Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 KAS1M 2000 CUMARTESİ
DIZI
tutuUandı
• BİTLİS(AA)-Bitlis
Emniyet Müdürlüğü
ekiplerince sürdürülen
operasyonlarda
yakalanan Hizbullah
terör örgûtü üyesi 6
kişiden 5'i,
çıkanldıklan adli
mercilerce tutuklandı.
Bitlis Emniyet
Müdürlüğü Terörle
Mücadele Şube
Müdürlüğü ekiplerince,
yasadışı Hizbullah terör
örgütüne yönelik
sürdürülen
operasyonlarda
yakalanan 6 kişi,
adliyeye sevk
edildi. Bitlis
Nöbetçi Cumhuriyet
Savcılığı tarafından
ifadelen alınan
sanjklardan 5'i,
tutuklanmalan
talebiyle sevk edildikleri
Asliye Ceza
Mahkemesi'nce
tutuklanırken 1 kişi
serbest bırakıldı.
KarayoHarndaki
Trara noktalar'
• KAYSERİ(AA)-
Trafik kazalannın sıkça
yaşandığı Bakırdağı-
Gebzeli-Tufanbeyli
karayolunda, eğimin
yüzde 8 oranında
düşürüldüğü
bildirildi. Karayollan
6. Bölge Müdürü Fikri
Atak, özellikle kış
aylannda kar ve buz
tutuşu nedeniyle trafık
kazalannın sıkça
yaşandığı ve "kara
nokta" olarak
adlandınlan Bakırdağı-
Gebzeli-Tufanbeyli
karayolunun, Gebzelı
mevkiindeki 250metrelik
kesimde eğimin 38 metre
düşürüldüğünü söyledi.
Tüpkiye canlı
ceımeti
• ANKARA(ANKA)-
Orman Bakanı Nami
Çağan, Türkiye'de 80
bin canlı türünün
yaşadığını bildirdi.
Orman Bakanlığı'nın
2001 yılı bütçe
sunuşunda av ve yaban
hayatını konıma
çalışmalanna ılişkin
bilgiler veren Nami
Çağan, yapılan
saptamalara göre
Türkiye'de 9 binden
fazla bitki, 132 memeli,
454 kuş, 106 sürüngen,
345 balık türü ile
birlikte 80 bin canlı
türünün yaşadığını
bildirdi.
'KüçükAmerika oluyoruz'
"Pabuççu
Niuştası"
DOĞAN AVCIOĞLU
Parti sözcülerinden Muhhtin
BahaPars. 6 ilkenin Anayasa'ya
geçiriliş nedenini belirtir:
"- Diyebilirsiniz ki, madem
parti programmda vardır, buna
ne gerek var? Parti programına
koymakla, bürün millet o parti-
yegirmeye dzvet edflmiş değüdir.
O (millet), bugüne kadar başka
partüerin kurulmasına izin ver-
miş değfldir. Fakat dünyaya bak-
ûk ü arük bu partüer, bu Türk
miDetini dahi baürabilir. Anava-
sa'ya koymakla, memleketimi-
zin sonsuza dek yaşaması için,
bu ükeieri esas saj dığınuzı evlat-
larunıza da ilan etmiş olduk. Ya-
nn bir hükümet kurulur, 10 yd,
20 yd sonra bir Meclis gdir de
Anayasa'nın bu maddeterinedo-
kunmak isterse. içlerinden ban-
ları, sen ne yapıyorsun, Ata-
türk'ûn koyduğu bu ilkeleri sen
nasılbozabilirsindrv'ebilirve mil-
let, ne yapıyorlar. Atatürk'ûn
koyduğu ilkeleri nasü bozuyor-
lar, diyebiür. Ben, bu maddeter-
le Türk'ün ve geleceğin sigorta
edttmiş okluğunu görûyorum."
Görüldüğü üzere, 1931 yılına
değin süren bir arayış dönemin-
den sonra laik, milliyetçi ve halk-
çı cumhuriyetin çağdaş uygariı-
ğa bir an önce ulaşmak için ge-
liştirdiği ve Anayasa'ya geçire-
rek süreklilik kazandırdığı dev-
rimcilik, devletçilik ve sağcı,
sermayeci siyasete izin verme-
yen devrimci demokrasi ilkele-
ri bir bütün meydana getirir ve
bir devlet doktrini olmaya yöne-
lir. Askeri bloklar dışında bağ-
lannsız dış politika. bu modeli ta-
mamlar. Prof. Duverger, dünya
bunalımı koşullannda bir maz-
lum ülkeye ilerleme ve çağdaş-
laşma yolunu açabihnek için
Atatürk Türkiyesi'nin zaman
içinde oluşturduğu bu devrimci
demokrasi modelinı, tüm maz-
lum ülkelere örnek gösterir.
Son dflnem
Birçok mazlum ülke, başta
Cezayir, bu modeli örnek alır.
Ne var ki, Atatürk ölür ölmez
modelden ilk vazgeçen Türkiye
olur. 1939 îngiltere ittifakı ile
Türkiye, dış politikada yörünge
değişririr. Komşulanyla iyi giden
ilişkilerini bozar ve Ânglosakson
şemsiyesi albna girer. Böylece
yüz yıl önceki 1839 politikala-
nna dönülmüş olur. "Benikoru,
beni güçlendir, beni borçlandır"
biçimindeki dış politika bir ana-
yasaya değişikliğine gerek kal-
madan, 1937 yılında devrimci
ve devletçi demokrasinin gele-
ceğıru sigorta etmek için Anaya-
sa'ya geçirilen temel ilkeleri teb-
dil, tağyir ve ilga eder. Sam Am-
ca'nın desteğini daha kolay sağ-
lamak kaygısıyla, iktidar parti-
si de programındaki ilkeleri yad-
sır ve amacı bu ilkeleri tebdil, tağ-
yir ve ilga olan siyasal kuruluş-
larla birlikte «KûçûkAmerika"
olmayolculuğu ba^lar. Ben, "Ku-
çûk Amerika" deyışının paten-
tini son günlere değin Celal Ba-
yar'a ait samrdım. BedöFaik'in
yazısından öğreniyorum ki, pa-
tent, tnönü'nün Baymdırlık Ba-
kanı NihatErim'e aitmiş. "De-
miryoOarmıat,karayoflarma yat"
biçimindeki, bize pek pahalıya
mal olduğunu yeni yenı anlama-
ı, baü nı:: "baş-
ka alternatifyok" diye sunulan
ekonomik reçetesi, siyasal reçe-
tesiyle pek az çakışır. Olaylann
çabucak doğruladığı üzere, bu
ekonomik modelin siyasal üst-
yapısı bellidir, ortadadır. Ister
Amerikan, ister Avrupai tip ana-
yasal giysi giydiriniz, çarpık eko-
nomik gövde, giysiye biçimini
b:z Du niüdcliJi ulak ıcUk lark-
larla bir benzerini Cumhuriyet-
ten önce yaşadık. O günler, in-
sanlann savaşlardan, hastalık-
lardan kolayca öldükleri, nüfu-
sun artmadığı bir dönemdi. Yıl-
da milyonun üstünde artan gü-
nümüz Türkiye'sinde işsiz sayı-
sı, yakın bir gelecekte on milyon-
lara ulaşma yolundadır. Bu ko-
ESREFTEN DORTLUKLER
"Ey pâdişâh-ı âkm, dûşman mısm zekâya?
Erbâb-ı iktidan gördün mü saldınrsın;
Asnnda kakü millet üstadsz, Ititabsız,
Havf eyierim yakuıda Kur'ân'ı kakhnrsm."
pâdişâh-ı âlem: zamanın padişahı
(Abdülhamid)
erbâb-ı iktidar: işini iyiyapan
havf eylerim: horkanm
•
Büyükkre cihanda âdzakkimakdirâyettir.
Yalan söz söylemekonlarca gûya bir
zarâfettir.
Küçüklerden sudûr etse fakat bunhu*
cinâyettir,
Büvûldük, seyyiâtı setr içm astara dönmüstür.
cihanda: dünyada
aciz: güçsüz, savunmasız
dirayet: yeteneklilik, (başarı)
zarafet: incelik
sudûr: meydana çıbna, olma
seyyiâtı: kötülülder günahlar, çekilen sıkıntı
setr: örtmek, kapama, gizleme
ya bağladıgımız politikayı baş-
latan bakanımız, Amerikan ma-
lı hurda karayolu yapım makine-
leri gelince coşmuş ve "Küçük
Amerika ohıyoruz" demiş...
"Küçük Amerika" yolculu-
ğu, pariak gözüken bir başlangıç-
tan sonra, çıkmaz yollara sürük-
lenir. Ama Atatürk'ten kalma
1924 Anayasası suçlu sayılır.
Büyükumutlarla 1961 Anayasa-
sı vürürlüğe konulur. Giderek
1961 Anayasası da 1924Anaya-
sası'nın durumuna düşer. Umut-
lar, yeni bir anayasaya bağlanır.
Dönmedolap döner ve Türkiye
aydını yeni dönemin bir an ön-.
ce gelmesini sabırsızlıkla bekler.
Dış yardımcı amcalann "ikiyü-
dan kısa süreti takvün" biçimin-
deki "bektenti"lerini, Avrupa ai-
lesinden sayılışımızın kamtı di-
ye değerlendirir. "Pabuççu muş-
taa", zaman zaman suret-i hak-
tan görünmeye çalışılırsa da, öz-
lenir ve aranır.
verecektir. Yabancı banker der-
gilerinde "yıhn adamı" seçilen
ekonomik çar, "başka alternatif
yok" derken, 1980 öncesi "vur
patiasm, çal oynasm" ekonomı-
lerine bir daha dönülemeyeceği-
ni belirtmek istiyorsa, haklıdır.
Borçlan borçlanabildiğin kadar
dönemi, geri gehnemek üzere
kapanmıştır. Şimdi üstelik "vur
pattasm" günlerinden miras borç-
lan ödeme dönemidiı. 1929 Bu-
nalımından daha az ciddi olma-
yan uzun süreli bir bunalım için-
de bulunan Batı, her zamankin-
den acımasızdır. Sunduklan eko-
nomik model, "yannmsız, üre-
timsiz ihracatı arttirma", yanı
yoksullaşma modeüdn.
Ekonomik ve toplumsal alt-
yapısı her alanda çok yetersız
olan ve işsizlerinin sayısı çığ gi-
bi büyüyen bir ülkede Baü eko-
nomik modeli, bitkisel yaşamı
içeren "Ölme de sürün'' biçi-
minde bir çaresizlik modelidir.
şullann getireceği siyasal sis-
tem bellidir. Tann yapımı ana-
yasalar bile, "Öhne de sûrûn"
ekonomik modeünin siyasal yaz-
gısrnı değiştiremez.
Çözümün, "az yatmm değil,
aşın yaünm" ve yıllık yüzde
10'lann üstünde kalkmma hızı
sağlamak olduğu açıktır. Açık-
hr ama, bu, ulaşıhnası pek güç
ve alışmadığımız ölçüde özve-
ri, inat, disiplin ve plan isteyen
bir uğraştır. Ancak eşit koşul-
larda dayanılabüecek büyük den-
gesizliklere, yokhıklara uzun sü-
re katlanmayı ve emperyaüst sa-
botajlara göğüs germeyi gerek-
tiren çetin bir ekonomik savaş-
ür. Bu ekonomik kurtuluş sava-
şı, bürokrat kadrolann başara-
büeceği bir iş değildir. Günü-
müzde bir ekonomik kurtuluş
savaşı, halkın tüm enerjisi ve ya-
ratma şevki seferber edilmeden
kazamlamaz. Halkın en geniş
biçimde iktidara katıldığı ve ik-
tidan sahiplendiği Türkiye'ye
özgü devrimci demokrasi mo-
dellerini yaşama geçirmek zorun-
dayız. Yüz elh' yıldır sırtımıza ge-
çirmeye çahştığımız Batı tipi si-
yasal giysi modellerinin ekono-
mik gövdeye eğreti düştüğü, dö-
küldüğü ortadadır. Ancak Ata-
türk döneminde Türkiye, 1931-
1938 yıllan arasında kendine öz-
gü ekonomik ve siyasal modeli
gehştirme yolunda bir çaba gös-
termiştir. Ve bu dönem çok kısa
sürmüş, Atatürk gidince dönme-
dolap eskisi gibi dönmeye baş-
lamıştır.
"Makûs talih"i yenebilecek
miyiz? lyimserlik edebiyatı yap-
maya gerek yok. Koşullar, zora-
ki bir iyimserliğe bile pek elve-
rişli değil. Toplumda çok az et-
kinliği olan Türkiye aydını, bü-
yük çoğunluğuyla, dönmedolap
hayalciliğinden vazgeçemiyor.
Hanrlayınız 12 Martgünlerini...
Türkiye aydını, büyük çoğunlu-
ğuyla, demagojiden başka serma-
yesi olmayan "umutotobüsü"ne
doluştu. Umut otobüsünün ko-
alisyon ortağı Islamcı demago-
jiyi övdü. Atatürkçü-lslama sen-
tezler hayal etti. Umut otobüsü-
nün yoldan çıktığı çoktan belli
olduğu halde, yolculuğu sürdür-
mekte direndi. îç ve dış serma-
yenin planladığı, "Mafia" des-
tekli iktidarkombinezonlannı, fa-
şizme karşı kazanılmış demok-
ratik meydan savaşlan diye al-
kışladı. Bu büyük kaytancılık
günümüzde de sürüyor. Avrupa
Konseyleri, parlamentolan ve
sosyal demokratlannın şemsi-
yeleri altında, Tanzimat günle-
rinden ben meslek edinilen "Av-
rupalıuk" davası yürütülüyor...
Bir dönmedolap ki, dön baba
dön.. Eşrefyaşasa, bu son dönem
için kimbilir neler yazardı?
iitîî
KOOP-C'den
DOSTLUK VE DAYANIŞMA
YEMEĞ1
Cumhuriyet Mahallesi hizmet birimleri kapsammda kurulan
"OKUR ÇEVRE KÜLTÜR ve İŞLETME KOOPERATtFt"
gerek ortaklan, gerekse Cumhuriyet Mahallesi projesinde yer alan tüm ma-
halle sakinleri ile tamşmak, kaynaşmak ve daha sıcak ilişkiler kurmak amacıy-
labir
"DOSTLUK ve DAYANIŞMA YEMEĞ1" düzenlemiştir.
25 Kasım 2000 Cumartesi günü Saat: 19'da ARMADA OTECde yapüacak
(Sultanahmet-Ahırkapı) yemekli toplantıya katılmak isteyenler kooperatif
merkezinden telefonla aynntılı bilgi alabilirler.
İZLENCE
fihan Selçuk (Açılış Konuşması)
CemKARACA
Ataol Behramoğlu (Şiirler)
Haluk Çetin (Ataol Behramoğlu Şarialan)
Şengül Yaşar - Ebru Aygün - Cenk Çakıcı Topluluğu'ndan türküler
Rembetiko (Gallis)
Fasıl heyeti
Rezervasyon ve davetiye temini kooperatif merkezinden yapıhnaktadır.
Bilgi için Tel : 0212 520 21 91-92
Fax : 0212 520 50 23
Adres : Türkocağı Cad. Basm Sarayı No: 1 Kat:4 Cağaloğlu/İSTANBUL
(TÜRKİYE GAZETECİLER CEMlYETl BtNASI) - Iran Konsolosluğu Karşısı
MEKTEB-I MÜLKİYE'NİN
141. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ
KUTLANIYOR.
Okulumuz Mülkiye'nin
141. Kuruluş Yıldönümü
4 Aralık 2000 Pazartesi günü saat
19.00'da Atatürk Kültür Merkezi'nde
(AKM) kutlanacaktır. Tüm Mülkiyeliler
: r
davetlidir. Davetiyeler Şube
Merkezi'nden veya 4 Aralık akşamı
AKM girişinden temin edilebilir.
Mülkiyeliler Biriiği Istanbul Şubesi
lcadiye Cad. No: 7,81200 Kuzguncuk
Tel.
Faks
E-mail
0 216 342 3015-342 30 42
0216310 4999
info@mülkiyeistanbul.org
SARIYER SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
' • DosyaNo-1999 1346
Orman Gcnel Müdüılüğü'ne ızafeten Bahçeköy Orman îşlrt-
me Müdürlüğü tarafından Alı Rıza Lımoncuoğlu vs aleyhlenne
açılan mesul müdüı tayini davasının yapılan yargdaması sonun-
da,
Mahkememizin 999/1346 esas, 2000/1202 kaıar sayıh ve
01.11.2000 tanhli kaıan ile Sanyer, Uskumru köyü, 7 pafta,
194, 196, 513,235i 237 parsel sayılı tasınmazlan kapsayan Us-
kumru II Özel Onnanı için 6831 sayıh yasanrn 53 maddesi ge-
reğince Orman Yüksek Mühendisi Tuğrul Seçkın'uı mesul mü-
dür olarak tayinine kaıar verilmişbr. Davalüardan Alı Rıza Li-
moncuoğlu'na karar tebbğı yenne kaım olmak üzere ılaneıı teb-
liğ olunur. 08.11.2000 Basın: 68377
BAŞSAGUGI
Cumhuriyet Halk Partisi
Ankara ll Başkanımız
Sayın Levent Gök'ûn babası
ZEKİ GÖK'ün
vefatını üzûntüyle öğrenmiş
bulunuyoruz. Merhuma Tann'dan
rahmet, kederli ailesi ve yakınlanna
başsağlığı dileriz.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ
GENEL MERKEZt
Merhumun cenazesi 26.11.2000 Pazar günü
Maltepe Camii'nde kılınacak öğle namazının
ardından Karşıyaka Mezarlığf nda
toprağa verilecektir.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Onlar, Işığıdır Bu Yurdım...
