18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 KAS1M 2000 CUMARTESJ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türk toplumunun sopunları • ANKARA (Cumhııriyet Börosu) - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, irtica, bölücülûk ve çıkar amaçlı suç örgütlerinin Tûrk toplumunun başındaJa 3 bela olduğunu söyledi. Ankara Kavaklıdere Lions Kulübü'nûn 10. Olağan Toplantısı'na katılan Savaş, bazı kesimlerin çağdaşlık ve batılılaşma adına toplumu Atatûrk'ûn çizdiği yoldan saptırmaya çalıştıklannı ifade ederek, bu kesimlerin getirdiği önerilerin Türkiye'yi AB'ye taşımayacağını belirtti. Tûrk Hukuk Kurumu Başkanı Yekta Güngör Özden de yapüğı konuşmada, Tann'nın Türk ulusuna en büyük armağanının Atatürk olduğunu söyledi. MÜ Hastanesi'nde protesto • İstanbul Haber Servisi -MÜ Hastanesi'nde hizmetli olarak çalışan yaklaşık 50 kişi, hastane bahçesinde oturma eylemi yaparak 5 kişinin işten çıkanlmasını protesto ettı. Grup adına basın açıklaması yapan Tez- Koop îş Sendikası 2 No'lu Şube Başkanı Hulusi Oğulcan, Gastroenteroloji Enstitüsü'nde çalışan 5 kişinin "toplusözleşmeye aykın bir şekilde işten atıldığını" vurguladı. Savunma bütçesi (ANKARA (Cmnhuriyet Bûrosu)- Milli Savunma Bakanlığı'nın2001 yılı bütçesine ilişkin görüşmelerde Genelkurmay Başkanlığı'nca hazırlanan belgeler nedenıyle "ordunun siyasete müdahalesi" tartışıldı. Milli Savunma Bakanlığı'nın 5 katrilyon 126 trilyon 585 milyar liraük2001 yılı bütçesi, dün TBMM Plan-Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmelerin ardından kabul edildi. Denktaş İstanbuTda • İstanbul Haber Servisi - Ankara'daki temaslannı tamamlayan KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, özel uçakla istanbul'a geldi. Denktaş, KKTC'nin 17. kuruluş yıldönümü nedeniyle Türk Rotary tarafindan Caddebostan Büyük Kulüp'te düzenlenen sempozyum ve kutlama etkinliğine katıldı. Düzettme • İstanbul Haber Servisi - Gazetemızın 24 Kasım 2000 tarihli sayısuıda "Yangında sabotaj kuşkusu" başlığıyla yayımlanan haberde ölen kişilerin adında kanşıklık olmuştur. Çerkezköy'den arayan Ali Rıza Acar, haberde yangında ölen kızı Nazlı Acar'ın 4 aylık hamile olduğu ifadelerinin yer aldığını belirterek "Kızım bekârdı ve hamile değildir. Hamile olan, soyadını bilmediğim ve evli olan Nazmiye adlı kadındı. Düzeltilmesini rica ederim" dedi. Düzeltir, özür dileriz. Sezer'inyetkisi hsıtlanıyor• Hükümetin tasansı Cumhurbaşkanı'- nınkamudaki ağırlığına aşm derecede sınırlama getirmesi ve anayasaya aykın yönleriyle tartışılıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Cumhurbaşkanının atama yetkilerini sı- rurlayan tasan, önemli makamlar ile de- netim organlannı Çankaya Köşkü'nün et- ki alanından uzaklastırması ve anayasa- ya aykın yönleriyle tartışma yarattı. TB- MM Anayasa Komisyonu üyeleri, düzen- lemenin anayasanın 104. maddesindeki hükümlere aykınlık içerdiğine dikkat çe- kerken Anayasa Mahkemesi'nin benzer bir yasaya 1993 yılında verdiği iptal ka- ran da iktidar tarafindan dikkate alınma- dı. ANAP'lı Anayasa Komisyonu üyesi Işm Çdebi, cumhurbaşkanının devreden çıkanlması sonucu kamü yönetiminde yozlaşma ve yolsuzluğun egemen olabi- leceğini belirterek "Şeffaihk ve açıkhğı sağtemamız gerekirken Cumhurbaşka- nı'nın yetkilerini tarbşan aıriayışı kınıyo- rum"dedi. Cumhurbaşkanının atama yetkisini 9 makamla sınırlı tutan tasan; Emniyet Ge- nel Müdûrü, Gelirler Genel Müdürü, tef- tiş kurullan, müfettişler gibi önemli ma- kamlan başbakarun, il emniyet müdürle- ri gibi tartışmah atamalan bakanlann onayına bırakması nedeniyle "kutasrye- tifik" gerekçesinin ötesinde hûkûmler içeriyor. Anayasa Mahkemesi kararının dikka- te alınmaması tarUşmanın diğer ayağını oluştunıyor. Anayasa Mahkemesi, eski Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın Hâkim- ler ve Savcüar Yüksek Kurulu'na ilişkin atama yetkisini sınırlayan yasa halr|nn<fa 27 Nisan 1993 tarihinde verdiği iptal ka- rannda "yüksek bürokratlann cumhur- başkanınm maasaa içeren kiari bir ta- sarrufla atanabüeceğini'' hükmetmişti. Sanıklar Özmen ve Yüksel, 'derin devlet' gerekçesine sığınarak iddialan reddetti UMUT davası dosyaları birleştirüdiANKARA(Cumhuri>etBûrosu)-Ga- zetemiz yazarlan Uğur Mumcu ile Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı suikastlannın da aralannda bulunduğu 22 olaya ilişkin açılan davannı geçen 4 oturumunda ko- nuşmayan Ferfaan Özmen ve Necdet Yüksel, savunmalannda "derin devlet'' gerekçesine sığınarak iddialan reddetti. Müdahıl Güldal Mumcu, eşi Uğur Mumcu'nun suskun ve korkaklar gibi bin kez değil, bir kez öldüğûnü vurgula- dı. Kışlalı suıkastı nedeniyle yargılanan Rüştü Aytufan'ın davasıyla 17 sanığın yargılandığı ilk UMUT davası birleşti- rildi. Kışlalı ve Prof. Dr. Yuda Yürüm su- ikastlanna katüdıklan belirtilen, arala- nnda Rüştü Aytufan'ın da bulunduğu 4 sanığın yargılanmasuıa, Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) devam edildi. Kışlalı'nın aracı- na bombayı yerleştirdiği belirtilen Rüş- tü Aytufan savunmasında, kendisine em- niyette işkence yapıldığını öne sûrerek tüm ifadelerini reddetti. Aytufan'm tran'a turistik gezi amaçlı gittiğini söy- lemesı üzenne Eken, "tran'aniyebuka- dar ilgi gösteriyorsun da Kanarya Ada- lan'na gitmiyorsunyadaKıbns'agitmi- yorsun?" diye çıkıştı. Savcı Hamza Ke- Roth Diyarbakır'da 'însan haklan evrenseldir' DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bûrosu) - Almanya Federal Meclisi Insan Haklan ve Insani Yardım Komisyonu Başkanı Claudia Roth, insan haklan konusunda eleştiri yapmanın o ülkenin içişlerine kanşmak anlamına gelmediğini belirterek "İnsan haklan evrenseldir. Eleştm bir ctostiuk hizmetidir" dedi. Claudia Roth ve beraberindeki 6 milletvekili, Dedeman Oteli'nde çeşitli sıyası partderin Diyarbakır il ve merkez ilçe başkanlanyla görüştü. Basına açüc yapılan görüşmede Roth, bölgenin yeniden yapılanması ve geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Diyarbakır"ın bölgenin merkezi olduğunu ifade eden Roth şöyle konuştu: "Almanya ve Avrupa'nın kalkmma yardımlannı ne şekilde kuİlanabinriz, bunu tarbşmamız lazım. Bu konuda görüşlerinizi almak amaoyla görüşmek istedim. 20 yıldan beridir bölgede yaşanan bir gerçek var. Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ile aynnbh bir görüşme yapök. Mesut Ydmaz'ın vurguladığı gibi insan haklan konusundaki çabalar evrenseldir. İnsan haklan konusunda eleştiri yapmak, o ûJkenm içişlerine kanşmak iifilamına gelmez. Bu bir dosdukhizmetidir. Hûkümetimiz ve pariamentomuzun eUndeki kaynaklaıia, bu bölgede tekrar banşçü bir yaşam, demokrasi ve istikrar için çaba göstermeyi arzu ediyoruz. Türkrve'nin AB'ye girmesini istiyoruz. AB içinde de Tûrkiye'nin ûye ohnasmı istemeyen güçler olabüir. Ama biz istiyoruz. Zannedersem Türldye AB'ye üye olacaknr." -mr. Korkmaz Yiğit, kardeşi Gfirbûz Yiğit ile avukat Rıfat Saban, dün tstanbul DGM'de ifade verdl Korkmaz Yiğitifade verdi tstanbul Haber Servisi - Sü- merbank'a ilişkin soruşturma kapsamtnda ifadelen alınması kararlaşnnlan 40 kişi arasında bulunan, Bank Ekspres'in eski sahıbi Korkmaz Yiğit, kardeşi GürbüzYigh ile avukat Rıfot Sa- ban, İstanbul DGM 'de ifade ver- di. tşadamı Yaşar KeçeM ise ifa- de vermek üzere geldiği DGM'de gözal- nna alındı Aynı soruşturma kap- samında, gıyabi tutuklama kara- nyla aranırken 3 ra transferinin olmadığını söy- ledi. Bu arada, Yığit'in kardeşi Gürbüz Yiğit ile avukat Rıfat Sa- ban'ın da aynı soruşturma kap- samında ifadelen alındı. Sümerbank soruşturması kap- samında ifadelen aİınacak40 ki- şi arasında yer alan işadamı Ya- şar Keçeü de saat 15.00 sırala- nnda DGM'ye gelerek, soruş- merbank'tan alınan 5 miryon do- larhk kredi olayına ilişkin sorgu- lanacagı öğrenildi. Sümerbank soruşturması kapsamında önce- ki gün de Özel Şimşek Okulla- n'nın sahibi Ahmet Şimşek ile Esbank'm eski sahibi Yavuz Zeytinoğra, İstanbul DGM Cumhuriyet Savcıhğı'nda ifade vermişti. Sümerbank soruştur- ması kapsa- • Bank Ekspres'in eski sahibi Korkmaz Yiğit, DGM'den aynlırken Kanal 6 televizyonu'nun satışıyla ilgili ifade verdiğini belirterek. Sûmerbank'la hiçbir para transferinin olmadığını söyledi. gün önce yakalanan bankamn eski genel tnûdûrü Cengiz Biçer de DGM'de tutuklandı. İstanbul DGM'ye dün sabah saat 09.20 sıralannda gelen Korkmaz Yiğit'in ıfadesi, soruş- turmayı yüriiten Cumhuriyet Savcısı Ercan Cengiz tarafindan ahndı. Yiğit, DGM'den aynlır- ken, Kanal 6 Televizyonu'nun satışıyla ilgili ifade verdiğini be- lirterek, Sümerbank'la hiçbir pa- turmayı yüriiten savcı Ercan Cengiz'in yanına çıktı. Ancak Ercan Cengiz, Keçeli'nin polis tarafindan sorgulanması gerekti- ğini belirterek Keçeli'yi sorgu- lamadı. Cengiz, daha sonra Ke- çeli'nin gözalnna alınması için DGM'ye Mali Şube Müdürlü- ğü'nden bir ekip çağırdı. DGM'ye saat 16.20 sıralannda gelen mali polis ekibi, Keçeli'yi gözaltına aldı. Keçeli'nin, Sü- bulundugu 34 kişi daha ifade ve- recek. Aynı soruşturmada DGM'ce hakkında gıyabi tutuk- lama karan çıkanlan ve 3 gün önce yakalanan Cengiz Biçer, Mali Şube Müdürlüğü'ndeki sorgusunun tamamlanmasının ardından DGM'ye sevk edildi. îstanbul Nöbetçi 1 Nolu DGM'de gıyabi tutukluhığu vi- cahiye çevirilen Biçer cezaevine konuldu. leş'in istemi doğrultusunda 17 sanıklı 1. UMUT Davası ile Aytufan'ın dava dos- yasının, "örgüt ve olaylann aynı oluşu" nedeniyle birleştirilmesine karar verildi. Mumcu, Kışlalı, Prof. Muammer Ak- soy ve Doç. Dr. Bahriye Üçok'un öldü- rülmesi olayını da kapsayan dava, dün öğleden sonra görüldü. Oturuma, samk ve müdahil avukatlaruun yanı sıra mü- dahiller Ceyhan Mumcu, Beyhan Gür- son ve Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu katıldı. Daha öncekı 4 oturum- da savunma yapmayan özmen, savunmasını yap- tı. özmen savunmasmda, emniyetin hazırladığı bir senaryoda kendisuun yok- edici olarak göstenldığini belirterek "Ben gerçek kahnunan değüun, sanal kahnunanım. Suçsuzhı- ğumu, derin ve büyük bir senary-onun kurbanı seçik- diğimi havtarmak istiyo- rum" diye konuştu. Suikastlardaki ikinci isim olduğu belirtilen Necdet Yüksel de öz- men'in savunmasına ben- zer savunma yaparak id- dialan reddetti. Güldal Mumcu, görgü- ye dayalı bildiklerini, da- ha önce DGM Savcısı ÜV- kü Çoşkun'a, TBMM'de kurulan araşnrma komis- yonlanna açıkladığını söyledi. Mumcu, eşinin suskun ve korkaklar gibi bin kez değü, bir kez öldü- ğûnü vurgulayarak a Top- hunumuz Uğur Mum- cu'nun düşüncelerini, öz- gürtükvebağıınsıznkaşkı- nı unutmadı, unutmaya- cak da" dedi. Mumcu, "Çağlar boyunca aydm- Unma yolunda üerleyen- ler, yok edümeye çahşüsa ve hatta yok edilseier bfle, çağdaşlannın özverfli,kor- knsuz ve ydmaz çabalan sonucunda daima kazan- mışlar, onlan engeUemek isteyen güçler ise sonunda tarih önünde gün ışığına çıkanhnış w pıahkiîm nU muşlanhr" diye konuştu. Mahkeme Başkanı Eken, itirafçı Abdülaziz Tunç'un talimatla ifadesi- nin alınmasına, Ceyhan Mumcu'nun soruşturma- nın genişletilmesi istemi- nin gelecek duruşmada değerlendirihnesine karar verildiğini açıklayarak du- ruşmayı erteledi. mmda, arala- nnda înter- bank J ın eski sahibi Cırit Çağlar'ın da IRMIKI AYDIN ENGÎN aengin(S doruk.nettr. Dipnot Başlıktan anlaşılmı- yor. Ama ben baştan söyleye- yim. Avrupa Birliği'nin yol ha- ritası diye önümüze sürdüğü belgede Kıbns ve Ege soaın- lannın yer alması üstüne bir yazı okuyacaksınız. Ama fazla ciddiye almayın. Dış politikanın çetrefıl soaınla- n üstüne çetrefil bilgiler gerek- tiren bir yazı döktürmek kim, ben kim? Zaten ben böyle bir konu üstüne yazmak filan da istemiyorum. Ben aslında... Anladınız. Ben aslında, bir kez daha, sürüp giden ölüm oruçlarını, dört gün önce başlayan ölme- ye yatmış delikanlılan ve genç kadınları yazmak istiyorum. Yalnızca bu konuyu yazmak istiyorum. Beş gün önceki Tır- mık"\n sonundaki cümleyi ha bire yinelemek istiyorum. Anımsadınız mı o cümleyi? -... ölüme yatan yurttaşlara karşı suskuniuk duvariannın ardına saklanılamaz. Bir çö- zûm vardır. Mutlaka vardır. Ölümden 'daha iyi bir çözüm' mutlaka vardır. Çözüm Görüşmeyle Bulunur Bu cümleyi durmadan yine- lemek istiyorum. Ta ki... "öyleyse Ege ve Kıbns so- runu nerden çıktı, ne ilgisi var" diye soranlara yanıt: Var. • * • Meslektaşımız Mithat Be- reket, önceki gün NTV'de, In- giltere'nin eski dışişleri bakan- lanndan Malcolm Rifkind ve CHP'nin onursal başkanı Er- dal Inönü ile kısa söyleşiler yaptı. Kıbns ve Ege sorunlannın Tûrkiye'nin yol haritasına da- hil edilmesinin nedenlerini ve olası sonuçlannı sordu. Avru- pa Birliği'nin neden bu iki so- runa çözüm bulunması için ıs- rar ettiğinı açıklamalannı iste- di. Diplomasi labirentlerinde kaybolmadan dolanmaya alışkın politikacı Malcolm Ris- kind, "Ingiliz serinkanlılığı" ile yanıtladı: - Ne var bunda? Avrupa Birliği daha önce de Macaris- tan ile Romanya arasındaki benzeri bir sınır anlaşmazlığı- nın görüşmeleryoluyla çözül- mesini istemişti ve iyi etmişti. Çünkü sorun banşçıl yoldan bir çözûme ulaştı. Bu ilk bakışta suya sabuna dokunmadan soruyu geçişti- rirgibi görünen diplomatik ya- nıt, çok yalın bir öneriyi içeri- yor: "Çözüm görüşmelerden geçer!.." Şu okuduğunuz satırlar ya- zılırken Çankaya'da "devlet doruk'u toplandı. Kıbns ve - biraz da- Ege sorunu ele alın- dı; AB'ye karşı alınacaktutum üstüne karar üretildi. Üretilen karan açıklamak da -neden- se- Rauf Denktaş a düştü: Kıbns sorununa banşçıl çö- züm bulmak için Birleşmiş Milletler patronajında sürdü- rülen görüşmelerin 6. turuna katılmanın -artık- anlamı yok(muş). Baştan söyledim, dış polrti- ka uzmanı filan degilim. Özel bir ilgi alanım da değil. Ama görüşmelerin kesilmesinin gerginlik ve daha kötüsü "çö- zümsüzlük" anlamına geldiği- ni bilecek kadar meslek dene- yimim var. Kıbns konusunda 25 yıldır tam bir "çözümsüzlük'ü ba- şanyla(!) sürdüren, belki deta- rihe "Kıbns sorununun çözü- me ulaşamadan sürmesini sağlayan politikacı" olarak ge- çecek Rauf Denktaş için "çö- züm görüşmelerden geçer" yargısının bir anlamı olmaya- bilir. Ama başka çare yok ki. Kıb- ns sorununa da, bütün anlaş- mazlık ve uzlaşmazlık sorun- lanna da tek çare: banşçıl çö- züm görüşmeleri. • • • Işleri kanştırmanın, karma- şıklaştırmanın, içinden çıkıl- maz kılmanın, uzun uzun ka- nrtlar, tanıtlar, gerekçeler sa- yıp dökmenin anlamı yok: Çö- züm görüşmelerden geçer! Bu kadar yalın. Amerika'nın ünlü nükte us- tası Mark IVvain'e nüfus sa- yım memuru sormuş: - öğreniminiz? Üstat saymaya başlamış: - llkokulu Mississippi'de bi- tirdim. LJseyi de öyle. Sonra Princeton Unh/ersitesi'nde In- giliz edebiyatı okudum. Ayn- ca Yale'de vlctoria dönemi düzyazılan üstüne master yaptım. Doktoramı ise... Sayım memuru, elindeki kâ- ğrttaki "Okuma yazma biliyor" kutusunun içine bir çarpı ko- yup yürümüş. Bu kadar yalın. Çözüm gö- rüşmelerden çıkar. Banşçıl çö- züm tabii... • • • ölmeye yatmış çocuklaria ilgili çözüm arayanlar -varsa eğer- çözümü, suskuniuk du- vannın ardına gizlenmekle bu- lamayacaklannı biranlasaJar... Çocuklar orada, Aydın'da, Bartın'da, Buca'da ölmeye yatmışlar. Görüşmenin öteki tarafı ne- rede ve neye yatmış acaba? ÜĞÜPOLJIİKA GÜNLÜĞÜ HÎKMET ÇETtlNKAYA SuskunluK... Gazetelerin manş3tlerini kuşatan haberier Tûrki- ye'nin içinde bulundJğu sosyo-ekonomik durumu yansıtıyor; işadamından medya patronuna, sıyaset- çiden bürokratına, emekçiden esnafa değin uza- nan zincirin halkalannm koptuğunu gösteriyor... Tüm bunlara karşm yaşam sürüyor... Emekçi kesim başKent Ankara'yı mesken tutmuş, 150-200 milyon aylıKlayaşayamayacağını milletve- kilinden bakanına dek herkese anlatmaya çalışıyor, amadinleyen yok!.. Bostancı Pazan'nda seyyar satıcılık yapan öğret- menleri, memurlan görünce insan ister istemez so- ruyor "24 Kasım Oğretmenler Günü'nû kutlayan millet- vekili ve bakanlar bu acı görüntüler karşısında ne düşünüyohar?.." Yaşam ölüme tutsak bir ustura ağzında!.. Onlar, çocuklannın geteceklerinden kaygılı!.. Kimi zaman dipsiz avuntulann içinde gıdıp geliyor- lar, kimi zaman renk renk açan çiçeklerde umutları- nı çoğaltmak istiyorlar-- Sınlsıklam olmuş bir gecenin içinde umuda yolcu- luğa çıktığınız an çaresizliğin çrUeriyle karşılaştığı- nızda yaşanan acılara tanık olmuyor musunuz? Gözyaşı döken bir annenin bakışlarında cezaevle- rindeki açlık grevlerini görüp, siyaset cambazlan- nm af türkülerini işitince içinizde bir şeyler kopmu- yormu? Tam 'Kara Çarşamba' atlatılmış derken, ardından bir türtü topartanamayan borsa, hangi zaman dilimı içinde birilerini zengin etti? Böyle bir yöntem dunyanın kaç ülkesinde var? Herşey içiçe... Karanltğın içinde bocalayan birtoplum dengeleri- ni yitirmiş... Haluk Kırcı'yı mı, yoksa Necmettin Erbakan'ı mı af kapsamına alacağız!.. 17 yaşında cezaevine düşen ve 17 yıl hapis ceza- sı alan çocuklanmız kimsenin umurunda değil!.. Bir çocuk düşünün, bir baba, bir anne, bir öğret- men, bir memur, bir işçi, bir esnaf!.. Onlar, kıramadıklan umutsuzluğun içinde suskun- lar... Onlar titrek haykınşlar içinde durgunlar... On- lar erişemedikleri mevsimlerin içinde yaşamı çoğal- tamadıklan için kırgınlar... ••• Af mı gelecek, yoksa ceza indirimi mi? Kimse bir şey bilmiyor!.. 288 milyon lira maaşla geçinmeye çalışan öğret- men Bostancı Pazan'nda seyyar satıcılık yaparken 24 Kasım Oğretmenler Günü'nü içimize sindirelim mi, sindirmeyelim mi? Bakın bunun yanrtı çok açık: Sindirelim!.. Peki, üstümüze üstümüze gelen hüzün bulutla- nndan nasıl kaçacağız? Kurtuluşyok!.. Hani çok eski zamanlardan çalınan acılar var ya yü- reğimize şafak vakti; işte öyle bir durumdayız bu- gün... Dost bildiklerimizden bile kazık yiyoruz!.. Dost bildiklerimizin kaypaklığı karşısında şaşınyo- ruzJ.. Dost bildiklerimizin yalan dolu sözlerine bir anda kanıyoruz!.. Ihanetin karanlığında ikiyüzJüler görüyoruz!.. Tüm bunlar olup biterken de soaıyoruz: "Gökyüzünün tohumlan ne zaman büyüyecek, söyler misiniz?" Sonra unutuyoruz her şeyi!.. Yaşamın gerçekten ihanetierle örüldüğünü bilmi- yor gibi davranıyoruz... Brf Hanım'ın bakışlan bizleri Aydın E Tipi Ceza- evi'rje doğru götürürken içerideki çığlıklan duymu- yoruz... Kızılay Meydanı'nda san saçlı mavi gözlü çocu- ğun elindeki pankarta ilk baktığımızda yüreğimiz bur- kuluyor: 'Baba bana kitap, defter, kalem al!' Anlıyoruz ki, yalnızlık terk edilmişliğin içinde sade- ce bir haykınştır... Sonra bilinmez düşler kuruyoruz... Artık geceler karanlıkbr ve gökyüzünde ayışığı da yoktur!.. • • • Puştluğun ilk resmini küflü aynalarda yakalıyoruz!.. Açlık ormanında boy veren çocuklar görüyoruz... Bizler bir tiyatronun sahnesinde oyuncular gibi- yiz... Hortumcularla, dintacirteriyle, hayaliciterte, sözde Kemalistlerle, sahte Atatürkçülerie, numaracı cum- huriyetçilerle, üçkâğıtçılarla, düzenbazlarla iç içeya- şıyoruz!.. Umutlanmızı kırdılar bir bir!.. Yaşamımızı yok ettiler!.. Bilmem Oktay Rrfat'ın dizeleri bu yazının sonuna yakışır mı: "Kesici, delici ve yakıcı silahlannı çevirmişler üs- tümüze, uzun gölgeli kaygılanyla korkak, toplan, ha- vanlan, obüsleri, bazukalan gibi öldürücü..." Çocuklar açlık ormanında büyüyor... Bizse suskunuz!.. Susuyorsak öfkemizi gözlerimizle belli etmek için!.. Eğer bir gün suskunluğunu bozarsa bu toplum, ne yapacaksınız bilemiyorum!.. hikmetcetinkaya(a cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhuriyet k ı t a p I a r ı Hikmet Çetinkaya ALACA BİR OFKE Ey benım aydınlık günlen bekleyen Turkıyem! Ey benmı ölüme alfaş tutan halkım 1 Ey benim şafağın yolunu açan suskun ak$amlann hûznünü yaşam bıçimı sanan ınsanım 1 Ey benım özgürlüklen Erbakan Hoca'nın takkesuıde arayan romantik aydınun 1 . ^ Cumhuriyet Çağ Pazartama A.Ş Turkocağı Cad No 39/41 ^ kitap kulubü (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel- (212)514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle