Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 KASIM 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JvLJijJ. LJxt. kultur@cumhuriyet.com.tr 15
GilbertMelville Grosvenor, National Geographic'in Türkçeyayımlanmasından hoşnut
'İstanbul öyküleriyle büyüdüm'
Frederick Siınpich -192 l'de Karaköy, bugûnkü Perşembe Pazan'na doğru.
Kültûr Servisi - Bak Bir Varmış Bir
Yokmuş - İmparatorluktan Cumhuriye-
te tstanbuT fotoğraf sergisiyle tstan-
bul'un, Osmanlı'nın son zamanlanndan
1970'lere uzanan panoramasına ışık tu-
tan National Geographic, nisan ayından
itibaren Doğuş Dergi Grubu bünyesin-
de Türkiye'de yayın yaşamına başhyor.
Türkiye, derginin kendi dilinde yayım-
landığı 21. ülke. Bugün dünyada 11 mil-
yondan fazla abonesı olan dergi, nesnel
gazeteciliğin dûnyadaki öncülerinden.
13 Ocak 1888'de, coğrafyayı sevdir-
mek amacıyla avukat Gardiner Greeoe
Hubbard ve 33 arkadaşının kurduğu Na-
tional Geographic Society, bir süre son-
ra Onlü National Geographic Magazi-
ne'e dönüşecek olan bülteni çıkarmaya
başlarlar. 1898'deHubbard'ınölümüy-
le, mucit Graham Befl demeğin başına
geçer. Istanbul Robert Kolej' in tarih öğ-
retmeni Grosvenor'un Istanbul'da do-
ğan iki oğlundan bin olan Ethvin, Bell'in
yanında derginin yardımcı editörü ola-
rak çalışmaya başlar. Graham Bell,
1899'da başkanlığı 26 yaşındaki Gros-
venor'a bırakır. Bir yıl sonra derginin
üye sayısı 74 bine çıkar. 1912 'de dernek
bir bilim kurulu oluşturarak keşif gezi-
leri ve projeleri fînanse etmeye başlar.
1955'te Grosvenor, yerini oğlu MerviDe
BellGrosvenor'a. o da 1967'de oğlu Gfl-
bert Mervilk Grosvenor'a bıralor. Dün-
yanın hemen hemen bütûn ülkelerinde
satılan dergi, Ingilizce dışındaki ilk ba-
sımını 1995'te Japonya'da yaptı. Dergi
bugün Ispanyolca, Italyanca, Yunanca,
îbranice, Norveççe gibi pek çok dilde ya-
yımlanıyor.
National Graphic'in kuruculanndân
'oğruluk, National Geographic'in değişmeyen en
yaşamsal özelliği. Kurulduğu günden beri, teknoloji
elverdiğince en yüksek baskı ve fotoğraf kalitesine ulaşmaya
çalıştı. Her zaman doğru, belgelere dayalı, tartışmasız gerçekler
üzerine kurulu oldu. Dergi, Türkçe olarak da özgünlüğünü
koruyacak ve yüzde 15'lik bir kısmı Türkiye'ye özel olacak.'
Gilbert Grosvenor'ın torunu, aynı za-
manda National Geographic'in yönetim
kurulu başkanı olan Gilbert Melville
Grosvenor, bu birlikteliği duyurabilmek
içinlstanbul'daydı. Grosvenor'la, ailesi-
ne özel bir bölümün de yer aldığı Nati-
onal Geographic'in fotoğrafianyla düzen-
lenen 'tmparatorluk'tan Cumhuriyete
İstanbuTun sergı mekânında konuştuk:
Atilla Atalay'a göre mesajı olmayan bir mizah türünden söz edilemez
// süahlardan birVengüçl
METtNHAKYERt
Memleketın sayıb mizah yazarianndan bin, Ariz
Nesin'in "Benden sonraovar" diye tanımladığı Afi-
te Atatay'ın 11. kıtabı 'HayaBer Kâhyası' bugün-
lerde elden ele dolaşıyor. Atalay, kendisi için dede-
ğişik sayüabüecek anlatım tekniklerini kullandı-
ğını söylüyor 'HayaDer Kâhyası'nda. Biraz özya-
şamöyküsei, çokça mizah ve lezzetli bir anlatun bi-
çimi. Atalay'a 11. kitap bahanesiyle mizahın ve mi-
zah dergiciliğinin yazgısma ilişkin sorular da sor-
duk.
- Mizah dergSerinin sayılan hem azaklı hem de
okurtannı önemh' ölçdde yitirdi.Tek partiK dönem
gibi, neredeyse Leman'la tek dergfli bir dönem ya-
şaıuyor. Neden böyie oldu?
ATtLLA ATALAY - Yaygın tirajh mizah dergi-
lerinin azalması hiç de iyıye işaret değil. Çünkü mi-
zah dergileri, öteden beri haftalık ya da aylık birer
yayın organı olmanın dışında okul niteliği taşıyan
kurumlar. Şu anda yazılı ve elektronik basında us-
ta işi mizah yapan birçok insan bu dergilerdeki us-
ta-çırak iîişkısmden yetişme. Geçmişte de Aziz
Nesin. Rıfat Dgaz. Turhan Sdçuk, AH Ulvi, Semih
Bafcıoğhı, AHan Erbulak, Snavi Süalp, Ismet Çe-
likgibi birçok büyük usta aym dergilerin çatısı al-
tında, hatta çoğu zaman bırlikte çalışmışlar. Bu
anlamda mizah dergilerinin kapanması ya da sa-
yılannm azalması çok büyük bir kayıp...
- Bu. tophunsal açıdan da ohımsuz bir şey değil
mi?
ATALAY - Tophımdaki sosyal dmamiklerde de
olumsuz bir değişime işaret ediyor tabii. Bunca çe-
te ve hortum hadisesiyle programlan birbirinin ay-
ntsı sıyasi partüerin arasında adamakılh sıkı birmu-
halefetin yapılabileceğı platfomılar azahyor diye
düşünüyorum. Oysa mizah tam da böyle dönem-
lerde yaygınlaşıp ağırhğmı arttınr. Bu durumda
hayatm heralaıunda mizahm gücünü kullanarak mu-
halefet yapan çok daha fazla dergi olması gereki-
yoroysa.
-Karikatürcümüz boL ama Türkrıe'de mizah ya-
zan borsasmda sıkmüsı var gibL Ne oldu? Neden
mizah yazan çıkmryor arbk?
ATALAY-Ashnda bu anlam da gerçekten müm-
bit topraklar üzerinde yaşıyoruz. Ama mizah ya-
zariığı şündınin gözde mesleklerinden değil gali-
ba. Çoğu genç arkadaşım, zekâ pırıltılannı uzun
ve oldukça zahmetli bir yol yerine chat ortamla-
nndaki gelgeç muhabbetlere saçmayı yeğliyor. Bir
ara, dırekt 'sitendapçı" olarak hem servete kavuş-
mayı hem de sitendapçılarla çıkan manken kızlar-
dan nasibini abnayı hayal ederek haldırhaldır ken-
dilerine tekst yazan insanlar vardı. Ama onlann mi-
zahla uğraşmak, yazıyla derdini anlatmak gibi bir
dertleri olmadığından kâğıt kalemle olan serüven-
leri kısa sürdü tabii. Bir de 'yazar öğütme malrine-
â' gibi çalışan televizyonlar var elbette. Mizah der-
*3iirden türküye,
gazetecilikten
bilim adamlığına
birçok alandaki
anlam
kaymasından
mizah da kendi
payına düşeni
aldı.
arunumuz
gençliğinin
kendilerine ait bir
mizah anlayışına
henüz sahip
olmadığını
düşünüyorum.
gileri birer ikişerkapanıp mevcutlan da ekonomik
çıkmazlarlaboğuştuğu için. ashnda çok iyi mizah
yazan olabilecek birçok insan doğrudan televizyon-
larda çalışmaya başlıyor. Ama yazılan her şey te-
levizyon yöneticileri ve yapmvcılar tarafindan ıs-
rarla vasatm alnna çekildiğinden söz konusu me-
tinler mizahın büyüsünü yitirip sıradan tekstler ha-
line geliyor. Sonuçta ortaya Ferhan Şensoy'un de-
yişiyle "Aptallara güzel gelen tetevizyon dizüeri",
bunlan yazmak zorunda kalan mutsuz "metin ya-
zarfan" çıkıyor.
'Mesaj kaygısız' mizah çeşidi
-Türkiye de,baştabankalarolmakûzere her şe-
yin içj boşaltdıyor ya. Mizahm da içi boşarakh mi
ATALAY- Şiirden türküye, gazeteciükten bilim
adamlığına birçok alandaki anlam kaymasından
mizah da kendi payına düşeni aldı tabii. Şu sıra bir-
takım magazin programlannda şarkıcı futbolcu
manken nüfusuyla program sunuculan arasında
geçen sözde komik diyaloglar ya da eğlendirici
reklam spotlan ve bazı DJ-VJ muhabbetlerinden
yola çıkarak 'yaşadığıııuzdönemedair yeniveyay-
gm bir mizah anlayışı vardır, o da şudur' demek
mümkün değil. Bunlar. kolay tanımlanamayacak
başka türden rahatsızlıklar. Ama moda deyişle i
mt-
saj kaygısız' bir mizah çeşidinden elbette söz edi-
lebılir. Bu hamaset cennetınde 'mesaj vereyhn de
aDaş alayım' cinsinden o kadar çok cümle kurulu-
yor ki, bu durum evvel ezel mizahın konulan ara-
sındadır. Fakat son tahlilde mesajı olmayan bir mi-
zah türünden söz edilemez. En absürd mizah bile
ashndaklasikdramatik yapmın ne denli epriyip yıp-
ranabildiğini gösteren bir eğretilemedir. Mizah,
doğası gereği, 'ohnasıgereken şudur' cümlesira hep
sorgular. Şimdilerde bunu, 'zort' dedün mizah ol-
du diye algılayanlar da yok değil.
- Kuşaklar arasında mizah anlayışında farkhlık-
larvar kuşkusuz. Bugünün e-mail gençliği nasd ba-
kıyor mizaha?
ATALAY- Gençlik, insan yaşamının henüz tam
'hayatgaflesi'ne dahnadığı, dolayısıyla hayatla da-
ha fazla hesaplaşıp muhalıf olduğu bir dönem. Mi-
zah da yaşamla hesaplaşırken kullanılabilecek en
güçlü silahlardan biri. Ama günümüz gençliğinin
bu anlamdakendilerine ait birmizah anlayışınahe-
nüz sahip olmadığını düşünüyorum. Dergileri bir
kenara bmîkacak olursak kendilerini daha rahat
hissettikleri sanal ortamlarda ya arak Amerikan
esprileri ya da din, cinsellik gibi tabu sayılabile-
cek konularda sadece yasağı kıyısından delen sığ
esprilerle iletişim kuruyorlar. Çok kanalh televiz-
yonıın an yıl, internetin birkaç yıllık bir geçmişi
olduğu düşünülecek olursa bu şaşkınhğın gelip
geçici olduğu söylenebilir. Şu anda yok. ama ben-
ce çok yakm bir tarihte gençler bu dönemle birlik-
te anılacak bir mizah anlayışı geliştirecekler. Çün-
kü arük zamanı geldi. Tüm bu olup bitenler ara-
sında bardak usulca doldu ve kaçınılmaz olarak bu
döneminmizahçılan da çıkıp yepyeni bir şeylersöy-
leyecekler.
• • •
'\Jç Kııruşluk Opera
9
Izmit'te
Knltfir Servisi - Üç yılı geri-
de bırakan Izmit Büyükşehir
Beledıyesi Tiyatrosu bu sezon
Bertoh Brecht'ın 'ÜçKuruşhık
Opera'sı ıle ızleyıci karşısm-
da.
Malcolm Keith Kay'in yö-
nettiği müzikal oyunda Tardu
Flordun, Engin BenlL Esra Be-
zen Bilgin, Betül Çobanoğlu,
Ahmet Yaşar Özveri, Eylem
Tannver SÖkmener, Mehmet
Çevik, Aydın Sigah, FundaÖ-
han, Veysel Berikan, Meltem
Ozsavaş, MeUh DüzenlL Banş
Falay, Ibrahim Şendoğan, Zeti-
haÇetinkaya,ŞafakKarali, Ser-
hat Tulumluer, Lfuk Aşar, Ta-
nk Keskiner, Ebru Kara, Aysel
Yümazve Mehmet Serimerrol
alıyor. Yücel Erten'in çevirisi
ve TüKn Ceylan'uı dramaturji-
sıyle sahnelenen oyunun mü-
ziklen Ahnan asılh Amerikan
bestecı Kurt VVefll'e ait.
Tiyatronun repertuvannda bu
yıl aynca, Yücel Erten'in sah-
neleyeceğı Güngör Dümen'ın
'DefiDumrul've DanielSouli-
er'nin sahneye uyarlayacağı
Moüere'in 'DonJuan' adlı oyun-
lanmn yanı sıra genç yazar As-
hhan Ünlü'nün 'Şahmeran' ad-
lı gölge oyunu da yer alıyor.
'Üç KuruşhıkOpera' 1-2-3 ve
8-9-10 Aralıksaat 20.00de Sü-
leyman Demirel Kültür Mer-
kezi'nde izlenebilir.
(Tel- 311 59 00) Brecht'm müzikal oyununu Malcolm Keith Kay yönetiyor.
-Yüz yıh aşkm bir sfiredir yayunlanan
National Geographic Magaane'in fefae-
fesini ve bugüne kadar \ arlığını nasd ko-
ruduğunu anlatabilir misiniz?
GİLBERT GROSVENOR-Dergi ku-
rulduğundan beri en önemli misyonu
coğrafi bilginin ve eğıtimin geliştiril-
mesi üzerine kuruluydu. Bugün de aynı
misyon geçerlidir. Amaç değişmedi, ama
bu işi yapma şeklimiz oldukça değişti.
Doğruluk başmdan beri temel prensibi-
mizdi. Bu da National Geographic'in de-
ğişmeyen en yaşamsal özelliği. Kuruldu-
ğu günden beri teknoloji elverdiğince en
yüksek baskı ve fotoğraf kalitesine ulaş-
maya çalıştı. Bu arada profesyonel coğ-
rafya uzmanlığının ötesinde, geniş halk
kitlelerine de coğrafyayı sevdirmeye ça-
hştı.
'Detaylara bile önem verdik'
- Dergi, özgünlüğünü ve temel pren-
siplerini korurken bugüne hangi yeniMk-
terieulaşb?
GROS\TJVOR - En önemli misyonü-
muz, fotoğraf sanatınm ve teknolojisinin
gelişmesine yapöğımız katkıdır. Ilk su-
altı fotoğraflanm, dünyamn ilk ada fo-
toğraflarım, ilkrenkh fotoğraflan -ki bir
kısmı elle tuşe edilmiştir- biz yayımla-
dık. 35 mm'lik Kodachrome fıhnlerini
ve Leica fotoğraf makinelerini ilk biz
kullandık. Bu da fotoğrafçıhğa büyük
bir hareket özgürlügü kazandırdı ve yay-
gınlık kazanmasını sağladı.
Havacılık tarihinde de önemli bir im-
zamızvar. 1934'tebalonladünyanınyu-
varlaklığmı tespit eden ve uzaya giden ilk
astronotlann fotoğraf çekımıni de Nati-
onal Geographic yapmıştır. Tüm bunla-
n sürekli çalışarak ve araştırarak başar-
dık.
- Derginin evrenseDeşmesini sağlayan
bu unsurlann yanı sıra iuzh bir geh^ÖB
çizgisi görülüyor.
GROSVENOR - Dergi, her zaman
doğru, belgelere dayalı, tartışmasız ger-
çekler üzerine kurulu oldu. Bu anlamda
insanlan yönlendirmeye çalışmadık. Der-
ginin rotasını tartışma alanlanna da yö-
nelttık. Kimyasal kırlenme, nükleer güç,
yasadışı hayvan ticareti ve insanın evri-
mi gibi konular dergide ele alınmayabaş-
ladı. Okullar, eğitim merkezleri doğru
haber ahnalıdır. Derginin okullarda oku-
tulmasmın nedeni de budur. Biz bugüne
kadar çok küçük detaylara bile fazlasıy-
la önem verdiğimiz için başanlı olabü-
dik
'Ailemin İstanbuPIa bağları var^
-Derginin Türkiye ayağında nasıl fark-
bhklar olacak?
GROSVENOR-Dergi, Türkçe olarak
da özgünlüğünü koruyacak. National Ge-
ographic Türkiye'de oldukça deneyimli
bir ekip tarafindan oluşturuluyor. Bütün
dünya ülkelerinde eşzamanda ve aym
içerikle yaymılamyor, bu özelliğiyle de
diğer lisanslı dergilerden farklılaşıyor.
Bunun yamnda yüzde 15'lik bir kısmı ise
Türkiye'ye özel olacak.
- Türkiye'ye olan bu ilginin nedeni ne-
dir?
GROSVENOR-Birincisi, aileminbu-
rayla bağlan var. Dedem 23 yıl Istan-
bul'da tarih öğretmenliği yaptı, ondan
pek çok Konstantinopolis hikâyesi din-
leyerek büyüdüm.
- Sergj kapsammda aflenize aynlan kıs-
ma, yani kendi özel tarihinize dair nekr
hissettiniz?
GROSVENOR - öncelikle bir kente
90 yıl boyunca bakabihnek noktasında
olmaktan etkilendim. tkincisi, ilk dö-
nemlerdeki fotoğrafçılann çoğunu tam-
yorum, onlann fotoğraflanm görmüş ol-
dum, onlann mesleksel gelişim çizgisin-
deki ilerlemeyi gördüm. Ve zaman içe-
risinde fotoğraf tekniği ve kalitesindeki
değişimi gözlemledim. Sergi kapsammı
20. yüzyılm tamamına yayılan bir arşiv
sergisine dönüştürebilmek bundan son-
raki amacımız olmalı. Bu fotoğraflarda
modern bir kent olarak tstanbul'un ola-
ğanüstü değişimıni gözlemlıyorum.
Bu yıl seklzlnclsl düzenlenlyor
Yılın Genç Müzisyeni
Yanşması
Kültûr Servisi - The
Bntısh Council'in 'Yıhn
Genç Müzisyeni Yanşma-
sı' bu yıl sekizinci kez
düzenleniyor. Çoksesli
müziğin tanıtmıı ve genç
müzisyenlerin destekİen-
mesi amacıyla, her yıl
farklı bir enstrüman ka-
tegorisinde düzenlenen
yanşma bu yıl Tahta Üf-
lemeh Çalgılar (flüt, obua,
klarnet, fagot) dalında
gerçekleşecek.
Yanşmanın birincilik
ödülü, tngiltere'de bir yıl
müzik eğitimi; ikincilik
ödülü 3 ay eğitim ve üçün-
cülük ödülü, yine tngilte-
re'de 2 hafta müzık kur-
su olarak belirlendi. Ödü-
le değer görülen katılım-
cılar, Manchester kentin-
dekı Royal Northern Col-
kge of Music'de eğitim
görecek.
Yanşma, 27 Mart 1976
tarihinden sonra doğmuş
tüm Türk bestecilere açık.
Yanşmacılar yapıtlanm
engeç 11 Mart 2001 ta-
rihinde saat 17.30'a kadar
yanşma sekreterliğine tes-
lim edebilecekler. Finale
kalan 5 yapıt, Bilkent
Senfoni Orkestrası tara-
findan 27 Mart 2001 ta-
rihinde halka açıkbirkon-
serde sunulacak; sonuç-
lar konser sonrasında jü-
ri tarafindan açıklanacak.
Ûdül kazanan yanşma-
cılar ödüllerini 31 Mart
2002 tarihine dek kullan-
mak zorunda.
Yanşma jürisi ıse Gûl-
şen Tatu, Cem Mansur,
Taşkın Oray, Mahir Ça-
karve JamesGourley'den
(Royaf Northern Colle-
ge of Music) oluşauyor.
ilk gösterim yarın Adana'da
Teepolykus' topluluğu
Türkiye turnesinde
Kültür Servisi - The
British Council'm davet-
lisi olarak Türkiye'ye ge-
lecek olan ReeporykusTi-
yatro Topluluğu 26 Ka-
sım-8 Aralık tarihlen ara-
sında 'Eşeği Sal Gitsin'
adlı oyunla birturne ger-
çekleştiriyor.
Mick Barnfather'in
yönettiği oyunda, hayali
bir ülkenin gizli ajanı olan
Yüzbaşı Santve adamla-
nna, 'şüpheh'' olduğun-
dan şüphelenilenbir ada-
mı yakalama görevi ve-
rihnesiyle, 3 ajanın başa-
nyla tamamladıklan bu
görevi, seyirciler için ay-
rmtılı bir şekilde tekrar
canlandırmalan konu edi-
liyor. Kaçaklar, gizli bir
konu, kılık değiştirme-
ler, bir yüzbaşı ve yaban-
cı bayraklar... Oyunda,
aynca güldürü ve şarkı-
lar da var. takma sakal-
lar ve koyunlar da... Sa-
dece eşek yok.
1993 'te Bim Masonta-
rafindan kurulan Pe-
epolykus (People-Like-
Us: Bizim Gibi însanlar)
Tiyatro Topluluğu'nun
oyuncu kadrosu John
Nichoison, David Santve
Javier Marzan'dan oluşu-
yor. Sözlü komedı, gül-
dürü ve hokkabazlık ka-
nşımı gösterileri ve özel-
likle görsel yaraücılıkta-
ki başanlan ile iyi eleş-
ririler alan topluluk, ge-
çen yıl içerisinde Avru-
pa'dan Uzakdoğu'ya ka-
dar toplam 6 ülkede 40
şehri kapsayan turnelere
çıktı.
Edinburgh Uluslara-
rası Festivah' ve Londra
Uhıslararası Mim Festi-
vaü'nde de yer alan top-
luluğun 19%'dan beri ya-
rattığı gösteriler arasmda
Let the Donkey Go', 'I
Am ACoffee' ve 'Horses
for Courses' yer alıyor.
Topluluğun turne prog-
ramı ise şöyle: Topluluk,
26 Kasım'da saat 20.00'de
Adana Devlet Tiyatro-
su'nda, 28 Kasım'da saat
20.30'da Antarya Devlet
Tiyatrosunda, 30 Ka-
smı'da saat 20.00'de tz-
mir Devlet Tiyatrosu Ko-
nak Sahnesi'nde, 2 Ara-
lık'ta saat 20.00'de Istan-
bul De\ktTryatrosu Tak-
shn Sahnesi'nde, 4 Ara-
hk'ta 20.30'da BursaTay-
yareKültürMerkezi'nde,
5 Aralık'ta saat 20.00'de
Eskişehir Anadolu Üni-
versitesi'nde, 7 Aralık'ta
saat 18.00'de ve 8 Ara-
hk'tasaatn.OO'deODTÜ
Kültür ve Kongre Mer-
kezi'nde seyirciyle bulu-
şuyor.
BUGUN
• DULCtNEA'da saat 23.00te Vmce VVatson'ın
konseri izlenebilir. (245 10 39)
• BABYLON'da saat 23.00'te 'GregOsby
Quintet' konseri gerçekleşecek. (292 73 68)
• BtLGİÜNtVERStTESİ'nde saat 14.00'te 'IL
Amerikan Avangard FUmleri Haftası' kapsammda
Amv Greenfield'in kısa metrajh filmleri
gösierilecek. (216 22 22)
• tŞSANAT'ta saat 19.30'da Vıktoria
MuDova'nm Juhan Joseph'in piyanosu eşliğinde
'Through The Looking Glass' başlıklı konseri
izlenebilir/3iö 00 00)
• CEMAL REŞİT REY'de saat 19.30'da
Panebianco & Del Monaco Gitar Ikflisi'nin
konseri geı-çcklı.şcc^k. (232 9S 30;