-habe-
rini verdi...
Yurtıçınde olduğu kadar
yurtdışından da Ata'ya des-
tek ve kutlama mesajlan
yağıyordu. Bunlar arasm-
da kanımca en ilginç ve an-
lamlı olanlardan biri, Glas-
gow'dan, 'tngüizce Heceyi
SadeieştirmeDerneği'nden
gelen kutlama telgraüydı.
Yem harfleri öğretmek
içm Milli Eğitim Bakanı
Mustafa Necati'nin önder-
liğinde oluşturulan 'MiDet
Mektepleri'ne 23 Aralık
1928'de öğrenci kaydedil-
meye başlanmıştır.
Bu okullann kontenjam
bir hafta içinde dolduğun-
dan yeni okullann açılma-
sı gerekti.
lOcakl929'datümül-
kede görkemli ve coşkulu
törenlerle okuma-yazma
seferberliğı başlamıştır.
1928'de toplam nüfusu 13
milyonu aşmayan Türki-
ye'de, Millet Mekteple-
ri'nden 1936'ya kadar 2.5
milyondan fazla yurttaş dip-
loma alarak okuma-yaz-
mayı öğrendi.
Yapılmakta olan devn-
min öneminin elbette bi-
lincinde olan Atatürk, ko-
nuyu yasalaştıran TBMM
3. Dönem milletvekillerine
şöyle seslenmıştır: "M0-
letieraflesine, avdm yetijmiş
büyük bir milîetin dili ola-
rak elbette girecek olan
Türkçeye bu yeni canhhğı
kazandıracak olan 3. Bü-
yük Mttiet MecHsL, valnız
ebediTürktarihindedeğil,
bütün insanlık tarihinde
mumtazbir sima kalacak-
nr_ Yüksek ve ebedi yadi-
gânnızla büyük Türk mü-
leti yeni bir nur âlemine gi-
recektir.''
HarfDevrimi, Türk kül-
tür devriminin ilk ve belki
de önce de en önemli adı-
mı sayılabüir. Tüm ülkede
hızla yaygınlaşan okur-ya-
zarbk, yem alfaberun getir-
diği kolaylık ve olanaklar-
labirleşerek 200 yıl boyun-
ca (1729-1928) ancak
30.000'e ulaşmış olan ba-
sılı kitap sayısınm 15 yıl
gibi kısa bir sürede (1929-
1944) aşılmasını sağlamış-
or (31.000 kitap). Öte yan-
dan, 1932'de kurulan hal-
kevlerinin, halka çağdaş
kültürü benimsetmekteki
başansmda da HarfDevri-
mi'nin büyük etkisi olmuş-
tur.
Gene 1932'de kurulan
Türk Dil Kunımu'nun Türk
dilini geliştirme ve özleş-
tirme çalışmalanmn Harf
Devrimi olmaksızm ger-
çekleştırilememış olacağı
açıktır.
Harf Devrimi, yalnızca
Dil Devrimi'ni hazırlamak-
la kahnamış, Türk Devri-
mi'nin altı okla sımgele-
şen temel ilkelennın eği-
tim yoluyla halk tarafindan
anlaşılarak benimsenmesi-
ni de sağlamıştır.
Bu devrim, bir yandan
özgûn bir Türk yaznunın
temelüıi atrmş, öte yandan
Türk ınsanına Ban kültürü-
nü tanıtarak, üpkı bır anah-
tar gibi, hümanızma ve ay-
dınlanmamn da yolunu aç-
mıştır.
(*) Büindiği gibi, Ban
dillerinin hemen hemen
hepsinde, bellı bir ses an-
cak değışik harflerin bir
araya gelmesiyle yazıya
çevrilebilir. Bu durumun
sonucu olarak da, üst dü-
zeyde eğitimli kişiler bile
yazım yanhşları yapariar.
Oysa Türk alfabesinde her
sese karşıhk tek bir harf
oluşu, okuma-yazmayı çok
kolaylaştırmakta ve kısa
sürede yanhşsız öğrenil-
mesini sağlamaktadır.
Geri Kafalılık - Gericilik
Sony Etnola Pazartama A.Ş. %10C Sony ConporaUo
Vedat GUNYOL
G
eri kafalılık, bi-
lim ve akıl ça-
ğının çok geri-
lerinde kalmış,
geleceğı geçmıste arayan,
ama bu yolda eyleme geç-
medenmutluğu, donmuş,
kemikleşmiş önyargılar-
da bulan acınası yaratık-
lar için kullanılan bir te-
rimdir. Gericilik ise aynı
kafadaki insanlann, daha
doğrusu yaratıklann ey-
leme geçen, akla, hoşgö-
rüye dayalı düzeni yıkıp,
yerine boşinanlar doğrul-
tusunda, dınsel bir düzen
kurmaya çalışanlann kım-
hğıru yansıtan bır tutum-
dur; akılsızhğın sınırla-
nnda kalakalmış tehlike-
li (insanlık için) bir ay-
mazlığı, kafasızlığı sım-
geler.
Şimdı düşünelim bir:
Geri kafahhkla gericiliği
bir kefeye koyabüir mi-
yiz?Hayır.
Geri kafahhkla savaş-
maya değmez. Geri kafa-
lılan "hidayete'' erdirme-
ye çalışmak boşunadır.
Çünkü, kafaian işleme-
yen ve işletümeyen yara-
oklardır butipinsancıklar.
Onlan aptalhklan ile
baş başa bnakmak gerekir,
gericilere uyup, onlann
peşine takılmadıklan sü-
rece.
Ama, gericilik konusu-
na gelınce iş değışir. Bu
alanda eyleme karşı eyle-
me geçme kaçırulmaz bir
zorunluluktur.
Gerici insan, çoğu kez,
gericilikten çıkar sagla-
yan hinoğlu hinlerin ma-
şası durumundadır.
Gerici insan, geri kafa-
lı insanı kendi rezil çıka-
n doğrultusunda kullan-
mak ister ve zaman zaman
da bu yolda başanlı olur.
Bir Batıh düşünür şöy-
le demiş: "Birakılsıziatar-
tışryorsan,iki aküsıztartı-
şryor demektir." Peki bu-
na göre akılsızı tartışma
ile yola getirmek olasıh-
ğı yoksa, ne yapmalı?
Akılsız, genye bağlı
dünya göriişü doğrultu-
sunda eyleme geçmedik-
çe akılsızhğıyla kalakalsın
diyorum, onunbir eğitim-
den geçme olasüığı yok-
sa eğer.
Ama, gericüerle nasıl
savaşmalı, diyaloğa hiç-
birzaman yanaşmayan ge-
ricüikle? Bıınun çaresi an-
cak ve ancak, yasa yoluy-
la alınacak bir önlem ve
yaptınmdır. Ama nerede o
ötüetni ve yaptınmı, yü-
rekten ve candan isteyecek
tarafsız bir ulusal kurum.
Bir bilge kişi (hangi
ulustan olursa olstın) şöy-
le demiş:
Dünyamızın tek soru-
nu, akılsızlann yönetimin-
de olmaktır. Bu, hep böy-
le gehniş böyle gidiyor.
Ama Aziz Nesin buna
karşı: "Böyle gehniş, böy-
leghmez dryor" haklı ola-
rak.
PENCERE
Diinyanın En Büyük
Soygumı ve Biz...
CUMOK (Cumhuriyet Okuaı) tatlı beladır, ken-
disini gazetesinin patronu sayar. Geçen gün Is-
kendenjn'daydım; bir bayan CUMOK sordu:
- Dunım nasıl?.. »
Yü2üne baktım:
- Sıkıştık..
- Nasıl?..
- Zam yapmamız lazım, yapamıyoruz; medya-
nın geldiği yerde kuşatıldık.
- Bize ne düşüyor?..
Dedim ki:
- Ya devlet bize bir banka verecekya da Cum-
huriyet okuru günde 100 bin lira daha...
- Nasıl?..
- Devlet bize ne banka verir, ne kredi açan ama,
Cumhuriyet okuru her gün 100 bin lira daha faz-
la verse, sıkışıklığı aşanz.
•
Düşenin dostu olmaz; Dinç Bilgin zor günler
geçirecek; düşene vurmak da olmaz; ama, Sabah'ın
patronundan çok çalışanlannı düşünüyorum; ya-
zariarını, muhabirterini, çizerlerini!.. Ancak Sa-
bah'a ilişkin bir soru da aklımdan çıkmryor:
- Tiraj yanşında başı çekip en çoksatan, üste-
lik devletten Etibank'ı saf/n a7an birgazete, fıya-
tını 150 binden 50 bin liraya indirip neden dam-
pinge başlamıştı?..
Çok sattşlı öteki gazetelerin bu "haksızrekabet"
ortamında fiyatlannı 50 bin liraya indirmek zorun-
da kaldıklan günleri anımsıyorum. Cumhuriyet 50
bine inen gazetelerin karşısında 250 bin lirada
kalmak zorundaydı. Neden yapmıştı bunu Sa-
bah?.. Rakiplerini öldünmek için mi?..
Sonuç:
Böyle medya olmaz olsun!.. Sonunda hepimi-
zin başına taş yağacak!..
•
Farkında mısınız?..
Yoksa Nâzım Hikmet'in şiirindeki gibi Gülha-
ne Parkı'nda mısınız?..
Diinyanın en büyük soygunlanndan biri -belki
birincisi- Türkiye'de yaşanıyori.. "Ecnebiler" (At-
tilâ llhan'ın kulaklan çınlasın) bize dediler ki Ulu-
sal Kurtuluş Savaşj'ndan bugüne kurduğunuz bü-
tün KtT'leri özelleştiriniz; alacağınız paralarla borç-
lannızı ödeyiniz. "Ecnebi" karşısında el pençedi-
van durmaya alıştığımızdan "peki" dedik; 162
KlTi (Kamu Iktisadi Teşekkülü) 1985'ten bu yana
satıp savdık; elimize geçen para 7 milyar 300 mil-
yon dolaıi.. Batık bankalarda deve edilen parala-
nn toplamı ise 11 milyar 500 milyon dolar...
Ulusal gelire oranla dünyanın en büyük soygu-
nu mu yaşanıyor?..
Medya soygunun içinde...
•
Ne yapalım ki bu soygunda bize bir şey düş-
medi, kursağımızdan haram lokma geçmedi; dar-
dayız...
Bilmem ki neyapsak?.. Okuıianmızdan her gün
100 lira daha fazla istesek mi?.. Çevremizdeki
kuşatmayı yarmak için, elbirliği ve de gönülbirii-
ğiyle, fiyatımızı 350 yapsak mı?..
Deve bir artın, deve bin attın!.. Biliyorum ki 100
bin lira hem az para, hem çok para!..
Bu konuya yann devam edeceğiz.
tLAN
TC
ANKARA15. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 2000/396 = *
Davacı Hanım Solak tarafmdan davalılar Abi-
din Arslan ve Orhan Özel mirasçılan aleyhine
açılan ipoteğin kaldınlması davasında:
Mahkememizce 24.10.2000 tarihinde Ankara,
Çankaya, General Zeki Doğan mahallesi, 3425
ada, 2 parsel üzerinde malik Abidin Arslan tara-
findan hisseli olarak satış yapılan 1848/34626
hisse üzerine konulan ipoteğin fekkine (kaldırü-
masına) karar verihniştir.
Işbu ilan davalı Abidin Arslan mirasçısı Ömer
Arslan'a ilanen tebhğ olunur. 30.10.2000.
Basın: 62398
Çocuğunuz
Vitamin
alıyor mu?
Lise 1 -2-3
Ders Destek Programı
amıneryıorso oeua
|www.vitamincîler.com
1. Vitamîn Destek Hattı: (0212) 474 55 55