18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3KASIM 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA JvLJl-iJ. U J \ [email protected] 15 U-571, İfdnciDünya Savaşı'ndayaşanan gerçek bir casusluk öyküsünü anlatıyor Denizdeki 'görevimiz tehüke'• Film, yapımcı Dino De Laurentiis'in 60 milyon dolanyla Malta denizlerinde ve Cinecitta'daki 16 metrelik havuzda çekilmiş. Senaryoyu da yazan yönetmen Jonathan Mostovv'un başı, tarihsel gerçekler konusunda Ingilizlerle belaya girmiş. CUMHUR CANBAZOĞLU Hollywood, geçen yıl GUdyatör'le nabız yokladıktan sonra kahraman film- lerini teker teker yenıden sahneye sûr- meye başladı. Son dönemde Vatanse- ver'de Mel Gibson, Kıısursuz Fntmada George Clooney'le canlanan akımın yeni başrolleri, bugün gösterime giren ü-571 'ın dokuz gözüpek denizalûcısın- da. 118 denizciye mezar olan Rus deni- zaltısı Kursk'ta yaşanan trajediden son- ra daha bir gündeme oturan U-571,2. Dünya Savaşı 'nda okyanusun derin- liklerinde yaşanan gerçek bir casusluk öyküsünü getiriyor beyazperdeye. Konu özetle şöyle şekiÛeniyor: Ni- san 1942; tkinci Dünya Savaşı'nın en sıcak günleri. Amerikan donanması, düşmanının haberleşme şifrelenni çö- zemediği için Atlantik Okyanusu'nda sürekli darbe yemekte. Çözüm, okyanusun dibinde yaralan- mış Alman denizalüsı U-Boot'tan Enig- ma adlı şitre cihazını çalıp sonuca ulaş- makta yatıyor. Bu iş için S-33 adlı bir denizaltının mürettebaö görevlendiri- liyor. S-33, 1. Dünya Savaşı'ndan kalma Fümde başroUeri Matthew McConaughey, BiD Parton, Harvey Keitel ve ünlü rock yddızı Jon Bon Jovi paylaşıyor. bir denizaltı. Bakımdan geçmış, ama yine de hantal. Çok gizli bır emırle, Truva Aü' misali, kaportası U-Boot şeklinde düzenlenen S-33, görev böl- gesine bir Alman denizaltısı gibi inti- kal ediyor ve operasyon başlıyor. An- cak aynı anda gerçek bir Alman deni- zaltısı da bölgeye ulaşınca görev bir ölüm kalım savaşına dönüşüyor. 81 yaşındaki ünlü Italyan yapımcı Di- no De Laurentiis'in 60 milyon dola- nyla Malta denızlerinde ve Cinecit- ta'daki 16 metrelik havuzda çekilmiş U-571, klasik denizaltı filmlerinin 'ra- conuna' uygun şekilde akıp gidiyor. Şöyle ki: Denizaltıfilmlerindeasıl baş- rol ne denizin, ne kahramanlann ne de savaşındır; tüm ağırlık, dar yaşam ma- hallınde kadere karşı koyulan mücade- lede yoğunlaşmıştır. Denizin bilmem kaç metre dennliğinde, potansiyel bir demir tabutun içinde görev yapan in- sanın psikolojisidir işin tüm sihri... Bu açıdan U-571 çok başanlı bir ya- pım; ancak tarih açısından aynı övgü- yü sürdürmek zor. Nitekim, senaryo- yu da yazmış yönetmen Jonathan Mos- bmv'unbaşı, tarihsel gerçekler konusun- da îngilizlerle belaya girmiş durumda. Ingiltere Başbakanı Blair'in Avam Ka- marası'nda kızgınlıkla söz ettiği film- dekı anlaşmazlık, önemli birtarihi sap- ormadan kaynaklanıyor Tarihe göre bu gerçek operasyonu 1941 Mayısf nda Ingiliz denizciler yapıyor; ancak film- de kahramanlar Amerikalılar olarak göstenlince çileden çıkıyor tngilızler ve yönetmeni protesto ediyor. Yönet- men Mostow ise ilginç bir açıklama- da bulunarak, bu hatayı 'büerek' yap- tığını, büyük filmlerde Amerikalılann kahraman gibı göstenlmesuıın bir ge- lenek olduğunu söylüyor. Oysa çekim notlanna göre ön hazır- lık için çok terlemiş yönetmen; Break- down-Tuzak'taki başansıyla tanınan Mostow, üç yıl dünyanın çeşitli yerle- rinde denizaltılarla ilgili bilgi topla- mış; Enigma konusunda uzmanlaşmış ve de Seizing The Enigma diye bir de kitap yazmış DavidKahn'la, VVbügang Pfetersen'in 198 l'de çektiği ünlü Das Bo- ot fılminın çevTe düzenlemesıni üstlen- mış Götz VVeJdner'Ia. James Came- ron'a danışmanlık yapmış Lance H. Jufian'la çalışmış. Oyunculara gelince; başroller Matt- hew McConaughey, Bill Parton, Har- vey Keitel ve ünlü rock yıldızı Jon Bon Jovi'nın. Bu ekip arasmda kurt bu de- nizcıyi canlandıran Keitel hemen öne çıkıyor ve genç meslektaşlarma ders ve- riyor. Anmızdald mutantlarda bu dünyanın evladı ABD'de çok sevilen, bizde ise küçük bir kitle dı- şında, hiç tanınmayan bir çizgi romanın beyazper- dedeki yorumu X-Men, vizyonun yeni filmlerinden biri. 1963'te Stan Lee ve Jack Kirby tarafından yara- hlan kahramanlanyla 60 sayı kadar bayide hayli ta- raftar toplayan, ardından 17 yıl ortadan kaybolduk- tan sonra Chris Claremont'un kale- miyle 1975'te yenıden hayat bulan 'mutant kahramanlar', o gün bugün- dür ABD "nın en fazla talep gören çız- gi tipleri... Işte bu kahramanlar, çizgi roman camiasındaki uzun ve görkem- li kariyerden sonra 34 yaşındaki yö- netmen Bryan Singer'ın (Olağan Şüp- heliler-TheUsual Suspeets, 1995)bol özel efektli yorumu, şatafath giysiler- le, dekorlarla 75 milyon dolar harca- narak beyazperdeye transfer oldu ve birbakıma dünya çapında sezonun gi- şe liderliğine soyundu. Dünyayı uzaylılara karşı korumak için yaratılmış mutantlann dünyası, kültürü bizde pek bılinmedığınden X-Men'in gözü- pek kahramanlannın bir Superman ya da Batman ka- dar ilgiyle karşılanmasını beklemiyoruz, ancak po- litik metaforlan ve ırkçılığa karşı aldığı tavırla önem- li bır kitleyi salonlara çekebilecek bir film. Konu şöyle gelişiyor: Insanlık yine tehlikede. DNA yapılan, garip bir 'X geni'yle deforme olan ve bu yolla müthiş bir güç elde eden, mutant denilen YENİ BASLAYANLAR • X-Men, politik metaforlan ve ırkçılığa karşı aldığı tavırla önemli bir kitleyi salonlara çekebilecek bir fîlm.' insan-yaratıklann insanoğlunun geleceğinı ne dere- ce tehdit ettiği tartışılıyor. Kampanyanın başını çe- ken muhafazakâr senatör Robert KeUy, konuyu ABD'de senatoya taşıyıp, aramızda rahatlıkla dola- şan mutantlann fışlenmesini ve bu tehlikeli genin gözetim altında tutulmasını istiyor. Senatörün tek- lifı halktan destek görürken özgürlükleri kısıtlana- cak mutant cephesindekileh hiç mi hiç memnun etmiyor. Mutantlar da iyiler ve kötüler diye ikiye bölünmüş; kötülerin başında, her türlü metal maddeyi hareket etti- rebilen ve ele geçirebilen Magneto (Ian McKeOen) var. Yahudi asıllı ol- duğu için 2. Dünya Savaşı'nda Nazi- lerden büyük baskı gören ve toplama kamplannda kalan Magneto, birbaş- ka eziyeti ve acıyı yaşamayı reddedip bu ırkçı davranışa karşı harekete ge- çiyor. lyi ve ılınüı mutantlann başında ise güçlü telepatı yeteneğine sahip gene- tikprofesörü Charles Xavier(Patrick Stewart) bulunuyor. Profesörün liderliğinde hareket eden Jean Grey, Tepegöz ve Fırtına'dan oluşan gnı- ba, Rougue ile Wolverine adlı mutantlar da katılı- yor ve birlikte şiddet yerine uzlaşma yoluyla insan- larla anlaşılabıleceğıni savunuyorlar. Güçsüz, zavalh ve fani insanlar, etraflannda olup biteni ağızlan bir kanş açık izlerken bu iki grup, on- lann geleceğiyle ilgili müthiş bir çekişmeye girişiyor. Mutantiarda kötülerin başında Ian McKeDen, ivilerin başında da Patrick Stewart bulunuyor. The Mllllon Dollar Hotel / Sıriar Ote» Bu yıl Berlın Film Festivali'nde En lyı Yönetmen Ödülü alan Wim Wenders'ın yönettiği ve Mel Gibson, Milla Jovovich, Jeremy Davies'ın rol aldığı Millıon Dolar Hotel, cinayet sırlanyla dolu bir film. Los Angeles'ın bir banliyösünde geçen hıkâyede saf ve masum bir genç, kendisinden oldukça farklı, deli dolu bir kızla tanışıp âşık olur. Genç çiftin ilişkilennı sürdürdüklen otelde başlayan soruşturma üzerine otelde konaklayanlann hepsi potansiyel suçlu haline gelir. The Art of war/Savaş Sanatı Christian Duguay'ın yönettiği Savaş Sanatı, Wesky Snipes'm oynadığı yeni bir macera fılmi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri için çalışan gızlı bir ajan, gerçeğin göründüğü gibi olmadığı, entrika ve aldatmaca dolu bir dünyada yaşar. Snıpes, diplomatik bir krizi çözmeye çalışırken katil damgası yiyen gizli bir ajanı canlandınyor bu filmde. Shanghal Noon / şanghaylı Kovboy Tom Dcy'in yönettiği fümde Jackie Chan, Owen WDson. Lucy Lru ve Roger Yuan rol alıyor. Film, taçınlan Çinli bir prensesi kurtarmak için Amerika'ya jiden muhafızlann ve gruba çevirmen amcasının »avullarmı taşıyacak kişi sıfatıyla katüan Chon Vang'in (Jackie Chan) başından geçenlen anlatıyor. İZLEYİCİ GÖZÜYLE ERDAL ATABEK w Ufak salıtekârhklarla yaşamakWoody ABen, sıradangibi görünen haya- ttmızın içindeki küçük yaşam parçacıkla- nnı bulup çıkarmanın ustası. Küçük gibi gö- rünen hileler, ufak boyutta sıkıntılar, şöyle bir dokunup geçiverdiğimız hüzünler, kım bilir nerede kalmış neşeler... Gündelik ha- yatımız bütün bunlarla doludur da ancak dı- şandan baktığımız zaman gözümüzün önü- ne geliverir. Bu melankolik New Yorklu küçük adam artık hiçbirşe- yin şaşırtamadığı bir kalen- derdir. Onun bütün filmle- ri de hepimizin hayatmdan kesitler gibidir. Bu fılminde Woody Al- len, eski bir banka soygun- cusunu oynamaktadır. İki yıl hapiste yattıktan sonra kansına yeni bir banka soy- gunu planını anlatır. Kansı bütün bunlann nereye vara- cağını iyi bildiği için oralı olmazsa da Ray (Woody), eski iş arkadaşlanyla bir- likte onu planlarma inan- dırmayı başanr. Plan, so- yulması tasarianan banka- nın yanındaki kapanmış bir pizza dükkânmı kiralaya- rak oradan bankaya bir tü- nel açmaya dayanmaktadır. Bunu başanrlar, ama tünel açmayı başarmak zordur. Bu arada paravan olarak dü- şündükleri dükkân, kansı- nın kurabiyeleri ıle büyük iş yapmaya başlar. Böylece batımı Çiftliği'nın giderek