Dün, 24 Kasım "öğretmenler Günü" idi. Zor ko-
şullanna karşın, tüm öğretmenlerimize sağlık, mut-
luluk ve başanlar diliyorum.
Sık sık dile getiririm. Türkiye'de 1970-1980 ara-
sında, çirkin bir oyun sahneye konuldu. MHP'nin,
TBMM'deki üye sayısından daha fazla sayıda ba-
kanlık sahibi kılınması da bu oyunun bir parçasıydı;
öğretmen yetiştiren tüm eğitim kurumlannın, MHP'li-
lerin işgaline terk edilmek istenmesi de.
Gerçekten, o günlerdeki yatılı öğretmen okullan,
eğitim enstitüleri vb. kurumlar, müthiş bir baskı al-
tına alınmış vefaşistlerin denetimine geçınlmeleri için
mümkün olan her şey yapılmıştı. Ve öyle sanıyorum
ki amaçlanna ulaşmışlardı.
1970'li yıllarda, Bursa Üniversitesi Iktisat Fakül-
tesi'nde de ders veriyordum. Iki haftada bir Bur-
sa'ya gider ve bir gece de kalarak, yoğun bir biçim-
de ders yapardık.
Bizim fakültede ağırtık ve kontrol devrimci öğren-
cilerde idi. Fakat Bursa Eğitim Enstitüsü, tam birfa-
şist işgal altında görünüyordu. O dönemde, eliniz-
de Cumhuriyet gazetesi ile eğitim enstitüsü çevre-
sinde dolaşmak, sağlık açısından çok tehlikeli idi...
Bir gün, eğitim enstitüsü ile bizim faküttenin bir fut-
bol maçı vardı. Sanıyorum, fakülte ve yüksekokul-
lann katıldığı bir turnuva söz konusuydu. Ve dersle-
rim de bitmiş olduğu için bazı öğrencilerimle birlik-
te ben de maça gittim.
Bunca yıl sonra, maçın bazı aynntılannı anımsa-
mıyorum. Ama şunu çok iyi anımsıyorum ki maçın
başlannda, eğitim enstitüsü bir gol atınca, tribünün
yansını dokJuran eğitim enstitüsü öğrencileri, hep bir-
likte, Türk-lslam sentezini dile getiren heyecanlı bir
marş söylemeye başlamışlardı.
Doğrusunu ısterseniz, bu şartlanma beni hem çok
şaşırtmış ve hem de çok ürkütmüştü.
Şaşırtmıştı; çünkü hep bir ağızdan marşa başla-
malan, kendiliğinden gerçekleşmişrj. Ürkütmüştü; çün-
kü bu gençlerin heyecanlannın, sebebi ne olursa ol-
sun buraya yönelmesi, düşünce ve davranışlannda
bağnazlığın işaretiydi.
Arada uzun yıllar geçti. Şimdi gerek Istanbul için-
de ve gerekse Istanbul dışında yaptığımız toplantı-
larda ve katıldığım panel ve söyleşilerde, en ön sı-
rada hep öğretmenlerimizi görüyorum. Kiminin ya-
kasında ay yıldızlı köy enstitüsü rozeti, kimısi genç-
lik heyecanianyla öğretmenliği birleştirmiş...
Ve okullara değişik vesilelerle gittiğim zaman, o
1980 öncesinin "faşolanna" benzeyen hiç kimseyi
göremiyorum. Zaten bu sütunda da bu konuya bir-
kaç kez değinmiş ve "Yaşamın gerçekleriyle burun
burvna geldiklerinde, ayaklannıyere basıyoriar" de-
miştim. Oysa ki, geçenlerde bir arkadaş grubu için-
de bu konuyu konuşurken, öğretmen bir arkadaşı-
mız çok ilginç bir yaklaşım sergiledi.
"Siz ne diyorsunuz hocam" dedi. "O günlerin fa-
şist öğretmen okulu öğrencilerinin çoğu, 12 Eylûl
sonrasında öğretmenliği bırakarak başka işlere sı-
vandılar. Kimisi işadamı oldu, kimisi sanayiciliğe
geçti. En actmasız olanlan da senet-çek tahsilatıy-
"te HcÖşe oldu'. Şu anda bunlann önemli bir bötümü,
yüksek dûzeyden siyasetçi olarak yaşamını sürdû-
rûyor."
Gerçekten, çok ilginç bir yaklaşımdı bu. Bugün,
belli bir siyasal partınin üst düzey yöneticilennin cid-
di bir bölümü, bu okullardan çıkma. Ancak okullar-
da öğretmenlik yapanlan çok az. Yanlış anlaşılmak
istemem, elbette öğretmenler arasında MHP'ye
sempatiyle bakan, hatta siyasal yaklaşımı "şovinist"
olarak isimlendirilebilecek kişiler vardır. Fakat 1980
öncesinin "ülkücüsünün", bugünün "MHP'lilerin-
den" çok farklı olduğunu unutmamamız gerekir.
• • •
Şimdiye dek, 24 Kasım ile ilgili yazılanmı hep "öğ-
retmenler, ışığıdır onlarbu yurdun" cümlesiyle nok-
talardım. Bu yıl bir değişiklik yaptım ve "ışığıdır on-
lar bu yurdun" cümlesini, başlık olarak aldım.
Gerçekten, öğretmenlerimiz bu yurdun ışığı. Kimi
zaman, son derece zor koşullarda, "bebelehmizi"
eğitmeye çalışırlar. Cumhuriyetimizin ilk yıllan hariç,
memurlar arasında en çok baskıya uğrayan ve hat-
ta zulüm görenler öğretmenler olmuştur. Kimi zaman,
"toplum önderi" ışlevini üstlenirler.
Gene memurlar arasında, işlerinin gereği, Ata-
türk'ü en çok okuyan ve dile getirenler, öğretmen-
lerdir. Ve bunun getirdiği bir ruh yapısı içinde "hak-
sızlığa karşı çıkmak", "kanunsuzluğa göz yumma-
mak" vb. gibi davranışlar, çoğunlukla öğretmenler-
den gelir. (Elbette bunun çok şanssız istisnalan da
vardır ve bunlar çok göze batar.)
Eğer yannlanmıza umutla bakrnak istiyorsak, öğ-
retmenlerimizi içinde yaşadıkları zor koşullardan
kurtarmamız gerekir. Ama ne olursa olsun.
"Işığıdır onlar bu yurdun..."
Anma
25 Kasım 1995'de
kaybettiaimiz
Aziz Çalışlar'ı
ölümünün beşinci yılında
sevgi ve özlemle anıyoruz.
Ailesi
KOCAELİBİRİNCİ SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1999/988
Davacı tzgaz A.Ş. vekili tarafindan davalılar Ha\
r
va Gü-
müş ve Remzı Gören aleyhıne açılmış olan 126.787.500
TL.lik tazminat davası nedenı ile: Dosya arasında bulunan
20.7.1999 tarihlı hasar tutanağında ımzası bulunan davalı
Remzı Gören'in duruşmaya gelmedığı ve dunışma günü
tebliği ılanen yapıldığı anlaşılmış olmakla, bu kere tutanak-
taki imzanın Davalı Remzı Gören'e ait olup olmadığı yo-
lunda beyanı abnacağmdan dunışma günü olan 23.1.2001
tarihınde saat 9'da mahkememızde hazır bulunması, duruş-
maya gelmedığı takdirde tutanakiaki imzanın kendısıne ait
olduğunu kabul etmiş sayılacağı, istıcvap davetıyesi yenne
kaım olmak üzere ilan olunur Basm: 68406
ADANA ASLİYE itCARET MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1999/1097
Davacı AĞF Sigorta AŞ vekili Av. Necati Törekara tarafından davalılar Sami Tıdun ve Erol Sönmez aleyhine açılan
tazminat davasında, Davalılardan Samı Tıdım adına davetiye tebhğ edilememiş, adresı emnıyetçe de tespit edilemediğin-
den dava dilekçesi ılanen teblığ edilmış olduğundan, bu kere yenileme dilekçesının de ilanen teblığıne karar venlmiş ol-
duğundan, davalmın duruşma günü olan 20.2.2001 günü saat 09.30'da bizzat duruşmada hazır bulunması veya kendisini
bir vekille temsil ettırmesi, aksi takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunarak karar verüeceğı hususu, yenileme di-
lekçesi tebliği yenne geçerli olmak üzere davalı Sami Tıdım adına ilanen tebliğ olunur. 16.11.2000 Basın: 68624