zenginleşen ku- rabiye çeşitleriyle yeni işadamlan olurlar. Filmin sözünü de rakip bir fırmanın yö- neticisi söyler: ^Sizhallanboşunagidecek bir şey yapmayı başanrsanız gerisi kendiB- ğinden gelir.'' Ne var ki büyük para büyük dertlerin de başlangıcıdır. Ray'in eski bir striptizci olan kansı artık sosyeteye girme- yi, paranın getiremediği saygınlığı da ka- eski bankahnsızlan, 'Gün- Hoody ABen her zaman okfaığu gibi başb başma bir gösteri sunuyor. zanmayı ister. Parabüyük evler almaya, çe- şitli eşyalan eve doldurmaya, lüks yaşa- maya yetmektedir ama zevk sahibi olma- ya, saygı görmeye. değerlı sayıhnaya yet- memektedir. Bizdekı öraeklerinde olduğu gibi pervasızlıkla edepsizlik de yetmeyin- ce işin sahibi olan 'KurabryeKnüiçesi', çı- kış yolunu 'zevkü ve görgühı ohna dersle- ri' almakta bulur. Ama görünen odur ki ha- yatta yaşananlar, her yer- de ufaksahtekârnklar'dır. Herkes bir bıçimde ötekı- lere düzenbazlık yaparak yaşamrnı sürdürmektedir. Bunlan fark etmek de fîl- mi izleyenlere hem bir bü- yük kent serüvenlerini hem de yaşanan hayatın söylenmeyen ilkelerinin neler olduğunu anlatmak- tadır. Woody Allen her za- man olduğu gibi başh ba- şma bir gösteri sunmak- tadır. Çağımızda CharMe ChapHn geleneğini 'sıra- dan insanlarm snradangö- rünenhayaüan' içinde ya- şatan Allen, hem gülmek, hem düşünmek isteyenler için iyi bir konuyu işle- miş. Radyo Günleri gibi çok daha iyi filmlerinin . derinlerdeki titreşimlerini yakalayamamış olsa da ke- yifle izlenen bir fılm yap- mış. Gene de inerakhsma' diye bir not düşmekte ya- rarvar. "Abuzer KadayıTm VCD'lerini çoğalöp satan kişi, 3-5 gün içinde 200 mflyar lira kazandL" Sinemacılar 'Korsan VCD'den şikâyetçi tSrTANBUL(AA)-Tür- kiye Sinema Eseri Sahip- leri Meslek Birliği (SE- SAM) Başkanı Kadri Yurdatap, son zamanlar- da artan korsan video CD'lerin sinema sektö- rünün tüm binmlerine bü- yük birdarbe vurduğunu belirtti. Yurdatap, sinemanın son zamanlarda korsan VCD'lerle uğraştığını be- lırterek "Artan korsan- lık, sinema sektörünün bütün birimlerine büyük birdarbevurmuştur. Yer- ti film üreticikri, sinema salonlan vefilnıdağmcı- lan bundan çok büyük zarar görmektedir. Tür- krve, korsan kaset, DVD veVCD'ler nedeniyleyü- da 50 milyon dolar yitir- mektedir" dedi. Yurdatap, 'AbuzerKa- dayrT adlı filmin göste- rime girişinden 3 gün son- ra piyasada korsan ola- rak yaklaşık 200 bin ta- ne VCD'nin satıldığını anlatarak şunlan söyle- dı: u Maüyeti500binhra obn korsan V CD'lerin en azı 1 ^ milyon Brava saü- hyor. Bir VCD'den 1 mil- yon kâr yapıhyor. Buna göre Abuzer Kadayifm VCD'lerini çoğaltıp sa- tan kişi, 3-5 gün içerisin- de 200 mflyar lira kazan- dL Korsan VCD'yi>apan, fîlmi çekerken miKariar sarf eden filmcinin ka- zanmayı duşündüğünden daha fkzla para kazaruyor. Bu, vergisi, faturası olma- yan haksız bir kazanc™" Altı hafta oynatılacak olan Abuzer Kadayıf'ın 1 milyon 500 bın kişiye ulaşma şansı varken, kor- san VCD'ler yüzünden ilk haftada 305 bin, 3. haftada ise ancak 83 bin izleyiciye ulaşabıldiğini vurgulayan Yurdatap, 3 haftalık toplamın 570 bin kişi olduğunu, rakamlar düştüğü için de bu filmin pek çok sinemada viz- yondan kaldınldığına dik- kat çekti. Yurdatap, Abu- zer Kadayıf için cumhu- riyet savcılığına müraca- at edihnesi üzerine erte- si gün piyasada olan VCD'lerin toplatıldığrnı, ancak bunun yeterli ol- madığını dile getirerek sinemacılann kendi ön- lemleriyle bu sorunu çö- zemediklerinden yakm- dı. VCD sorununu çöze- cek olan 'FDdr ve Sanat EserleriKanunu'nun Ba- a Maddelerinin Dcğişti- rilmesine İBşkin Kanun Tasana'nınMeclis'te 10. sırada beklediğini ifade eden Yurdatap. "Yenika- nuna göre, korsan VCD satan, çoğattan, dağrtan, yani herkes, 4 yıldan 8yı- la kadar hapis, 50 mih/ar hradan 150 mflyar firaya kadar ağn-para cezasma çarpbnlacak. Yanibir Id- şi suçlu değfl,organize suç olarak ele ahnıyor" diye konuştu. Yurdatap, deği- şiklik tasansının en kısa zamanda Meclis'ten geç- mesı halınde daha önce 'Güle Güle' adlı filmin, bugünlerde de Abuzer Kadayıf uı yaşadığı kor- san VCD sorununun çö- zülebileceğini sözlerine ekledı. • SE-SAM Başkanı • Yurdatap, "Artan korsanlık, sinema sektprûne büyük bir darbe vurmuştur. Türkiye, korsan kaset, DVD ve VCD'ler nedeniyle yılda 50 milyon dolar _ yitirmektedir" dedi. AFM Sinemalan Yö- netim Kurulu Başkanı Adnan Akdemir de, kor- san VCD sorunuyla ilgi- li olarak "Böyle gkkrse, filmin yapımcısı fnmin- den yeterü miktarda pa- ra kazanamazsa yeni Türkfflmleri çekflemez'' dedi. Sinemalardafihngös- terimi esnasında bazı ki- şilerin kameralarla fılmi kaydederek Türk filmle- rinin kaçak VCD'sini ha- zırladıklannı anlatan Ak- demir,"Kendi yöntemfc- rimizle VCD sorununu önleyemiyoruz. Bunun için yeni vasanm hemen çıkannpuygubuımasıge- ıddr* diye konuştu. Yurt- dışından da yabancı film- lerin VCD'lerinin Türki- ye'ye rahat bir şekilde gi- rebildiğini kaydeden Ak- demir, "Fflm stüdyolan, bir filmin bütün dünya- da aynı anda gösterime girmesi için çahşmalar yapıyor Filmkr ayıu an- da gösterime girerse, VCD'ler aracıhgryla ço- ğalûlması engeflenir" gö- rüşünü dile getirdi. TüPk filmine Pekin'de JüPi Özel ÖdüNi venhU • PEKtN (AA) - Pekin Uluslararası Bilimsel Fihn Festivali'nde 'Bır Gölge Geçti' adlı Türk filmi jüri özel ödülüne değer görüldü. Tülin Sertöz'ün metnini yazdığı ve yönettiği 30 dakikalık filmde, 1999 yılînda meydana gelen Güneş tutulmasının izlenmesiyle ilgili Elazığ, Amasya ve Osmancık'taki öyküler sergileniyor. Filmde Güneş tutulmasına karşı yöre halkının tepkileri ve korkulanyla Güneş tutulmasının ardından meydana gelen depremle sürüklendikleri kaos anlatüıyor. TRT'nin yapımcısı ve dağıtımcısı olduğu fihn, 17 Ağustos depreminde ölenlere ıtaf edildi. Bu yıl ilk kez düzenlenen Pekin Uluslararası Film Fesitvali'nde en iyi fihn ödülünü bir çocuğun döllenmeden itibaren öyküsünü analtan Miracle of Love (Aşkın Mucizesi) adlı Isveç filmi aldı. Festivale 20 ülkeden 70 televızyon kuruluşunun 200 filmi kahldı. BUGUN • BtLGt ÜNtVERStTESİ'nde Bügi'de Sinema' etkinliği içinde saat 19.30'da Laetitia Masson'un 'A Vandre' adlı fılmi yer alacak. (216 22 22)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle